oyunda - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

oyunda



"oyunda" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 3 sonuç

Türkçe İngilizce
General
oyunda at play zf.
Colloquial
oyunda in the game expr.
Idioms
oyunda in play expr.

"oyunda" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 147 sonuç

Türkçe İngilizce
General
sosyal bir oyunda verilen hediye philopena i.
sayı (oyunda) score i.
ebe (oyunda) it i.
oyunda yerde toplanan kağıtlar trick i.
oyunda rol alanlar dramatis personae i.
(bir oyunda) oynayanlar dramatis personae i.
bilgisayar oyunlarında bir oyunun konusunun ve temel oyun mekaniğinin ne kadar iyi tasarlanmış ve oyunda ne kadar verimli bir şekilde uygulanmış olduğunu ifade eden sözcük gameplay i.
kamu oyunda hakim olan hava public mood i.
kamu oyunda hakim olan hava the public's mood i.
(oyunda) perde act i.
(oyunda) ceza muafiyeti bar i.
(oyunda) ceza muafiyeti isteme bar i.
bir topu sokağın sonuna asılmış demir bir halkadan geçirme üzerine kurulu 17. yüzyıla ait bir oyunda kullanılan çekiç mall i.
oyuncuların bir bardağa küçük diskler atmaya çalıştığı oyunda kullanılan disk wink i.
tavşan tazı oyunda kovalanan şey hare i.
oyunda vurulmaya çalışılan misket migg i.
(oyunda) hamle movement i.
(oyunda) yeniden canlanma rez (resurrection) i.
oyunda taşın oynanabileceği belirlenmiş hamle move i.
oyunda yön game i.
oyunda aşama game i.
(malezya'daki uçurtmalarla oynanan bir oyunda) tutkal ve öğütülmüş camdan oluşan aşındırıcı tabaka ile kaplı uçurtma ipi glass string i.
çocukların çember oluşturup dans ettikleri bir oyunda söyledikleri şarkı ring-a-ring-a-roses i.
(at kestaneleriyle oynanan britanya kökenli bir oyunda) bir el kazandırmış at kestanesi oner [uk] i.
(oyunda) karakter canlandırma impersonation i.
(oyunda kullanılan) at kestanesi conker i.
(oyunda kullanılan) salyangoz kabuğu conker i.
(özellikle romanda, oyunda) küçük bölüm incident i.
oyunda zar yerine kullanılan koyun kemiği cockal i.
(oyunda) büyük bilye plunker [scotland] i.
oynamak (oyunda/filmde) appear in f.
beraberliği çözmek (yarışta/oyunda) run off f.
puan toplamak (bir oyunda) rack up f.
topu düşürmek (oyunda) fumble f.
oyunda hile yapmak sharp f.
biriyle oyunda baş rolu paylaşmak be costarring in the play f.
bir toplantıya katılmak veya oy kullanmak yahut oyunda yer almak üzere bir yere gitmek turn out f.
(oyunda) meydan okumak tilt f.
(oyunda skoru) bilgi panosunda göstermek telegraph f.
bir oyunda yarışacak kişileri seçmek choose sides f.
(sahnelenen oyunda) yerel özellikleri veya çevreyi değiştirmek shift the scene f.
(oyunda veya yarışta) yakalamak hang f.
(oyunda) yeniden canlanmak rez (resurrect) f.
(oyunda yapılan atış) rakibi gömmek bury f.
kostümlü oyunda yer almak cosplay f.
oyunda kazanmak draw f.
oyunda meydan okumak play f.
(oyunda) ilk kez başrol olarak görünmek premier f.
(oyunda) ilk kez yer almak premier f.
(oyunda) ilk kez başrol olarak görünmek premiere f.
(oyunda) ilk kez yer almak premiere f.
(oyunda) canlı ve gayriresmi bir şekilde rol almak romp f.
tek sahnelik oyunda boy göstermek sketch f.
(bir oyunda) eli güvenceye almak secure the round f.
(oyunda yenerek, dalavere ile) para almak stiff f.
(oyunda yenerek, dalavere ile) ödeme yaptırmak stiff f.
(oyunda yenerek, dalavere ile) borç kitlemek stiff f.
oyunda olmayan nonplaying s.
oyunda olmayan non-playing s.
(filmde/oyunda) habersiz unbilled s.
oyunda kullanılan lusorious s.
Phrasals
(oyunda para üzerine) fiş koymak chip in f.
oyunda olmak carry your bat f.
oyunda kalmak carry your bat f.
Colloquial
briçte bir oyunda on üç elin hepsini kazanma grand slam i.
çocukların oyunda mızıkçılık yapmak için ağlaması keys [dialect] i.
(oyunda) alkışa boğulan sahne show stopper i.
bir oyunda sıfır çekmiş skunked s.
oyunda kazanma şansı hala olan in the game expr.
Idioms
bu oyunda ben de varım two can play at this game i.
bir oyunda galip olmak be game f.
(krikette) oyunda olmak carry (one's) bat f.
(krikette) oyunda kalmak carry (one's) bat f.
son derece iyi performans çıkarmak (oyunda) put on a clinic f.
(bir oyunda) sırası gelmek take one's turn f.
(bir oyunda vb) tüm dikkatleri üzerine çekmek steal the show f.
(bir oyunda vb) tüm dikkatleri üzerine çekmek steal the spotlight f.
oyunda kenara alınmak take an early bath [uk] f.
oyunda çok koşmak run yourself into the ground f.
oyunda deli gibi koşmak run yourself into the ground f.
oyunda çok koşturmak run yourself into the ground f.
oyunda olmak be in the race [australia/new zealand] f.
hala oyunda olmak be still in the game f.
oyunda/işte yeni new to the game s.
(bu) oyunda ben de varım. yaptığını sana ödeteceğim. ben de sana aynını yapacağım two can play at that game expr.
oyunda (futbol gibi ayakla oynanan oyunlarda) çok kötü/berbat wouldn't get a kick in a horsebox expr.
bu oyunda ben de varım two can play this game expr.
(oyunda) hedeften uzaklaşıyorsun you're getting colder expr.
Speaking
şimdi ebe kim? (oyunda) who's mother now? expr.
Trade/Economic
kamu oyunda tartışmalı bir konu hakkında bilgi sunmak veya belirli bir görüşü açıklamak üzere verilen reklam advocacy advertising i.
Computer
anlık mesajlaşma programında veya çevrimiçi oyunda yanlış alıcıya gönderilen mesaj mistell i.
oyunda karakterin bakış açısından ilerleme first person i.
(oyunda) birinci şahıs nişancı shooter i.
(oyunda) haydi başla lp (let's play) kısalt.
(oyunda) … oynamaya başla lp (let's play) kısalt.
Sport
(krikette berabere kalınan bir oyunda) kalecisiz kaleye her iki takımdan beş oyuncunun top atmasıyla kazananın belirlenmesi bowl out i.
bilardo benzeri bir oyunda başka bir top ile vurulması gereken kırmızı veya siyah top king ball i.
oyunda kritik an clutch i.
topu oyunda tutma dig i.
bir önceki oyunda yedeklere eklenerek ilk vuruşta devrilen bovling kukası sayısı count i.
oyunda belirli bir zamana kadar alınan puanlar count i.
(kriket) oyuncunun vurucu olarak oyunda kaldığı süre innings i.
(oyunda rakibin taşını) yemek capture f.
oyunda olmak be in play f.
(oyunda veya sporda) diğer oyuncuları gaza getirmek için bilerek kötü oynamak hustle f.
oyunda veya yarışmada kazanmak için hedefe ulaşmak hit f.
(oyunda) başarılı olmak hit f.
(oyunda atış sonrası koşarak) birinci, ikinci, üçüncü kaleye ulaşmayı ve sayı turu serisi yapmayı amaçlamak hit for the cycle f.
(oyunda atış sonrası koşarak) birinci, ikinci, üçüncü kaleye ulaşmayı ve sayı turu serisi yapmayı amaçlamak go for the cycle f.
(topu) oyunda tutmak dig f.
(oyunda veya sporda) hedefe yakın olan home s.
(oyunda veya sporda) hedefi oluşturan home s.
bir takımın oyunda ilk başlamasına izin veren go-ahead [us] s.
durdurulduğu için oyunda olmayan (futbol topu) down s.
hakem durduğu için oyunda olmayan (futbol topu) down s.
(oyunda veya sporda) nihai bir hedefe doğru home zf.
(oyunda veya sporda) nihai bir amaca doğru home zf.
(oyunda) sırası gelecek şekilde in zf.
(oyunda) atış yaparak in zf.
(top) oyunda olmayan in hand zf.
Basketball
bir oyuncunun tek bir oyunda basket, ribaunt ve asist olmak üzere üç kategoride çift haneli sayılara erişmesi triple-double i.
top oyunda değilken yapılan faul dead-ball foul i.
topun oyunda olmadığı zaman dead ball i.
oyuncunun tek oyunda iki istatistiksel kategoride toplam 10 ve üzeri sayı alması double-double i.
Football
(top) oyunda olmak be in play f.
Baseball
iki hücum oyuncusunun oyun dışı bırakıldığı oyunda ikinci olmak double up f.
Card
oyunda ortak koz olarak kullanılan yüksek-düşük değerli kart trump signal i.
bezik benzeri bir oyunda aynı takımda papaz ve kız kombinasyonu marriage i.
(bezik benzeri bir oyunda) maça kızı ve karo valesi kombinasyonu pinochle i.
(bezik benzeri bir oyunda) maça kızı ve karo valesi kombinasyonu pinocle i.
(bezik benzeri bir oyunda) maça kızı ve karo valesi kombinasyonu penuchle i.
(bezik benzeri bir oyunda) maça kızı ve karo valesi kombinasyonu penuckle i.
oyunda kalmak için bahis arttırmak whipsaw f.
(oyunda) bahisten az parası olan shy s.
Theatre
oyunda rol alanlar cast of characters i.
oyunda rol alanlar cast i.
(bir oyunda) oynayanlar cast i.
(bir oyunda) oynayanlar cast of characters i.
oyunda geliştirilen durum ile oyuncuların konuşmaları veya hareketleri arasındaki tutarsızlık irony i.
(oyunda) sufle vermek cue f.
Slang
(filmde, oyunda) çok komik bölüm boff i.
(oyunda vb) birine avans vermek spot someone f.
(ortaya konulan bahisten yüzde veya belirli ücret karşılığında) oyunda olmayan krupiye olmak cut f.
(spor ve oyunda) kazanan oyun sergileyen hot s.
bir oyunda her şeyi yenen/her şeyin üstesinden gelen karakter, silah, hareket op (overpowered) kısalt.
Modern Slang
(video oyunlarında) her bir oyunda alınan hasar ortalaması adr (average damage per round) i.
korkusuzca oynayan ve sürekli oyunda kalmasına yetecek kadar kazanan poker oyuncusu alligator blood i.