şey - Turkish English Dictionary
History

şey



Meanings of "şey" in English Turkish Dictionary : 68 result(s)

Turkish English
Common Usage
şey stuff n.
şey thing n.
şey article n.
General
şey thingumajig n.
şey entity n.
şey aggregate n.
şey object n.
şey plummet n.
şey stuff n.
şey concern n.
şey doohickey n.
şey thing n.
şey matter n.
şey affair n.
şey thingumabob n.
şey doodad n.
şey chose n.
şey thingummy n.
şey doing n.
şey dingus n.
şey aught n.
şey doings n.
şey backbone n.
şey picayune n.
şey res n.
şey lark n.
şey article n.
şey thang n.
şey dohickey n.
şey hickey n.
şey thingamabob n.
şey thingmajig n.
şey dojigger n.
şey gubbins n.
şey thingmabob n.
şey gizmo n.
şey gismo n.
şey gimmick n.
şey thingamajig n.
şey animal n.
şey what n.
şey guy n.
şey fellow n.
şey sort n.
şey oh interj.
Colloquial
şey thingy n.
şey fakus n.
şey dingus n.
şey gazinkus n.
şey gazunkus n.
şey jingbang n.
şey jobber n.
şey johnson n.
şey number n.
şey baby n.
şey bugger n.
şey erm [uk] expr.
Speaking
şey well n.
Technical
şey article n.
şey thing n.
Archaic
şey cheat n.
Slang
şey goofus n.
şey motherfucker n.
British Slang
şey doofer n.
şey doofah n.
şey thingy n.
şey thingie n.
şey doobrie n.

Meanings of "şey" with other terms in English Turkish Dictionary : 500 result(s)

Turkish English
Common Usage
kötü bir şey olacağını sezme foreboding n.
yumuşak bir maddeden yapılmış koruyucu şey pad n.
görülecek şey spectacle n.
hiçbir şey nothing n.
iki şey twosome n.
koruyucu şey safeguard n.
(elinde) (bir şey) tutmak hold v.
(birine bir şey) ısmarlamak buy v.
hiçbir şey anything pron.
her şey anything pron.
her şey everything pron.
General
iştah açıcı şey appetizer n.
milyoner gibi bir şey a kind of millionaire n.
sinirlendirici şey irritant n.
gereksiz şey nonessential n.
tam şey integral n.
başkasının yerine kullanılan (şey) surrogate n.
değerli şey deserving n.
olağanüstü şey humdinger n.
iddia olunan şey object at issue n.
gerçek şey the real thing n.
birbirine zıt iki şey antipodes n.
alışılmamış şey exotica n.
yiyecek şey comestibles n.
layık olunan şey desert n.
vınlayan şey hummer n.
keşfedilmiş şey finding n.
çabucak yapılan şey quickie n.
tatlı şey honey n.
değersiz şey cheeseparing n.
iğrenç şey aversion n.
muhteşem şey imperial n.
değersiz şey dross n.
nefret edilen şey anathema n.
en önemsiz şey least n.
önemsiz şey cypher n.
hayatı kolaylaştıran şey convenience n.
teşvik veya tahrik edici şey incentive n.
çıkarılan şey educt n.
sarkan şey overhang n.
aktarılan şey transplant n.
ani şey snap n.
dikilmiş şey sewing n.
imdada yetişen şey lifesaver n.
sahte şey forgery n.
değersiz şey trash n.
mükemmel bir şey a bit of all right n.
önemsiz şey picayune n.
hayat hakkında çok şey bilme sophistication n.
birilerinin şükranını simgeleyen şey testimonial n.
çiğnenen şey quid n.
olmayacak şey pie in the sky n.
en ufak her şey every jot and tittle n.
nal şeklinde şey horseshoe n.
örülmüş şey braid n.
hatırlatan şey reminiscence n.
vesika arkasına bir şey yazan endorsor n.
seçkin şey flower n.
üst veya özel sınıfa giren her şey için kullanılan sözcük posh n.
koni biçimli şey cone n.
kötü bir şey olacağını önceden hissedebilme forebodingness n.
ata yadigarı olan şey heirloom n.
ters şey invert n.
insanların buluşmayı veya bir şey kurmayı kararlaştırdıkları herhangi bir yer venue n.
gösterişli fakat kullanışsız şey bauble n.
başka bir şeyin yerine kullanılabilen şey substitute n.
çok şey great deal n.
önemsiz şey straw n.
şey (soyut) thing n.
kısa ve kalın şey spud n.
arzedilen şey submission n.
sudan ucuz şey bargain n.
ayakta tutan şey sustenance n.
ismi unutulan şey dingbat n.
değerli şey treasure n.
dünyada var olan şey terrestrial n.
yeni şey innovation n.
tanrıdan gelen şey visitation n.
geniş kapsamlı şey catchall n.
doyma durumuna getiren şey ya da kişi saturator n.
kolay şey jam n.
çok kolay şey cinch n.
artık sahibinin işine yaramayan bir şey white elephant n.
tahsis edilmiş şey allotment n.
sırtı dayayacak şey backrest n.
başarı kazanamayan kimse veya şey failure n.
sinir bozucu ufak bir şey pinprick n.
ekstra şey extra n.
anlaşılmaz şey puzzler n.
ahlakça doğru olan şey right n.
eziyet veren şey torment n.
utanılacak şey shame n.
ihmalden dolayı kaybedilen şey forfeit n.
alışılmış şey ordinary n.
mükemmel şey prime n.
hızır gibi yetişen şey godsend n.
bomba gibi şey dynamite n.
aslının yerine geçen şey ersatz n.
işe yaramaz şey rubbish n.
alta serilen şey underlay n.
ödünç verilen şey loan n.
kusursuz şey dandy n.
alışılmış şey the usual thing n.
yılan gibi kıvrılan şey serpent n.
asıl şey feature n.
tersine dönmüş şey inversion n.
söylenecek tek şey the only thing we can say n.
görülecek şey study n.
moral bozan şey ya da kişi demoralizer n.
yeni çıkmış şey novelty n.
korkulan şey dread n.
ufacık şey wisp n.
filan filan adam veya şey so and so n.
bozulmuş şey hash n.
birinin şükranını simgeleyen şey testimonial n.
bir neslin kendisinden sonra gelen nesle bıraktığı şey heritage n.
korkutan şey terror n.
özel şey specialty n.
küçük şey tot n.
yorucu şey gruelling n.
çok kolay bir şey a piece of cake n.
zor şey stinker n.
ikinci (kimse/şey) second n.
kullanılmayıp atılan şey castoff n.
gıpta edilen şey envy n.
eleyen bir kişi veya şey eliminator n.
çıkan şey ejection n.
işe yaramaz şey garbage n.
nadir şey rarity n.
değersiz şey slush n.
araya eklenen şey insert n.
azaltılmış şey reduction n.
zihni dağıtan şey distraction n.
zincirle çekilen şey tow n.
tabii bir şey matter of course n.
hak edilen şey desert n.
çok büyük şey immensity n.
oyalayıcı şey resource n.
garip şey exotica n.
resmen kabul edilmemiş fakat fiilen olmuş bir şey virtual n.
yumurta şeklinde şey ovoid n.
antik çağlardan kalma bir şey antiquity n.
önemsiz şey toy n.
aynı türden şey congener n.
lüks şey luxury n.
teşhir edilen şey exhibit n.
dolaşık şey tangle n.
karışık şey farrago n.
enkaz haline gelmiş şey wreck n.
önemsiz şey tuppence n.
katılan şey inclusion n.
bağlantı (iki şey arasındaki) connecting link n.
olağanüstü şey phenomenon n.
süsleyici şey trimming n.
anormal şey freak n.
arzulanacak şey plum n.
sunulan şey offering n.
bırakılan şey settlement n.
önemsiz şey trifle n.
ekşi şey sour n.
önemsiz şey unimportant thing n.
kabus gibi şey incubus n.
ekmeğe sürülen şey spread n.
kaymayı önleyici şey cleat n.
hazırlıksız yapılmış şey impromptu n.
asılı şey pendant n.
yemeğe tat veren şey condiment n.
sahte şey dummy n.
pek kıymetli şey kohinoor n.
çalkalanmış şey shake n.
küçük şey trifle n.
alay edilecek şey mockery n.
kazıda çıkarılan şey diggings n.
artan şey residual n.
en ufak hiçbir şey not one tittle n.
bir sonuca ulaşmak için kullanılan şey means n.
birinin doğru yoldan sapmasına sebep olabilen şey temptation n.
harika şey miracle n.
olağanüstü şey corker n.
olumsuz bir şey ima eden söz innuendo n.
hayali kimse/şey myth n.
rahatlatıcı şey comforter n.
neşelendiren şey cheer n.
kati şey positive n.
sevimli şey chuck n.
tuhaf şey drollery n.
şaşırtıcı şey twister n.
ilgi çekici şey draw n.
göz zevkini bozan şey eyesore n.
can atılan şey plum n.
algılanabilen şey phenomenon n.
önemsiz şey unessential n.
değişen şey proteus n.
tutan şey holder n.
umut verici şey promise n.
işe yarar şey utility n.
alışılmış şey rut n.
katılan şey addition n.
kocaman şey whopper n.
yapılması gereken şey care n.
tanrı'ya sunulan şey oblation n.
üç parçalı şey tern n.
çok sevilen (kimse/şey) idol n.
kötü şey cancer n.
insan eliyle yapılmış şey artefact n.
yakalayan şey catcher n.
hayatı kolaylaştıran şey amenity n.
lanetli şey anathema n.
bodur şey dwarf n.
sızan şey ooze n.
devasa ve çok çirkin şey monstrosity n.
tat veren şey flavour n.
dayanıksız şey cobweb n.
sergilenen şey exhibit n.
daha az şey less n.
sıradan bir şey commonplace n.
hayal kırıklığına neden olan şey disappointment n.
olağanüstü şey lulu n.
bir şey yapmayı çok isteme the urge to n.
her şey all n.
riske atılan şey venture n.
yorucu şey grueling n.
çarpıcı şey dynamite n.
benzersiz şey nonpareil n.
heyecan verici şey sensation n.
genişleyen/büyüyen şey dilater n.
teşvik edici şey inducement n.
sonsuz olan şey infinite n.
dikkati başka yöne çeken şey diversion n.
benzer şey analogue n.
değersiz şey gold brick n.
kare şeklinde şey square n.
ufak şey minim n.
birinin aklına esen şey whim n.
önemsiz şey iota n.
olağanüstü şey marvel n.
nöbetleşe çalışan şey relay n.
tek bir şey düşünme single mindedness n.
yemek sonunda yenen tuzlu şey savory n.
emeklilik sigortası gibi işçiye ücreti dışında sağlanan herhangi bir şey fringe benefit n.
fazla şey more n.
garip şey oddity n.
hatırlatıcı şey prod n.
görülmeye değer şey vision n.
hak ettiği şey due n.
basit şey jam n.
seçilen şey choice n.
hızlı giden şey clipper n.
değersiz şey rag n.
hayal ürünü şey fiction n.
belli belirsiz şey suspicion n.
korkudan tapınılan şey mumbo jumbo n.
üste giyilen şey top n.
çentik yapan kimse veya şey jagger n.
ilgi çekici şey goody n.
gerekli şey necessity n.
özellikle tipi nedeniyle havada ve yerde kardan başka hiçbir şey görememe hali white out n.
karmakarışık bir sürü (şey) welter n.
zorla alınan şey exaction n.
biriktirilmiş şey hoard n.
atılan şey missile n.
özgü şey specialty n.
kendini bir şey zanneden kimse smart aleck n.
önemsiz şey bauble n.
sahte şey fake n.
geçmiş şey bygone n.
birini hoşnut edecek şey sop n.
zaruri şey sine qua non n.
ürkütücü şey spectre n.
anlatmak istenilen şey point n.
çürümeye neden olan şey decayer n.
oval şey oval n.
ezilmiş meyveye benzeyen bir şey pulp n.
olağanüstü büyüklükte şey whapper n.
tat veren şey flavouring n.
karışık şey commixture n.
değişen şey variable n.
insanın başına bela olan şey pest n.
delil olarak ibraz edilen şey exhibit n.
şaşırtıcı şey puzzlement n.
utanç verici şey reproach n.
ilave edilecek şey addendum n.
çalıya benzer şey bush n.
ikincil şey secondary n.
önemsiz şey no big deal n.
incelenen şey dissection n.
tat veren şey flavoring n.
azıcık şey dosage n.
önemli şey much n.
filan adam veya şey so and so n.
una benzer şey meal n.
arzu edilen şey desideratum n.
oyalayıcı şey distraction n.
çok komik şey panic n.
değersiz şey gubbins n.
yanan şey blaze n.
zarar veren kimse veya şey annihilator n.
ferahlatıcı şey comfort n.
her şey dahil sistemi all inclusive system n.
birine birdenbire moral veren bir şey a shot in the arm n.
tatlı şey sweet n.
değişken şey variable n.
özendirici şey incentive n.
taşmış şey spillover n.
ışık veren şey light n.
kıvranan şey wriggler n.
ufak şey dingbat n.
kendini bir şey sanan smart al·eck n.
derme çatma şey patchwork n.
yakıcı şey scorcher n.
belirsiz şey whatnot n.
hazırlayıcı şey preparative n.
sıkıntı veren şey annoyance n.
düzeltici şey corrective n.
değersiz şey nonentity n.
atılmış şey discard n.
sırtı çukur olan herhangi bir şey saddleback n.
çok kolay şey doddle n.
koruyucu şey shield n.
vaktiyle işe yarayan fakat şimdi dert olan bir şey white elephant n.
birini kıt kanaat geçindiren şey subsistence n.
silinen şey erasure n.
kaliteli şey super n.
ihtiyat olarak saklanan şey reserve n.
utanç verici şey stigma n.
birinci sınıf şey crack n.
değersiz şey stiver n.
ifade eden şey exponent n.
vesika arkasına bir şey yazma endorsing n.
önceden farzedilen şey presupposition n.
gösterişli ama değersiz şey brummagem n.
konik şey conoid n.
vazgeçiren şey deterrent n.
bağıntılı şey correlative n.
kıran şey veya kimse breaker n.
5 kuruş bir şey a matter of 5 cents n.
olağan şey the usual thing n.
sahte şey phoney n.
harekete geçiren şey motor drive n.
gereken şey necessary n.
iğrenç şey sickener n.
çok kalitesiz şey stinker n.
önemsiz şey rush n.
denilen şey say n.
mükemmel şey dainty n.
insanların bir şey beklemek üzere oluşturduğu sıra queue n.
değersiz şey falderal n.
veresiye verilen şey için koyulan işaret chalk n.
boğan şey choker n.
mahrum eden şey ya da kişi depriver n.
ikinci derecede olan şey adjunct n.
asılı şey pendent n.
damla damla akan şey trickle n.
dolu şey full n.
ikinci dereceli şey secondary n.
buluntu şey pickup n.
oylanan şey vote n.
hayali şey bubble n.
gelişmemiş şey veya kimse bud n.
gereksiz şey inessential n.
karmakarışık şey medley n.
kendine bir şey yapma izni verme indulgence n.
nefret edilen şey abomination n.
beklenen şey expectancy n.
yok pahasına satılan şey bargain n.
anlaşılmaz şey puzzlement n.
uçuşan şey wing n.
parlayan şey shiner n.
sunulan şey submission n.
lezzetli şey delicacy n.
sinirlendiren şey annoyer n.
toptan şey lump n.
değersiz şey lemon n.
aileden kalma değerli şey heirloom n.
zevk veren şey gratification n.
zahmetli şey drag n.
değerli (kimse/şey) jewel n.
kesin şey positive n.
gelen şey arrival n.
ufacık şey mite n.
demek istenilen şey drift n.
sivri şey broach n.
sınırlar çizen kişi ya da şey demarcator n.
okunacak şey reading matter n.
iz bırakan şey tracer n.
ilgi çeken şey interest n.
iptal olunan şey cancellation n.
cazip şey allurement n.
çok şey much n.
saflığı bozan şey impurity n.
zıplayan kimse veya şey bouncer n.
insan eliyle yapılan şey artefact n.
en gözde şey prize possession n.
besleyen şey nurture n.
önemsiz şey fry n.
güzel şey beauty n.
yeniden sunulan eski şey hash n.
boş şey vanity n.
hizmet karşılığı kazanılan şey reward n.
sahte şey imitation n.
önemsiz şey stiver n.
hızlı bir şekilde dönen şey whirlabout n.
sarılacak şey wrap n.
sızdıran kişi veya şey dripper n.
yararlı şey commodity n.
içine bir şey konulan nesne holder n.
sahte şey mock n.
kahveye benzer bir şey coffee of a kind n.
ilginç şey curiosity n.
değersiz şey junk n.
göze batan şey glare n.
bulunmuş şey finding n.
çıkıntılı şey salience n.
seçme şey selection n.
tahriş edici şey irritant n.
hayvanın ısırmasına veya zararlı bir şey yemesine engel olmak için ağzına takılan tel, deri gibi kaf mouthpiece n.
nadir şey curiosity n.
üstünlük sağlayan şey advantage n.
göze batan şey eyesore n.
acı şey wormwood n.
doyurucu kişi ya da şey saturater n.
güzel fakat değersiz şey bauble n.
birinin bir şey hakkındaki düşünceleri feedback n.
uğursuz şey jinx n.
matrak şey gas n.
çok komik şey scream n.
ikinci dereceden şey adjunct n.
benzer olan şey pendant n.
geçici olan bir şey sandburg n.
elektrolizle kaplanmış şey electroplate n.
yapılması gereken ilk şey the first thing to be done n.
dar ve uzunca şey sliver n.
sürekli değişen şey pendulum n.
sahte şey phony n.
doğaüstü şey supernatural n.
ufak tefek şey odds and ends n.
çok büyük şey spanker n.
setin önündeki şey escarp n.
kötü bir şey yapma perpetration n.
garip şey whimsy n.
pis kokan şey stinker n.
can sıkıcı şey bore n.
sıkıcı şey bore n.
tat veren şey flavor n.
konu olan şey subject n.
uyuşmayan şey incongruity n.
insanı şoke eden şey shocker n.
değersiz şey trifle n.
insanı engelleyen şey shackle n.
mükemmel şey ideal n.
gereksiz şey superfluities n.
ufacık şey minikin n.
tehdit eden şey menace n.
değersiz şey shoddy n.
barış sembolü olarak kullanılan herhangi bir şey olive branch n.
acı şey gall n.
karmakarışık şey macaroni n.
gerekli şey requisite n.
orta dereceli şey intermediate n.
makaraya sarılmış şey reel n.
önemsiz şey nicknack n.
değeri azaltan şey alloy n.
şaşırtıcı bir şey a new one on me n.
kolay kazanılan şey snip n.
örnek alınan şey cynosure n.
nefret edilen şey abhorrence n.
oyalayıcı şey diversion n.
iyi uymayan şey misfit n.
karışık şey mess n.
istenen şey desideratum n.
değiştiren şey modifier n.
bütünleyici şey complement n.
büyümüş şey growth n.
pis ve değersiz şey garbage n.
büyük acı veren şey heartbreaker n.
gereksiz şey superfluity n.
kopya edilecek şey master n.
esas olan şey essentiality n.
tutuşturucu şey lighter n.
hafızayı canlandıran şey refresher n.
sıçrayan şey spatter n.
çok ucuz şey snip n.
karşıt şey counter n.
bereketli şey bumper n.
tercih edilen şey preference n.
ispat eden şey demonstrator n.
kuşaktan kuşağa geçen değerli şey heirloom n.
içini kemiren şey worm n.
iğrenç bir şey abomination n.
abes şey vanity n.
fırlatılan şey dingbat n.
bir sözcüğün çağrıştırdığı şey connotation n.
elastik şey elastic n.
benzersiz şey nonesuch n.
aşağı derecede olan şey inferior n.
eski olan her şey ephemera n.
bütçeye yük olan şey a drain on the resources n.
tapınılan şey divinity n.
karşı şey counter n.
iddia edilebilir şey predicable n.