kısıtlı - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

kısıtlı



"kısıtlı" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 29 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
kısıtlı limited s.
kısıtlı restricted s.
General
kısıtlı restrictive s.
kısıtlı scanty s.
kısıtlı local s.
kısıtlı narrow s.
kısıtlı scant s.
kısıtlı qualified s.
kısıtlı constricted s.
kısıtlı penurious s.
kısıtlı stinted s.
kısıtlı restricted s.
kısıtlı reduced s.
kısıtlı bare s.
kısıtlı restrained s.
kısıtlı obligate s.
kısıtlı close s.
kısıtlı geason [obsolete] s.
kısıtlı prisonlike s.
kısıtlı single-track s.
kısıtlı stinty s.
kısıtlı streit s.
kısıtlı strict s.
kısıtlı limitedly zf.
Trade/Economic
kısıtlı restricted s.
Law
kısıtlı interdicted s.
kısıtlı under legal disability s.
Technical
kısıtlı limited s.
Computer
kısıtlı constrained s.

"kısıtlı" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 156 sonuç

Türkçe İngilizce
General
kısıtlı kullanım limited use i.
kısıtlı sistem limited system i.
kısıtlı yetki limited authority i.
hareketi kısıtlı insanlar people with reduced mobility i.
kısıtlı zaman limited time i.
maddi olanağı kısıtlı one with limited finances i.
maddi olanağı kısıtlı one with limited financial means i.
kısıtlı güçler/yetkiler limited powers i.
sınırlı/kısıtlı çalışma yeterliliği limited working proficiency i.
kısıtlı kaynak limited source i.
kısıtlı sayıdaki araştırma limited availability of studies i.
kısıtlı alan limited space i.
kısıtlı yer limited space i.
eşit ve kısıtlı miktarlarda dağıtma rationing i.
kısıtlı bilgi scanty information i.
çevresini kısıtlı tutan kimse exclusive i.
yasalarla koruma altında olup eğlence ve endüstriyel amaçlı kullanımı kısıtlı olan bölge wilderness area i.
kısıtlı bir sürede ortaya konmuş faydalı iş mechanical effect i.
kısıtlı okuyucu kitlesine, genellikle abonelik sistemi ile özel bilgi akışı sağlayan online yayıncılık micropublishing i.
savaş zamanında kenti hava saldırılarına karşı korumak için geceleri ışıkların kısıtlı kullanılması dim-out i.
geceleri ışıkların kısıtlı kullanılması sonucu oluşan loşluk dim-out i.
kısıtlı alan compass i.
kısıtlı alan infield i.
kısıtlı kapsam infield i.
erişim ve ulaşımı kısıtlı toplum remote community i.
erişimin kısıtlı olduğu etkinlik preserve i.
kısıtlı bilgi smatter i.
nüfuz alanı kısıtlı toprak ağası squireen [ireland] i.
kısıtlı canlı renk gösterimi stab i.
kısıtlı kalmak remain limited f.
kısıtlı kalmak remain restricted f.
(bir şeyi) kısıtlı miktarda tedarik etmek allowance f.
bir alanla kısıtlı olmak localize f.
bir alanla kısıtlı olmak localise f.
maddi olanağı kısıtlı of/having limited means s.
maddi olanağı kısıtlı destitute s.
maddi olanağı kısıtlı impoverished s.
imkanı kısıtlı financially limited s.
eşit ve kısıtlı miktarlarda dağıtılan rationed s.
büyük ölçüde kısıtlı görüş mesafesine sahip near-blind s.
eşit ve kısıtlı miktarda dağıtılmayan unrationed s.
becerileri kısıtlı limited s.
kelimelerle kısıtlı wordbound s.
kelimelerle kısıtlı word-bound s.
kaynakları kısıtlı, küçük ve taşra karakteri olan one-horse s.
kısıtlı dikkati yalnızca bir şeye yönlendiren one-track s.
ilgi alanı kısıtlı olan cloistered s.
kısıtlı gelişen ingrowing s.
bakış açısı kısıtlı olan parish-pump [uk] s.
kısıtlı ölçüde olan pocket-handkerchief s.
belirli sayıda numune ile kısıtlı spot s.
imkanları kısıtlı olan disadvantaged s.
kısıtlı biçimde niggardly zf.
kısıtlı bir biçimde limitedly zf.
kısıtlı bir biçimde restrainedly zf.
kısıtlı bir şekilde hors de combat zf.
oldukça kısıtlı bir sürede fine zf.
kısıtlı bir şekilde stintedly zf.
kısıtlı olarak strictly zf.
Phrasals
kısıtlı/yoğun bir zamanda bir şeyi araya sıkıştırmak work into f.
(kısıtlı bir zamanda sınava) hazırlanmak/çalışmak cram for (something) f.
Colloquial
kısıtlı ortam prison i.
Idioms
kısıtlı kaynaklar narrow resources i.
kısıtlı para tight money i.
kısıtlı seçenek slim pickings i.
kısıtlı kaynak the smell of an oily rag i.
kısıtlı bir bütçeye sahip olmak be on a budget f.
zamanı kısıtlı olmak be short on time f.
vakti kısıtlı olmak be short on time f.
kısıtlı parayla geçinmek get along (on a shoestring) f.
kısıtlı parayla geçinmek get by (on a shoestring) f.
kısıtlı bütçeyle yaşamak live on a shoestring f.
kısıtlı parayla geçinmek live on a shoestring f.
kıt/kısıtlı kaynaklarla idare etmek live on the smell of an oily rag [australia/new zealand] f.
sınavdan hemen önce kısıtlı bir zamanda sınava çalışmak cram for a test f.
sınavdan hemen önce kısıtlı bir zamanda sınava çalışmak cram for the test f.
sınavdan hemen önce kısıtlı bir zamanda sınava çalışmak cram for the exam f.
sınavdan hemen önce kısıtlı bir zamanda sınava çalışmak cram for an exam f.
Trade/Economic
dar/kısıtlı bütçeli tüketici (müşteri zincirinin en uç halkası) low end consumer i.
kısıtlı mülkiyet hakkı imperfect ownership i.
kısıtlı genel kamu lisansı lesser general public license i.
kısıtlı merkez restricted center i.
kısıtlı bütçe shoestring budget i.
kısıtlı denetim limited audit i.
kısıtlı hisse primi restricted stock award i.
kısıtlı bütçe shoe-string budget i.
kısıtlı merkez restricted centre i.
kısıtlı genel kamu lisansı lesser general public licence i.
(teslim süresi olarak) kısıtlı süre tight deadline i.
özellikle fakir veya gelişmekte olan ülkelerde maddi olanağı kısıtlı olanlara girişimler için sağlanan düşük miktarlı kredi microloan i.
arz ve talebin kısıtlı olduğu narrow s.
Law
kanuni yolların kısıtlı olması without adequate remedy at law i.
kısıtlı mülkiyet hakkı imperfect ownership i.
kısıtlı yargılama hakkı limited jurisdiction i.
kısıtlı mera hakkı stint i.
kısıtlı ehliyetsizlik special disability i.
kısıtlı hakkı sahibi limited owner i.
kısıtlı malik limited owner i.
kısıtlı caydırıcılık marginal deterrence i.
en ağır suçtan yargılanma için gerekli olan kasıtlı eylemi ortadan kaldıran akıl hastalığı, sarhoş olma sebebiyle kısıtlı ehliyet diminished capacity i.
yasal olarak kısıtlı incapable s.
Politics
kısıtlı başvuru prosedürü restricted procedure i.
kısıtlı oy kullanma hakkı restricted suffrage i.
kısıtlı yetki limited power i.
kısıtlı zaman sebebiyle potansiyel olarak faydalı tedbirlerin avam kamarasının son oturumunda terkedilmesi massacre of the innocents i.
Industry
yeni bir ürün veya işlemin son denemelerini yapıp piyasa modelleri temin eden kısıtlı ölçekli üretim tesisi semiworks i.
Technical
erişim kısıtlı belge restricted document i.
görüşü kısıtlı koltuk blind seat i.
kısıtlı sulama limited irrigation i.
kısıtlı katı çözeltisi limited solid solution i.
kısıtlı girişli yerler restricted access locations i.
kısıtlı katı çözünürlüklü çizge limited solid solubility diagram i.
kısıtlı çözünürlük limited solubility i.
kısıtlı katı çözünürlüğü limited solid solubility i.
kısıtlı olmayan hava boşluğu unrestricted air gap i.
Computer
erişim kısıtlı belge restricted document i.
kısıtlı eniyileme constrained optimization i.
rastlantısal kısıtlı programlama chance constrained programming i.
Informatics
bozulumla kısıtlı işletme distortion-limited operation i.
erişimi kısıtlı özkaynak protected resource i.
kısıtlı erişim/giriş yeri restricted access location i.
erişim kısıtlı restricted s.
Electric
kısıtlı toprak arıza restricted earth fault i.
Lighting
kısıtlı kullanma çarpanı reduced utilization factor i.
kısıtlı yararlılık reduced utilance i.
Medical
kaloriden kısıtlı diyet calorie restricted diet i.
kısıtlı bir hedef nüfusu olan veya nadir bir hastalığı tedavi eden ilaçlar orphan drug i.
kısıtlı difüzyon restricted diffusion i.
sınırlı/kısıtlı fetal gelişim restricted fetal growth i.
Psychology
kısıtlı kod restricted code i.
Statistics
armitage kısıtlı işlemi armitage's restricted procedure i.
Physics
dairesel kısıtlı üç cisim problemi euler's three-body problem i.
dairesel kısıtlı üç cisim problemi circular restricted three-body problem i.
düzlemsel dairesel kısıtlı üç cisim problemi planar circular restricted three-body problem i.
kısıtlı üç cisim problemi restricted three body problem i.
kısıtlı iç dönme restricted internal rotation i.
(ışık dalgaları) belirli bir titreşim yönünde kısıtlı polarised [uk] s.
(ışık dalgaları) belirli bir titreşim yönünde kısıtlı polarized [us] s.
Chemistry
titan ikioksit ile kısıtlı katman titanium dioxide-terminated layer i.
Education
(cambridge üniversitesi) kısıtlı düzeyde burs alan öğrenci subsizar i.
Literature
kısıtlı olmayan unimprisoned s.
Linguistics
kısıtlı dil restricted code i.
kısıtlı düzenek restricted code i.
Religious
milattan sonra 4. yüzyılda ortaya çıkan, tanrı'nın her şeyi bilme yeteneğinin yalnızca şimdiki zamanla kısıtlı olduğunu düşünen aryan tarikatı themistian i.
milattan sonra 4. yüzyılda ortaya çıkan, tanrı'nın her şeyi bilme yeteneğinin yalnızca şimdiki zamanla kısıtlı olduğunu düşünen aryan tarikatı agnoete i.
milattan sonra 4. yüzyılda ortaya çıkan, tanrı'nın her şeyi bilme yeteneğinin yalnızca şimdiki zamanla kısıtlı olduğunu düşünen aryan tarikatı agnoite i.
milattan sonra 4. yüzyılda ortaya çıkan, tanrı'nın her şeyi bilme yeteneğinin yalnızca şimdiki zamanla kısıtlı olduğunu düşünen aryan tarikatı agnoetae i.
topluluk üyelerinin kısıtlı erişime sahip olduğu manastır alanı enclosure i.
Environment
kısıtlı seyyar sığınak limited mobile shelter i.
hem kara hem de su bulundurup karasal iletişim hatlarının kısıtlı olduğu iç bölge riverine area i.
birden çok canlı veya türün kısıtlı alana toplanması veya bu alanda çoğalması sonucu oluşan zararlı etki disoperation i.
Military
kısıtlı sürede belirli bir alana atış yapan topçu mermisi grubu concentration i.
(düşmanı) kısıtlı alana hapsetmek contain f.
Card
(abd'deki briç turnuvalarında) kısıtlı müsabakalarda oynamak için gerekli şartlara sahip oyuncu master i.
Slang
kendine fazla güvenen ancak yetenekleri kısıtlı olan yarışçı squid i.
Star Wars
kısıtlı imparatorluk uzayı imperial interdicted space i.