Geçmiş

münasip

"münasip" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 70 sonuç

	Kategori	Türkçe	İngilizce
Common Usage
1	Yaygın Kullanım	münasip	appropriate s.
2	Yaygın Kullanım	münasip	convenient s.
3	Yaygın Kullanım	münasip	suitable s.
4	Yaygın Kullanım	münasip	proper s.
General
5	Genel	münasip	apposite s.
6	Genel	münasip	proper s.
7	Genel	münasip	pertinent s.
8	Genel	münasip	apropos s.
9	Genel	münasip	good s.
10	Genel	münasip	correct s.
11	Genel	münasip	feasible s.
12	Genel	münasip	congruous s.
13	Genel	münasip	advisable s.
14	Genel	münasip	becoming s.
15	Genel	münasip	eligible s.
16	Genel	münasip	decorous s.
17	Genel	münasip	due s.
18	Genel	münasip	favorable s.
19	Genel	münasip	agreeable s.
20	Genel	münasip	congruent s.
21	Genel	münasip	pat s.
22	Genel	münasip	felicitous s.
23	Genel	münasip	worthy s.
24	Genel	münasip	fit s.
25	Genel	münasip	in point s.
26	Genel	münasip	apt s.
27	Genel	münasip	expedient s.
28	Genel	münasip	fitting s.
29	Genel	münasip	decent s.
30	Genel	münasip	adequate s.
31	Genel	münasip	idoneous s.
32	Genel	münasip	favourable s.
33	Genel	münasip	couthie (scottish) s.
34	Genel	münasip	couthy (scottish) s.
35	Genel	münasip	accordable [obsolete] s.
36	Genel	münasip	recommendable s.
37	Genel	münasip	tidy s.
38	Genel	münasip	towardly s.
39	Genel	münasip	easy s.
40	Genel	münasip	approvable s.
41	Genel	münasip	just s.
42	Genel	münasip	made-to-order s.
43	Genel	münasip	beseemly s.
44	Genel	münasip	handsome s.
45	Genel	münasip	harmonical s.
46	Genel	münasip	right s.
47	Genel	münasip	commode [obsolete] s.
48	Genel	münasip	companionate s.
49	Genel	münasip	competent (to) s.
50	Genel	münasip	competible [obsolete] s.
51	Genel	münasip	covenable s.
52	Genel	münasip	digne s.
53	Genel	münasip	dueful [obsolete] s.
54	Genel	münasip	feat [dialect] [uk] s.
55	Genel	münasip	fittable s.
56	Genel	münasip	pliant s.
57	Genel	münasip	semblable s.
58	Genel	münasip	pretty s.
59	Genel	münasip	becomed s.
60	Genel	münasip	providential s.
61	Genel	münasip	comme il faut zf.
62	Genel	münasip	due to ed.
Colloquial
63	Konuşma Dili	münasip	handy-dandy s.
Idioms
64	Deyim	münasip	in line s.
Law
65	Hukuk	münasip	proper i.
66	Hukuk	münasip	relevant [scottish] s.
Ottoman Turkish
67	Osmanlıca	münasip	proportionate s.
Archaic
68	Eski Kullanım	münasip	answerable s.
69	Eski Kullanım	münasip	beseeming s.
70	Eski Kullanım	münasip	sortable s.

"münasip" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 67 sonuç

	Kategori	Türkçe	İngilizce
General
1	Genel	münasip oluş	appropriateness i.
2	Genel	münasip olma	properness i.
3	Genel	münasip olma	correctitude i.
4	Genel	münasip olma	propriety i.
5	Genel	münasip zaman	tide i.
6	Genel	münasip eş	match i.
7	Genel	münasip olma	dueness i.
8	Genel	münasip olma	favorableness i.
9	Genel	münasip olma	favourableness i.
10	Genel	münasip gerçekleşme zamanı	day i.
11	Genel	münasip olma	sortance [obsolete] i.
12	Genel	münasip hale gelme	superlation [obsolete] i.
13	Genel	münasip görmek	approve f.
14	Genel	münasip görmek	see fit f.
15	Genel	münasip olmak	harmonize f.
16	Genel	münasip olmak	harmonise f.
17	Genel	münasip bulmak	o.k. f.
18	Genel	münasip görmemek	disallow [obsolete] f.
19	Genel	münasip olmak	bear f.
20	Genel	uygun/münasip olmayan	ill-fitted s.
21	Genel	uygun/münasip olmayan	ill-suited s.
22	Genel	aşırı münasip	ultraconvenient s.
23	Genel	münasip olmayan	uncovenable s.
24	Genel	oldukça münasip	hypercorrect s.
25	Genel	münasip olarak	eligibly zf.
26	Genel	münasip bir şekilde	feasibly zf.
27	Genel	münasip bir şekilde	expediently zf.
28	Genel	koşullar münasip olduğunda	when conditions are suitable zf.
29	Genel	münasip bir şekilde	viably zf.
30	Genel	münasip şekilde	decorously zf.
31	Genel	münasip şekilde	meet [obsolete] zf.
32	Genel	neyin münasip olduğuna bakılmaksızın	wrong zf.
33	Genel	münasip yolla	comely [obsolete] zf.
34	Genel	münasip bir şekilde	felicitously zf.
35	Genel	münasip bir halde	fitly zf.
36	Genel	münasip bir şekilde	sortably zf.
Phrasals
37	Öbek Fiiller	(bir şey) için münasip olmak	come up for (something) f.
Colloquial
38	Konuşma Dili	(birine) münasip bir yerine sok demek	tell somebody what they can do with something f.
39	Konuşma Dili	(birine) münasip/uygun bir yerine sokmasını söylemek	tell somebody what they can do with something f.
Idioms
40	Deyim	(yapması) münasip olmamak	can't very well (do something) f.
41	Deyim	(yapması) münasip olmamak	couldn’t very well do something f.
42	Deyim	(yapması) münasip olmamak	can't very well do something f.
43	Deyim	meşru/münasip/ uygun ve yerinde olmak	pass the smell test f.
44	Deyim	münasip olmamak	be not comme il faut f.
45	Deyim	'-i münasip bir yerine sok demek	tell what to do with f.
46	Deyim	'-i münasip/uygun bir yerine sokmasını söylemek	tell what to do with f.
Speaking
47	Konuşma	oraya münasip bir zamanda giderim	I will go there some time expr.
Law
48	Hukuk	münasip hak	proper right i.
49	Hukuk	münasip müddet	reasonable time i.
50	Hukuk	münasip müddet	suitable time i.
Technical
51	Teknik	münasip görülmüş	approved s.
Linguistics
52	Dilbilim	münasip şekilde yapılan (konuşma veya yazma)	concinnate s.
Ottoman Turkish
53	Osmanlıca	lisan-ı münasip	a proper saying i.
Archaic
54	Eski Kullanım	münasip bir şekilde	beseemingly zf.
55	Eski Kullanım	münasip olan şekilde	suitable zf.
Slang
56	Argo	(birine) münasip bir yerine sok demek	tell (one) where to put it f.
57	Argo	(birine) münasip/uygun bir yerine sokmasını söylemek	tell (one) where to put it f.
58	Argo	(birine) münasip bir yerine sok demek	tell someone where to put (or what to do with) something f.
59	Argo	(birine) münasip/uygun bir yerine sokmasını söylemek	tell someone where to put (or what to do with) something f.
60	Argo	(birine) münasip bir yerine sok demek	tell (one) where to shove it f.
61	Argo	(birine) münasip/uygun bir yerine sokmasını söylemek	tell (one) where to shove it f.
62	Argo	(birine) münasip bir yerine sok demek	tell (one) where to stick it f.
63	Argo	(birine) münasip/uygun bir yerine sokmasını söylemek	tell (one) where to stick it f.
64	Argo	birine bir şeyi münasip bir yerine sok demek	tell somebody where to put something f.
65	Argo	birine bir şeyi münasip bir yerine sok demek	tell somebody where to stick something f.
66	Argo	münasip bir yerine sok	stick it up your jumper expr.
67	Argo	münasip bir tarafına sok!	stick it up your ass! expr.