altında - Turco Inglés Diccionario
Historia

altında



Significados de "altında" en diccionario inglés turco : 30 resultado(s)

Turco Inglés
Common Usage
altında beneath prep.
altında underneath prep.
altında below prep.
altında under prep.
General
altında underlying adj.
altında down below adv.
altında under adv.
altında alowe [dialect] adv.
altında neath prep.
altında down prep.
altında sub prep.
altında aneath [scottish] prep.
altında behind prep.
altında below prep.
altında doon [scotland] prep.
altında doun [scotland] prep.
altında by prep.
altında hyp- pref.
altında infra pref.
altında bel abrev.
Trade/Economic
altında below adv.
Technical
altında alow adv.
altında beneath adv.
altında below adv.
altında underneath adv.
altında under adv.
altında sub pref.
Medical
altında sub- pref.
Biology
altında inferior adj.
Archaic
altında unneath prep.

Significados de "altında" con otros términos en diccionario inglés turco: 500 resultado(s)

Turco Inglés
Common Usage
normalin altında subnormal adj.
altında yatan underlying adj.
General
asgari ücretin altında çalıştırılan işçi substandard employe n.
geminin su çizgisinin altında bulunup su almaya veya atmaya yarayan delik sea cock n.
etki altında kalma prepossession n.
göz altında oluşan torbamsı şişlik pouch n.
buyruk altında olan biri minion n.
vesayet altında olma tutelage n.
gerçek değerinin altında paha biçme underestimate n.
bir yönetim altında bulunan aynı türden bir grup ticari kuruluş syndicate n.
belli şartlar karşılanıncaya kadar kontrolü altında tutan escrowee n.
çığ altında kalma durumunda kayakçının yerini tespite yarayan sinyaller gönderen radyo vericisi avalanche transceiver n.
baskı altında tutma repression n.
özellikle kuzeybatı ispanya'da akarsu vadilerinin sular altında kalmasıyla oluşan dar ve uzun koylar ria n.
çalı (ormandaki/korudaki büyük ağaçların altında yetişen) undergrowth n.
tek yönetim altında bulunan örgütlü siyasal toplum state n.
içkinin etkisi altında olmama sobriety n.
başka bitkilerin altında büyüyen bitki understorey n.
çalılar ve ağaççıklar (ormandaki/korudaki büyük ağaçların altında yetişen) underbrush n.
bir devletin egemenliği altında bulunan toprakların tümü home town n.
belli şartlar karşılanıncaya kadar malın üçüncü bir şahsın kontrolü altında tutulması escrowing n.
baskı altında kalma smother n.
güçlü bir devletin koruma ve denetimi altında olan devlet protectorate n.
aynı yönetim altında bulunan gazeteler grubu a newspaper syndicate n.
ağaç altında büyüyen çalılar underwood n.
şeytanın etkisi altında diabolicalness n.
bir diğerinin hesabına ve onun ismi altında kitap yazan kimse ghostwriter n.
daha kuvvetli bir ışık altında mum ışığının görülememesi durumu shadowing n.
basınç altında tutma pressurisation n.
gözetim altında koruma sentinelling n.
baskı altında olma tensity n.
gerçek değerinin altında paha biçme lowball n.
gerçek değerinin altında paha biçme underreckoning n.
mahcur altında kimse ward n.
risk altında olma imperilment n.
tehlike altında olma imperilment n.
(bir durumun vb) altında yatan nedenler underlying results n.
(bir durumun vb) altında yatan sonuçlar underlying results n.
tüp içine basınç altında hava verilmesi pertubation n.
kısmen zeminin altında bulunan bina katı semi-basement n.
altında yatan sebep underlying reason n.
büyük ağaçların altında yetişen bitkiler undergrowth n.
altında yatan sır underlying secret n.
bir maddenin etkisi altında araç kullanma dui n.
altında yatan anlam core meaning n.
göz altında bulundurma surveillance n.
altında yatan neden the underlying cause n.
problemin altında yatan sebep the underlying reason (for the problem) n.
altında yatan sebep the underlying reason n.
altında yatan sebep the underlying cause n.
altında yatan neden the underlying reason n.
altında toplamak group something under something n.
bir yöneticinin altında çalıştırdığı kişi sayısı span of control n.
bir yöneticinin altında çalıştırdığı kişi sayısı span of management n.
altında yatan/temelindeki mantık underlying logic n.
su altında nefesini tutma rekoru record of holding breath underwater n.
su altında nefes tutma rekoru record of holding breath underwater n.
su altında nefesini tutma rekoru record for underwater breath holding n.
su altında nefes tutma rekoru underwater breath holding record n.
su altında nefesini tutma rekoru underwater breath holding record n.
su altında nefes tutma rekoru record for underwater breath holding n.
ağırlığı altında sendelemek stagger under the weight of n.
etki altında kalmama objectivity n.
basınç altında tutma pressurization n.
gözetim altında koruma sentineling n.
bir diğerinin hesabına ve onun ismi altında kitap yazan kimse ghost-writer n.
1 cent'in altında bir değere sahip olan bakırdan doğu hint adaları madeni para pice n.
baskı altında soğukkanlılık cool n.
baskı altında soğukkanlılık assuredness n.
baskı altında soğukkanlılık poise n.
baskı altında soğukkanlılık aplomb n.
baskı altında soğukkanlılık sang froid n.
koltuk altında zarar görmeden taşınmak için tasarlanmış üç ya da dört köşeli katlanabilir şapka chapeau bras n.
fiziksel veya ahlaki açıdan baskı altında olma necessity n.
japonca'da dağın altında anlamına gelen soyadı yamashita n.
baskı altında bozulmama unbreakableness n.
(bir şeyin) altında çıkıntı yapmış şey underlap n.
altında yatan anlam undermeaning n.
(birinin emri altında yapılan) yardım underministry n.
tahmin edilen performansın altında kalan işletme underperformer n.
altında yatan his undersense n.
altında çubuk bulunan bir at nalı bar shoe n.
bilgisayar tuşlarının altında ve etrafında biriken pislik keyboard plaqu n.
(sürerken dik duruş için) pedalları koltuğun altında olma uprightness n.
(su altında arama yapan) dalgıç urinator n.
çatı teknesi veya küvet gibi bir tesisatın altında yer alan su toplama haznesi safe n.
belirli koşullar altında eski biçimine dönen metalik malzeme marmem n.
kötü kimseleri uzaklaştırmak veya baskı altında tutmak için linç kanunu yöntemlerini kullanan kanun dışı bir teşkilat white cap n.
yasalarla koruma altında olup eğlence ve endüstriyel amaçlı kullanımı kısıtlı olan bölge wilderness area n.
bir şeyin altında yatan amaç meaning n.
ağırlığı genellikle 1/8 karatın altında olan, büyük bir taş parçasından kesilmiş küçük elmas melee n.
kalçanın hemen altında biten aşırı kısa etek microskirt n.
havanın zemine bitişik olmayıp altında katı veya sıvı yüzey bulunmayan herhangi bir bölgesi midair n.
havanın zemine bitişik olmayan veya altında katı veya sıvı yüzey bulunmayan herhangi bir noktası veya bölgesi mid-air n.
madeni paraların, banknotların ve nişanların devlet otoritesi altında üretildiği yer mint n.
taşınabilir kaplarda basınç altında sıvılaştırılmış bütan veya propan gazı bottle gas n.
zorlu koşullar altında kaçma hijra n.
zorlu koşullar altında kaçma hijrah n.
dış etki altında kalan kimse hostage n.
(gezilere katılan gençler için) denetim altında uygun fiyatlı konaklama sunan sistem hostel n.
avuç içinde, parmakların altında yer alan ve el falcıları tarafından mizaca ve kişisel özelliklere dair bilgi verdiğine inanılan küçük et çıkıntısı mountain n.
ışın demeti ufkun altında kalan bir ışığın gökyüzünde oluşturduğu parıltı loom n.
sahip olduğu dikey çubuğun orta noktasının üzerinde ve altında olmak üzere iki adet enine çubuk içeren haç lorraine cross n.
sahip olduğu dikey çubuğun orta noktasının üzerinde ve altında olmak üzere iki adet enine çubuk içeren haç cross of lorraine n.
yaratıcı bir işin altında yatan veya sembolik olarak kendini gösteren tema mythoi n.
eteklerin arkasında bel hizasının altında bulunan fiyonk, fırfır gibi süsleme bustle n.
içgözlemsel analizde deneycinin belirlediği fiziksel koşullar altında deneyimlerini anlatan kimse observer n.
yükümlülük altında olma obstriction n.
atmosfer buharının sıfır derecenin altında yoğunlaşması ile soğuk yüzeyin ufak buz kristalleri ile kaplanması rind n.
(armada) hac işaretinin altında yer alan basamak degree n.
su altında kalma demersion n.
çatı kornişinin altında bulunan diş şeklinde kare kuşak dental n.
eskiden ibrani topraklarında ibranilerin koruyuculuğu altında yaşayan yabancı ger n.
başka birinin adı altında edebi eser yazan kimse ghost n.
kısmen toprağın altında yer alan ambar grave [dialect] [uk] n.
muhafızın koruması altında olma guardage n.
at arabasının altında veya arkasında bulunan yerinden oynamış tahta heck board n.
dertlerin altında ezilmiş (talihsizlik gibi sebeplerle) oppression n.
belirli koşullar altında elde edilebilecek en iyi sonuç optimum n.
belirli şartla altında elde edilen en yüksek derece optimum n.
birini aşırı derecede etki altında bırakma overexposure n.
dış paketin altında yer alan ikinci ambalaj overwrap n.
töhmet altında bırakan kimse imputer n.
yazı tipini istenen hale getirerek basıma hazırlayan kişinin altında çalışan bir grup dizgici companionship [uk] n.
töhmet altında bırakan kimse dispraiser n.
alt dudağın altında bulunan pul doku infralabial n.
bir alt takımın altında ve familyanın üstünde sınıflandırılan organizmalara ilişkin taksonomik kategori infraorder n.
acele ettirilip baskı altında olma drive n.
çeki hayvanlarının çekme güçlerinin standart koşullar altında test edildiği bir yarışma draw n.
bir şeye daldırılarak kaplanmış eşyanın altında biriken damlalar drip n.
aynı çatı altında yaşayan tüm aile üyeleri family [obsolete] n.
çizim kağıdının altında kullanılan bir malzeme packing n.
(özellikle italyan asıllı) niteliksiz göçmen işçilerin işini sözleşme altında güvenceye alan kimse padrone n.
sular altında bırakmak ingulfment n.
sular altında kalma ingulfment n.
kilit altında tutulan şey inlock n.
ağırlık altında yamulma pandation [obsolete] n.
satürn etkisi altında doğduğu düşünülen kimse saturnist n.
tiyatroda paradilerin altında yer alan bölüm parterre n.
ışık etkisi altında fiziksel veya kimyasal değişime uğrayan pigment photopigment n.
subay rütbesinin altında bir kuvvete bulunan itfaiyeci private n.
13 yaşın altında olan çocuk preteener n.
(eski roma'da) konsüllerin yetkisi altında seçilmiş yargıçlık yapmış kimse pretorian n.
(toplama kampındaki mahkumlar gibi) baskı veya tehdit altında çalışan insan grubu slave labor n.
ortalamanın altında boyuta sahip kimse small person n.
itibar zedeleyip zan altında bırakan sıfat smear word n.
duman altında kalmış oda smoke-filled room n.
nazikçe kontrol altında tutma snaffle n.
maddenin orta basınç altında akışkanlık eğilimi göstermediği dirençli hal solidness n.
başkasının tesiri altında gerçekleştirilen hareket spuddle [dialect] n.
el altında tutulan şey standby n.
açlık sınırı altında kalan maaş starvation wages n.
denetmen yetkisi altında giren şey stewardry [scotland] n.
ortalamanın altında zeka subintelligence n.
boyunduruk altında yaşama subjectness n.
su altında kalma submergement n.
en uygun seviyenin altında kalan durum suboptimisation [uk] n.
en uygun seviyenin altında kalan durum suboptimization [us] n.
mikroskop tablası altında yer alan bir donatı substage n.
yer altında yaşayan canlı subterranean n.
yer altında çalışan kimse subterranean n.
yer altında bulunan mekan subterranity n.
toprak altında yaşayan canlı subterrestrial n.
bir yöneticinin yetkisi altında bulunan bölge superintendency n.
ortak yönetim altında faaliyet gösteren taşımacılık hizmeti system n.
(pencere altında yapılan) serenat serenade n.
ayak altında çiğnemek tread down v.
altında yatmak lie behind v.
koruma altında tutmak conserve v.
el altında bulundurmak have something available v.
zan altında bulunmak be under suspicion v.
el altında bulundurmak keep something available v.
işgal altında tutmak occupy v.
altında yatmak underlie v.
sorumluluğu altında olmak be under someone's charge v.
gözetim altında tutmak (bir yeri) cover v.
kuşatma altında tutmak besiege v.
ayak altında çiğnemek tread under foot v.
altında kalmak be unable to retort v.
ayak altında çiğnemek trample on v.
ayak altında çiğnemek trample down v.
altında ezilmek (sorumluluk ağır bir iş vb) be overwhelmed with v.
suyun altında yüzmek swim under water v.
şüphe altında olmak be under a cloud of suspicion v.
etki altında bırakmak bias v.
minnet altında kalmamak repay a favour v.
minnet altında kalmak be under obligation v.
baskı altında tutmak keep down v.
altında olmak underlie v.
fazla yük altında bulunmak (yapı) be under stress v.
şüphe altında bırakmak cloud v.
töhmet altında bırakmak implicate v.
el altında bulundurmak keep something at arm's length v.
altında kalmamak make it up to somebody v.
abluka altında tutmak blockade v.
tek çatı altında toplamak gather under a single roof v.
kontrol altında tutmak kept down v.
egemenliği altında olmak be under the sway of v.
nüfuzu altında olmak be under the sway of v.
altında kalmak swallow v.
aynı çatı altında toplamak assemble under the same roof v.
el altında bulundurmak keep something near at hand v.
baskı altında tutmak repress v.
el altında olmamak be out of reach v.
kontrol altında tutmak keep under control v.
aynı çatı altında toplamak bring together under the same roof v.
ayak altında olmak be in the way v.
elinin altında bulundurmak keep something by one v.
sorumluluğu altında olmak be in one's charge v.
pişmek (kaynama noktasının biraz altında bir derecede) simmer v.
elinin altında olmak be within arm's reach v.
şartlı tahliyeden sonra gözetim altında olmak be on probation v.
çatısı altında toplanmak fall under v.
el altında bulundurmak have something on hand v.
kilit altında tutmak lock up v.
göz hapsi altında olmak be under house arrest v.
ayak altında kalmak be where everybody passes by v.
söz altında kalmamak be quick to retort v.
kilit altında saklamak lock up v.
bir şeyi kilit altında tutmak lock something up v.
çiğnemek (ayak altında) trample v.
kontrol altında tutmak stake in v.
altında kalmamak repay v.
manevi baskı altında olmak be under pressure v.
güzel ve masum bir kisve altında saklamak (kötü bir şeyi) sugarcoat v.
pişirmek (kaynama noktasının biraz altında bir derecede) simmer v.
ayak altında çiğneyerek birini öldürmek trample someone to death v.
sıkı bir gözetim altında tutmak keep a close watch on v.
altında ... yatmak smack of v.
sular altında bırakmak submerge v.
baskı altında tutmak restrain v.
baskı altında olmak be under pressure v.
uzun süreliğine muhafaza altında tutmak mothball v.
birinin altında çalışmak work under someone v.
sular altında kalmak submerge v.
el altında bulundurmak keep something at one's fingertips v.
şüphe altında olmamak be in the clear v.
baskı altında tutmak coerce v.
sular altında olmak be awash v.
altında toplamak subsume under v.
el altında olmak be at hand v.
aynı yönetim altında birleştirmek syndicate v.
risk altında olmak hang by a thread v.
bir şeyi kilit altında tutmak lock something away v.
kontrol altında tutmak keep down v.
kontrol altında tutmak keep a tight rein on v.
el altında bulundurmak keep something handy v.
etki altında bırakmak prejudice v.
baskı altında tutmak press somebody close v.
el altında bulundurmak keep something readily available v.
koruma altında olmak be under guard v.
altında ezilmek (sorumluluk ağır bir iş vb) be overwhelmed by v.
sel altında kalmak be flooded v.
enkaz altında kalmak stay under the debris v.
el altında bulundurmak keep something within reach v.
el altında bulundurmak keep something accessible v.
şüphe altında olmak be under a cloud v.
müşahede altında tutulmak keep under observation v.
altında bulunmak underlie v.
ayak altında bırakmak leave where it will be stepped on v.
ayak altında çiğnemek override v.
baskı altında tutmak concuss v.
bir şey elinin altında bulunmak have something at one's fingertips v.
ayak altında dolaşmak get in somebody's way v.
altında olmak be underlying v.
etki altında kalmak be under the influence v.
risk altında olmak be on the line v.
disiplin altında tutmak keep under v.
baskı altında tutmak contain v.
gerçek değerinin altında paha biçmek underestimate v.
mevsim normallerinin altında seyretmek be below seasonal normals v.
sorumluluk altında bırakmak encumber v.
psikolojik baskı altında olmak be under psychological pressure v.
zan altında bırakmak bring someone under suspicion v.
adı altında birleşmek merge under the title of v.
adı altında birleşmek merge under the name of v.
zan altında olmak be under suspicion v.
şüphe altında olmak be under suspicion v.
laf altında kalmamak give as good as one gets (in an argument) v.
laf altında kalmamak give the correct and necessary response v.
çatısı altında toplanmak bring together under the same roof v.
bir çatı altında toplamak gather under a single roof v.
çatısı altında toplanmak gather under the same roof of v.
çatı altında toplamak gather under a single roof v.
himayesi altında hareket etmek act under the auspices of v.
masmavi gökyüzünün altında uzanıp yatmak lie down under blue sky v.
aynı çatı altında yaşamak live under the same roof v.
zan altında kalmak be under suspicion v.
baskı altında hissetmek feel under pressure v.
baskı altında kalmak be under pressure v.
baskı altında kalmak remain under pressure v.
enkaz altında kalmak be trapped in the wreckage v.
enkaz altında kalmak be buried in the wreckage v.
göçük altında kalmak be trapped in the wreckage v.
göçük altında kalmak be buried in the wreckage v.
karantina altında olmak be in quarantine v.
çığ altında kalmak be buried under avalanche v.
çatı altında toplamak gather under the roof v.
zor şartlar altında yaşamak live in hard conditions v.
kontrol altında tutmak keep something in check v.
kontrol altında olmak be under control v.
mikroskop altında incelemek examine under the microscope v.
gözlem altında tutmak keep under observation v.
gözlem altında tutmak keep under supervision v.
gözlem altında tutmak keep under surveillance v.
gözlem altında tutmak place under surveillance v.
ortalamanın altında kalmak be below the average v.
etkisi altında kalmak be impressed v.
etkisi altında kalmak be under the influence of v.
kontrol altında tutmak discipline v.
bir bayrak altında toplamak unite under one flag v.
bir bayrak altında toplamak unite under a single flag v.
öküz altında buzağı aramak view with a jaundiced eye v.
-in töhmeti altında kalmak bear the blame for v.
-in altında bulunmak underlie v.
-in altında yatmak underlie v.
baskı altında tutmak hold down v.
kontrol altında tutmak get under control v.
gözetim altında tutmak guard v.
ayak altında çiğnemek tramp down v.
göz altında bulundurmak keep under surveillance v.
sıkı disiplin altında tutmak regiment v.
gözlem altında tutmak keep someone under observation v.
müşahede altında tutmak keep someone under observation v.
sıkı denetim altında tutmak keep someone under one's thumb v.
ateş altında tutulmak come under fire v.
(sinirini vb) kontrol altında tutmak choke-down v.
(sinirini vb) kontrol altında tutmak choke back v.
(sinirini vb) kontrol altında tutmak choke off v.
bir başlık altında toplamak collect under the same title v.
birisinin altında çalışmak work under someone v.
bir başlık altında toplamak collect under the same heading v.
tehdit altında olmak be under threat v.
kar altında kalmak be covered in snow v.
karlar altında kalmak be buried under snow v.
karlar altında kalmak be covered in snow v.
kar altında kalmak be buried under snow v.
kritik seviyenin altında seyretmek be below the critical level v.
-in tehlikesi altında kalmak be under the threat of v.
zor şartlar altında görev yapmak work under difficult conditions v.
zor şartlar altında görev yapmak work under hard conditions v.
zor şartlar altında çalışmak work under hard conditions v.
zor şartlar altında çalışmak work under difficult conditions v.
zor şartlar altında çalışmak work under harsh conditions v.
zor şartlar altında görev yapmak work under harsh conditions v.
garantisi altında olmak be under the guarantee of v.
soruşturma altında olmak be under investigation v.
soruşturma altında bulunmak be under investigation v.
çatısı altında çalışmak work under the umbrella of v.
tehlikesi altında olmak be in danger of v.
kanatları altında yaşamak live under the wings of v.
durumu kontrol altında tutmak handle the situation v.
ateş altında tutup bulunduğu yerden kıpırdayamaz hale getirmek pin v.
kontrol altında-olmamak not be under control v.
çok baskı altında kalmak be under a lot of pressure v.
çok baskı altında olmak be under a lot of pressure v.
büyük bir stres altında olmak be under a lot of stress v.
-in gözetimi altında olmak be under the control of v.
töhmet altında bırakmak inculpate v.
töhmet altında bırakmak incriminate v.
risk altında olmak be at peril v.
bir ağacın altına/altında uzanmak lay down under a tree v.
altında araba olmak have a car v.
iflas tehdidi altında yaşamak live under the threat of bankruptcy v.
altında/alt katında yaşamak/oturmak live under something v.
bir hukuk bürosunun altında/alt katında yaşamak/oturmak live under a law office v.
toprağın altında çürümek rot in the ground v.
işte baskı altında olmak be under pressure at work v.
su altında nefesini tutmak hold his/her breath underwater v.
(soyları/soyu) yok olma tehdidi altında olmak be under the threat of extinction v.
(soyu/soyları) tükenme tehdidi altında olmak be under the threat of extinction v.
hasır altında tutmak keep under cover v.
bir/tek bayrak altında toplamak unite/gather under a single flag v.
bir/tek bayrak altında toplamak unite/gather under one flag v.
büyük baskı altında olmak be under a lot of pressure v.
ağırlığı altında sendelemek reel under the weight of v.
enkaz altında kalmak get trapped under debris v.
göçük altında kalmak get trapped under debris v.
enkaz altında kalmak be trapped under the rubble v.
risk altında olmamak bear no risk v.
enkaz altında kalmak be trapped under rubble v.
... riski altında olmak be under the risk of v.
risk altında olmak be under risk v.
sorumluluğu altında olmak be under someone's responsibility v.
sorumluluğu altında olmak be one's responsibility v.
sorumluluğu altında olmak be under the responsibility of someone v.
altında yatıyor olmak be underlying v.
kötü şartlar altında mücadeleye devam etmek struggle along under these poor conditions v.
gözlem altında tutulmak be/put on probation v.
gözlem altında tutmak put on probation v.
kontrol altında tutmak control v.
kapasitesinin altında yüklemek underload v.
anahtarı paspasın altında koymak put the key under the mat v.
birinin altında/emrinde çalışmak work/serve under someone v.
su altında nefes alamamak can't breathe under water v.
tahmin edilen performansın altında kalmak underperform v.
aynı çatı altında toplanmak gather under the same roof v.
egemenliği altında tutmak hegemonise v.
egemenliği altında tutmak hegemonize v.
esaret altında yetiştirilmek be bred in captivity v.
harekete geçmeye mecbur kalacak şekilde baskı altında kalmak be pressed up to the point of action v.
stres altında kalmak remain under stress v.
stres altında kalmak be under stress v.
sorumluluk altında bırakmak accumber v.
yükümlülük altında olmak be under obligation v.
kontrol altında tutmak check v.
birinin koruması altında olmak have a care v.
kontrolü altında tutmak have in hand v.
(sıvıyı) katılaştırmadan veya kristalleştirmeden donma noktasının altında soğutmak undercool v.
(bir şeyin) altında büyümek undergrow v.
(bir şeyin) altında çıkıntı yapmak underlap v.
(birinin emri altında) yardım etmek underminister v.
altında sürmek underrun v.
altında devam etmek underrun v.
altında uzanmak underrun v.
baskı altında tutmak hold [scottish] v.
(yarış atı) maksimum hızının altında koşmak hang v.
kilit altında tutmak uplock [obsolete] v.
kontrol altında tutmak leash v.
kontrol altında tutmak bind v.
(bir şeyin) yüzeyinin altında oyuk açmak mine v.
altında tekerlek varmış gibi taşımak bowl v.
sıkıntılar altında ezmek break v.
yanlış etki altında bırakmak misbias v.
arabanın altında kalmak be run over by a car v.
(bir yerden çıkması gereken şeyi) kontrol altında tutmak hush v.
mürebbiye kontrolü altında olmak governess v.
(birini) belirli bir faaliyetten men etmeden gözetim altında tutmak graylist v.
yoksulluğun altında ezmek gripe v.
sert bir şekilde ayak altında çiğnemek hobnail v.
kol altında taşımak oxter [scotland] v.
çarpıcı veya hatırda kalıcı pasajları genel başlıklar altında düzenlemek commonplace v.
(bilgiyi) baskı altında açığa çıkarmak disgorge v.
ayak altında çiğnemek conculcate [obsolete] v.
yükselerek altında bırakmak cover v.
(baskı altında) verimini kaybedip dağılmak crack (up) v.
su altında kalmak drown v.
yükümlülük altında bırakmak incomber v.
birlik altında toplamak consociate v.
(hristiyanlık'ta) dini kardeşlik altında toplamak consociate [us] v.
kontrol altında tutmak contain v.
sular altında bırakmak ingulf v.
kilit altında tutmak inlock v.
kilit altında saklamak inlock v.
kayıt altında çiftleştirmek pedigree v.
soy kütüğü altında çiftleştirmek pedigree v.
sel altında kalmak flood v.
ayak altında çiğnemek foil [obsolete] v.
gözetim altında tutmak follow v.
ayak altında çiğnemek scamble [dialect] [uk] v.
(para karşılığı rütbe uygulaması altında kurulan askeri heyeti) lağvetmek sell [uk] v.
kuşatma altında tutmak siege v.
kontrol altında tutmak sneb [dialect] [uk] v.
kontrol altında tutmak snib [dialect] [uk] v.
kontrolü altında tutmak pocket v.
altında yağın varlığını tespit etmek prove (up) v.
(gücünü kontrol altında tutmak için) var gücü ile yarışmamak stall [obsolete] v.
kontrol altında tutmak still v.
suyun altında olmak submarine v.
suyun altında hareket etmek submarine v.
suyun altında çalışmak submarine v.
suyun altında bulunmak submarine v.
su altında yüzmek submarine v.
su altında tutmak submerse v.
(sözleşme altında) ödeme teminatı vermek subscribe v.
sular altında bırakmak surround [obsolete] v.
gözetim altında tutmak survey v.
altında ezilmek crack v.
sular altında kalmak flood v.
(su) altında kalmak overwhelm v.
altında ezmek overwhelm v.
kontrol altında tutan disposing adj.
ay altında bulunan sublunar adj.
uyuşturucu madde etkisi altında drugged adj.
şeytanın etkisi altında diabolical adj.
kisvesi altında under cover of adj.
kilit ve anahtar altında saklanmayan loose adj.
ayaklar altında çiğnenmiş downtrodden adj.
su altında olan underwater adj.
el altında ready adj.
el altında at hand adj.
ses hızının altında subsonic adj.
zorba bir yönetim altında under an oppressive regime adj.
borç altında behindhand adj.
su altında kullanılan underwater adj.
kuşatma altında under siege adj.
dingil altında asılı underslung adj.
perdesi altında under cover of adj.
himaye altında under escort adj.
vasatın altında below average adj.
normalin altında substandard adj.
şeytanın etkisi altında demoniacal adj.
boyunduruk altında olmayan yokeless adj.
birisinin nüfuzu altında under someone's thumb adj.
belli şartlar karşılanıncaya kadar üçüncü bir şahsın kontrolü altında tutulmuş escrowed adj.
manda altında olan mandated adj.
askeri kontrol altında olmayan demilitarised adj.
gereken ağırlığın altında olan underweight adj.
içkinin etkisi altında olmayan sober adj.
baskı altında captive adj.