|
Kategori |
Türkçe |
İngilizce |
|
Common Usage |
|
1 |
Yaygın Kullanım |
dar elbise |
tight dress i.
|
|
2 |
Yaygın Kullanım |
dar görüşlü |
closed-minded s.
|
|
3 |
Yaygın Kullanım |
dar görüşlü |
narrow-minded s.
|
|
General |
|
4 |
Genel |
özellikle kuzeybatı ispanya'da akarsu vadilerinin sular altında kalmasıyla oluşan dar ve uzun koylar |
ria i.
|
|
5 |
Genel |
dar ve derin dağ geçidi |
notch i.
|
|
6 |
Genel |
iki kıyı arasındaki dar ve derin deniz |
canal i.
|
|
7 |
Genel |
kaya üzerinde yukarı doğru yükselen dar ve derin oluk |
chimbly i.
|
|
8 |
Genel |
özellikle ağaçlar arasından uzun ve dar manzara |
vista i.
|
|
9 |
Genel |
alt tarafı dar eteklik |
hobble skirt i.
|
|
10 |
Genel |
dar yol |
lane i.
|
|
11 |
Genel |
dar geçit |
bottleneck i.
|
|
12 |
Genel |
dar boğaz |
defile i.
|
|
13 |
Genel |
dar anlamlı bir sözcüğün geniş anlamda kullanılması |
synecdoche i.
|
|
14 |
Genel |
dar görüşlü öğretmen |
pedagogue i.
|
|
15 |
Genel |
dar tepe |
drumlin i.
|
|
16 |
Genel |
dar görüşlülük |
illiberality i.
|
|
17 |
Genel |
dar yol |
gangway i.
|
|
18 |
Genel |
dar geçit |
narrow i.
|
|
19 |
Genel |
uzun ve dar parça |
strip i.
|
|
20 |
Genel |
dar yol |
pass i.
|
|
21 |
Genel |
dar film |
narrow film i.
|
|
22 |
Genel |
dar ve kısa yelek |
jerkin i.
|
|
23 |
Genel |
35 mm'lik veya daha dar bir film kullanan fotoğraf makinesi |
miniature camera i.
|
|
24 |
Genel |
dar aralık |
slit i.
|
|
|
25 |
Genel |
dar pervaz |
reglet i.
|
|
26 |
Genel |
dar ve uzun yiv |
slot i.
|
|
27 |
Genel |
iki deniz veya su kütlesini birleştiren dar su yolu |
strait i.
|
|
28 |
Genel |
ingilizce'de özellikle kırsal kesimlerdeki dar sokak veya patikalara verilen isim |
lane i.
|
|
29 |
Genel |
sırtın en dar kısmı |
the small of the back i.
|
|
30 |
Genel |
şişede ağza yakın dar bölüm |
strait i.
|
|
31 |
Genel |
uzun ve dar delik |
slit i.
|
|
32 |
Genel |
dar geçit |
constriction i.
|
|
33 |
Genel |
dar görüşlü kimse |
bigot i.
|
|
34 |
Genel |
dar geçit |
defile i.
|
|
35 |
Genel |
dar görüşlülük |
purblindness i.
|
|
36 |
Genel |
dar kurtulma |
close call i.
|
|
37 |
Genel |
dar geçit |
throat i.
|
|
38 |
Genel |
dar ve derin vadi |
ravine i.
|
|
39 |
Genel |
geçmeye yarayan dar ve uzun aralık |
corridor i.
|
|
40 |
Genel |
dar üçgen |
acute triangle i.
|
|
41 |
Genel |
dar sokak |
lane i.
|
|
42 |
Genel |
dar kanal |
gat i.
|
|
43 |
Genel |
dar vakit |
urgent moment i.
|
|
44 |
Genel |
dar görüşlülük |
insularity i.
|
|
45 |
Genel |
dar ve uzunca şey |
sliver i.
|
|
46 |
Genel |
dar boğaz |
narrows i.
|
|
47 |
Genel |
dar yol |
alley i.
|
|
48 |
Genel |
dar ve uzun açıklık |
slot i.
|
|
49 |
Genel |
dar boyunlu küçük şişe |
flask i.
|
|
50 |
Genel |
uzun ve dar kesik |
slit i.
|
|
51 |
Genel |
bir yapıya girmeyi sağlayan veya odaları birleştiren genellikle dar geçit |
corridor i.
|
|
52 |
Genel |
ileri doğru uzanan dar kara parçası |
panhandle i.
|
|
53 |
Genel |
dar pantolon |
trews i.
|
|
54 |
Genel |
dar görüşlü ve aşırı ahlakçı olma (cinsel konularda) |
prudery i.
|
|
55 |
Genel |
dar boğaz |
chasm i.
|
|
56 |
Genel |
dar sokak |
court i.
|
|
57 |
Genel |
dar görüşlülük |
dimsightedness i.
|
|
58 |
Genel |
iki devlet arasındaki dar toprak parçası |
corridor i.
|
|
59 |
Genel |
ağzı dar, çift kulplu yuvarlak şişe (eski roma'da) |
ampulla i.
|
|
60 |
Genel |
üstü dar altı geniş elbise |
dirndl i.
|
|
61 |
Genel |
dar boğaz |
narrow pass i.
|
|
62 |
Genel |
dar hat |
narrow gauge i.
|
|
63 |
Genel |
dar gün |
rainy day i.
|
|
64 |
Genel |
dar sokak |
alley i.
|
|
65 |
Genel |
dar kafalılık |
bigotry i.
|
|
66 |
Genel |
sırıkla hareket ettirilen dar sandal |
punt i.
|
|
67 |
Genel |
dar yol |
alleyway i.
|
|
68 |
Genel |
dar görüşlü ve aşırı ahlakçı kimse (cinsel konularda) |
prude i.
|
|
69 |
Genel |
dar açı |
acute angle i.
|
|
70 |
Genel |
dar film |
small film i.
|
|
71 |
Genel |
dar geçit |
lane i.
|
|
72 |
Genel |
alçak basınçlı dar ve uzun hava sahası |
low pressure trough i.
|
|
73 |
Genel |
dar grupçuluk |
turfism i.
|
|
74 |
Genel |
büyük kiliselerin binanın diğer kısımlarından yüksekçe olan uzun ve dar orta kısmı (mimari) |
nave i.
|
|
75 |
Genel |
dar mekan |
narrow space i.
|
|
76 |
Genel |
dar mekan |
narrow place i.
|
|
77 |
Genel |
evler arasındaki dar yol |
snicket i.
|
|
78 |
Genel |
dar bakış açısı |
narrow point of view i.
|
|
79 |
Genel |
dar viraj |
tight bend i.
|
|
80 |
Genel |
dar kapsam |
narrow scope i.
|
|
81 |
Genel |
dar kapsam |
limited scope i.
|
|
82 |
Genel |
dar tahta |
batten i.
|
|
83 |
Genel |
dar ve derin koyak |
ravine i.
|
|
84 |
Genel |
dar alan |
confined space i.
|
|
85 |
Genel |
dar uzun geçit |
corridor i.
|
|
86 |
Genel |
dar bayan ceketi |
hug-me-tight i.
|
|
87 |
Genel |
dar gelirliler |
low-incomers i.
|
|
88 |
Genel |
dar gelirli aileler |
low-income families i.
|
|
89 |
Genel |
dar gelirli kimse |
low-incomer i.
|
|
90 |
Genel |
dar hat |
narrow-gauge line i.
|
|
91 |
Genel |
dar geçit |
gut i.
|
|
92 |
Genel |
dar boğaz |
bottleneck i.
|
|
93 |
Genel |
özellikle ingiltere'nin wight ve dorset adalarında, derin ve dar vadilere verilen isim |
chine i.
|
|
94 |
Genel |
(dar) dağ geçidi |
notch i.
|
|
95 |
Genel |
dar gelir |
low income i.
|
|
96 |
Genel |
dar gelirliye umut kapısı |
a beacon of hope for low-incomers i.
|
|
97 |
Genel |
dar gelirliye umut kapısı |
bridge of hope for low-incomers i.
|
|
98 |
Genel |
dar gelirliye umut kapısı |
a touch of hope for low-incomers i.
|
|
99 |
Genel |
dar yorum |
literal interpretation i.
|
|
100 |
Genel |
dar pantolon |
tight pants i.
|
|
101 |
Genel |
dar anlam |
narrow sense i.
|
|
102 |
Genel |
dar boxer şort |
boxer briefs i.
|
|
103 |
Genel |
dar boxer şort |
tight boxers i.
|
|
104 |
Genel |
dar boxer şort |
boxerbriefs i.
|
|
105 |
Genel |
dar vajina |
tight vagina i.
|
|
106 |
Genel |
dar kanatlar |
narrow wings i.
|
|
107 |
Genel |
dar köprü |
catwalk i.
|
|
108 |
Genel |
dar ve kısa manto |
coatee i.
|
|
109 |
Genel |
dar yol |
defile i.
|
|
110 |
Genel |
dar elbise |
sheath dress i.
|
|
111 |
Genel |
dar pantolonlar |
tight pants i.
|
|
112 |
Genel |
nispeten dar ve tek odalı uzun yerleşim birimi |
longhouse i.
|
|
113 |
Genel |
nispeten dar ve tek odalı uzun yerleşim birimi |
long house i.
|
|
114 |
Genel |
dar gelirli aileler |
families with low income i.
|
|
115 |
Genel |
dar kot pantolon |
tight fitting jeans i.
|
|
116 |
Genel |
dar aralık |
narrow range i.
|
|
117 |
Genel |
dar arazi |
strip i.
|
|
118 |
Genel |
dar pantolon |
tight trousers i.
|
|
119 |
Genel |
tüm vücudu kaplayan dar kıyafet |
zentai i.
|
|
120 |
Genel |
tüm vücudu kaplayan dar kıyafet |
zentai suit i.
|
|
121 |
Genel |
dar görüşlülük |
parochialism i.
|
|
122 |
Genel |
dar görüşlü, orta sınıf değerlerine ve materyalizme bilinçsizce bağlı olan kendini beğenmiş kimse |
babbitt i.
|
|
123 |
Genel |
orta sınıf değerlerine ve materyalizme bilinçsizce bağlı olarak oluşan dar görüşlülük |
babbitry i.
|
|
124 |
Genel |
orta sınıf değerlerine ve materyalizme bilinçsizce bağlı olarak oluşan dar görüşlülük |
babbittry i.
|
|
125 |
Genel |
halatın büküldüğü uzun ve dar yapı |
ropewalk i.
|
|
126 |
Genel |
dar ve ince parça |
label [obsolete] i.
|
|
127 |
Genel |
ağır bacakları olan dar ve uzun yemek masası |
refectory table i.
|
|
128 |
Genel |
dar boyunlu küçük ve yuvarlak şişe |
lagena i.
|
|
129 |
Genel |
dar sokak |
chare [dialect] i.
|
|
130 |
Genel |
dar gelirlilerin yararlandığı ücretsiz veya indirimli sağlık hizmeti |
charity care i.
|
|
131 |
Genel |
bir yarda uzunluğunda dar bardakta içilen bira |
yard of ale i.
|
|
132 |
Genel |
bir yarda uzunluğunda dar bira bardağı |
yard of ale i.
|
|
133 |
Genel |
dar yol |
laneway [canada] i.
|
|
134 |
Genel |
küçük ve dar sokak |
way i.
|
|
135 |
Genel |
dar eteğin arkasındaki etek ucu çizgisine kadar çıkan plikaşe |
kick pleat i.
|
|
136 |
Genel |
keskin ve dar kenar |
knife-edge i.
|
|
137 |
Genel |
hanedan armasında gayrimeşruluğu gösteren kısa ve dar eğri |
batton i.
|
|
138 |
Genel |
dar ve düz bir organ |
eyebrow i.
|
|
139 |
Genel |
çok dar kenar |
eyelash i.
|
|
140 |
Genel |
kürek veya mahmuzun ucundaki dar bıçak ağzı |
languet i.
|
|
141 |
Genel |
uzun, ince ve dar olan şey |
lath i.
|
|
142 |
Genel |
uzun, ince ve dar yapılı kimse |
lath i.
|
|
143 |
Genel |
abd'nin küçük kasabalarında yaşayan dar görüşlü veya maddiyatçı halk |
main street i.
|
|
144 |
Genel |
dar kenar |
hair i.
|
|
145 |
Genel |
dar oyuntulu köşebent |
quirk bead i.
|
|
146 |
Genel |
dar oyuntulu köşebent |
bead and quirk i.
|
|
147 |
Genel |
amerikan tazısı gibi bazı köpeklere özgü uzun dar kapalı ayak |
harefoot i.
|
|
148 |
Genel |
dar sokak |
mews i.
|
|
149 |
Genel |
uzun devirli bir taş plakta yer alan dar oluk |
microgroove i.
|
|
150 |
Genel |
dar görüşlü kimse |
middlebrow i.
|
|
151 |
Genel |
dar yol |
wynd [scotland] i.
|
|
152 |
Genel |
dar geçit |
wynd [scotland] i.
|
|
153 |
Genel |
dar patika |
wynd [scotland] i.
|
|
154 |
Genel |
küçük, dar ve kenarsız kadın şapkası |
helmet i.
|
|
155 |
Genel |
dar yol |
boreen [ireland] i.
|
|
156 |
Genel |
dar kafalı yaşlı adam |
buffer i.
|
|
157 |
Genel |
sigara veya puroyu içerken tutmak için kullanılan dar boru şeklinde alet |
holder i.
|
|
158 |
Genel |
üzerinde ışık ve gölge oyunuyla dekoratif etki oluşturulan dar kontürlü yüzey |
molding i.
|
|
159 |
Genel |
güverte üzerindeki yüksek ve dar platform |
monkey bridge i.
|
|
160 |
Genel |
makine dairesindeki yüksek ve dar platform |
monkey bridge i.
|
|
161 |
Genel |
kazan dairesindeki yüksek ve dar platform |
monkey bridge i.
|
|
162 |
Genel |
uzun ve dar geçit |
gallery i.
|
|
163 |
Genel |
dar görüşlü kimse |
myopic i.
|
|
164 |
Genel |
(topraktaki) derin ve dar yarık |
gash i.
|
|
165 |
Genel |
dar yol |
loan [scotland] i.
|
|
166 |
Genel |
dar sokak |
loan [scotland] i.
|
|
167 |
Genel |
dar yol |
loanin [geordie] i.
|
|
168 |
Genel |
dar sokak |
loanin [geordie] i.
|
|
169 |
Genel |
dar yol |
loaning [obsolete] [scotland] i.
|
|
170 |
Genel |
dar sokak |
loaning [obsolete] [scotland] i.
|
|
171 |
Genel |
dar geçit |
loaning [obsolete] [scotland] i.
|
|
172 |
Genel |
şakakta dar, alt çenelerde geniş ve yuvarlak olan yan bıyıklar |
muttonchops i.
|
|
173 |
Genel |
şakakta dar, alt çenelerde geniş ve yuvarlak olan yan bıyıklar |
muttonchop whiskers i.
|
|
174 |
Genel |
dar kafalılık |
gigmanism [rare] i.
|
|
175 |
Genel |
dar kafalılık |
gigmanity i.
|
|
176 |
Genel |
dar bir vagon |
chippy i.
|
|
177 |
Genel |
dar bölüm |
choke i.
|
|
178 |
Genel |
dar ve derin vadi |
goyle [dialectal] [uk] i.
|
|
179 |
Genel |
derin ve dar vadi |
griff [dialect] [uk] i.
|
|
180 |
Genel |
derin ve dar geçit |
griff [dialect] [uk] i.
|
|
181 |
Genel |
derin ve dar geçit |
gulf i.
|
|
182 |
Genel |
dar kafalılık |
grundyism i.
|
|
183 |
Genel |
dar patika |
loke [dialect] [uk] i.
|
|
184 |
Genel |
dar yol |
loke [dialect] [uk] i.
|
|
185 |
Genel |
yuvarlak ve dar ağızlı sepet |
murlain i.
|
|
186 |
Genel |
evler arasındaki üstü kapalı dar geçit |
ope [dialect] [uk] i.
|
|
187 |
Genel |
bazı ingiliz üniformalarının parçası olup resmi ata binme aktivitelerinde de giyilen dar kalıplı pantolon |
overall i.
|
|
188 |
Genel |
dar sokak |
ruelle i.
|
|
189 |
Genel |
dar yol |
ruelle i.
|
|
190 |
Genel |
dar kasalı yuvarlak bir tür sarkaçlı saat |
banjo clock i.
|
|
191 |
Genel |
çok dar dokuma tezgahında dokunan renkli keten ip veya örgü |
incle i.
|
|
192 |
Genel |
keno oynarken içinden numaralı top çıkarılan dar boyunlu esnek bir torba |
keno goose i.
|
|
193 |
Genel |
etrafında yalçın kayaların yükseldiği dar ve derin vadi |
gorge i.
|
|
194 |
Genel |
yalçın ve dar kanyon |
gorge i.
|
|
195 |
Genel |
kanyonun dik ve dar bölümü |
gorge i.
|
|
196 |
Genel |
dar yol |
close [uk] i.
|
|
197 |
Genel |
dar geçit |
close [uk] i.
|
|
198 |
Genel |
(armacılıkta) çift halinde bulunan dar şerit |
cost i.
|
|
199 |
Genel |
(armacılıkta) çift halinde bulunan dar şerit |
cotise i.
|
|
200 |
Genel |
(armacılıkta) çift halinde bulunan dar şerit |
cottise i.
|
|
201 |
Genel |
(armacılıkta) çift halinde bulunan dar şerit |
cotice i.
|
|
202 |
Genel |
eskiden avrupa'da giyilen dar ve süslü bir erkek gömleği |
doublet i.
|
|
203 |
Genel |
dar paçalı pantolon |
drainpipes i.
|
|
204 |
Genel |
dar geçit |
pace i.
|
|
205 |
Genel |
dar yol |
pace i.
|
|
206 |
Genel |
dar yol/patika |
pace [obsolete] i.
|
|
207 |
Genel |
uzun dar branda astarı |
parcel i.
|
|
208 |
Genel |
ördek tuzağında bulunan dar kanallar |
pipe i.
|
|
209 |
Genel |
fitilli dar kazak |
poorboy i.
|
|
210 |
Genel |
fitilli dar süveter |
poorboy i.
|
|
211 |
Genel |
taburelerle çevrili uzun ve dar bir servis alanı |
counter i.
|
|
212 |
Genel |
dar su pasajı |
inlet i.
|
|
213 |
Genel |
dar su geçidi |
inlet i.
|
|
214 |
Genel |
iki büyük yapıyı veya boşluğu birbirine bağlayan dar kısım |
isthmus i.
|
|
215 |
Genel |
desmidin ana bölümleri arasındaki dar bağlantı |
isthmus i.
|
|
216 |
Genel |
tabanı dar üstü geniş toprak kap |
panshon [uk] [dialect] i.
|
|
217 |
Genel |
dar çerçeveden gerçekleşen eğitim |
pedantry i.
|
|
218 |
Genel |
dar paça pantolon |
peg tops i.
|
|
219 |
Genel |
ağır silahlı süvarinin taşıdığı küçük dar flama |
penoncelle i.
|
|
220 |
Genel |
(sporcuların giydiği) dar erkek külotu |
posing pouch i.
|
|
221 |
Genel |
başın üst veya arka kısmına takılan dar bir kadın şapkası |
coiffe i.
|
|
222 |
Genel |
dar koridor |
coop i.
|
|
223 |
Genel |
kalkanın üst bölümünün en alttaki dörtte birlik kısmında yer alan dar ve yatay şerit |
fillet i.
|
|
224 |
Genel |
(arma, bayrak) dar çizgi şerit |
fimbriation i.
|
|
225 |
Genel |
şaft üzerindeki dar pervaz |
orle i.
|
|
226 |
Genel |
(armacılık) kenar içindeki armanın şeklini takip eden dar şerit şeklindeki işaret |
orle i.
|
|
227 |
Genel |
şaft tepesindeki dar pervaz |
orlo i.
|
|
228 |
Genel |
dar görüşlülük |
parochiality i.
|
|
229 |
Genel |
dar görüşlülük |
parochiality i.
|
|
230 |
Genel |
dar görüşlülük |
pettiness i.
|
|
231 |
Genel |
ayak tabanının tarağın altına denk gelen dar kısmı |
shank i.
|
|
232 |
Genel |
dar ağızlı kürek |
sharpshooter i.
|
|
233 |
Genel |
kemersiz ve dar bir kadın giysisi |
sheath i.
|
|
234 |
Genel |
bazı ingiliz üniformalarının parçası olup resmi ata binme aktivitelerinde de giyilen dar kalıplı pantolon |
sherryvallies i.
|
|
235 |
Genel |
içinden akarsu akan dar ve derin vadi |
sheuch [scotland] i.
|
|
236 |
Genel |
vücuda oturan dar kıyafet |
skintight i.
|
|
237 |
Genel |
dar geçit |
slip i.
|
|
238 |
Genel |
dar boğaz |
slip i.
|
|
239 |
Genel |
dar alan |
slip i.
|
|
240 |
Genel |
dar bölüm |
slip i.
|
|
241 |
Genel |
dar boşluk |
slip i.
|
|
242 |
Genel |
dar toprak parçası |
slipe [dialect] [uk] i.
|
|
243 |
Genel |
yüksek katlı dar bina |
sliver [uk] i.
|
|
244 |
Genel |
dar gökdelen |
sliver [uk] i.
|
|
245 |
Genel |
yüksek katlı dar bina |
sliver building i.
|
|
246 |
Genel |
dar gökdelen |
sliver building i.
|
|
247 |
Genel |
dar ve derin akarsu yatağı |
sluit [africa] i.
|
|
248 |
Genel |
bütünün geri kalanından daha küçük ve dar olan kısım |
sma [scotland] i.
|
|
249 |
Genel |
18. yüzyıl ile 19. yüzyılın başında giyilen dar ve kısa pantolon |
smallclothes i.
|
|
250 |
Genel |
dar görüşlülük |
small-mindedness i.
|
|
251 |
Genel |
dar geçit |
smoot [dialect] [uk] i.
|
|
252 |
Genel |
dar delik |
smoot [dialect] [uk] i.
|
|
253 |
Genel |
dar açıklık |
smoot [dialect] [uk] i.
|
|
254 |
Genel |
wight adası ile ingiltere'nin güneyi arasında yer alan dar bir kanal |
solent i.
|
|
255 |
Genel |
dar alan |
poke i.
|
|
256 |
Genel |
dünyası dar olan kimse |
provincial i.
|
|
257 |
Genel |
dar geçit |
pushthrough i.
|
|
258 |
Genel |
dar alan |
span i.
|
|
259 |
Genel |
dar görüşlü kimse |
square toes i.
|
|
260 |
Genel |
dar görüşlü kimse |
square-toes i.
|
|
261 |
Genel |
mağaracıların dar alanlarda sürünme alıştırması yaparken kullandığı ayarlanabilir kutu |
squeeze box i.
|
|
262 |
Genel |
dar yol |
strake i.
|
|
263 |
Genel |
dar patika |
strake i.
|
|
264 |
Genel |
dar alan |
strake i.
|
|
265 |
Genel |
dar sıra |
strake i.
|
|
266 |
Genel |
dar geçit |
strid i.
|
|
267 |
Genel |
çeşitli aletlerde ince dar bölüm |
strig i.
|
|
268 |
Genel |
dar bir kitleye hitap eden ultra lüks yaşam tarzı |
superluxury i.
|
|
269 |
Genel |
dar uzmanlık alanına sahip kimse |
superspecialist i.
|
|
270 |
Genel |
dar dağ geçidi |
pass i.
|
|
271 |
Genel |
zamanı dar olmak |
be pressed for time f.
|
|
272 |
Genel |
sıkışmak (dar bir yere) |
squash into f.
|
|
273 |
Genel |
dar gelmek |
be much too tight f.
|
|
274 |
Genel |
fazla veya dar kesmek |
scrimp f.
|
|
275 |
Genel |
dar gelmek |
not fit f.
|
|
276 |
Genel |
rahatsız etmek (dar bir giysi) |
bind f.
|
|
277 |
Genel |
güçbela geçmek (dar bir yerden) |
skin through f.
|
|
278 |
Genel |
ancak geçmek (dar bir yerden) |
skin through f.
|
|
279 |
Genel |
dünyayı dar etmek |
make life unbearable for f.
|
|
280 |
Genel |
dar olmak |
be tightly fitting f.
|
|
281 |
Genel |
dar gelmek |
be tightly fitting f.
|
|
282 |
Genel |
dar gelmek |
be tight f.
|
|
283 |
Genel |
dar olmak |
be tight f.
|
|
284 |
Genel |
dünyayı dar etmek |
make life unbearable for someone f.
|
|
285 |
Genel |
dünyayı başına dar etmek |
make life unbearable for f.
|
|
286 |
Genel |
dar tutmak |
stint f.
|
|
287 |
Genel |
dar gelmek |
fit tight f.
|
|
288 |
Genel |
arabayı dar/sıkışık bir yere yerleştirmek/park etmek |
ease a car into a narrow space f.
|
|
289 |
Genel |
dar görüşlü yapmak |
narrow f.
|
|
290 |
Genel |
dar veya sağlam olmayan bir yüzeye koymak |
balance f.
|
|
291 |
Genel |
dar veya sağlam olmayan bir yüzeye yerleştirilmek |
balance f.
|
|
292 |
Genel |
(birine) dünyayı dar etmek |
land-damne f.
|
|
293 |
Genel |
(dar şerit ile) işaretlemek |
ribbon f.
|
|
294 |
Genel |
(armacılıkta) kenarlara çift halinde dar şerit eklemek |
cotise f.
|
|
295 |
Genel |
dar gelmek |
cut f.
|
|
296 |
Genel |
dar göstermek |
pinch f.
|
|
297 |
Genel |
dar bir alana hapsetmek |
pinch f.
|
|
298 |
Genel |
dar alanda kendi etrafında dönmek |
pirouette f.
|
|
299 |
Genel |
çok dar olmak |
fret f.
|
|
300 |
Genel |
dar açıklıktan geçmek |
skin f.
|
|
301 |
Genel |
dar frekans bandını sıkıştırmak |
point jam f.
|
|
302 |
Genel |
dar (görüş) |
parochial s.
|
|
303 |
Genel |
dar görüşlü |
narrow s.
|
|
304 |
Genel |
dar görüşlü |
provincial s.
|
|
305 |
Genel |
dar gelirli |
poor s.
|
|
306 |
Genel |
dar fikirli |
small minded s.
|
|
307 |
Genel |
dar ve sıkı (giysi) |
tight s.
|
|
308 |
Genel |
dar gelirli |
having a small income s.
|
|
309 |
Genel |
dar görüşlü |
hidebound s.
|
|
310 |
Genel |
dar (görüşlü) |
parochial s.
|
|
311 |
Genel |
dar görüşlü |
purblind s.
|
|
312 |
Genel |
çok dar |
skintight s.
|
|
313 |
Genel |
dar (zaman) |
short s.
|
|
314 |
Genel |
en dar |
narrowest s.
|
|
315 |
Genel |
dar ve kısa |
skimpy s.
|
|
316 |
Genel |
dar görüşlü |
parochial s.
|
|
317 |
Genel |
dar görüşlü ve aşırı ahlakçı (cinsel konularda) |
prudish s.
|
|
318 |
Genel |
dar görüşlü |
insular s.
|
|
319 |
Genel |
dar görüşlü |
illiberal s.
|
|
320 |
Genel |
çok dar (giysi) |
skintight s.
|
|
321 |
Genel |
dar görüşlü |
little s.
|
|
322 |
Genel |
daha dar |
narrower s.
|
|
323 |
Genel |
dar (denizde) |
strait s.
|
|
324 |
Genel |
dar ya da yetersiz bir yere sıkışmış |
shoehorned s.
|
|
325 |
Genel |
dar fikirli |
narrowminded s.
|
|
326 |
Genel |
eli dar |
hard-up s.
|
|
327 |
Genel |
dar paçalı |
peg-top s.
|
|
328 |
Genel |
dar gövdeli |
narrow-bodied s.
|
|
329 |
Genel |
dar kafalı |
narrow-minded s.
|
|
330 |
Genel |
paçası dar olan |
peg-top s.
|
|
331 |
Genel |
dar görüşlü |
strait-laced s.
|
|
332 |
Genel |
dar kapsamlı |
narrow-scoped s.
|
|
333 |
Genel |
dar kafalı |
small-minded s.
|
|
334 |
Genel |
dar fikirli |
narrow-minded s.
|
|
335 |
Genel |
dar kafalı |
old-fashioned s.
|
|
336 |
Genel |
dar kafalı |
bigoted s.
|
|
337 |
Genel |
çok dar |
very narrow s.
|
|
338 |
Genel |
dar görüşlü |
blinkered s.
|
|
339 |
Genel |
dar görüşlü |
claustral s.
|
|
340 |
Genel |
dar görüşlü |
petty s.
|
|
341 |
Genel |
dar görüşlü (yol) |
untraveled s.
|
|
342 |
Genel |
dar (açı) |
acute s.
|
|
343 |
Genel |
düz ve dar bir uçta son bulan |
acuminose s.
|
|
344 |
Genel |
düz ve dar uçlu |
acuminose s.
|
|
345 |
Genel |
dar sırtlı |
razorback s.
|
|
346 |
Genel |
dar sırtlı |
razorbacked s.
|
|
347 |
Genel |
dar gelirli |
of little means s.
|
|
348 |
Genel |
dar kafalı |
petty-minded s.
|
|
349 |
Genel |
dar fikirli |
petty-minded s.
|
|
350 |
Genel |
dar ağızlı (nesne) |
narrow-mouthed s.
|
|
351 |
Genel |
dar omuzlu |
narrow-shouldered s.
|
|
352 |
Genel |
mezhepçi ve dar görüşlü olmayan |
nonsectarian s.
|
|
353 |
Genel |
mezhepçi ve dar görüşlü olmayan |
non-sectarian s.
|
|
354 |
Genel |
aşırı dar |
touch-and-go s.
|
|
355 |
Genel |
dar sokaklardan oluşan |
alleyed s.
|
|
356 |
Genel |
gaga veya burun benzeri dar kısmı olan (organ) |
angustirostrate s.
|
|
357 |
Genel |
dar görüşlü |
one-eyed s.
|
|
358 |
Genel |
dar açılı |
tight-angle s.
|
|
359 |
Genel |
dar kafalı olmayan |
unbigoted s.
|
|
360 |
Genel |
dar görüşlü |
untravelled s.
|
|
361 |
Genel |
çok dar |
hair's breadth s.
|
|
362 |
Genel |
çok dar |
hairsbreadth s.
|
|
363 |
Genel |
çok dar |
hair's-breadth s.
|
|
364 |
Genel |
uzun ve dar burunlu ile yassı burunlu arasında yer alan |
mesorhine s.
|
|
365 |
Genel |
uzun ve dar burunlu ile yassı burunlu arasında yer alan |
mesorrhine s.
|
|
366 |
Genel |
uzun ve dar burunlu ile yassı burunlu arasında yer alan |
mesorrhinic s.
|
|
367 |
Genel |
dar oluklu (taş plak) |
microgroove s.
|
|
368 |
Genel |
dar görüşlü |
mid-victorian s.
|
|
369 |
Genel |
dar ve keskin hatlı |
hatchet s.
|
|
370 |
Genel |
dar görüşlü |
borné s.
|
|
371 |
Genel |
darboğaz gibi dar |
bottleneck s.
|
|
372 |
Genel |
darboğaz gibi dar |
bottlenecked s.
|
|
373 |
Genel |
dar görüşlü |
moon-blind [obsolete] s.
|
|
374 |
Genel |
doldurulmuş dar açıklıklı |
chinked s.
|
|
375 |
Genel |
doldurulmuş dar açıklıklı |
stopped-up s.
|
|
376 |
Genel |
çimeninkilere benzer uzun dar yaprakları olan |
grassy-leaved s.
|
|
377 |
Genel |
aşırı dar |
overtight s.
|
|
378 |
Genel |
dar kafalı |
lockstep s.
|
|
379 |
Genel |
dar görüşlü |
cloistered s.
|
|
380 |
Genel |
dar görüşlü |
closed s.
|
|
381 |
Genel |
(armacılıkta) dar şeritler arasında bulunan |
cotised s.
|
|
382 |
Genel |
dar görüşlü |
picayune s.
|
|
383 |
Genel |
(hanedan armalarında) iki çapraz dar şerit veya parmaklık arasında bulunan |
cottised s.
|
|
384 |
Genel |
üstü dar altı geniş olan |
pear-shaped s.
|
|
385 |
Genel |
dar paçalı |
peg s.
|
|
386 |
Genel |
dar paçalı |
pegged s.
|
|
387 |
Genel |
(zihin) dar |
contracted s.
|
|
388 |
Genel |
bir ucu diğerinden dar bir yumurta şeklinde olan |
ovate-oblong s.
|
|
389 |
Genel |
bir ucu diğerinden daha dar bir yumurta şeklinde olan |
ovato-oblong s.
|
|
390 |
Genel |
dar görüşlü |
parish-pump [uk] s.
|
|
391 |
Genel |
dar görüşlü |
parochian [obsolete] s.
|
|
392 |
Genel |
dar görüşlü |
petty s.
|
|
393 |
Genel |
dar kafalı |
primitive s.
|
|
394 |
Genel |
ince veya dar (pruva) |
sharp s.
|
|
395 |
Genel |
ufku dar |
single-track s.
|
|
396 |
Genel |
vizyonu dar |
single-track s.
|
|
397 |
Genel |
(kıyafet) ufacık ve dar |
skimpy s.
|
|
398 |
Genel |
uzun ve dar |
slit s.
|
|
399 |
Genel |
uzun, düz ve dar |
slitty s.
|
|
400 |
Genel |
dar görüşlü |
small-bore s.
|
|
401 |
Genel |
bakış açısı dar olan |
small-bore s.
|
|
402 |
Genel |
dar kafalı |
small-town s.
|
|
403 |
Genel |
uzun ve dar |
squinny s.
|
|
404 |
Genel |
dar görüşlü |
suburban s.
|
|
405 |
Genel |
aşırı dar |
supertight s.
|
|
406 |
Genel |
çok dar |
supertight s.
|
|
407 |
Genel |
dar yol halinde |
lanely zf.
|
|
408 |
Genel |
dar bir şekilde |
constrictedly zf.
|
|
409 |
Genel |
dar geçitte |
in the cut zf.
|
|
410 |
Genel |
dar darına |
hardly zf.
|
|
411 |
Genel |
dar bir biçimde |
restrictedly zf.
|
|
412 |
Genel |
dar anlamda |
in the strict sense zf.
|
|
413 |
Genel |
dar darına |
narrowly zf.
|
|
414 |
Genel |
dar görüşlü bir halde |
parochially zf.
|
|
415 |
Genel |
dar bir halde |
exiguously zf.
|
|
416 |
Genel |
dar darına |
barely zf.
|
|
417 |
Genel |
dara dar |
with great difficulty zf.
|
|
418 |
Genel |
dar görüşlü bir biçimde |
insularly zf.
|
|
419 |
Genel |
dar görüşlü olarak |
narrow-mindedly zf.
|
|
420 |
Genel |
dar görüşlü bir biçimde |
closemindedly zf.
|
|
421 |
Genel |
en dar anlamıyla |
in the narrowest sense zf.
|
|
422 |
Genel |
üç dar açıyla |
triquetrously zf.
|
|
423 |
Genel |
dar manada |
restrictively zf.
|
|
424 |
Genel |
dar bir şekilde |
overstraitly [obsolete] zf.
|
|
425 |
Genel |
dar bir şekilde |
circumscriptly zf.
|
|
426 |
Genel |
dar bir alanda |
fine zf.
|
|
427 |
Genel |
dar görüşlü olarak |
small-mindedly zf.
|
|
428 |
Genel |
dar anlamda |
strictly zf.
|
|
429 |
Genel |
biraz dar |
a bit tight expr.
|
|
430 |
Genel |
derin ve dar derecik |
gulch i.
|
|
431 |
Genel |
dar ve derin akarsu yatağı |
gulch i.
|
|
Phrasals |
|
432 |
Öbek Fiiller |
dar bölmelere bölmek |
box off f.
|
|
433 |
Öbek Fiiller |
dar bir yere zorla sıkıştırmak |
box up f.
|
|
434 |
Öbek Fiiller |
dar bir yere tıkışmak |
box up f.
|
|
435 |
Öbek Fiiller |
dar bir yere tıkışmak |
box in f.
|
|
436 |
Öbek Fiiller |
dar bir yere kapatmak |
pen in f.
|
|
437 |
Öbek Fiiller |
kendini dar bir elbiseye sokmak |
pour oneself into something f.
|
|
438 |
Öbek Fiiller |
(dar elbiseyi) üstüne cuk diye oturtmak |
pour oneself into something f.
|
|
439 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyden/dar bir yerden yerden) eğilerek çıkmak |
squeeze out (of something) f.
|
|
440 |
Öbek Fiiller |
dar bir yerden kıvrılarak/bükülerek çıkmak |
wiggle (one's) way out (of something) f.
|
|
441 |
Öbek Fiiller |
eğilip bükülerek dar bir yerden kurtulmak |
wiggle (one's) way out (of something) f.
|
|
442 |
Öbek Fiiller |
dar/sınırlı bir zamana sıkıştırmak |
pack in f.
|
|
443 |
Öbek Fiiller |
dar/sınırlı bir zamana sığdırmayı başarmak |
pack in f.
|
|
444 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyleri) dar/sınırlı bir zamana sıkıştırmak |
pack (something) into (something or some place) f.
|
|
445 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyleri) dar/sınırlı bir zamana sığdırmayı başarmak |
pack (something) into (something or some place) f.
|
|
446 |
Öbek Fiiller |
dar (bir şeye/yere) sıkıştırmak |
tuck into (something) f.
|
|
447 |
Öbek Fiiller |
(dar bir yere) sıkışmak |
wedge into (something) f.
|
|
448 |
Öbek Fiiller |
(dar bir yere) sıkıştırmak |
wedge into (something) f.
|
|
449 |
Öbek Fiiller |
dar bir yere sıkışmak |
lodge in f.
|
|
450 |
Öbek Fiiller |
dar (bir şeyden) çıkmak |
weasel out (of something) f.
|
|
451 |
Öbek Fiiller |
dar (bir şeyden) sıyrılıp çıkmak |
weasel out (of something) f.
|
|
452 |
Öbek Fiiller |
dar (bir şeyden) zar zor çıkmak |
weasel out (of something) f.
|
|
453 |
Öbek Fiiller |
dar (bir şeyden) debelenerek çıkmak |
weasel out (of something) f.
|
|
454 |
Öbek Fiiller |
(dar bir şeyden/yerden) kıvrılarak çıkmak |
worm out of (something or some place) f.
|
|
455 |
Öbek Fiiller |
dar/küçük bir aralığa sokmak |
slot in f.
|
|
456 |
Öbek Fiiller |
dar bir geçitten çıkıp açıklık bir alana ilerlemek |
march out f.
|
|
457 |
Öbek Fiiller |
üzerine (dar bir kıyafet) geçirmek |
pour into (something or some place) f.
|
|
458 |
Öbek Fiiller |
(dar bir kıyafetin) içine girmek |
pour into (something or some place) f.
|
|
459 |
Öbek Fiiller |
(dar bir kıyafete) cuk diye girmek |
pour into (something or some place) f.
|
|
460 |
Öbek Fiiller |
(birilerini/bir şeyleri) dar/belirli bir (bölümle, grupla, çeşitle) sınırlamak |
restrict (someone or something) to (someone or something) f.
|
|
461 |
Öbek Fiiller |
(birilerini/bir şeyleri) dar/belirli bir (hareket alanıyla, eylemle) sınırlamak |
restrict (someone or something) to (someone or something) f.
|
|
462 |
Öbek Fiiller |
(dar bir zamana) sığdırmak |
squeeze into (something) f.
|
|
463 |
Öbek Fiiller |
(dar bir zamana) sıkıştırmak |
squeeze into (something) f.
|
|
464 |
Öbek Fiiller |
dar bir yerden sığışıp geçmek |
squeeze through f.
|
|
465 |
Öbek Fiiller |
dar bir yere zorla sığışmak/sıkışmak/yerleşmek |
squirm in f.
|
|
466 |
Öbek Fiiller |
dar bir yerden zorla sıkışarak çıkmak |
squirm out (of something) f.
|
|
Phrases |
|
467 |
İfadeler |
dar (bir şeye/yere) sıkışmak |
worm into (something or some place) f.
|
|
468 |
İfadeler |
dar (bir şeye/yere) debelenerek girmek |
worm into (something or some place) f.
|
|
469 |
İfadeler |
dar (bir şeye/yere) büzüşerek girmek |
worm into (something or some place) f.
|
|
470 |
İfadeler |
dar (bir şeye/yere) tıkışmak |
worm into (something or some place) f.
|
|
471 |
İfadeler |
dar alanda |
in confined area zf.
|
|
Proverb |
|
472 |
Atasözü |
oynamasını bilmeyen gelin yerim dar der |
bad workman blames his tools
|
|
473 |
Atasözü |
oynamayı bilmeyen gelin yerim dar dermiş |
a poor craftsman blames his tools
|
|
474 |
Atasözü |
oynamasını bilmeyen gelin yerim dar dermiş |
a bad carpenter blames his tools
|
|
475 |
Atasözü |
oynamasını bilmeyen gelin yerim dar dermiş |
a poor craftsman blames his tools
|
|
476 |
Atasözü |
oynamasını bilmeyen gelin yerim dar dermiş |
bad workers always blame their tools
|
|
477 |
Atasözü |
oynamasını bilmeyen gelin yerim dar dermiş |
it's a poor carpenter who blames his tools
|
|
478 |
Atasözü |
oynamasını bilmeyen gelin yerim dar dermiş |
it's a poor workman who blames his tools
|
|
479 |
Atasözü |
oynamasını bilmeyen gelin yerim dar der |
a bad workman blames his tools
|
|
Colloquial |
|
480 |
Konuşma Dili |
dar görüşlü |
old codger i.
|
|
481 |
Konuşma Dili |
dar görüşlü |
old coot i.
|
|
482 |
Konuşma Dili |
dar görüşlü |
old fogy i.
|
|
483 |
Konuşma Dili |
dar yol |
snicket i.
|
|
484 |
Konuşma Dili |
dar geçit |
faux i.
|
|
485 |
Konuşma Dili |
dar kafalı kimse |
oldtimer i.
|
|
486 |
Konuşma Dili |
(vücudun bir bölümünü) dar giysilere sıkıştırmak |
truss f.
|
|
487 |
Konuşma Dili |
dar kafalı |
verkramp [south africa] s.
|
|
488 |
Konuşma Dili |
dar görüşlü |
verkramp [south africa] s.
|
|
489 |
Konuşma Dili |
dar/eski kafalı |
buttoned-down s.
|
|
490 |
Konuşma Dili |
dar gelire yönelik |
low-end s.
|
|
Idioms |
|
491 |
Deyim |
sırtın en dar kısmı |
the small of one's back i.
|
|
492 |
Deyim |
önleyici ama karşı saldırıya yol açmayacak derece dar darbe/müdahale |
bloody nose strike i.
|
|
493 |
Deyim |
önleyici ama karşı saldırıya yol açmayacak derece dar darbe/müdahale |
bloody nose attack i.
|
|
494 |
Deyim |
dar boğaz |
a bumpy ride i.
|
|
495 |
Deyim |
dar boğaz |
a rough ride i.
|
|
496 |
Deyim |
dar bakış açısı |
tunnel vision i.
|
|
497 |
Deyim |
oynamayı bilmeyen gelin yerim dar dermiş |
a bad carpenter blames his tools i.
|
|
498 |
Deyim |
dar gün |
a rainy day i.
|
|
499 |
Deyim |
dar alan |
a tight squeeze i.
|
|
500 |
Deyim |
dar görüşlü kimse |
an old fogey i.
|
|