kısmı - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

kısmı



Bedeutungen von dem Begriff "kısmı" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 1 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
kısmı proportion n.

Bedeutungen, die der Begriff "kısmı" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 500 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
göğsün dekolteden görünen kısmı cleavage n.
ülkenin iç kısmı inland n.
kolun ön kısmı forearm n.
erkek kısmı menfolk n.
elbisenin üst kısmı corsage n.
büyük bir kısmı yok olma decimation n.
bel kısmı waistband n.
ince bağırsağın üst kısmı jejunums n.
bir ülkenin iç kısmı midland n.
mantarın alt kısmı gill n.
musevi mabedinin en iç kısmı holy of holies n.
adres kısmı address part n.
kadın elbisesinin üst kısmı waist n.
kafanın arka kısmı occiput n.
bir şeyin yararlı olan kısmı goodness n.
kişniş bitkisinin yapraklı kısmı cilantro n.
alt azı dişin arka kısmı talonid n.
bir şeyin işe yaramayan dış kısmı husk n.
beynin orta kısmı midbrain n.
koyun etinin yavan gerdan kısmı scrag n.
embriyonun gelişimini sağlayan yumurta kısmı yolk n.
düetin ikinci kısmı secondo n.
taze meyvelerin yiyilebilen kısmı sarcocarp n.
yolun taşıtlara özgü kısmı roadway n.
bir ırmağın bükülmeyen düz kısmı reach n.
uçurtmanın arka kısmı trailing edge n.
batının üst orta kısmı epigastria n.
güney amerika'nın brezilya, paraguay, arjantin ve urugay ülkelerini içeren kısmı southern cone n.
uzay roketinin huni şeklindeki ön kısmı nose cone n.
alçak, düz alt kısmı ve gri renkli bulut türü stratus n.
bitki embriyosu ya da fidede kotiledonların bağlanma yerinin üstünde kalan eksen kısmı epicotyl n.
bir resmin aydınlık kısmı light n.
kuyruğun kemikli kısmı dock n.
satınalma kısmı purchasing department n.
bel kısmı waistline n.
şehrin yukarı kısmı uptown n.
bir şeyin üst kısmı surface n.
üst kısmı açılır kapanır dört tekerlekli at arabası landau n.
geminin orta kısmı waist n.
buğday tohumunun embriyon kısmı wheat germ n.
yolun özellikle taşıtlar için ayrılmış kısmı carriage way n.
atölye kısmı plant department n.
uçağın kuyruk kısmı empennage n.
lirik gazelin üçüncü kısmı epode n.
retinanın iç kısmı entoretina n.
çok uzun bir eteğin yerde sürünen kısmı train n.
elbisenin üst kısmı bodice n.
personel kısmı personnel department n.
bir şeyin arka kısmı heel n.
karı kısmı womankind n.
işin zor kısmı donkey work n.
ayağın üst kısmı instep n.
suçlamanın en ağır kısmı gravamen n.
sırtın en dar kısmı the small of the back n.
etekte basen kısmı yoke n.
bir şehir veya kasabanın bir kısmı district n.
şnorkelin ağza giren ve kullanıcının içinden nefes alıp verdiği kısmı mouthpiece aqualung n.
bir yolculuğun nihai varış noktasına giden kısmı outbound n.
bir şeyin en alt kısmı bottom n.
ağız kısmı embouchure n.
ülkenin iç kısmı midland n.
acil durum müdahale ekibinin öncü kısmı emergency response team advance element n.
gömlek ya da bluzun ön kısmı shirtfront n.
kesir kısmı fractional part n.
karnın alt kısmı underbelly n.
büyük kiliselerin binanın diğer kısımlarından yüksekçe olan uzun ve dar orta kısmı (mimari) nave n.
yuların atın burnu üzerinden geçen kısmı noseband n.
geri kalan kısmı the rest of n.
geri kalan kısmı the remaining n.
büyük kısmı the large part of n.
yaprağın ince uzun kısmı lamina n.
ayın karanlık kalan kısmı dark side of the moon n.
tarlanın sürülmemiş kısmı balk n.
esas kısmı bulk n.
organın esas kısmı corpus n.
başın üst kısmı crown n.
dişin üst kısmı crown n.
birden çok tekne kısmı olan gemi multi-hull n.
paçanın kıvrık kısmı turn-up n.
aysberg'in görünen kısmı tip-of-the-iceberg n.
yeryüzünün kara kısmı terra-firma n.
geviş getiren hayvanlarda midenin ikinci kısmı honeycomb n.
ırmağın kaynak kısmı headwaters n.
kentin su kıyısında olan kısmı waterfront n.
yaprağın geniş kısmı limb n.
bir şeyin alt kısmı underneath n.
ayakkabının üst kısmı upper n.
baş kısmı büyük oyuncak biblo bobblehead doll n.
baş kısmı büyük oyuncak biblo wobbler n.
baş kısmı büyük oyuncak biblo nodder n.
baş kısmı büyük oyuncak biblo bobbing head doll n.
(bir şeyin) alt arka (kısmı) lower back n.
(bir şeyin) zayıf/korunaksız kısmı/parçası underbelly n.
ağacın üst kısmı upper part of the tree n.
uçağın kuyruk kısmı the tail section of the plane n.
vücudun kısmı/bölümü part of the body n.
vücudun sol kısmı/bölümü left side of the body n.
vücudun sağ kısmı/bölümü right side of the body n.
konuşmanın en önemli kısmı soundbite n.
konuşmanın en önemli kısmı sound bite n.
konuşmanın en önemli kısmı sound byte n.
konuşmanın en önemli kısmı soundbyte n.
bıçağın vb. çelik kısmı üzerine kazınan marka tang stamp n.
(işin) eğlenceli kısmı/tarafı the fun stuff n.
içindekiler kısmı table of contents section n.
ormanın iç kısmı backwoods n.
telli çalgının ön kısmı belly n.
miğferin çene kısmı beaver n.
iş önlüğünün üst kısmı bib n.
çorabın baldır kısmı calf n.
armanın en üst kısmı chief n.
tepe kısmı comb n.
kağıdın dağıtılmayan kısmı counterfoil n.
(konunun) ahlaki kısmı moral context n.
şehrin tarihi kısmı old town n.
şehrin tarihi kısmı old city n.
kümes hayvanlarının but kısmı dark meat n.
alışveriş merkezi restoran kısmı mall food court n.
sabanın alt kısmı slade n.
kesilecek etin ön kısmı forequarter n.
biletin müşteride kalan kısmı ticket stub n.
sırtın üst kısmı upper back n.
geminin uç kısmı prow n.
geminin uç kısmı ship's nose n.
yüksek bir yerin alçakta kalan kısmı underfeature n.
gözlüklerin buruna oturtulan kısmı nose pad n.
yelkenin sarkan veya dışa çıkan kısmı bag n.
bombanın arka kısmı tail n.
bir şeyin en aşağıdaki istenmeyen kısmı tail n.
bir çatının açık kısmı tail n.
ilahının son kısmı acroteleutic [obsolete] n.
(kitaplıkta görünür şekilde) kitabın arka kısmı backbone n.
eyerin arka kısmı cantile n.
dış kaplamanın çıkıntılı kısmı casinghead n.
toplantı veya bazı faaliyetler için tesisleri olan bina veya binanın bir kısmı center n.
toplantı veya bazı faaliyetler için tesisleri olan bina veya binanın bir kısmı centre n.
metropol bölgesinin en kalabalık ve yoğun kısmı central city n.
yüzün ön kısmı chaps n.
yüzün ön kısmı chao n.
yüzüğün taş yerleştirilen kısmı chaton n.
işveren tarafından dadı, bahçıvan veya bir evde çalışan başka bir işçi için ödenen sosyal güvenlik ve tıbbi bakım sigortası vergilerinin bir kısmı nanny tax n.
boynun arka kısmı niddick [dialect] n.
boynun ense kısmı nod [dialect] n.
başın ense kısmı noddle [dialect] n.
hayatın iş içermeyen kısmı nonwork n.
kafanın üst kısmı noule [obsolete] n.
tapunun kira süresini belirten kısmı tenendum n.
bir şeyin kalın kısmı thickness n.
bilim dalının teorik kısmı theoretics n.
sanatın teorik kısmı theoretics n.
en kalın kısmı thick n.
(yıkıcı ve zararlı bir oluşumda) ağız kısmı throat [obsolete] n.
arka kısmı kurdele ile bağlı peruk tie n.
arka kısmı kurdele ile bağlı peruk tiewig n.
arka kısmı kurdele ile bağlanmış peruk tiewig n.
(bir şeyin) az bir kısmı tithe n.
bir şeyin onuncu kısmı tithe n.
ayakkabının üst kısmı top n.
olayın, durumun ön plandaki kısmı trench n.
önemli bir kısmı a good part of n.
paraşütün üst kısmı umbrella n.
kıl (yaylı çalgılarda yayın enstrümana temas eden kısmı) hair n.
(hayvan vücudunun) alt kısmı underpart n.
toplumun suç işleyen kısmı underworld n.
gökyüzünün üst kısmı zenith n.
limon kabuğunun rendelenebilen dış kısmı zest n.
çekirdek kısmı inner core n.
su kaynağının durgun kısmı keld [dialect] n.
kalkanın üst üçte birlik kısmı chief n.
bir şeyin kötü haldeki uç kısmı fag end n.
bir şeyin en faal, üretken, canlı, işlek olan kısmı mainstream n.
ayakkabının üst ön kısmı vamp n.
botun üst ön kısmı vamp n.
likörün lezzetsiz kısmı vap n.
parkenin eşikteki yüksek kısmı saddle n.
kovboyların kullandığı eyerlerin, hayvanı durdurmak için kullanılan ipi tutması için tasarlanmış olan çıkıntılı kısmı saddle horn n.
varilin şişkin kısmı billage n.
bir şeyin şişirilebilir kısmı bladder n.
dantelin katı olan kısmı mat n.
ilkbaharın son kısmı latter spring n.
köpek kulağının sarkık kısmı leather n.
bilincin şimdiki zamandaki belli belirsiz hissedilen geçici kısmı margin n.
kayraktaşı veya padavralardan oluşan bir yolun hemen üstündeki kaplanmamış kısmı margin of a course n.
orta çağ'da süvarilerin zırh delmek için kullandıkları, başının bir kısmı sivri olan çekice benzer bir silah martel n.
orta çağ'da süvarilerin zırh delmek için kullandıkları, başının bir kısmı sivri olan çekice benzer bir silah martel-de-fer n.
orta çağ'da süvarilerin zırh delmek için kullandıkları, başının bir kısmı sivri olan çekice benzer bir silah martel de fer n.
saçın dairesel uzayan kısmı whorl n.
sonuç kısmı wind-up n.
pencerenin panjurla kapatılan kısmı window bole n.
uç kısmı metalden yapılmış ağır sopa formunda silah maul n.
benliğin ikiye bölünmüş kısmı me n.
bir kabuklu yemişin, meyvenin veya yumurtanın yenebilir kısmı meat n.
miladi takvimdeki ayın ay takvimine göre fazla olan kısmı menstrual epact n.
böceklerde labiumun orta kısmı mentum n.
selüloz, ipek, rayon lifi gibi doğal veya sentetik bir fiberin düzenli kısmı micelle n.
füze uçuşunun ateşleme ile atmosfere dönüş arasında yer alan, düzeltici manevraların yapıldığı kısmı midcourse n.
bir dizi bölümden oluşan bir şeyin iki uç bölümü dışında kalan kısmı middle n.
insan vücudunun orta kısmı middle n.
bir resmin ön ile arka planı arasındaki kısmı middle-ground n.
domuz etinin işlenip tütsülenmiş kısmı middling n.
gökyüzünün orta kısmı midheaven n.
bacağın orta kısmı midleg n.
yayınevinin yeni ya da mevcut kitaplardan oluşturduğu listenin bir kısmı midlist n.
insan gövdesinin orta kısmı midriff n.
yolun orta kısmı midstream n.
yeryüzünün belirli bir kısmı world n.
unun eleğin üstünde kalan kısmı boltings n.
çile milinin dördüncü kısmı hasp [dialect] [uk] n.
kalçanın etli kısmı haunch n.
spor aletlerinin topa vurulan kısmı head n.
fıçı veya varilin en üst kısmı head n.
botun üst kısmı boot top n.
okun atış pozisyonundayken yaya değen kısmı breast n.
elin geniş ve düz kısmı broad n.
bir şeyin geniş kısmı broad n.
ayak kısmı bulunmayıp tozluk olarak giyilen çorap hogger [scotland] n.
bayrağın direk tarafındaki iç kısmı hoist n.
(bayrağın) direğe asıldığı dik kısmı hoist n.
yolculuğun evde biten kısmı home run n.
yarış pistinin son dönüşünden bitiş çizgisine kadar olan kısmı homestretch n.
etkinliğin (konuşma) son kısmı homestretch n.
fiil biçiminin cümlede bir gerçekliğin ifade edilip edilmediğini belirten kısmı mood n.
paspasta bezin bağlı olduğu baş kısmı mophead n.
üniversitelerde özel etkinliklerde takılan üst kısmı kare ve düz olan bir tür şapka mortar-board n.
vücudun hareket edebilen kısmı motive [obsolete] n.
çiçek kaliksi veya taçyaprağının kask şeklindeki kısmı galea n.
kömür madeni çatısının maden yüzeyine yakın olan alt kısmı lip n.
bir kıyafetin göğüs kısmı bustline n.
brocken spektrumunun baş kısmı glory n.
elin bileğe yakın kısmı butt n.
dağın çıkıntılı kısmı buttress n.
tepenin çıkıntılı kısmı buttress n.
paralelogramın köşelerinden birini içeren benzer bir paralelogramın çıkarılmasından sonra kalan kısmı gnomon n.
binanın kullanılan kısmı occupancy n.
hançerin bıçak ile sapını birbirine bağlayan kısmı dagger n.
okyanusun deniz yaşamının bulunmadığı düşünülen kısmı desert n.
derinin dış kısmı grain n.
ekin biçme makinesinin kesilmemiş otu ayrı tutmaya yarayan kısmı grass board n.
sıkıntının fiziki kısmı gravamen n.
vücudun ön kısmı groof n.
üst kısmı deri şeritlerle örülmüş topuksuz sandalet guaracha n.
üst kısmı deri şeritlerle örülmüş topuksuz sandalet guarache n.
üst kısmı deri şeritlerle örülmüş topuksuz sandalet guarachi n.
merdivenin alt kısmı heel n.
topuğun alt kısmı heelball n.
anayolun taşıt trafiğinin geçtiği kısmı road n.
yolun taşıt geçen kısmı roadway n.
sırt çantasının oturak haline gelen kısmı ruckseat n.
üst kısmı çıkıntılı olan bir çelik cetvel rule n.
(müzikte) giriş kısmı incipit n.
at, eşek gibi hayvanların arka bacağının diz ile kalça eklemi arasındaki kısmı instep n.
ayakkabının, çorabın tarak kemikleri üzerindeki kısmı instep n.
kadın giysisinin bele oturan kısmı midriff n.
yaslanma kısmı olmayan yüksek iskemle bar-stool n.
etli kısmı çekirdeğine yapışık olmayan meyve freestone n.
top arabasının destek kısmı bed n.
top arabasının destek kısmı bed n.
ön kısmı yarım ay kesimli olan bir topuklu ayakkabı modeli d'orsay n.
ön kısmı yarım ay kesimli olan bir topuklu ayakkabı modeli d'orsay pump n.
dış kısmı alacalı parçalardan oluşan oxford ayakkabı clouted brogues n.
böcek anteninin genişlemiş uç kısmı club n.
tüfeklerde dipçiğin yanaklarına dayanan üst kısmı comb n.
argümanın bir kısmı comma [obsolete] n.
mektubun imzadan önce saygı, sevgi bildiren kısmı complimentary close n.
mektubun imzadan önce saygı, sevgi bildiren kısmı complimentary closing n.
maruz kalınan deneyimin bir kısmı draft n.
ortodoks kilisesinde ayinin giriş kısmı irenicon n.
sürecin çok yavaş ilerleyip gecikme yaratan kısmı pinch point n.
bir şeyin üst kısmı crownpiece n.
mahsulün en iyi kısmı fat n.
hindistan'da belirli ödüllerin adının ilk kısmı padma n.
tunik şeklindeki üniformanın farklı renkteki ön kısmı plastron n.
kapak kısmı yuvarlak olan büyük bir seyahat sandığı saratoga n.
kapak kısmı yuvarlak olan büyük seyahat sandığı saratoga trunk n.
(belge veya kanunda) bir kısmı hükümsüz kılınsa dahi ilgili kısmın geçerliliğini koruyacağını garanti eden madde savings clause n.
okun ön kısmı chest n.
külçenin atılan üst kısmı discard n.
çitin hareket ettirilebilen kısmı flake [dialect] n.
bonfilenin takoz kemiğine bitişik kısmı flat bone n.
eve bitişik bahçe kısmı fold [dialect] [uk] n.
zaman diliminin ilk veya en erken kısmı forepart n.
dikey kısmı oval, yatay kısmı dairesel olan bir cisim orbiculate n.
dua kitabının aşai rabbani ayinini içeren kısmı ordinary n.
kaya formasyonunun erozyonla ana gövdeden ayrılmış küçük bir kısmı outlier n.
tiyatronun ana katının ön kısmı parquet n.
oditoryumun ön kısmı parquet n.
tiyatro zemininin orkestra arkasındaki kısmı parterre n.
bazı antozoanların vücudunun genellikle geri çekilen alt kısmı physa n.
giriş kısmı primo n.
şahin kanadının en dıştaki kısmı principal n.
(dilekçe) talep kısmı prayer n.
bağlantı kısmı root n.
bahçenin gül yetiştirilen kısmı rosary n.
buğday gibi malzemelerin ayıklanan kaba kısmı scalp n.
yalnızca düz oval zemine işlenen ve arka kısmı hafif yuvarlak olan mücevher scaraboid n.
buz kütlesinin bir kısmı sconce n.
sırt kısmı yüksek ahşap bank screen n.
kıyafetin bol kısmı scruff n.
giysinin kalçayı örten kısmı seat n.
bir kısmı nemli semimoist n.
fiyatının bir kısmı ile kamusal projelerin desteklendiği posta pulu semipostal n.
fiyatının bir kısmı ile kamusal projelerin desteklendiği posta pulu semipostal stamp n.
büyük su kütlesinin sığ alanlar içeren kısmı shallows n.
piponun sap kısmı shank n.
ayak tabanının tarağın altına denk gelen dar kısmı shank n.
yüzüğün kaş ve gravür bölümünü dışarda bırakarak parmağı saran kısmı shank n.
bel kısmı büzgülü eteksiz erkek gömleği shirtwaist n.
bel kısmı büzgülü eteksiz erkek gömleği shirtwaisted dress n.
bel kısmı büzgülü eteksiz erkek gömleği shirtwaister [uk] n.
gökyüzünün tek bakışta görülebilen karasal unsurlarının siluetlerini içeren kısmı skyscape n.
mum fitilinin yanmış kısmı snuff n.
yaprağın geniş kısmı sorrage n.
katlanmış yakanın dik kısmı stand n.
(cep telefonu) tutma kısmı handset n.
(giyside) bel kısmı waistline n.
bel kısmı midriff n.
medulla kısmı tarafından çevrelenen medullated adj.
üst kısmı aşağı doğru eğilmiş nodding adj.
-nin büyük kısmı bigger part of adj.
-in büyük kısmı majority of adj.
-in büyük kısmı most of adj.
-in büyük kısmı the general run of adj.
orta kısmı geniş olan beamy adj.
arka kısmı kaplumbağa sırtına benzeyen turtleback adj.
arka kısmı kaplumbağa sırtına benzeyen turtle–backed adj.
gaga veya burun benzeri dar kısmı olan (organ) angustirostrate adj.
baş kısmı olmayan unheaded adj.
uç kısmı olmayan unheaded adj.
kısmı emme sağlayarak çalışan vacuum adj.
yanlış kısmı kaplanmış missheathed adj.
(bir şeyin) büyük kısmı most adj.
gitarı anımsatacak yuvarlak hatları bulunup alt kısmı üst kısmından belirgin şekilde büyük olan guitar-shaped adj.
(düğüm atmada) hareketli kısmı sabit duran kısmın üzerinde olan overhand adj.
çalıştıran kısmı çalışan kısmın tepesinde olan overhead adj.
üst kısmı çıplak olan bare-breasted adj.
önemli kısmı başkası tarafından sağlanan in blank adj.
(hayvan figürü) yukarı kalkık ve yalnızca üst kısmı görünen issuant adj.
yalnızca düz oval zemine işlenen ve arka kısmı hafif yuvarlak olan bir mücevhere ait scaraboid adj.
yalnızca düz oval zemine işlenen ve arka kısmı hafif yuvarlak olan bir mücevheri oluşturan scaraboid adj.
çok oturmaktan kalça kısmı esneyip pot yapmış (etek) seated adj.
gelirinin bir kısmı veya tamamı hayırseverlik projelerine hibe edilen (posta pulu) semipostal adj.
boyunun bir kısmı yerde olan semi-prostrate adj.
omuz kısmı dolgulu square-shouldered adj.
sırt kısmı bronzlaşmaya olanak veren (giysi) sunback adj.
kanada'nın newfoundland kısmı dışında bir yerden from away [canada] adv.
yassı kısmı yere gelecek şekilde flatlong adv.
-in büyük kısmı greater part of prep.
bir önceki kelimeyle belirtilen kısmı veya miktarı içeren toplam veya bütünü belirten bir edat of prep.
bir kısmı büyük olan meg- pref.
bir kısmı büyük olan mega- pref.
(belirtilen kısmı) sırta veya geriye doğru yerleşmiş olan anlamını veren bir ön ek opistho- pref.
bir kısmı … birazı da …. some . . . some expr.
gösteri mekanının halka açık kısmı foh (front-of-house) abrev.
Phrasals
orta kısmı çan şeklinde çıkık olmak bell out v.
(bir şeyin) alt kısmı düşmek drop out v.
son kalan kısmı halletmek/bitirmek finish off v.
(bir şeyin) altından/arkasından az bir kısmı görünmek peek out (from something) v.
(bir şeyin) altından/arkasından küçük bir kısmı görünmek peek out (from something) v.
(bir şeyin) altından/arkasından küçük bir kısmı belli olmak peek out (from something) v.
az/küçük bir kısmı açıkta kalmak peek out (from something) v.
az/ küçük bir kısmı dışarıda kalmak peek out (from something) v.
saklandığı yerden az bir kısmı görünmek peek out v.
saklandığı yerden küçük bir kısmı görünmek peek out v.
saklandığı yerden küçük bir kısmı belli olmak peek out v.
saklandığı yerden az/küçük bir kısmı açıkta kalmak peek out v.
saklandığı yerden az/ küçük bir kısmı dışarıda kalmak peek out v.
bir şeyin altından az bir kısmı görünmek peek out v.
bir şeyin altından küçük bir kısmı görünmek peek out v.
bir şeyin altından küçük bir kısmı belli olmak peek out v.
bir şeyin altından az/küçük bir kısmı açıkta kalmak peek out v.
bir şeyin altından az/küçük bir kısmı dışarıda kalmak peek out v.
bir şeyin altından küçük bir kısmı görünmek peek out of something v.
bir şeyin altından küçük bir kısmı belli olmak peek out of something v.
küçük bir kısmı dışarıda kalmak peek out of something v.
bir şeyin altından küçük bir kısmı açıkta kalmak peek out of something v.
bir şeyin içinden küçük bir kısmı görünmek/belli olmak peek out of something v.
bir şeyin içinde küçük bir kısmı görünmek/belli olmak peek out of something v.
(birine/bir şeye) bir kısmı görünmek peer out at (someone or something) v.
'-in altından küçük bir kısmı görünmek peek out of v.
'-in altından küçük bir kısmı belli olmak peek out of v.
küçük bir kısmı dışarıda kalmak peek out of v.
'-in altından küçük bir kısmı açıkta kalmak peek out of v.
'-in içinden küçük bir kısmı görünmek/belli olmak peek out of v.
'-in içinde küçük bir kısmı görünmek/belli olmak peek out of v.
'-den bir kısmı çıkmak/açıkta kalmak peek through v.
(bir şeyin) altından bir kısmı çıkmak/açıkta kalmak peek under (something) v.
(bir şeyin) altından bir kısmı çıkmak/açıkta kalmak peek underneath (something) v.
altından bir kısmı çıkmak/açıkta kalmak peep under v.
(bir şeyin) altından bir kısmı çıkmak/açıkta kalmak peep under (something) v.
(bir şeyin) altından bir kısmı çıkmak/açıkta kalmak peep underneath (something) v.
'-e bir kısmı görünmek peer out at v.
Phrases
(bir şeyin) büyük kısmı the best part of (something) n.
(bir şeyin) en güzel/iyi kısmı/tarafı the best part of (something) n.
(bir şeyin) örnek gösterilmeye değer kısmı/tarafı the best part of (something) n.
(bir şeyin) en güzel/iyi kısmı/tarafı best part of something n.
(bir şeyin) örnek gösterilmeye değer kısmı/tarafı best part of something n.
(bir şeyin) büyük kısmı the better/best part of something n.
bu kısmı biliyorum zaten this is where I came in expr.
Colloquial
bir şeyin en iyi kısmı the beauty part [usa] n.
bir şeyin en çekici kısmı the beauty part [usa] n.
bir şeyin büyük bir kısmı one's better part n.
bir şeyin çalışan/işleyen kısmı business end of something n.
en önemli kısmı high spot n.
en iyi kısmı the best bit n.
günün büyük bir kısmı most part of the day n.
(bir makine veya aletin) işi gören kısmı/parçası business end of something n.
sırt kısmı mavimsi ve alt kısımları beyaz olan, güney denizlerinde yaygın bulunan bir kuş blue billy [new zealand] n.
tiyatronun bilet satışı gibi işleriyle ilgilenen kısmı front of house n.
dalganın boşluk oluşturan iç kısmı barrel [australia] n.
kalçanın en geniş kısmı beam n.
bir kısmı bit n.
abd'nin iç ve güney kısmı without [midland/southern us] n.
(bir şey) kısmı the whole (something) thing n.
bel kısmı sarkan bir pantolon giymek sag v.
üst kısmı dışa gelecek şekilde face out adj.
bir şeyin en olumsuz kısmı worst of something adj.
büyük bir bölümü/kısmı in good part expr.
büyük bir bölümü/kısmı in large part expr.
işin ilginç kısmı here's the interesting part expr.
yılın yarısını aşkın bir kısmı for the better part of the year expr.
eğlencenin büyük bir kısmı half the fun of something expr.
sıkıntının büyük bir kısmı half the trouble of something expr.
(bir konudaki) sıkıntının önemli bir kısmı half the trouble of (something) expr.
büyük kısmı best part of expr.
en güzel/iyi kısmı/tarafı best part of expr.
örnek gösterilmeye değer kısmı/tarafı best part of expr.
bir kısmı half of it expr.
... kısmı the (whole)... bit expr.
... kısmı the (whole)... thing expr.
bu kısmı biliyoruz zaten this is where we came in [dated] expr.
Idioms
(bir şeyin) ana kısmı the mass of n.
sırtın en dar kısmı the small of one's back n.
şehrin bakımlı ve güzel olan kısmı right side of the tracks n.
buzdağının görünen kısmı the tip of the iceberg n.
bir şeyin önemli bir kısmı best part of something n.
bir şeyin en son kısmı the tail end of something n.
kadın kısmı distaff side n.
(zor/meşakkatli bir görevin) sonu/son kısmı the home straight n.
(bir şeyin) en önemli ya da ilgi çekici kısmı highlight n.
(bir işin) en zor kısmı the sharp end (brit) n.
işin en zor kısmı the rough end of the pineapple [australia/new zealand] n.
bir sistemin ön kısmı rack face n.
bir şeyin en önemli kısmı the alpha and omega n.
(bir şeyin/yerin) çürük kısmı/yeri the sick man of (something or somewhere) n.
(bir şeyin/yerin) başarısızlığa mahkum kısmı/yeri the sick man of (something or somewhere) n.
toplumun/halkın alt ve alt orta tabakayı kapsayan büyük/geniş kısmı the unwashed masses n.
konunun en/asıl önemli kısmı the meat of the matter n.
(bir şeyin) büyük kısmı the better half of (something) n.
bir kısmı iyi bir kısmı kötü a curate's egg [uk] n.
buzdağının görünen kısmı/ucu the tip of an iceberg n.
buzdağının görünen kısmı/ucu the tip of the iceberg n.
'-in karanlık kısmı dark side of n.
bir şeyin asıl eğlenceli kısmı half the fun of something n.
bir şeyin eğlencesinin çoğu/büyük bir kısmı half the fun of something n.
bir şeyin asıl zor kısmı half the trouble of something n.
bir şeyin sıkıntısının çoğu/büyük bir kısmı half the trouble of something n.
(bir şeyin) en eğlenceli/keyifli/güzel kısmı high point (of something) n.
(bir şeyin) en önemli kısmı high spot (of something) n.
(bir şeyin) en önemli kısmı) high spot (of something) n.
(bir yerin) en kötü/iğrenç kısmı the armpit of (some place) n.
(bir şeyin) birinci/ilk kısmı the first leg of (something) n.
gezinin ilk/birinci kısmı the first leg of the journey n.
gezisinin ilk/birinci kısmı the first leg of one's journey n.
(bir şeyin) büyük kısmı the general run (of something) n.
bir şeyin/işin en karmaşalı/yoğun kısmı/anı the thick of something n.
(bir şey) kısmı the whole (something) bit n.
(bir şeyin) en kötü kısmı the worst of (something) n.
(bir şeyin) en olumsuz kısmı the worst of (something) n.
(bir şeyin) en ağır kısmı the worst of (something) n.
en kötü kısmı atlatmak break the back v.
buzdağının görünen kısmı/ucu olmak be the tip of the iceberg v.
zihnin bilinçsiz kısmı the top of one's mind expr.
zihnin bilinçsiz kısmı the top of one's head expr.
bir sürecin en zorlu kısmı where the rubber meets the road expr.
işin en zor kısmı half the battle expr.
işin zor olan kısmı/bölümü half the battle won expr.
işin en eğlenceli kısmı getting there is half the fun expr.
işin önemli kısmı/bölümü half the battle expr.
işin en zor kısmı half the battle won expr.
(bu sadece) buzdağının görünen kısmı just the tip of the iceberg expr.
(bir şeyin) asıl eğlenceli kısmı half the fun of (something) expr.
zor kısmı geride kaldı downhill all the way expr.
zor kısmı geride kaldı all downhill from here expr.
büyük bir kısmı better half expr.
işin görünmeyen kısmı/süreci how the sausage gets made expr.
(bu sadece) buzdağının görünen kısmı only the tip of the iceberg expr.
buzdağının görünen kısmı more (to it) than meets the eye expr.
-in küçük bir kısmı not the half of expr.
(bir şeyin) küçük bir kısmı not the half of (something) expr.
kalan kısmı kolay the rest is (just) gravy expr.
bir sürecin en zorlu kısmı the rubber hits the road expr.
bu (birinin/bir şeyin) sadece gözle görünen kısmı there is more to (someone or something) than meets the eye expr.
bu sadece gözle görünen kısmı there's more than meets the eye expr.
Speaking
bu sadece buzdağının görünen kısmı it's just the tip of the iceberg expr.
bu işin komik kısmı that's the funny part of it expr.
büyük bir kısmı doğru most of it is true expr.
bu sadece işin para kısmı that's just the money part expr.
dur en sevdiğim kısmı geliyor wait my favorite's coming expr.
en iyi kısmı sona saklıyorum I'm saving the best for last expr.
işimin en önemli kısmı the most important part of my job expr.