|
Kategorie |
Türkisch |
Englisch |
|
Common Usage |
|
1 |
Common Usage |
(ağırlık) taşımak |
hold v.
|
|
2 |
Common Usage |
(uçak/kap) (yolcu/su vb) taşımak |
hold v.
|
|
3 |
Common Usage |
taşımak (hava/su) |
waft v.
|
|
4 |
Common Usage |
demiryolu ile taşımak |
railroad v.
|
|
General |
|
5 |
General |
odun taşımak için kullanılan araç |
jinker n.
|
|
6 |
General |
su taşımak üzere tasarlanmış köprü |
aqueduct n.
|
|
7 |
General |
yük taşımak için kullanılan motorlu kamyon |
motortruck n.
|
|
8 |
General |
tabut taşımak için kullanılan tekerlekli sedye |
bier n.
|
|
9 |
General |
yük taşımak üzere tasarlanmış taşıt |
van n.
|
|
10 |
General |
tahta taşımak için kullanılan kutu |
woodbox n.
|
|
11 |
General |
elden ele kovayla su veya toprak taşımak için oluşturulan insan zinciri |
bucket brigade n.
|
|
12 |
General |
omuza takılan bant şeklinde askı (davul vb taşımak için) |
baldric n.
|
|
13 |
General |
havalanlarında, tren istasyonlarında, bavulları taşımak için kullanılan, birbirlerine bağlı açık treyler/palet dizisi |
baggage train n.
|
|
|
14 |
General |
plastik kasa (sebze vb taşımak için) |
plastic crate n.
|
|
15 |
General |
(genelde tablet/cep telefonu vs taşımak için kullanılan) çok gözlü orta boy çanta |
pocket pouch n.
|
|
16 |
General |
bir eşyayı hareket ettirmek ya da taşımak için kullanılan araç |
caddie n.
|
|
17 |
General |
hasta ya da yaralı taşımak için katıra yerleştirilmiş oturma alanı ya da yatak |
cacolet [french dialect] n.
|
|
18 |
General |
özellikle cornwall'da balık taşımak için kullanılan kulplu tahta sepet |
caul [dialect] n.
|
|
19 |
General |
kül, kömür veya tuz gibi maddeleri taşımak için kullanılan, fazla derin olmayan kutu |
backet [scottish] n.
|
|
20 |
General |
(iran'da) yük hayvanı üzerinde buz taşımak için kullanılan kutu |
yakhdan n.
|
|
21 |
General |
(iran'da) yük hayvanı üzerinde buz taşımak için kullanılan kutu |
yakhdan n.
|
|
22 |
General |
bıçak ve düdük gibi nesneleri taşımak için saplarına geçirilen ip |
lanyard n.
|
|
23 |
General |
etek ucunda bir şeyler taşımak için katlanabilen ön kısım |
lap n.
|
|
24 |
General |
postaları taşımak için kullanılan taşıt |
mailvan n.
|
|
25 |
General |
at sırtında ringa balığı taşımak için kullanılan hasır sepet ölçüsü |
maise n.
|
|
26 |
General |
genellikle omuz askılı, kişisel eşyaları taşımak için tasarlanmış küçük erkek çantası |
man-bag n.
|
|
27 |
General |
şarap taşımak için kullanılan deriden yapılma bir şişe |
wine skin n.
|
|
28 |
General |
şarap taşımak için kullanılan deriden yapılma bir çanta |
wine skin n.
|
|
29 |
General |
başka bir araziye toprak taşımak için kazılmış yeşil bir tarla sınırı |
windrow [uk] n.
|
|
30 |
General |
süt taşımak için kullanılan vagon |
milk wagon n.
|
|
31 |
General |
süt taşımak için kullanılan araba |
milk wagon n.
|
|
32 |
General |
süt taşımak için kullanılan vagon |
milkwagon n.
|
|
33 |
General |
süt taşımak için kullanılan araba |
milkwagon n.
|
|
34 |
General |
saman taşımak için arabaya eklenen çerçeve |
hayrig n.
|
|
35 |
General |
yük taşımak için başa takılan küçük yastık |
headring n.
|
|
36 |
General |
araç gereçleri taşımak için halkaları veya yuvaları olan kemer |
holster n.
|
|
37 |
General |
yük taşımak için kullanılan omuz boyunduruğu |
hoop n.
|
|
38 |
General |
işçi ve malzeme taşımak için kullanılan küçük araba |
go-devil n.
|
|
39 |
General |
kargo taşımak veya et asmak için kullanılan güçlü kanca |
hock [uk] n.
|
|
40 |
General |
yol eşyası taşımak için kullanılan |
bat n.
|
|
41 |
General |
iki kişinin omuzlarında yük taşımak için kullandığı sopa |
colstaff n.
|
|
42 |
General |
tütün taşımak veya geçici olarak saklamak için kullanılan kutu |
saratoga n.
|
|
43 |
General |
(çubuk veya levhaları taşımak için) demirci maşası kullanan çelik işçisi |
stickman n.
|
|
44 |
General |
güçlükle taşımak |
lug v.
|
|
45 |
General |
izleri taşımak |
have overtones v.
|
|
46 |
General |
yük treni ile taşımak |
freight v.
|
|
47 |
General |
pankart taşımak |
hold a banner v.
|
|
48 |
General |
taşımak (omuzunda vb) |
ride v.
|
|
49 |
General |
taşımak (silah) |
wear v.
|
|
50 |
General |
taşımak (sular) |
wash v.
|
|
51 |
General |
uçakla taşımak |
airlift v.
|
|
52 |
General |
yuvarlayarak taşımak |
trundle v.
|
|
53 |
General |
kızakla taşımak |
sleigh v.
|
|
54 |
General |
karşı sahile taşımak |
ferry v.
|
|
55 |
General |
kol kuvvetiyle taşımak |
manhandle v.
|
|
56 |
General |
anlam taşımak |
make sense v.
|
|
57 |
General |
payanda ile taşımak |
prop v.
|
|
58 |
General |
kızakla taşımak |
sledge v.
|
|
59 |
General |
borularla taşımak |
bring in through pipes v.
|
|
60 |
General |
helikopter ile uçmak/taşımak |
helicopter v.
|
|
61 |
General |
özellik taşımak |
have the characteristics of v.
|
|
62 |
General |
otobüsle taşımak |
bus v.
|
|
63 |
General |
el arabası ile yük taşımak |
truck v.
|
|
64 |
General |
izleri taşımak |
contain overtones v.
|
|
65 |
General |
ayağıyla içeri taşımak (çamur) |
track v.
|
|
66 |
General |
kızakla taşımak |
sled v.
|
|
67 |
General |
özellik taşımak |
feature v.
|
|
68 |
General |
evini sırtında taşımak |
live out of suitcases v.
|
|
69 |
General |
omuzlarda taşımak |
chair v.
|
|
70 |
General |
hava yoluyla taşımak |
airlift v.
|
|
71 |
General |
ayrıca bir anlam taşımak |
connote v.
|
|
72 |
General |
sırtında taşımak |
hump v.
|
|
73 |
General |
feribotla taşımak |
ferry v.
|
|
74 |
General |
dışarıya taşımak |
carry out v.
|
|
75 |
General |
tramvayla taşımak |
tram v.
|
|
76 |
General |
salla taşımak |
raft v.
|
|
77 |
General |
laf taşımak |
be a talebearer v.
|
|
78 |
General |
kanalla su taşımak |
flume v.
|
|
79 |
General |
önem taşımak |
matter v.
|
|
80 |
General |
haber değeri taşımak |
qualify as news v.
|
|
81 |
General |
haber değeri taşımak |
be newsworthy v.
|
|
82 |
General |
boru ile taşımak |
pipe v.
|
|
83 |
General |
çok önem taşımak |
be of capital importance v.
|
|
84 |
General |
havayoluyla taşımak |
transport by airmail v.
|
|
85 |
General |
taşımak (silah) |
pack v.
|
|
86 |
General |
feribotla taşımak |
transport by ferry v.
|
|
87 |
General |
golf oyuncunun sopalarını taşımak |
caddie v.
|
|
88 |
General |
araba ile taşımak |
cart off v.
|
|
89 |
General |
mavna ile taşımak |
barge v.
|
|
90 |
General |
araba ile taşımak |
cart v.
|
|
91 |
General |
pankart taşımak |
hold a placard v.
|
|
92 |
General |
kovayla taşımak |
bucket v.
|
|
93 |
General |
yük kızağıyla taşımak |
sledge v.
|
|
94 |
General |
at arabası ile taşımak |
cart v.
|
|
95 |
General |
üzerinde taşımak |
carry v.
|
|
96 |
General |
biriyle ortak bir özellik taşımak |
have something in common with someone v.
|
|
97 |
General |
kamyon ile yük taşımak |
truck v.
|
|
98 |
General |
var gücüyle taşımak |
manhandle v.
|
|
99 |
General |
paralellik taşımak |
show parallelism with v.
|
|
100 |
General |
haber taşımak |
carry a message v.
|
|
101 |
General |
listede bir numaraya taşımak |
(a single) get (someone) to number one in the chart v.
|
|
102 |
General |
değer taşımak |
carry value v.
|
|
103 |
General |
muska taşımak |
wear an amulet v.
|
|
104 |
General |
anlam taşımak |
bear meaning v.
|
|
105 |
General |
anlam taşımak |
carry meaning v.
|
|
106 |
General |
anlam taşımak |
carry a meaning v.
|
|
107 |
General |
anlamı taşımak |
have the meaning for v.
|
|
108 |
General |
anlam taşımak |
have a meaning v.
|
|
109 |
General |
konteynır ile taşımak |
containerise v.
|
|
110 |
General |
çuvallarda taşımak |
carry something in sack v.
|
|
111 |
General |
kargo taşımak |
carry cargo v.
|
|
112 |
General |
konteynır ile taşımak |
containerize v.
|
|
113 |
General |
hastalık taşımak |
carry the disease v.
|
|
114 |
General |
imzasını taşımak |
bear one's signature v.
|
|
115 |
General |
yük taşımak |
carry load v.
|
|
116 |
General |
yük taşımak |
carry cargo v.
|
|
117 |
General |
bir bitkiyi bir saksıdan diğerine taşımak |
repot v.
|
|
118 |
General |
aynı anlamı taşımak |
bear the same meaning v.
|
|
119 |
General |
aynı anlamı taşımak |
have the same meaning v.
|
|
120 |
General |
aynı anlamı taşımak |
carry the same meaning v.
|
|
121 |
General |
sorumluluk taşımak |
bear responsibility v.
|
|
122 |
General |
sorumluluk taşımak |
shoulder responsibility v.
|
|
123 |
General |
ölüm riski taşımak |
have a risk of death v.
|
|
124 |
General |
silah taşımak |
carry gun v.
|
|
125 |
General |
tehlike taşımak |
be dangerous v.
|
|
126 |
General |
tehlike taşımak |
be hazardous v.
|
|
127 |
General |
amaç taşımak |
have aim v.
|
|
128 |
General |
öncelik taşımak |
have priority v.
|
|
129 |
General |
fikir taşımak |
have an opinion v.
|
|
130 |
General |
fikir taşımak |
have an idea v.
|
|
131 |
General |
niteliği taşımak |
have the characteristics of v.
|
|
132 |
General |
özelliği taşımak |
have the feature of v.
|
|
133 |
General |
paletlerde taşımak |
palletise v.
|
|
134 |
General |
ağrılığını taşımak |
take one’s weight v.
|
|
135 |
General |
karnında çocuk taşımak |
bear a child v.
|
|
136 |
General |
silah taşımak |
carry a gun v.
|
|
137 |
General |
imza taşımak |
bear signature v.
|
|
138 |
General |
potansiyel taşımak |
have a potential v.
|
|
139 |
General |
bir adım ileriye taşımak |
carry a step forward v.
|
|
140 |
General |
bir adım ileriye taşımak |
carry a step further v.
|
|
141 |
General |
bir adım ileriye taşımak |
take a step further v.
|
|
142 |
General |
bir adım ileriye taşımak |
take a step forward v.
|
|
143 |
General |
izlerini taşımak |
carry the traces of v.
|
|
144 |
General |
başarıya taşımak |
move to success v.
|
|
145 |
General |
başarıya taşımak |
carry to success v.
|
|
146 |
General |
başarıya taşımak |
lead to success v.
|
|
147 |
General |
hayati önem taşımak |
be essential v.
|
|
148 |
General |
hayati önem taşımak |
be of the essence v.
|
|
149 |
General |
hayati önem taşımak |
be crucial v.
|
|
150 |
General |
hayati önem taşımak |
be of vital importance v.
|
|
151 |
General |
hayati önem taşımak |
be all important v.
|
|
152 |
General |
iz taşımak |
bear the stamp of v.
|
|
153 |
General |
zirveye taşımak |
crown v.
|
|
154 |
General |
risk taşımak |
have risk v.
|
|
155 |
General |
risk taşımak |
be risky v.
|
|
156 |
General |
bir koltukta iki karpuz taşımak |
wear more than one hat v.
|
|
157 |
General |
hayati önem taşımak |
be all-important v.
|
|
158 |
General |
bisiklet veya motosiklette ikinci bir kişiyi taşımak |
double-bank v.
|
|
159 |
General |
sırtta taşımak |
hump v.
|
|
160 |
General |
kayıkla taşımak |
boat v.
|
|
161 |
General |
borularla taşımak |
pipe v.
|
|
162 |
General |
yanında taşımak |
carry v.
|
|
163 |
General |
ağırlığını taşımak |
sustain v.
|
|
164 |
General |
kamyonla taşımak |
truck haul v.
|
|
165 |
General |
özelliğini taşımak |
have the characteristic of v.
|
|
166 |
General |
benzer özellikler taşımak |
have several characteristics in common v.
|
|
167 |
General |
birçok ortak özellik taşımak |
have several characteristics in common v.
|
|
168 |
General |
benzer özellikleri taşımak |
have several characteristics in common v.
|
|
169 |
General |
birçok benzer özellik taşımak |
have several characteristics in common v.
|
|
170 |
General |
nitelik taşımak |
hold qualification v.
|
|
171 |
General |
nitelik taşımak |
have qualification v.
|
|
172 |
General |
adını taşımak |
bear the name v.
|
|
173 |
General |
sırtta taşımak |
back carry v.
|
|
174 |
General |
ismini taşımak |
bear the name v.
|
|
175 |
General |
gerekli nitelikleri taşımak |
have the necessary qualifications v.
|
|
176 |
General |
esintiler taşımak |
have a feel v.
|
|
177 |
General |
nitelik taşımak |
bear qualification v.
|
|
178 |
General |
çocuğunu taşımak |
be pregnant with someone's baby v.
|
|
179 |
General |
bebeğini taşımak |
bear one's baby v.
|
|
180 |
General |
bebeğini taşımak |
be pregnant with someone's baby v.
|
|
181 |
General |
çocuğunu taşımak |
bear one's baby v.
|
|
182 |
General |
büyük sorumluluk taşımak |
bear tremendous responsibility v.
|
|
183 |
General |
esas olarak yük taşımak için tasarlanmak |
be designed mainly for the transport of goods v.
|
|
184 |
General |
geleceğe taşımak |
bring to future v.
|
|
185 |
General |
mikrop taşımak |
carry germ v.
|
|
186 |
General |
izlerini taşımak |
bear the traces of v.
|
|
187 |
General |
izi taşımak |
bear the trace v.
|
|
188 |
General |
geleceğe taşımak |
carry into future v.
|
|
189 |
General |
izi taşımak |
bear trace v.
|
|
190 |
General |
izini taşımak |
bear the trace v.
|
|
191 |
General |
izini taşımak |
bear trace v.
|
|
192 |
General |
her türlü mikrobu taşımak |
carry all kinds of germs v.
|
|
193 |
General |
iz taşımak |
bear trace v.
|
|
194 |
General |
daha öte anlam taşımak |
have a further meaning v.
|
|
195 |
General |
daha öte bir anlam taşımak |
have a further meaning v.
|
|
196 |
General |
daha öte bir anlam taşımak |
mean more than (that) v.
|
|
197 |
General |
daha öte anlam taşımak |
have meaning beyond v.
|
|
198 |
General |
daha öte bir anlam taşımak |
have meaning beyond v.
|
|
199 |
General |
daha öte anlam taşımak |
mean more than (that) v.
|
|
200 |
General |
bütünlük taşımak |
have integrity v.
|
|
201 |
General |
telekinezi yoluyla birini veya bir şeyi bir yerden başka bir yere taşımak |
teleport v.
|
|
202 |
General |
virüs taşımak |
carry virus v.
|
|
203 |
General |
ağır yükler taşımak |
carry heavy loads v.
|
|
204 |
General |
uçakta silah taşımak |
carry gun on plane v.
|
|
205 |
General |
cep saati taşımak |
carry a pocket watch v.
|
|
206 |
General |
aşağıya doğru çekmek/taşımak |
haul something down v.
|
|
207 |
General |
el ve ayaklarından tutarak yüzükoyun taşımak |
frogmarch v.
|
|
208 |
General |
geçmişi bugüne taşımak |
bring the past into the present v.
|
|
209 |
General |
geçmişi günümüze taşımak |
bring the past to the present v.
|
|
210 |
General |
geçmişi günümüze taşımak |
bring the past into the present v.
|
|
211 |
General |
dünü bugüne taşımak |
bring the past to the present v.
|
|
212 |
General |
geçmişi bugüne taşımak |
bring the past to the present v.
|
|
213 |
General |
dünü bugüne taşımak |
bring the past into the present v.
|
|
214 |
General |
cenazesinde tabutunu taşımak |
be a pallbearer at one's funeral v.
|
|
215 |
General |
yüklü miktarda nakit para taşımak |
carry a lot of cash v.
|
|
216 |
General |
mesajı halka ulaştırmak/taşımak |
get the message to the public v.
|
|
217 |
General |
malları taşımak için konteynerlere yüklemek |
containerise v.
|
|
218 |
General |
konteyner ile taşımak |
containerize v.
|
|
219 |
General |
konteynerlerle yük taşımak |
containerise v.
|
|
220 |
General |
konteyner ile taşımak |
containerise v.
|
|
221 |
General |
malları taşımak için konteynerlere yüklemek |
containerize v.
|
|
222 |
General |
konteynerlerle yük taşımak |
containerize v.
|
|
223 |
General |
laf taşımak |
bandy about v.
|
|
224 |
General |
paletlerde taşımak |
palletize v.
|
|
225 |
General |
ileri taşımak |
carry onward v.
|
|
226 |
General |
ileri taşımak |
move something forward v.
|
|
227 |
General |
ileri taşımak |
carry one step further v.
|
|
228 |
General |
gereken şartları taşımak |
have the required qualifications v.
|
|
229 |
General |
gereken şartları taşımak |
have the requisite qualifications v.
|
|
230 |
General |
gereken şartları taşımak |
have the necessary qualifications v.
|
|
231 |
General |
aranan şartları taşımak |
possess the requisite qualifications v.
|
|
232 |
General |
gereken şartları taşımak |
possess the requisite qualifications v.
|
|
233 |
General |
aranan şartları taşımak |
have the required qualifications v.
|
|
234 |
General |
aranan şartları taşımak |
have the requisite qualifications v.
|
|
235 |
General |
aranan şartları taşımak |
have the necessary qualifications v.
|
|
236 |
General |
eşya taşımak |
carry/move furniture v.
|
|
237 |
General |
kaygı taşımak |
have anxiety for v.
|
|
238 |
General |
kaygı taşımak |
have worry for v.
|
|
239 |
General |
endişe taşımak |
have worry for v.
|
|
240 |
General |
estetik kaygı taşımak |
have aesthetic concerns v.
|
|
241 |
General |
ağır şeyler taşımak |
carry heavy things v.
|
|
242 |
General |
hafif bir benzerlik taşımak |
bear a slight resemblance v.
|
|
243 |
General |
ev taşımak |
move v.
|
|
244 |
General |
ev taşımak |
move a house v.
|
|
245 |
General |
uçak veya helikopter ile hastaneye taşımak |
medevac v.
|
|
246 |
General |
hastalık taşımak |
carry a disease v.
|
|
247 |
General |
bıçak taşımak |
be armed with a knife v.
|
|
248 |
General |
(mahkemeye) taşımak |
call v.
|
|
249 |
General |
kargoyu/yükü geri taşımak |
backhaul v.
|
|
250 |
General |
kano ile taşımak |
canoe v.
|
|
251 |
General |
(sorumluluk) taşımak |
carry v.
|
|
252 |
General |
çapraz olarak taşımak |
cater [dialect] v.
|
|
253 |
General |
(bir özelliği) baskın olarak üzerinde taşımak |
reek v.
|
|
254 |
General |
iki tekerlekli at arabasında taşımak |
chariot v.
|
|
255 |
General |
araba ile taşımak |
chauffeur v.
|
|
256 |
General |
motorlu bir taşıt ile taşımak |
chauffeur v.
|
|
257 |
General |
evini ve işini başka yere taşımak |
relocate [usa] v.
|
|
258 |
General |
kasaba, şehir veya kent yaşamının özelliklerini taşımak |
townify v.
|
|
259 |
General |
(bir insan veya nesneyi) araba ile taşımak |
trolley v.
|
|
260 |
General |
(bir insan veya nesneyi) araba ile taşımak |
trolly v.
|
|
261 |
General |
yürürken taşımak |
walk v.
|
|
262 |
General |
(bir şeyin) yükünü zor taşımak |
undergroan [obsolete] v.
|
|
263 |
General |
havayolu ile taşımak |
lift v.
|
|
264 |
General |
kamyonetle taşımak |
van v.
|
|
265 |
General |
önem taşımak |
mean v.
|
|
266 |
General |
güçlükle taşımak |
wag [dialect] v.
|
|
267 |
General |
hafif bir esintiyle taşımak |
whiff v.
|
|
268 |
General |
(bir şey) boyunca hızla taşımak |
whirry v.
|
|
269 |
General |
hava yoluyla taşımak |
wing v.
|
|
270 |
General |
ağır bir şeyi taşımak veya çekmek |
lug v.
|
|
271 |
General |
büyü ile taşımak |
wizard v.
|
|
272 |
General |
tekneyle taşımak |
boatlift v.
|
|
273 |
General |
kızakla kütük taşımak |
bob v.
|
|
274 |
General |
(kolay taşımak için ölü tavşanın) bir ayağını diğerine bağlamak |
harl v.
|
|
275 |
General |
(kolay taşımak için ölü tavşanın) bir ayağını diğerine bağlamak |
harle v.
|
|
276 |
General |
(yağmacı) çekerek taşımak |
harry [dialect] [uk] v.
|
|
277 |
General |
özelliğini taşımak |
have v.
|
|
278 |
General |
(eşyaları) başın üstünde taşımak |
head-load v.
|
|
279 |
General |
sarsıntısız bir şekilde taşımak |
bowl v.
|
|
280 |
General |
altında tekerlek varmış gibi taşımak |
bowl v.
|
|
281 |
General |
laf taşımak |
bring [obsolete] v.
|
|
282 |
General |
haber taşımak |
bring [obsolete] v.
|
|
283 |
General |
(isim) şerefle taşımak |
brook [obsolete] v.
|
|
284 |
General |
kağıt çantada içki taşımak |
brown bag v.
|
|
285 |
General |
(ağır nesneleri) mekanik aletle taşımak |
buck v.
|
|
286 |
General |
kalçayla taşımak |
hip v.
|
|
287 |
General |
(vücudu veya vücut parçasını) belirli pozisyonda taşımak |
hold v.
|
|
288 |
General |
çaba harcayarak taşımak |
horse v.
|
|
289 |
General |
(ağır bir şeyi) büyük güç harcayarak taşımak |
horse v.
|
|
290 |
General |
güçlükle taşımak |
hug [dialect] [uk] v.
|
|
291 |
General |
uygunsuz şekilde taşımak |
misbear [obsolete] v.
|
|
292 |
General |
güçlükle taşımak |
lug v.
|
|
293 |
General |
zorla taşımak |
lug v.
|
|
294 |
General |
doğuma kadar karnında taşımak |
gestate v.
|
|
295 |
General |
kaldırarak başka yere taşımak |
hist [dialect] v.
|
|
296 |
General |
yolda taşımak |
road v.
|
|
297 |
General |
tekerlekli araçta taşımak |
roll v.
|
|
298 |
General |
önem taşımak |
import v.
|
|
299 |
General |
kol altında taşımak |
oxter [scotland] v.
|
|
300 |
General |
(çocuk) taşımak |
infant [obsolete] v.
|
|
301 |
General |
(birlikte) taşımak |
comport v.
|
|
302 |
General |
önem taşımak |
concern [obsolete] v.
|
|
303 |
General |
fazladan yelken taşımak |
drive v.
|
|
304 |
General |
yük arabasıyla taşımak |
dray v.
|
|
305 |
General |
el arabasıyla taşımak |
dray v.
|
|
306 |
General |
yerel ölçekte mal taşımak |
dray v.
|
|
307 |
General |
yürüyerek taşımak |
pack v.
|
|
308 |
General |
hayvan sırtında taşımak |
pack v.
|
|
309 |
General |
omzunda ve sırtında taşımak |
piggyback v.
|
|
310 |
General |
araçla taşımak |
ferry v.
|
|
311 |
General |
çok sayıda yelken taşımak |
spread a large clew v.
|
|
312 |
General |
inanışını taşımak |
feel v.
|
|
313 |
General |
tekneyle karşıdan karşıya taşımak |
ferry v.
|
|
314 |
General |
envanterde önem taşımak |
invoice v.
|
|
315 |
General |
hammal ile taşımak |
porter v.
|
|
316 |
General |
(ulusal bayrağı) resmi bir şekilde taşımak |
post v.
|
|
317 |
General |
kesede taşımak |
pouch v.
|
|
318 |
General |
ortak özellik taşımak |
cofeature v.
|
|
319 |
General |
gizlice taşımak |
convey [obsolete] v.
|
|
320 |
General |
giriş niteliği taşımak |
prelude v.
|
|
321 |
General |
ensesinden tutup taşımak |
scruff v.
|
|
322 |
General |
kürek çekerek taşımak |
scull v.
|
|
323 |
General |
kürek çekerek taşımak |
skull v.
|
|
324 |
General |
(bayrak) taşımak |
show v.
|
|
325 |
General |
iz taşımak |
smack v.
|
|
326 |
General |
(valizi) tangır tungur taşımak |
smash v.
|
|
327 |
General |
(kütükleri) çeke çeke taşımak |
snake v.
|
|
328 |
General |
(kendini) taşımak |
bear v.
|
|
329 |
General |
görünür bir özellik olarak taşımak |
bear v.
|
|
330 |
General |
rolü taşımak |
bear v.
|
|
331 |
General |
geçerlilik taşımak |
bear v.
|
|
332 |
General |
kutuda taşımak |
pix v.
|
|
333 |
General |
posta arabası ile taşımak |
pochay v.
|
|
334 |
General |
kutuda taşımak |
pyx v.
|
|
335 |
General |
(iz vb.) taşımak |
bear v.
|
|
336 |
General |
(isim, ad) taşımak |
bear v.
|
|
337 |
General |
başlığını taşımak |
head v.
|
|
338 |
General |
(yukarı) taşımak |
lift v.
|
|
339 |
General |
nitelik taşımak |
serve v.
|
|
340 |
General |
(üst seviyeye) taşımak |
take v.
|
|
341 |
General |
semer taşımak için kullanılan |
bat adj.
|
|
342 |
General |
(saklamak, taşımak için) katlanabilen |
foldup adj.
|
|
343 |
General |
gururla (bir şeyi taşımak vb) |
with pride adv.
|
|
Phrasals |
|
344 |
Phrasals |
(bir şeyin) özelliklerini taşımak |
smack of v.
|
|
345 |
Phrasals |
ileriye taşımak |
act on v.
|
|
346 |
Phrasals |
ileriye taşımak |
act upon v.
|
|
347 |
Phrasals |
güvenli bölgeye taşımak |
carry through v.
|
|
348 |
Phrasals |
yukarı doğru taşımak |
carry up v.
|
|
349 |
Phrasals |
beraberinde taşımak |
carry (someone or something) about v.
|
|
350 |
Phrasals |
beraberinde taşımak |
carry someone or something about v.
|
|
351 |
Phrasals |
beraberinde taşımak |
carry around v.
|
|
352 |
Phrasals |
hatırasını taşımak |
carry around v.
|
|
353 |
Phrasals |
kucağında/sırtında taşımak |
carry someone around (with oneself) v.
|
|
354 |
Phrasals |
hatırasını taşımak |
carry someone around (with oneself) v.
|
|
355 |
Phrasals |
beraberinde taşımak |
carry something around (with one) v.
|
|
356 |
Phrasals |
yanında taşımak |
carry (someone or something) about v.
|
|
357 |
Phrasals |
yanında taşımak |
carry someone or something about v.
|
|
358 |
Phrasals |
yanında taşımak |
carry around v.
|
|
359 |
Phrasals |
beraberinde taşımak |
carry someone around (with oneself) v.
|
|
360 |
Phrasals |
yanında taşımak |
carry something around (with one) v.
|
|
361 |
Phrasals |
arabayla oradan oraya götürmek/taşımak |
ferry (someone) around v.
|
|
362 |
Phrasals |
arabayla oradan oraya götürmek/taşımak |
ferry someone around v.
|
|
363 |
Phrasals |
kucağında taşımak |
carry (someone or something) about v.
|
|
364 |
Phrasals |
kucağında taşımak |
carry someone or something about v.
|
|
365 |
Phrasals |
kucağında taşımak |
carry around v.
|
|
366 |
Phrasals |
oraya buraya taşımak |
carry around v.
|
|
367 |
Phrasals |
her yere taşımak |
carry around v.
|
|
368 |
Phrasals |
(bir şeyi başka bir şeyden) uzağa taşımak |
bring away v.
|
|
369 |
Phrasals |
(bir şeyi bir yerden başka bir yere) taşımak |
convey (something) from (someone or something) v.
|
|
370 |
Phrasals |
(bir şeyi bir yerden başka bir yere) taşımak |
convey (something) from (someone or sth) to (someone or sth) v.
|
|
371 |
Phrasals |
(bir şeyi bir yerden başka bir yere) taşımak |
convey (something) to (someone or something) v.
|
|
372 |
Phrasals |
her yere yanında taşımak |
carry (someone or something) about v.
|
|
373 |
Phrasals |
her yere kucağında taşımak |
carry (someone or something) about v.
|
|
374 |
Phrasals |
her yere yanında taşımak |
carry someone or something about v.
|
|
375 |
Phrasals |
her yere kucağında taşımak |
carry someone or something about v.
|
|
376 |
Phrasals |
her yere yanında taşımak |
carry someone or something around v.
|
|
377 |
Phrasals |
her yere kucağında taşımak |
carry someone or something around v.
|
|
378 |
Phrasals |
her yere yanında taşımak |
carry (someone or something) along with (someone or something) v.
|
|
379 |
Phrasals |
her yere yanında taşımak |
carry around v.
|
|
380 |
Phrasals |
her yere kucağında taşımak |
carry around v.
|
|
381 |
Phrasals |
her yere yanında taşımak |
carry around v.
|
|
382 |
Phrasals |
her yere yanında taşımak |
carry someone around (with oneself) v.
|
|
383 |
Phrasals |
her yere kucağında taşımak |
carry someone around (with oneself) v.
|
|
384 |
Phrasals |
(bir yere) taşımak |
carry in (some place) v.
|
|
385 |
Phrasals |
(bir yere) taşımak |
carry into (some place) v.
|
|
386 |
Phrasals |
(bir yere) taşımak |
carry someone or something into some place v.
|
|
387 |
Phrasals |
(bir yere) taşımak |
carry someone or something in v.
|
|
388 |
Phrasals |
(bir yere kadar) taşımak |
carry (someone or something) over to (some place) v.
|
|
389 |
Phrasals |
manşete, ekranlara taşımak |
catapult someone or something into something v.
|
|
390 |
Phrasals |
oradan oraya taşımak |
carry (someone or something) about v.
|
|
391 |
Phrasals |
oradan oraya taşımak |
carry someone or something about v.
|
|
392 |
Phrasals |
oradan oraya taşımak |
carry someone or something around v.
|
|
393 |
Phrasals |
benzerlik taşımak |
bear a resemblance to v.
|
|
394 |
Phrasals |
birini bir yere taşımak |
carry someone into some place v.
|
|
395 |
Phrasals |
beraberinde taşımak |
carry something with v.
|
|
396 |
Phrasals |
bir şeyi bir yerden başka bir yere sürüklemek/taşımak |
haul something from some place (to some place) v.
|
|
397 |
Phrasals |
bir şeyi bir yerden başka bir yere sürüklemek/taşımak |
drag something from one place to another v.
|
|
398 |
Phrasals |
birini bir yere taşımak |
carry someone in v.
|
|
399 |
Phrasals |
beraberinde taşımak |
carry something with one v.
|
|
400 |
Phrasals |
boru ile taşımak/iletmek |
pipe something into some place v.
|
|
401 |
Phrasals |
boru ile taşımak/iletmek |
pipe something in v.
|
|
402 |
Phrasals |
bir şeyi bir yerden başka bir yere sürüklemek/taşımak |
haul something (from some place) to some place v.
|
|
403 |
Phrasals |
çekerek taşımak |
drag off v.
|
|
404 |
Phrasals |
özelliği göze batar/belirgin olmak/taşımak |
ooze with something v.
|
|
405 |
Phrasals |
(bir şeyi) beraberinde/yanında taşımak |
carry something around with one v.
|
|
406 |
Phrasals |
(bir kimseyi/bebek vb) beraberinde taşımak |
carry someone around with oneself v.
|
|
407 |
Phrasals |
yanında taşımak |
carry something with v.
|
|
408 |
Phrasals |
yukarı taşımak |
get up v.
|
|
409 |
Phrasals |
yanında taşımak |
carry something with one v.
|
|
410 |
Phrasals |
(dalgalar) (kazazedeleri/gemiyi vb) karaya taşımak |
cast someone or something up v.
|
|
411 |
Phrasals |
bir şeyi başka bir boyuta getirmek/tırmandırmak/taşımak |
escalate something into something v.
|
|
412 |
Phrasals |
(bir şeyi) taşımak |
dispose of (someone or something) v.
|
|
413 |
Phrasals |
bir şeyi (birinden ya da bir yerden birine ya da bir yere) götürmek/taşımak |
convey something (from someone or something) (to someone or something) v.
|
|
414 |
Phrasals |
bir şeyi başka bir şeyden uzağa taşımak |
bring something away from something v.
|
|
415 |
Phrasals |
birini veya bir şeyi tekerlekli bir araçla taşımak |
wheel someone or something away v.
|
|
416 |
Phrasals |
sınırların ötesine taşımak |
run away with v.
|
|
417 |
Phrasals |
işleri yeni bir yere taşımak |
haul off v.
|
|
418 |
Phrasals |
işleri yeni bir yere taşımak |
haul out v.
|
|
419 |
Phrasals |
dışarı taşımak |
haul out v.
|
|
420 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi bir şeye/yere) taşımak |
relocate (someone or something) in (something or some place) v.
|
|
421 |
Phrasals |
birini/bir şeyi bir şeye taşımak |
relocate someone or something in something v.
|
|
422 |
Phrasals |
birini/bir şeyi başka bir yere taşımak |
relocate someone or something in something v.
|
|
423 |
Phrasals |
kayıkla (bir şeye/yere) taşımak |
row out to (something or some place) v.
|
|
424 |
Phrasals |
kaçak taşımak |
smuggle in v.
|
|
425 |
Phrasals |
kaçak mal/insan taşımak |
smuggle in v.
|
|
426 |
Phrasals |
sedyede taşımak |
stretch away v.
|
|
427 |
Phrasals |
sedyeyle taşımak |
stretch away v.
|
|
428 |
Phrasals |
sedyeyle (birinden/bir şeyden) uzağa taşımak |
stretch away from (someone or something) v.
|
|
429 |
Phrasals |
karşıya taşımak |
take over v.
|
|
430 |
Phrasals |
karşıdan karşıya taşımak/götürmek |
take over v.
|
|
431 |
Phrasals |
bir yere taşımak |
take over v.
|
|
432 |
Phrasals |
yukarıdaki (birine/bir şeye/bir yere) taşımak |
take up to (someone, something, or some place) v.
|
|
433 |
Phrasals |
yanında taşımak |
take with (one or something) v.
|
|
434 |
Phrasals |
bir anda başarıya taşımak |
vault into (something or some place) v.
|
|
435 |
Phrasals |
birini tekerlekli bir araçla iterek taşımak/götürmek |
wheel around v.
|
|
436 |
Phrasals |
boruyla taşımak |
pipe in v.
|
|
437 |
Phrasals |
yağmur yağdığı için içeri taşımak |
rain in v.
|
|
438 |
Phrasals |
(bir şeyin) içine çekmek/taşımak |
sweep into (something) v.
|
|
439 |
Phrasals |
tekerlekli bir araçla (bir şeye/yere) taşımak |
wheel into (something or some place) v.
|
|
440 |
Phrasals |
oradan oraya taşımak |
pull about v.
|
|
441 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) doğru nakletmek/taşımak |
stretch away to (someone or something) v.
|
|
442 |
Phrasals |
nehirde, denizde taşımak |
ferry across v.
|
|
443 |
Phrasals |
feribotla taşımak |
ferry across v.
|
|
444 |
Phrasals |
birini ya da bir şeyi nehir, denizde taşımak |
ferry someone or something across something v.
|
|
445 |
Phrasals |
feribotla taşımak |
ferry someone or something across something v.
|
|
446 |
Phrasals |
birini ya da bir şeyi nehir, denizde taşımak |
ferry someone or something across v.
|
|
447 |
Phrasals |
feribotla taşımak |
ferry someone or something across v.
|
|
448 |
Phrasals |
bir şeyi birine/bir şeye taşımak |
take something back to someone or something v.
|
|
449 |
Phrasals |
kıyıya taşımak |
wash up v.
|
|
450 |
Phrasals |
birini kaldırıp/kucağına alıp taşımak |
pick up v.
|
|
451 |
Phrasals |
birini kucaklayıp kaldırmak/taşımak |
pick up v.
|
|
452 |
Phrasals |
tekerlekli bir araçla taşımak |
wheel off v.
|
|
453 |
Phrasals |
(birini) çabucak (bir yere) taşımak |
whip (one) off to (some place) v.
|
|
454 |
Phrasals |
(birini) çabucak alıp (bir yere) taşımak |
whip (one) off to (some place) v.
|
|
455 |
Phrasals |
oradan oraya taşımak |
pull round v.
|
|
456 |
Phrasals |
(bir şeyi birine/bir şeye) tartışılması, değerlendirilmesi, karar verilmesi için taşımak |
put (something) up to (someone or something) v.
|
|
457 |
Phrasals |
bir şeyi yanında taşımak |
carry (someone or something) along with (someone or something) v.
|
|
458 |
Phrasals |
bir şeyi yanında taşımak |
carry something along (with someone) v.
|
|
459 |
Phrasals |
bir şeyi sürekli üstünde taşımak |
carry (someone or something) along with (someone or something) v.
|
|
460 |
Phrasals |
bir şeyi sürekli üstünde taşımak |
carry something along (with someone) v.
|
|
461 |
Phrasals |
(bir şeyi) beraberinde taşımak |
carry someone along (with something) v.
|
|
462 |
Phrasals |
bir şeyi yavaşça ve dikkatle taşımak |
ease (someone or something) along v.
|
|
463 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi) bir yere götürmek/taşımak/nakletmek |
beam someone or something up (to some place) v.
|
|
464 |
Phrasals |
aşağı taşımak |
bear down v.
|
|
465 |
Phrasals |
birini/bir şeyi taşımak |
bear someone or something up v.
|
|
466 |
Phrasals |
(bir şeyin ağırlığını) taşımak |
bear up (under something) v.
|
|
467 |
Phrasals |
(rüzgar) içeri taşımak |
blow in v.
|
|
468 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi birinin/bir şeyin) yanına taşımak |
bring (someone or something) up against (someone or something) v.
|
|
469 |
Phrasals |
bir şeyi aşağı indirmek/taşımak/getirmek |
bring something down v.
|
|
470 |
Phrasals |
içeri taşımak |
bring in v.
|
|
471 |
Phrasals |
birini/bir şeyi yukarı taşımak |
bring someone or something up v.
|
|
472 |
Phrasals |
birini/bir şeyi uzak bir yerden taşımak |
carry someone or something over from something v.
|
|
473 |
Phrasals |
(bir şeyi) içinde/ruhunda taşımak |
carry (something) with (one) v.
|
|
474 |
Phrasals |
beraberinde taşımak |
carry about v.
|
|
475 |
Phrasals |
yanında taşımak |
carry about v.
|
|
476 |
Phrasals |
kucağında taşımak |
carry about v.
|
|
477 |
Phrasals |
aşağı taşımak |
carry down v.
|
|
478 |
Phrasals |
bir şeyi bir sütundan/kategoriden diğerine taşımak |
carry something forward v.
|
|
479 |
Phrasals |
-e taşımak |
carry onto v.
|
|
480 |
Phrasals |
birini/bir şeyi dışarı taşımak |
carry someone or something out v.
|
|
481 |
Phrasals |
başka bir sayfaya/sütuna taşımak |
carry over v.
|
|
482 |
Phrasals |
-den taşımak |
carry over from v.
|
|
483 |
Phrasals |
birini/bir şeyi bir şeyin içinden/arasından taşımak |
carry someone or something through something v.
|
|
484 |
Phrasals |
birini/bir şeyi alıp bir şeyden taşımak |
carry someone or something through something v.
|
|
485 |
Phrasals |
araçla/arabayla taşımak |
cart someone or something off v.
|
|
486 |
Phrasals |
manşete, ekranlara taşımak |
catapult into v.
|
|
487 |
Phrasals |
kova ile taşımak |
bucket (up) v.
|
|
488 |
Phrasals |
kova ile taşımak |
bucket (out) v.
|
|
489 |
Phrasals |
(bir şeyi) taşımak |
convey (something) v.
|
|
490 |
Phrasals |
sürükleyerek içeri getirmek/taşımak |
drag in v.
|
|
491 |
Phrasals |
çekerek içeri getirmek/taşımak |
drag in v.
|
|
492 |
Phrasals |
kalbinde taşımak |
enshrine in heart v.
|
|
493 |
Phrasals |
arabayla oradan oraya götürmek/taşımak |
ferry around v.
|
|
494 |
Phrasals |
içeri bir şey getirmek/taşımak |
fetch something in v.
|
|
495 |
Phrasals |
birini/bir şeyi (bir yerden bir yere) taşımak |
fly someone or something (into some place) (from some place) v.
|
|
496 |
Phrasals |
birini/bir şeyi (bir yerden bir yere) taşımak |
fly someone or something in v.
|
|
497 |
Phrasals |
(bir şeyi bir yerden) sürüklemek/taşımak |
haul (something) from (something or some place) v.
|
|
498 |
Phrasals |
(bir şeyi bir yere) sürüklemek/taşımak |
haul (something) to (some place) v.
|
|
499 |
Phrasals |
(bir şeyi bir yerden başka bir yere) sürüklemek/taşımak |
haul (something) to (some place) from (some place) v.
|
|
500 |
Phrasals |
bir yere sürüklemek/taşımak |
haul to some place v.
|
|