araya - Turkish English Dictionary
History

araya



Meanings of "araya" in English Turkish Dictionary : 1 result(s)

Turkish English
General
araya between adv.

Meanings of "araya" with other terms in English Turkish Dictionary : 500 result(s)

Turkish English
Common Usage
araya girme intervention n.
bir araya getirmek gather v.
araya girmek intervene v.
bir araya getirmek gather v.
General
bir bölgede oturan insanların tartışmak veya eğlenmek için bir araya geldikleri yer community center n.
araya mesafe koyma aloofness n.
bir araya toplanma conglomeration n.
bir araya getirme concentration n.
bir araya toplanma assemblage n.
araya ilave etme intercalation n.
belirli bir amaçla bir araya gelen insanların veya milletlerin oluşturduğu grup league n.
bir araya getirme fabrication n.
araya bir şey sokma interpolation n.
bir araya gelme aggregation n.
araya ekleme intercalation n.
resimler (ressamın yapıp bir araya getirdiği) portfolio n.
bir araba içinde seyahat etmek için bir araya gelmiş olan insanlar carpool n.
yeniden bir araya gelme reunion n.
dünyanın veya belirli bir coğrafyanın bir araya getirilmiş haritalar derlemesi atlas n.
araya mesafe koyma distance n.
araya girme intercession n.
bir araya gelme concourse n.
bir araya toplanma aggregation n.
bir araya toplama assemblage n.
bir araya toplama agglomeration n.
dalların bir araya gelmesiyle oluşan birlik phylum n.
kitapta son okunan sayfayı bulmak için araya konulan karton, kurdele vb bookmark n.
araya eklenen şey insert n.
bir araya getirilmiş şey aggregate n.
insanların bir araya gelerek oluşturdukları topluluk passel n.
hayvan ve insan vücutlarını bir araya getirmeyle ilgili therianthropic n.
araya girme interlocation n.
araya girme intervenience n.
araya mesafe koyma distantiation n.
araya sokma intercalation n.
yeniden bir araya getirme reconsolidation n.
bir araya gelme coming together n.
araya girme insert n.
karı koca olarak bir araya gelme durumu conjugality n.
ailenin (bir vesile ile düğün vb.) yeniden bir araya gelmesi family reunion n.
farklı özelliklere sahip (benzer) nesnelerin bir araya gelip, birbirlerini etkiledikleri ortam melting pot n.
bir araya koyma apposition n.
ailenin bir araya gelmesi family gathering n.
ailenin bir araya gelmesi family get-together n.
karşıtlık yaratma amacıyla bir araya getirme juxtaposition n.
iki zıt anlamdaki sözcüğün bir araya gelip oluşturdukları sözcük a conflict in terms n.
iki zıt anlamdaki sözcüğün bir araya gelerek farklı anlama gelen bir sözcük oluşturması a conflict in terms n.
farklı malzemeleri bir araya getirip yeni bir şey ortaya çıkaran kimse bricoleur n.
bir araya getirme accombination n.
bir araya koyma accombination n.
asker ya da izcilerin bir araya gelmesi campfire n.
bir araya gelme adunation n.
izcilerin bir araya gelmesi camporee n.
(bir amaç için) bir araya gelme rally n.
bir araya gelme rallying n.
bir araya getirici ralling n.
bir araya getirmek için çağrı yapan ralling n.
birini desteklemek için bir araya gelmek rally round n.
bir araya toplayan kişi rallier n.
dans gibi amaçlar için bir araya gelme canticoy [obsolete] n.
yeniden bir araya toplama reaggregation n.
yeniden bir araya getirme reaggregation n.
yeniden bir araya getirme recollectedness n.
yeniden bir araya gelme reengagement n.
yeniden bir araya gelme re-engagement n.
araya mesafe koyma remoteness n.
bir araya getirilemeyen şeyler uncollectables n.
bir araya getiren kimse uniter n.
bir araya gelme unition n.
bağırarak araya girme barracking n.
zombi kostümleri giyen kimselerin kamuya açık alanda bir araya geldiği organizasyon zombie walk n.
yüksek uçan kuşların dairesel yukarı yönlü hava akımından faydalanmak için bir araya gelmesi kettle n.
bir şeyin bileşenlerinin bir araya gelme şekli makeup n.
lise mezunlarının bir araya gelmesi high school reunion n.
alıcılarla satıcıları veya potansiyel iş ortaklarını bir araya getirme hizmeti matchmaking n.
yorgan yapmak için bir araya gelme quilting n.
yorgan yapmak için bir araya gelme quilting bee n.
bir araya gelme hant [obsolete] n.
bir araya gelme haunt [obsolete] n.
(insanları, hayvanları) grup halinde bir araya getirmek herd together n.
rastgele bir araya getirilmiş bir grup şey hill n.
bir araya gelme hosting n.
derlemeleri toplayıp bir araya getiren, yazan veya yayına hazırlayan kimse miscellanist [uk] n.
bir araya gelip iş yönetimi meselelerini görüşen grup mote [obsolete] n.
bir araya getirme mount n.
ikinci kez bir araya gelme reunition n.
öğle yemeklerinde bir araya gelen grup luncheon club n.
kolayca sınıflandırılamayacak şekilde bir araya getirilmiş şey business n.
tasarruf veya birlikte üretim için bir araya getirilen benzer araçlar bütünü gang n.
bir araya getiren kimse musterer n.
toplu konuşma için bir araya gelen grup choir n.
toplu konuşma için bir araya gelen grup quire n.
çiftçilerle üreticileri ve üreticilerle de tüketicileri bir araya getirmeyi hedefleyen dernek grange n.
çiftçilerle üreticileri ve üreticilerle de tüketicileri bir araya getirmeyi hedefleyen çiftçi derneğine mensup kimse granger n.
çiftçilerle üreticileri ve üreticilerle de tüketicileri bir araya getirmeyi hedefleyen çiftçi derneklerinin politikaları grangerism n.
bir araya gelme hobnob n.
araya mesafe koyma iciness n.
bir araya gelince güçlü etki oluşturan ikili one-two n.
insanların bir araya gelmesi roll-up [australia] n.
iki veya daha fazla şeyin fiziksel olarak bir araya gelmesi impinging n.
derleyip bir araya getirme compilement [obsolete] n.
bir araya gelme congression n.
bir araya gelme conjugation n.
bir araya elen kimse conjunct n.
hafızada bir araya getirme connection n.
hayal gücüyle bir araya getirme connection n.
farklı içerikleri güzel şekilde bir araya getiren eser dish n.
bireylerin, kuruluşların veya sistemlerin bilgi toplamak ve işlemek üzere bir araya geldiği ortam information environment n.
bir araya gelme ingathering n.
bir araya getirme ingathering n.
araya giren şey come-between n.
araya giren kimse come-between n.
bir araya getirme comportation n.
işbirliği için bir araya gelme concurrency n.
bir araya gelme concurrency n.
misafir odasında bir araya gelenler drawing-room n.
eşyaları bir araya getirme packing n.
bir araya getirilme biçimi construction n.
bir araya getirme inning n.
araya konulan şey interlocation n.
araya eklemeli tartışma interlocutory n.
araya eklemeli diyalog interlocutory n.
araya girme interpellation [obsolete] n.
araya giren kimse interponent n.
araya giren kimse interposer n.
araya girme interposition n.
araya sokulan şey interposition n.
araya sokma interposure [obsolete] n.
araya girme interposure [obsolete] n.
araya sokma interserttion n.
araya ekleme interserttion n.
araya eklenen şey interserttion n.
araya girerek ödeme intervention n.
araya giren şey intrusive n.
toplumsal huzura destek amacıyla bir araya gelen sivil kuvvet posse n.
toplumsal huzura destek amacıyla bir araya gelen sivil kuvvet posse comitatus n.
toplumsal huzura destek amacıyla bir araya gelen sivil kuvvet üyesi posseman n.
farklı disiplinlerden uzmanların sorun çözmek için bir araya geldiği organizasyon sandpit n.
bir araya getirme amassing n.
bir araya gelme amassing n.
bir araya gelme coition [obsolete] n.
mısır ayıklamak için bir araya gelme cornhusking n.
bir araya gelme corroboree [australia] n.
bir araya gelme corrobory n.
bir araya getirme gather n.
belirli bir amaç için donatılıp bir araya getirilen şey preparation n.
(kitap veya dergide) katlanarak araya koyulan ek sayfa pullout n.
suçluların bir araya geldiği yer rookery [uk] n.
mezunların bir araya geldiği evden uzak tatil schoolie n.
nota kitabı şarkıları okumak için bir araya gelme singing [us] n.
düzenli bir araya gelen kilo verme grubu slimming club n.
erkeklerin bir araya gelmesi smoker n.
bir araya getirme solidification n.
insanların özellikle folk şarkıları söylemek için gayri resmi olarak bir araya gelmesi songfest n.
(ortamda) araya giren şey static n.
süper zihinlerin bir araya gelmesi supermind n.
bir araya gelme grouping n.
bir araya koymak assemble v.
bir araya getirmek pool v.
araya girmek intervene v.
biçimsiz parçalar halinde bir araya getirmek lump v.
araya girmek interrupt v.
bir araya getirmek assemble v.
bir araya getirmek congregate v.
birleşme suretiyle bir araya gelmiş olan şirketler grubunu ayrı şirketlere ayırmak delist v.
bir araya gelmek cluster v.
araya girmek interpose v.
bir araya getirmek piece together v.
her şeyi bir araya koymak lump everything together v.
araya gitmek be wasted v.
araya adam sokmak exert one's influence over v.
bir araya gelmek keep together v.
araya girmek mediate v.
bir araya gelmek coalesce v.
bir araya getirmek knock together v.
araya girmek step in v.
bir araya getirmek agglomerate v.
bir araya getirmek collect v.
bir araya getirmek gather up v.
bir araya toplanmak cluster v.
araya adam sokmak exert one's influence with somebody v.
araya girmek cut in v.
bir araya gelmek come together v.
araya girmek put in v.
bir araya getirmek conflate v.
araya girmek go between v.
araya ilave etmek intercalate v.
güçlükle bir araya getirmek scrape together v.
bir araya getirmek gather v.
araya girmek put in a word v.
bir araya toplanmak band together v.
iki yakasını bir araya getirmek get by v.
bir araya getirmek rake together v.
araya koymak put in somebody as intermediary v.
araya girmek butt in v.
bir araya getirmek (birilerini) throw together v.
bir araya toplamak lump v.
bir araya gelmek get together v.
araya girmek punctuate v.
araya girmek interfere v.
bir araya toplamak agglomerate v.
bir araya toplamak band together v.
bir araya toplamak huddle v.
bir araya getirmek concentrate v.
bir araya getirmek make up v.
araya girmek come between v.
bir şeyin parçalarını bir araya getirmek piece something together v.
bir araya gelip birleşmek inosculation v.
araya girmek break in v.
bir araya getirmek rally v.
bir araya toplamak huddle together v.
araya girmek intercede v.
tekrar bir araya gelmek reconvene v.
bir araya toplamak round up v.
bir araya sıkışmak huddle v.
bir araya gelmek gather v.
araya koymak interpose v.
bir araya getirmek band together v.
bir araya getirmek amass v.
güçlükle bir araya getirmek scrape up v.
bir araya gelmek forgather v.
ile bir araya gelmek rub elbows with v.
araya mesafe koymak keep one's distance v.
bir araya gelmek congregate v.
araya gitmek be lost v.
bir araya toplanmak huddle v.
bir araya gelerek karar almak concert v.
araya sıkışmak squeeze into v.
araya sıkışmak push one's way into v.
araya sıkışmak wedge oneself in v.
araya nifak sokmak cause a fit between v.
bir araya getirmek aggregate v.
araya sokmak insert v.
araya eklemek insert v.
araya adam sokmak ask (someone) to mediate v.
bir araya gelmek amass v.
araya girmek interpel v.
bir araya gelmek fraternize v.
bir araya gelmek fraternise v.
yeniden bir araya gelmek reunite v.
görüşmede araya girmek interrupt the conversation v.
tartışmada araya girmek interrupt the conversation v.
iki ucunu bir araya getirmek make ends meet v.
araya dalmak cut in v.
araya girmek embroil v.
bir araya getirmek fabricate v.
bir araya sıkışmak hucklebone v.
bir araya gelip konuşmak get together v.
(damar) bir araya gelip birleşmek inosculate v.
araya sokmak intercalate v.
bir araya toplanmak rally v.
biriyle araya mesafe koyarak iş yapmak deal at arm's length with someone v.
biriyle araya mesafe koyarak iş yapmak deal at arm's length with somebody v.
bir araya gelmek rally v.
bir araya getirmek raise v.
bir araya gelmek turn out v.
araya girmek chisel in v.
(konuşmada) araya girmek butt in v.
araya girmek chime in v.
araya girmek intervene between v.
tartışmada araya girmek break into a conversation v.
parçaları bir araya getirmek join parts together v.
bir araya toplamak aggregate v.
yeniden bir araya gelmek get back together v.
araya girmek get in the way v.
bir araya gelmek meet up v.
bir araya gelememek cannot meet v.
bir araya gelememek cannot come together v.
aileyi bir araya getirmek draw the family together v.
kaynakları (derleyip) toparlamak/bir araya getirmek marshall the resources v.
bir araya getirmek draw together v.
bir araya gelmek convene v.
(briç oyunu) araya girmek overcall v.
iskambil oyunlarında belirli kâğıtların bir araya gelmesi ile kazanılan sayıyı ilan etmek meld v.
araya sığdırmak shoehorn v.
araya sıkıştırmak shoehorn v.
araya alıvermek shoehorn v.
bir araya getirmek accoil [obsolete] v.
bir araya koymak accoil [obsolete] v.
bir araya getirmek assemble v.
bir araya getirmek band v.
(bir amaç için) bir araya gelmek rally v.
yeniden bir araya gelmek reassemble v.
yeniden bir araya toplamak reaggregate v.
yeniden bir araya getirmek reaggregate v.
yeniden bir araya getirmek recollect v.
yeniden bir araya getirmek reconstruct v.
yeniden bir araya gelmek reengage v.
yeniden bir araya gelmek re-engage v.
yeniden bir araya getirmek regather v.
yeniden bir araya gelmek regather v.
(giysinin kumaşını) tekrar bir araya getirmek regather [obsolete] v.
bir şeyin olmasını (araya girerek) engellemek get in the way v.
araya koymak thrust v.
araya girmek thrust v.
bir araya getirip bastırmak appress v.
iki veya daha fazla şeyin bir araya gelmesiyle oluşmak make v.
kalkandaki armaları bir araya getirmek empale v.
araya girmek entermete [obsolete] v.
bir araya getirmek upgather [obsolete] v.
parti halinde bir araya getirmek batch v.
bir araya gelmek mass v.
bir araya getirmek mass v.
bileşenleri bir araya getirmek make v.
(yumuşak taneciklerin) bir araya gelmesini ve yumuşak bir yarı katı kütle oluşturacak şekilde birbirlerine yapışmasını sağlamak mat v.
araya sıkıştırmak weave v.
araya sokmak weave v.
düşmanla bir araya gelmek meet v.
(ortak amaç veya duygu dolayısıyla) bir araya getirmek bond v.
(parçaları) pürüzsüz veya düzgün olması için bir araya getirmek fair v.
(farklı ögeleri) anlamlı bütün oluşturacak şekilde bir araya getirmek braid v.
kötü niyet ile bir araya getirmek host v.
yanlış şekilde bir araya getirmek misassemble v.
belirli bir açıda bir araya getirmek için uçlarına eğim vermek miter v.
gönyede bir araya getirmek mitre v.
(farklı türden unsurları) bir araya getirmek mix v.
birleşik etkisi için bir araya getirmek mount v.
tatsız bir sebeple bir araya gelmek rencontre v.
(biriyle) beklenmedik şekilde bir araya gelmek rencounter v.
çatışma için bir araya gelmek rencounter v.
bir araya getirmek yfere [obsolete] v.
bir araya gelmek yoke v.
parçaları bir araya getirmek put the pieces together v.
bir araya gelmek bunch (up) v.
aynı hizada bir araya gelmek line v.
araya girmek muck v.
çalışma veya vardiya yoluyla (parayı) güçlükle bir araya getirmek mucker [obsolete] v.
kitle halinde bir araya getirmek bulk v.
taşınacak yük için yeterli sayıda vagonu bir araya getirmek bunch v.
(mekanik veya elektronik parçaları) bütün olarak bir araya getirmek veya çalıştırmak gang v.
bir araya gelmek gemote v.
bir araya getirmek gemote v.
birkaç kaynaktan elde edilen bilgi parçaları bir araya getirerek yüzeysel bilgi edinmek glean v.
baştan savma şekilde bir araya getirmek rig v.
kenarlarını bir araya getirmek butt v.
aceleyle bir araya getirmek clamper [scotland] v.
bir araya getirmek clan (together) v.
araya girmek delimit v.
bir araya toplamak compendiate v.
bir araya gelmek congress v.
bir araya getirmek conject [obsolete] v.
bir araya gelmek conjugate v.
bir araya gelmek ingather v.
bir araya getirmek ingather v.
bir araya getirmek coadunate v.
bir araya getirmek coagment v.
bir araya getirmek coagulate v.
bir araya getirmek coalite v.
bir araya getirmek coarct [obsolete] v.
bir araya getirmek comingle v.
(belirli bir gruptan, bölgeden) bir araya getirmek draw v.
fırtınada bir araya gelip evden uzaklaşmak (sığır sürüsü) drift v.
bir araya getirmek in v.
ayrı topluluk olarak bir araya getirmek incanton v.
bir araya gelmek pack v.
düşüncesizce alelacele bir araya getirmek paper v.
bir araya getirmek parade v.
bir araya gelmek piece [obsolete] v.
araya girmek pipe in v.
bir araya getirmek consociate v.
bir araya getirmek constringe v.
bir araya getirmek co-une v.
araya sokmak intermeddle [obsolete] v.
araya girmek intermediate v.
araya koymak intermediate v.
araya girmek interpone v.
araya eklemek interpone v.
kendini araya koymak interpose v.
araya sokmak intersert [obsolete] v.
araya katmak intersert [obsolete] v.
bir araya toplamak pack v.
(insanları) bir araya getirmek sam [dialect] [uk] v.
kırıştırarak bir araya getirmek contract v.
bir araya getirmek contract v.
(bir araya) toplamak contrude v.
bir araya getirmek convent [obsolete] v.
bir araya toplamak convent [obsolete] v.
bir araya getirmek converge v.
bir araya gelmek cooccur v.
bir araya getirip iç içe geçirmek fold v.
bir araya gelmek foregather v.
tesadüfen bir araya gelmek foregather [rare] v.
bir araya gelmek osculate v.
araya yorum eklemek parenthesize v.
araya yorum eklemek parenthesise v.
bir araya getirmek prepare v.
bir araya gelmek press v.
bir araya üşüşmek pullulate v.
güçlükle bir araya getirmek scamble [dialect] v.
azar azar bir araya getirmek scrape v.
(para) bir araya getirmek scratch v.
iki yakasını zar zor bir araya getirmek scuffle v.
araya sıkıştırmak slot v.
bir araya toplamak slump v.
aniden araya girmek snap up v.
(bir şeyi) araya sıkıştırmak squeeze v.
bir araya gelmek stack v.
bir araya gelmek summat v.
bir araya getirmek summon v.
bir araya getirmek summon (up) v.
sinapsta bir araya gelmek synapse v.
bir araya getirmek synoecize v.
araya girip söylemek interpose v.
bir araya getirilmiş aggregate adj.
araya giren intrusive adj.
araya sokulmuş intercalary adj.
araya girilebilir interruptible adj.
araya giren interruptive adj.
usulüne uygun olarak bir araya gelinmiş duly convened adj.
bir araya gelmiş aggregational adj.
bir araya gelmiş agminate adj.
bir araya toplanmış agminate adj.
bir araya getiren congregatory adj.
bir araya getiren congregative adj.
bir araya getirilemez uncollectable adj.
sinsice araya giden encroaching adj.
bir araya getirilmemiş ungathered adj.
bir araya getirici unific adj.
araya girmeyen unintrusive adj.
iki zıt özelliği bir araya getiren hermaphrodite adj.
bir araya getirilmiş belirgin bir forma veya kökene ait hyphenate adj.
bir araya getirilmiş belirgin bir form veya kökenle ilgili hyphenate adj.
birbirini tamamlayan farklı parçaları bir araya getiren mix-and-match adj.
bir araya getirilmiş mustered adj.
bir araya getiren claudent adj.
birkaç noktadan erişilebilir olan halka şeklinde bir araya gelmiş (bağlantı uçları) multiple adj.
sertleştirilerek bir araya getirilmiş compacted adj.
bir araya gelen congressive adj.
bir araya getirilmiş in adj.
aynı takımdaymışçasına gayretle bir araya gelmiş in league (with) adj.
bir araya getirilen combinative adj.
bir araya getirilen combinatorial adj.
bir araya getirilen combinatory adj.
bir araya getirilmiş cut-and-paste adj.
bir araya getirilemeyen incommiscible adj.
birlik üyeleri olarak bir araya gelmiş incorporate [obsolete] adj.
araya parça karışmamış olan contiguous adj.
araya sıkıştırılmış interluded adj.
araya ait interludial adj.
araya benzeyen interludial adj.
araya ait intermissive adj.
araya giren intervenient adj.
araya giren intervenient adj.
bir araya gelen introvenient adj.
bir araya getirilebilir convenable adj.
bir araya gelen snap adj.
ile bir araya getirilen bound by adj.
personeli bir araya getiren staff adj.
araya mesafe koyma at arm's length adv.
bir araya gelerek/getirerek rallingly adv.
yeniden bir araya getirerek recollectedly adv.
araya giren faktör olmaksızın direct adv.
araya komisyoncu sokmadan direct adv.
araya sıkıştırarak parenthetically adv.
Phrasals
bir araya getirmek tack together v.
bir araya getirmek rake up v.
güçlükle bir araya getirmek rake up v.
araya sıkıştırmak throw in v.
etraflarında at sürerek (sığırları) bir araya toplamak round in v.
bir araya getirmek whip in v.
bir araya gelmek için davet etmek call in v.
güçlükle bir araya getirmek scare up v.
bir araya getirmek knock up v.
araya girmek step between (someone or something) v.
bir araya toplanmak cluster together v.
bir şeye karşı bir araya gelmek combine (something) against (someone or something) v.
bir şeye karşı bir araya gelmek combine something against someone or something v.
toplayıp bir araya getirmek compile (something) from (something) v.
(biri ya da bir şey) hakkında bir araya gelmek converge in upon (someone or something) v.
(birine ya da bir şeye) karşı bir araya gelmek converge in upon (someone or something) v.
bir noktada bir araya gelmek converge in upon (someone or something) v.
bir araya getirmeye çalışmak steer toward something v.
araya girmek put in v.
araya girmek cut in v.
araya girmek break in v.
araya girmek push in v.
araya kaynamak blend in v.
araya sıkıştırmak work in v.
birini başka biri ile buluşturmak/bir araya getirmek reunite someone with someone v.
bir araya gelmek pull together v.
bir araya gelmek rally together v.
birilerini toplamak/bir araya getirmek huddle someone together v.
bir araya getirmek put people or things together v.
bir araya toplamak/getirmek marshal someone or something together v.
bir araya getirmek unite together v.
bir araya gelmek throw in with someone v.
bir araya getirmek throw together v.
etrafında toplamak/bir araya getirmek gather someone or something to oneself v.
iki yakayı bir araya getirememek scratch along v.
ile bir araya getirmek get together with v.
ile bir araya gelmek get together with v.
parçaları bir araya getirerek bir şeyi monte etmek tack together v.
tartışmada araya girmek put in v.
(parçaları) bir araya getirmek tack together v.
özensizce bir araya getirmek cram together v.
araya girmek cut off v.
bir araya gelmek double up v.
bir araya getirmek draw up v.
bir araya getirmek draw up v.
bir araya getirmek draw up v.