Türkisch - Englisch
Türkisch - Englisch
Deutsch - Englisch
Französisch - Englisch
Spanisch - Englisch
Englisch Synonyme
Synonyme
Über uns
Werkzeuge
Quellen
Kontakt
Einloggen / Registrieren
Licht Ausschalten
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Synonyme
Werkzeuge
Über uns
Quellen
Kontakt
Einloggen / Registrieren
EN-TR
Türkisch - Englisch
Deutsch - Englisch
Spanisch - Englisch
Französisch - Englisch
Englisch Synonyme
Türkisch - Englisch
Spanisch - Englisch
Deutsch - Englisch
Verlauf
deal!
Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau
Bedeutungen von dem Begriff
"deal!"
im Türkisch Englisch Wörterbuch : 3 Ergebniss(e)
Kategorie
Englisch
Türkisch
Colloquial
1
Colloquial
deal!
interj.
harika!
2
Colloquial
deal!
expr.
çok iyi!
3
Colloquial
deal!
exclam.
anlaştık!
Bedeutungen, die der Begriff
"deal!"
mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 500 Ergebniss(e)
Kategorie
Englisch
Türkisch
Common Usage
1
Common Usage
deal
n.
anlaşma
2
Common Usage
deal
n.
oyun kağıtlarını dağıtma
3
Common Usage
deal
v.
dağıtmak
4
Common Usage
deal
v.
iş yapmak
5
Common Usage
deal
v.
(bir sorunla) ilgilenmek
6
Common Usage
deal
v.
davranmak
7
Common Usage
deal
v.
ilgilenmek
General
8
General
deal
n.
muamele
9
General
big deal
n.
büyük mesele
10
General
deal
n.
tüccar
11
General
good deal
n.
iyi el
12
General
big deal
n.
çok önemli
13
General
deal
n.
kağıt dağıtma
14
General
big deal
n.
büyük iş
15
General
deal
n.
çam tahtası
16
General
deal
n.
yöntem
17
General
no big deal
n.
önemsiz şey
18
General
deal
n.
tacir
19
General
deal
n.
daha da fazla olma
20
General
a great deal of money
n.
çok para
21
General
great deal
n.
çok şey
22
General
deal
n.
iskambil kağıtlarını dağıtma
23
General
deal
n.
davranış
24
General
deal
n.
mukavele
25
General
deal
n.
miktar
26
General
square deal
n.
insaflı davranış
27
General
square deal
n.
dürüst pazarlık
28
General
fair deal
n.
dürüst pazarlık
29
General
someone with a great deal of experience
n.
feleğin çemberinden geçmiş
30
General
a big deal
n.
büyük marifet
31
General
deal
n.
iş
32
General
deal
n.
alışveriş
33
General
deal
n.
çam kalas
34
General
deal at arm's length with someone
n.
bir işlemin tarafların birbirleriyle ilişkisi yokmuş gibi yürütülmesi
35
General
deal
n.
pazarlık
36
General
deal
n.
pay
37
General
deal
n.
hisse
38
General
unfair deal
n.
haksız muamele
39
General
unfair deal
n.
üçkağıt
40
General
unfair deal
n.
kazık (yeme)
41
General
same deal as before
n.
önceki anlaşmanın aynısı
42
General
last minute deal
n.
son dakika anlaşması
43
General
deal
n.
çam kerestesi
44
General
negotiated deal
n.
müzakere edilerek varılan anlaşma
45
General
two-for-one deal
n.
bir alana bir bedava
46
General
binding deal
n.
bağlayıcı anlaşma
47
General
attempt to deal
n.
anlaşma girişimi
48
General
new deal
n.
yeniden değerlendirme
49
General
deal
n.
çok sayıda olan şey
50
General
deal
n.
büyük miktar
51
General
deal
n.
büyük ölçü
52
General
deal
n.
büyük oran
53
General
good deal
n.
birçok
54
General
great deal
n.
büyük miktar
55
General
great deal
n.
çok sayı
56
General
package deal
n.
anlaşma paketi ile sağlanan hizmet ve ürünler
57
General
package deal
n.
teklif veya aday kabulünün bir diğerinin kabulüne dayandırılması
58
General
four-deal bridge
n.
dört el oynanan bir briç çeşidi
59
General
deal
n.
tedavi
60
General
deal
n.
(oyun) kağıt dağıtma
61
General
deal with
v.
müşterisi olmak
62
General
make a deal
v.
uzlaşmak
63
General
make a deal
v.
anlaşma gerçekleştirmek
64
General
deal
v.
ele almak
65
General
deal in something
v.
ticareti yapmak
66
General
deal
v.
oyun kağıdı dağıtmak
67
General
deal with something
v.
hakkında olmak
68
General
deal with
v.
üstesinden gelmek
69
General
deal with
v.
halletmek
70
General
deal
v.
vurmak
71
General
deal with
v.
ile alışveriş etmek
72
General
make a deal
v.
kontrat yapmak
73
General
close the deal
v.
anlaşmaya varmak
74
General
deal in
v.
ticareti yapmak
75
General
deal
v.
yerleştirmek
76
General
deal somebody a blow
v.
oturtmak
77
General
deal with
v.
hakkından gelmek
78
General
deal out
v.
dağıtmak
79
General
deal in something
v.
alıp satmak
80
General
make a deal
v.
anlaşmaya bağlamak
81
General
deal
v.
meşgul olmak
82
General
deal
v.
kağıt dağıtmak
83
General
make a deal
v.
anlaşma sağlamak
84
General
make a deal
v.
anlaşma yapmak
85
General
do a deal
v.
anlaşma gerçekleştirmek
86
General
make a great deal of noise
v.
patırtı etmek
87
General
do a deal
v.
anlaşmaya bağlamak
88
General
deal a blow to
v.
darbe indirmek
89
General
deal
v.
dağıtmak (iskambil kağıtlarını)
90
General
deal with the matter
v.
konuyla ilgilenmek
91
General
deal something out
v.
paylaştırmak
92
General
deal a blow
v.
geçirmek
93
General
give someone a raw deal
v.
birine haksızlık etmek
94
General
deal
v.
vermek
95
General
deal with something
v.
ilgili olmak
96
General
do a deal
v.
anlaşma sağlamak
97
General
strike a deal
v.
anlaşma yapmak
98
General
deal with
v.
baş etmek
99
General
give to deal
v.
indirmek
100
General
deal
v.
değinmek
101
General
deal
v.
uyuşturucu işi yapmak
102
General
deal with
v.
uğraşmak
103
General
deal with
v.
gerekeni yapıp üstesinden gelmek
104
General
deal with
v.
ile ilgilenmek
105
General
pull a fast deal
v.
hileli iş yapmak
106
General
deal a blow at somebody
v.
yumruk atmak
107
General
deal somebody a blow
v.
yumruk atmak
108
General
attract a great deal of attention
v.
yoğun ilgi görmek
109
General
deal with a (subject/matter) entirely
v.
bütün olarak ele almak
110
General
turn it into a big deal
v.
problem haline getirmek
111
General
make a big deal out of something
v.
sorun haline getirmek
112
General
turn it into a big deal
v.
sorun haline getirmek
113
General
make a big deal out of something
v.
problem haline getirmek
114
General
deal in small wares
v.
tuhafiyecilik yapmak
115
General
deal with a customer
v.
bir müşteriyle ilgilenmek
116
General
deal with a customer
v.
müşteriyle ilgilenmek
117
General
make a deal with
v.
ile anlaşmak
118
General
deal major blow
v.
büyük darbe vurmak
119
General
deal big blow
v.
büyük darbe vurmak
120
General
deal death blow
v.
büyük darbe vurmak
121
General
deal major blow
v.
ağır darbe indirmek
122
General
deal big blow
v.
ağır darbe indirmek
123
General
deal great blow
v.
ağır darbe indirmek
124
General
deal
v.
alışveriş etmek
125
General
deal
v.
paylaştırmak
126
General
deal with
v.
iş yapmak
127
General
deal in
v.
alıp satmak
128
General
deal with
v.
alışveriş yapmak
129
General
deal with
v.
ticaret yapmak
130
General
deal with someone privately
v.
özel olarak ilgilenmek
131
General
deal with someone personally
v.
özel olarak ilgilenmek
132
General
deal with
v.
-i idare etmek
133
General
deal with
v.
-e değinmek
134
General
deal
v.
hakkından gelmek
135
General
deal
v.
bölmek
136
General
deal at arm's length with somebody
v.
biriyle araya mesafe koyarak iş yapmak
137
General
deal at arm's length with someone
v.
biriyle araya mesafe koyarak iş yapmak
138
General
deal in goods
v.
sağlam addedilmek
139
General
make a deal with
v.
karşılıklı anlaşmaya varmak
140
General
attract a great deal of attention
v.
çok dikkat çekmek
141
General
deal
v.
ticaret yapmak
142
General
deal
v.
satmak
143
General
close a deal
v.
işi bitirmek
144
General
close a deal
v.
anlaşmaya varmak
145
General
reach a deal
v.
anlaşmaya varmak
146
General
deal with
v.
hesap görmek
147
General
deal by
v.
muamele etmek
148
General
deal in
v.
meşgul olmak
149
General
deal in options
v.
primli işler yapmak
150
General
deal in commodities
v.
mal ticareti yapmak
151
General
deal with the crisis in his own way
v.
krizle kendi yöntemiyle baş etmek
152
General
deal with the crisis in his own way
v.
krizle kendi yöntemiyle başa çıkmak
153
General
make some sort of deal to get it back
v.
geri almak için bir çeşit anlaşma yapmak
154
General
receive a great deal of attention
v.
büyük ilgi görmek
155
General
extend the deal
v.
kontratı uzatmak
156
General
extend the deal
v.
sözleşmeyi uzatmak
157
General
deal with what happens
v.
olanla başa çıkmak
158
General
deal with what happens
v.
ne olursa olsun gerekeni yapıp hakkından gelmek
159
General
deal
v.
uğraşmak
160
General
have a deal
v.
anlaşmak
161
General
try to get a deal on something
v.
ucuza kapatmaya çalışmak
162
General
deal with
v.
muhatap olmak
163
General
ask for a deal
v.
fiyatta indirim istemek
164
General
settle on a deal
v.
bir anlaşmaya varmak
165
General
deal with something
v.
biri şeyin hakkından, üstesinden gelmek
166
General
deal in futures
v.
malların gelecekteki değeri hakkında spekülasyon yapmak
167
General
deal with a problem
v.
bir problemle uğraşmak
168
General
deal with the problem from many aspects
v.
konuyu çeşitli açılardan ele almak
169
General
deal
v.
kağıtları dağıtmak
170
General
deal
v.
uyuşturucu satmak
171
General
a great deal of
adj.
pek çok
172
General
a good deal of
adj.
epey
173
General
a great deal of
adj.
epey
174
General
great deal of
adj.
çok miktarda
175
General
a good deal of
adj.
birçok
176
General
deal-prone
adj.
anlaşma eğilimli
177
General
a great deal
adv.
bir hayli
178
General
a good deal
adv.
çok
179
General
a good deal
adv.
pek çok
180
General
a good deal
adv.
bir hayli
181
General
a deal too much
adv.
fazlaca
182
General
a great deal
adv.
çok
183
General
a great deal
adv.
pek çok
184
General
a good deal
adv.
hayli
185
General
a great deal
adv.
hayli
186
General
a good deal
adv.
birçok
187
General
big deal!
interj.
hıh
Irregular Verb
188
Irregular Verb
deal
v.
dealt - dealt
Phrasals
189
Phrasals
deal by
v.
davranmak
190
Phrasals
deal in
v.
uygulamak
191
Phrasals
deal (one) in
v.
(birini) bir işe, projeye katmak
192
Phrasals
deal (one) into (something)
v.
(birini bir işe, projeye) katmak
193
Phrasals
deal someone into something
v.
kart oyunlarında birine kağıt dağıtmak
194
Phrasals
deal someone into something
v.
birini bir şeye dahil olmak
195
Phrasals
deal someone into something
v.
birini bir işe, projeye katmak
196
Phrasals
deal someone in
v.
kart oyunlarında birine kağıt dağıtmak
197
Phrasals
deal someone in
v.
birini bir şeye dahil olmak
198
Phrasals
deal someone in
v.
birini bir işe, projeye katmak
199
Phrasals
deal someone out of something
v.
kart oyunlarında kart dağıtırken birini es geçmek
200
Phrasals
deal someone out of something
v.
birini bir şeyden çıkarmak
201
Phrasals
deal someone out
v.
kart oyunlarında kart dağıtırken birini es geçmek
202
Phrasals
deal someone out
v.
birini bir şeyden çıkarmak
203
Phrasals
deal (one) in
v.
(birini) dahil etmek
204
Phrasals
deal (one) into (something)
v.
(birini bir şeye) dahil etmek
205
Phrasals
deal someone into something
v.
birini bir şeye dahil etmek
206
Phrasals
deal (one) out of (something)
v.
(birini bir şeyden) çıkarmak
207
Phrasals
deal (one) out of (something)
v.
(birini bir şeyden) dışlamak
208
Phrasals
deal (one) out of (something)
v.
(birini bir şeyin) dışında bırakmak/tutmak
209
Phrasals
deal (one) out of (something)
v.
(birini bir şeye) dahil etmemek
210
Phrasals
deal (one) out of (something)
v.
(birini/bir şeyi) atmak
211
Phrasals
deal (one) out of (something)
v.
(birini/bir şeyi) saymamak
212
Phrasals
deal in (something)
v.
(bir şey) ticareti yapmak
213
Phrasals
deal in (something)
v.
(bir şey) alıp satmak
214
Phrasals
deal in (something)
v.
(bir şey) işi yapmak
215
Phrasals
deal in (something)
v.
(bir şeye) odaklanmak
216
Phrasals
deal in (something)
v.
(bir şeyi) içermek
217
Phrasals
deal in (something)
v.
(bir şeyi) kapsamak
218
Phrasals
deal in (something)
v.
(bir şeyi) kapsamına dahil etmek
219
Phrasals
deal in (something)
v.
(bir şey) ile haşır neşir olmak
220
Phrasals
deal in (something)
v.
(bir şey) ile çalışmak
221
Phrasals
deal in (something)
v.
(bir şeye) dayandırmak
222
Phrasals
deal in (something)
v.
(bir şey) üzerinden iş yapmak
223
Phrasals
deal into
v.
-e dahil etmek
224
Phrasals
deal into
v.
-e katmak
225
Phrasals
deal out
v.
çıkarmak
226
Phrasals
deal out
v.
dışlamak
227
Phrasals
deal out
v.
dışında bırakmak/tutmak
228
Phrasals
deal out
v.
dahil etmemek
229
Phrasals
deal out
v.
atmak
230
Phrasals
deal out
v.
saymamak
231
Phrasals
deal out of
v.
çıkarmak
232
Phrasals
deal out of
v.
dışlamak
233
Phrasals
deal out of
v.
dışında bırakmak/tutmak
234
Phrasals
deal out of
v.
dahil etmemek
235
Phrasals
deal out of
v.
atmak
236
Phrasals
deal out of
v.
saymamak
237
Phrasals
deal out of
v.
es geçmek
238
Phrasals
deal with
v.
ile ilgili olmak
239
Phrasals
deal with
v.
ile ilgilenmek
240
Phrasals
deal with
v.
hakkında olmak
241
Phrasals
deal with (someone or something)
v.
(biriyle/bir şeyle) başa çıkmak
242
Phrasals
deal with (someone or something)
v.
(biriyle/bir şeyle) baş etmek
243
Phrasals
deal with (someone or something)
v.
(biriyle/bir şeyle) ilgilenmek
244
Phrasals
deal with (someone or something)
v.
(birini/bir şeyi) idare etmek
245
Phrasals
deal with (someone or something)
v.
(birinin/bir şeyin) icabına bakmak
246
Phrasals
deal with (someone or something)
v.
(biriyle/bir şeyle) iş yapmak
247
Phrasals
deal with (someone or something)
v.
(biriyle/bir şeyle) iş yürütmek
248
Phrasals
deal with (something)
v.
(bir şeye) odaklanmak
249
Phrasals
deal with (something)
v.
(bir şeyi) içermek
250
Phrasals
deal with (something)
v.
(bir şeyi) kapsamak
251
Phrasals
deal with (something)
v.
(bir şeyi) kapsamına dahil etmek
252
Phrasals
deal with (someone)
v.
(biriyle) ilgilenmek
253
Phrasals
deal with (someone)
v.
(birine bir şekilde) davranmak
Phrases
254
Phrases
that is a deal
expr.
anlaştık
255
Phrases
that is a deal
expr.
mutabıkız
Colloquial
256
Colloquial
the deal
n.
sorun
257
Colloquial
the deal
n.
durum
258
Colloquial
good deal
n.
iyi
259
Colloquial
a raw deal
n.
sert muamele
260
Colloquial
good deal
n.
çok iyi olur
261
Colloquial
a raw deal
n.
haksız muamele
262
Colloquial
good deal
n.
süper olur
263
Colloquial
deal breaker
n.
anlaşmayı bozan/ihlal eden/çiğneyen durum
264
Colloquial
peace deal
n.
barış anlaşması
265
Colloquial
deal breaker
n.
bir ilişkinin bozulmasına sebebiyet veren neden
266
Colloquial
big deal
n.
büyük marifet
267
Colloquial
a raw deal
n.
haksız ve kötü davranış
268
Colloquial
dirty deal
n.
haksız muamele
269
Colloquial
a sweet deal
n.
iyi bir anlaşma
270
Colloquial
dirty deal
n.
kazık (yeme)
271
Colloquial
dirty deal
n.
kazık yeme
272
Colloquial
sale deal
n.
satış anlaşması
273
Colloquial
shady deal
n.
şaibeli iş/işlem
274
Colloquial
a done deal
n.
son karar
275
Colloquial
dirty deal
n.
üçkağıt
276
Colloquial
the real deal
n.
esas mevzu
277
Colloquial
the real deal
n.
temel mesele
278
Colloquial
the real deal
n.
bir meselenin iç yüzü
279
Colloquial
the real deal
n.
hakiki
280
Colloquial
the real deal
n.
gerçek
281
Colloquial
the real deal
n.
sahici
282
Colloquial
the real deal
n.
harbi
283
Colloquial
dodgy deal [uk]
n.
şaibeli anlaşma
284
Colloquial
dodgy deal [uk]
n.
alavere dalavereli iş
285
Colloquial
the real deal
n.
fos çıkmayacak şey
286
Colloquial
leave a great deal to be desired
v.
çok yetersiz olmak
287
Colloquial
leave a great deal to be desired
v.
hiç doyurucu olmamak
288
Colloquial
get a good deal
v.
(bir ürünü) indirimli fiyattan bulmak ve almak
289
Colloquial
close a/the deal
v.
anlaşmak
290
Colloquial
close a/the deal
v.
anlaşmaya varmak
291
Colloquial
close a/the deal
v.
işi bitirmek
292
Colloquial
big–deal
adj.
son derece önemli
293
Colloquial
big–deal
adj.
oldukça popüler
294
Colloquial
big–deal
adj.
dikkate şayan
295
Colloquial
big deal!
expr.
aman ne önemli!
296
Colloquial
no deal
expr.
hayır
297
Colloquial
no deal
expr.
olmaz
298
Colloquial
no deal
expr.
kabul etmiyorum
299
Colloquial
what's your deal?
expr.
neyin peşindesin?
300
Colloquial
deal
expr.
nefis bir olay!
301
Colloquial
big deal
expr.
ne farkeder ki
302
Colloquial
big deal
expr.
o da bir şey mi; ne olacak yani
303
Colloquial
like it's such a big deal!
expr.
sanki çok önemliymiş gibi!
304
Colloquial
like it's such a big deal!
expr.
sanki çok büyük bir meseleymiş gibi!
305
Colloquial
deal
expr.
tamam
306
Colloquial
you deal with it
expr.
sen uğraş
307
Colloquial
you deal with it
expr.
al kendin uğraş
308
Colloquial
you deal with it
expr.
sen hallet
309
Colloquial
nbd (no big deal)
expr.
abartmaya değmez
310
Colloquial
good deal!
exclam.
güzel!
311
Colloquial
good deal!
exclam.
harika!
Idioms
312
Idioms
a rough deal
n.
sert muamele
313
Idioms
a rough deal
n.
haksız muamele
314
Idioms
wheel and deal
n.
alavere dalavere
315
Idioms
fair deal
n.
adil anlaşma
316
Idioms
square deal
n.
adil anlaşma
317
Idioms
a raw deal
n.
haksız muamele
318
Idioms
fair deal
n.
insaflı davranış
319
Idioms
square deal
n.
insaflı davranış
320
Idioms
big deal
n.
kodaman
321
Idioms
big deal
n.
önemli kimse
322
Idioms
big deal/shot
n.
sözü sayılan
323
Idioms
big deal/shot
n.
sözü geçen
324
Idioms
a rough deal
n.
haksız müdahale
325
Idioms
a rough deal
n.
sert müdahale
326
Idioms
a rough deal
n.
kötü muamele
327
Idioms
a rough deal
n.
hüsran
328
Idioms
a raw deal
n.
haksız müdahale
329
Idioms
a raw deal
n.
sert müdahale
330
Idioms
a raw deal
n.
kötü muamele
331
Idioms
a raw deal
n.
hüsran
332
Idioms
back-room deal
n.
kapalı kapılar ardında yapılan anlaşma
333
Idioms
a done deal
n.
karara bağlanmış şey
334
Idioms
a done deal
n.
sonuçlanmış anlaşma
335
Idioms
a done deal
n.
kesinlik kazanmış anlaşma
336
Idioms
a done deal
n.
bitmiş iş
337
Idioms
a done deal
n.
tamamlanmış iş
338
Idioms
a fair deal
n.
adil muamele
339
Idioms
a fair deal
n.
eşit muamele
340
Idioms
a fair deal
n.
adil bir anlaşma
341
Idioms
a fair deal
n.
dürüst bir pazarlık
342
Idioms
a raw deal
n.
haksız muamele
343
Idioms
a raw deal
n.
kötü muamele
344
Idioms
a rough deal
n.
haksız muamele
345
Idioms
a rough deal
n.
kötü muamele
346
Idioms
a square deal
n.
adil bir pazarlık
347
Idioms
a square deal
n.
adil bir anlaşma
348
Idioms
a square deal
n.
adil/eşit muamele
349
Idioms
a square deal
n.
eşit şartlarda bir anlaşma/pazarlık
350
Idioms
big deal
n.
büyük bir olay
351
Idioms
big deal
n.
önemli bir olay
352
Idioms
dicey deal
n.
riskli anlaşma
353
Idioms
dicey deal
n.
riskli durum
354
Idioms
dicey deal
n.
tehlike arz eden durum/anlaşma
355
Idioms
done deal
n.
kesinlik kazanmış anlaşma
356
Idioms
done deal
n.
sonuçlanmış anlaşma
357
Idioms
done deal
n.
karara bağlanmış şey
358
Idioms
done deal
n.
iptal edilemez anlaşma
359
Idioms
done deal
n.
feshedilemez anlaşma
360
Idioms
sweet deal
n.
yararlı/faydalı düzenleme
361
Idioms
sweet deal
n.
yararlı/faydalı anlaşma
362
Idioms
sweet deal
n.
karlı anlaşma
363
Idioms
sweet deal
n.
iyi pazarlık
364
Idioms
sweet deal
n.
iyi alışveriş
365
Idioms
sweet deal
n.
karlı alışveriş
366
Idioms
sweet deal
n.
güzel/hoş davranış
367
Idioms
sweet deal
n.
iyi iş
368
Idioms
sweet deal
n.
güzel fırsat
369
Idioms
set a great deal by (someone or something)
v.
(birini/bir şeyi) çok önemsemek
370
Idioms
set a great deal by (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) çok değer vermek
371
Idioms
set a great deal by
v.
(birini/bir şeyi) çok önemsemek
372
Idioms
set a great deal by
v.
(birine/bir şeye) çok değer vermek
373
Idioms
say a great deal about (someone or something)
v.
(biri veya bir konu hakkında) çok şey anlatmak
374
Idioms
say a great deal about (someone or something)
v.
(biri veya bir konu hakkında) çok şey göstermek
375
Idioms
say a great deal about (someone or something)
v.
(biri veya bir konu hakkında) çok şey belirtmek
376
Idioms
say a great deal about (someone or something)
v.
(biri veya bir konu hakkında) çok şeye işaret etmek
377
Idioms
say a great deal about (someone or something)
v.
(biri veya bir konu hakkında) çok şey anlatmak
378
Idioms
say a great deal about (someone or something)
v.
(biri veya bir konu hakkında) çok şey göstermek
379
Idioms
say a great deal about (someone or something)
v.
(biri veya bir konu hakkında) çok şey belirtmek
380
Idioms
say a great deal about (someone or something)
v.
(biri veya bir konu hakkında) çok şeye işaret etmek
381
Idioms
to give a square deal
v.
adil davranmak
382
Idioms
sweeten up the deal
v.
anlaşma koşullarını gevşetmek
383
Idioms
cut a deal
v.
anlaşma sağlamak
384
Idioms
close a deal with
v.
anlaşma sağlamak
385
Idioms
cut a deal
v.
anlaşma yapmak
386
Idioms
close a deal with
v.
anlaşma yapmak
387
Idioms
go back on the deal
v.
anlaşmada geri adım atmak
388
Idioms
go back on the deal
v.
anlaşmadan caymak
389
Idioms
cut a deal
v.
anlaşmaya varmak
390
Idioms
close a deal with
v.
anlaşmaya varmak
391
Idioms
seal the deal
v.
anlaşmayı kapatmak
392
Idioms
clinch the deal
v.
anlaşmayı sağlamak
393
Idioms
make a big deal about something
v.
bir şeyi gereğinden fazla abartmak
394
Idioms
make a big deal about something
v.
bir şeyi fazla abartmak
395
Idioms
deal something a death blow
v.
büyük darbe indirmek
396
Idioms
make a big deal about something
v.
bir şeyi gereğinden fazla büyütmek
397
Idioms
deal something a death blow
v.
bitirici darbeyi vurmak
398
Idioms
get a raw deal
v.
haksızlık edilmek
399
Idioms
have a great deal of trouble
v.
emek vermek
400
Idioms
think a great deal of someone
v.
hakkında iyi/olumlu düşünmek
401
Idioms
get a raw deal
v.
haksızlığa uğramak
402
Idioms
seal the deal
v.
işi pişirmek
403
Idioms
deal the race card
v.
ırk kozunu kullanmak
404
Idioms
seal the deal
v.
işi sonlandırmak
405
Idioms
deal the race card
v.
ırk kozunu oynamak/kullanmak
406
Idioms
sweeten up the deal
v.
işi/pazarlığı cazipleştirmek
407
Idioms
close the deal
v.
işi bitirmek
408
Idioms
seal the deal
v.
işi bitirmek
409
Idioms
think a great deal of someone
v.
iyi gözle bakmak
410
Idioms
sweeten up the deal
v.
koşulları çekici/cazip hale getirmek
411
Idioms
not to make a big deal out of it
v.
mesele etmemek
412
Idioms
not to make a big deal out of it
v.
sorun etmemek
413
Idioms
not to make a big deal out of it
v.
problem etmemek
414
Idioms
deal something a death blow
v.
son darbeyi vurmak
415
Idioms
make a big deal out of something
v.
pireyi deve yapmak
416
Idioms
think a great deal of someone
v.
takdir etmek
417
Idioms
strike a deal
v.
(fiyat konusunda) anlaşmaya varmak
418
Idioms
have a great deal of trouble
v.
zahmet vermek
419
Idioms
strike a deal
v.
(fiyat konusunda) uzlaşmaya varmak
420
Idioms
say a great deal about (someone or something)
v.
(biri veya bir şey) hakkında çok şey söylemek
421
Idioms
say a great deal about (someone or something)
v.
(birinin veya bir şeyin) gerçek yüzünü açığa çıkarmak
422
Idioms
set a great deal by (someone or something) [obsolete]
v.
(birini ya da bir şeyi) yüksek bir mertebeye yerleştirmek
423
Idioms
set a great deal by (someone or something) [obsolete]
v.
(birine ya da bir şeye) çok büyük önem vermek
424
Idioms
say a great deal about (someone or something)
v.
(biri veya bir konu hakkında) çok şey söylemek
425
Idioms
say a great deal about (someone or something)
v.
(biri veya bir konu hakkında) birçok şeyi açığa vurmak
426
Idioms
deal a final blow
v.
son darbeyi indirmek
427
Idioms
blow a deal
v.
anlaşmayı bozmak
428
Idioms
blow a deal
v.
anlaşmayı mahvetmek
429
Idioms
blow a deal
v.
anlaşmayı berbat etmek
430
Idioms
blow a deal
v.
anlaşmayı yüzüne gözüne bulaştırmak
431
Idioms
blow the deal
v.
anlaşmayı bozmak
432
Idioms
blow the deal
v.
anlaşmayı mahvetmek
433
Idioms
blow the deal
v.
anlaşmayı berbat etmek
434
Idioms
blow the deal
v.
anlaşmayı yüzüne gözüne bulaştırmak
435
Idioms
deal (someone or something) a blow
v.
(birine/bir şeye) büyük zarar vermek
436
Idioms
deal (someone or something) a blow
v.
(birine/bir şeye) zarar vermek
437
Idioms
deal (someone or something) a blow
v.
(birini/bir şeyi) olumsuz etkilemek
438
Idioms
deal (someone or something) a blow
v.
(birini/bir şeyi) kötü etkilemek
439
Idioms
deal (someone or something) a blow
v.
(birini/bir şeyi) yerle bir etmek
440
Idioms
deal (someone or something) a blow
v.
(birine/bir şeye) büyük bir darbe vurmak
441
Idioms
deal a death blow
v.
ölümcül bir darbe vurmak
442
Idioms
deal a death blow
v.
öldürücü bir darbe vurmak
443
Idioms
deal a death blow
v.
öldüren bir darbe vurmak
444
Idioms
deal a death blow
v.
öldüren darbeyi vurmak
445
Idioms
deal a death blow
v.
büyük darbe indirmek
446
Idioms
deal a death blow
v.
bitirici darbeyi vurmak
447
Idioms
deal a death blow
v.
son darbeyi vurmak
448
Idioms
deal somebody/something a blow
v.
birine/bir şeye büyük zarar vermek
449
Idioms
deal somebody/something a blow
v.
birine/bir şeye zarar vermek
450
Idioms
deal somebody/something a blow
v.
birini/bir şeyi olumsuz etkilemek
451
Idioms
deal somebody/something a blow
v.
birini/bir şeyi kötü etkilemek
452
Idioms
deal somebody/something a blow
v.
birini/bir şeyi yerle bir etmek
453
Idioms
deal somebody/something a blow
v.
birine/bir şeye büyük bir darbe vurmak
454
Idioms
deal a blow to somebody/something
v.
birine/bir şeye büyük zarar vermek
455
Idioms
deal a blow to somebody/something
v.
birine/bir şeye zarar vermek
456
Idioms
deal a blow to somebody/something
v.
birini/bir şeyi olumsuz etkilemek
457
Idioms
deal a blow to somebody/something
v.
birini/bir şeyi kötü etkilemek
458
Idioms
deal a blow to somebody/something
v.
birini/bir şeyi yerle bir etmek
459
Idioms
deal a blow to somebody/something
v.
birine/bir şeye büyük bir darbe vurmak
460
Idioms
deal a hand
v.
kartları dağıtmak
461
Idioms
deal a hand
v.
elin kartlarını dağıtmak
462
Idioms
deal a hand
v.
(hayat) kısmet etmek
463
Idioms
deal a hand
v.
(hayat) kaderini çizmek
464
Idioms
deal a hand
v.
(hayat) rastgele/şansına önüne bir şeyler sunmak/getirmek/vermek
465
Idioms
deal the hand
v.
kartları dağıtmak
466
Idioms
deal the hand
v.
elin kartlarını dağıtmak
467
Idioms
deal the hand
v.
(hayat) kısmet etmek
468
Idioms
deal the hand
v.
(hayat) kaderini çizmek
469
Idioms
deal the hand
v.
(hayat) rastgele/şansına önüne bir şeyler sunmak/getirmek/vermek
470
Idioms
make a deal (with one)
v.
(biriyle) anlaşmak
471
Idioms
make a deal (with one)
v.
(biriyle) anlaşmaya varmak
472
Idioms
make a deal (with one)
v.
(biriyle) mutabakat sağlamak
473
Idioms
make a deal (with one)
v.
(biriyle) uzlaşmak
474
Idioms
sweeten the deal
v.
anlaşma koşullarını gevşetmek
475
Idioms
sweeten the deal
v.
işi/pazarlığı cazipleştirmek
476
Idioms
sweeten the deal
v.
koşulları çekici/cazip hale getirmek
477
Idioms
think a great deal of (someone or something)
v.
(biri/bir şey) hakkında iyi/olumlu düşünmek
478
Idioms
think a great deal of (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) iyi gözle bakmak
479
Idioms
think a great deal of (someone or something)
v.
(birini/bir şeyi) takdir etmek
480
Idioms
a good deal
adj.
birçok
481
Idioms
a good deal
adj.
bir hayli
482
Idioms
a good deal
adj.
pek çok
483
Idioms
a good deal
adj.
epey
484
Idioms
never a deal
adv.
birazcık bile değil
485
Idioms
what's the deal
expr.
neler dönüyor?
486
Idioms
what's the deal
expr.
ne numara dönüyor?
Speaking
487
Speaking
the deal is off
n.
anlaşmadan vazgeçtiler
488
Speaking
this is a done deal
n.
bu bitmiş bir iş
489
Speaking
I thought we had a deal
expr.
anlaştık sanıyordum
490
Speaking
it's not a big deal
expr.
abartılacak bir şey değil
491
Speaking
no big deal
expr.
abartılacak bir şey değil
492
Speaking
no big deal
expr.
abartmaya değmez
493
Speaking
no big deal and no biggie
expr.
abartmaya değmez
494
Speaking
it's not that big of a deal
expr.
abartmaya gerek yok
495
Speaking
that was the deal
expr.
anlaşma buydu
496
Speaking
the deal is off
expr.
anlaşmadan vazgeçtik
497
Speaking
we had a deal
expr.
anlaşmıştık
498
Speaking
it is a deal
expr.
anlaştık
499
Speaking
it's a deal
expr.
anlaştık
500
Speaking
do we have a deal?
expr.
anlaştık mı?
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of deal!
×
Term Options
Übersetzung Vorschlagen / Korrigieren
Französisch Englisch Wörterbuch
Spanisch Englisch Wörterbuch
Deutsch Englisch Wörterbuch
Englisch Synonyme Wörterbuch
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy