|
Kategori |
Türkçe |
İngilizce |
|
General |
|
1 |
Genel |
duygusal ortalama |
emotional mean i.
|
|
2 |
Genel |
duygusal tarafsızlık |
emotional neutrality i.
|
|
3 |
Genel |
aşırı duygusal söz veya yazı |
slop i.
|
|
4 |
Genel |
duygusal ilişkiler |
emotional relations i.
|
|
5 |
Genel |
duygusal uyum |
emotional adaptation i.
|
|
6 |
Genel |
duygusal zeka |
emotional intelligence i.
|
|
7 |
Genel |
duygusal yakınlık |
affection i.
|
|
8 |
Genel |
duygusal tıkanma |
emotional blocking i.
|
|
9 |
Genel |
duygusal eylem |
emotional action i.
|
|
10 |
Genel |
duygusal çöküntü psikozu |
depressive psychosis i.
|
|
11 |
Genel |
mırıldanır gibi duygusal şarkılar söyleyen şarkıcı |
crooner i.
|
|
12 |
Genel |
duygusal zeka seviyesi |
emotional intelligence level i.
|
|
13 |
Genel |
duygusal zeka |
emotional quotient i.
|
|
14 |
Genel |
duygusal boşalma |
catharsis i.
|
|
15 |
Genel |
duygusal yalnızlık |
emotional loneliness i.
|
|
16 |
Genel |
aniden duygusal ilişkisini bitirme |
jilting i.
|
|
17 |
Genel |
duygusal uyumsuzluk |
affect i.
|
|
18 |
Genel |
duygusal yakınlık |
affiliation i.
|
|
19 |
Genel |
duygusal rahatsızlık |
emotional disturbance i.
|
|
20 |
Genel |
duygusal düzensizlik |
affective disorder i.
|
|
21 |
Genel |
duygusal kişi |
sentimentalist i.
|
|
22 |
Genel |
duygusal davranma |
sentimentalisation i.
|
|
23 |
Genel |
duygusal olarak bağlı olmama |
noninvolvement i.
|
|
24 |
Genel |
duygusal çöküş |
emotional breakdown i.
|
|
25 |
Genel |
duygusal aşk şarkısı |
torch song i.
|
|
26 |
Genel |
duygusal aşk şarkıları söyleyen kimse |
torch singer i.
|
|
27 |
Genel |
duygusal bağ |
emotional bond i.
|
|
28 |
Genel |
duygusal bağ |
emotional tie i.
|
|
29 |
Genel |
sosyal-duygusal lider |
social-emotional leader i.
|
|
|
30 |
Genel |
duygusal konulu |
tear-jerker i.
|
|
31 |
Genel |
duygusal körleşme |
emotional blunting i.
|
|
32 |
Genel |
güçlü bir duygusal bağ |
a strong emotional bond i.
|
|
33 |
Genel |
duygusal kuşatma |
emotional siege i.
|
|
34 |
Genel |
duygusal paylaşım ve yakınlık |
emotional sharing and intimacy i.
|
|
35 |
Genel |
duygusal sığlık |
blunted affect i.
|
|
36 |
Genel |
duygusal bağlılık |
affective attachment i.
|
|
37 |
Genel |
duygusal bağlılık |
emotional commitment i.
|
|
38 |
Genel |
duygusal bağlılık |
devotion i.
|
|
39 |
Genel |
duygusal olarak yakınlaşma |
getting emotionally close i.
|
|
40 |
Genel |
duygusal yakınlık/yakınlaşma |
emotional intimacy i.
|
|
41 |
Genel |
duygusal endişe |
emotional anxiety i.
|
|
42 |
Genel |
duygusal ipuçları |
emotional cues i.
|
|
43 |
Genel |
duygusal/manevi bağlılık |
emotional attachment i.
|
|
44 |
Genel |
duygusal değer |
sentimental value i.
|
|
45 |
Genel |
duygusal işkence |
emotional torture i.
|
|
46 |
Genel |
duygusal ve davranışsal zorluklar |
emotional and behavioural difficulties i.
|
|
47 |
Genel |
duygusal farklılık |
chasm i.
|
|
48 |
Genel |
duygusal iyi oluş |
emotional well-being i.
|
|
49 |
Genel |
duygusal davranma |
sentimentalization i.
|
|
50 |
Genel |
duygusal olarak bağlı olmama |
non-involvement i.
|
|
51 |
Genel |
duygusal boşluk |
emotional emptiness i.
|
|
52 |
Genel |
duygusal boşluk |
emotional void i.
|
|
53 |
Genel |
duygusal sağlık |
emotional health i.
|
|
54 |
Genel |
(duygusal anlamda) deşarj olma |
tension release i.
|
|
55 |
Genel |
duygusal yaşam |
emotional life i.
|
|
56 |
Genel |
duygusal ilgi |
romantic interest i.
|
|
57 |
Genel |
duygusal ilgi |
love interest i.
|
|
58 |
Genel |
duygusal istikrar |
emotional stability i.
|
|
59 |
Genel |
duygusal denge |
emotional stability i.
|
|
60 |
Genel |
duygusal kabızlık |
emotional constipation i.
|
|
61 |
Genel |
duygusal gereksinim |
emotional necessity i.
|
|
62 |
Genel |
duygusal travma |
emotional trauma i.
|
|
63 |
Genel |
duygusal tepki |
emotional reaction i.
|
|
64 |
Genel |
duygusal çöküntü |
tailspin i.
|
|
65 |
Genel |
duygusal yakınlık |
affectionateness i.
|
|
66 |
Genel |
duygusal anlamda iyileşme süreci |
rebound i.
|
|
67 |
Genel |
bir çeşit duygusal ve manevi destek modeli |
pastoral care i.
|
|
68 |
Genel |
duygusal yoğunluk |
temperature i.
|
|
69 |
Genel |
aşırı duygusal kimse |
throbber i.
|
|
70 |
Genel |
duygusal aşk şarkıları söyleyen kimse |
torcher i.
|
|
71 |
Genel |
aşırı tatlı ve duygusal müzik |
treacle i.
|
|
72 |
Genel |
aşırı tatlı ve duygusal yazı |
treacle i.
|
|
73 |
Genel |
aşırı tatlı ve duygusal müzik |
glop i.
|
|
74 |
Genel |
aşırı tatlı ve duygusal yazı |
glop i.
|
|
75 |
Genel |
aşırı tatlı ve duygusal müzik |
mush i.
|
|
76 |
Genel |
aşırı tatlı ve duygusal yazı |
mush i.
|
|
77 |
Genel |
aşırı tatlı ve duygusal müzik |
slop i.
|
|
78 |
Genel |
aşırı tatlı ve duygusal yazı |
slop i.
|
|
79 |
Genel |
doktor veya akıl sağlığı uzmanı tarafından birinin sürekli yanında olup ona duygusal destek sağlaması için görevlendirilen resmi lisanslı hayvan |
esa (emotional support animal) i.
|
|
80 |
Genel |
(insanlar arasındaki) duygusal gerilim |
electricity i.
|
|
81 |
Genel |
duygusal kimse |
emotional person i.
|
|
82 |
Genel |
zihinsel veya duygusal tutarlılık sağlayan şey |
ballast i.
|
|
83 |
Genel |
duygusal veya fiziksel canlılık |
bang i.
|
|
84 |
Genel |
duygusal olmama |
unsusceptibility i.
|
|
85 |
Genel |
hassas olunan konuya verilen öngörülebilir duygusal tepki |
knee jerk reaction i.
|
|
86 |
Genel |
doktor veya akıl sağlığı uzmanı tarafından birinin sürekli yanında olup ona duygusal destek sağlaması için görevlendirilen resmi lisanslı kedi/köpek |
emotional support dog/cat i.
|
|
87 |
Genel |
duygusal çöküş |
hangover i.
|
|
88 |
Genel |
duygusal problem |
hang-up i.
|
|
89 |
Genel |
aşırı duygusal ve ağlak olma eğilimi |
maudlinism i.
|
|
90 |
Genel |
abartılı derecede duygusal davranış |
melodramatics i.
|
|
91 |
Genel |
aşırı duygusal kimse |
melodramatist i.
|
|
92 |
Genel |
vücuttaki fiziksel ve duygusal travma birikimini gidermeye yönelik bir tür derin doku masajı |
hellerwork i.
|
|
93 |
Genel |
duygusal yaralanma |
bruise i.
|
|
94 |
Genel |
aşırı duygusal davranış |
heroic i.
|
|
95 |
Genel |
aşırı duygusal dil |
heroic i.
|
|
96 |
Genel |
duygusal olarak bağlı olunan aile ortamı |
home i.
|
|
97 |
Genel |
duygusal çöküş |
hump [uk] i.
|
|
98 |
Genel |
aşırı duygusal kimse |
hysteric i.
|
|
99 |
Genel |
süslü ambalajı olan, duygusal veya mizahi söz içeren parti gereçleri |
motto i.
|
|
100 |
Genel |
duygusal coşku |
hwyl i.
|
|
101 |
Genel |
kişinin duygusal doğasını ifade ettiği düşünülen çizgi |
love line i.
|
|
102 |
Genel |
kişinin duygusal doğasını ifade ettiği düşünülen çizgi |
heart line i.
|
|
103 |
Genel |
kişinin duygusal doğasını ifade ettiği düşünülen çizgi |
line of heart i.
|
|
104 |
Genel |
kişinin duygusal doğasını ifade ettiği düşünülen çizgi |
mensal line i.
|
|
105 |
Genel |
duygusal yakınlık |
love-drury i.
|
|
106 |
Genel |
duygusal yakınlık nesnesi |
lovey i.
|
|
107 |
Genel |
aşırı duygusal olma |
mushiness i.
|
|
108 |
Genel |
büyüme çağında yaşanan duygusal zorluklar |
growing pains i.
|
|
109 |
Genel |
güçlü duygusal tepkilere neden olan konu |
gut issue i.
|
|
110 |
Genel |
kendisini entelektüel veya duygusal doyuma ulaştıracak şekilde hareket eden kimse |
onanist i.
|
|
111 |
Genel |
duygusal yoksunluk |
impersonality i.
|
|
112 |
Genel |
duygusal bağın olmadığı yakınlaşma |
situationship i.
|
|
113 |
Genel |
belirgin duygusal yoğunluk |
drive i.
|
|
114 |
Genel |
duygusal olarak baba yerine geçen kimse |
father figure i.
|
|
115 |
Genel |
duygusal olarak baba yerine geçen kimse |
father-figure i.
|
|
116 |
Genel |
duygusal kişilik |
feelingness i.
|
|
117 |
Genel |
duygusal nitelik |
feelingness i.
|
|
118 |
Genel |
duygusal duyarlılık |
feelings i.
|
|
119 |
Genel |
sözdizimsel veya duygusal ayrım yaratan ses tonu değişimi |
intonation i.
|
|
120 |
Genel |
duygusal eziyet |
pang i.
|
|
121 |
Genel |
duygusal durum |
fettle i.
|
|
122 |
Genel |
(duygusal, ilkesel sebeplerle) bir şeye karşı olan kimse |
foe i.
|
|
123 |
Genel |
duygusal yoğunluk noktası |
orgasm i.
|
|
124 |
Genel |
duygusal gelgitlerin yaşandığı durum |
rollercoaster i.
|
|
125 |
Genel |
duygusal idealizm |
sentiment i.
|
|
126 |
Genel |
edebiyatta veya sanatta ortaya konan duygusal fikir |
sentiment i.
|
|
127 |
Genel |
pasaj veya ifadenin duygusal önemi |
sentiment i.
|
|
128 |
Genel |
vecize, önerme veya nükte olarak ifade edilen duygusal fikir veya dilek |
sentiment i.
|
|
129 |
Genel |
duygusal kimse |
sentimental i.
|
|
130 |
Genel |
duygusal düşünce |
sentimentality i.
|
|
131 |
Genel |
duygusal ifade |
sentimentality i.
|
|
132 |
Genel |
anne ile yavrusu arasındaki duygusal bağ |
silver cord i.
|
|
133 |
Genel |
aşırı duygusal kimse |
softhead i.
|
|
134 |
Genel |
duygusal boşluk |
emotional gap i.
|
|
135 |
Genel |
aşırı duygusal şiirsel yazın |
poesie i.
|
|
136 |
Genel |
aşırı duygusal şiirsel yazın |
poesy i.
|
|
137 |
Genel |
aşırı duygusal şey |
sorghum i.
|
|
138 |
Genel |
duygusal kimse |
spooney i.
|
|
139 |
Genel |
duygusal kimse |
spoony i.
|
|
140 |
Genel |
duygusal anlamda duyarsızlaşmış kimse |
stoic i.
|
|
141 |
Genel |
(duygusal) yük |
charge i.
|
|
142 |
Genel |
duygusal olmak |
be emotional f.
|
|
143 |
Genel |
duygusal olmak |
be sentimental f.
|
|
144 |
Genel |
aşırı duygusal davranmak |
hoke f.
|
|
145 |
Genel |
fiziksel ve duygusal olarak tükenmek |
be physically and emotionally spent f.
|
|
146 |
Genel |
duygusal davranmak |
emote f.
|
|
147 |
Genel |
duygusal gelgitler yaşamak |
be on an emotional rollercoaster f.
|
|
148 |
Genel |
aşırı duygusal ya da abartılı davranmak |
camp f.
|
|
149 |
Genel |
(duygusal anlamda) iyileşmek |
rebound f.
|
|
150 |
Genel |
duygusal şarkı söylemek |
torch f.
|
|
151 |
Genel |
duygusal olarak soğutmak |
alien f.
|
|
152 |
Genel |
duygusal çekim hissetmek |
yearn f.
|
|
153 |
Genel |
duygusal bağ oluşturmak |
bind f.
|
|
154 |
Genel |
aşırı duygusal hale getirmek |
melodramatize f.
|
|
155 |
Genel |
aşırı duygusal hale getirmek |
melodramatise f.
|
|
156 |
Genel |
(ses) özellikle duygusal gerginlik nedeniyle aniden değişmek |
break f.
|
|
157 |
Genel |
zihinsel veya duygusal heyecan uyandırma kapasitesinden, zindelikten, şevkten veya tutkudan mahrum bırakmak |
desiccate f.
|
|
158 |
Genel |
aşırı duygusal davranmak |
overemote f.
|
|
159 |
Genel |
duygusal veya ruhsal çalkantı içinde olmak |
churn f.
|
|
160 |
Genel |
duygusal etkisini yaşamak |
feel f.
|
|
161 |
Genel |
duygusal yaklaşmak |
feel f.
|
|
162 |
Genel |
duygusal tepki vermek |
feel f.
|
|
163 |
Genel |
duygusal ağrı yaratmak |
pang f.
|
|
164 |
Genel |
duygusal yönden heyecanlandırmak |
geek f.
|
|
165 |
Genel |
duygusal şekilde yaşamak |
sensualize f.
|
|
166 |
Genel |
duygusal şekilde yaşamak |
sensualise f.
|
|
167 |
Genel |
duygusal hareket etmek |
sentimentize f.
|
|
168 |
Genel |
duygusal düşüncelere kapılmak |
sentimentize f.
|
|
169 |
Genel |
duygusal düşünce ve ifadeden keyif almak |
sentimentize f.
|
|
170 |
Genel |
duygusal hareket etmek |
sentimentise f.
|
|
171 |
Genel |
duygusal düşüncelere kapılmak |
sentimentise f.
|
|
172 |
Genel |
duygusal düşünce ve ifadeden keyif almak |
sentimentise f.
|
|
173 |
Genel |
duygusal şoka uğratmak |
prostrate f.
|
|
174 |
Genel |
aşırı duygusal |
slushy s.
|
|
175 |
Genel |
aşırı duygusal |
soppy s.
|
|
176 |
Genel |
melodram gibi aşırı duygusal |
transpontine s.
|
|
177 |
Genel |
aşırı duygusal |
gooey s.
|
|
178 |
Genel |
aşırı duygusal |
melodramatic s.
|
|
179 |
Genel |
aşırı duygusal |
maudlin s.
|
|
180 |
Genel |
aşırı duygusal |
histrionic s.
|
|
181 |
Genel |
aşırı duygusal |
impressionable s.
|
|
182 |
Genel |
aşırı duygusal (söz) |
sloppy s.
|
|
183 |
Genel |
aşırı duygusal |
impressible s.
|
|
184 |
Genel |
aşırı duygusal |
schmalzy s.
|
|
185 |
Genel |
aşırı duygusal |
slobbery s.
|
|
186 |
Genel |
aşırı duygusal |
schmaltzy s.
|
|
187 |
Genel |
aşırı duygusal |
bathetic s.
|
|
188 |
Genel |
aşırı duygusal |
supersensitive s.
|
|
189 |
Genel |
aşırı duygusal |
syrupy s.
|
|
190 |
Genel |
aşırı duygusal |
mushy s.
|
|
191 |
Genel |
ağlayacak kadar duygusal |
maudlin s.
|
|
192 |
Genel |
aşırı duygusal |
mawkish s.
|
|
193 |
Genel |
fiziksel ya da duygusal duyusal zevk tutkusu ile ilgili |
sensualistic s.
|
|
194 |
Genel |
aşırı duygusal |
hokey s.
|
|
195 |
Genel |
aşırı duygusal |
excessively sentimental s.
|
|
196 |
Genel |
aşırı duygusal |
overly emotional s.
|
|
197 |
Genel |
aşırı duygusal |
over-sensitive s.
|
|
198 |
Genel |
aşırı duygusal |
over-sentimental s.
|
|
199 |
Genel |
fazla duygusal |
huffy s.
|
|
200 |
Genel |
fazla duygusal |
thin-skinned s.
|
|
201 |
Genel |
fazla duygusal |
touchy s.
|
|
202 |
Genel |
aşırı duygusal |
overemotional s.
|
|
203 |
Genel |
aşırı duygusal (olumsuz anlamda) |
treacly s.
|
|
204 |
Genel |
-ile duygusal bağ kurmuş |
emotionally involved s.
|
|
205 |
Genel |
-ile duygusal bağı olan |
emotionally involved s.
|
|
206 |
Genel |
aşırı duygusal |
sappy s.
|
|
207 |
Genel |
aşırı duygusal |
soupy s.
|
|
208 |
Genel |
(duygusal açıdan) güçlü ve (her türlü duygusal travmaya karşı) sağlam |
heartstrong s.
|
|
209 |
Genel |
ruhen veya duygusal açıdan yenilenmiş |
reborn s.
|
|
210 |
Genel |
aşırı duygusal ve alıngan |
namby-pamby s.
|
|
211 |
Genel |
duygusal boyutta olan |
nonphysical s.
|
|
212 |
Genel |
aşırı duygusal |
theatrical s.
|
|
213 |
Genel |
duygusal olarak etkilenmiş |
tipsy s.
|
|
214 |
Genel |
duygusal olarak etkilemeyen |
unmoving s.
|
|
215 |
Genel |
duygusal olmayan |
unsensational s.
|
|
216 |
Genel |
duygusal olmayan |
unsusceptible s.
|
|
217 |
Genel |
duygusal bir durum veya eylem olması sebebiyle melodrama yakışan |
melodramatical s.
|
|
218 |
Genel |
aşırı veya utandırıcı derecede duygusal |
messy s.
|
|
219 |
Genel |
(duygusal baskı altında) duraksayarak konuşan |
broken s.
|
|
220 |
Genel |
duygusal olarak yaralayıcı |
bruising s.
|
|
221 |
Genel |
aşırı duygusal |
hyperemotional s.
|
|
222 |
Genel |
fazla duygusal |
hyperemotional s.
|
|
223 |
Genel |
aşırı duygusal |
hypersensual s.
|
|
224 |
Genel |
çok duygusal |
hypersensual s.
|
|
225 |
Genel |
aşırı duygusal |
moist s.
|
|
226 |
Genel |
aşırı duygusal |
lurid s.
|
|
227 |
Genel |
(sanat eseri) anlamından ziyade duygusal olarak etkileyen |
decorative s.
|
|
228 |
Genel |
duygusal coşkudan yoksun |
desiccated s.
|
|
229 |
Genel |
duygusal olarak kendini kaptırmamış |
detached s.
|
|
230 |
Genel |
aşırı duygusal |
histrionical [uk] s.
|
|
231 |
Genel |
duygusal olarak yalnızca tek bir erkeğe bağlı |
one-man s.
|
|
232 |
Genel |
duygusal olarak yalnızca tek bir kadına bağlı |
one-woman s.
|
|
233 |
Genel |
çok duygusal |
overripe s.
|
|
234 |
Genel |
duygusal açıdan ezilmiş |
devastated s.
|
|
235 |
Genel |
duygusal olarak sarsılmış |
devastated s.
|
|
236 |
Genel |
kendini duygusal olarak kaptırmamış |
disengaged s.
|
|
237 |
Genel |
duygusal duruma ait |
dispositional s.
|
|
238 |
Genel |
duygusal durum ile ilgili |
dispositional s.
|
|
239 |
Genel |
tiksindirici şekilde duygusal |
insipid s.
|
|
240 |
Genel |
aşırı duygusal |
cloying s.
|
|
241 |
Genel |
aşırı duygusal |
cloysome s.
|
|
242 |
Genel |
duygusal etki altında kalmayan |
fancy-free s.
|
|
243 |
Genel |
duygusal olarak bağlı |
involved s.
|
|
244 |
Genel |
vıcık vıcık duygusal |
slab s.
|
|
245 |
Genel |
aşırı duygusal |
slashy s.
|
|
246 |
Genel |
aşırı duygusal |
sloppy s.
|
|
247 |
Genel |
aşırı duygusal |
slutchy s.
|
|
248 |
Genel |
duygusal acı yaşayan |
smarting s.
|
|
249 |
Genel |
duygusal açıdan yükselmiş |
stirred s.
|
|
250 |
Genel |
çok duygusal |
superheated s.
|
|
251 |
Genel |
aşırı duygusal |
supersensuous s.
|
|
252 |
Genel |
duygusal ilişki yaşayan |
involved s.
|
|
253 |
Genel |
duygusal olarak |
feelingly zf.
|
|
254 |
Genel |
duygusal açıdan |
sensually zf.
|
|
255 |
Genel |
duygusal bir şekilde |
emotively zf.
|
|
256 |
Genel |
aşırı duygusal bir biçimde |
histrionically zf.
|
|
257 |
Genel |
duygusal olarak |
sensuously zf.
|
|
258 |
Genel |
aşırı duygusal bir biçimde |
sloppily zf.
|
|
259 |
Genel |
aşırı duygusal bir şekilde |
melodramatically zf.
|
|
260 |
Genel |
duygusal olarak |
viscerally zf.
|
|
261 |
Genel |
aşırı duygusal olarak |
mawkishly zf.
|
|
262 |
Genel |
aşırı duygusal bir biçimde |
soppily zf.
|
|
263 |
Genel |
duygusal bir şekilde |
sentimentally zf.
|
|
264 |
Genel |
duygusal açıdan |
carnally zf.
|
|
265 |
Genel |
duygusal olarak |
sensationally zf.
|
|
266 |
Genel |
duygusal olarak |
sentimentally zf.
|
|
267 |
Genel |
duygusal yönden |
emotionally zf.
|
|
268 |
Genel |
duygusal bir sesle |
with a catch in one's voice zf.
|
|
269 |
Genel |
duygusal olarak |
affectively zf.
|
|
270 |
Genel |
duygusal bir şekilde |
affectively zf.
|
|
271 |
Genel |
duygusal bir şekilde |
emotionally zf.
|
|
272 |
Genel |
ani bir duygusal şok ile |
wrenchingly zf.
|
|
273 |
Genel |
duygusal bir şekilde |
gnomically zf.
|
|
274 |
Genel |
duygusal bir şekilde |
drippily zf.
|
|
275 |
Genel |
duygusal bir şekilde |
romanticaly zf.
|
|
276 |
Genel |
duygusal bir şekilde |
romanticly zf.
|
|
277 |
Genel |
aşırı duygusal bir şekilde |
softheadedly zf.
|
|
Phrasals |
|
278 |
Öbek Fiiller |
zihinsel veya duygusal bir durumdan başka bir duruma geçmek |
carry off f.
|
|
279 |
Öbek Fiiller |
eriyip gitmek (duygusal baskı altında) |
melt down f.
|
|
280 |
Öbek Fiiller |
duygusal yıkıma uğramak |
melt down f.
|
|
281 |
Öbek Fiiller |
duygusal olarak çökmek |
melt down f.
|
|
282 |
Öbek Fiiller |
duygusal baskı altında ezilmek |
melt down f.
|
|
283 |
Öbek Fiiller |
(duygusal olarak) düşük kalmak |
remain down f.
|
|
284 |
Öbek Fiiller |
ruhsal/duygusal bir sorunla baş etmeye çalışmak |
exorcise out f.
|
|
285 |
Öbek Fiiller |
ruhsal/duygusal bir sorunu içinden atmaya çalışmak |
exorcise out f.
|
|
286 |
Öbek Fiiller |
ruhsal/duygusal bir sorunla yüzleşmeye çalışmak |
exorcise out f.
|
|
287 |
Öbek Fiiller |
ruhsal/duygusal bir sorunun üstüne gitmeye çalışmak |
exorcise out f.
|
|
288 |
Öbek Fiiller |
ruhsal/duygusal bir sorunla başa çıkmaya çalışmak |
exorcise out f.
|
|
289 |
Öbek Fiiller |
ruhsal/duygusal bir sorunun üstesinden gelmeye çalışmak |
exorcise out f.
|
|
290 |
Öbek Fiiller |
duygusal değişiklik yaşamak |
fall in f.
|
|
291 |
Öbek Fiiller |
duygusal çöküş yaşamak |
fall in f.
|
|
292 |
Öbek Fiiller |
duygusal çöküşe girmek |
fall in f.
|
|
293 |
Öbek Fiiller |
daha kötü bir duygusal duruma girmek |
fall in f.
|
|
294 |
Öbek Fiiller |
duygusal değişiklik yaşamak |
fall into f.
|
|
295 |
Öbek Fiiller |
duygusal çöküş yaşamak |
fall into f.
|
|
296 |
Öbek Fiiller |
duygusal çöküşe girmek |
fall into f.
|
|
297 |
Öbek Fiiller |
daha kötü bir duygusal duruma girmek |
fall into f.
|
|
298 |
Öbek Fiiller |
(birinden) sosyal/duygusal olarak soğumak |
pull away from (someone or something) f.
|
|
299 |
Öbek Fiiller |
(birinden) sosyal/duygusal olarak kendini geri çekmek |
pull away from (someone or something) f.
|
|
300 |
Öbek Fiiller |
birini fiziksel, zihinsel, duygusal bir duruma sokmak |
send into (something or some place) f.
|
|
301 |
Öbek Fiiller |
birini fiziksel, zihinsel, duygusal bir duruma sevk etmek |
send into (something or some place) f.
|
|
302 |
Öbek Fiiller |
duygusal olarak etkilemek |
take away f.
|
|
303 |
Öbek Fiiller |
(birini) sürekli duygusal olarak etkilemek |
pinch at (someone) f.
|
|
304 |
Öbek Fiiller |
duygusal olarak bağlı olmak |
attach to f.
|
|
305 |
Öbek Fiiller |
ruhsal/duygusal bir sorunla baş etmeye çalışmak |
exorcise out of f.
|
|
306 |
Öbek Fiiller |
ruhsal/duygusal bir sorunu içinden atmaya çalışmak |
exorcise out of f.
|
|
307 |
Öbek Fiiller |
(duygusal anlamda) dağılmak |
fall to (something) f.
|
|
308 |
Öbek Fiiller |
(duygusal anlamda) darmadağın olmak |
fall to (something) f.
|
|
309 |
Öbek Fiiller |
(biriyle/bir şeyle) duygusal bağı giderek zayıflamak/kopmak |
grow away from (someone or something) f.
|
|
310 |
Öbek Fiiller |
(birini duygusal/zihinsel/ruhsal) bir alana sokmak |
tap (one) into (something) f.
|
|
311 |
Öbek Fiiller |
(biriyle duygusal/zihinsel/ruhani) bir alan arasında bağlantı kurmak |
tap (one) into (something) f.
|
|
Colloquial |
|
312 |
Konuşma Dili |
bir kararı etkileyen öznel ve duygusal unsur |
gut factor i.
|
|
313 |
Konuşma Dili |
duygusal karşılık |
warm fuzzy i.
|
|
314 |
Konuşma Dili |
filmlerde olacak kadar etkileyici/duygusal bir hareket |
hollywood moment i.
|
|
315 |
Konuşma Dili |
filmlerde olacak kadar etkileyici/duygusal bir an |
hollywood moment i.
|
|
316 |
Konuşma Dili |
belirli konularda çabuk tetiklenen duygusal ve koyu liberal kimse |
knee jerk liberal i.
|
|
317 |
Konuşma Dili |
aşırı derecede mutsuz, kafası karışmış veya duygusal olarak dengesiz kimse |
mess i.
|
|
318 |
Konuşma Dili |
(duygusal açıdan veya yorgunluktan) bunalmış kimse |
mess i.
|
|
319 |
Konuşma Dili |
tıbbi tedaviye ihtiyacı olmayıp güven duymak için veya duygusal sorunlar nedeniyle doktora giden kimseler |
worried well i.
|
|
320 |
Konuşma Dili |
duygusal birliktelik olmayıp sadece cinsel ilişki yaşanan arkadaş |
friend with benefits i.
|
|
321 |
Konuşma Dili |
birini bir yerinden (kalbinden, midesinden) duygusal/hissiyat olarak vurmak |
get one right here f.
|
|
322 |
Konuşma Dili |
duygusal bağ kurmak |
get involved f.
|
|
323 |
Konuşma Dili |
duygusal ilişki kurmak |
get involved f.
|
|
324 |
Konuşma Dili |
birine duygusal olarak bağlanmak |
hook up f.
|
|
325 |
Konuşma Dili |
birinin üzerinde derin duygusal etkisi olmak |
do things to somebody f.
|
|
326 |
Konuşma Dili |
çok duygusal olmak |
wig f.
|
|
327 |
Konuşma Dili |
duygusal sorunlara sebep olmak |
hang up f.
|
|
328 |
Konuşma Dili |
duygusal sorunları olmak |
hang up f.
|
|
329 |
Konuşma Dili |
duygusal gelmek |
hit different f.
|
|
330 |
Konuşma Dili |
duygusal gelmek |
hit hard f.
|
|
331 |
Konuşma Dili |
duygusal olarak dengesiz |
teched s.
|
|
332 |
Konuşma Dili |
duygusal olarak dengesiz |
tetched s.
|
|
333 |
Konuşma Dili |
duygusal olarak açık ve samimi |
touchy-feely s.
|
|
334 |
Konuşma Dili |
duygusal olmayan |
hard-headed s.
|
|
335 |
Konuşma Dili |
aşırı duygusal |
drippy s.
|
|
336 |
Konuşma Dili |
aşırı duygusal |
sudsy s.
|
|
337 |
Konuşma Dili |
(birinin) duygusal/zihinsel durumu |
where (one) is at expr.
|
|
338 |
Konuşma Dili |
(birinin) duygusal/zihinsel konumu |
where (one) is at expr.
|
|
339 |
Konuşma Dili |
(birinin) içerisinde bulunduğu duygusal/zihinsel durum |
where (one) is at expr.
|
|
340 |
Konuşma Dili |
(birinin) duygusal/zihinsel durumu |
where (one's) head is at expr.
|
|
341 |
Konuşma Dili |
(birinin) duygusal/zihinsel konumu |
where (one's) head is at expr.
|
|
342 |
Konuşma Dili |
(birinin) içerisinde bulunduğu duygusal/zihinsel durum |
where (one's) head is at expr.
|
|
343 |
Konuşma Dili |
birinin duygusal/zihinsel durumu |
where someone's head is at expr.
|
|
344 |
Konuşma Dili |
birinin içerisinde bulunduğu duygusal/zihinsel durum |
where someone's head is at expr.
|
|
Idioms |
|
345 |
Deyim |
duygusal destek amacıyla edinilen evcil hayvan |
emotional support dog/cat i.
|
|
346 |
Deyim |
duygusal kaçamak |
emotional affair i.
|
|
347 |
Deyim |
duygusal yük |
excess baggage i.
|
|
348 |
Deyim |
duygusal bir an |
hallmark moment i.
|
|
349 |
Deyim |
duygusal ve zihinsel olarak güçlülük |
heart of oak i.
|
|
350 |
Deyim |
duygusal bir an |
kodak moment i.
|
|
351 |
Deyim |
duygusal ağırlığı/önemi olan anlamlara da gelen kelime |
loaded word i.
|
|
352 |
Deyim |
ilişkileri duygusal olarak aşırı bağımlı, muhtaç kimse |
clinging vine i.
|
|
353 |
Deyim |
duygusal/dramatik/hassas yazılara odaklanan/yazılar üzerinde uzmanlaşmış yazar/gazeteci |
sob sister i.
|
|
354 |
Deyim |
fazla duygusal kadın |
sob sister i.
|
|
355 |
Deyim |
duygusal karşılık |
warm and fuzzy i.
|
|
356 |
Deyim |
aşırı duygusal rol yapmak |
chew on the scenery f.
|
|
357 |
Deyim |
aşırı duygusal rol yapmak |
chew up the scenery f.
|
|
358 |
Deyim |
duygusal anlamda mahvolmak |
come undone f.
|
|
359 |
Deyim |
(olmadık zamanda) duygusal olmak |
let one's emotions show f.
|
|
360 |
Deyim |
(duygusal anlamda) darmadağın olmak |
fall to pieces f.
|
|
361 |
Deyim |
duygusal olarak etkilenmek |
hit me (right) in the feels f.
|
|
362 |
Deyim |
duygusal açıdan yaralanmak |
get a bloody nose f.
|
|
363 |
Deyim |
birini bir yerinden (kalbinden, midesinden) duygusal/hissiyat olarak vurmak |
gets one right here f.
|
|
364 |
Deyim |
(birine) duygusal, romantik, cinsel açıdan bağlanmak |
get involved (in or with someone) f.
|
|
365 |
Deyim |
küçük bir duygusal tepki vermek |
bat an eye f.
|
|
366 |
Deyim |
küçük bir duygusal tepki vermek |
bat an eyelash f.
|
|
367 |
Deyim |
küçük bir duygusal tepki vermek |
bat an eyelid f.
|
|
368 |
Deyim |
çok duygusal olmak |
have a heart of glass f.
|
|
369 |
Deyim |
duygusal karar vermemek |
have a hard head f.
|
|
370 |
Deyim |
aşırı duygusal tepkilere bağlı hareket etmemek |
have both oars in the water f.
|
|
371 |
Deyim |
birinden/bir şeyden artık duygusal olarak etkilenmemek |
harden your heart against somebody/something f.
|
|
372 |
Deyim |
(birini) duygusal olarak yıkmak |
rip (someone) in two f.
|
|
373 |
Deyim |
(birinin duygusal olarak) canını çok acıtmak/yakmak |
tear (someone) in two f.
|
|
374 |
Deyim |
duygusal yoğunluğu düşürmek |
lower the temperature f.
|
|
375 |
Deyim |
duygusal yoğunluğu artırmak |
raise the temperature f.
|
|
376 |
Deyim |
duygusal yoğunluğu düşürmek |
lower the temperature f.
|
|
377 |
Deyim |
duygusal yoğunluğu artırmak |
raise the temperature f.
|
|
378 |
Deyim |
(birine) fiziksel/duygusal ıstırap vermek |
eat (one) alive f.
|
|
379 |
Deyim |
aşırı duygusal rol yapmak |
chew the scenery f.
|
|
380 |
Deyim |
(duygusal anlamda) dağılmak |
fall to bits f.
|
|
381 |
Deyim |
(duygusal anlamda) darmadağın olmak |
fall to bits f.
|
|
382 |
Deyim |
duygusal olarak etkilenmez hale gelmek |
harden your heart f.
|
|
383 |
Deyim |
(olmadık zamanda) duygusal olmak |
let emotions show f.
|
|
384 |
Deyim |
duygusal olarak kendini kapatmak |
shut down emotionally f.
|
|
385 |
Deyim |
(bir şeyi) duygusal olarak kaldırmak |
take (something) like a man f.
|
|
386 |
Deyim |
fiziksel olarak/duygusal olarak/zihnen yorgun |
ridden hard and put away wet [us] s.
|
|
387 |
Deyim |
fiziksel olarak/duygusal olarak/zihnen hırpalanmış |
ridden hard and put away wet [us] s.
|
|
388 |
Deyim |
fiziksel olarak/duygusal olarak/zihnen kötü muamele görmüş |
ridden hard and put away wet [us] s.
|
|
389 |
Deyim |
fiziksel olarak/duygusal olarak/zihnen yorgun |
ridden hard and put up wet [us] s.
|
|
390 |
Deyim |
fiziksel olarak/duygusal olarak/zihnen hırpalanmış |
ridden hard and put up wet [us] s.
|
|
391 |
Deyim |
fiziksel olarak/duygusal olarak/zihnen kötü muamele görmüş |
ridden hard and put up wet [us] s.
|
|
392 |
Deyim |
fiziksel olarak/duygusal olarak/zihnen yorgun |
rode hard and put away wet s.
|
|
393 |
Deyim |
fiziksel olarak/duygusal olarak/zihnen hırpalanmış |
rode hard and put away wet s.
|
|
394 |
Deyim |
fiziksel olarak/duygusal olarak/zihnen kötü muamele görmüş |
rode hard and put away wet s.
|
|
395 |
Deyim |
fiziksel olarak/duygusal olarak/zihnen yorgun |
rode hard and put up wet [us] s.
|
|
396 |
Deyim |
fiziksel olarak/duygusal olarak/zihnen hırpalanmış |
rode hard and put up wet [us] s.
|
|
397 |
Deyim |
fiziksel olarak/duygusal olarak/zihnen kötü muamele görmüş |
rode hard and put up wet [us] s.
|
|
398 |
Deyim |
kişisel ve duygusal olarak çok önemli |
dear to (one's) heart expr.
|
|
399 |
Deyim |
duygusal tepki göstermeyen |
beyond some emotional response expr.
|
|
400 |
Deyim |
hiçbir duygusal tepki/belirti göstermeden |
without (even) batting an eyelash expr.
|
|
401 |
Deyim |
(duygusal olarak) yıkılmış/çökmüş |
to pieces expr.
|
|
402 |
Deyim |
duygusal/zihinsel durumu |
where head is at expr.
|
|
403 |
Deyim |
içerisinde bulunduğu duygusal/zihinsel durum |
where head is at expr.
|
|
Speaking |
|
404 |
Konuşma |
(duygusal bir konuşmanın ardından) üzüldün mü/duygulandın mı sen? |
are you getting choked up? expr.
|
|
Trade/Economic |
|
405 |
Ticaret/Ekonomi |
duygusal etken |
affective component i.
|
|
406 |
Ticaret/Ekonomi |
duygusal emek |
emotional labor i.
|
|
407 |
Ticaret/Ekonomi |
duygusal emek |
emotional labour i.
|
|
Law |
|
408 |
Hukuk |
fiziksel ve duygusal travma |
pain and suffering [us] i.
|
|
Politics |
|
409 |
Siyasal |
duygusal kısıtlılık |
blunted affect i.
|
|
Media |
|
410 |
Medya |
ilgi veya sempati uyandırma amacıyla kişileri duygusal yönden ele alan habercilik |
human interest i.
|
|
411 |
Medya |
ilgi veya sempati uyandırma amacıyla kişileri duygusal yönden ele alan habercilik |
human-interest i.
|
|
412 |
Medya |
aşırı duygusal sahne |
dramatic event i.
|
|
Mechanic |
|
413 |
Mekanik |
duygusal olarak etkilenmiş |
triggered s.
|
|
Medical |
|
414 |
Medikal |
duygusal destek köpeği |
therapy dog i.
|
|
415 |
Medikal |
hastane, bakımevi ve benzeri kurumlarda insanlara duygusal yardım sağlamak üzere özel olarak eğitilmiş köpek |
therapy dog i.
|
|
416 |
Medikal |
şiddetli zihinsel, duygusal stres veya fiziksel yaralanmadan etkilenen bireylerde travmanın tedavisi |
traumatology i.
|
|
417 |
Medikal |
duygusal yüklü öyküsel bellek |
emotionally valenced declarative memory i.
|
|
418 |
Medikal |
duygusal yeme |
emotional eating i.
|
|
419 |
Medikal |
duygusal refleks |
affective reflex i.
|
|
420 |
Medikal |
duygusal dengesizlik |
dyscrasy i.
|
|
421 |
Medikal |
zihinsel ve duygusal bozukluğa sahip çocukların tedavisi |
orthogenics i.
|
|
Anatomy |
|
422 |
Anatomi |
beynin temporal lobunda yer alan, motivasyon ve duygusal davranışta önemli rol oynayan badem şekilli yapı |
amygdala i.
|
|
423 |
Anatomi |
beynin temporal lobunda yer alan, motivasyon ve duygusal davranışta önemli rol oynayan badem şekilli yapı |
corpus amygdaloideum i.
|
|
424 |
Anatomi |
beynin temporal lobunda yer alan, motivasyon ve duygusal davranışta önemli rol oynayan badem şekilli yapı |
amygdaloid nucleus i.
|
|
425 |
Anatomi |
beyindeki duygusal davranışla işlevsel olarak bağlantılı sinir yapıları sistemi |
visceral brain i.
|
|
426 |
Anatomi |
beyindeki duygusal davranışla işlevsel olarak bağlantılı sinir yapıları sistemi |
limbic brain i.
|
|
Psychology |
|
427 |
Psikoloji |
mental hastalıkları ve duygusal durum bozukluklarını ilaç vermektense konuşarak tedavi etmeye yönelik psikoterapi şekli |
talk therapy i.
|
|
428 |
Psikoloji |
kişinin olay karşısında verdiği, duygusal tutumunu gösteren yanıt |
reaction i.
|
|
429 |
Psikoloji |
belli bir olay, nesne ya da fikre harcanan duygusal enerji |
cathexis i.
|
|
430 |
Psikoloji |
kişiyi yorgun ve elden ayaktan düşüren bir duygusal rahatsızlık |
nervous exhaustion i.
|
|
431 |
Psikoloji |
çevresel değişimin neden olduğu duygusal veya varoluşsal sıkıntı |
solastalgia i.
|
|
432 |
Psikoloji |
belirli bir yere karşı hissedilen duygusal bağlantı |
topophilia i.
|
|
433 |
Psikoloji |
akılcı duygusal terapi |
rational emotive therapy i.
|
|
434 |
Psikoloji |
akut duygusal refleks |
acute affective reflex i.
|
|
435 |
Psikoloji |
akılcı duygusal sağaltım |
rational emotive therapy i.
|
|
436 |
Psikoloji |
ciddi duygusal rahatsızlık |
serious emotional disturbance i.
|
|
437 |
Psikoloji |
duygusal boşalma ile rahatlama terapisi |
cathartic therapy i.
|
|
438 |
Psikoloji |
duygusal katılık |
affective rigidity i.
|
|
439 |
Psikoloji |
duygusal dengesizlik |
neuroticism i.
|
|
440 |
Psikoloji |
duygusal ikirciklik |
affective ambivalence i.
|
|
441 |
Psikoloji |
duygusal gelişim |
emotional development i.
|
|
442 |
Psikoloji |
duygusal boşalma |
abreaction i.
|
|
443 |
Psikoloji |
duygusal uzaklaşma |
affective withdrawal i.
|
|
444 |
Psikoloji |
duygusal rahatsızlık |
affective disorder i.
|
|
445 |
Psikoloji |
duygusal katılım |
affective-commitment i.
|
|
446 |
Psikoloji |
duygusal halusinasyon |
affective hallucination i.
|
|
447 |
Psikoloji |
duygusal alışkanlık |
affective habituation i.
|
|
448 |
Psikoloji |
duygusal amnezi |
affective amnesia i.
|
|
449 |
Psikoloji |
duygusal tip |
feeling type i.
|
|
450 |
Psikoloji |
duygusal sığlaşma |
affective flattening i.
|
|
451 |
Psikoloji |
duygusal uyarılma |
emotional arousal i.
|
|
452 |
Psikoloji |
duygusal düzensizlik |
affective dysregulation i.
|
|
453 |
Psikoloji |
duygusal telkin |
affective suggestion i.
|
|
454 |
Psikoloji |
duygusal ayrılık |
affective separation i.
|
|
455 |
Psikoloji |
duygusal uyarılma |
affective arousal i.
|
|
456 |
Psikoloji |
duygusal spektrum |
affective spectrum i.
|
|
457 |
Psikoloji |
duygusal hastalık |
affective illness i.
|
|
458 |
Psikoloji |
duygusal doyum |
emotional satisfaction i.
|
|
459 |
Psikoloji |
duygusal psikoz |
affective psychosis i.
|
|
460 |
Psikoloji |
duygusal okuryazarlık |
emotional literacy i.
|
|
461 |
Psikoloji |
duygusal nesneler |
affective objects i.
|
|
462 |
Psikoloji |
doğum sonrası duygusal rahatsızlıklar |
postpartum emotional disturbances i.
|
|
463 |
Psikoloji |
duygusal baskı |
emotional pressure i.
|
|
464 |
Psikoloji |
duygusal yönden tatmin |
intrinsic satisfaction i.
|
|
465 |
Psikoloji |
duygusal donukluk |
affective slumber i.
|
|
466 |
Psikoloji |
duygusal sorunlar |
emotional problems i.
|
|
467 |
Psikoloji |
duygusal ödömoni |
affective eudaimonia i.
|
|
468 |
Psikoloji |
duygusal zeka |
emotional intelligence i.
|
|
469 |
Psikoloji |
duygusal kıt akıllılık |
affective feeble-mindedness i.
|
|
470 |
Psikoloji |
duygusal tezat |
affective contrast i.
|
|
471 |
Psikoloji |
duygusal alan |
affective domain i.
|
|
472 |
Psikoloji |
duygusal yoksunluk |
emotional deprivation i.
|
|
473 |
Psikoloji |
duygusal sıcaklık |
emotional warmth i.
|
|
474 |
Psikoloji |
duygusal stres |
emotional stress i.
|
|
475 |
Psikoloji |
duygusal öğrenme |
affective learning i.
|
|
476 |
Psikoloji |
duygusal yönden doyum |
intrinsic satisfaction i.
|
|
477 |
Psikoloji |
duygusal gerilim |
emotional stress i.
|
|
478 |
Psikoloji |
duygusal tükenme |
emotional exhaustion i.
|
|
479 |
Psikoloji |
duygusal davranış |
affective behaviors i.
|
|
480 |
Psikoloji |
duygusal uyumsuzluk |
affective disharmony i.
|
|
481 |
Psikoloji |
duygusal bireycilik |
affective individualism i.
|
|
482 |
Psikoloji |
duygusal eylem |
affectual action i.
|
|
483 |
Psikoloji |
duygusal stres kaynaklı zihin yorgunluğu |
encephalasthenia i.
|
|
484 |
Psikoloji |
duygusal şarlatanlık |
sentimental humbug i.
|
|
485 |
Psikoloji |
duygusal yük |
emotional baggage i.
|
|
486 |
Psikoloji |
duygusal rahatlama |
emotional relief i.
|
|
487 |
Psikoloji |
duygusal rahatlama |
cathartic release i.
|
|
488 |
Psikoloji |
duygusal labilite |
emotional lability i.
|
|
489 |
Psikoloji |
duygusal bozukluk |
affect dysregulation i.
|
|
490 |
Psikoloji |
duygusal bozukluk |
emotional dysregulation i.
|
|
491 |
Psikoloji |
duygusal bulaşma |
emotional contagion i.
|
|
492 |
Psikoloji |
duygusal nörobilim |
affective neuroscience i.
|
|
493 |
Psikoloji |
duygusal zeka testleri |
emotional intelligence tests i.
|
|
494 |
Psikoloji |
duygusal sıkıntı |
emotional distress i.
|
|
495 |
Psikoloji |
duygusal olgunluk |
emotional maturity i.
|
|
496 |
Psikoloji |
duygusal istismar |
emotional abuse i.
|
|
497 |
Psikoloji |
duygusal olarak dengesiz kişilik bozukluğu (ddkb) |
emotionally unstable personality disorder (eupd) i.
|
|
498 |
Psikoloji |
kapan duygusal |
idiopathic i.
|
|
499 |
Psikoloji |
mevsime bağlı duygusal rahatsızlık |
seasonal affective disorder i.
|
|
500 |
Psikoloji |
şartlı duygusal tepki |
conditioned emotion i.
|
|