birine - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

birine



"birine" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 2 sonuç

Türkçe İngilizce
Phrases
birine to someone expr.
birine to somebody expr.

"birine" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
(birine) ait olmak belong f.
(birine bir duygu) beslemek bear f.
(birine bir şey) ısmarlamak buy f.
General
güven (birine karşı beslenen) good faith i.
korunmak için birine veya bir yere bırakılan eşya safety deposit i.
birine bazı gerçekleri söylememesi verilen para hush money i.
gözleri görmeyen birine rehberlik eden köpek guide dog i.
birine coşkulu bir şekilde davranma lyricising i.
bırakma belgesi (birine bir şeyi) settlement i.
gözleri görmeyen birine rehberlik eden köpek seeing eye dog i.
(birine) özgü davranış tarzı touch i.
birine birdenbire moral veren bir şey a shot in the arm i.
bağışlama (birine bir şeyi) settlement i.
birine ölen bir yakınından kalan servet heritage i.
bırakma (birine bir şeyi) settlement i.
birine şövalyelik payesi verme knighting i.
bağışlama belgesi (birine bir şeyi) settlement i.
1 gramın milyarda birine denk ağırlık ölçüsü birimi nanogram i.
1 metrenin milyarda birine dek uzunluk ölçüsü birimi nanometre i.
daha güçsüz birine geçmiş yetki devolved power i.
kafayı birine takıp o kimseyi takip eden sapık stalker i.
birine ekonomik bağımlılığı olan kimse dependant i.
imzasız olarak birine yazılan nefret mektubu poison-pen i.
1 metrenin milyarda birine dek uzunluk ölçüsü birimi nanometer i.
birine veya bir şeye karşı sorumluluk responsibility towards someone or something i.
özellikle özel günlerde birinin başka birine ilettiği genellikle kostümlü olan müzikal gösteri singing telegram i.
daha önceden kayıtsız oluduğunuz birine karşı şimdi duymaya başladığınız saygı newfound respect i.
daha önce cenova'da baş hakimlerden birine verilen unvan abbot of the people i.
günün yüzde birine denk gelen 14 dakika 24 saniyelik dilim centiday i.
birine bir şey karşılığında yapılan iyilik backscratch i.
karşılığında benzer bir hizmet veya ödül almak için başka birine hizmet, şirket veya kamu parası sağlayan kişi backscratcher i.
üst mevkideki birine seslenme terimi nkosi [south african] i.
başka birine eşit olmayan kimse nonequal i.
cenova'da eyalet başkanlarından birine verilen resmî unvan abbot of the people i.
birine hizmet eden kimse ancillary [brit] i.
(bir şeye) kendisinden üstün birine bağlı olarak sahip olan kimse underpossessor i.
bir ucu birine/bir şeye, diğer ucu da yükselebilen ve alçak uçan bir hava aracının yakalayıp havalandırdığı büyük bir balona bağlı kablo (askeri veya gizli servislerin kişileri tehlikeli durumlardan kurtarmak için kullandığı bir yöntem) skyhook i.
tael'in onda birine eşdeğer bir çin ağırlık ölçüsü mace i.
(birine ya da bir şeye) karşı önyargı bias against (someone or something) i.
birine ya da bir şeye karşı önyargı bias someone against someone or something i.
çin imparatorluğu'nun yüksek memuriyetinde bulunan dokuz rütbeden herhangi birine mensup kimse mandarin i.
kısa tonun dörtte birine eşdeğer olan kütle birimi mass quarter i.
başka birine aşırı bağımlı kimse bloodsucker i.
genç birisinin yaşlı birine verdiği şey hand-me-up i.
bir düzleme dağılmış belirli sayıdaki noktanın veya cismin her birine uzaklığının toplamı minimum olacak şekilde yerleştirilmiş nokta median point i.
birine fransız öpücüğü verme meet [ireland] i.
milimetrenin binde birine eşdeğer bir uzunluk birimi micra i.
inçin milyonda birine eşdeğer bir uzunluk birimi microinch i.
litrenin milyonda birine eşdeğer bir hacim birimi microlitre i.
mikrokürinin milyonda birine eşdeğer bir radyoaktivite birimi micromicrocurie i.
mikronun milyonda birine eşdeğer bir uzunluk birimi micromicron i.
milimetrenin milyonda birine eşdeğer bir uzunluk birimi micromillimeter i.
miliradyanın binde birine eşdeğer bir açısal uzaklık birimi microradian i.
zayıf ve etkisiz birine yakışır davranışlar milksopism i.
temel bir para biriminin binde birine eşit değer millieme i.
birine veya bir şeye karşı nefret duyan kimse hater i.
birine sağlık dileme health i.
dram'ın altmışta birine eşdeğer bir sıvı hacmi birimi minimum i.
bir derecenin altmışta birine eşit olan açısal mesafe birimi minute i.
birine gönüllü hizmetçilik yapan kimse boswell i.
(birine) soru sorarak bilgi toplama brain-picking i.
(birine) soru sorarak bilgi toplama brain picking i.
karşı cinsten birine duyulan cinsel çekim heterosexualism i.
tepede veya tepeye yakın yaşayan birine verilen bir soyadı hill i.
aynı cinsiyetten birine cinsel çekim duyma homosex i.
birine dayatılan tevazu humble pie i.
birine atfedilen beyan mouth i.
demokratik kongo cumhuriyeti'nin zaire'nin yüzde birine eşdeğer olan para birimi likuta i.
100 kg'ın on binde birine eşdeğer bir ağırlık ölçüsü myriagram i.
gramın onda birine eşit olan modern bir yunan ağırlık birimi obolus i.
birinden başka birine karşılıksız olarak devredilen bir şey gift i.
malını veya mülkünü karşılıksız olarak başka birine devretme gift i.
yunan mitolojisinde güzelliği temsil eden üç kardeş tanrıçadan birine benzeyen kimse grace i.
(özellikle işte ilerlemesi için) birine eğitim verme grooming i.
moğolistan'ın tuğrik'in yüzde birine eşdeğer olan para birimi mungo i.
varilin sekizde birine eşit hacim birimi octave i.
varmak (birine) marry someone f.
birine emir yağdırmak boss someone around f.
birine durmadan içki içirmek ply someone with liquor f.
birine karşı olan borcu ödemek settle up with someone f.
bir suçu birine yüklemek lay at someone's door f.
birine haksızlık etmek do someone an injustice f.
birine ihanet etmek go back on someone f.
birine adeta tapınmak set someone on a pedestal f.
birine bol bol hediye vermek lavish gifts on someone f.
ayırmak (birine) withhold for f.
birine adeta tapınmak put someone on a pedestal f.
ıslık çalmak (birine) whistle to f.
birine bir şeyi hatırlatmak call something to mind f.
birine belirli bir damga vurmak tag someone as f.
birine yardım etmek give someone a hand f.
birine miras olarak hiç para bırakmamak cut someone off f.
birine şaka yapmak play a joke on someone f.
birine ayak uydurmak accommodate one's step to f.
birine haber bırakmak leave word with someone f.
birine oda kiralamak lodge f.
bağlamak (umudu/geleceği/hayatı birine/bir şeye) stake on f.
birine ücretini verip işine son vermek pay off (someone) f.
birine sırrını söylemek confide in someone f.
birine çekidüzen vermek smarten someone up f.
birine oyun oynamak play someone false f.
bir şeyi birine yüklemek tag someone with f.
birine rehberlik etmek show someone around f.
birine birinin vesayetini vermek give someone custody of f.
birine vekalet etmek sit in for f.
(birine) göre olmak suit f.
vasiyet yoluyla bir şeyi birine bırakmak will to f.
birine bir teklifte bulunmak make someone a proposition f.
el sallayarak birine geç demek wave someone on f.
birine karşı sorumlu olmak be answerable to someone f.
birine dayak atmak tan someone's hide f.
birine haksızlık etmemek give someone his due f.
birine refakat etmek keep someone company f.
birine ateş edip öldürmek shoot someone down f.
birine vekalet etmek stand in for f.
ısınmak (birine) warm to f.
hakkında birine bir şeyler hatırlatmak refresh someone's memory of f.
başka birine ateş ederek birini korumak cover f.
birine refakat etmek shepherd f.
hakkında birine haber getirmek bring someone word of f.
bir şey için birine borçlu olmak have someone to thank for f.
birine sürpriz yapmak surprise f.
çok görmek (bir şeyi birine) grudge f.
birine bir şeyi hile ile kabul ettirmek palm something off on someone f.
birine inanmak take someone at her word f.
birine haksızlık etmek give someone a raw deal f.
birine yararlı olmak be on someone's side f.
birine olan borcu ödemek pay someone back f.
çok soru sormak (birine) quiz f.
birine telefon etmek ring someone up f.
birine ayak uydurmak accommodate one's pace f.
birine gitmek apply f.
birine zor bir iş yüklemek saddle someone with a task f.
destek olmak (birine) stand by f.
birine davetkar bir bakış yöneltmek give someone the glad eye f.
fazla miktarda ilaç vermek (birine) overdose with f.
birine bir söz yöneltmek address a remark to f.
fazla görmek (bir şeyi birine) begrudge f.
birine diz çöktürmek bring someone to his knees f.
el sallayarak birine git demek wave someone away f.
allah birine bir şeyi vermek be endowed with f.
birine doğru söylemek be straight with f.
birine karşı olumsuz fikirler aşılamak prejudice someone against f.
çamur atmak (önemli birine) muckrake f.
birine yanaşmak sidle up to f.
yapmak (birine olumsuz bir şey) subject to f.
birine ait olmak belong to somebody f.
yöneltmek (sözü birine) mean for f.
birine karşı amirane davranmak boss someone around f.
birine takılmak pull someone's leg f.
birine (birşeyin) damgası vurmak tag someone as f.
birine ıslık çalmak whistle to f.
birine veya birşeye zaman ayırmak have time for f.
avantaj birine geçmek gain the upper hand f.
birine ücretini verip işine son vermek pay someone off f.
birine okkalı bir yumruk atmak slug f.
birine (bir konu hakkında) olumlu fikirler aşılamak prejudice someone in favor of f.
bağlı olmak (birine) be up to f.
birine tepeden bakmak lord over f.
birine çıkışmak jump on someone f.
birine diz çöktürmek bring someone to her knees f.
birine engel olmak stand in someone's way f.
birine hiçbir şey vermemek leave someone out in the cold f.
birine telefon etmek call someone up f.
birine iyi gelmek do someone good f.
birine sahte bir güven duygusu vermek lull someone into a false sense of security f.
bir şeyi birine vermek put something down to f.
birine bir şeyin nasıl yapıldığını göstermek show someone the way to do something f.
belirli bir konu hakkında birine yemin ettirmek swear someone to f.
karşı cephe oluşturmak (birine) gang up on f.
birine yaptığı masrafları ödemek reimburse someone for f.
birine yabancı gelmek be alien to f.
birine kapıyı göstermek show someone the door f.
birine bir şeyi ima etmek give someone to understand something f.
birine telefon etmek give someone a ring f.
birine hiç haber vermemek leave someone out in the cold f.
suçu birine yüklemek shift the blame onto f.
birine bir şeyi çaktırmak put someone wise f.
fiziki olarak birine benzemek take after f.
birine fazla değer vermek put someone on a pedestal f.
birine birdenbire sözlerle saldırmak fly at someone's throat f.
birine amir gibi davranmak lord it over someone f.
düşmek (karar birine) be up to f.
birine yan bakmak look at someone askance f.
birine hakça davranmak do someone justice f.
birine bir şeyi ayrıntılarıyla açıklamak spell something out for f.
(kararı vermek) (birine) kalmak rest with f.
birine yürekten bağlı olmak be bond with somebody at heart f.
birine oy vererek göreve getirmek vote someone in f.
karşı gelmek (birine) stand up to f.
birine söz vermek give someone one's word f.
birine bir şeyi ayrıntılarıyla açıklamak spell something out f.
çevirmek (sözü/bakışı birine) throw f.
yabancı olmak (bir yer birine) be a stranger to f.
danışmak (birine) check with f.
birine soğuk davranmak give someone the cold shoulder f.
baskı yapmak (birine) pressure f.
birine baskı yapmak put pressure on f.
birine takılmak joke with f.
birine kefalet ederek tahliyesini sağlamak bail someone out f.
birine ant içirmek swear someone in f.
birine kötü haber vermek break the news to f.
birine ısınmak warm to somebody f.
birine eliyle kenara geç demek wave someone aside f.
birine yeterli miktarda bir şey olmamak go short of f.
birine oyun oynamak play a joke on someone f.
birine tuzak kurmak set someone up f.
birine ısınmak warm towards somebody f.
birine yakışmamak be beneath someone f.
birine takılmak (şaka) poke fun at f.
birine örnek olmak set someone an example f.
birine aman vermemek give someone no quarter f.
kendini birine sevdirmek endear oneself to someone f.
birine küfretmek swear at f.
birine kızgın olmak be annoyed with f.
birine güveni olmak trust f.
bir mülkü birine bırakmak escheat an estate to somebody f.
birine fazla değer vermek set someone on a pedestal f.
birine karşı savaş açmak levy war on f.
birine geniş yetki vermek give someone a free hand f.
birine yetki vermek invest f.
birine kızmak be vexed with someone f.
birine rüşvet vermek grease someone's palm f.
birine bir şey yapması için baskı yapmak press someone to f.
birine kin beslemek have it in for f.
birine ters cevap vermek bite someone's nose off f.
birine varmak marry someone f.
birine vekalet etmek deputize for somebody f.
birine kızgın bir şekilde bakmak give someone a black look f.
birine bir şeyi ısrarla vermeye çalışmak press something upon someone f.
gidip birine bir şey söylemek accost f.
cevap veremeyeceği bir soru sormak (birine) stump f.
birine azizlik etmek trick f.
birine takılmak (şaka) mess with f.
birine veda etmek bid someone farewell f.
nasıl cevap vermesi gerektiğini önceden söylemek (birine) prime f.
birine yardım elini uzatmak give someone a helping hand f.
yanılmış olan birine bir şeyin gerçekten nasıl olduğunu söylemek put someone right about f.
birine kendini ısrarla kabul ettirmek thrust oneself on f.
birine yeterli miktarda bir şey olmamak go short f.
birini birine saldırtmak sic on f.
köpeği birine saldırtmak sic on f.
birine karşılıkta bulunmak (güzel bir şeye karşı) pay someone back f.
birine güvenmek believe in someone f.
birine tekrar telefon etmek call someone back f.
baskı yapmak (birine) pressurize f.
açmak (bir yeri birine) throw open to f.
birine serbestlik tanımak give a free hand f.
birine rüşvet vermek oil someone's palm f.
birine fazla bağlı olmak be tied to someone's apron strings f.
birine çarpılmak take a shine to f.
birine bir şeyi hiç sakınmadan söylemek tell something to someone straight f.
birine ant içirerek bir makama geçirmek swear someone in f.
yanılmış olan birine bir şeyin gerçekten nasıl olduğunu söylemek set someone right about f.
birine rüşvet vermek pay someone off f.
birine kısaca (lakap vb) demek call someone a name for short f.
birine uymak string along with f.
bırakılmasını vasiyet etmek (bir şeyin birine) will to f.
birine uyku vermek put someone to sleep f.
birine coşkulu bir şekilde davranmak lyricize f.
birine soğuk davranmak keep someone at a distance f.
birine tebessüm etmek throw someone a smile f.
birine karşı takdir nişanesi göstermek pay tribute to f.
suçu birine yüklemek fasten the blame on someone f.
birine verip veriştirmek give someone a piece of one's mind f.
birine vurulmak have a crush on f.
zor durumdaki birine yardım etmek go to bat for someone f.
cevap vermekten kaçmak (birinin sorusuna, birine) evade f.
birine boyun eğdirmek bring someone to her knees f.
birine pas vermek give someone the glad eye f.
birine mani olmak stand in someone's way f.
birine maaşını verip işine son vermek pay someone off f.
birine soru soruvermek shoot someone a question f.
birine öfke ile bakmak look daggers at someone f.
birine dert yanmak cry on someone's shoulder f.
birine dünyanın kaç bucak olduğunu göstermek let someone have it f.
bir şeyi birine zorla kabul ettirmek push something on someone f.
birine dalkavukluk etmek lick someone's boots f.
birine bir konunun temel ilkelerini öğretmek ground someone in f.
birine olan borcu ödemek için başkasının hakkını yemek rob peter to pay paul f.
bakmak (birine) tend to f.
birine reverans yapmak make someone a curtsy f.
birine bir şeyi ısrarla kabul ettirmeye çalışmak press something on someone f.
kendisini telefonla arayıp bulamayan birine telefon etmek call someone back f.
birine gücenmiş olmak be angry with someone f.
birine iltifat etmek pay someone a compliment f.
birine tatsız bir iş yüklemek lumber someone with f.
birine soru yöneltmek put to f.
hakkından gelebilecek birine rastlamak meet one's match f.
birine tutulmak take a shine to f.
birine bir yumruk indirmek strike someone a blow f.
birine inanmak take someone at his word f.
bir şeyi birine anlatmak get something through someone's head f.
birine çok çektirmek make life miserable for f.
birine bir şey hakkında bilgi vermek prime someone about f.
birine boyun eğdirmek bring someone to his knees f.
birine olmayacak vaatlerde bulunmak promise someone the moon f.
birine rüşvet vermek oil someone's hand f.
birine oy vermeyerek görevden uzaklaştırmak vote someone out f.
birine yardım elini uzatmak lend someone a helping hand f.
birine itimadı olmak have confidence in f.
birine oyun oynamak trick f.
birine hayranlığını ifade etmek take one's hat off to someone f.
birine işi düşmek need somebody's help f.
birine özenmek imitate someone f.
birine özenmek ape someone f.
birine akıl danışmak ask one's advice f.
birine telefon etmek ring somebody (up) f.
birine telefon etmek phone somebody (up) f.
birine telefon etmek give somebody a ring f.
birine telefon etmek give somebody a buzz f.
birine telefon etmek call somebody up f.
birine telefon etmek give somebody a call f.
birine bir şeyin bedelini ödemek compensate someone for f.
birine bir şeyi vermemek withhold f.
birine bağlanmak latch on (to someone) f.
birine mesaj atmak (cepten) text someone f.
birine mesaj vermek leave word (with someone) f.
birine makyaj yapmak make someone up f.
birine yürek vermek strengthen somebody's hand f.
(birine) (bir şey) aldırmak have (someone) get (something) f.
birine ayrıcalık tanımak bestow a privilege upon f.
birine ayrıcalık tanımak bestow a privilege on f.
birine yankesicilik yapmak pick somebody's pocket f.
birine benzemek look like someone f.
birine benzemek resemble someone f.
birine dilini çıkarmak stick one's tongue out at someone f.
birine düşman olmak become hostile towards f.
birine bayılmak like a lot f.
birine bayılmak like enormously f.
(elbise) (birine) göre olmak suit to f.
birine bakmak take someone in hand f.
birine nezaret etmek take someone in hand f.
birine sorumluluk vermek allocate responsibility f.
birine sorumluluk vermek assign someone responsibility f.
birine sorumluluk vermek give someone responsibility f.
birine saygı göstermek show someone respect f.
birine saygı göstermek respect someone f.
birine eşlik etmek accompany someone f.
birine eşlik etmek escort someone f.
birine çamur atmak throw mud at f.
birine çarpılmak have a crush on f.
birine bir şeyi zorla benimsetmeye çalışmak ram it down one's throat f.
birine bir şeyi zorla benimsetmeye çalışmak shove down one's throat f.
birine bir şeyi dayatmak ram it down one's throat f.
birine bir şeyi dayatmak shove down one's throat f.
birine soğuk davranmak hold oneself at a distance f.
birine soğuk davranmak keep oneself apart f.
birine soğuk davranmak keep one's distance f.
birine soru yöneltmek put question f.
birine telefon etmek ring somebody up f.
birine telefon etmek ring somebody f.
birine aşık olmak fall in love with f.
birine aşık olmak fall for f.
birine aşık olmak become infatuated with f.
birine vekalet etmek deputize f.
birine tükürdüğünü yalatmak make someone eat crow f.
birine bir iyilikte bulunmak do somebody a favour f.
birine iyilik yapmak do somebody a favour f.
(birine) hürmetlerini iletmek convey one's regards to f.
(birine) selamlarını iletmek convey one's regards to f.
(birine) iyi dileklerini iletmek convey one's regards to f.
(birine) sorun yaratmak get one's knife into f.
birine gönlünü kaptırmak get off with f.
birine boyun eğdirmek get out of f.
birine zarar vermek take it's toll on someone f.
birine yüz çevirmek stand away f.
birine yük yüklemek lay a burden on f.
birine ettiğini buldurmak bring a person to justice f.
birine sorumluluk yüklemek lay a burden on f.
birini başka birine benzetmek confuse someone with someone else f.
birini başka birine benzetmek mistake someone for someone else f.
birini başka birine benzetmek mix someone up with someone else f.
birine inanmak count on someone’s veracity f.
birine destek vermek take the part of f.
birine uğramak call for someone f.
birine baskı yapmak put pressure on someone f.
birine karşı avantaj sağlamak have an edge over somebody f.
birine karşı avantaj sağlamak have an advantage over somebody f.
faturası birine çıkmak pick up the cost f.
birine referans olmak give a reference about someone f.
birine soru yöneltmek address question f.
(birine göre) daha fazla içmek outdrink f.
birine derin duygular beslemek have deep feelings for someone f.
birine derin duygular beslemek harbor deep feelings towards someone f.
birine derin duygular beslemek harbor deep feelings for someone f.
birine karşı sorumlu olmak be accountable to someone for something f.
birine vekalet etmek act for somebody f.
birine ulaşmak reach someone f.
(birine) kızgın olmak be mad at (someone) f.
birine baskı yapmak exert pressure on someone f.
birine tutulmuş olmak have a crush on someone f.
birine abayı yakmış olmak have a crush on someone f.
birine birşey vermek pass along something to somebody f.
hayatını birine adamak dedicate one's life to someone f.
birine ödül vermek award the prize to someone f.
birine hakkını vermek do someone justice f.
birine güvenmek repose confidence in f.
karar (birine) kalmış olmak be up to f.
birine bir şeyi yaptırmak için onu utandırmak embarrass someone into doing something f.
birine tatlı sözlerle veya yoğun ısrarla ve sıkboğaz ederek bir işi yaptırmak tease someone into doing something f.
birine hamile kalmak be pregnant with someone f.
birine altı ay ömür biçmek give someone six months to live f.
birine birisini hatırlatmak remind him/her of someone f.
birine bir konu hakkında bilgi vermek fill someone in on something f.
birine satırla saldırmak attack someone with meat cleaver f.
birine bir şey atmak/fırlatmak fling something at someone f.
birini başka birine uygun görmek/bulmak think someone fit for someone f.
birine karşı kendini savunmak fight back at someone f.
birine bir şey yapması için yetki vermek empower someone to do something f.
birine bir departmanda iş vermek employ someone in a department f.
birine engel olmak encumber someone with something f.
birine bir şey yapması için olanak tanımak/imkan sağlamak enable someone to do something f.
birine kaşlarını çatmak frown at someone f.
bir şeyi birine açık açık söylemek enunciate something to someone f.
bir şeyi birine açıkça ifade etmek enunciate something to someone f.
birine bir şey yapması için yalvarmak entreat someone to do something f.
birine bir konuda imrenmek envy someone for something f.
birini bir başka birine emanet etmek entrust someone to someone f.
birine sitem etmek expostulate on someone f.
birine sitem etmek expostulate about someone f.
birine kefil olmak swear by someone f.
birine nedensiz yere saldırmak attack someone for no reason f.
birine telefon etmek telephone someone f.
birine telefon açmak telephone someone f.
birine bir fikri empoze etmek impress an idea upon someone f.
birine bir fikri empoze etmek impress an idea on someone f.
birine bir fikri aşılamak impress an idea on someone f.
birine bir fikri aşılamak impress an idea upon someone f.
birine bir masal okumak read someone a story f.
birine gözlerini dikip bakmak goggle at someone f.
birine bakakalmak goggle at someone f.
birine rüşvet vermek bribe someone f.
birine parmak şıklatmak snap finger at someone f.
birine veya bir yere başvuruda bulunmak veya bir belge sunmak/ibraz etmek file something with someone or something f.
birine hırlamak growl at someone f.
birine hırlamak snarl at someone f.
birine rehberlik etmek (çevreyi vb gezdirmek) guide someone around f.
birine etrafı göstermek show someone around f.
bir şeyi birine elden vermek hand something to someone f.
birine bir şeyi elden geri vermek hand something back to someone f.
birine karşı itirazda bulunmak file an opposition against f.
birine kıkır kıkır gülmek giggle at someone f.
birine maddi destek vermek help someone out financially f.
birine kartopu atmak heave a snowball at someone f.
birine kartopu atmak throw a snowball at someone f.
birine bir şey atmak throw something at someone f.
birine bir şey atmak heave something at someone f.
birine vurarak karşılık vermek hit back at someone f.
birine yedek olmak be a substitute for someone f.
birine kalp krizi geçirtmek give someone a heart attack f.
birine işi vermek give the job to someone f.
işi birine vermek give the job to someone f.
birine takılmak tease someone f.
birine bir fahişe ayarlamak get someone a hooker f.
birine karşı bir saldırı başlatmak launch an attack against someone f.
birine karşı hisleri olmak have feelings for someone f.
birine karşı bir şeyler hissetmek have feelings for someone f.
birine bir şey yaptırmak/yapmasına neden olmak lead someone to do something f.
birine bilgi sızdırmak leak information to someone f.
birine bıçakla saldırmak attack someone with a knife f.
birine bir şeyi ödünç vermek lend something out to someone f.
birine bir şeyi ödünç vermek lend something to someone f.
birine çek yazmak write someone a check f.
birine etrafı gezdirmek give someone a tour f.
birine yardım etmek için tüm imkanlarıyla seferber olmak use every means available to help someone f.
birine danışmak seek advise of someone f.
birine danışmak seek advice of someone f.
birine (karşı) kuşku uyandıran/sağlam temellere dayanmayan (şüpheli/soru işaretli) bir dava açmak mount a questionable case against someone f.
birine bir iş teklif etmek offer someone a job f.
birine bağlanmak attach oneself to someone f.
birine 50 lira borcu olmak owe fifty liras to someone f.
birine elli lira borcu olmak owe fifty liras to someone f.
birine yiyecek bir şeyler getirmek bring someone something to eat f.
birine biraz hayat dersi vermek give someone some life lessons f.
birine bir dizi soru sormak ask somene a series of questions f.
birine özenmek want to be like someone else f.
birine birini tanıtmak present someone (to someone) (at something) f.
birine suçsuzluğu ispatlamak prove one's innocence to someone f.
bir şeyi birine yansıtmak project something onto someone f.
birine sözlü olarak saldırmak attack someone verbally f.
yürüyüşü birine benzemek resemble someone in the way she/he walks f.
birine otobüste yer ayırmak save a seat on the bus f.
birine saldırmak attack someone f.
(birine) telefonla dönmek return someone's call f.
(birine) telefonla dönmek return a call f.
birine koltuğunu göstermek show one to one's seat f.
birine oturacağı yeri göstermek show someone to a seat f.
birine oturacağı yeri göstermek show one to one's seat f.
birine koltuğunu göstermek show someone to a seat f.
birine bayım/efendim demek call someone sir f.
birine sör diye hitap etmek call someone sir f.
birine evine kadar eşlik etmek accompany someone home f.
birine evine kadar eşlik etmek see someone home f.
birine su püskürtmek spray someone with water f.
birine yakın durmak remain close to someone f.
(elbise) birine tam uymak fit someone exactly f.
birine etrafı gezdirmek take someone around f.
birine izin vermek give someone permission f.
birine izin vermek allow someone f.