gücü - Turc Anglais Dictionnaire
Historique

gücü



Sens de "gücü" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 11 résultat(s)

Turc Anglais
General
gücü heald [uk] n.
Technical
gücü weaving reed n.
gücü reed n.
Textile
gücü heddle n.
gücü reed n.
gücü sley n.
gücü slay n.
gücü weaving reed n.
gücü healds n.
gücü weaver's reed n.
gücü slaie n.

Sens de "gücü" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 500 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
iş gücü workforce n.
kaldıraç gücü leverage n.
insan gücü manpower n.
manivela gücü leverage n.
iş gücü labor force n.
hayal gücü imagination n.
iş gücü manpower n.
iş gücü labour n.
iş gücü labor n.
satın almaya gücü yetmek afford v.
hayal gücü kuvvetli imaginative adj.
General
beygir gücü h p n.
yasama gücü legislative power n.
elektrik gücü electric power n.
maksimum kalkış gücü maximum takeoff power n.
dayanma gücü vitality n.
mum gücü candle power n.
ses gücü volume n.
alım gücü purchasing power n.
insan gücü ve personel bütünleşmesi manpower and personnel integration n.
edebiyatta hayal gücü imagination in literature n.
dayanma gücü strength n.
adale gücü muscle strength n.
yargılama gücü jurisdiction n.
kapsama gücü capacity n.
materyallerin gücü strength of materials n.
görme gücü sight n.
yabancı iş gücü alien labor n.
yargı gücü judicial power n.
yaşama gücü stamina n.
av gücü fishing effort n.
hava gücü air power n.
ödeme gücü responsibility n.
zayıf etkileşim gücü weak interaction force n.
makaslama gücü shear n.
bütün siyasi gücü elinde tutan kişiler oligarchy n.
işitme gücü audition n.
meslekte kazanma gücü kaybı the loss of the earning capacity in the profession n.
hayal gücü fantasy n.
elektrik gücü tüketimi electric power consumption n.
pakistanlı yabancı iş gücü pakistani alien labor n.
birleşik görev gücü combined task force n.
satın alma gücü politikası expansionary wages policy n.
birbirini uzaklaştırma gücü repugnance n.
akışkan gücü teknolojisi fluid power technology n.
kas gücü beef n.
sınırsız hayal veya hayal gücü fantasy n.
ikna edebilme gücü persuasiveness n.
başarma gücü performance n.
görme gücü vision n.
ışığı kırma gücü refraction n.
yayılma gücü diffusivity n.
ödeme gücü ability to pay n.
karakter gücü backbone n.
dayanma gücü stamina n.
sal ya da benzeri bir deniz aracının insan gücü ile suda hareket etmesini sağlayan alet oar n.
hayal gücü phantasy n.
motor gücü engine power n.
görev gücü task force n.
su gücü waterpower n.
çabuk iyileşme gücü resilience n.
hayal gücü fancy n.
gruplararası etkileşim gücü group dynamics n.
hayal gücü eksikliği dryness n.
temyiz gücü discretion n.
kavrama gücü reach n.
yayma gücü emittance n.
ışık toplama gücü light gathering power n.
insan gücü planlaması human resources planning n.
kavrama gücü understanding n.
beyin gücü brainpower n.
hayal gücü vision n.
insan gücü labor force n.
irade gücü willpower n.
dayanma gücü bottom n.
inandırma gücü cogency n.
polis gücü police power n.
emiş gücü suction n.
ikna gücü cogency n.
dayanma gücü resistance n.
bütün siyasi gücü elinde tutan grup oligarchy n.
gerilme gücü tension strength n.
yetişmiş insan gücü qualified man power n.
hakikatin gücü satyagraha n.
türk yabancı iş gücü turkish alien labor n.
yürek gücü backbone n.
görme gücü eyesight n.
mum gücü cp n.
rüzgarın beaufort ölçeğiyle ölçülen gücü wind force n.
çalışma gücü kaybı incapacity to work n.
yaşama gücü vigour n.
zorlukları yenme gücü resilience n.
dayanma gücü staying power n.
zihin gücü intellect n.
beyin gücü brain power n.
zihin gücü mental capacity n.
düş gücü imagination n.
birbirini uzaklaştırma gücü rally n.
her şeye gücü yetme omnipotence n.
doyum gücü saturating power n.
vergilendirme gücü taxing power n.
adale gücü brawn n.
yaşama gücü vigor n.
siyah gücü black power n.
kesme gücü breaking capacity n.
alma gücü receptivity n.
kas gücü brawn n.
kanun gücü legal power n.
şirket gücü corporate power n.
kas gücü sinew n.
çekme gücü tractive force n.
yargı gücü judgement n.
görme gücü eye n.
çoğunluk gücü major power n.
savaş gücü warpower n.
işi gücü olmayan whittler n.
tepe gücü peak envolope power n.
yaşama gücü vitality n.
yargı gücü judgment n.
duyma gücü audition n.
yürütme gücü executive power n.
yaşam gücü life force n.
büyütme gücü magnifying power n.
dayanma gücü endurance n.
rüzgar gücü wind force n.
tahammül gücü lasting n.
yargı gücü discretion n.
ayırım gücü resolution n.
sınama gücü power n.
dayanma gücü tolerability n.
gücü olmama nonability n.
rakamların gizli gücü bilimi numerology n.
insan gücü planlaması manpower planning n.
iş gücü arzı labor supply n.
rüzgar gücü wind power n.
insan gücü ve eğitimi manpower development and training n.
satın alma gücü purchasing power n.
insan gücü politikası manpower policy n.
satış gücü sale force n.
nefes gücü vital capacity n.
gücü gücüne just n.
telkin gücü cogency n.
yapışma gücü cohesive force n.
mizah gücü sense of humour n.
emme gücü absorbing capacity n.
emicilik gücü absorbing capacity n.
eksik iş gücü underemployment n.
adam gücü hand n.
müzakere gücü negotiation power n.
yaratıcılık gücü creativeness n.
düşünce gücü power of thought n.
cisimlerin birbirini itme gücü repulsion n.
yıkama gücü detergent power n.
düş gücü fantasy n.
sosyolojik muhayille-düş gücü sociological thought n.
meslekte kazanma gücü kaybı vocational incapacity/inability n.
el gücü hand power n.
beygir gücü horsepower n.
hayal gücü imagination n.
yaratma gücü imagination n.
geleceği görebilme gücü clairvoyance n.
yargıç gücü judicial power n.
su gücü water power n.
tahrik gücü motive power n.
kavrama gücü scope n.
yaşama gücü viability n.
tatlandırma gücü sweetening power n.
çekiş gücü traction n.
irade gücü mind n.
kas gücü muscle force n.
yüksek tahrip gücü high explosive power n.
yüksek tahrip gücü high destructive power n.
düşünce gücü power of thinking n.
düşünme gücü power of thinking n.
gücü olmama inability n.
çekme gücü bollard pull n.
çıkarma gücü removal force n.
kişinin mali gücü one's pocketbook n.
kol gücü ile yapma man-handling n.
kol gücü ile yapma manhandling n.
hitabet/anlatım gücü eloquence n.
açıklama gücü the explanatory power n.
karakter gücü strength of character n.
hayal gücü kuvvetli insan imaginist n.
evrenin gücü power of the universe n.
baskı gücü leverage n.
iş yapabilme gücü/yeteneği capability/ability to do work n.
barış gücü peace corps n.
vuruş gücü strike power n.
itiş gücü impulse n.
aklın bilme gücü cognation n.
yordama gücü predictive power n.
finansman gücü affordability n.
beden gücü physical strength n.
kavrama gücü grip strength n.
kalma süresi/gücü substantivity n.
alım gücü yüksek kesime hitap eden sektör high-end sector n.
ayırt etme gücü ability to distinguish n.
ayırt etme gücü discernment n.
ayırt etme gücü power of discernment n.
yol yükleme gücü road load power n.
irade gücü strength of will n.
irade gücü aplomb n.
irade gücü possession n.
irade gücü will power n.
irade gücü self-command n.
irade gücü force of will n.
irade gücü poise n.
irade gücü self-control n.
irade gücü self control n.
irade gücü composure n.
irade gücü self-possession n.
irade gücü self-will n.
uyum gücü fitness n.
akıllı telefon çekim gücü smartphone reception n.
dayanma gücü power of endurance n.
tesir gücü leverage n.
dayanma gücü backbone n.
hava gücü airpower n.
alma gücü recipience n.
beyin gücü cerebricity n.
hatırlama gücü remembrance n.
arzu edilen etkiyi yaratma gücü teeth n.
geleceği görebilme gücü telegnosis n.
cazibe ile etkileme (gücü) temptingness n.
hareket gücü travel n.
iki eylem arasında seçim yapma gücü alternativity n.
insan gücü an arm of flesh n.
ilgi uyandırma gücü attractivity n.
eski çince'den gelen ve yeryüzü, kasılma gücü anlamında sözcük yang n.
etkileme gücü authority n.
gücü olmama unability n.
gücü olmama unableness n.
anlatım gücü eloquentness n.
hayal gücü olmama unimaginativeness n.
hayal gücü kıt olma unimaginativeness n.
yaptırım gücü energy n.
yönlendirme gücü energy n.
eskiden büyüme ve beslenmeyi kontrol ettiği düşünülen bir yaşam gücü bathmism n.
yaşama gücü vital principle n.
yaşama gücü life principle n.
dayanma gücü bent n.
hareket gücü bent n.
büyü gücü olduğuna inanılan formülize edilmiş söz veya sözler magical spell n.
beden gücü main n.
yaşam gücü vril n.
büyüleme gücü bewitchment n.
fiziksel gücü az olan kimse weakling n.
deneyim, yargı gücü ve bilgeliği nedeniyle saygı duyulan kadın wise woman n.
büyü gücü mana n.
düşünce gücü habitus n.
kullanma gücü wieldance [obsolete] n.
yönlendirme gücü wieldance [obsolete] n.
irade gücü kullanan kimse willer n.
çabuk iyileşme gücü resiliency n.
direnme gücü resistivity n.
yaşama gücü blood n.
birisinin makamının gücü hand n.
mevcut işçi gücü hands n.
milyonlarca tonla ifade edilen nükleer silahlarının tahrip gücü megatonnage n.
düşman gücü here n.
hayal gücü canlılığı brilliance n.
hayal gücü canlılığı brilliancy n.
britanya'daki siyahi ve asyalı azınlıkların toplu alım gücü brown pound n.
beygir gücü horse n.
atın çekme gücü horsepower n.
atın sürme gücü horsepower n.
sürücüsünün fiziksel gücü ile çalışan tek tekerlekli araç monocycle n.
hareket etme gücü motion n.
hareket gücü movingness n.
ciğer gücü lung-power n.
çekim gücü lure n.
taşınma gücü movingness n.
para kazanmak için vücut gücü kullanmayan bir erkek gentleman n.
tahammül ve dayanma gücü yüksek kimse glutton n.
kas gücü muscle n.
adale gücü muscle n.
kas gücü muscle n.
pamuk tarağını çalıştırmak için gerekli olan beygir gücü türü gin power n.
başkalarını kontrol gücü olan kimse god n.
gücü, itibarı veya değeri yok etme derogation n.
gücü, itibarı veya değeri azaltma derogation n.
ayırt etme gücü goût n.
yönetim gücü governance n.
kontrol etme gücü governance n.
yönlendirme gücü governance n.
zorla alma ve elde tutma gücü grasp n.
kavrayış gücü grip n.
yaşama gücü heartbeat n.
ateş kontrol etme gücü ignipotence [rare] n.
yangın kontrol gücü ignipotence [rare] n.
ulaşma gücü long-legs [africa] n.
etkileme gücü long-legs [africa] n.
(para, malzeme, iş gücü) kaynakların dikkatli ve tutumlu yönetimi oeconomy n.
(para, malzeme, iş gücü) tasarruflu yönetim oeconomy n.
iş gücü opifice [obsolete] n.
hayal gücü imaginary n.
platonik imitasyon sergileme gücü imitability n.
yeni bir fikir, kavram, teknoloji veya ideolojinin gücü impact n.
her şeye gücü yetme omnipotency n.
her şeye gücü yeten kimse omnipotent n.
olağanüstü gücü olan kimse dynamo n.
muazzam gücü veya başarısı olan şey goliath n.
muazzam gücü veya başarısı olan kimse goliath n.
hükmetme gücü commandment n.
emretme gücü commandment n.
fikir veya kavramları oluşturma gücü conception n.
gücü her şeye yeten varlık cosmocrat n.
gaze dokumada kullanılan gücü çeşidi doup n.
gaze dokumada kullanılan gücü çeşidi dowp n.
hayal gücü kuvvetli kimse fancier n.
(bir bölgedeki) aktif insan gücü pool n.
talep gücü demand power n.
talep gücü demand force n.
(makine veya depolama sistemi) giriş gücü input n.
açıklamanın gücü interpretation n.
sezgi gücü intuitiveness n.
idari bölge gücü posse n.
idari bölge gücü posse comitatus n.
etkileme gücü say n.
son sözü söyleme gücü the say n.
lordun yetki gücü seignory n.
canlılardaki yaşama gücü divine spark n.
tahrip gücü yüksek yangın fire storm n.
beden gücü foison [scotland] n.
zihin gücü foison [scotland] n.
karakter gücü foison [scotland] n.
gücü takımlarında tarak dişi gear [obsolete] n.
(ingiltere'de) krallığın gücü ve adaletini simgeleyen haçlı küre orb n.
algılama gücü perceivance [obsolete] n.
doğanın bereket gücü sembolü olarak erkeklik organına tapınma phallicism n.
hayal gücü yüksek kimse phantasime n.
yaşam gücü prana n.
çekiş gücü pull n.
kaynakları ve gücü çok fazla yöne dağıtma scatteration n.
kaynakları ve gücü küçük birimlere ayırıp dağıtma scatteration n.
bilmenin gücü scibility n.
nüfuz etme gücü search n.
öngörü gücü seeing n.
kendi gücü ile hareket etme self-motion n.
arazi kullanımı karşılığında sunulan iş gücü service n.
başarma gücü prevailment [obsolete] n.
üstün gelme gücü prevailment [obsolete] n.
hükmetme gücü prevailment [obsolete] n.
köle gibi çalıştırılan mahkumlara ait iş gücü slave labor n.
iş gücü kaybı slippage n.
gücü elinde bulunduran kişiler people at the levers n.
dayanma gücü bearing n.
hayal gücü poesie n.
hayal gücü poesy n.
(avustralya'da) gücü elinde bulunduran koyun çiftliği sahipleri sınıfı squattocracy n.
yaşama gücü stamen [obsolete] n.
(iskoçya) yöneticinin yetki gücü stewartry n.
ifade gücü strength n.
tahrik etme gücü sultriness n.
(briçte) savunma gücü support n.
silah gücü firepower n.
beyin gücü ile havaya yükselmek levitate v.
gücü bir noktada toplamak concentrate v.
gücü yetmek afford v.
doğal bir gücü dizginleyerek yararlanmak harness to v.
dayanacak gücü kalmamak be at the end of one's tether v.
mali gücü yetmek afford v.
gücü azalmak die down v.
gücü yetmek be strong enough v.
maddi olarak gücü yetmek afford v.
gücü kesmek turn off the power v.
gücü kesmek turn off power v.
yeniden etki gücü kazandırmak reactivate v.
hayal gücü geniş olmak have a great imagination v.
hayal gücü geniş olmak have a vivid imagination v.
ateş gücü kullanarak tahrip etmek attrit v.
gücü ele geçirmek seize power v.
askeri gücü takviye etmek build up v.
dayanacak gücü kalmamak have no (more) strength to stand v.
dayanma gücü kalmamak have no (more) strength to stand v.
(maddi) gücü yetmemek can't afford v.
maddi gücü yetmek afford v.
gizli gücü ortaya çıkarmak potentize v.
gizli gücü ortaya çıkarmak potentise v.
(buhar gücü ile çalışan gemi) bir yere girmek steam into v.
(buhar gücü ile çalışan gemi) bir yere girmek steam in v.
gücü elinde tutmak have the power v.
gücü elinde tutmak hold the reins of power v.
gücü elinde tutmak hold the power v.
gücü hissetmek feel the force v.
gücü hissetmek feel the power v.
satın almaya gücü yetmek affoord [obsolete] v.
gücü yetmek affoord [obsolete] v.
maddi gücü yetmek affoord [obsolete] v.
bir şeyi yapacak gücü olmamak be powerless to do v.
gücü bitmek allay [obsolete] v.
gücü kalmamak have no strength left v.
insan gücü sağlamak man v.
(ayarı, gücü) sıfırlamak rezero v.
(doğaüstü gücü) şahit olmaya çağırmak obtest v.
gücü yetmek offer v.
standart artışta iş gücü sağlamak dose v.
iş gücü göçü gerçekleştirmek in-migrate v.
(birini) iman gücü ile yenmek pray v.
var gücü ile fırlatmak squir v.
var gücü ile fırlatmak squirr [dialect] [uk] v.
(gücünü kontrol altında tutmak için) var gücü ile yarışmamak stall [obsolete] v.
gücü yetmek stickhandle v.
gücü yetmek still v.
var gücü ile çalışmak strap [uk] v.
dayanma gücü olmak stretch [obsolete] v.
var gücü ile çalışmak strike v.
sınırsız gücü olan almighty adj.
kanun koyma gücü olan enactive adj.
hayal gücü kuvvetli imaginative adj.
her şeye gücü yeten almighty adj.
mekanik gücü olan dynamic adj.
gücü yeten able adj.
kanunla düzenleme gücü olan enactive adj.
cinsel gücü yüksek potent adj.
her şeye gücü yeten omnipotent adj.
hayal gücü kıt unimaginative adj.
hiçbir hayal gücü belirtisi göstermeyen unimaginative adj.
artırma gücü olan augmentative adj.
hayal gücü olmayan unimaginative adj.
alım gücü yüksek with high purchasing power adj.
hayal gücü olmayan literal-minded adj.
hayal gücü zayıf literal-minded adj.
rüzgar gücü ile çalışan wind-driven adj.
kol gücü yerine kafa gücünü kullanarak çalışan (kimse) white-collar adj.
gücü yeter capable adj.
gücü yetmez unable adj.
gücü azaltılmış depotentiated adj.
gücü yetersiz understrength adj.
hayal gücü yüksek imaginative adj.
gücü yeter adequate to adj.
bakım verebilecek gücü olan nourishable [obsolete] adj.
her şeye gücü yeten total adj.
her şeye gücü yeten all-powerful adj.
her şeye gücü yeten almightful [obsolete] adj.
iş gücü yönünden yetersiz undermanned adj.
hayal gücü kıt earthbound adj.
hayal gücü zayıf earthbound adj.
ifade gücü yüksek olmayan unarticulate adj.
gücü yetmeyen uncapable adj.
gücü noksan empty adj.
zihin gücü düşük underwitted adj.
gücü elinden alınmış (kimse, kurum, sistem) enfeebled adj.
mücadele gücü kırılmış unnerved adj.
fiziksel gücü elinden alınmış unsinnowed adj.
gücü azaltılmış bated adj.
gücü azalmış attenuate adj.
gücü azalmış attenuated adj.
gücü azalmış faded adj.
kahinlik veya geleceği görme gücü olan mantic adj.
seçme gücü ile ilgili willing adj.
sihirli gücü olan wonder adj.
büyük fiziksel gücü olan high-powered adj.
büyük siyasi gücü olan high-powered adj.
gücü azalan moderating adj.
sağ el yönünde gücü olan right-hand adj.
sağ el yönünde gücü ileten right-hand adj.
kavrama gücü olmayan graspless adj.
hayal gücü olmayan on the nose adj.
hayal gücü kaynaklı imaginational adj.
itme gücü olan impulsive adj.
her şeye gücü yeten infinite adj.
hayal gücü olmayan institutional adj.
her şeye gücü yeten cunctipotent adj.
bağımsız kilise yargı gücü ile ilgili peculiar adj.
gücü sınırlı finite adj.
önsezi gücü olan seeing adj.
kendi gücü ile yapmış self-begotten adj.
kendi gücü ile yer değiştiren self-moved adj.
profesyonel bir işe benzeyip daha az teorik bilgi, yaratıcılık, özgünlük veya muhakeme gücü gerektiren (iş) semiprofessional adj.
dayanma gücü ile ilgili staminal adj.
dayanma gücü yaratan staminal adj.
gücü yeterli capable adj.
hayal gücü kıt bir şekilde unimaginatively adv.
maddi olarak gücü yeter bir biçimde affordably adv.
gücü gücüne hardly adv.
gücü gücüne with the greatest difficulty adv.
gücü gücüne barely adv.
gücü gücüne just barely adv.
el gücü ile by hand-power adv.
her şeye gücü yeterek omnipotently adv.
gücü altında beneath prep.
gücü altında in prep.
Phrasals
gücü kuvveti tükenmek burn out v.
karşılamaya gücü yetmek see off v.
(buhar gücü ile çalışan gemi) bir yerden çıkmak steam out (of some place) v.
(enerjisi/gücü bittiği için) durmak run down v.
(enerjisi/gücü bittiği için) çalışmamak run down v.
(enerjisi/gücü bittiği için) durmak run down v.
(enerjisi/gücü bittiği için) çalışmamak run down v.
gücü birine/bir şeye devretmek vest something in someone or something v.
gücü/enerjiyi kesmek power down v.
(bir gücü/makamı) elde etmek come into (something or some place) v.
yapma gücü vermek empower to do v.
(bir şey) yapacak gücü, enerjiyi kendinde bulmak feel up to (something) v.
gücü artmak get up v.
(bir şey yapmaya) gücü olmak stand to (do something) v.
Phrases
gücü yettiği kadar as much as one can expr.
kayayı aşındıran dalgaların gücü değil sürekliliğidir a river cuts through rock not because of its power but because of its persistence expr.