|
Categoría |
Turco |
Inglés |
|
Common Usage |
|
1 |
Common Usage |
tüm diğer |
every other adj.
|
|
General |
|
2 |
General |
henüz kullanılmayanbilet ve diğer dokümanlar |
stock n.
|
|
3 |
General |
hristiyanlık ve diğer dinler |
christianity and other religions n.
|
|
4 |
General |
kent veya kasabalarda genelevler veya seks endüstrisinin diğer kollarının bulunduğu kesim |
red light district n.
|
|
5 |
General |
bir tondan diğer bir tona geçme |
gradation n.
|
|
6 |
General |
bir ucu düz diğer ucu konveks bumerang |
kylie n.
|
|
7 |
General |
günce ve diğer yazıları |
papers n.
|
|
8 |
General |
bir maddenin yıkama yoluyla diğer maddeden ayrılması |
elution n.
|
|
9 |
General |
diğer araçlar |
other means n.
|
|
10 |
General |
otomobille gezen kimselere yakıt ve diğer hizmetleri sunan işletme |
service station n.
|
|
11 |
General |
kereste ve diğer yüzer malzemelerden yapılma düz ve yüzer su taşıtı |
raft n.
|
|
12 |
General |
dokümanlar üzerine acente adı ve diğer ayrıntıları basan makine |
validator n.
|
|
13 |
General |
tek bir merkeze yoğunlaşıp diğer yönleri yok sayma |
centration n.
|
|
14 |
General |
diğer isimler |
aliases n.
|
|
15 |
General |
hastalık veya diğer acil durumlar nedeniyle gezmenin yabancı bir ülkeden kendi ülkesine getirilmesi |
repatriation n.
|
|
16 |
General |
bir banka tarafından diğer bir banka üzerine çekilen poliçe |
bank bill n.
|
|
17 |
General |
trafikte diğer araçların arkasına yapışan araç |
tail gater n.
|
|
18 |
General |
diğer gezegenlerde yaşam |
life on other planets n.
|
|
19 |
General |
bir seyahatin bir ayağıyla diğer bir ayağı arasındaki bekleme veya dinlenme süresi |
layover n.
|
|
20 |
General |
key west'in diğer adı |
conch republic n.
|
|
|
21 |
General |
şehrin dışında diğer evlerden uzakta olan mesken |
private house n.
|
|
22 |
General |
bir diğer tarafa çevirme |
sluing n.
|
|
23 |
General |
diğer taraf |
other side n.
|
|
24 |
General |
diğer taraf |
other party n.
|
|
25 |
General |
diğer taraf (kaset, demir para) |
flipside n.
|
|
26 |
General |
diğer taraf (kaset, demir para) |
flip side n.
|
|
27 |
General |
diğer bir nokta |
another point n.
|
|
28 |
General |
diğer bir nokta |
another issue n.
|
|
29 |
General |
diğer ad |
alias n.
|
|
30 |
General |
diğer krediler |
miscellaneous loans n.
|
|
31 |
General |
diğer giderler |
miscellaneous expenses n.
|
|
32 |
General |
büyük kiliselerin binanın diğer kısımlarından yüksekçe olan uzun ve dar orta kısmı (mimari) |
nave n.
|
|
33 |
General |
diğer devletlere düşmanlık |
incivism n.
|
|
34 |
General |
diğer taraf (sözleşme) |
another party n.
|
|
35 |
General |
denklemin diğer tarafına geçirme |
transposition n.
|
|
36 |
General |
dünyanın diğer ucu |
far end of the world n.
|
|
37 |
General |
dünyanın diğer ucu |
the other end of world n.
|
|
38 |
General |
diğer yarısı |
other half n.
|
|
39 |
General |
diğer yorumlar |
other comments n.
|
|
40 |
General |
diğer insanlarla yaşanan iletişim sorunu |
social problem n.
|
|
41 |
General |
madalyonun diğer yüzü |
the other side of the medallion n.
|
|
42 |
General |
oyuncuların diğer oyunculardan daha yükseğe zıplamaya çalışıtıkları bir tür çocuk oyunu |
leap-frog n.
|
|
43 |
General |
telefonun diğer ucundaki ses |
the voice on the other side of the line n.
|
|
44 |
General |
diğer ülkeler |
other countries n.
|
|
45 |
General |
telefonun diğer ucundaki ses |
the voice on the end of the line n.
|
|
46 |
General |
dünyanın diğer ucu |
other corner of the world n.
|
|
47 |
General |
bir buluşun diğer mucidi |
co-inventor n.
|
|
48 |
General |
dünyanın diğer ucu |
the other end of the world n.
|
|
49 |
General |
diğer problemler |
other problems n.
|
|
50 |
General |
duvarın diğer tarafı |
other side of that wall n.
|
|
51 |
General |
diğer soru |
another question n.
|
|
52 |
General |
zor uçuş koşullarında pilotu destekleyen bir diğer pilot |
wingmate n.
|
|
53 |
General |
diğer hususlar |
other issues n.
|
|
54 |
General |
diğer sayılar |
other issues n.
|
|
55 |
General |
diğer özellikler |
other features n.
|
|
56 |
General |
diğer anlam |
connotation n.
|
|
57 |
General |
sunulan diğer imkanlar |
other things on offer n.
|
|
58 |
General |
diğer insanlara maddi veya manevi kişisel çıkar gözetmeksizin yararlı olmaya çalışma |
altruism n.
|
|
59 |
General |
diğer bölümlerden ayrılmış küçük bölme/ofis |
office cubicle n.
|
|
60 |
General |
diğer bölümlerden ayrılmış küçük bölme/ofis |
cubicle desk n.
|
|
|
61 |
General |
diğer bölümlerden ayrılmış küçük bölme/ofis |
cubicle workstation n.
|
|
62 |
General |
diğer bölümlerden ayrılmış küçük bölme/ofis |
cubicle n.
|
|
63 |
General |
bisiklet sürücüsünün diğer araçların tamponuna asılarak gitmesi |
urban surfing n.
|
|
64 |
General |
bisiklet sürücüsünün diğer araçların tamponuna asılarak gitmesi |
car surfing n.
|
|
65 |
General |
dünyadaki diğer ülkeler |
other countries in the world n.
|
|
66 |
General |
aracın diğer sürücülerin hatalarına karşı tedbirli kullanılması |
defensive driving n.
|
|
67 |
General |
şövalye eğitiminde kullanılan bir tarafında düz bir tahta diğer tarafında kum torbası bulunan direk |
quintain n.
|
|
68 |
General |
diğer alanlar |
other areas n.
|
|
69 |
General |
diğer detaylar |
other details n.
|
|
70 |
General |
beyazların diğer ırklardan daha üstün olduğunu ve toplumu yöntenen kesim olması gerektiğini savunan ırkçı düşünce |
white supremacy n.
|
|
71 |
General |
beyaz ırkın diğer ırklardan daha üstün olduğuna inanan kimse |
white supremacist n.
|
|
72 |
General |
her katmanın diğer katmanlardan bağımsız olduğu organizasyon |
stratarchy n.
|
|
73 |
General |
diğer alışkanlıklar |
other habits n.
|
|
74 |
General |
kırık veya diğer dişlerle aynı hizada olmayan diş |
snaggletooth n.
|
|
75 |
General |
tiyatro sahnesinin bir tarafından diğer tarafına uzanan küçük podyum |
passerelle n.
|
|
76 |
General |
yüzün bir kısmının bir duyguyu ifade ederken diğer kısmının başka bir duyguyu ifade etmesi |
affect blend n.
|
|
77 |
General |
diğer kuşları tuzağa düşürmek için eğitilmiş kuş |
call bird n.
|
|
78 |
General |
bir bacağı göğse doğru çekip diğer bacağı uzatıp bedeni hafifçe geriye yaslayarak yapılan bir su atlayışı |
can opener n.
|
|
79 |
General |
işverenin bulundurduğu çalışana ait sigorta ve diğer evraklar |
cards n.
|
|
80 |
General |
diğer kardeşlerinden uzun yıllar sonra doğmuş çocuk |
laat lammetjie [south african] n.
|
|
81 |
General |
antik roma takviminde, her ayın ortasından önceki (kendisi de dahil olmak üzere) dokuzuncu gün (mart, mayıs, temmuz veya ekim ayının yedinci, diğer ayların ise beşinci gününe tekabül eder) |
nones n.
|
|
82 |
General |
bir evi yol ve diğer binalardan ayırmak için önüne çekilen çim ekilmiş şerit alan |
nature strip n.
|
|
83 |
General |
diğer bölgeler |
nethermore n.
|
|
84 |
General |
diğer işçilere el emeği ile yardım eden nispeten vasıfsız işçi |
tenter [brit] n.
|
|
85 |
General |
şehirde rıhtım, ofis ve diğer binaların bulunduğu bölge |
the docks n.
|
|
86 |
General |
diğer ucuna |
the other n.
|
|
87 |
General |
giyinme odasında kullanılan toprak, cam ve diğer malzemelerden imal edilmiş araçlar |
toilet service n.
|
|
88 |
General |
bir ayağın parmakları diğer ayağın topuğuna vurarak yapılan dans hareketi |
toe-and-heel click n.
|
|
89 |
General |
ebenin kendi bölgesine giren diğer oyuncuları yakalamaya çalıştığı bir oyun |
tom tiddler's ground n.
|
|
90 |
General |
ebenin kendi bölgesine giren diğer oyuncuları yakalamaya çalıştığı bir oyun |
tommy tiddler's ground n.
|
|
91 |
General |
kız izci birliğine yardım ve danışmanlık etmek üzere kurulmuş bir grup ebeveyn ve diğer ilgili yetişkinlerden oluşan komite |
troop committee n.
|
|
92 |
General |
pokerde diğer oyuncular niyetlerini açıkladıktan sonra edinilen bahis yapma ayrıcalığı |
edge n.
|
|
93 |
General |
bir kişiyi tanımlamak için tek başına veya diğer bilgilerle birlikte kullanılabilecek isim veya numara |
a means of identification n.
|
|
94 |
General |
bir şeyin görünen yüzünden daha az makbul olan diğer yüzü |
underside n.
|
|
95 |
General |
bir ucu birine/bir şeye, diğer ucu da yükselebilen ve alçak uçan bir hava aracının yakalayıp havalandırdığı büyük bir balona bağlı kablo (askeri veya gizli servislerin kişileri tehlikeli durumlardan kurtarmak için kullandığı bir yöntem) |
skyhook n.
|
|
96 |
General |
sürekli diğer insanları güç duruma düşüren veya utandıran kimse |
enfant terrible n.
|
|
97 |
General |
şarabın rengi ve diğer özelliklerinden yapılan kehanet |
enomancy n.
|
|
98 |
General |
bir tarafın diğer tarafa göre üstünlüğü |
balance n.
|
|
99 |
General |
diğer parçaların üzerine monte edildiği parça |
base n.
|
|
100 |
General |
avustralya'ya özgü bir tarafı düz diğer tarafı oyuk bumerang |
kiley n.
|
|
101 |
General |
çocukların sırayla önünde durdukları tepeyi diğer çocukları ittirerek koruduğu bir oyun |
king of the castle n.
|
|
102 |
General |
yazlık veya diğer tatil yerlerinde bulunan lunapark |
kursaal n.
|
|
103 |
General |
avustralya menşeli, bir tarafı düz diğer tarafı konveks bir bumerang |
kyley n.
|
|
104 |
General |
avustralya menşeli, bir tarafı düz diğer tarafı konveks bir bumerang |
kiley n.
|
|
105 |
General |
modern cadılık inancında ve diğer birtakım dinlerde kişisel dönüşüme veya dışsal değişime sebep olduğu düşünülen faaliyet |
magick n.
|
|
106 |
General |
aynı sınıftan diğer değerlerle kıyaslanabilmesi için bir değere verilen sayı |
magnitude n.
|
|
107 |
General |
bir postaneden diğerine kamusal yetki ile taşınan mektup veya diğer postaları içeren çanta |
mail n.
|
|
108 |
General |
klarnette ve diğer üflemeli çalgılarda ağızlığın takıldığı parça |
birn n.
|
|
109 |
General |
bir taraftan manevi vasıflardan ve diğer taraftan biçimlenmiş cisimlerden ayrışan fiziksel madde |
matter n.
|
|
110 |
General |
polinezyalılarca ibadet, kurban etme veya diğer törenler için kullanılan etrafı çevrili tapınak alanı |
marai n.
|
|
111 |
General |
balık ve diğer su altı hayvanlarını canlı olarak tutmak için su ile doldurulmuş tekne, havuz veya hazne |
marine museum n.
|
|
112 |
General |
(çatışan iki toplum) diğer tarafı suçlayıp geçmişteki olaylara atıfta bulunma |
whataboutery n.
|
|
113 |
General |
diğer yerlerden biri |
whitby n.
|
|
114 |
General |
insan ve diğer memelilerde görülen, kemiklerin birbiriyle kaynaşık olduğu üst çene |
maxillae n.
|
|
115 |
General |
çeşitli kuru yemişlerin ve diğer yağlı tohumların yağını çıkardıktan sonra geriye kalanların öğütülmesi ile elde edilen ürün |
meal n.
|
|
116 |
General |
göz merceği, objektif ve diğer çıkarılabilir optik parçaların dışında kalan gereç |
microscope stand n.
|
|
117 |
General |
bir tarafında oyuncunun portre fotoğrafı, diğer tarafında ise bilgilerinin bulunduğu tek sayfalık özgeçmiş |
headshot n.
|
|
118 |
General |
(hanedan armalarında) iki kolu üst taraftan diğer ikisi de alt taraftan kıvrılan motif |
millrind n.
|
|
119 |
General |
(hanedan armalarında) iki kolu üst taraftan diğer ikisi de alt taraftan kıvrılan motif |
millrynd n.
|
|
120 |
General |
türündeki diğer örneklere göre küçük olan |
mini n.
|
|
121 |
General |
bir ayaktan diğer ayağa sekme |
bound n.
|
|
122 |
General |
adımların diğer hareketlerden daha önemli olduğu dans |
hoofing n.
|
|
123 |
General |
(nesnenin veya argümanın) diğer tarafı |
renverse n.
|
|
124 |
General |
madalyonun diğer yüzü |
renverse n.
|
|
125 |
General |
diğer insanlara üstünlüğünü hissettirme becerisi |
lifemanship n.
|
|
126 |
General |
(eskiden) bağlı bulunduğu şirketin üniformasını giyme ve diğer imtiyazlardan yararlanma hakkına sahip olan özgür erkek |
liveryman n.
|
|
127 |
General |
takana iyi şans, diğer insanlara kötü şans getirdiğine inanılan bir tılsım |
gris-gris n.
|
|
128 |
General |
vernik yapımında zamkı eritip diğer malzemelerle karıştırmak için kullanılan alet |
gum pot n.
|
|
129 |
General |
diğer insanlara fiziksel zarar veren çete |
hit squad n.
|
|
130 |
General |
bir veya daha fazla oyuncunun diğer oyuncuları öldürmekle görevli olduğu ve karşılığında geri kalan oyuncuların katilleri bulmaya çalıştığı oyun |
murder mystery n.
|
|
131 |
General |
(yazı tura oyununda) parası diğer iki oyuncunun parasından farklı tarafta gelen bir oyuncu |
odd-man n.
|
|
132 |
General |
kişinin diğer insanların gözündeki değeri |
opinion [obsolete] n.
|
|
133 |
General |
(kişinin) diğer kurumdaki mevkidaşı |
oppo n.
|
|
134 |
General |
plağın diğer tarafı |
overside n.
|
|
135 |
General |
(diğer konuşmacıları bastırarak) hep bir ağızdan konuşma |
overtalk n.
|
|
136 |
General |
(açığı ile bir diğer çalışanın terfi edileceği) silahlı kuvvetler çalışanı |
running mate n.
|
|
137 |
General |
kıvrımlı yüzeyin bir diğer yüzey ile birleşimi |
runout n.
|
|
138 |
General |
bir tarafın kazanırken diğer tarafın kaybetmesi |
zero-sum game n.
|
|
139 |
General |
(yağ, plastik, reçine) bir diğer maddeye geçmesi için kullanılan madde |
impregnant n.
|
|
140 |
General |
diğer herkesten üstün olan kimse |
olympian n.
|
|
141 |
General |
istiridye ve diğer deniz ürünlerinin servis edildiği restoran |
oyster bay n.
|
|
142 |
General |
(oyuncu, şarkıcı) bir kimsenin yerini dolduran diğer kimse |
double n.
|
|
143 |
General |
(at) bacağını hareket halindeki diğer bacağına vurma |
cut n.
|
|
144 |
General |
(diğer ulaşım imkanları bulunmadığı sırada) gezginler için eşya ve bagaj taşıyan adam |
packer n.
|
|
145 |
General |
diğer bir amaca aykırı amaç |
cross-purpose n.
|
|
146 |
General |
diğer dünyalar arasındaki dünya |
interworld n.
|
|
147 |
General |
çeşitli oyunlarda diğer tüm oyunculara karşı oynayan oyuncu |
player n.
|
|
148 |
General |
diğer tarafa dönme |
contraversion n.
|
|
149 |
General |
bilimsel bir deneyde diğer koşulların karşılaştırılabileceği bir standart |
control condition n.
|
|
150 |
General |
otomobil ve diğer motorlu taşıtlara benzin ve gaz satışı yapan istasyon |
filling station n.
|
|
151 |
General |
raunttaki diğer atışların isabet ettiği alanların dışında kalan kısımdaki bir hedefi iyi vuran atış |
flyer n.
|
|
152 |
General |
vasiyetname bırakmadan ölen kimsenin mülkünün oğulları ve diğer mirasçıları arasında eşit bölüşülmesi geleneği |
gavel n.
|
|
153 |
General |
diğer kuşları kandırmak için kullanılan ayağından bağlı kuş |
perchant n.
|
|
154 |
General |
bir değişkendeki değişimi diğer değişkenlerle karşılaştıran şema |
plot n.
|
|
155 |
General |
bir şeyin diğer şeylere göre durumu |
schesis n.
|
|
156 |
General |
bir bölgenin belirli bir yönden diğer bölgelere göre çekicilik durumu |
seat n.
|
|
157 |
General |
saraydaki hain ve diğer suçluları tutuklamakla görevli silahlı kiracı |
sergeant n.
|
|
158 |
General |
özel veya tamamlayıcı bir iletişim sisteminin kurulması için diğer kuvvetlerden yapılan personel ve ekipman temini |
signals support n.
|
|
159 |
General |
genellikle lübnan, suriye, ırak, israil, ürdün, suudi arabistan ve arap yarımadası'nın diğer ülkeleri de dahil olmak üzere güneybatı asya ülkelerini kapsadığı düşünülen coğrafi bölge |
near east n.
|
|
160 |
General |
oyuncuların üzüm veya diğer atıştırmalıkları yanan brendiden alarak yemeye çalıştığı bir oyun |
snapdragon n.
|
|
161 |
General |
bir diğer nesneyi geri doğru hareket ettiren alet |
pushback n.
|
|
162 |
General |
(plastik nesnenin bir diğer nesneye bastırılması ile elde edilen) kalıp |
squeeze n.
|
|
163 |
General |
(avlanacak su samurunun diğer tarafa geçmemesi amacıyla) gölün sığ bölümüne dizilmiş insan sırası |
stickle n.
|
|
164 |
General |
diğer karakterlerden görece büyük basılmış harf |
stickup n.
|
|
165 |
General |
(golf) topun delik ve diğer bir topun arasına girerek engel oluşturması |
stimey n.
|
|
166 |
General |
bir diğer enjeksiyon üzerine yapılan enjeksiyon |
superinjection n.
|
|
167 |
General |
diğer gazeteleri atlatmak |
scoop v.
|
|
168 |
General |
diğer insanların takdirini kazanacak şekilde davranmak |
put one's best foot forward v.
|
|
169 |
General |
diğer tarafa yaslanmak |
bend over v.
|
|
170 |
General |
köprünün diğer tarafında bulunmak |
transpontine v.
|
|
171 |
General |
diğer taraftan çıkmak (bir taraftan giren şey) |
come through v.
|
|
172 |
General |
diğer insanlarla çekişmek |
keep up with the joneses v.
|
|
173 |
General |
diğer takımlara karşı yarışmak |
compete against other teams v.
|
|
174 |
General |
dünyanın diğer ucundan bir arkadaş edinmek |
make a friend from the other side of the world v.
|
|
175 |
General |
diğer insanları önemsemek |
care about other people v.
|
|
176 |
General |
diğer yöne keskin bir dönüş yapmak |
angle v.
|
|
177 |
General |
bir sigaranın ateşiyle diğer sigarayı yakıp içmek |
chain-smoke v.
|
|
178 |
General |
ipte sallanan elma, vişne veya diğer yuvarlak meyveleri ısırmaya veya yakalamaya çalışmak |
bob at an apple v.
|
|
179 |
General |
(yelkeni) bir taraftan diğer tarafa çevirmek |
jibe v.
|
|
180 |
General |
bir halden diğer hale geçmek |
verge v.
|
|
181 |
General |
(kauçuğu) diğer malzemelerle karıştırmadan önce, daha yumuşak ve biçimlenebilir hale getirmek için makinede işlemek |
masticate v.
|
|
182 |
General |
kare dansında diğer dansçıya doğru eğilmek |
honor v.
|
|
183 |
General |
siyasi bir kampanya için (diğer adaydan) daha fazla mali destek toplamak |
outraise v.
|
|
184 |
General |
(alkolü) diğer amaçlar için kullanımını koruyarak içilmez hale getirmek |
denature v.
|
|
185 |
General |
(internet oyunlarında) diğer oyunculardan oyundan keyif almasını engellemek için onları taciz etmek |
grief v.
|
|
186 |
General |
diğer tarafa yaslamak |
overbend v.
|
|
187 |
General |
diğer tarafa yaslanmak |
overbend v.
|
|
188 |
General |
diğer tarafa yaslanmak |
overbow [obsolete] v.
|
|
189 |
General |
diğer her şeyi bir kenara bırakıp aşırı konsantre olmak |
overfocus v.
|
|
190 |
General |
(bilgisayar programı veya veri) diğer verileri depolayarak yok etmek |
overwrite v.
|
|
191 |
General |
(yarışta) diğer rakipler ile arayı açmak |
pace v.
|
|
192 |
General |
bir hecenin uzun, diğer dört hecenin uzun tutulduğu metrik ölçüde yazmak |
paean v.
|
|
193 |
General |
(fotoğrafı mozaikteki diğer fotoğraflara uydurmak için) kenarını inceltmek |
featheredge v.
|
|
194 |
General |
(stenografi işaretini) bir diğer işaretin içinden geçecek şekilde yazmak |
intersect v.
|
|
195 |
General |
(döner diğer bir ürün ile) aynı hızda dönmek |
corotation v.
|
|
196 |
General |
(cismi) diğer cisimlerle ilişkisine göre düzenlemek |
orientate v.
|
|
197 |
General |
bir uçtan diğer uca geçmek |
school v.
|
|
198 |
General |
bir uçtan diğer uca kadar sürmek |
school v.
|
|
199 |
General |
(bir armayı) bir diğer armanın üzerine takmak |
surcharge v.
|
|
200 |
General |
diğer tarafa binmek |
surmount v.
|
|
201 |
General |
diğer tarafa yerleşmek |
surmount v.
|
|
202 |
General |
diğer tarafa bindirmek |
surmount v.
|
|
203 |
General |
diğer tarafa yerleştirmek |
surmount v.
|
|
204 |
General |
diğer müzisyenlere uyum sağlamak |
symphonise [uk] v.
|
|
205 |
General |
diğer müzisyenlere uyum sağlamak |
symphonize v.
|
|
206 |
General |
(bir sitedeki içerikleri) bir diğer internet adresine eklemek |
syndicate v.
|
|
207 |
General |
köprünün diğer tarafında |
transpontine adj.
|
|
208 |
General |
diğer bir canlı içinde yaşayan |
endobiotic adj.
|
|
209 |
General |
her diğer |
every other adj.
|
|
210 |
General |
dağların diğer tarafından gelen |
transmontane adj.
|
|
211 |
General |
diğer tarafa yaslanmış |
bent over adj.
|
|
212 |
General |
bir uçtan diğer uca |
end-to-end adj.
|
|
213 |
General |
şehri bir boydan diğer boya kesen |
crosstown adj.
|
|
214 |
General |
çevresindeki diğer şeyler ve kişilerden yalıtılmış ve bunlarla uyumlu olmayan |
siloed adj.
|
|
215 |
General |
diğer parçalar ortadan kaybolduktan sonra kalan |
relict adj.
|
|
216 |
General |
diğer parçalar ortadan kaybolduktan sonra kalan |
relicted adj.
|
|
217 |
General |
diğer faktörlerin etkisinde olmayan |
alone adj.
|
|
218 |
General |
diğer surların konumlarını belirleyen |
magistral adj.
|
|
219 |
General |
ahlaki uyum veya diğer edinimleri açığa çıkaran |
victorious adj.
|
|
220 |
General |
diğer medeniyetlerden üstün |
high adj.
|
|
221 |
General |
bir davaya veya fikre diğer kaygıları bir kenara itecek derecede saplantılı kimse |
monomaniacal adj.
|
|
222 |
General |
diğer armaların üzerinde bulunup onları kısmen gizleyen (hanedan arması) |
overall adj.
|
|
223 |
General |
sayfanın diğer tarafında olan |
overleaf adj.
|
|
224 |
General |
yaprağın diğer tarafında olan |
overleaf adj.
|
|
225 |
General |
(plak) diğer tarafında kaydedilen |
overside adj.
|
|
226 |
General |
bir diğer şeklin içine çizilen veya yazılan |
inscriptible adj.
|
|
227 |
General |
(mineral ve diğer kristalli maddeler) izoyapısal |
isotypic adj.
|
|
228 |
General |
bir yüzü düz olup diğer yüzü konik olan |
plano-conical adj.
|
|
229 |
General |
bir yanı düz, diğer yanı yuvarlak olan |
plano-orbicular adj.
|
|
230 |
General |
diğer ulus veya devletlerle yürütülen |
foreign adj.
|
|
231 |
General |
bir tarafı düz diğer tarafı yuvarlak olan |
semiround adj.
|
|
232 |
General |
bir tarafı yuvarlak diğer tarafı düz olan |
semiterete adj.
|
|
233 |
General |
türünün diğer örnekleriyle bağlantılı olmayan |
free-standing adj.
|
|
234 |
General |
diğer ucuna göre gevşek kalmış (kağıt tomarı ucu) |
slack adj.
|
|
235 |
General |
bir diğer |
some other adj.
|
|
236 |
General |
(diğer harflere göre) daha büyük yazılan |
stickup adj.
|
|
237 |
General |
(bitkinin bir bölümü) diğer organın üzerinde yer alan |
superior adj.
|
|
238 |
General |
(bir nitelik) bir şeye ait diğer niteliklere bağlı olan |
supervenient adj.
|
|
239 |
General |
bir güçlükten diğer bir güçlüğe |
from pillar to post adv.
|
|
240 |
General |
diğer taraftan |
on the other part adv.
|
|
241 |
General |
sayfanın diğer tarafı |
overleaf adv.
|
|
242 |
General |
diğer ismiyle |
alias adv.
|
|
243 |
General |
diğer taraftan |
otherwise adv.
|
|
244 |
General |
diğer taraftan |
on the other hand adv.
|
|
245 |
General |
diğer taraftan |
on the one hand adv.
|
|
246 |
General |
diğer adıyla |
alias adv.
|
|
247 |
General |
diğer yandan |
on the other hand adv.
|
|
248 |
General |
diğer yandan |
on the other side adv.
|
|
249 |
General |
diğer bir ifadeyle |
in other saying adv.
|
|
250 |
General |
diğer bir yandan |
also adv.
|
|
251 |
General |
diğer bir yandan |
on the other hand adv.
|
|
252 |
General |
diğer taraftan |
conversely adv.
|
|
253 |
General |
bir yandan ... diğer yandan |
on the one hand ... on the other hand adv.
|
|
254 |
General |
diğer bir deyişle |
put it differently adv.
|
|
255 |
General |
diğer taraftan |
beside adv.
|
|
256 |
General |
diğer bir deyişle |
stated in other words adv.
|
|
257 |
General |
tüm diğer zamanlar |
at all other times adv.
|
|
258 |
General |
bütün diğer zamanlarda |
at all other times adv.
|
|
259 |
General |
diğer bir taraftan |
on the other hand adv.
|
|
260 |
General |
diğer durumlarda |
in other cases adv.
|
|
261 |
General |
bazı diğer/başka durumlarda/vakalarda |
in some other cases adv.
|
|
262 |
General |
bir yandan diğer yana |
from one side to the other other side adv.
|
|
263 |
General |
bir taraftan diğer tarafa |
widthwise adv.
|
|
264 |
General |
bir yandan diğer yana |
widthwise adv.
|
|
265 |
General |
diğer tarafta |
on the other hand adv.
|
|
266 |
General |
bir yandan ... diğer yandan |
on one hand ... on the other hand adv.
|
|
267 |
General |
diğer açıdan |
from another point of view adv.
|
|
268 |
General |
diğer açıdan |
on the other hand adv.
|
|
269 |
General |
diğer açıdan |
from another perspective /angle/aspect adv.
|
|
270 |
General |
diğer bir taraftan |
again adv.
|
|
271 |
General |
diğer taraftan |
again adv.
|
|
272 |
General |
diğer tarafta |
again adv.
|
|
273 |
General |
diğer yandan |
again adv.
|
|
274 |
General |
diğer açıdan |
again adv.
|
|
275 |
General |
(bir şeyin) diğer yanında |
behind adv.
|
|
276 |
General |
diğer taraftan |
on the contrary adv.
|
|
277 |
General |
tüm çıkıntılar dahil olmak üzere bir uçtan diğer uca |
overall adv.
|
|
278 |
General |
sayfanın diğer tarafında |
overpage adv.
|
|
279 |
General |
plağın diğer tarafında |
overside adv.
|
|
280 |
General |
diğer taraftan |
the other end of the scale adv.
|
|
281 |
General |
diğer armaların üzerinde |
surtout adv.
|
|
282 |
General |
diğer bir deyişle |
videlicet adv.
|
|
283 |
General |
diğer herkes |
anyone else pron.
|
|
284 |
General |
diğer her şey |
everything else pron.
|
|
285 |
General |
diğer herkes |
everyone else pron.
|
|
286 |
General |
(sirk çalışanları ile izleyiciler arasında çıkan kavgada) diğer sirk çalışanlarını kavgaya çağırmak için sirk görevlilerin söylediği söz |
hey rube interj.
|
|
287 |
General |
fransızca ve diğer roman dillerinden aktarma sözcüklerde görülen bir son ek |
-oon suf.
|
|
Phrasals |
|
288 |
Phrasals |
(arabayla) bir uçtan diğer uca geçmek |
drive across v.
|
|
289 |
Phrasals |
diğer aşamaya geçmek |
go through v.
|
|
290 |
Phrasals |
(bir noktadan diğer noktaya) yayılmak |
extend (from something) (to something) v.
|
|
291 |
Phrasals |
(bir noktadan diğer noktaya) kadar uzanmak |
extend (from something) (to something) v.
|
|
292 |
Phrasals |
(bir noktadan diğer noktaya ) kadar dağılmak |
extend (from something) (to something) v.
|
|
293 |
Phrasals |
(bir noktadan diğer noktaya) sirayet etmek |
extend (from something) (to something) v.
|
|
294 |
Phrasals |
(bir noktadan diğer noktaya) bulaşmak |
extend (from something) (to something) v.
|
|
295 |
Phrasals |
(bir noktadan diğer noktaya) saçılmak |
extend (from something) (to something) v.
|
|
296 |
Phrasals |
amerikan futbolunda diğer hücum oyuncuları ileri giderken bir hücum oyuncusunun geri gitmesi |
fade back v.
|
|
297 |
Phrasals |
birlikte uçtuğu diğer uçaklardan ayrılıp inmek veya dalış yapmak |
peel off v.
|
|
298 |
Phrasals |
bir görüntüyü yavaş yavaş kaybederek diğer görüntüye geçmek (film, tv video, kitap kurgusunda) |
dissolve into (something) v.
|
|
299 |
Phrasals |
diğer aşamaya geçmek |
go through v.
|
|
300 |
Phrasals |
diğer aşamadan devam etmek |
go through v.
|
|
301 |
Phrasals |
bir şeyin sesini diğer seslere göre ayarlamak/yükseltmek |
mix up v.
|
|
302 |
Phrasals |
üzerinden diğer tarafa geçmek |
slip over v.
|
|
303 |
Phrasals |
riski azaltmak için bahsin bir kısmını veya tamamını diğer bahisçilerde de oynamak |
lay off v.
|
|
304 |
Phrasals |
diğer dil bilgisi özellikleriyle uyumlu olmak |
agree (with something) (in something) v.
|
|
305 |
Phrasals |
diğer dil bilgisi özellikleriyle uyumlu olmak |
agree (with something) (in something) v.
|
|
306 |
Phrasals |
(ahır, kulübe) bir hayvanın tutulduğu alandaki pislikleri ve diğer çöpleri temizlemek |
muck out v.
|
|
307 |
Phrasals |
diğer tarafından dolaşmak |
come around v.
|
|
308 |
Phrasals |
diğer tarafından dolaşmak |
come round v.
|
|
309 |
Phrasals |
(bir şeyi) kırıp birini diğer tarafa geçirmek |
knock through (something) v.
|
|
310 |
Phrasals |
(bi şeyin) içinden diğer tarafa bakmak |
look through (something) v.
|
|
311 |
Phrasals |
-in diğer tarafını görmek |
see around v.
|
|
312 |
Phrasals |
krikette diğer takımı düşük bir skorla göndermek |
skittle out v.
|
|
313 |
Phrasals |
bir yol/patika (bir şeyin/bir yerin) başından sonuna/bir ucundan diğer ucuna dolanarak gitmek |
wind through (something or some place) v.
|
|
314 |
Phrasals |
(bir şeyin/bir yerin) başından sonuna/bir ucundan diğer ucuna dolanarak gitmek/ilerlemek |
wind through (something or some place) v.
|
|
315 |
Phrasals |
(bir diğer olayın) beraberinde olmak |
cooccur with v.
|
|
316 |
Phrasals |
(bir diğer olayın) beraberinde olmak |
collocate with v.
|
|
317 |
Phrasals |
(bir diğer olayın) beraberinde olmak |
construe with v.
|
|
318 |
Phrasals |
(bir diğer olayın) beraberinde olmak |
co-occur with v.
|
|
Phrases |
|
319 |
Phrases |
(diğer şeylerin) arasında kalan vaktinde |
in between times adv.
|
|
320 |
Phrases |
bir diğer örnek ise |
another example is expr.
|
|
321 |
Phrases |
bir diğer vakada ise |
while in another case expr.
|
|
322 |
Phrases |
bir diğer |
yet another expr.
|
|
323 |
Phrases |
diğer bir deyişle |
in other words expr.
|
|
324 |
Phrases |
diğer taraftan |
in other respects expr.
|
|
325 |
Phrases |
diğer uçta |
at the other extreme expr.
|
|
326 |
Phrases |
diğer bir ifadeyle |
in other words expr.
|
|
327 |
Phrases |
diğer çocuklara nazaran |
compared to other kids expr.
|
|
328 |
Phrases |
diğer ucunda |
on the other end expr.
|
|
329 |
Phrases |
diğer yönden |
on the other hand expr.
|
|
330 |
Phrases |
diğer durumda |
in other case expr.
|
|
331 |
Phrases |
diğer hallerde |
in other cases expr.
|
|
332 |
Phrases |
diğer durumlarda |
in other cases expr.
|
|
333 |
Phrases |
diğer ucunda |
at the other end expr.
|
|
334 |
Phrases |
nam-ı diğer |
also known as expr.
|
|
335 |
Phrases |
kefalet ödeme ve diğer teminatlara gerek kalmaksızın |
without being required to post a bond or other security expr.
|
|
336 |
Phrases |
kefalet ödeme ve diğer teminatlara gerek kalmaksızın |
without any requirement to post a bond or other security expr.
|
|
337 |
Phrases |
yeterliliği ve de alınmış olduğu burada ikrar edilen diğer uygun ve geçerli bedeller karşılığında |
other good and valuable consideration the receipt and sufficiency of which is hereby acknowledged expr.
|
|
338 |
Phrases |
diğer faktörler kadar |
as much as anything (else) expr.
|
|
339 |
Phrases |
diğer faktörlerin yanında |
as much as anything (else) expr.
|
|
340 |
Phrases |
diğer faktörlerle beraber |
as much as anything (else) expr.
|
|
341 |
Phrases |
(bir şeyin) diğer adı (biri/bir şey) |
(something), thy name is (someone or something) expr.
|
|
342 |
Phrases |
(bir şey), namı diğer (biri/bir şey) |
(something), thy name is (someone or something) expr.
|
|
343 |
Phrases |
(bir şey) diğer adıyla (biri/bir şey) |
(something), thy name is (someone or something) expr.
|
|
344 |
Phrases |
diğer koşullar sabitken |
all other things (else) being equal expr.
|
|
345 |
Phrases |
diğer koşullar sabitken |
all other things (else) being equal expr.
|
|
346 |
Phrases |
(bir hükme varmadan önce) diğer tarafı dinleyelim |
audi alteram partem (hear the other side) expr.
|
|
347 |
Phrases |
bir yandan ... diğer yandan… |
on one hand...on the other… expr.
|
|
Proverb |
|
348 |
Proverb |
her öykünün bir de diğer yüzü vardır |
there are two sides to every story
|
|
349 |
Proverb |
her öykünün bir de diğer yüzü vardır |
there are two sides to every question
|
|
350 |
Proverb |
dünyanın yarısının diğer insanların nasıl yaşadığından haberi yok |
one half of the world does not know how the other half lives
|
|
Colloquial |
|
351 |
Colloquial |
barda diğer müşterilere içki ısmarlayan kimse |
captain [australian] n.
|
|
352 |
Colloquial |
twitter'da diğer kullanıcılardan büyük ilgi gören paylaşım |
twitter storm n.
|
|
353 |
Colloquial |
twitter'da diğer kullanıcılardan büyük ilgi gören paylaşım |
twitterstorm n.
|
|
354 |
Colloquial |
diğer insanları acımasızca sömüren, faydalanan kişi veya grup |
predator n.
|
|
355 |
Colloquial |
diğer milletlerin amerikalı anlamında kullandığı tabir |
yankee n.
|
|
356 |
Colloquial |
diğer milletlerin amerikalı anlamında kullandığı tabir |
yankee-doodle n.
|
|
357 |
Colloquial |
çevredeki diğer insanların da karmaşık hayatları olduğunun farkına varılması |
sonder n.
|
|
358 |
Colloquial |
pokerde rastgele seçilen beş karttan oluşan ve o oyundaki diğer ellere koz olarak kullanılabilecek ilk sahte el |
lollapalooza n.
|
|
359 |
Colloquial |
diğer kısımlardan bağımsız olarak tek bir bir eylem |
bit n.
|
|
360 |
Colloquial |
diğer kısımlardan bağımsız olarak tek bir sunum/bölüm |
bit n.
|
|
361 |
Colloquial |
polislerin diğer polisleri korumak için uyguladığı gizlilik |
blue wall n.
|
|
362 |
Colloquial |
diğer insanlarla senli benli konuşan kimse |
hobnobber n.
|
|
363 |
Colloquial |
çekici olarak veya diğer araçların taşınması için uyarlanmış kamyon şekli |
rollback n.
|
|
364 |
Colloquial |
diğer bir şey |
the other thing n.
|
|
365 |
Colloquial |
diğer bir nokta |
the other thing n.
|
|
366 |
Colloquial |
diğer bir yön |
the other thing n.
|
|
367 |
Colloquial |
bir öğrenciyi diğer öğrencilerin önünde azarlamak |
chew a student out in front of the other students v.
|
|
368 |
Colloquial |
(paranın vb) diğer yarısını almak |
get the other half v.
|
|
369 |
Colloquial |
bir şeyin diğer tarafına geçmek |
get past v.
|
|
370 |
Colloquial |
bir şeyi bir şeyin diğer tarafına geçirmek |
get past v.
|
|
371 |
Colloquial |
diğer tarafında olmak |
be over v.
|
|
372 |
Colloquial |
(yarışta at veya atlet) diğer yarışçıları kenara sıkıştırmak |
bore v.
|
|
373 |
Colloquial |
bir taraftan diğer tarafa |
from side to side adv.
|
|
374 |
Colloquial |
diğer taraftan |
on the other hand adv.
|
|
375 |
Colloquial |
ülkenin bir başından diğer başına |
coast to coast adv.
|
|
376 |
Colloquial |
bir kişi hakkında söylenen şeyin, diğer kimse için daha da fazla geçerli olduğunu vurgulayan ifade |
that goes double for expr.
|
|
377 |
Colloquial |
diğer taraftan |
on the other side expr.
|
|
378 |
Colloquial |
diğer adımı kullan |
use my other name expr.
|
|
379 |
Colloquial |
diğer her kız gibi |
like every other girl expr.
|
|
380 |
Colloquial |
diğer durumlarda |
in other cases expr.
|
|
381 |
Colloquial |
diğer yüzlerce çocuk gibi |
like the hundreds of other children expr.
|
|
382 |
Colloquial |
kendini diğer insanların yerine koy |
put yourself in other people's shoes expr.
|
|
383 |
Colloquial |
kasabanın diğer ucunda |
on the other end of town expr.
|
|
384 |
Colloquial |
tıpkı diğer sabahlar gibi |
just like any other morning expr.
|
|
385 |
Colloquial |
bunun gibi diğer şeyler |
all that expr.
|
|
386 |
Colloquial |
ve diğer/öbür kişileri |
and those expr.
|
|
387 |
Colloquial |
bir günden diğer güne |
from one day to the next expr.
|
|
Idioms |
|
388 |
Idioms |
(bütün) bir francala içine et veya deniz ürünleri ve diğer malzemeler konularak yapılan sandviç |
po' boy n.
|
|
389 |
Idioms |
bütün bir francala içine et, peynir ve diğer malzemeler konularak yapılan sandviç |
submarine (sandwich) n.
|
|
390 |
Idioms |
bütün bir francala içine et, peynir ve diğer malzemeler konularak yapılan sandviç |
hoagie n.
|
|
391 |
Idioms |
bütün bir francala içine et, peynir ve diğer malzemeler konularak yapılan sandviç |
submarine n.
|
|
392 |
Idioms |
peynir ve diğer malzemeler konularak yapılan sandviç |
hoagy n.
|
|
393 |
Idioms |
peynir ve diğer malzemeler konularak yapılan sandviç |
torpedo n.
|
|
394 |
Idioms |
peynir ve diğer malzemeler konularak yapılan sandviç |
grinder n.
|
|
395 |
Idioms |
peynir ve diğer malzemeler konularak yapılan sandviç |
poor boy n.
|
|
396 |
Idioms |
peynir ve diğer malzemeler konularak yapılan sandviç |
hero n.
|
|
397 |
Idioms |
peynir ve diğer malzemeler konularak yapılan sandviç |
hero sandwich n.
|
|
398 |
Idioms |
diğer meseleleri bir kenara bırakıp tek bir meseleye odaklanma |
navel-contemplation n.
|
|
399 |
Idioms |
diğer meseleleri bir kenara bırakıp tek bir meseleye odaklanma |
navel-gazing n.
|
|
400 |
Idioms |
bir grupta diğer üyeleri bastıran |
cock of the walk n.
|
|
401 |
Idioms |
diğer üyeleri sindiren |
cock of the walk n.
|
|
402 |
Idioms |
kendisini diğer insanlardan zeki göstermeye çalışan tip |
a smart alec n.
|
|
403 |
Idioms |
kendisini diğer insanlardan zeki göstermeye çalışan tip |
a smart aleck n.
|
|
404 |
Idioms |
madalyonun diğer yüzü |
on the other side of the coin n.
|
|
405 |
Idioms |
(güney afrika'da) bütün gün eczane köşeleri ya da diğer umuma açık alanlarda dolaşıp genç kadınları etkilemeye çalışan genç erkek |
drugstore cowboy [us/south africa] n.
|
|
406 |
Idioms |
diğer taraf |
the far side n.
|
|
407 |
Idioms |
diğer tüm özelliklerine bedel özellik |
redeeming feature n.
|
|
408 |
Idioms |
hamlet'in babasının hayaletini oynayan oyuncunun, diğer oyuncuların ödemeleri yapılana kadar yürümeyi reddetmesi hikayesinden türetilmiş bir ifade |
the ghost walks n.
|
|
409 |
Idioms |
sahnenin gerisinde durup diğer oyuncuları sırtları seyirciye dönük olmaya zorlayan oyuncu |
back-cloth star n.
|
|
410 |
Idioms |
sürücünün tek elle araba kullanırken diğer elini de kız arkadaşının boynuna atmasına izin veren direksiyon topuzu |
necking knob n.
|
|
411 |
Idioms |
madalyonun öbür/diğer yüzü |
the reverse of the medal n.
|
|
412 |
Idioms |
işin öbür/diğer yüzü |
the reverse of the medal n.
|
|
413 |
Idioms |
madalyonun öbür/diğer yüzü |
the reverse of the shield n.
|
|
414 |
Idioms |
işin öbür/diğer yüzü |
the reverse of the shield n.
|
|
415 |
Idioms |
(birinin) diğer insanların takdirini kazanacak hali/özellikleri |
(one's) best foot forward n.
|
|
416 |
Idioms |
tıbbi veya diğer deneylerde denek olarak kullanılan kimse |
a guinea pig n.
|
|
417 |
Idioms |
kendini diğer insanlardan zeki göstermeye çalışan tip |
a smart alec n.
|
|
418 |
Idioms |
kendini diğer insanlardan zeki göstermeye çalışan tip |
a smart aleck n.
|
|
419 |
Idioms |
sofra kurallarına uyup sırasını beklemek yerine masanın diğer uçlarına uzanmaya çalışma |
boarding house reach n.
|
|
420 |
Idioms |
sofra kurallarına uyup sırasını beklemek yerine masanın diğer uçlarına uzanmaya çalışma |
boardinghouse reach n.
|
|
421 |
Idioms |
diğer insanlarla çekişme |
keeping up with the joneses n.
|
|
422 |
Idioms |
(bir kaydın, kasetin diğer tarafı |
the flip side (of something) n.
|
|
423 |
Idioms |
diğer adayların elenmesiyle oluşan grup |
final cut n.
|
|
424 |
Idioms |
diğer her şeyi gölgede bırakmak |
cap the climax v.
|
|
425 |
Idioms |
bir taraftan (bir şeyden) diğer taraftan da (onunla çelişkili bir şeyden) para kazanmak/çıkar sağlamak |
butter (one's) bread on both sides v.
|
|
426 |
Idioms |
bir taraftan (bir şeyden) diğer taraftan da (onunla çelişkili bir şeyden) para kazanmak/çıkar sağlamak |
have (one's) bread buttered on both sides v.
|
|
427 |
Idioms |
bir taraftan (bir şeyden) diğer taraftan da (onunla çelişkili bir şeyden) para kazanmak/çıkar sağlamak |
have your bread buttered on both sides v.
|
|
428 |
Idioms |
bir taraftan (bir şeyden) diğer taraftan da (onunla çelişkili bir şeyden) çıkar sağlama peşinde koşmak |
want (one's) bread buttered on both sides v.
|
|
429 |
Idioms |
bir taraftan (bir şeyden) diğer taraftan da (onunla çelişkili bir şeyden) para kazanmak/çıkar sağlamak |
butter (one's) bread on both sides v.
|
|
430 |
Idioms |
diğer insanlardan uzaklaşmak |
go aside v.
|
|
431 |
Idioms |
diğer yanağını uzatmak |
turn the other cheek v.
|
|
432 |
Idioms |
diğer/öteki insanları iterek/itekleyerek yürümek/ilerlemek |
push past someone or something v.
|
|
433 |
Idioms |
hemen vites değiştirip diğer konuya/işe geçmek |
change gear v.
|
|
434 |
Idioms |
diğer tarafa çalışmak |
bat for the other side v.
|
|
435 |
Idioms |
diğer taraf için oynamak |
bat for the other side v.
|
|
436 |
Idioms |
diğer tarafa destek çıkmak |
bat for the other side v.
|
|
437 |
Idioms |
diğer tarafa çalışmak |
bat for the other team v.
|
|
438 |
Idioms |
diğer taraf için oynamak |
bat for the other team v.
|
|
439 |
Idioms |
diğer tarafa destek çıkmak |
bat for the other team v.
|
|
440 |
Idioms |
bitirip diğer aşamaya geçmek |
put to bed v.
|
|
441 |
Idioms |
bir şeyin destekçisi olmak ve diğer insanları da desteğe çağırmak |
carry the torch v.
|
|
442 |
Idioms |
bir sigaranın ateşiyle diğer sigarayı yakıp içmek |
chain smoke v.
|
|
443 |
Idioms |
birine/bir şeye farklı diğerine/diğer şeye farklı muamele etmek |
make fish of one and fowl of another v.
|
|
444 |
Idioms |
birine/bir şeye farklı diğerine/diğer şeye farklı muamele etmek |
make fish of one and fowl of the other v.
|
|
445 |
Idioms |
diğer tarafa çalışmak |
play for the other team v.
|
|
446 |
Idioms |
diğer taraf için oynamak |
play for the other team v.
|
|
447 |
Idioms |
(birini) diğer tarafa yollamak |
put (one) to bed with a shovel v.
|
|
448 |
Idioms |
(bir şeyi) bitirip diğer aşamaya geçmek |
put (something) to bed v.
|
|
449 |
Idioms |
diğer insanların takdirini kazanacak şekilde davranmak |
put best foot forward v.
|
|
450 |
Idioms |
diğer yandan |
on the other hand expr.
|
|
451 |
Idioms |
diğer koşullar sabitken |
all other things being equal expr.
|
|
452 |
Idioms |
alandaki diğer kişilere katkı sağlamak için bir kurumda bir süreliğine misafir edilen |
in residence expr.
|
|
453 |
Idioms |
diğer unsurlarla uyumlu |
in key expr.
|
|
454 |
Idioms |
diğer unsurlarla uyum içerisinde |
in key expr.
|
|
455 |
Idioms |
diğer unsurlarla ahenk içerisinde |
in key expr.
|
|
456 |
Idioms |
diğer taraftan |
autem expr.
|
|
457 |
Idioms |
birinin/bir şeyin diğer tarafında/diğer tarafına |
beyond someone or something expr.
|
|
458 |
Idioms |
bir matematik denkleminin bir tarafından çıkartılan bir değerin denklemin diğer tarafına eklenmesi gerektiğini hatırlamak için kullanılan bir hatırlatıcı ip ucu |
change sides, change signs expr.
|
|
459 |
Idioms |
(basketbolda) sahanın bir ucundan diğer ucuna |
from coast to coast expr.
|
|
460 |
Idioms |
toplumun diğer kısmının/yarısının hayatı/nasıl yaşadığı |
how the other half lives expr.
|
|
461 |
Idioms |
diğer taraftan |
on the flip side expr.
|
|
462 |
Idioms |
diğer yandan |
on the flip side expr.
|
|
463 |
Idioms |
diğer taraftan |
ot1h (on the one hand) expr.
|
|
Speaking |
|
464 |
Speaking |
diğer bir konu |
another thing is expr.
|
|
465 |
Speaking |
diğer tarafta ne var? |
what's on the other side? expr.
|
|
466 |
Speaking |
diğer bir konu |
another subject/topic expr.
|
|
467 |
Speaking |
diğer odaya gidelim |
let's go in the other room expr.
|
|
468 |
Speaking |
diğer şeyden bahsetmeye ne dersiniz? |
how about we talk about that other thing? expr.
|
|
469 |
Speaking |
diğer yarım |
my other half expr.
|
|
470 |
Speaking |
sen diğer kızlara benzemiyorsun |
you're not like the other girls expr.
|
|
471 |
Speaking |
telefonun diğer ucundaki adam |
the man on the other end of the phone expr.
|
|
Chat Usage |
|
472 |
Chat Usage |
diğer bir deyişle |
oka (otherwise known as) abrev.
|
|
Trade/Economic |
|
473 |
Trade/Economic |
bir sektörde ulusal düzeyde toplu pazarlık sonucu ortaya çıkan ücret oranlarını ve diğer çalışma koşullarını kapsayan yazılı resmi anlaşmalar |
national agreement n.
|
|
474 |
Trade/Economic |
diğer bankaların sahip olduğu düşük gelir getiren varlıkları elinde tutmak ve yönetmek için kurulmuş finansal kuruluş |
toxic bank n.
|
|
475 |
Trade/Economic |
diğer bankaların sahip olduğu düşük gelir getiren varlıkları elinde tutmak ve yönetmek için kurulmuş finansal kuruluş |
bad bank n.
|
|
476 |
Trade/Economic |
alacaklar için alınmış ipotek ve diğer teminatların toplam tutarı |
total amount of mortgages and other guarantees obtained for receivables n.
|
|
477 |
Trade/Economic |
abd'de çoğunlukla ticari bankalardan oluşan ve bankaların diğer bankalardan genellikle gecelik ödünç alma amacıyla kullandıkları özel bir piyasa |
federal funds market n.
|
|
478 |
Trade/Economic |
aktif olarak işlem gören bir hesap bakiyesinin bir kısmının diğer bir masraf hesabına veya kar-zarar hesabına devri |
write down n.
|
|
479 |
Trade/Economic |
alaşımında diğer madenleri de barındıran kıymetli külçe |
unparted bullion n.
|
|
480 |
Trade/Economic |
alım satım amaçlı diğer finansal varlıklar |
other marketable securities in the tradebook n.
|
|
481 |
Trade/Economic |
alınan diğer avanslar |
other advances received n.
|
|
482 |
Trade/Economic |
alınan diğer avanslar |
other received advances n.
|
|
483 |
Trade/Economic |
antlaşmaya taraf olan ülkenin gerektiğinde gümrük tarifelerini ve diğer ödünleri uygulamama hakkı |
clause n.
|
|
484 |
Trade/Economic |
aynı şirketin bir biriminden diğer birimine verilen ödünç |
intercompany loan n.
|
|
485 |
Trade/Economic |
bakiyesi diğer hesaplara geçirilecek hesap |
absorption account n.
|
|
486 |
Trade/Economic |
borç hesapları ve diğer cari yükümlülükler |
accounts payable and other current liabilities n.
|
|
487 |
Trade/Economic |
bir malın diğer bir malla değişimi |
barter n.
|
|
488 |
Trade/Economic |
bir ulusal paranın diğer paralara veya altına dönüştürülebilir olmaması |
irredeemable money n.
|
|
489 |
Trade/Economic |
bir firmanın fiyat ayarlamasının tüm diğer firmaların ürünlerinin talebine yaptığı makro ekonomik etki |
backward-bending labor supply curve n.
|
|
490 |
Trade/Economic |
büyük şirketlerin kısa süreli finansman için çıkartıp diğer firmalara ve mali kurumlara sattıkları garantisiz bonolar |
commercial paper n.
|
|
491 |
Trade/Economic |
birleşme sırasında ana girişimin diğer firmaya yaptığı iyi niyet ödemesi |
consolidated good-will n.
|
|
492 |
Trade/Economic |
bir oyuncu için diğer oyuncunun stratejisi ne olursa olsun en iyi olan strateji |
dominant strategy n.
|
|
493 |
Trade/Economic |
bir sözleşme yapılmasında taraflardan birinin kendi koşullarını diğer tarafa kabul ettirebilme gücü |
bargaining power n.
|
|
494 |
Trade/Economic |
bir organizasyonda bir departmanın diğer departmanlardan kopuk çalışarak adeta görünmez bir duvar örmesi ve etkileşime izin vermemesi olarak açıklanabilecek sendrom |
vertical silo syndrome n.
|
|
495 |
Trade/Economic |
bir ülkenin aynı kaynak miktarını kullanarak bir maldan diğer ülkeye göre daha fazla miktarda üretim yapabilmesi |
absolute frequency n.
|
|
496 |
Trade/Economic |
bir para biriminin diğer para birimi ile karşılaştırılırken başka bir para biriminin kullanılması |
vehicle currency n.
|
|
497 |
Trade/Economic |
bir tarafın kazanmasının diğer tarafın kaybetmesine bağlı olduğu oyun |
zero-sum game n.
|
|
498 |
Trade/Economic |
bir firmanın faaliyetlerinin diğer firmalar üzerinde yarattığı ve onların buna karşılık bir ödemede bulunmadıkları olumlu etkiler |
external economies n.
|
|
499 |
Trade/Economic |
bir taşınmazın diğer bir taşınmazla birleştirilmesi |
annexation n.
|
|
500 |
Trade/Economic |
birleşme sırasında ana girişimin diğer firmaya yaptığı iyi niyet ödemesi |
consolidation excess n.
|
|