at - Turc Anglais Dictionnaire
Historique

at



Sens de "at" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 24 résultat(s)

Anglais Turc
General
at adv. üzere
at adv. nezdinde
at prep. üzerinde
at prep. haliyle
at prep. saatinde
at prep. bir zamanı belirtmek için kullanılır
at prep. bir iş veya hareketten bahsederken kullanılır
at prep. bir miktarı göstermek için kullanılır
at prep. bir yeri belirtmek için kullanılır
at prep. hatta
at prep. bir hareketin hedefini gösterir
at prep. yanında
at prep. de
at prep. da
at prep. -de (ismin -de hali)
Colloquial
at adv. -e
at expr. -da
at expr. -de
Trade/Economic
at n. laos para birimi
Computer
at n. saat
at expr. konumunda
at expr. tarih
Chemistry
at n. astatinin simgesi
Abbreviation
at n. attotesla

Sens de "at" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 24 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
at horse n.
General
at gee n.
at stallion n.
at equine n.
at hack n.
at hackney n.
at horse n.
at caballo n.
at capel n.
at caple [obsolete] n.
at yarraman [australia] n.
at prancer n.
at beast n.
Colloquial
at hoss [dialect] [us] n.
at prad [australia] n.
at pitch it expr.
Computer
at discard expr.
Zoology
at caballo n.
at equus caballus n.
Literature
at steed n.
Chess
at knight n.
Archaic
at pranker n.
Slang
at neddy n.
at skin n.

Sens de "at" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 500 résultat(s)

Anglais Turc
Common Usage
snarl at v. hırlamak
aim at v. hedeflemek
shout at each other v. bağrışmak
call the meeting at short notice v. acil toplantıyı çağırmak
call the meeting at short notice v. acil toplantıya çağırmak
wink at v. göz kırpmak
look at v. bakmak
at least adj. en az
at night adv. geceleyin
at the same time adv. aynı zamanda
at once adv. hemen
at least adv. en azından
at once adv. derhal
at the moment adv. şu anda
General
health and safety at work n. işçi sağlığı ve iş güvenliği
repeating a year at school n. çift dikiş
lunge at n. üzerine saldırı
at home in n. kendini rahat hisseden (bir yerde)
counselor at law n. avukat
collisions at sea n. denizde çarpışmalar
name given at birth n. göbek adı
looking at n. seyir
stoppage at source n. vergilerin kaynağında kesilmesi
at full capacity n. tam kapasitede
gentleman at arms n. kral muhafızı
looking at n. seyretme
nursing at home n. evde bakım
accomplished at n. bir şeyde usta
friend at court n. torpil
sergeant at arms n. parlamentoda güvenlik görevlisi
playing at families n. evcilik
nursing of old persons at home n. evde yaşlı bakım
course for nursing at home n. evde yaşlı bakım kursu
glance at n. ima
accident at sea n. deniz kazası
enemy at the gate n. kapıdaki düşman
friend at court n. arka
love at first sight n. ilk görüşte aşk
lunge at n. üzerine hücum
friend at court n. tanıdık
heir at law n. yasal mirasçı
cheating at games n. mızıkçılık
object at issue n. anlaşmazlık konusu
dive time at current depth n. dipte kalma süresi
sergeant at arms n. komiser
friend at court n. dayı
at the first opportunity n. ilk fırsatta
corruption starts at the top n. balık baştan kokar
the turf at n. yarışçılığı
deduction at source n. stopaj
a course of treatment at a spa n. kaplıca tedavisi
a cure at a spa n. kaplıca kürü
object at issue n. iddia olunan şey
criminal still at large n. hapishane kaçkını
prayer performed at a funeral n. cenaze namazı
age at entry n. giriş yaşı
age at last birthday n. son doğum günündeki yaş
object at issue n. tartışma konusu
ticket at full fare n. tam bilet
forty at a time n. kırkar
at the earliest opportunity n. ilk fırsatta
name at birth n. doğum adı
name at birth n. doğum ismi
at the earliest possible opportunity n. vakit geçirmeden
passage of (or at) arms n. ağız dalaşı
love at first sight n. yıldırım aşkı
barrister-at-law n. dava vekili
counsellor-at-law n. dava vekili
counsellor-at-law n. avukat
man-at-arms n. asker
man-at-arms n. silahşor
counselor-at-law n. dava vekili
gentleman-at-arms n. kral muhafızı
deal at arm's length with someone n. bir işlemin tarafların birbirleriyle ilişkisi yokmuş gibi yürütülmesi
the train leaves at four o'clock n. tren saat dörtte kalkar
ship at sea n. denizdeki gemi
life expectancy at birth n. umulan yaşam süresi (doğum anında)
one's arrival at work n. işe geliş (saati)
a statement made at a police station n. karakol ifadesi
an advantage gained at the beginning n. başlangıçta elde edilen avantaj
carpet at low price n. düşük fiyata halı
at any time of day n. günün herhangi bir zamanı
first day at school n. okuldaki ilk gün
a bullet fired at democracy n. demokrasiye atılan kurşun
death at a young age n. genç yaşta ölüm
dying at a young age n. gençt yaşta ölme
suspect at large n. kaçak zanlı
companion at home n. adreste/evde refakat
the point arrived at n. gelinen nokta
the credits at the end of a movie n. film sonunda çıkan yazılar
barrister at law n. dava vekili
counsellor at law n. avukat
counsellor at law n. dava vekili
counselor at law n. dava vekili
counselor-at-law n. avukat
stay at home father n. eşi çalıştığından ötürü ev işlerini yapan koca
stay-at-home dad n. eşi çalıştığından ötürü ev işlerini yapan koca
point at issue n. tartışma konusu/söz konusu mesele/konu
stay-at-home mom n. ev hanımı anne
people at the base of the pyramid n. piramidin tabanındakiler
at-homeness n. evde olma/bulunma
at-homeness n. kendini iyi ve güvende hissetme
a day at school n. okulda bir gün
paying at the door n. kapıda ödeme
delivery at the door n. kapıda teslim
prime minister at the time/during that time n. zamanın başbakanı
contents at a glance n. bir bakışta içindekiler
name at birth n. doğum adı
life at a glance n. bir bakışta hayat
my new friend at school n. okuldaki yeni arkadaşım
activities at work n. iş yerinde gerçekleştirilen aktiviteler
everything at once n. bir kerede her şey
win-at-all-costs attitude n. ne olursa olsun kazanmaya değer yaklaşımı
action at law n. kanuni işlem
action at law n. yasal işlem
action at law n. yasal girişim
action at law n. hukuk davası
bachelor-at-arms n. en düşük rütbeli şövalye
bachelor-at-arms n. en alt rütbeli şövalye
aftergame at irish n. tavlaya benzer eski bir oyun
at-home n. ev oturması
at-home n. ev ziyareti
jack-at-all-trades n. elinden her iş gelen kimse
jack-at-all-trades n. her işten anlayan kimse
jack-at-a-pinch n. acil durum yedeği
jack-at-a-pinch n. acil durumda birinin yerini alan kimse
jack-at-a-pinch n. ücret karşılığı hizmet veren gezgin papaz
man-at-arms n. ağır silahla donanmış asker
man-at-arms n. ağır silahla donanmış orta çağ süvarisi
(at) worst n. en kötü nitelik veya durum
(at) worst n. en hoş olmayan nitelik veya durum
(at) worst n. en vasıfsız nitelik veya durum
throw mud at v. çamur atmak
take aim at v. hedeflemek
set someone at ease v. birini rahatlatmak
aim at v. fırlatmak (bir şeyi bir yere)
balk at v. tereddüt etmek
hint at v. dokundurmak
go at v. saldırmak
squint at v. şaşı bakmak
sneeze at v. küçümsemek
excel at v. sivrilmek
foam at the mouth v. çok öfkeli olmak
poke fun at v. alay etmek
aim at v. doğrultmak (silahı)
be at someone's agenda v. gündeme gelmek
be at an end v. sona ermek
snap at v. terslemek
stop off at v. mola vermek
nag at v. başının etini yemek
run at v. saldırmak
set someone's mind at rest v. birini rahatlatmak
hint at v. ima etmek
cock one's eye at v. göz etmek
preside at v. başkanlık etmek
glance at v. göz atmak
jump at a conclusion v. acele hüküm vermek
be at a crossroads v. yol ayrımında olmak
be at someone's elbow v. yanında olmak
be average out at v. ortalaması (belirli bir miktar) olmak
be at fault v. kabahatli olmak
leap at v. havada kapmak
be at the bottom of the heap v. diğerlerine göre daha kötü durumda olmak
wink at v. göz yummak
lay something at somebody's door v. suçu üzerine atmak
nag at somebody v. dırdır etmek
look daggers at someone v. birine öfke ile bakmak
be at variance with v. ile çelişmek
lope at v. eşkin gitmek
glare at v. sert sert bakmak
lay at someone's door v. suçu birinin üstüne atmak
be hard at hand v. kapıya dayanmış olmak
gibe at v. alay etmek
snap at v. ısırmaya çalışmak (köpek)
come at v. saldırmak
be at the head of v. başında bulunmak
poke fun at v. bir kimse ile alay etmek
look at with rolling eyes v. fıldır fıldır bakmak
look at with the eye of v. gözüyle bakmak
eat at v. sürüklemek
lay something at one's door v. yüklemek
ogle at each other v. kesişmek
sneer at v. küçümsemek
stick at v. bir iş üzerinde sebatla çalışmaya devam etmek
grab at v. tutmaya çalışmak
have a bash at something v. teşebbüs etmek
become a regular at v. abone olmak
pull something at both ends v. çekiştirmek
look at out of the corner of one's eye v. göz ucuyla bakmak
put at risk v. tehlikeye atmak
look at one another v. bakışmak
be at variance with v. ile araları bozuk olmak
stare at v. gözlerini dikip bakmak
pull at v. çekmek
aim at v. amaçlamak
jib at doing v. direnmek
be at a disadvantage v. dezavantajlı olmak
wander from the subject at hand v. ele alınan konudan ayrılmak
turn up one's nose at v. beğenmemek
jeer at v. alay etmek
blink at v. şaşırmak
keep at v. bırakmamak
throw mud at somebody v. çamur atmak
be at one's best v. en iyi durumda olmak
get at v. demek istemek
be good at v. alanında iyi olmak
lunge at v. ileri atılmak
dabble at v. su serpmek
leap at v. atlamak
lie at full length v. serilmek
keep someone at arm's length v. birinin samimi olmasına izin vermemek
be at rest v. çalışmamak
be peeved at v. sinir olmak
stare at v. gözlerini dikmek
fire questions at v. birini soru yağmuruna tutmak
feel shame at v. utanmak
draw the line at v. reddetmek
be at the bottom of something v. başının altından çıkmak
be at a premium v. tutulmak
be found at fault v. kabahatli çıkmak
look at v. göz atmak
be at odds with v. aykırı olmak
blaze away at v. ateşe tutmak
snatch at v. atlamak
go off at half cocked v. hazırlıksız iş görmek
stand at attention v. esas duruşta olmak
study at v. eğitim görmek (bir yerde)
keep someone at a distance v. birine soğuk davranmak
be at daggers drawn v. kanlı bıçaklı olmak
be at something v. meşgul olmak
stop at v. bir yerde durmak (mola vb)
be bond with somebody at heart v. yürekten bağlı olmak
puff at v. tüttürmek
stare at v. bakakalmak
figure out at v. tutmak
be angry at v. kızgın olmak
throw rock at v. taş atmak
be out at grass v. otlamak
get back at v. öç almak
keep someone at arm's length v. biriyle samimi olmamak için ona çok mesafeli davranmak
be at home to guests v. gün yapmak
glare at v. ters ters bakmak
be an old hand at v. bir konuda bayağı tecrübeli olmak
be at ease v. müsterih olmak
keep something near at hand v. el altında bulundurmak
get at v. bulaşmak
drop in at v. uğramak
take a shot at v. bir el ateş etmek
get back at somebody v. öç almak
take aim at v. hedef almak
be at a standstill v. kesilmek
call at v. uğramak
hold at bay v. yaklaştırmamak
ride at a gallop v. eştirmek
go on at v. azarlamak
set at nought v. önemsememek
revolt at v. ayaklanmak
shoot back at someone v. birinin ateşine karşılık vermek
arrive at v. varmak
aim at v. kastetmek
keep something at arm's length v. el altında bulundurmak
be at someone's disposal v. birinin emrinde olmak
be at a loss for words v. ne diyeceğini şaşırmak
gaze at v. bakakalmak
gaze at v. dik dik bakmak
nag at somebody v. başının etini yemek
be good at repartee v. hazırcevap olmak
be at each other's throat v. boğuşmak
tilt at windmills v. değirmenlere karşı savaşmak
lunge at v. üzerine saldırmak
snarl at v. homurdanmak
knock at the door v. kapıyı çalmak
peck at somebody v. tartaklamak
hit at v. sataşmak
poke fun at v. birine takılmak (şaka)
take a look at v. göz atmak
put out at interest v. faize yatırmak
be at a loss v. şaşırmak
be hard at hand v. kapıda olmak
be very good at v. adamı olmak
hint at v. imlemek
hit at v. saldırmak
swear at v. birine küfretmek
revolt at v. isyan etmek
look down one's nose at v. küçük görmek
have a shy at v. tecrübe etmek
pick at v. karışmak
be at sea v. denizde olmak
take aim at v. nişan almak
hold the rope at both ends v. kendini helak etmek
level at v. yüklemek (suçu)
keep somebody at a distance v. yüz vermemek
lay at someone's door v. bir suçu birine yüklemek
be at the parting of the ways v. yol ayrımında olmak
put at risk v. riske atmak
succeed at v. bir konuda başarılı olmak
rejoice at v. düğün bayram etmek
be present at v. bulunmak
sell at a premium v. kar getirmek
rejoice at v. dünyalar onun olmak
stop short at v. işi belirli bir yere vardırmamak
be bad at figures v. hesabı kötü olmak
be taken aback at/by v. -e çok şaşırmak
make sheep's eyes at somebody v. göz süzmek
scream at v. bağırmak
run atilt at somebody v. saldırmak
sling mud at v. çamur atmak
blink at v. göz yummak
scowl at v. kaşlarını çatıp bakmak
give way at the knees v. dizlerinin bağı çözülmek
pick at v. çekelemek
grasp at v. kapmaya çalışmak
strain at a gnat and swallow a camel v. ufak bir kabahati mesele yapıp büyük bir yanlışa aldırmamak
burn the candle at both ends v. fazla çalışmak
sneeze at v. yabana atmak
go at something v. sarılmak
feel at home v. kendini rahat hissetmek
proceed at an angle v. bir açıda ilerlemek
poke something at v. bir şeyi bir yere doğru uzatmak
run at full speed v. alabildiğine koşmak
be at hand v. yakında olmak
laugh at v. gülmek
connive at v. görmezlikten gelmek
set at naught v. önemsememek
have a go at v. denemek
hold someone at bay v. birini sindirmek
aim at v. hedef almak
throw stone at v. taş atmak
make eyes at v. göz etmek
poke fun at somebody v. makaraya sarmak
be at the bottom of the pile v. diğerlerine göre daha kötü durumda olmak
be out at grass v. yayılmak
aim at v. niyet etmek
laugh at v. gülüp geçmek
come at v. keşfetmek
shout at the top of one's voice v. bar bar bağırmak
shy at v. ürkmek
lay something at one's door v. üstüne yıkmak
be riled at v. kızmak
get at v. kötülük etmek
set at loggerheads v. birbirine düşürmek
shout at the top of one's voice v. avaz avaz bağırmak
nibble at v. dişlemek
live at somebody's expense v. sırtından geçinmek
be at hand v. yaklaşmak
be riled at v. sinirlenmek
keep something at one's fingertips v. el altında bulundurmak
foam at the mouth v. ağzı köpürmek
be at a low ebb v. çok azalmış olmak
strive at v. bir şey için çabalamak
stand at v. belirli bir derecede olmak (ısı vb)
laugh at v. birisine gülmek
turn up one's nose at v. reddetmek
lash out at v. sert ve ani çıkış yapmak
scoff at v. alay etmek
keep somebody at a distance v. mesafeli davranmak
tug at one's heartstrings v. yüreğini cız ettirmek
sell at loss v. zararına satmak
disgust at v. nefret etmek
produce at v. mal etmek
beat at the door v. kapıyı çalmak
clutch at v. yakalamaya çalışmak
be piqued at v. kırılmak
be piqued at v. gücenmek
gird at v. alay etmek
leer at v. pis pis bakmak
happen at the same time v. rastlamak
turn one's nose up at something v. burun kıvırmak
balk at v. ürkmek
have a dig at somebody v. taş atmak
spit at somebody v. tükürmek
glare at v. dik dik bakmak
pull a face at v. surat asmak
be at daggers drawn with somebody v. kanlı bıçaklı olmak
fly at one anothers throats v. boğaz boğaza gelmek
be at an end v. sonuçlanmak
peg away at v. bir işte sebatla çalışmak
have something at one's fingertips v. bir şeyi çok iyi bilmek
be a dab hand at something v. uzmanı olmak
be out at grass v. emekli olmak
stick at v. bir işi bırakmamak
be riled at v. sinir yapmak
loose off at v. parlamak
be at something v. başında olmak
glower at v. yiyecekmiş gibi bakmak
burn the candle at both ends v. gece gündüz demeden çalışarak kendini helak etmek
feel at ease v. içi rahat etmek
be at the point of death v. ölmek üzere olmak
have something at one's fingertips v. bir şey elinin altında bulunmak
pull at one's heartstrings v. yüreğini cız ettirmek
put up at v. kalmak (otel vb'nde)
get at v. uğraşmak
be at one's back v. bir kimseye arka çıkmak
keep someone at bay v. birini korkutarak yaklaşıp zarar vermesini önlemek
grab at v. elle tutmaya çalışmak
gaze at v. gözü dalmak
be at a standstill v. durmak
jeer at v. yuhalamak
pull at somebody's heartstrings v. suistimal etmek
snarl at v. söylenmek
peck at v. kuş gibi az yemek
call at v. ziyaret etmek
shout at the top of one's voice v. yırtınmak
take a shot at v. bir el ateş etmek (tüfekle)
look at something in perspective v. bir şeye geniş bir açıdan bakmak
set at naught v. hiçe saymak
set someone's mind at rest v. birinin kuşkularını ortadan kaldırmak
be good at v. belirli bir şeyi iyi yapmak
sell at auction v. açık artırma ile satmak
laugh at v. alaya almak
be at a crossroads v. dönüm noktasına gelmek
preach at v. uyarıda bulunmak
bridle at v. birisine kızmak
come at v. varmak
take a glance at v. göz atmak
be at bay v. çok zor bir durumda olmak
take turns at v. bir şeyi sırayla yapmak
set at naught v. önem vermemek
pick at v. yemek
be at a standstill v. durmuş vaziyette olmak
be bonded at the heart v. yürekten bağlı olmak
be furious with somebody at something v. öfkelenmek
go at it hammer and tongs v. kapışmak
shout all at once v. bağrışmak
drive at v. demek istemek
tilt at v. çatmak
look at v. seyretmek
keep somebody at arm's length v. yüz vermemek
be at a standstill v. hareket etmemek
be overjoyed at somebody's misfortune v. kınalar yakmak
come at v. uğraşmak
turn up one's nose at v. burun bükmek
have a stab at v. denemek
grin at v. sırıtmak
assist at childbirth v. doğurtmak
be at one's best v. formunda olmak
play at v. oynamak
be at a crossroads v. dönüm noktasında olmak
get the show on the road at last v. şeytanın bacağını kırmak
put somebody's mind at ease v. yüreğine su serpmek
keep someone at bay v. birini sindirmek
feel at home v. yadırgamamak
become friendly at once v. kaynaşmak
peck at somebody v. azarlamak
be nettled at v. kızmak
have many projects going at once v. bin tarakta bezi olmak
sneeze at v. hor görmek
turn up one's nose at v. hor görmek
fly at one another's throat v. gırtlak gırtlağa gelmek
be at rest v. hareket etmemek
be at loggerheads with v. ile ihtilafa düşmüş olmak
put down at v. inmek (uçak)
revile at something v. küfretmek
take a look at v. bir bakmak
get at v. ortaya çıkarmak
jump at v. atlamak
gawp at v. ağzı açık bir şekilde seyretmek
be bond with somebody at heart v. birine yürekten bağlı olmak
work at v. için çaba göstermek
slog away at a work v. çok sıkıcı bir işte çalışmak
set someone at large v. bir mahpusu serbest bırakmak
boggle at v. irkilmek
revile at something v. hakaret etmek
sail at a great distance from the lande v. açıktan gitmek
have a bash at something v. bir denemek
puff at v. tüttürerek içmek
lunge at v. üzerine hücum etmek
be at a loss for words v. söyleyecek söz bulamamak
be at one's wits end v. eli ayağı dolaşmak
have a look at v. gözden geçirmek
ride atilt at somebody v. saldırmak
get at v. zarar vermek
look at v. bakmak (sözlüğe vb)
become a regular at v. müdavimi olmak
draw the line at v. bir sınır koymak
set somebody's mind at rest v. rahatlatmak
be at the end of one's tether v. son kozunu oynamış olmak
level at v. doğrultmak (silahı)
lay at one's door v. üstüne atmak
revile at something v. yermek
be at war v. savaş halinde olmak
go at something v. girişmek
surprize at v. şaşırmak
have a fling at v. bir şey yapmayı denemek
be at fault v. kusur etmek
set at liberty v. serbest bırakmak
strain at v. gayret etmek
throw a glance at v. bakış atmak
set one's cap at v. kancayı takmak
check in at v. kayıt yaptırmak
swear at v. verip veriştirmek
be priced at v. satılmak
take aim at v. nişanlamak
make oneself at home v. abayı sermek
buck at v. sıçramak
make an attempt at v. teşebbüs etmek
drive at v. kastetmek
come at v. vermek
plod away at v. bir işte şevksiz bir şekilde çalışmak
laugh at each other v. gülüşmek

Sens de "at" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 500 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
ürkek (at) skittish adj.
General
tarihsel olarak çeşitli noktalar arasında tarifeye göre yolculuk yapan büyükçe at arabası stagecoach n.
küçük at pony n.
at yarışı steeplechase n.
at sineği horse botfly n.
at başı horsehead n.
at sineği horse fly n.
huysuz at outlaw n.
at balığı hippocampus n.
yem parası (at) livery n.
at kuyruğu horsetail n.
ileri fırlama (at) plunge n.
üst kısmı açılır kapanır dört tekerlekli at arabası landau n.
at yarışı horse race n.
at şeklinde deniz perisi kelpie n.
benekli ufak at pinto n.
zebranın at veya eşekle birleştirilmesinden elde edilen hibrit zebroid n.
yarışa katılan at starter n.
at sağrısı croup n.
kula at sorrel n.
ehlileştirilmemiş at bronco n.
salıncaklı at rocking horse n.
yabani at bronco n.
yaşlı at plug n.
at örtüsü housing n.
at nalı horseshoe n.
at sağrısı crupper n.
yaşlı at crock n.
damızlık at stallion n.
at kılı kumaş horsehair n.
at arabası tekerleği cartwheel n.
at yarışlarını idare eden klüp jockey club n.
amerika'ya özgü bir yabani at mustang n.
at üzerinde mızrakla karşılaşma alanı tiltyard n.
oyuncak at cockhorse n.
at arabacısı yeri box n.
at arabası coach n.
at nezlesi glanders n.
iki tekerlekli at arabası sulky n.
bir grup damızlık at stud n.
ufak at bidet n.
at yarışı derby n.
sallanan at rocker n.
at üstündeki dövüşçü jouster n.
at haşası caparison n.
at veya ren geyiği tarafından çekilen, yolcu taşımaya mahsus kızak sleigh n.
at arabası cart n.
kement atarak at ya da sığır yakalama roping n.
at yemi forage n.
at gözlüğü blinker n.
bir tür at garran n.
at yarışı horse racing n.
damızlık at stud horse n.
at hırsızı rustler n.
salıncaklı oyuncak at rocking horse n.
at terbiyesi manege n.
at kestanesi familyası horse chestnut family n.
at gezisi ride n.
vahşi at bronco n.
at başı sucker rod n.
yabani at binicisi roughrider n.
yaşlı ve zayıf at screw n.
nasır (at) splint n.
yarış için üretilen at bangtail n.
iki tekerli at arabası dogcart n.
rahvan giden at pacer n.
at üzerinde mızrak oyunu tilt n.
at başlığı (gem ve dizginlerin takıldığı) bridle n.
at örtüsü horse blanket n.
yarışta koşamayan at nonstarter n.
at kuyruğu equisetum n.
beyaz at whitehorse n.
iki tekerlekli at arabası hansom n.
iğdiş edilmiş at gelding n.
yedek at remount n.
at kuyruğu şeklinde toplanmış saç queue n.
ufak at nag n.
iki tekerlekli at arabası chariot n.
yük taşımaya yarayan at arabası tumbrel n.
at sineği gadfly n.
at arabası hack n.
at başlı değnek hobbyhorse n.
don (at) coat n.
vahşi at wild horse n.
at sırtı horseback n.
demir kırı at roan n.
yabani at mustang n.
damızlık at stud n.
safkan at thoroughbred n.
bir tür at garron n.
binicisini sırtından atan at buckjumper n.
yabani at bronc n.
boğulma tehlikesini simgeleyen at şeklinde deniz perisi kelpy n.
engelli yarışlarda koşması için eğitilmiş at steeplechaser n.
at oğlanı stableman n.
at kolanı cinch n.
at hastalığı dourine n.
hızlı at spanker n.
at kestanesi buckeye n.
at hırsızı waddy n.
burun kayışı (at) nosepiece n.
üstü açık dört tekerlekli rus at arabası droshky n.
doru at bay n.
hasta yaşlı at nag n.
benekli at pinto n.
at çulu horsecloth n.
at kuyruğu queue n.
at üstündeki mızrak dövüşçüsü jouster n.
at yarışı race n.
yabani at terbiyecisi roughrider n.
banko at favorite horse n.
oyuncak at hobbyhorse n.
küçük ilkel at eohippus n.
minyatür at arabası miniature horse cart n.
at yarışında ikili bahis exacta n.
parkur (at yarışı) racetrack n.
at kuyruğu pony tail n.
tahta at cockhorse n.
parkur (at yarışı) racecourse n.
at sıçraması gambade n.
at kestanesi horsechestnut n.
yedek at relay n.
yavaş at lob n.
doru at bay horse n.
ihtiyar at nag n.
at sülüğü horseleech n.
yarışta kazanması umulmayan at dark horse n.
çiş (at, sığır) stale n.
huysuz at vicious horse n.
vahşi at broncho n.
yaşlı at hack n.
at gözlüğü blinkers n.
vahşi at warragal n.
at koşusu gallop n.
at tüccarı horse trader n.
at sahibi liveryman n.
at mantarı horse mushroom n.
tek boynuzlu at unicorn n.
vahşi at warrigal n.
at meydanı hippodrome n.
damızlık at studhorse n.
at doktoru horse doctor n.
şah (at) rearing n.
eyerlerin üzerinden geçen ve at arabası milini destekleyen koşum ipi ridger n.
galopa giren at galloper n.
çifte atma huyu olan at kicker n.
taban iltihabı (at) thrush n.
dört nala koşan at galloper n.
at yarışı bülteni dopesheet n.
rusya'da kullanılan dört tekerlekli bir çeşit at arabası telega n.
insan başlı at centaur n.
eyersiz at bareback n.
at kestanesi horse chestnut n.
at arabası carriage n.
at tozluğu gambado n.
at kılından dokunmuş kumaş horsehair n.
at sineği horsefly n.
at binme yolu bridleway n.
at terbiyesi dressage n.
aynı takımda yarışan at running mate n.
at gözlüğü blinder n.
dört tekerlekli, üstü açılır kapanır hafif at arabası victoria n.
at kılı horsehair n.
benekli at piebald n.
tırıs giden at trotter n.
doru at sorrel n.
eyerlerin üzerinden geçen ve at arabası milini destekleyen koşum ipi ridgeband n.
yaşlı ve işe yaramaz at jade n.
at kılından yapılmış horsehair n.
kayak yapan kişinin bir at ya da araç tarafından buzlu bir yüzeyin üzerinden çekilmesi skijoring n.
karışık renkli alacalı at skewbald n.
at yarışı meraklısı turfman n.
engelli at yarışı showjumping n.
rusya'da kullanılan dört tekerlekli at arabası tarantass n.
palan kolanı (at) surcingle n.
at kılı horse hair n.
bir iple kazığa bağlama (at vb) tethering n.
eyersiz at unsaddled horse n.
çıplak at unsaddled horse n.
irlanda ve iskoçya'da yetişen bir tür at garron n.
at etiyle besleme hippophagy n.
at sinekleri horseflies n.
at etiyle beslenme hippophagy n.
at antrenörü horse trainer n.
zıplayan at bucker n.
engelli koşusunda yarışan at bucker n.
erzak taşıyan at pack horse n.
yük taşıyan at pack horse n.
rahvan yürüyen at ambler n.
tahta at wooden horse n.
at tımar eden kimse groomer n.
dört tekerli at arabası dearborn n.
usta at binicisi centaur n.
kontrolden çıkan at bolter n.
at yarışı horse-racing n.
oyuncak at hobby-horse n.
tahta at hobby-horse n.
at fırçası dandy-brush n.
alaca kır (at) dapple-gray n.
at arabası horse-drawn vehicle n.
at satıcılığı horse-trading n.
at (bebek konuşması) gee-gee n.
at sürmekten gerilmiş ve hassaslaşmış olan saddle-sore n.
at kuyruğu pony-tail n.
at yarışı için satışa çıkarılan at selling-plater n.
yorgun at hack n.
safkan at yarışı thoroughbred horse racing n.
at nakil vagonu horse box n.
at gözlülüğü blinkers n.
iki tekerlikli at arabası chariot n.
gezinti (at/bisiklet/araba ile) ride n.
yolculuk (at/bisiklet/araba ile) ride n.
dişi at marc n.
atyarışında eşek diye tabir edilen ve kazanma olasılığı olmayan at outsider n.
(at) alaca piebald n.
at kuyruğu (saç) ponytail n.
at arabası waggon n.
beyaz at white horse n.
iki tekerlekli at arabası trap n.
at barınağı horse shelter n.
at tezeği horse manure n.
at arabası horse-drawn carriage n.
çiftlik işlerinde çalıştırılan at working horse n.
at nalı imalatı horseshoe manufacturing n.
iki kişilik at arabası stanhope n.
at sulama havuzu horsepond n.
at arabası hackney coach n.
at yarışları alanı hippodrome n.
at başlığı chanfron n.
manej at paddock n.
at zırhı barde n.
at terbiyeciliği horse gentling n.
at terbiyecisi horse breaker n.
at terbiyeciliği horse breaking n.
at terbiyeciliği horse starting n.
at terbiyeciliği horse training n.
at terbiyeciliği horse taming n.
at sürüsü herd of horses n.
at binicisi horse rider n.
at dizgini overcheck n.
at dizgini rein n.
at dizgini bearing rein n.
at dizgini checkrein n.
at dizgini horse rein n.
at terbiyecisi horse tamer n.
at terbiyecisi horse-whisperer n.
at hırsızı horse thief n.
at yetiştiricisi horse breeder n.
at yetiştiriciliği horse breeding n.
safkan at bloodstock n.
(at vb) hızla çıkma bolting n.
şahlanan at prancing horse n.
at tımarlama horse grooming n.
kişneyen at neighing horse n.
sarışın at kuyruğu blond ponytail n.
at başlığı chamfron n.
at başlığı testiere n.
at başlığı front-stall n.
at başlığı frontstall n.
(kapalı) at arabası clarence n.
at eti horse meat n.
ilk üçe giremeyen at also ran n.
eşkinli at ambler n.
çıplak at bareback n.
vahşi at terbiyecisi bronco buster n.
at satıcısı coper n.
at eti horsemeat n.
at eti horseflesh n.
at eğitimi horse training n.
alaca kır (at) dapple-grey n.
yarışta koşamayan at non-starter n.
at kestaneleriyle oynanan britanya kökenli bir oyun conkers n.
at çiftliği horse farm n.
at yarışı meraklısı horsey n.
kullan at çocuk bezi disposable nappies n.
erkek at ile dişi eşeğin çiftleşmesinden doğan hayvan hinny n.
at kanı horse blood n.
kullan at telefon burner n.
kullan at telefon burner phone n.
kullan at telefon disposable phone n.
at yuları/dizgini ucu scatch n.
at yuları/dizgini ucu scatchmouth n.
altın renkli at palomino n.
at yarışı meraklısı racegoer n.
at yarışlarına giden kimse racegoer n.
sakin at quiet horse n.
yavaş yavaş sahibinin komutlarına uyan eğitimsiz at green broke n.
at çalışmaları equine studies n.
at üzerindeki yarışçısının yarış pistine dizilmiş varillerin çevresinden dolanarak yarışı en hızlı derecede tamamlamaya çalıştığı rodeo yarışı barrel racing n.
at kestanesi jeli horse chestnut gel n.
at yarışlarında yanağa takılan ve atın ağzındaki kantarmayı destekleyen bir takı cheekpiece n.
at üstünde akrobasi yapan kişi trick rider n.
at saçından yapılan yular cabestro n.
at yarışı ve kumar makinesi sunan kumarhane racino n.
at yarışı ve kumar oynama imkanı sunan kumarhane racino n.
at yarışı spikeri caller (australia) n.
londra'da on sekizinci yüzyılda kurulmuş olan büyük bir at pazarı tattersall's n.
londra'da on sekizinci yüzyılda kurulmuş olan büyük bir at pazarı tattersall's n.
londra'da on sekizinci yüzyılda kurulmuş olan büyük bir at pazarı tattersall's n.
sıra (katır, at, tay vb.) rake n.
arabaya koşulmuş at team n.
koşum takımlı üç atın sürdüğü at arabası randem n.
güney afrika'da kullanılan iki tekerlekli at arabası cape cart n.
küçük at capel n.
yarım dönüş hareketi yapan at caracoler n.
çok az kılı olan ya da kılsız at kuyruğu rattail n.
seyrek kuyruklu at rattail n.
çok az kılı olan ya da kılsız at kuyruğu rat-tail n.
seyrek kuyruklu at rat-tail n.
at arabaları, vagonlar gibi araçların konduğu yapı carriage house n.
iki ya da dört tekerlekli küçük at arabası carriole n.
filipinlere özgü iki tekerlekli kutu şeklinde kabini olan at arabası carromata n.
at arabası yapan kimse cartwright n.
iki tekerlekli at arabası chair n.
at başlığı chamfrain n.
arkalı önlü koşulmuş iki attan oluşan at arabası tandem n.
koltukları sırt sırta olan iki tekerlekli bir tür at arabası tandem cart n.
at (satranç) knight n.
at arabasında seyahat eden yolcunun sürücüyle iletişim kurmasını sağlayan ip checkstring n.
at yularındaki yanak kayışı cheek strap n.
at yularındaki yanak kayışlarının her biri cheekpiece n.
ertesi gün kullanılacak atların seçildiği at sürüsü remuda [usa] n.
(at arabasında) koşum oku neap n.
İki atın çektiği at arabasında sol taraftaki at near horse n.
at arabasının okunu aksa bağlamakta kullanılan araç thill coupling n.
kullan-at olarak tasarlanmış şey throwaway n.
işletme, borsa veya at yarışı sonuçlarıyla ilgili en son bilgileri, tavsiyeleri veya tahminleri içeren yayın tip sheet n.
engelsiz at yarışı flat race n.
at nalındaki mıh toe calk n.
değersiz at torril [dialect] n.
iki kişilik hafif bir at arabası trap n.
at üstünde yolculuk train [obsolete] n.
at terbiyesi train [obsolete] n.
üçlü at takımı triga n.
rahvan gider gibi yavaş adımlarla yürüyen at trippler [south african] n.
at sırtında gezi trot n.
iki tekerli at arabası tumtum [india] n.
at yarışı meraklısı kimse turfite n.
atları hazır at arabası turnout n.
atları hazır at arabası equipage n.
atları hazır at arabası turn-out n.
(at) rahvan yürüyüş single-foot n.
at veya öküzlerin çektiği asya tipi araba araba n.
at veya öküzlerin çektiği asya tipi araba arba n.
at arabası sürme aurigation n.
at yarışında bahisçinin oynadığı at birinci, ikinci veya üçüncü olursa para kazandığı bahis each way n.
at kafası horse head n.
at kafası maskesi horse head mask n.
otobüsü andıran bir at arabası bus n.
işe yaramaz, yaşlı at jade n.
atın üzerinde bacakların ikisi de bir tarafta oturma pozisyonu (genel olarak kadınların kullandığı at biniş şekli) sidesaddle n.
inat eden at, eşek jib n.
(at üzerinde) mızrak/kılıç dövüşü yapmak joust n.
(at üzerinde) mızrak/kılıç dövüşü yapma joust n.
kestane rengi at chestnut n.
at arabası sürücüsü bandyman n.
at dizgininin metal ağızlığı bar n.
atın dişleri arasında at dizgininin metal bölümünün girdiği boşluk bar n.
altında çubuk bulunan bir at nalı bar shoe n.
at seğirtme saccade n.
at nalındaki yukarı doğru çıkıntı beak n.
at, destek veya iskelet cheval [obsolete] n.
at arabası jingle n.
atları ve at arabalarını kiralayan kimse job master n.
(at) tırıs gitme jog n.
(at) tırıs gitme jog trot n.
at sırtında ringa balığı taşımak için kullanılan hasır sepet ölçüsü maise n.
ispanya'ya özgü bir at arabası volante n.
cava'ya özgü iki tekerlekli bir at arabası sado n.
at hırsızı waddie n.
iki tekerlekli at arabası wagon [obsolete] n.
dört atın çektiği at arabası quadriga n.
at yarışı bahsi sweepstake n.
at yarışı bahsi pari mutuel n.
at şovlarında kullanılan hafif, iki tekerlekli bir tür at arabası bike n.
at veya köpek giysisi olarak kullanılan kumaş parçası blanket n.
başı çeken at leader n.
lider at leader n.
at terbiyesi veya idaresi manage n.
at terbiyesi manage n.
(sirk gibi yerlerde) at gösterisi manage n.
at binme alışkanlığı habit n.
işe yaramaz at hack n.
at arabası süren kimse hacker n.
at arabası süren kimse hackie n.
at gezintisi hacking [uk] n.
kiralık at hackney [obsolete] n.
kiralık at arabası hackney cab n.
at arabası ve at kiralayan kimse hackneyman n.
at kılı eldiven hair glove n.
at arabasında sürücünün koltuğunu örten kumaş hammercloth n.
at sırtında yapılan ispanyol eğlencesi masquerade n.
güçlü ve çalışmaya rıza gösteren at wheel horse n.
tek boynuzlu at sürüsü blessing n.
at gözlüğü blind n.
at gözlüğü blinders n.
(at) dinlenme molası blow n.
at gözlüğü bluff n.
at örtüsü body cloth n.
at örtüsü body clothes n.
iki atın çektiği at arabasında sol taraftaki at hand [dialect] [uk] n.
iki tekerlekli at arabası hansom cab n.
damızlık at sürüsü haras n.
at yarışına düşkün kimse hardboot n.
atı yönlendirip bağlamak için veya düğümlü dizgin olarak kullanılan at kılından yapılmış halat mecate [dialect] n.
bir pistteki belirtilen gün kadar süren at veya köpek yarışı sezonu meeting n.
özellikle on sekizinci yüzyılda kullanılan, üstü kapalı bir at arabası booby hutch n.
iki tekerlekli at arabalarıyla yapılan at yarışı harness race n.
at arası örtüsü head n.
at başlığı head gear n.
at koşum takımında baş üstünden geçip yanlara bağlanan şerit headpiece n.
at dizliği boot n.
at arabası sürücü kompartımanı boot [obsolete] n.
ahırda at bölmesi box n.
araçta at bölmesi box n.
at arabasında kapağı sürücü koltuğu olarak kullanılan eşya kutusu box seat n.
at arabalarında kullanılan deri kayış brace n.
sığır, at gibi hayvanları kapalı tutmak için kullanılan etrafı çevrili alan brake n.
atları eğitmek için kullanılan gövdesiz at arabası brake n.
at nalının iki yanından her biri branch n.
(at, inek) dizgin branks [scotland] n.
(at, inek) yular branks [scotland] n.
(arabalı at yarışında) atın tırıstan koşuya veya başka bir adıma geçmesi break n.
at arabası break n.
(at) göğüslük breastplate n.
(at) göğüslük breast strap n.
(at) göğüs kayışı breast strap n.
at yolu bridle trail n.
at yolu bridle road n.
at yolu bridle way n.
bir tür at arabası britschka n.
bir tür at arabası britzka n.
bir tür at arabası britska n.
bir tür at arabası britzska n.
düşük kaliteli, küçük ve vahşi bir at broomy n.
düşük kaliteli, küçük ve vahşi bir at broomie n.
düşük kaliteli, küçük ve vahşi bir at broomtail n.
at dizgininin alından geçen kayışı browband n.
(at) zıplayıp biniciyi düşürmek buck n.
ehlileştirilemez vahşi at bucking bronco n.
grimsi sarı renkli at buckskin n.
yürürken veya koşarken ayağını yerden kaldıran at high stepper n.
giderken ayaklarını yerden yükseğe kaldırmak üzere eğitilmiş at high-stepper n.
at terbiyecisi hippodamist n.
at yelesini kısa kesen kimse hogger n.
at yelesini kısa kesen şey hogger n.
dimdik duracak şekilde kısa kesilmiş at yelesi hogmane n.
at veya köpekle yapılan av gezisi hont n.
at veya köpekle yapılan av gezisine katılan kimse hont n.
at başlığı hood n.
at gözlüğü hood n.
at arabası hoover cart n.
at veya sığır otlatırken kullanılan pranga hopple n.
üzerine oturulan at benzeri şey horse n.
at gibi adam horse n.
at teknesi horse boat n.
at ve büyükbaşların taşındığı gemi horse boat n.
pirinç at aksesuarı horse brass n.
at arabası horse car n.
at taşıma aracı horse car n.
at satıcısı horse dealer n.
at gülüşü horse laugh n.
at yolu horse road n.
at ticareti horse trade n.
at taşıma aracı horsecar n.
at tüccarı horse-dealer n.
bir tutam at kılı horsehair n.
at kılından yapılmış peruk horsehair wig n.
at nalı mıknatısı horsehoe magnet n.
at nalı magnet horsehoe magnet n.
at terbiyecisi horse-jockey n.
at tüccarı horse-jockey n.
at vagonu horse-litter n.
at bakıcısı horseman n.
at yetiştiriciliği horsemanship n.
at nalı horsenail n.
at yarışı bahisçisi horseplayer n.
at yarışı horserace n.
at yarışı horse-race n.
at nalı oyunu horseshoe n.
at nalı biçimli nesneyi kazığa isabet ettirme oyunu horseshoe n.
at nalı halkası horseshoe nail ring n.
at nalı çivi halkası horseshoe nail ring n.
at nalı ustası horseshoer n.
at nalları horseshoes n.
at gösterisi horseshow n.
at şovu horseshow n.
at ticareti horse-trade n.
at binme yolu horse-trail n.
at patikası horse-trail n.
at binme yolu horseway n.
at patikası horseway n.
at terbiyecisi kadın horsewoman n.
at bakıcısı kadın horsewoman n.
at gibi olma horsiness n.
at tutkunluğu horsiness n.
at tutkunlarından oluşan grup horsy set n.
at yarışı ilgililerinin oluşturduğu grup horsy set n.
at bakıcısı hostler n.
at terbiyecisi hostler n.