eşya - Turco Inglés Diccionario

eşya

Significados de "eşya" en diccionario inglés turco : 45 resultado(s)

Turco Inglés
Common Usage
eşya ware n.
They are usually used under a sink or for storage of massive ware.
Genellikle bir lavabonun altında veya büyük eşyaların depolanması için kullanılırlar.

More Sentences
eşya article n.
The Commission's proposed directive covers all uses of pentaBDE, and articles containing pentaBDE.
Komisyonun önerdiği direktif pentaBDE'nin tüm kullanımlarını ve pentaBDE içeren eşyaları kapsamaktadır.

More Sentences
General
eşya objects n.
The fact that the rooms are big will help you to place your objects more comfortably.
Odaların büyük olması eşyalarınızı daha rahat yerleştirmenize yardımcı olacaktır.

More Sentences
eşya stuff n.
I left some stuff at my mother's house.
Annemin evinde bazı eşyalarımı unuttum.

More Sentences
eşya belongings n.
Otherwise, gather your belongings together and go!
Aksi takdirde eşyalarınızı toplayın ve gidin!

More Sentences
eşya furniture n.
I don't have any furniture.
Eşyam yok.

More Sentences
eşya article n.
These hand-made articles differ in quality.
Bu el yapımı eşyaların kaliteleri farklıdır.

More Sentences
eşya things n.
Tens of things, funny sounds, mini-games and more are waiting for you.
Onlarca eşya, komik sesler, mini oyunlar ve dahası sizleri bekliyor.

More Sentences
eşya goods n.
Tools and materials for the manufacture of a soldering iron can be purchased at any electrical goods store.
Havya üretimi için alet ve malzemeler herhangi bir elektrikli eşya mağazasından satın alınabilir.

More Sentences
eşya possession n.
All my possessions are in a storage locker.
Tüm eşyalarım bir depoda duruyor.

More Sentences
Trade/Economic
eşya luggage n.
Tom didn't take much luggage with him.
Tom yanına fazla eşya almadı.

More Sentences
eşya item n.
It is important to get rid of unnecessary items in terms of the minimalist lifestyle.
Minimalist yaşam tarzı açısından gereksiz eşyalardan kurtulmak önemlidir.

More Sentences
Technical
eşya goods n.
It must be strong enough to storage our home goods.
Ev eşyalarımızı depolayacak kadar güçlü olmalı.

More Sentences
General
eşya appointments n.
eşya freight n.
eşya impedimenta n.
eşya furnish n.
eşya property n.
eşya belonging n.
eşya gear n.
eşya freightage n.
eşya thing n.
eşya traps n.
eşya effects n.
eşya bulk n.
eşya commodity n.
eşya furnishing n.
eşya effect n.
eşya having n.
eşya mobble n.
eşya moble n.
eşya gudes [scotland] n.
eşya guids [scotland] n.
eşya geer [obsolete] n.
eşya stick n.
Trade/Economic
eşya ware n.
eşya commodity n.
eşya furnishing n.
Law
eşya thing n.
eşya property n.
eşya res n.
Latin
eşya bona n.
Archaic
eşya traffic n.
eşya impediments n.
eşya pelf n.

Significados de "eşya" con otros términos en diccionario inglés turco: 500 resultado(s)

Turco Inglés
General
boynuzdan yapılmış eşya horn n.
We used to use horn combs to comb our hair.
Eskiden saçlarımızı taramak için boynuzdan yapılmış taraklar kullanırdık.

More Sentences
hediyelik eşya souvenir n.
You will find the most interesting souvenirs at the Tung Choi marketplace.
En ilginç hediyelik eşyaları Tung Choi pazarında bulacaksınız.

More Sentences
eşya (belirli bir iş için) gear n.
We spent the afternoon cleaning our gear.
Öğleden sonrayı eşyalarımızı temizleyerek geçirdik.

More Sentences
hediyelik eşya dükkanı souvenir shop n.
The same is true of restaurants, souvenir shops and boutiques.
Aynı durum restoranlar, hediyelik eşya dükkanları ve butikler için de geçerlidir.

More Sentences
deri eşya leather good n.
We don't carry leather goods.
Deri eşya taşımıyoruz.

More Sentences
gümüş eşya silver n.
My mom took out the silvers for our guests.
Annem misafirlerimiz için gümüş eşyaları çıkardı.

More Sentences
beyaz eşya white goods n.
There are all white goods available in the kitchen.
Mutfakta tüm beyaz eşyalar mevcuttur.

More Sentences
gümüş eşya silverware n.
If you don't keep the silverware polished, it'll lose its luster.
Gümüş eşyaları cilalı tutmazsan parlaklığını kaybederler.

More Sentences
antika eşya antique n.
The shop buys and sells antiques.
Dükkân antika eşya alıp satıyor.

More Sentences
cam eşya glassware n.
He carried the glassware with care.
Cam eşyaları özenle taşıdı.

More Sentences
hatıra (eşya) souvenir n.
This is a souvenir from Hokkaido.
Bu, Hokkaido'dan bir hatıra.

More Sentences
kişisel eşya personal effects n.
The suspect had to lay all his personal effects on the table.
Şüpheli tüm kişisel eşyalarını masanın üzerine koymak zorunda kaldı.

More Sentences
uğurlu eşya good luck charm n.
This is my good luck charm.
Bu benim uğurlu eşyam.

More Sentences
duvara asılan eşya hanging n.
A red hanging covered his bedroom wall.
Duvara asılı kırmızı halı yatak odasının duvarını süslüyordu.

More Sentences
kişisel eşya movable n.
The insurance doesn't cover the movables.
Sigorta kişisel eşyaları kapsamamaktadır.

More Sentences
cam eşya glass n.
She had to sell her collection of glass and paintings.
Cam eşya ve resim koleksiyonunu satmak zorunda kaldı.

More Sentences
porselen eşya porcelain n.
Can you help me to arrange the porcelains on the table?
Porselen eşyaları masaya yerleştirmeme yardım eder misiniz?

More Sentences
hediyelik eşya almak buy souvenirs v.
Tourists often bought souvenirs in this shop.
Turistler bu dükkandan sık sık hediyelik eşya alıyorlardı.

More Sentences
özel eşya belongings n.
Who left their belongings in the meeting room?
Kim özel eşyalarını toplantı odasında bıraktı?

More Sentences
Colloquial
kayıp eşya bürosu/alanı lost and found n.
You may find your umbrella at the Lost and Found.
Şemsiyenizi Kayıp Eşya Bürosu'nda bulabilirsiniz.

More Sentences
Trade/Economic
beyaz eşya white goods n.
The furniture and white goods are included in the price.
Mobilya ve beyaz eşyalar fiyata dahildir.

More Sentences
çalıntı eşya alıp satan kişi fence n.
The fence paid a below-market price for the stolen brooch.
Çalıntı eşya alıp satan şahıs, bu çalıntı broşa piyasa değerinin altında bir fiyat ödemiştir.

More Sentences
hediyelik eşya dükkanı souvenir shop n.
You can also visit the souvenir shops.
Hediyelik eşya dükkanlarını da ziyaret edebilirsiniz.

More Sentences
Law
kişisel eşya personal effects n.
The suspect had to lay all his personal effects on the table.
Şüpheli tüm kişisel eşyalarını masaya koymak zorunda kaldı.

More Sentences
General
çini eşya chinaware n.
çatal bıçak gibi eşya tableware n.
hatıra eşya remembrance n.
seramik eşya ceramic n.
porselen eşya chinaware n.
çalıntı eşya steal n.
eşya taşıma işleri yapan kurum veya ortaklık hold n.
seramikten yapılmış eşya ceramicware n.
evin bahçesinde yapılan istenmeyen eşya satışı yard sale n.
özel eşya peculiar n.
beyaz eşya white appliances n.
yeni alınan eşya veya kitap vb (koleksiyona) accession n.
örgü eşya knitwear n.
porselen eşya ware n.
eşya deposu işçisi warehouser n.
kayıp eşya lost property n.
eşya hukuku things n.
beyaz eşya satışı white sale n.
demir eşya onarımı yapan kimse smith n.
özel eşya personalty n.
eşya hukuku things law n.
kayıp eşya bürosu lose office n.
toptan eşya fiyat indeksi wholesale price index n.
hayırsever bir kurum yararına yapılan kullanılmış eşya satışı jumble n.
menkul eşya chattel n.
islami cam eşya islamic glassware n.
gereksiz eşya lumber n.
örme eşya knitwear n.
taşınabilir eşya chattel n.
menkul eşya movables n.
kristal eşya crystal n.
teleferikle eşya nakletme sistemi telpherage n.
eşya piyangosu raffle n.
sabit eşya fixture n.
kiralık eşya rental n.
kayıp eşya waif n.
dükkandan eşya çalma shoplifting n.
eşya sandığı packing box n.
triko eşya knit goods n.
değersiz eşya truck n.
kaza vb bir olayın ardından gemiden kurtarılan eşya ve yükler salvage n.
örme eşya knit goods n.
değersiz eşya crap n.
özel eşya personal effects n.
kutsal eşya sandığına koyma enshrinement n.
yardım dernekleri yararına yapılan kullanılmış eşya satışı rummage sale n.
demir eşya yapan kimse smith n.
hayırsever bir kurum yararına satılmak üzere biriktirilen kullanılmış eşya jumble n.
standart yapılan eşya ile ilgili utility n.
pirinçten yapılmış eşya veya kaide brass n.
şahsi eşya personal effects n.
yüzen sahipsiz eşya flotsam n.
kişisel eşya belongings n.
ticari eşya merchandise n.
kurtarılan eşya salvage n.
eşya hukuku real law n.
hediyelik eşya dükkanı curiosity shop n.
eşya vagonu freight car n.
sabit eşya (bir yapıya/odaya ait) fixture n.
sahipsiz (eşya) waif n.
eşya vagonu luggage van n.
banyoya ait sabit eşya bathroom fixtures n.
korunmak için birine veya bir yere bırakılan eşya safety deposit n.
değerli eşya valuable article n.
beyaz eşya devir hızı spin n.
lüzumsuz eşya lumber n.
seramikten yapılmış eşya ceramic ware n.
belirli bir veya birkaç kategoride insan veya eşya taşımayı üstlenen taşıyıcı common carrier n.
gereksiz eşya white elephant n.
düzensizce yayılmış eşya clutter n.
eşya (sahne dekorunda kullanılan) property n.
eşya tekerleği castor n.
seramik eşya ceramics n.
kullanılmayan eşya lumber n.
bir azizin bedeninden artakalan parça veya özel eşya relic n.
eşya sandığı packing case n.
yüzen sahipsiz eşya flotage n.
yeşil eşya green goods n.
eşya deposu sahibi warehouseman n.
çelik eşya steel n.
portatif eşya portable n.
yapılmış eşya/yiyecek manufacture n.
eşya karışıklık raporu property irregularity report n.
eşya hukuku law of things n.
kutsal eşya sandığına koyma enshrining n.
cam eşya satan kimse glassman n.
fantezi eşya fancy goods n.
eski eşya dükkanı junk shop n.
emanet eşya bürosu check room n.
kayıp eşya bürosu lost property office n.
sahibi belirsiz eşya waif n.
sahibi çıkmamış eşya unclaimed merchandise n.
parça eşya parcel goods n.
kayıp evcil hayvan/eşya lost pet/item n.
tahta antika eşya treen n.
keçi kılından yapılan eşya challis n.
satılık eşya goods for sale n.
değerli eşya çekmecesi till n.
sabit eşya fixtures n.
eşya sundurması goods shed n.
kullanılmış elbise vey eşya hand-me-down n.
tutkal vb'nden oluşan ve kalıplara dökülerek çeşitli eşya yapılan madde papier-maché n.
mağazalardan eşya çalan kişi shop-lifter n.
içinde her türlü eşya satılan büyük alışveriş merkezi hypermarket n.
demirbaş eşya çizelgesi inventory n.
çalınmış eşya booty n.
nadir ve değerli eşya curio n.
denize atılan eşya jetsam n.
eski eşya odası lumber-room n.
menkul eşya movable n.
hırsız tarafından atılan eşya waif n.
eşya arabası luggage van n.
eşya ya da yük vagonu van n.
döşemelik eşya upholstery n.
unutulmuş eşya mislaid goods n.
eşya taşıma işi head end business n.
cam eşya glasswork n.
madeni eşya hardware n.
kişisel eşya personal belonging n.
kişisel eşya chattel n.
üst ve eşya araması body and belongings search n.
kişisel eşya baggage n.
ucuz cicili bicili hediyelik eşya tchotchke n.
elektrikli eşya electric appliance n.
kişisel eşya paraphernalia n.
elektronik eşya electronic appliance n.
elektronik eşya electronic item n.
ikinci el eşya satışı rummage sale n.
hayırsever bir kurum yararına yapılan kullanılmış eşya satışı jumble sale n.
kullanılmış eşya satışı rummage sale n.
hayırsever bir kurum yararına yapılan kullanılmış eşya satışı rummage sale n.
kullanılmış eşya satışı jumble sale n.
ikinci el eşya satışı jumble sale n.
fil dişi eşya ivory n.
deri eşya leather goods n.
dikkat kırılacak eşya fragile! n.
değerli eşya article of value n.
bir hayır kurumu vb yararına ikinci el eşya satışı rummage sale n.
bir hayır kurumu vb yararına ikinci el eşya satışı jumble sale n.
beyaz eşya major appliance n.
beyaz eşya domestic appliance n.
kayıp ve buluntu eşya bürosu lost property [uk] n.
kayıp eşya bürosu lost-and-found (us) n.
kayıp eşya bürosu lost property [uk] n.
kayıp ve buluntu eşya bürosu lost-and-found (us) n.
kayıp ve buluntu eşya bürosu lost-and-found office n.
kayıp eşya bürosu lost-and-found office n.
koleksiyonluk eşya collectable n.
eşya makbuzu baggage check n.
kristal eşya crystalware n.
değerli eşya thing of value n.
kayıp eşya kutusu lost and found box n.
kıymetli eşya valuable item n.
kıymetli eşya article of value n.
kıymetli eşya valuable article n.
koruyucu aksesuar/eşya protective gear n.
kayıp ve bulunan eşya ofisi lost and found office n.
kayıp ve bulunan eşya ofisi lost articles (canada) n.
kayıp ve bulunan eşya ofisi lost property (uk) n.
kayıp ve bulunan eşya ofisi lost and found (us) n.
hediyelik eşya alışverişi souvenir shopping n.
beyaz eşya dükkanı appliance store n.
dekoratif eşya decorative article n.
(eşya) saklama çantası storage bag n.
antika eşya a piece of bric-a-brac n.
eski eşya alıp satan kimse ragman n.
eşya kutusu caddy n.
kullanılmayan eşya depolama kutusu caddy n.
lüzumsuz eşya veya çöp satıcısı raff merchant n.
ucuz cicili bicili hediyelik eşya chachka n.
eski eşya rechauffe n.
ıvır zıvır eşya novity n.
bir azizin bedeninden artakalan parça veya özel eşya relict [obsolete] n.
bir azizin bedeninden artakalan parça veya özel eşya relik [obsolete] n.
düzen sağlamaya yarayan eşya tidy n.
ahşap eşya timber n.
emaye veya vernikli metal eşya tole n.
çöpten kullanılabilir veya satılabilir eşya arama totting [brit] n.
kayıp eşya soruşturma birimi tracer n.
tahta eşya treenware n.
ucuz cicili bicili hediyelik eşya tsatske n.
ucuz cicili bicili hediyelik eşya tshatshke n.
çok sayıda eşya array n.
kırılması zor olan eşya veya nesne unbreakable n.
kırılmaz eşya unbreakable n.
beyaz eşya large appliance n.
eşya bölmeli bir motosiklet bagger n.
koleksiyonu daha büyük göstermek için tutulan değeri düşük eşya filler n.
yerine daha iyisi bulunana kadar koleksiyonda tutulan düşük kaliteli eşya filler n.
benzer türden bir grup eşya barrel n.
sak gibi malzemeden yapılmış eşya bass n.
deri eşya leather n.
vermont'un bennington kasabasında üretilen seramik eşya bennington ware n.
vermont'un bennington kasabasında üretilen seramik eşya bennington pottery n.
vermont'un bennington kasabasında üretilen seramik eşya bennington n.
ucuz değersiz eşya falderol n.
ucuz değersiz eşya frill n.
ucuz değersiz eşya folderal n.
ucuz değersiz eşya jimcrack n.
hindistan'da yapılan bir tür metal eşya biddery ware n.
sahipsiz eşya waift [obsolete] n.
kutsal eşya odasındaki lavabo lavatory n.
mandarin kıyafeti giymiş figürleri barındıran gösterişli motiflerle süslenmiş ve çin porseleninden imal edilmiş eşya mandarin porcelain n.
mandarin kıyafeti giymiş figürleri barındıran gösterişli motiflerle süslenmiş ve çin porseleninden imal edilmiş eşya mandarin n.
kıl kumaştan yapılmış eşya haircloth n.
taşınabilir eşya mebles [obsolete] n.
yepyeni eşya minter n.
at arabasında kapağı sürücü koltuğu olarak kullanılan eşya kutusu box seat n.
pirinç eşya yapan kimse brasier n.
kırılabilir eşya breakaway n.
kutsal eşya muhafazası hierotheca n.
domuz derisinden yapılan eşya hogskin n.
endüstriyel işlem sırasında eşya tutan işçi holder n.
halka şeklinde eşya hoop n.
fal, büyü gibi amaçlarla kullanılan kristal eşya mirror n.
değersiz eşya mockado [obsolete] n.
değişim aracı, zenginlik göstergesi veya ödeme aracı olarak kullanılan eşya money n.
bir grup eşya rendezvous [obsolete] n.
koleksiyonluk eşya gabion n.
başka eşyaya çok benzeyen eşya look-alike [us] n.
orijinalinin aynısı eşya look-alike [us] n.
kayıp eşya bürosu lost property [uk] n.
baklava biçimli dekoratif eşya lozenge n.
dörtgen şeklinde dekoratif eşya lozenge n.
uğurlu eşya lucky n.
fırındaki içi seramik eşya dolu kaplar bung n.
süslemeli eşya geometric n.
geometrik tasarımlı eşya geometric n.
eşya listesi muster n.
eşya listesi muster roll n.
eşya grubu choir n.
eşya sınıfı quire n.
eşya grubu quire n.
eşya sınıfı choir n.
kendine eşya emanet edilen kimse depositary n.
hediyelik eşya giftable n.
hediyelik eşya mağazası giftshop n.
fluorspattan yapılan ve renkli metal parçalar ile süslenen, doğu'ya özgü bir cam eşya türü murrhine glass n.
eksik sete ait eşya oddment n.
büyük eşya oversize n.
ikinci el eşya satışı rummage n.
yardım dernekleri yararına yapılan kullanılmış eşya satışı rummage n.
küçük ve bedava eşya goody n.
kahverengi veya benekli sırlı toprak eşya bennington ware n.
kahverengi veya benekli sırlı toprak eşya bennington pottery n.
kahverengi veya benekli sırlı toprak eşya bennington n.
sargılı eşya circumvolution n.
dekoratif eşya conceit n.
sevkiyat için eşya paketleyen kimse crater n.
değersiz eşya dido n.
dekoratif eşya doodad n.
ayyaşlaın eşya taşıdığı bohça drum [australia] n.
kısa süreliğine eşya bırakma drop-off n.
taşınabilir kişisel eşya ve ekipman duffel [us] n.
değersiz eşya fangle n.
(diğer ulaşım imkanları bulunmadığı sırada) gezginler için eşya ve bagaj taşıyan adam packer n.
aşırılmış eşya pilferage n.
(seyahatlerde hediyelik eşya olarak alınan) ilginç süs eşyası curiosity n.
işe yaramaz eşya inutility n.
kişiye ait eşya peculiar n.
(özellikle yatılı okullarda) çocukların oyuncak ve eşya sandığı play-box n.
porselen eşya porcelain ware n.
kullanışsız eşya discommodity n.
kilden yapılmış eşya figuline n.
uzunluk ve genişliğine göre ince olan düz eşya flat solid n.
katlanır eşya foldaway n.
açılır kapanır eşya foldaway n.
portatif eşya foldaway n.
katlanabilir portatif eşya fold-up n.
dövüş yemini olarak düşmanın alması için yere atılan eldiven, şapka gibi kişisel eşya gauge n.
söğütten yapılmış eşya osiery n.
ham deriden yapılmış eşya parfleche n.
sabit eşya perennial n.
dik konumda duran eşya prick [obsolete] n.
presle çömlek/cam eşya şekillendiren kimse presser n.
kullanılmadığında yuvarlanıp kaldırılan eşya roll-up n.
kırık dökük eşya romage [scotland] n.
twist-off kapaklı eşya screw top n.
amerikalı balina avcılarının fildişi veya balina çubuğundan yaptığı oyma eşya scrimshaw n.
mühür taşıyan eşya seal n.
şala benzer eşya shawl n.
dandik eşya shoddy n.
eşya sırası single file n.
yapmacık süslü eşya prettyism n.
kabartma tasarımlı eşya stamp [obsolete] n.
ticari bir cam eşya markası steuben n.
dağınık eşya öbeği stray [obsolete] n.
birbirini tamamlayan eşya takımı suit n.
dekoratif eşya ornament n.
sapasağlam eşya mother n.
halfa otundan yapılmış eşya sparterie n.
tespihe benzeyen eşya paternoster n.
rehin verilen eşya pawn n.
dayanıklı eşya permanency n.
değerli eşya swag n.
taklit eşya imalatçısı faker n.
geçici boyayla renklendirilmiş eşya fugitive n.
eşya ve aksesuarlar furnishment n.
çalmak (eşya/para vb) nick v.
eşya çalmak pinch v.
çalınmış eşya veya parayı sahibine geri vermek kick back v.
para veya eşya çalmak steal v.
eşya çalmak rip off v.
eşya kurtarmak salvage v.
çömlekçi çarkında çamura şekil verip bir eşya yapmak throw v.
eşya taşımak carry/move furniture v.
(eşya vb.) uzatmak give v.
valize eşya yerleştirmek pack v.
varış veya eşya teslimini imza yoluyla kaydetmek sign in v.
(kullanılmış eşya veya malzemeleri) isteyenlere vermek freecycle v.
eşya aşırmak skilder v.
iple bağlı (eşya, hayvan vb.) tethered adj.
(kibarca) önceden kullanılmış (eşya/mal) previously enjoyed adj.
kullanılmış/ikinci el (eşya/mal) previously enjoyed adj.
tabanı sarı renkli karışık renkleri ile bilinen cam eşya tipi amberina adj.
kayıp eşya içeren lost-and-found adj.
taşınabilir ve şahsi (eşya) moveable adj.
kutsal eşya hırsızlığı için ceza veren piacevole adj.
(giysi, eşya) ekim dikim yaparken kullanıma yönelik plantation adj.
kısa ve hantal (eşya) fubsy [uk] adj.
kısa ve hantal (eşya) fubby adj.
az eşya ile light adv.
Phrasals
eşya toplamak pack up v.
olmaması gereken yerde olmak (eşya) lie around/about v.
(birinden) para/eşya/takı koparmak beguile (someone) out of (something) v.
(birinden) para/eşya/takı koparmak beguile someone out of something v.
(eşya vb.) toplamak collect up v.
(eşya vb.) toplamak collect something up v.
Colloquial
ıvır zıvır eşya nifle n.
ıvır zıvır eşya niffnaff n.
üç kuruşluk eşya two-spot n.
dekoratif eşya googaw n.
belirli bir araç, makine veya eşya kullanan kimse jockey n.
ucuz cicili bicili hediyelik eşya chotchke n.
kayıp eşya kutusu lost and found n.
kayıp ve bulunan eşya ofisi lost and found n.
kayıp ve buluntu eşya bürosu/alanı lost and found n.
(elektronik eşya) bozmak brick v.
Idioms
fuzuli eşya kitchen-sink n.
(eşya) bozulmak go west v.
(eşya, alet) uzun zamandır el değmemiş olmak collect dust v.
sadece yetecek kadar kişi veya eşya kullanmak keep no more cats than can catch mice v.
birbirinden farklı fakat birbirini tamamlayan parçaları (kıyafet, eşya) seçip bir araya getirerek uyumlu/düzenli bir takım oluşturmak mix and match v.
Trade/Economic
toptan eşya fiyatları indeksi index of wholesale prices n.
kullanılmış eşya unapproved merchandise n.
taşınan eşya freight n.
tasfiye edilecek eşya goods to be disposed n.
muhayyer eşya goods on approbation n.
gönderilen eşya shipment n.
sahibi çıkmamış eşya unclaimed merchandise n.
aynı eşya identical goods n.
hasara elverişli eşya unapproved merchandise n.
menkul eşya chattel goods n.
ülkeye sokulan kaçak eşya contraband n.
kaçak eşya contraband n.
hediyelik eşya satış mağazası gift market n.
eşya sigortası freight insurance n.
paketlenmiş eşya package n.
antik eşya antique n.
zati eşya personal belongings n.
ticari mahiyetteki eşya commercial goods n.
toptan eşya fiyat indeksi wholesale price indices n.
toptan eşya fiyatları endeksi wholesale price index n.
deftere kayıtlı eşya inventory n.
hak iddia edilmemiş eşya unclaimed merchandise n.
toptan eşya indeksi wholesale price index n.
gümrüklenmemiş eşya antreposu bonded warehouse n.
gayrimenkul eşya real chattel n.
terkedilmiş gemi ya da eşya derelict n.
geri gelen eşya returned goods n.
madeni eşya hardware n.
bozulmaya elverişli eşya unapproved merchandise n.
bir eşya, mal veya fikre karşı uzun süreli duygu, düşünce ve tepki attitudes n.
eşdeğer eşya equivalent goods n.
kişiye ait eşya personal effects n.
biriktirilmiş eşya store n.
rehnedilen eşya security n.
emanet olarak kendisine eşya bırakılması bailee n.
ticari eşya article of trade n.
indirimli eşya tezgahı bargain counter n.
bırakılmış eşya left property n.
değerli eşya valuable article n.
eşya sigortası property insurance n.
eşya hukuku law of property n.
eşya sandığı packing case n.
kırılabilen eşya fragile articles n.
misli eşya fungible goods n.
toptan eşya fiyat endeksi index of wholesale prices n.
toptan eşya fiyat endeksi wholesale price index n.
taşınabilir eşya movables n.
eşya nakliyat işi head-end business n.
ticari mahiyete olmayan eşya non-commercial goods n.
şahsi eşya effects n.
ıskarta eşya rummage goods n.
çalınmış eşya ve değeri capitale n.
değerli eşya saklamak için kullanılan yer safe deposit n.
değerli eşya valuable n.
madeni eşya dükkanı hardware store n.
ticari eşya goods n.
hediyelik eşya dükkanı gift market n.
genel eşya bayii general line distributor n.
menkul eşya goods n.
ucuz eşya reyonu bargain basement n.
eşya nakliyecisi freight carrier n.
ticari eşya commercial commodity n.
ithalatçı ve ihracatçı tarafından gümrük idarelerine verilen eşya listesi customs entry n.
kişisel eşya goods and chattels n.
ticari eşya merchandise n.
ticari eşya commodity n.
eşya sandığı packing box n.
demirbaş eşya inventory stock n.
mamul eşya manufactured article n.
demir eşya ironware n.
maddi eşya değeri tangible value n.
demirbaş eşya furniture n.
bir satın alma işleminde ürün bedelinin bir kısmını ödemek için verilen eşya trade-in n.
eşya piyangosu raffle n.
ticari eşya stoku stock of merchandise n.
eşya defteri stock book n.
toptan eşya endeksi wholesale product index n.
mamul eşya manufactured goods n.
eşya listesi inventory n.
lüks eşya sanayii luxury industry n.
beyaz eşya tüketimi white goods consumption n.
madeni eşya metalware n.
hayırsever bir kurum yararına yapılan kullanılmış eşya satışı rummage sale n.
hayırsever bir kurum yararına yapılan kullanılmış eşya satışı jumble sale n.
evden eve eşya taşıma şirketi moving company n.
manipüle edilmemiş eşya belgesi certificate of non-manipulation n.
manipüle edilmemiş eşya belgesi non-manipulation certificate (nmc) n.
fransız menşeli bir elektronik eşya mağazası darty n.
beyaz eşya üreticileri white goods manufacturers n.
beyaz eşya imalatçıları white goods producers n.
beyaz eşya üreticileri white goods producers n.
beyaz eşya imalatçıları white goods manufacturers n.
beyaz eşya white goods n.
toptan eşya fiyat endeksi wholesale price index n.
pul veya sikke kataloğunda belli bir eşya için teklif edilen fiyat catalogue n.
pul veya sikke kataloğunda belli bir eşya için teklif edilen fiyat catalog n.
eşya veya ürünü alıcı adaylarına uygulamalı olarak tanıtma demonstration n.
ticari eşya gds (goods) n.
ıvır zıvır eşya dükkanı swagshop n.
gümrükten eşya kaçırmak smuggle v.
Law
hükümetin muhafazasında bulunan eşya property in government custody n.
mahkeme emanetindeki eşya lis pendens n.
taşınabilir eşya chattel good n.
taşınır eşya chattel goods n.
sübut vasıtası olan eşya evidentiary material n.
tevdi edilmiş eşya goods delivered to another n.
gaip edilen eşya lost property n.
fenni kıymeti haiz eşya objects of scientific value n.
sirkat edilen eşya stolen property n.
ucuz eşya reyonu bargain basement n.
bir gayrimenkulün tamamlayıcı parçası olan menkul eşya local chattel n.
terekede bulunan kişisel eşya heirlooms n.
eşya hukukuna dair kanunlar law of property acts n.
malikin zilyetliğindeki menkul eşya chose in possession n.
menkul eşya chose transitory n.
kaçak eşya contraband n.
ülkeye sokulan kaçak eşya contraband n.
belirli bir eşya üzerindeki geçici haciz particular lien n.
belirli bir eşya üzerindeki ihtiyati haciz particular lien n.
hapsedilen eşya distress n.
satın alınarak sahip olunmuş eşya acquest n.
kişisel menkul eşya personal property n.
kişisel eşya personal property n.
eşya üzerindeki hapis hakkı distraint n.
gayrimenkul eşya things real n.
menkul eşya things personal n.
menkul eşya movables n.
hem menkul ve hem de gayrimenkul niteliğinde olan eşya mixed property n.
hırsızın elinde yakalanan çaldığı eşya mainour n.
taşınır eşya movable property n.
asıl eşya principal property n.
eşya hukuku law of property n.
gayrimenkul eşya real chattel n.