bağı - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

bağı



"bağı" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 2 sonuç

Türkçe İngilizce
General
bağı spell i.
bağı charm i.

"bağı" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
üzüm bağı vineyard i.
General
göbek bağı navel cord i.
göbek bağı funiculus i.
evlilik bağı yoke i.
kadın bağı sanitary pad i.
alın bağı frontlet i.
ayak bağı tie i.
düzen bağı discipline i.
ayak bağı trammel i.
saç bağı bandeau i.
dostluk bağı cement i.
barço bağı bowline i.
ayak bağı hobble i.
haya bağı supporter i.
çorap bağı garter i.
ayakkabı bağı bootlace i.
ayak bağı a drag on someone i.
ayakkabı bağı shoe string i.
sadece babadan olan kan bağı halfblood i.
sevgi bağı attachment i.
ayakkabı bağı shoelace i.
akrabalık bağı relationship i.
evlilik bağı wedlock i.
kan bağı kindredship i.
balıkçı bağı fisherman's bend i.
diz bağı garter i.
kundak bağı swathe i.
kan bağı kindredness i.
kan bağı consanguinity i.
göz bağı blindfold i.
baş bağı headband i.
kan bağı blood i.
saç bağı hair ribbon i.
ayakkabı bağı shoestring i.
ayak bağı hindrance i.
kan bağı blood tie i.
evlilik bağı double harness i.
göbek bağı funicle i.
ayak bağı impediment i.
dülger bağı half hitch i.
hijyenik kadın bağı sanitary napkin i.
fıtık bağı truss i.
ayakkabı bağı latchet i.
kuşak bağı sash fastener i.
boyun bağı necktie i.
illiyet bağı causal link i.
iskota bağı becket i.
sancak bağı becket i.
kan bağı blood relation i.
gönül bağı ties of affection i.
gönül bağı love bond i.
gönül bağı bonds of love i.
uydu yer bağı downlink i.
papyon bağı bow-tie i.
fiyonk bağı bow-tie i.
boyun bağı cravat i.
üzüm bağı direği vineyard post i.
üzüm bağı direği vinestock post i.
margarita bağı sheepshank i.
kol bağı brassard i.
askı bağı string hanger i.
aile bağı family bond i.
aile bağı family tie i.
arkadaşlık bağı bond of friendship i.
kadın bağı sanitary napkin i.
kadın bağı sanitary towel i.
kadın bağı menstrual pad i.
kadın bağı pad i.
kadın bağı maxi pad (us) i.
akrabalık bağı relationship by affinity i.
hısımlık bağı relationship by affinity i.
evlilik bağı matrimony i.
evlilik bağı marriage i.
ses bağı diphthong i.
kazık bağı clove hitch i.
evlilik bağı bonds of matrimony i.
gemici bağı non slip knot i.
balıkçı bağı non slip knot i.
bel bağı waist belt i.
gönül bağı bond of communion i.
evlilik bağı marital tie i.
kutsal evlilik bağı the bonds of holy matrimony i.
akrabalık bağı tie i.
kan bağı veya evlilik yolu ile akraba olan insan grubu kinship group i.
soy bağı linkage i.
anne tarafından gelen kan bağı veya akrabalık matriliny i.
evlilik bağı matrimoine [obsolete] i.
(portekiz'de) şarap bağı quinta i.
göz bağı blind i.
akrabalık bağı bond i.
ortak çıkar bağı bond i.
üzüm bağı grapery i.
ayak bağı hobbler i.
kanca bağı rove i.
evlilik bağı conjunction [obsolete] i.
bağı olan kimse connection i.
bağı bulunmama disengagement i.
göbek bağı düşene kadar bebeğin karnına sarılan kuşak belly button band i.
göbek bağı düşene kadar bebeğin karnına sarılan kuşak bellyband i.
(özellikle burgonya'da bulunan) üzüm bağı domaine i.
kadınlık bağı female bonding i.
siyasi olarak örgütlenmiş veya aralarında kan bağı olan bir grubu oluşturanlar people i.
partneriyle nikah bağı olmaksızın aynı evi paylaşan kimse de facto [australia] i.
ayak bağı disbenefit i.
birbirine kan bağı ile bağlı müşterek kiracılar gavel i.
kan bağı olan kimse parent i.
kan bağı sib i.
(on sekizinci yüzyılda erkeklerin giydiği) siyah ipek boyun bağı solitaire i.
evlilik bağı spousal relationship i.
kan bağı bulunmayan kimse stranger i.
kan bağı bulunmayan kimse stranger in blood i.
kan bağı syngenesis i.
uçkur bağı drawstring i.
ayak bağı liability i.
ayak bağı olmak encumber f.
diz bağı takmak garter f.
ayak bağı olmak tie someone down f.
dizlerinin bağı çözülmek give way at the knees f.
akrabalık bağı olmak be related to f.
ayak bağı olmak incumber f.
ayak bağı olmak be a millstone about one's neck f.
ayak bağı olmak be a millstone round one's neck f.
kan bağı olmak have a blood-relation f.
ayak bağı olmak tie down f.
bağı kopmak sever all ties with f.
bağı kopmak drift apart f.
birisiyle olan bağı kopmak drift away f.
birisiyle olan bağı kopmak drift apart f.
bağı kopmak drift away f.
ayak bağı olmak impede f.
bağı kopmak stop communicating f.
bağı kopmak cut off relations/communications/ties with f.
bağı çevrelemek enclose a vineyard f.
bağı koparmak break the bond f.
ayak bağı olmak accumber f.
ayak bağı olmak chain f.
(hayvana) ayak bağı yapmak sideline f.
göbek bağı umbilical s.
kan bağı olmayan kindredless s.
kan/akrabalık bağı olmayan nonkin s.
kan/akrabalık bağı olmayan non-kin s.
kan bağı ile bağlı olan consanguineous s.
-ile duygusal bağı olan emotionally involved s.
evlilik bağı olan affinal s.
kan bağı olan akin s.
bağı çözük unsecured s.
(bağı) gevşek unsecured s.
göz bağı olmayan unblindfolded s.
kan bağı olan kin s.
kan bağı anne tarafından devam eden matrilineally s.
kan bağı bulunan blood-related s.
dizinin bağı çözülmüş horror-stricken s.
dizinin bağı çözülmüş horror-struck s.
bağsız, bağı olmayan unattached s.
etnik veya uyruksal bağı ifade eden (isim, sıfat) gentilic s.
(ölmüş veya soyu tükenmiş bir birey, ırk, tür ile) kan bağı bulunan descended s.
doğrudan kan bağı bulunan own s.
kan bağı bulunan own [rare] s.
kan bağı ile bağlı olan consanguine s.
sosyal çevreyle bağı olmayan rootless s.
kardeşlik bağı bulunan sister s.
(akrabalık, kan bağı) bir yakınlık derecesinden once zf.
kardeş bağı ile sisterlike zf.
kardeş bağı ile sisterly zf.
Phrasals
evlilik bağı kurmak turn off [brit] f.
(birşeye karşı) dizlerinin bağı çözülmek/titremek tremble at something f.
çenesinin bağı çözülmek jaw away f.
(biriyle/bir şeyle) duygusal bağı giderek zayıflamak/kopmak grow away from (someone or something) f.
ayak bağı olmamak keep out (of something) f.
ayak bağı etmemek keep out (of something) f.
(biriyle/bir şeyle) bağı olmak link together (with someone or something) f.
birine birini/bir şeyi ayak bağı etmek strap someone with someone or something f.
-e karşı dizlerinin bağı çözülmek/titremek tremble at f.
bir şey karşısında dizlerinin bağı çözülmek/titremek tremble at f.
(birine/bir şeye) ayak bağı olmak weigh on (someone or something) f.
Colloquial
kan bağı blood i.
ayak bağı a spanner in the works i.
ayak bağı a drag i.
ayak bağı (a) drag i.
birbiriyle yakın bağı/bağlantısı/ilişkisi olan kişiler bedfellows i.
boyun bağı choker i.
(biriyle/bir şeyle) bir bağı olmamak be nothing to do with (someone or something) f.
(biriyle/bir şeyle) bir bağı olmamak have nothing to do with someone or something f.
gerçeklikle bağı kopmak be out of it f.
(biriyle/bir şeyle) hiçbir bağı kalmamış through with (someone or something) s.
dizlerinin bağı çözülmüş your knees are knocking expr.
dizlerinin bağı çözülmüş your/somebody’s knees are knocking expr.
dizlerimin bağı çözüldü my knees are knocking expr.
birine ayak bağı in one's way expr.
(biriyle/bir şeyle) bir bağı yok nothing to do with (someone or something) expr.
Idioms
ayak bağı a closed door i.
ayak bağı a closed door i.
ayak bağı closed door i.
ayak bağı albatross around one's neck i.
ayak bağı stumbling block i.
ayak bağı one's ball and chain i.
ayak bağı ball and chain i.
ayak bağı a millstone around one's neck i.
ayak bağı a ball and chain i.
ayak bağı bottleneck i.
ayak bağı albatross round one's neck i.
ayak bağı yoke around someone's neck i.
ayak bağı olan durum/nokta sticking-place i.
kan bağı olan kimse flesh and blood i.
ayak bağı a millstone about (one's) neck i.
ayak bağı a millstone around your neck i.
ayak bağı a millstone round your neck [uk] i.
birine ayak bağı a millstone around somebody's neck i.
birine ayak bağı a millstone round somebody's neck i.
ayak bağı a monkey on your back i.
ayak bağı millstone i.
ayak bağı albatross i.
birine ayak bağı albatross round someone's neck i.
ayak bağı an albatross around your neck i.
ayak bağı an albatross round your neck [uk] i.
ayak bağı albatross i.
birine ayak bağı albatross round someone's neck i.
ayak bağı an albatross around your neck i.
ayak bağı an albatross round your neck [uk] i.
bir kadının ailesine olan bağı apron string i.
bir kadının kocasına/çocuğuna olan bağı apron string i.
bir bağı/sorumluluğu olmayan kimse free bird i.
ayak bağı millstone about neck i.
ayak bağı deadweight i.
dizlerinin bağı çözülmek (one's) knees are knocking f.
dizlerinin bağı çözülmek (one's) knees are shaking f.
dizlerinin bağı çözülmek your knees are knocking f.
ayak bağı olmak excess baggage f.
ayak bağı olmak be under one's feet f.
ayak bağı olmak get under someone's feet f.
birisine ayak bağı olmamak leave the field clear for somebody f.
dizlerinin bağı çözülmek go weak at the knees f.
dizlerinin bağı çözülmek feel like jelly f.
dizlerinin bağı çözülmek turn to jelly f.
gerçeklerle bağı kopmak lose touch with reality f.
geçmişle bağı kesmek break with the past f.
(korkudan) dizlerinin bağı çözülmek knock one's knees together f.
ayak bağı olmamak stay out from under (one's) feet f.
artık (birine) ayak bağı olmamak be out of (one's) hair f.
(kendi) kendinin ayak bağı olmak stand in (one's) own light f.
ayak bağı olmaktan çıkmak be out of the way f.
kan bağı olmak be flesh and blood f.
(birine) ayak bağı olmak be a drag on (one) f.
dizlerinin bağı çözülmek be like jelly f.
dizlerinin bağı çözülmek be like jelly f.
dizlerinin bağı çözülmek turn to jelly (of legs or knees) f.
dizlerinin bağı çözülmek be weak at the knees f.
dizlerinin bağı çözülmek go weak at the knees f.
dizlerinin bağı çözülmek go weak in the knees f.
ayak bağı olmak have a monkey on your back f.
ayak bağı olmamak keep out of the way f.
ayak bağı olmamak keep out of one's way f.
(korkudan) dizlerinin bağı çözülmek knock knees together f.
(birine) ayak bağı olmamak leave the field clear for (one) f.
gerçekle/gerçeklikle bağı kesilmiş detached from reality s.
dış dünyayla bağı kesilmiş detached from the (outside) world s.
dizlerinin bağı çözülmüş weak in the knees s.
(bir şeyle/yerle) güçlü bağı/bağlantısı olan rooted to (something or some place) s.
bağı/bağlantısı kesilmiş cut adrift s.
(heyecandan, korkudan) dizlerinin bağı çözülmüş weak at the knees s.
dizlerinin bağı çözülmüş (one's) knees are knocking expr.
dizlerinin bağı çözülmüş (one's) knees are shaking expr.
ayak bağı olmayacak şekilde out of (one's) road expr.
tüm oyuncuların kevin bacon'la bir yerden bağı vardır six degrees of kevin bacon expr.
tüm oyuncuların en fazla altı adımda kevin bacon'la bir bağı çıkar six degrees of kevin bacon expr.
artık (birine) ayak bağı değil out of (one's) hair expr.
artık birine ayak bağı değil out of someone's hair expr.
(birine) ayak bağı olan under (one's) feet expr.
Speaking
ayakkabının bağı çözülmüş your shoe's untied expr.
Trade/Economic
illiyet bağı root cause i.
Law
aynı ana ve babadan olan kardeşler arasındaki akrabalık bağı whole blood i.
domuz bağı hogtie i.
hem kan bağı hem de evlat edinmeden doğan akrabalık mixed cognation i.
illiyet bağı causal relation i.
illiyet bağı casual connection i.
kan bağı yoluyla varis heir of the blood i.
kan bağı ile mirasa hakkı olanlar heir by blood i.
nedensellik bağı causal relation i.
nedensellik bağı relation of causality i.
nedensellik bağı lien of causality i.
tam akrabalık bağı full blood i.
tam kan bağı full blood i.
evlilik bağı conjugium i.
evlilik bağı kurmak join in matrimony f.
kan bağı olan cognate s.
Politics
yurttaşlık bağı compact of citizenship i.
Institutes
avrupa araraştırma yoluyla tarım ve sanayi işbirliği bağı european collaborative linkage of agriculture and industry through research i.
Media
bağı sabitlemeye yarayan gereç ligator i.
Technical
ayakkabı bağı string i.
camadan bağı square knot i.
çarık bağı babiche i.
denk bağı coordinate bond i.
değer ya da valans bağı valency bond i.
ester bağı ester linkage i.
elektron eksikli ortaklaşım bağı electron deficient covalent bond i.
fosfat bağı phosphate bonding i.
geçiş bağı hot link i.
göz bağı blindfold i.
hidrojen bağı hydrogen bond i.
iyon bağı ionic bond i.
kablo bağı cable tie i.
kafa bağı pack wax i.
kalıcı ikiucaylı bağı permanent dipole bond i.
kablo bağı zip tie i.
katı durum bağı solid-state bond i.
kohesyon bağı cohesive bond i.
kol bağı garter i.
korse bağı corset lacing i.
kohezyon bağı cohesive bond i.
pamuk bağı cotton tie i.
perde bağı tieback i.
sağlam arayüz bağı sound interfacial bond i.
sinter bağı sinter bonding i.
sayısal hat bağı digital line link i.
şellak bağı shellac bond materials i.
topaklaştırma bağı sinter bonding i.
torba bağı twist tie i.
uydu yer bağı downlink i.
üzüm bağı vinery i.
van der waals bağı van der waals bond i.
üzüm bağı vineyard i.
yama bağı carrick bend i.
yapışma bağı adhesive bond i.
yayma bağı dispersion bond i.
yer-uydu bağı uplink i.
yün bağı wool grease i.
ilmik bağı eye splice i.
perde bağı holdback i.
perde bağı holdback i.
bağı çözmek abstringe f.
bağı çözmek unlink f.
bağı çözmek unbind f.
(kereste, demiryolu bağı) bakır sülfat çözeltisi ile emprenye etmek boucherize f.
(kereste, demiryolu bağı) bakır sülfat çözeltisi ile emprenye etmek boucherise f.
Computer
bağ çözmek bağı kopar unlink i.
bağı kopar unlink i.
bağı kapat disable link i.
bilgi bağı data link i.
dpa/ntlm bağı sayısı dpa/ntlm binds i.
iletişim bağı communication link i.
otomatik güncelleştirme bağı auto update link i.
sayısal hat bağı digital line link i.
veri bağı katmanı data link layer i.
uydu-yer bağı downlink i.
veri bağı denetleyicisi data link controller i.
veri bağı kaçışı karakteri data link escape character i.
veri bağı data link i.
bir ağ aygıtında bulunan yer-uydu bağı girişi mdi (medium dependent interface) kısalt.
Informatics
bağlantılı metin bağı hypertext link i.
iletişim bağı communication link i.
veri bağı erişim protokolu link access protocol i.
veri bağı katmanı link layer i.
uydu-yer bağı downlink i.
üst düzey veri bağı kontrolü high level data link control i.
yer-uydu bağı earth-to-satellite link i.
yer-uydu bağı uplink i.
Telecom
bağlantılı metin bağı hypertext link i.
eşpotansiyel bağı equipotential bonding i.
göbek bağı umbilical connector i.
kanal bağı channel bonding i.
yer-uydu bağı ile aktarılan verilerin olduğu yer uplink i.
yer-uydu bağı ile veri aktarmak uplink f.
Electric
akı bağı flux linkage i.
Textile
düğümlü ayakkabı bağı tie i.
ayakkabı bağı shoe lace i.
boyun bağı tie i.
ceviz bağı monkey's fist i.
iğne bağı needle bar clamp i.
iğne bağı needle clamp i.
kasık bağı athletic support i.
kasık bağı supporter i.
parlak renkli ve gösterişli desenleri olan çok geniş bir boyun bağı kipper tie i.
dini ve akademik cüppelerde kullanılan beyaz bir tür boyun bağı geneva bands i.
boyun bağı overlay [scotland] i.
ingiliz özel okullarında takılıp okulun renklerini taşıyan bir boyun bağı old school tie i.
Construction
harç bağı dayancı mortar bond strength i.
kayma bağı shear tie i.
Woodworking
dülger bağı half hitch i.
kereste bağı timber set i.
kütük bağı timber set i.
Furniture
perde bağı pullback i.
Automotive
kablo bağı cable tie i.
Railway
rayı hatta tutan ve bağı mekanik aşınmaya karşı koruyan metal plaka tie plate i.
Aeronautic
kaldırma bağı sling i.
pilot bağı harness i.
Marine
halatın parçalarının üst üste geldiği piyan bağı throat seizing i.
beden bağı rolling hitch i.
civadra bağı bobstay i.
camadan bağı reef knot i.
camadan bağı square knot i.
çift ıskota bağı double sheet bend i.
denizci bağı boating knot i.
deniz bağı sailor's knot i.
denizci bağı sailor's knot i.
deniz bağı boating knot i.
direk bağı timber hitch i.
düz piyan bağı flat seizing i.
gemici bağı boating knot i.
gemici bağı sailor's knot i.
johnson bağı swab hitch i.
ızbarço bağı bowline i.
ıskalarya bağı clove hitch i.
ıskota bağı sheet bend i.
izbarço bağı bowline hitch i.
kötü kazık bağı cow hitch i.
kropi bağı figure eight i.
kolona bağı round turn i.
kropi bağı figure-of-eight knot i.
leş bağı bowline hitch i.
margarita bağı sheepshank i.
matafyon bağı eyelet knot i.
margarita bağı sheep shank i.
sancak bağı becket i.
uskota bağı becket i.
yoma bağı carrick bend i.
yoma bağı weaver i.
ilmik bağı eye-splice i.
dönel kazık bağı magnus hitch i.
ekstra bir ilmikle yapılan ıskalarya bağı magnus hitch i.
rigavo bağı clinch i.
kropi bağı stevedores knot i.
kropi bağı stevedore's knot i.
bağı gevşeyip kurtulmak fetch away f.
bağı gevşeyip kurtulmak fetch way f.
(geminin halatını) çözülürken bükülmemesi ve kirlenmemesi için katmanlar arasında zikzak şeklinde ve kropi bağı ile döndürerek sarmak fake f.
(geminin halatını) çözülürken bükülmemesi ve kirlenmemesi için katmanlar arasında zikzak şeklinde ve kropi bağı ile döndürerek sarmak flake f.
sancak bağı yapmak becket f.
Medical
destek bağı sustentaculum i.
diz bağı garter i.
dil bağı tongue-tie i.
ense bağı ligamentum nuchae i.
fıtık bağı truss i.
göbek bağı umbilical cord i.
kasık bağı inguinal ligament i.
kas-kemik bağı tendon i.
kasık bağı truss i.
kasık bağı suspensor i.
kasık bağı jockstrap i.
damar bağı ligature i.
dil bağı kesilirken dili destekleyen alet fourchette i.
dil bağı tongue tie i.
cerrah bağı surgeons knot i.
cerrah bağı surgeon's knot i.
Anatomy
boyun ense bağı cervical posterior ligament i.
dilaltı bağı string ligament i.
dizkapağı bağı patellar ligament i.
diz bağı the tendon of the knee i.
eklem bağı sutral ligament i.
göbek bağı umbilical cord i.
göbek bağı umbilical i.
skrotum bağı scrotal ligament i.
kasık bağı poupart's ligament i.
Psychology
annelik bağı maternal bonding i.
eş bağı pair-bond i.
Veterinary
dört ayaklı hayvanlarda ense bağı white leather i.
Food Engineering
denge bağı tie line i.
Gastronomy
tatlı beyaz sofra şaraplarının üretildiği bir fransız bağı yquem i.
tatlı beyaz sofra şaraplarının üretildiği bir fransız bağı château d'yquem i.
siyah vinifera üzümü bağı cornichon i.
Physics
atom bağı atomic bond i.
iyon bağı ionic bond i.
iyon bağı ionic binding i.
van de waals bağı van der waals bonding i.
Chemistry
bir ya da daha fazla hidrojen bağı ile halka oluşturma işlemi chelation i.
yapılarında en az bir tane karbon-karbon çift bağı içeren doymamış yağlı hidrokarbon alkene i.
yapılarında en az bir tane karbon-karbon çift bağı içeren doymamış yağlı hidrokarbon olefine i.
yapılarında en az bir tane karbon-karbon çift bağı içeren doymamış yağlı hidrokarbon olefin i.
karbon-karbon çift bağı içeren bileşiklerde stereoizomerizm alloisomerism i.
değerlik bağı kuramı valence-bond theory i.
iyon bağı ionic bond i.
karbon-azot çift bağı carbon-nitrogen double bonds i.
molekülün iki parçasını birbirine bağlayan değerlik bağı bridge i.
hidrojen bağı bridge i.
molekül başına ikili veya üçlü değerlik bağı bulunan karbon zincirine sahip doymamış yağ asidi monounsaturated fatty acid i.
ebeveyn elementteki fosfor-sülfür bağının türevde fosfor-oksijen bağı ile değişmesi sonucu ortaya çıkan organik bileşik oxon i.
halkasında tek bir bağı olan siklik hidrokarbon cycloolefin i.
(organik bileşik) çift veya üçlü bağı olan ve yeni bileşimler oluşturabilen undersaturated s.
tekli, ikili veya üçlü bağı olan (organik bileşik) monounsaturated s.
Biology
peptit bağı peptide bond i.
kan bağı hafızası blood memory i.
peptit bağı peptide linkage i.
plazma bağı plasmodesma i.
plazma bağı plasmodesm i.
plazma bağı plasmodesmas i.
bağı çevreleyen hücresel doku membranı peridesmium [obsolete] i.
öz (kan bağı) olmayan nonbiological s.
Biochemistry
anhidrid bağı anhydride bond i.
peptit bağı peptide i.
Marine Biology
olta bağı fisherman's knot i.
Zoology
modern at ile genetik bağı olan at horse i.
Botanic
göbek bağı umbilical cord i.
Agriculture
ova bağı vineyard i.
üzüm bağı vineyard i.
üzüm bağı sahibi vineyardist i.
Fishery
olta bağı truelove knot i.
olta bağı true lover's knot i.
balıkçı bağı anchor bend i.
Social Sciences
evlilik bağı olmadan yürütülen beraberlik de facto relationship i.
kan bağı veya evlilik yolu ile akraba olan insan grubu kin group i.
kan bağı anne tarafından takip edilen (aile veya toplum) matriarchic s.