sürüklemek

Sens de "sürüklemek" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 64 résultat(s)

	Catégorie	Turc	Anglais
Common Usage
1	Common Usage	sürüklemek	drag v.
She dragged the box of glassware into the kitchen. Cam eşya kutusunu mutfağa sürükledi. More Sentences
2	Common Usage	sürüklemek	waft v.
3	Common Usage	sürüklemek	haul v.
General
4	General	sürüklemek	lug v.
They lugged the refrigerator up the stairs. Buzdolabını merdivenlerden yukarı sürüklediler. More Sentences
5	General	sürüklemek	drift v.
The wind drifted the sand. Rüzgar kumu sürükledi. More Sentences
6	General	sürüklemek	sweep v.
Suddenly, he was swept along by the roaring crowd. Gürleyen kalabalığın arasında aniden sürüklendi. More Sentences
7	General	sürüklemek	lead v.
Information insecurity would lead us into an age of piracy. Bilgi güvensizliği bizi bir korsanlık çağına sürükleyecektir. More Sentences
8	General	sürüklemek	carry v.
He was carried by the waves away from the shore and out to sea. Dalgalar onu kıyıdan uzaklaştırdı ve denize sürükledi. More Sentences
9	General	sürüklemek	drag v.
She dragged me to the window and pointed at a deer. Beni pencereye doğru sürükleyerek bir geyiği işaret etti. More Sentences
10	General	sürüklemek	drive v.
His suspicious actions drove her into jealousy. Şüpheli hareketleri onu kıskançlığa sürükledi. More Sentences
Phrasals
11	Phrasals	sürüklemek	carry off v.
The swollen streams and rivers carried off everything in their path. Kabaran dereler ve nehirler önlerine çıkan her şeyi sürükleyip götürmüştür. More Sentences
Informatics
12	Informatics	sürüklemek	dragging v.
Tom has been dragging his feet. Tom ayaklarını sürüklüyor. More Sentences
Automotive
13	Automotive	sürüklemek	drift v.
The wind drifted the sand. Rüzgar kumları sürükledi. More Sentences
Marine
14	Marine	sürüklemek	drag v.
Drag and drop the file you want to open. Açmak istediğiniz dosyayı sürükleyip bırakın. More Sentences
Apiculture
15	Apiculture	sürüklemek	drive v.
Burma's rulers have driven themselves and their people into a cul-de-sac. Burma'nın yöneticileri kendilerini ve halklarını bir çıkmaz sokağa sürüklediler. More Sentences
General
16	General	sürüklemek	rug [dialect] [uk] n.
17	General	sürüklemek	tug v.
18	General	sürüklemek	entail v.
19	General	sürüklemek	involve v.
20	General	sürüklemek	schlep v.
21	General	sürüklemek	hale v.
22	General	sürüklemek	pull v.
23	General	sürüklemek	train on v.
24	General	sürüklemek	carry away v.
25	General	sürüklemek	waft v.
26	General	sürüklemek	drag along v.
27	General	sürüklemek	lead to v.
28	General	sürüklemek	draw v.
29	General	sürüklemek	make leeway v.
30	General	sürüklemek	sweep away v.
31	General	sürüklemek	eat at v.
32	General	sürüklemek	drail v.
33	General	sürüklemek	wash away v.
34	General	sürüklemek	pluck v.
35	General	sürüklemek	eat away v.
36	General	sürüklemek	shuffle v.
37	General	sürüklemek	train v.
38	General	sürüklemek	incline v.
39	General	sürüklemek	sweep before one v.
40	General	sürüklemek	schlepp v.
41	General	sürüklemek	touse v.
42	General	sürüklemek	trindle v.
43	General	sürüklemek	haul v.
44	General	sürüklemek	entrain v.
45	General	sürüklemek	tew [obsolete] v.
46	General	sürüklemek	touze [dialect] v.
47	General	sürüklemek	towse v.
48	General	sürüklemek	entrain v.
49	General	sürüklemek	hary v.
50	General	sürüklemek	hug [dialect] [uk] v.
51	General	sürüklemek	light v.
52	General	sürüklemek	lurry v.
53	General	sürüklemek	shlep v.
54	General	sürüklemek	snake v.
55	General	sürüklemek	sowl v.
Phrasals
56	Phrasals	sürüklemek	drag away v.
57	Phrasals	sürüklemek	carry (someone or something) along with (someone or something) v.
58	Phrasals	sürüklemek	carry away v.
59	Phrasals	sürüklemek	sweep along v.
Technical
60	Technical	sürüklemek	trail v.
Automotive
61	Automotive	sürüklemek	trail v.
Marine
62	Marine	sürüklemek	overrake v.
63	Marine	sürüklemek	rouse v.
Marine Biology
64	Marine Biology	sürüklemek	haul v.

Sens de "sürüklemek" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 162 résultat(s)

	Catégorie	Turc	Anglais
General
1	General	kötü yola sürüklemek	corrupt v.
Mike was accused of corrupting the kids in his neighbourhood. Mike, mahallesindeki çocukları kötü yola sürüklemekle suçlanıyordu. More Sentences
2	General	peşinden sürüklemek	trail v.
The child was trailing the toy all over the house. Çocuk oyuncağını evin her yerine peşinden sürüklüyordu. More Sentences
3	General	(imleci) sürüklemek	hover v.
You can hover the cursor by using the touchpad. Dokunmatik yüzeyi kullanarak imleci sürükleyebilirsiniz. More Sentences
4	General	intihara sürüklemek	drive someone suicide v.
5	General	su ile sürüklemek	wash away v.
6	General	açmaza sürüklemek	drag something into a deadlock v.
7	General	felakete sürüklemek	undo v.
8	General	sürüklemek (rüzgar/dalga)	waft v.
9	General	açmaza sürüklemek	get into a tight corner v.
10	General	açmaza sürüklemek	come to dead end v.
11	General	açmaza sürüklemek	lead to a stalemate v.
12	General	açmaza sürüklemek	be caught in a cleft stick v.
13	General	açmaza sürüklemek	lead into a dead end v.
14	General	depresyona sürüklemek	get into depression v.
15	General	depresyona sürüklemek	go into depression v.
16	General	çaresizliğe sürüklemek	drive someone to despair v.
17	General	borç batağına sürüklemek	get into debt v.
18	General	borç batağına sürüklemek	sink into debt v.
19	General	borç batağına sürüklemek	fall into debt v.
20	General	borç batağına sürüklemek	drive into debt v.
21	General	borç batağına sürüklemek	run into debt v.
22	General	zarara sürüklemek	drag into a loss v.
23	General	ümitsizliğe sürüklemek	drive to desperation v.
24	General	ormana sürüklemek	drag into the jungle v.
25	General	herhangi birini suça sürüklemek	drive anybody to crime v.
26	General	çapayı sürüklemek	drag an anchor v.
27	General	oradan oraya sürüklemek	tousel v.
28	General	oradan oraya sürüklemek	towsle v.
29	General	oradan oraya sürüklemek	towzle v.
30	General	(probleme/sıkıntıya) sürüklemek	lay v.
31	General	yukarı sürüklemek	upwaft v.
32	General	güçlükle sürüklemek	wag [dialect] v.
33	General	yanlış yola sürüklemek	wilder v.
34	General	kendini sürüklemek	harl v.
35	General	kendini sürüklemek	harle [dialect] [uk] v.
36	General	su ile sürüklemek	gull [dialect] [uk] v.
37	General	sefalete sürüklemek	ruinate v.
38	General	karışıklığa sürüklemek	disturb v.
39	General	belirsizliğe sürüklemek	disturb v.
40	General	yerlerde sürüklemek	draggle v.
41	General	(arazi, toprak yol) üzerinde sürüklemek	drag v.
42	General	(toprakta, çamurda) sürüklemek	draggle v.
43	General	akıntıda sürüklemek	drift v.
44	General	kontrolsüz davranışa sürüklemek	fanaticise v.
45	General	kontrolsüz davranışa sürüklemek	fanaticize v.
46	General	felakete sürüklemek	cook v.
47	General	(birini bir şeye) sürüklemek	flog [uk] v.
48	General	(kütükleri) çarpa çarpa sürüklemek	siwash v.
49	General	zorla sürüklemek	snake v.
50	General	kuvvetle iterek sürüklemek	bear v.
51	General	(su, akıntı) sürüklemek	wash v.
Phrasals
52	Phrasals	dibe sürüklemek	bear down n.
53	Phrasals	çekip sürüklemek	carry away v.
54	Phrasals	bir şeyi bir yerden başka bir yere sürüklemek/taşımak	haul something (from some place) to some place v.
55	Phrasals	bir şeyi bir yerden başka bir yere sürüklemek/taşımak	drag something from one place to another v.
56	Phrasals	bir şeyi bir yerden başka bir yere sürüklemek/taşımak	haul something from some place (to some place) v.
57	Phrasals	oraya oraya çekmek/sürüklemek/çekiştirmek	pull someone or something around v.
58	Phrasals	oradan oraya çekmek/sürüklemek/çekiştirmek	pull around v.
59	Phrasals	(birini bir şeye) sürüklemek	concern (someone) in (something) v.
60	Phrasals	beraberinde sürüklemek	carry (someone or something) along with (someone or something) v.
61	Phrasals	çekiştirip oradan oraya sürüklemek	yank around v.
62	Phrasals	dışarı sürüklemek	haul out v.
63	Phrasals	(birini bir şeyin) içine sürüklemek	drag (someone) into (something) v.
64	Phrasals	birini/bir şeyi bir şeyin altına çekmek/sürüklemek	pull someone or something under v.
65	Phrasals	akıntıyla sürüklemek	sweep up v.
66	Phrasals	heyecanıyla sürüklemek	sweep up v.
67	Phrasals	(bir tarafa) doğru sürüklemek	swing to (someone or something) v.
68	Phrasals	rüzgarıyla sürüklemek	sweep up v.
69	Phrasals	-in içine sürüklemek	sweep into v.
70	Phrasals	birini bir şeye sürüklemek	sweep someone into something v.
71	Phrasals	(bir şeye) sürüklemek	sweep into (something) v.
72	Phrasals	birini bir şeye sürüklemek	sweep someone in v.
73	Phrasals	(bir duruma) sürüklemek	wind into (something) v.
74	Phrasals	oradan oraya çekmek/sürüklemek	pull about v.
75	Phrasals	birini oradan oraya sürüklemek	pull someone about v.
76	Phrasals	birini/bir şeyi bir şeyin dışına sürüklemek	sweep someone or something out v.
77	Phrasals	birini/bir şeyi bir şeyin dışına sürüklemek	sweep someone or something out of something v.
78	Phrasals	dışarı sürüklemek	sweep out v.
79	Phrasals	(bir şeyden/yerden) dışarı sürüklemek	sweep out of (something or some place) v.
80	Phrasals	(bir şeyin/yerin) dışına sürüklemek	sweep out of (something or some place) v.
81	Phrasals	kıyıya sürüklemek	wash up v.
82	Phrasals	bir ruh haline sürüklemek	work into (something) v.
83	Phrasals	bir ruh haline sürüklemek	work into v.
84	Phrasals	oradan oraya sürüklemek	pull round v.
85	Phrasals	birini ya da bir şeyi peşi sıra sürüklemek	carry someone along v.
86	Phrasals	birini ya da bir şeyi peşi sıra sürüklemek	carry (someone or something) along with (someone or something) v.
87	Phrasals	aşağı doğru sürüklemek	bear down v.
88	Phrasals	birini/bir şeyi sürüklemek	blow someone or something away v.
89	Phrasals	birini beraberinde sürüklemek/alıp götürmek	carry someone along (with something) v.
90	Phrasals	birini (bir şeyle) sürüklemek	carry someone along (with something) v.
91	Phrasals	-e sürüklemek	concern in v.
92	Phrasals	(bilgisayar ekranında bir şeyi) bir şeyin içine sürüklemek	drag in v.
93	Phrasals	-in içinde/üstünde sürüklemek	drag in v.
94	Phrasals	birini/bir hayvanı önüne katıp götürmek/sürüklemek	drown someone (or an animal) out v.
95	Phrasals	birini/bir hayvanı alıp sürüklemek	drown someone (or an animal) out v.
96	Phrasals	(bir şeyi bir yerden başka bir yere) sürüklemek/taşımak	haul (something) to (some place) from (some place) v.
97	Phrasals	bir yere sürüklemek/taşımak	haul to some place v.
98	Phrasals	(bir şeyi bir yerden) sürüklemek/taşımak	haul (something) from (something or some place) v.
99	Phrasals	(bir şeyi bir yere) sürüklemek/taşımak	haul (something) to (some place) v.
100	Phrasals	(birini/bir şeyi bir yere) sürüklemek	nudge (someone or something) (somewhere) v.
101	Phrasals	altına sürüklemek	pull under v.
102	Phrasals	döndürüp (bir şeye/bir yere) çekmek/sürüklemek	pull around to (something or some place) v.
103	Phrasals	(birini bir şeye) itmek/sürüklemek	push (someone) into (something) v.
104	Phrasals	(birini/bir şeyi bir şeye) itmek/sürmek/sürüklemek	push (someone or something) into (something) v.
105	Phrasals	(birini/bir şeyi bir şeyin) içine itmek/sürüklemek/sokmak	push (someone or something) into (something) v.
106	Phrasals	(birini/kendini bir duruma) sürüklemek	set (someone or oneself) up for (something) v.
107	Phrasals	(bir şeyin) dışına itmek/sürüklemek	sweep off of (something) v.
108	Phrasals	(bir şeyden) sürüklemek	sweep off of (something) v.
109	Phrasals	(huzursuzluğa) sürüklemek	wind up into (something) v.
110	Phrasals	(endişeye/kaygıya) sürüklemek	wind up into (something) v.
111	Phrasals	içine sürüklemek	sweep up v.
112	Phrasals	sahile sürüklemek	sweep up v.
113	Phrasals	rızası dışında sürüklemek	sweep up v.
Colloquial
114	Colloquial	iflasa sürüklemek	take to the cleaners v.
115	Colloquial	umutsuzluğa/ümitsizliğe sürüklemek	bum out v.
Idioms
116	Idioms	yanlış yola sürüklemek	lead astray v.
117	Idioms	bunalıma sürüklemek	let down v.
118	Idioms	kötü yola sürüklemek	lead astray v.
119	Idioms	yanlış yöne sürüklemek	lead astray v.
120	Idioms	birisini yerlerde sürüklemek	mop the floor up with someone v.
121	Idioms	birisini yerlerde sürüklemek	clean the floor up with someone v.
122	Idioms	birisini yerlerde sürüklemek	wipe the floor up with someone v.
123	Idioms	umutsuzluğa sürüklemek	drive someone to despair v.
124	Idioms	başarısızlığa sürüklemek	lead to the downfall v.
125	Idioms	bir şeyi akıntıya bırakmak/sürüklemek	cast adrift v.
126	Idioms	bir şeyi sürüklemek	have something in tow v.
127	Idioms	(bir şeyi) sürüklemek	take (something) in tow v.
128	Idioms	birini zorla sürüklemek	drag someone kicking and screaming v.
129	Idioms	birini ite kaka sürüklemek	drag someone kicking and screaming v.
130	Idioms	birini yaka paça sürüklemek	drag someone kicking and screaming v.
131	Idioms	bir şeyi çıkmaza sürüklemek	bring something to a dead end v.
132	Idioms	(birini) yerlerde sürüklemek	clean the floor (up) with (one) v.
133	Idioms	yerlerde sürüklemek	clean the floor up with v.
134	Idioms	(birini/bir şeyi) başarısızlığa sürüklemek	drive a nail in (someone's or something's) coffin v.
135	Idioms	(birini/bir şeyi) başarısızlığa sürüklemek	drive another nail in (someone's or something's) coffin v.
136	Idioms	(birini/bir şeyi) başarısızlığa sürüklemek	put another nail in (someone's or something's) coffin v.
137	Idioms	(birini/bir şeyi) son bir darbe daha vurarak başarısızlığa sürüklemek	put the final nail in (someone's or something's) coffin v.
138	Idioms	(birini/bir şeyi) başarısızlığa sürüklemek	put a nail in (someone's or something's) coffin v.
139	Idioms	(birini/bir şeyi) son bir darbe daha vurarak başarısızlığa sürüklemek	drive the final nail in (someone's or something's) coffin v.
140	Idioms	(birini) çaresizliğe sürüklemek	drive (one) to despair v.
141	Idioms	(birini) umutsuzluğa sürüklemek	drive (one) to despair v.
142	Idioms	(birini) kötü yola saptırmak/sürüklemek/düşürmek	lead (one) astray v.
143	Idioms	(birini) yerlerde sürüklemek	mop the floor up with (one) [us] v.
144	Idioms	(birini) yerlerde sürüklemek	mop up the floor with (one) [us] v.
145	Idioms	-i yerlerde sürüklemek	mop up the floor with v.
146	Idioms	'-i yerlerde sürüklemek	mop the floor up with v.
147	Idioms	(birini) kavgaya/tartışmaya sürüklemek	pick a quarrel with (one) v.
148	Idioms	akıntıyla sürüklemek	set adrift v.
149	Idioms	-i yerlerde sürüklemek	wipe the floor up with v.
Technical
150	Technical	çekmek sürüklemek	draw v.
Computer
151	Computer	imleci belirli bir noktaya sürüklemek	point v.
Marine
152	Marine	demiri sürüklemek	drag the anchor v.
153	Marine	(gemiyi, yelkenliyi rüzgarla) körfeze sürüklemek	embay v.
154	Marine	(halatı) muayene veya tamir için tekneye sürüklemek	underrun v.
155	Marine	bir yerden bir yere sürüklemek	overrake v.
156	Marine	çapayı sürüklemek	drag v.
157	Marine	denizin dibinde sürüklemek	drag v.
Forestry
158	Forestry	(kütükleri) sürüklemek	skid v.
159	Forestry	(kütüğü) kütür kancası ile sürüklemek	snig [australia/new zealand] v.
Environment
160	Environment	(sel) ağaç ve kayaları denize sürüklemek	raft v.
Archaic
161	Archaic	(çamur, toprak) sürüklemek	daggle v.
Engineering
162	Engineering	hava sürüklemek	entrain v.