|
Kategori |
İngilizce |
Türkçe |
|
Common Usage |
|
1 |
Yaygın Kullanım |
hit f.
|
çarpmak |
|
I lost my balance and hit my head against the wall.
Dengemi kaybettim ve kafamı duvara çarptım.
More Sentences
|
2 |
Yaygın Kullanım |
hit f.
|
vurmak |
|
He tried to hit the piñata with a stick.
Pinyata'ya sopayla vurmaya çalıştı.
More Sentences
|
3 |
Yaygın Kullanım |
hit f.
|
isabet etmek |
|
The bullet hit her in the arm.
Kurşun koluna isabet etmişti.
More Sentences
|
General |
|
4 |
Genel |
hit i.
|
başarı |
|
Their concert was a big hit.
Onların konseri büyük bir başarıydı.
More Sentences
|
5 |
Genel |
hit i.
|
vuruş |
|
If it had not been for his timely hit, our team would have lost the game.
Eğer onun zamanında vuruşu olmasaydı, takımımız maçı kaybedecekti.
More Sentences
|
6 |
Genel |
hit i.
|
çok sevilen |
|
Our showroom made a hit with young ladies.
Sergileme alanımız genç hanımlarca çok sevildi.
More Sentences
|
7 |
Genel |
hit i.
|
darbe |
|
We took a hit on the left wing and began to lose altitude.
Sol kanattan bir darbe aldık ve irtifa kaybetmeye başladık.
More Sentences
|
8 |
Genel |
hit-and-run accident i.
|
arabayla çarpıp kaçma |
|
Tom was killed in a hit-and-run accident.
Tom bir arabayla çarpıp kaçma kazasında öldü.
More Sentences
|
9 |
Genel |
hit i.
|
başarı |
|
His last play was a big hit.
Onun son oyunu büyük bir başarıydı.
More Sentences
|
10 |
Genel |
hit list i.
|
hedef listesi |
|
These unwise words evidently caused North Korea to believe they were on George Bush's hit list.
Bu akılsızca sözler Kuzey Kore'nin George Bush'un hedef listesinde olduğuna inanmasına neden oldu.
More Sentences
|
11 |
Genel |
hit i.
|
ses getiren |
|
We went to see the massive hit musical Hamilton.
Büyük ses getiren Hamilton müzikalini izlemeye gittik.
More Sentences
|
12 |
Genel |
hit i.
|
izlenme |
|
The band's video reached 1 million hits in a single day!
Grubun videosu bir günde 1 milyon kez izlendi!
More Sentences
|
13 |
Genel |
hit i.
|
sonuç |
|
I searched for that article, but only a couple of hits came up.
Bu makaleyi aradım ama yalnızca birkaç sonuç bulabildim.
More Sentences
|
14 |
Genel |
hit i.
|
suikast |
|
No one was brave enough to execute the hit.
Kimsede suikastı gerçekleştirecek cesaret yoktu.
More Sentences
|
15 |
Genel |
hit the mark f.
|
hedefi vurmak |
|
He hit the mark.
Hedefi vurdu.
More Sentences
|
16 |
Genel |
hit back f.
|
karşılık vermek |
|
It's about time Tom hit back.
Tom'un karşılık verme zamanı.
More Sentences
|
17 |
Genel |
hit f.
|
bulmak |
|
He has hit upon a good idea.
İyi bir fikir buldu.
More Sentences
|
18 |
Genel |
hit it off f.
|
uyuşmak |
|
We didn't exactly hit it off.
Biz tam olarak uyuşmadık.
More Sentences
|
|
19 |
Genel |
hit f.
|
ulaşmak |
|
Our profits hit an all-time high over the last year.
Kârımız geçen yıl tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaştı.
More Sentences
|
20 |
Genel |
hit it off f.
|
iyi geçinmek |
|
Tom and Mary hit it off big time from the get-go.
Tom ve Mary, en başından beri büyük ölçüde birbirleriyle iyi geçinirler.
More Sentences
|
21 |
Genel |
hit it off f.
|
anlaşmak |
|
We hit it off.
Anlaştık.
More Sentences
|
22 |
Genel |
hit home f.
|
can evinden vurmak |
|
His remark hit home.
Onun sözü can evinden vurdu.
More Sentences
|
23 |
Genel |
hit f.
|
isabet etmek |
|
It is believed his vehicle was hit by an improvised explosive device.
Aracına el yapımı patlayıcının isabet ettiği sanılıyor.
More Sentences
|
24 |
Genel |
hit f.
|
sarsmak |
|
Honey, I know it's been a year since Jeff was abducted, and that's hitting you pretty hard.
Tatlım, Jeff'in kaçırılmasının ardından bir yıl geçti, biliyorum ve bu seni bayağı bir sarsıyor.
More Sentences
|
25 |
Genel |
hit the ground f.
|
yere çarpmak |
|
A large piece of ice slid from the roof and hit the ground with a loud thud.
Büyük bir buz parçası çatıdan kaydı ve büyük bir gürültüyle yere çarptı.
More Sentences
|
26 |
Genel |
hit f.
|
saldırmak |
|
It looks like someone deliberately hit us with an infected flash drive.
Görünüşe göre birisi kasıtlı olarak virüslü bir flash sürücü ile bize saldırdı.
More Sentences
|
27 |
Genel |
hit f.
|
olmak |
|
An economic crisis will hit at the end of the year.
Yıl sonunda ekonomik kriz olacak.
More Sentences
|
28 |
Genel |
hit the jackpot f.
|
turnayı gözünden vurmak |
|
We hit the jackpot.
Turnayı gözünden vurduk.
More Sentences
|
29 |
Genel |
be hit f.
|
vurulmak |
|
No one was hit.
Kimse vurulmadı.
More Sentences
|
30 |
Genel |
hit bottom f.
|
dibe vurmak |
|
We haven't yet hit bottom.
Henüz dibe vurmadık.
More Sentences
|
31 |
Genel |
hit f.
|
vurulmak |
|
In summary, the Union is being hit by unjust and unfounded measures.
Özetle, Birlik haksız ve temelsiz tedbirlerle vurulmaktadır.
More Sentences
|
32 |
Genel |
make a hit f.
|
çok beğenilmek |
|
Our showroom made a hit with young ladies.
Teşhir salonumuz genç hanımlar tarafından çok beğenildi.
More Sentences
|
33 |
Genel |
hit the hay f.
|
yatmak |
|
We hit the hay early in order to get up at dawn.
Şafak vaktinde kalkmak için erken yattık.
More Sentences
|
34 |
Genel |
hit f.
|
koyulmak |
|
Hit the ground running.
Hemen işe koyul.
More Sentences
|
35 |
Genel |
hit from behind f.
|
arkadan çarpmak |
|
My neck snapped when my car was hit from behind.
Arabama arkadan çarpılınca boynum kırıldı.
More Sentences
|
36 |
Genel |
hit f.
|
vurmak |
|
This is the first time that floods have hit our département.
İlk kez sel felaketi bizim bölgemizi vurdu.
More Sentences
|
37 |
Genel |
hit the sack f.
|
kafayı vurup yatmak |
|
Let's hit the sack.
Kafayı vurup yatalım.
More Sentences
|
38 |
Genel |
hit the sack f.
|
yatmak |
|
Let's hit the sack.
Hadi yatalım.
More Sentences
|
|
39 |
Genel |
hit the roof f.
|
çılgına dönmek |
|
When Dad finds out what you've done, he's going to hit the roof.
Babam ne yaptığını öğrendiğinde, çılgına dönecek.
More Sentences
|
40 |
Genel |
hit f.
|
kötü etkilenmek |
|
I am thinking in particular here of fish and shellfish companies, which have been particularly badly hit.
Burada özellikle kötü etkilenen balık ve kabuklu deniz ürünleri şirketlerini düşünüyorum.
More Sentences
|
41 |
Genel |
hit f.
|
(birine başka bir şey) vermek |
|
I see that your Windows laptop was hit by the blue screen of death.
Windows yüklü laptopun mavi ekran verdi sanırım.
More Sentences
|
42 |
Genel |
hit f.
|
bulmak |
|
He finally hit upon a solution to his problem.
Sonunda sorununa bir çözüm buldu.
More Sentences
|
43 |
Genel |
hit f.
|
denk gelmek |
|
That hit the spot.
Tam yerine denk geldi.
More Sentences
|
44 |
Genel |
hit f.
|
hedefi vurmak |
|
Tom hit the target.
Tom hedefi vurdu.
More Sentences
|
45 |
Genel |
hit f.
|
(piyangoyu) kazanmak |
|
I've hit the jackpot.
Büyük bir ikramiye kazandım.
More Sentences
|
46 |
Genel |
hit f.
|
sayı yapmak |
|
Tom swung the bat and hit a home run.
Tom sopayı salladı ve sayı yaptı.
More Sentences
|
47 |
Genel |
hit f.
|
yola koyulmak |
|
We're about to hit the road.
Yola koyulmak üzereyiz.
More Sentences
|
48 |
Genel |
hit f.
|
topa vurmak |
|
You can hit any ball from your suit.
Takımın içerisinden istediğin topa vurabilirsin.
More Sentences
|
49 |
Genel |
hit f.
|
basmak |
|
I hear a strange noise every time I hit the brakes.
Her frene bastığımda garip bir ses duyuyorum.
More Sentences
|
50 |
Genel |
hit f.
|
suya düşmek |
|
Their plans to go fishing hit a snag when the car broke down.
Araba bozulunca balığa çıkma planları da suya düştü.
More Sentences
|
51 |
Genel |
hit f.
|
fark etmek |
|
I was driving downtown when it hit me that I was going the wrong way.
Şehir merkezinde araba kullanırken yanlış yöne gittiğimi fark ettim.
More Sentences
|
52 |
Genel |
hit f.
|
gelmek |
|
When does that Oscar-winning movie hit the town?
Şu Oscar ödüllü film ne zaman şehre geliyor?
More Sentences
|
53 |
Genel |
hit f.
|
(koku vb.) çarpmak |
|
The smell of garlic and basil hit me as I entered the pizzeria.
Pizzacıya girdiğimde sarımsak ve fesleğen kokusu beni çarptı.
More Sentences
|
54 |
Genel |
hit f.
|
hasar vermek |
|
Our village was severely hit by a typhoon.
Köyümüz bir tayfun nedeniyle ciddi şekilde hasar gördü.
More Sentences
|
55 |
Genel |
hit s.
|
çok popüler (film, kayıt) |
|
That movie was a hit.
O film çok popülerdi.
More Sentences
|
Colloquial |
|
56 |
Konuşma Dili |
hit it off f.
|
iyi geçinmek |
|
I thought Tom and Mary would hit it off.
Tom ve Mary'nin iyi geçineceğini düşündüm.
More Sentences
|
57 |
Konuşma Dili |
hit the hay f.
|
yatmak |
|
I'm going to hit the hay.
Ben yatacağım.
More Sentences
|
58 |
Konuşma Dili |
hit the sack f.
|
yatmak |
|
I'm going to hit the sack early.
Erken yatacağım.
More Sentences
|
Common Usage |
|
59 |
Yaygın Kullanım |
hit i.
|
çarpma |
|
General |
|
60 |
Genel |
hit i.
|
çıkış |
|
61 |
Genel |
hit i.
|
şans |
|
62 |
Genel |
hit i.
|
taş |
|
63 |
Genel |
hit i.
|
sükse |
|
64 |
Genel |
hit man i.
|
kiralık katil |
|
65 |
Genel |
hit i.
|
laf çaktırma |
|
66 |
Genel |
three base hit i.
|
üç adım vuruşu |
|
67 |
Genel |
hit i.
|
yerinde söz |
|
68 |
Genel |
meteor hit i.
|
meteor çarpması |
|
69 |
Genel |
meteor hit i.
|
göktaşı çarpması |
|
70 |
Genel |
hit list i.
|
ölüm listesi |
|
71 |
Genel |
hit list i.
|
kara liste |
|
72 |
Genel |
hit i.
|
vurgun |
|
73 |
Genel |
hit i.
|
yakalama |
|
74 |
Genel |
hit i.
|
hedefe ulaşma |
|
75 |
Genel |
hit i.
|
vurma |
|
76 |
Genel |
hit i.
|
isabet |
|
77 |
Genel |
hit-off i.
|
taklit |
|
78 |
Genel |
hard-hit i.
|
ağır hasar görmüş |
|
|
79 |
Genel |
hit ratio i.
|
yakalama oranı |
|
80 |
Genel |
hit i.
|
muvaffakiyet |
|
81 |
Genel |
box-office hit i.
|
kapalı gişe oynayan film/oyun |
|
82 |
Genel |
hit single of the album i.
|
albümün çıkış parçası |
|
83 |
Genel |
smash hit i.
|
ses getiren liste başı şarkı/parça |
|
84 |
Genel |
hit song i.
|
hit şarkı |
|
85 |
Genel |
car hit i.
|
araba çarpması |
|
86 |
Genel |
hit squad i.
|
suikast timi |
|
87 |
Genel |
hit squad i.
|
zor bir görevi yerine getirmek için kurulmuş ekip |
|
88 |
Genel |
a huge hit i.
|
çok popüler |
|
89 |
Genel |
hit i.
|
başarılı vuruş |
|
90 |
Genel |
hit i.
|
başarılı atış |
|
91 |
Genel |
hit i.
|
başarılı girişim |
|
92 |
Genel |
hit i.
|
uygun söz |
|
93 |
Genel |
hit i.
|
faydalı yorum |
|
94 |
Genel |
hit i.
|
dikkat çekici başarı |
|
95 |
Genel |
hit i.
|
talih |
|
96 |
Genel |
hit i.
|
çok popüler şey |
|
97 |
Genel |
hit i.
|
çok keyifli etkinlik |
|
98 |
Genel |
hit i.
|
çok başarılı olan şey |
|
99 |
Genel |
hit i.
|
kumarda kazanma |
|
100 |
Genel |
hit i.
|
saldırı |
|
101 |
Genel |
hit i.
|
test setindeki tahmini doğru cevap |
|
102 |
Genel |
hit [obsolete] i.
|
ani düşünce değişikliği |
|
103 |
Genel |
hit i.
|
(yasadışı bir iş için) gizlice buluşma |
|
104 |
Genel |
hit list i.
|
bağış listesi |
|
105 |
Genel |
hit list i.
|
düşman listesi |
|
106 |
Genel |
hit man i.
|
sağ kol |
|
107 |
Genel |
hit man i.
|
yandaş |
|
108 |
Genel |
hit man i.
|
mürit |
|
109 |
Genel |
hit-off i.
|
iyi taklit |
|
110 |
Genel |
hit-off i.
|
iyi tasvir |
|
111 |
Genel |
hit squad i.
|
diğer insanlara fiziksel zarar veren çete |
|
112 |
Genel |
bona fide hit
i.
|
organik başarı |
|
113 |
Genel |
bona fide hit i.
|
hiçbir manipülasyona uğramadan kritik ve finansal başarıya ulaşmış film, dizi veya şarkı |
|
114 |
Genel |
hit the mark f.
|
başarmak |
|
115 |
Genel |
hit out f.
|
yumruk atmak |
|
116 |
Genel |
make a hit with somebody f.
|
olumlu bir izlenim bırakmak |
|
117 |
Genel |
hit the top f.
|
zirve yapmak |
|
118 |
Genel |
hit it off with f.
|
gül gibi geçinmek |
|
119 |
Genel |
hit the booze f.
|
alem yapmak |
|
120 |
Genel |
hit f.
|
üzmek |
|
121 |
Genel |
hit upon f.
|
rastgele bulmak |
|
122 |
Genel |
make a hit f.
|
üstün başarı sağlamak |
|
123 |
Genel |
hit out f.
|
yumruklamak |
|
124 |
Genel |
hit on the right answer quickly f.
|
cevabı yapıştırmak |
|
125 |
Genel |
hit below the belt f.
|
kahpelik etmek |
|
126 |
Genel |
hit f.
|
yaralamak |
|
127 |
Genel |
hit f.
|
isabet ettirmek |
|
128 |
Genel |
hit the mark f.
|
isabet ettirmek |
|
129 |
Genel |
hit the roof f.
|
barut kesilmek |
|
130 |
Genel |
hit f.
|
patlatmak |
|
131 |
Genel |
hit off f.
|
ortaya çıkarmak |
|
132 |
Genel |
hit the target f.
|
rast gelmek |
|
133 |
Genel |
hit f.
|
varmak |
|
134 |
Genel |
hit off f.
|
kısaca anlatmak |
|
135 |
Genel |
hit f.
|
denk getirmek |
|
136 |
Genel |
(prices) hit the ceiling f.
|
tavana vurmak (fiyatlar) |
|
137 |
Genel |
hit back f.
|
misilleme yapmak |
|
138 |
Genel |
hit somebody for six f.
|
darbe vurmak |
|
139 |
Genel |
hit on a good idea f.
|
aklına parlak bir fikir gelmek |
|
140 |
Genel |
cause to hit the mark f.
|
rast getirmek |
|
141 |
Genel |
be hit for six f.
|
darbe yemek |
|
142 |
Genel |
hit f.
|
uyuşmak |
|
143 |
Genel |
hit the mark f.
|
rast gelmek |
|
144 |
Genel |
hit the spot f.
|
canına değmek |
|
145 |
Genel |
make a hit f.
|
olumlu bir izlenim bırakmak |
|
146 |
Genel |
hit f.
|
erişmek |
|
147 |
Genel |
hit a target f.
|
denk getirmek |
|
148 |
Genel |
hit off f.
|
taklit etmek |
|
149 |
Genel |
hit the jackpot f.
|
umulmadık bir anda başarı kazanmak |
|
150 |
Genel |
hit the top f.
|
bir numara olmak (müzik listelerinde) |
|
151 |
Genel |
hit at f.
|
sataşmak |
|
152 |
Genel |
hit f.
|
uymak |
|
153 |
Genel |
hit at f.
|
saldırmak |
|
154 |
Genel |
hit it off f.
|
arası iyi olmak |
|
155 |
Genel |
hit the mark f.
|
isabet etmek |
|
156 |
Genel |
hit f.
|
sopa ile vurmak |
|
157 |
Genel |
hit it off f.
|
gül gibi geçinmek |
|
158 |
Genel |
hit the bottle f.
|
kendini alkole vermek |
|
159 |
Genel |
hit the glasses f.
|
kadeh tokuşturmak |
|
160 |
Genel |
hit f.
|
yumruk atmak |
|
161 |
Genel |
hit hard f.
|
sertçe vurmak |
|
162 |
Genel |
hit it off with f.
|
iyi geçinmek |
|
163 |
Genel |
hit below the belt f.
|
haksızlık etmek |
|
164 |
Genel |
hit off f.
|
keşfetmek |
|
165 |
Genel |
make a hit f.
|
tutulmak |
|
166 |
Genel |
hit the booze f.
|
içki içmek |
|
167 |
Genel |
hit with the shoulder f.
|
omuzlamak |
|
168 |
Genel |
hit below the belt f.
|
kalleşlik etmek |
|
169 |
Genel |
be hit f.
|
isabet almak |
|
170 |
Genel |
hit the bottle f.
|
kendini içkiye vermek |
|
171 |
Genel |
hit the top f.
|
zirveye çıkmak |
|
172 |
Genel |
hit the mark f.
|
tahmini doğru olmak |
|
173 |
Genel |
hit it off with f.
|
arası iyi olmak |
|
174 |
Genel |
hit rock bottom f.
|
en alt seviyeye düşmek |
|
175 |
Genel |
hit rock bottom f.
|
çok moralsiz hissetmek |
|
176 |
Genel |
hit rock bottom f.
|
kendini çok şanssız hissetmek |
|
177 |
Genel |
hit a raw nerve f.
|
bamteline basmak |
|
178 |
Genel |
be hard hit by f.
|
bir şeyin çok zararını görmek |
|
179 |
Genel |
hit it off with somebody f.
|
kanı kaynamak |
|
180 |
Genel |
hit it off with somebody f.
|
anlaşmak |
|
181 |
Genel |
hit it off with somebody f.
|
ısınmak |
|
182 |
Genel |
hit pay dirt f.
|
başarmak |
|
183 |
Genel |
hit the jackpot f.
|
başarmak |
|
184 |
Genel |
hit pay dirt f.
|
başarı göstermek |
|
185 |
Genel |
hit the jackpot f.
|
başarı göstermek |
|
186 |
Genel |
hit pay dirt f.
|
turnayı gözünden vurmak |
|
187 |
Genel |
hit the jackpot f.
|
büyük ikramiyeyi yakalamak |
|
188 |
Genel |
hit the bullseye f.
|
büyük ikramiye kazanmak |
|
189 |
Genel |
hit the bullseye f.
|
umulmadık bir anda başarı kazanmak |
|
190 |
Genel |
hit the bullseye f.
|
aşığı cuk oturmak |
|
191 |
Genel |
hit the bullseye f.
|
köşe olmak |
|
192 |
Genel |
hit the bullseye f.
|
büyük bir başarı kazanmak |
|
193 |
Genel |
hit the bullseye f.
|
vurgun vurmak |
|
194 |
Genel |
hit the bullseye f.
|
turnayı gözünden vurmak |
|
195 |
Genel |
hit the shelves f.
|
raflardaki yerini almak (kitap/kaset) |
|
196 |
Genel |
(a car) to hit f.
|
araba çarpmak |
|
197 |
Genel |
hit on f.
|
kazara bulmak |
|
198 |
Genel |
hit a truck coming in the opposite direction f.
|
karşı yönden seyreden kamyona çarpmak |
|
199 |
Genel |
hit a truck coming in the opposite direction f.
|
karşı yönden gelen kamyona çarpmak |
|
200 |
Genel |
hit a vehicle coming in the opposite direction f.
|
karşı yönden gelen araca çarpmak |
|
201 |
Genel |
hit a vehicle coming in the opposite direction f.
|
karşı yönden seyreden araca çarpmak |
|
202 |
Genel |
hit a car coming in the opposite direction f.
|
karşı yönden seyreden arabaya çarpmak |
|
203 |
Genel |
hit a car coming in the opposite direction f.
|
karşı yönden gelen arabaya çarpmak |
|
204 |
Genel |
hit a truck coming in the opposite direction f.
|
karşı yönden seyreden bir kamyona çarpmak |
|
205 |
Genel |
hit the target f.
|
hedefi tutturmak (kurşun vb) |
|
206 |
Genel |
hit with a stick f.
|
sopayla vurmak |
|
207 |
Genel |
hit the peak f.
|
zirveye oturmak |
|
208 |
Genel |
(an idea) hit someone f.
|
aklına bir fikir gelmek |
|
209 |
Genel |
(an idea) hit someone f.
|
fikir gelmek |
|
210 |
Genel |
hit target f.
|
hedefi vurmak |
|
211 |
Genel |
hit the button f.
|
düğmeye basmak |
|
212 |
Genel |
hit the button f.
|
butona basmak |
|
213 |
Genel |
hit the fan f.
|
toplumsal bir sorun halini almak |
|
214 |
Genel |
hit the fan f.
|
toplumsal bir sorun haline gelmek |
|
215 |
Genel |
hit the fan f.
|
ayyuka çıkmak |
|
216 |
Genel |
hit one's stride f.
|
en yüksek hıza ulaşmak |
|
217 |
Genel |
hit one's stride f.
|
en yüksek dereceyi elde etmek |
|
218 |
Genel |
make a hit with someone f.
|
birinin gönlünü hoş etmek |
|
219 |
Genel |
hit on f.
|
tesadüfen bulmak |
|
220 |
Genel |
hit out f.
|
şiddetle eleştirmek |
|
221 |
Genel |
hit it off f.
|
kanı kaynamak |
|
222 |
Genel |
hit out f.
|
saldırmak |
|
223 |
Genel |
hit the ceiling f.
|
çılgına dönmek |
|
224 |
Genel |
career off the road and hit a tree f.
|
yoldan çıkıp ağaca çarpmak |
|
225 |
Genel |
get hit by a falling-bullet from a celebratory gun fire f.
|
maganda kurşununa kurban gitmek |
|
226 |
Genel |
(car) hit the pole f.
|
(araba) direğe çarpmak |
|
227 |
Genel |
hit a kid crossing the street f.
|
karşıdan karşıya geçen çocuğa çarpmak |
|
228 |
Genel |
hit the headlines f.
|
manşetlerden düşmemek |
|
229 |
Genel |
hit the headlines f.
|
manşetlerden inmemek |
|
230 |
Genel |
hit the nail right on the head f.
|
kafasına çivi çakmak |
|
231 |
Genel |
hit the wall f.
|
duvara çarpmak |
|
232 |
Genel |
hit the ditch f.
|
çukura girmek (araba ile) |
|
233 |
Genel |
hit at the wall f.
|
duvara çarpmak/vurmak |
|
234 |
Genel |
hit back at someone f.
|
birine vurarak karşılık vermek |
|
235 |
Genel |
take a hit f.
|
burnundan solumak |
|
236 |
Genel |
hit record high f.
|
tavan yapmak |
|
237 |
Genel |
hit record high f.
|
rekor/en yüksek seviyede olmak |
|
238 |
Genel |
hit record high f.
|
(fiyat vb.) rekor seviyeye çıkmak/ulaşmak |
|
239 |
Genel |
hit adolescence f.
|
ergenliğe girmek |
|
240 |
Genel |
hit a checker f.
|
(tavlada) pul kırmak |
|
241 |
Genel |
hit the marketplace f.
|
piyasaya çıkmak |
|
242 |
Genel |
hit a problem f.
|
bir sorun ile karşılaşmak |
|
243 |
Genel |
hit a policeman f.
|
polis memuruna vurmak |
|
244 |
Genel |
hit the heels of your heels together f.
|
topuklarını birbirine vurmak |
|
245 |
Genel |
hit f.
|
rast gelmek |
|
246 |
Genel |
hit f.
|
darbe indirmek |
|
247 |
Genel |
hit f.
|
kötü etkilemek |
|
248 |
Genel |
hit f.
|
kart dağıtmak |
|
249 |
Genel |
hit f.
|
(istenen bir şeyi) başarmak |
|
250 |
Genel |
hit f.
|
(birinin) bir anda karşısına çıkmak |
|
251 |
Genel |
hit f.
|
başına gelmek |
|
252 |
Genel |
hit f.
|
uymak |
|
253 |
Genel |
hit f.
|
doğru tahmin etmek |
|
254 |
Genel |
hit f.
|
acı çektirmek |
|
255 |
Genel |
hit f.
|
yer almak |
|
256 |
Genel |
hit f.
|
karşılaşmak |
|
257 |
Genel |
hit f.
|
aynını yapmak |
|
258 |
Genel |
hit f.
|
füzeyle vurmak |
|
259 |
Genel |
hit f.
|
(bir seviyeye) ulaşmak |
|
260 |
Genel |
hit f.
|
aşırı derecede tüketmek |
|
261 |
Genel |
hit f.
|
(istenmeyen) cinsel ilgi göstermek |
|
262 |
Genel |
hit f.
|
talep etmek |
|
263 |
Genel |
hit f.
|
istemek |
|
264 |
Genel |
hit f.
|
talepte bulunmak |
|
265 |
Genel |
hit f.
|
eleştirmek |
|
266 |
Genel |
hit f.
|
tenkit etmek |
|
267 |
Genel |
hit f.
|
(bir seviyeye) ulaşmak |
|
268 |
Genel |
hit f.
|
vurgulamak |
|
269 |
Genel |
hit f.
|
(haberlerde) yer bulmak |
|
270 |
Genel |
hit f.
|
kavramak |
|
271 |
Genel |
hit f.
|
başka bir kart vermek |
|
272 |
Genel |
hit f.
|
başka bir kartı olmak |
|
273 |
Genel |
hit f.
|
(pokerde) açmak için gerekli kartları çekmek |
|
274 |
Genel |
hit f.
|
el koymak |
|
275 |
Genel |
hit f.
|
(pokerde) değerli bir kart çekmek |
|
276 |
Genel |
hit f.
|
açıkta kalan taşı vurmak |
|
277 |
Genel |
hit f.
|
kendini yönlendirmek |
|
278 |
Genel |
hit [dialect] f.
|
hemfikir olmak |
|
279 |
Genel |
hit [dialect] f.
|
mutabık olmak |
|
280 |
Genel |
hit f.
|
kendini istikrarlı bir şekilde bir işe vermek |
|
281 |
Genel |
hit f.
|
uyuşturucu vermek |
|
282 |
Genel |
hit f.
|
aniden saldırmak |
|
283 |
Genel |
hit f.
|
(tavlada) rakibin taşını almak |
|
284 |
Genel |
hit f.
|
(belirli bir seviyeye) ulaşmak |
|
285 |
Genel |
hit f.
|
erişmek |
|
286 |
Genel |
hit f.
|
yayınlanmak |
|
287 |
Genel |
hit f.
|
(belaya) çatmak |
|
288 |
Genel |
hit f.
|
yolculuğa çıkmak |
|
289 |
Genel |
hit out f.
|
vurmaya çalışmak |
|
290 |
Genel |
hit the jackpot f.
|
vurgun vurmak |
|
291 |
Genel |
hit the marketplace f.
|
piyasaya sürülmek |
|
292 |
Genel |
hit or miss s.
|
gelişigüzel |
|
293 |
Genel |
hit and run s.
|
çarpıp kaçan |
|
294 |
Genel |
hit or miss s.
|
rasgele |
|
295 |
Genel |
hit-and-miss s.
|
gelişigüzel |
|
296 |
Genel |
hit-and-run s.
|
çarpıp kaçan (şoför) |
|
297 |
Genel |
hit-or-miss s.
|
gelişigüzel |
|
298 |
Genel |
hit-or-miss s.
|
tesadüfi |
|
299 |
Genel |
worst-hit s.
|
(bir doğal afette) en çok zarar gören |
|
300 |
Genel |
hunger-hit s.
|
açlığın etkilediği |
|
301 |
Genel |
hunger-hit s.
|
açılığın vurduğu |
|
302 |
Genel |
hard-hit s.
|
kuvvetli bir şekilde vurulmuş |
|
303 |
Genel |
hard-hit s.
|
ağır zorluklar içinde |
|
304 |
Genel |
hit s.
|
çok başarılı |
|
305 |
Genel |
hit-and-miss s.
|
bazen başarılı bazen başarısız olan |
|
306 |
Genel |
hit-and-run s.
|
ani |
|
307 |
Genel |
hit-and-run s.
|
hızlıca olup biten |
|
308 |
Genel |
hit-and-run s.
|
çarpıp kaçan |
|
309 |
Genel |
hit-and-run s.
|
çarpıp kaçan sürücünün sebep olduğu (kaza) |
|
310 |
Genel |
hit-or-miss s.
|
tutarsız |
|
311 |
Genel |
hit-or-miss s.
|
öngörülemeyen |
|
312 |
Genel |
hit-or-miss s.
|
kararsız |
|
313 |
Genel |
hit-or-miss s.
|
değişen |
|
314 |
Genel |
hit-or-miss zf.
|
neticesini düşünmeden |
|
315 |
Genel |
hit-or-miss zf.
|
dikkatsizce |
|
316 |
Genel |
hit-and-miss zf.
|
rastgele |
|
317 |
Genel |
hit-or-miss zf.
|
rastgele |
|
318 |
Genel |
hit [dialect] zm.
|
o |
|
319 |
Genel |
hit [dialect] zm.
|
cinsiyetsiz üçüncü şahıs |
|
320 |
Genel |
hit a man when he's down! ünl.
|
vur abalıya! |
|
321 |
Genel |
hit kısalt.
|
yüksek yoğunluklu aralıklı antrenman |
|
322 |
Genel |
hit kısalt.
|
yüksek yoğunluklu antrenman |
|
Irregular Verb |
|
323 |
Irregular Verb |
hit f.
|
hit - hit |
|
Phrasals |
|
324 |
Öbek Fiiller |
hit off f.
|
ustaca hicvetmek |
|
325 |
Öbek Fiiller |
hit on f.
|
beklenmedik bir şekilde keşfetmek |
|
326 |
Öbek Fiiller |
hit out f.
|
şans eseri yapmak |
|
327 |
Öbek Fiiller |
hit off f.
|
hazırcevaplıkla alt etmek |
|
328 |
Öbek Fiiller |
hit out f.
|
rastgele vuruşlarla saldırmak |
|
329 |
Öbek Fiiller |
hit on f.
|
tesadüfen bulmak |
|
330 |
Öbek Fiiller |
hit on f.
|
cinsel yönden yakınlaşmaya çalışmak |
|
331 |
Öbek Fiiller |
hit off f.
|
geçinmek |
|
332 |
Öbek Fiiller |
hit on f.
|
tavlamaya uğraşmak |
|
333 |
Öbek Fiiller |
hit off f.
|
uyum içinde olmak |
|
334 |
Öbek Fiiller |
hit something off f.
|
bir şeyi başlatmak |
|
335 |
Öbek Fiiller |
hit someone with something f.
|
birine büyük bir ceza kesmek |
|
336 |
Öbek Fiiller |
hit on f.
|
birisine asılmak |
|
337 |
Öbek Fiiller |
hit someone with something f.
|
birine bir şey ile vurmak |
|
338 |
Öbek Fiiller |
hit out for something f.
|
bir şey için yola çıkmak |
|
339 |
Öbek Fiiller |
hit something off f.
|
bir şeye başlamak |
|
340 |
Öbek Fiiller |
hit on someone f.
|
birine askıntı olmak |
|
341 |
Öbek Fiiller |
hit on someone f.
|
birine yazmak |
|
342 |
Öbek Fiiller |
hit someone with something f.
|
birini bir haberle şaşırtmak |
|
343 |
Öbek Fiiller |
hit someone f.
|
birine vurmak |
|
344 |
Öbek Fiiller |
hit on somebody f.
|
birine yazmak |
|
345 |
Öbek Fiiller |
hit someone with something f.
|
birine bir haberi patlatmak |
|
346 |
Öbek Fiiller |
hit on something f.
|
bir şey bulmak/keşfetmek |
|
347 |
Öbek Fiiller |
hit on someone f.
|
birine asılmak |
|
348 |
Öbek Fiiller |
hit upon something f.
|
bir şey bulmak/keşfetmek |
|
349 |
Öbek Fiiller |
hit out for something f.
|
şiddetle saldırmak |
|
350 |
Öbek Fiiller |
hit against f.
|
(kapı vb) birine çarpmak |
|
351 |
Öbek Fiiller |
hit upon someone or something f.
|
birine/bir şeye vurmak |
|
352 |
Öbek Fiiller |
hit upon someone or something f.
|
birine/bir şeye çarpmak |
|
353 |
Öbek Fiiller |
hit upon someone or something f.
|
birini/bir şeyi keşfetmek |
|
354 |
Öbek Fiiller |
hit upon someone or something f.
|
birinin/bir şeyin farkına varmak |
|
355 |
Öbek Fiiller |
hit on someone or something f.
|
birine/bir şeye vurmak |
|
356 |
Öbek Fiiller |
hit on someone or something f.
|
birine/bir şeye çarpmak |
|
357 |
Öbek Fiiller |
hit on someone or something f.
|
birini/bir şeyi keşfetmek |
|
358 |
Öbek Fiiller |
hit on someone or something f.
|
birinin/bir şeyin farkına varmak |
|
359 |
Öbek Fiiller |
hit someone (or an animal) on something f.
|
birinin (veya bir hayvanın) bir yerine vurmak |
|
360 |
Öbek Fiiller |
hit someone (or an animal) on something f.
|
birinin (veya bir hayvanın) bir yerine çarpmak |
|
361 |
Öbek Fiiller |
hit on f.
|
bir yerine vurmak |
|
362 |
Öbek Fiiller |
hit on f.
|
bir yerine çarpmak |
|
363 |
Öbek Fiiller |
hit on f.
|
keşfetmek |
|
364 |
Öbek Fiiller |
hit on f.
|
farkına varmak |
|
365 |
Öbek Fiiller |
hit someone with something f.
|
birine bir fikir sunmak |
|
366 |
Öbek Fiiller |
hit someone with something f.
|
birine bir plan/teklif sunmak |
|
367 |
Öbek Fiiller |
hit upon (something) f.
|
(bir şeyin) bir yerine vurmak |
|
368 |
Öbek Fiiller |
hit upon (something) f.
|
(bir şeyin) bir yerine çarpmak |
|
369 |
Öbek Fiiller |
hit on (something) f.
|
(bir şeyin) bir yerine vurmak |
|
370 |
Öbek Fiiller |
hit on (something) f.
|
(bir şeyin) bir yerine çarpmak |
|
371 |
Öbek Fiiller |
hit upon someone or something f.
|
(bir şeye) odaklanmak |
|
372 |
Öbek Fiiller |
hit upon someone or something f.
|
(bir şeyi) ele almak |
|
373 |
Öbek Fiiller |
hit upon someone or something f.
|
(bir şeyden) söz etmek |
|
374 |
Öbek Fiiller |
hit upon someone or something f.
|
(bir şeyden) bahsetmek |
|
375 |
Öbek Fiiller |
hit upon someone or something f.
|
(bir şey) üzerinde durmak |
|
376 |
Öbek Fiiller |
hit on someone or something f.
|
(bir şeye) odaklanmak |
|
377 |
Öbek Fiiller |
hit on someone or something f.
|
(bir şeyi) ele almak |
|
378 |
Öbek Fiiller |
hit on someone or something f.
|
(bir şeyden) söz etmek |
|
379 |
Öbek Fiiller |
hit on someone or something f.
|
(bir şeyden) bahsetmek |
|
380 |
Öbek Fiiller |
hit on someone or something f.
|
(bir şey) üzerinde durmak |
|
381 |
Öbek Fiiller |
hit it up f.
|
terk etmek |
|
382 |
Öbek Fiiller |
hit it up f.
|
hızla gerçekleştirmek |
|
383 |
Öbek Fiiller |
hit off [obsolete] f.
|
taklidini yapmak |
|
384 |
Öbek Fiiller |
hit on f.
|
doğru tahmin etmek |
|
385 |
Öbek Fiiller |
hit on f.
|
(cevabı) bulmak |
|
386 |
Öbek Fiiller |
hit on f.
|
icat etmek |
|
387 |
Öbek Fiiller |
hit (someone or something) with (something) f.
|
(birine/bir şeye bir şeyle) vurmak |
|
388 |
Öbek Fiiller |
hit (someone or something) with (something) f.
|
(birini/bir şeyi) bir cezaya çarptırmak |
|
389 |
Öbek Fiiller |
hit (someone or something) with (something) f.
|
(birine/bir şeye) ceza kesmek |
|
390 |
Öbek Fiiller |
hit (someone) with (something) f.
|
(birini kötü bir haberle) vurmak |
|
391 |
Öbek Fiiller |
hit (someone) with (something) f.
|
(birine kötü bir haber) vermek |
|
392 |
Öbek Fiiller |
hit (someone) with (something) f.
|
(birine kötü haberi) patlatmak |
|
393 |
Öbek Fiiller |
hit against (someone or something) f.
|
(birine/bir şeye) çarpmak |
|
394 |
Öbek Fiiller |
hit at (someone or something) f.
|
(birine/bir şeye) vurmak/saldırmak |
|
395 |
Öbek Fiiller |
hit back (at someone or something) f.
|
(birine/bir şeye şiddetle, olumsuz şekilde) karşılık vermek |
|
396 |
Öbek Fiiller |
hit back (at someone or something) f.
|
(birinin/bir şeyin) saldırısına karşılık vermek |
|
397 |
Öbek Fiiller |
hit back (at someone or something) f.
|
(birine/bir şeye) karşılık olarak saldırmak/vurmak |
|
398 |
Öbek Fiiller |
hit off f.
|
-e vurmak |
|
399 |
Öbek Fiiller |
hit off f.
|
'-e çarpmak |
|
400 |
Öbek Fiiller |
hit off f.
|
vurup uçurmak |
|
401 |
Öbek Fiiller |
hit off f.
|
vurup/çarpıp düşürmek |
|
402 |
Öbek Fiiller |
hit off f.
|
birini internet ağından düşürmek |
|
403 |
Öbek Fiiller |
hit off f.
|
birinin internet bağlantısını koparmak/kesmek |
|
404 |
Öbek Fiiller |
hit off f.
|
birinin internet servis bağlantısını koparmak |
|
405 |
Öbek Fiiller |
hit out for (some place) f.
|
(bir yere) doğru yola çıkmak/koyulmak |
|
406 |
Öbek Fiiller |
hit someone for something f.
|
birinden bir şey istemek |
|
407 |
Öbek Fiiller |
hit someone for something f.
|
birinin bir şey için (yardım, destek) başvurmak |
|
408 |
Öbek Fiiller |
hit someone (up) for something f.
|
birinden bir şey istemek |
|
409 |
Öbek Fiiller |
hit someone (up) for something f.
|
birinin bir şey için (yardım, destek) başvurmak |
|
410 |
Öbek Fiiller |
hit up for f.
|
(para, yardım) istemek |
|
411 |
Öbek Fiiller |
hit with f.
|
bilgi vermek |
|
412 |
Öbek Fiiller |
hit with f.
|
(para) ödetmek |
|
413 |
Öbek Fiiller |
hit with f.
|
(para cezasına) çarptırmak |
|
414 |
Öbek Fiiller |
hit with f.
|
ile uğraşmak |
|
415 |
Öbek Fiiller |
hit with f.
|
ile başa çıkmak |
|
416 |
Öbek Fiiller |
hit with (something) f.
|
(bilgi) vermek |
|
417 |
Öbek Fiiller |
hit with (something) f.
|
(para) ödetmek |
|
418 |
Öbek Fiiller |
hit with (something) f.
|
(para cezasına) çarptırmak |
|
419 |
Öbek Fiiller |
hit with (something) f.
|
ile uğraşmak |
|
420 |
Öbek Fiiller |
hit with (something) f.
|
ile başa çıkmak |
|
Proverb |
|
421 |
Atasözü |
a hit dog will holler
|
yarası olan gocunur |
|
Colloquial |
|
422 |
Konuşma Dili |
a hit maker i.
|
hit şarkı yapan/hazırlayan/besteleyen kimse |
|
423 |
Konuşma Dili |
hit-or-miss i.
|
şansa bağlı durum |
|
424 |
Konuşma Dili |
hit i.
|
aşırı ilgi gören kimse |
|
425 |
Konuşma Dili |
hit i.
|
aşırı ilgi gören şey |
|
426 |
Konuşma Dili |
hit i.
|
talih kuşu |
|
427 |
Konuşma Dili |
sleeper hit i.
|
beklenmedik bir şekilde başarıya ulaşan yapım |
|
428 |
Konuşma Dili |
hit big f.
|
çok büyük ya da olağanüstü başarı yakalamak |
|
429 |
Konuşma Dili |
hit big f.
|
voliyi vurmak |
|
430 |
Konuşma Dili |
hit big f.
|
rağbet görmek |
|
431 |
Konuşma Dili |
hit big f.
|
tutulmak |
|
432 |
Konuşma Dili |
hit big f.
|
başarı sağlamak |
|
433 |
Konuşma Dili |
hit big f.
|
büyük başarı sağlamak |
|
434 |
Konuşma Dili |
hit big f.
|
muvaffak olmak |
|
435 |
Konuşma Dili |
hit it big f.
|
çok büyük ya da olağanüstü başarı yakalamak |
|
436 |
Konuşma Dili |
hit it big f.
|
voliyi vurmak |
|
437 |
Konuşma Dili |
hit it big f.
|
rağbet görmek |
|
438 |
Konuşma Dili |
hit it big f.
|
tutulmak |
|
439 |
Konuşma Dili |
hit it big f.
|
başarı sağlamak |
|
440 |
Konuşma Dili |
hit it big f.
|
büyük başarı sağlamak |
|
441 |
Konuşma Dili |
hit it big f.
|
muvaffak olmak |
|
442 |
Konuşma Dili |
hit the sauce f.
|
alkol tüketmek |
|
443 |
Konuşma Dili |
hit the sauce f.
|
içki içmek |
|
444 |
Konuşma Dili |
hit the sauce f.
|
demlenmek |
|
445 |
Konuşma Dili |
hit the sauce f.
|
kafayı çekmek |
|
446 |
Konuşma Dili |
hit the sauce f.
|
piyizlenmek |
|
447 |
Konuşma Dili |
hit off f.
|
aynısını yapmak |
|
448 |
Konuşma Dili |
hit one’s head on the sink f.
|
başını küvete/lavaboya çarpmak |
|
449 |
Konuşma Dili |
hit the sack f.
|
devrilmek |
|
450 |
Konuşma Dili |
hit the big time f.
|
çok başarılı olmak |
|
451 |
Konuşma Dili |
hit the big time f.
|
çok parası olmak/para kazanmak |
|
452 |
Konuşma Dili |
hit the hay f.
|
devrilmek |
|
453 |
Konuşma Dili |
hit up the clubs f.
|
gece kulübünde takılmak |
|
454 |
Konuşma Dili |
hit up the clubs f.
|
gece kulübüne gitmek |
|
455 |
Konuşma Dili |
hit the table f.
|
masaya vurmak |
|
456 |
Konuşma Dili |
hit the headlines f.
|
manşetlere yerleşmek |
|
457 |
Konuşma Dili |
hit the news f.
|
manşetlere yerleşmek |
|
458 |
Konuşma Dili |
hit off f.
|
kopya etmek |
|
459 |
Konuşma Dili |
hit the streets f.
|
sokaklara dökülmek |
|
460 |
Konuşma Dili |
hit the streets f.
|
sokağa dökülmek |
|
461 |
Konuşma Dili |
hit it with something hard f.
|
sert bir şeyle vurmak |
|
462 |
Konuşma Dili |
hit a traffic jam f.
|
trafiğe takılmak |
|
463 |
Konuşma Dili |
hit off f.
|
taklit etmek |
|
464 |
Konuşma Dili |
hit the sack f.
|
uyumak |
|
465 |
Konuşma Dili |
hit the gym f.
|
vücut çalışmak için spor salonuna gitmek |
|
466 |
Konuşma Dili |
hit the hay f.
|
uyumak |
|
467 |
Konuşma Dili |
hit it off f.
|
yıldızı barışmak |
|
468 |
Konuşma Dili |
take a hit f.
|
darbe almak |
|
469 |
Konuşma Dili |
take a hit f.
|
olumsuz etkilenmek |
|
470 |
Konuşma Dili |
hit me on the hip f.
|
biriyle cep telefonundan/çağrı cihazından iletişim kurmak |
|
471 |
Konuşma Dili |
hit a home run f.
|
beysbol veya softbolda topu, dört kaleyi de alıp sayı yapmaya izin verecek şekilde iç sahanın dışına vurmak |
|
472 |
Konuşma Dili |
hit a home run f.
|
sayı turu vuruşu yapmak |
|
473 |
Konuşma Dili |
hit a home run f.
|
sayı kazandıran vuruş yapmak |
|
474 |
Konuşma Dili |
hit it f.
|
bir şeyi (makine, cihaz) başlatmak/çalıştırmak |
|
475 |
Konuşma Dili |
hit it f.
|
bir şeyi yapmaya başlamak |
|
476 |
Konuşma Dili |
hit it f.
|
düğmeye basmak |
|
477 |
Konuşma Dili |
hit it f.
|
başlama düğmesine basmak |
|
478 |
Konuşma Dili |
hit me f.
|
yirmi bir oyununda kağıt dağıtan kişiden kart istemek |
|
479 |
Konuşma Dili |
hit me f.
|
(kart ver yirmi bir oyununda kağıt dağıtan kişiden kart isterken) |
|
480 |
Konuşma Dili |
hit me f.
|
kart gönder (yirmi bir oyununda kağıt dağıtan kişiden kart isterken) |
|
481 |
Konuşma Dili |
hit me f.
|
kart alayım (yirmi bir oyununda kağıt dağıtan kişiden kart isterken) |
|
482 |
Konuşma Dili |
hit me (right) in the feels f.
|
hislerine dokunmak |
|
483 |
Konuşma Dili |
hit me (right) in the feels f.
|
duygulandırmak |
|
484 |
Konuşma Dili |
hit shops f.
|
dükkanlara gelmek |
|
485 |
Konuşma Dili |
hit shops f.
|
dükkanlarda satışa sunulmak |
|
486 |
Konuşma Dili |
hit shops f.
|
dükkanlarda mevcut olmak |
|
487 |
Konuşma Dili |
hit shops f.
|
dükkanlarda satışa girmek |
|
488 |
Konuşma Dili |
hit the rock [us] f.
|
yumruk tokuşturmak |
|
489 |
Konuşma Dili |
hit the rock [us] f.
|
(bir şeyi kutlamak için veya arkadaşlık, birlik, anlaşma göstergesi olarak) yumruklarını birbirine vurmak |
|
490 |
Konuşma Dili |
hit the rocks f.
|
zor/sıkıntılı bir noktaya gelmek |
|
491 |
Konuşma Dili |
hit the rocks f.
|
dibe vurmak |
|
492 |
Konuşma Dili |
make a hit f.
|
başarıya ulaşmasını sağlamak |
|
493 |
Konuşma Dili |
make a hit f.
|
başarıya ulaştırmak |
|
494 |
Konuşma Dili |
make a hit f.
|
büyük çıkış yaptırmak |
|
495 |
Konuşma Dili |
make a hit f.
|
patlatmak (başarıya ulaştırmak) |
|
496 |
Konuşma Dili |
make a hit f.
|
hit yapmak |
|
497 |
Konuşma Dili |
make a hit f.
|
çok büyük başarı elde etmek |
|
498 |
Konuşma Dili |
make a hit f.
|
hit olmak |
|
499 |
Konuşma Dili |
make a hit f.
|
zirveye çıkmak |
|
500 |
Konuşma Dili |
make a hit f.
|
çok başarılı olmak |
|