|
Kategori |
Türkçe |
İngilizce |
|
General |
|
1 |
Genel |
buzdolabının içindeki buzluk |
freezer i.
|
|
2 |
Genel |
içindeki potansiyelini iyi kullanmaktan doğan memnuniyet |
fulfillment i.
|
|
3 |
Genel |
besleyici maddeler (bir yiyeceğin içindeki) |
sustenance i.
|
|
4 |
Genel |
gemi içindeki |
inboard i.
|
|
5 |
Genel |
büyük bir baca içindeki birkaç ayrı duman yolunun her biri |
flue i.
|
|
6 |
Genel |
bir grup içindeki birlik ruhu |
esprit de corps i.
|
|
7 |
Genel |
kerestenin içindeki toz gibi çürüklük |
dry rot i.
|
|
8 |
Genel |
paçavralar içindeki kimse |
ragamuffin i.
|
|
9 |
Genel |
denize çıktıktan sonra açılmak üzere kaptana verilen kapalı zarf içindeki emir |
sealed orders i.
|
|
10 |
Genel |
çiftlik ve içindeki binalar |
homestead i.
|
|
11 |
Genel |
doküman üzerinde, söz konusu dokümanın parti içindeki konumunu belirten rakam veya kod |
serial number i.
|
|
12 |
Genel |
içindeki malzemeler |
premises i.
|
|
13 |
Genel |
su içindeki kum seti |
bar i.
|
|
14 |
Genel |
orman içindeki açık alan |
glade i.
|
|
15 |
Genel |
cep saatinin içindeki taş |
jewel i.
|
|
16 |
Genel |
yerleşim yeri içindeki ana yol |
thoroughfare i.
|
|
|
17 |
Genel |
hafta içindeki gün |
weekday i.
|
|
18 |
Genel |
çiftlik ve içindeki binalar |
farmstead i.
|
|
19 |
Genel |
kemik içindeki çıkıntı |
splint i.
|
|
20 |
Genel |
avustralya'da, toprakta yağmurdan sonra içindeki suyu tutan çukurluklara verilen isim |
clay pan i.
|
|
21 |
Genel |
ayakyolu (su tesisatı olmayan kulübe içindeki) |
privy i.
|
|
22 |
Genel |
buzdolabının içindeki buzluk |
freezing compartment i.
|
|
23 |
Genel |
bir süreç içindeki durumlardan her biri |
degree i.
|
|
24 |
Genel |
mektubun içindeki adres |
inside address i.
|
|
25 |
Genel |
içindeki malzemeler |
ingredients i.
|
|
26 |
Genel |
kül içindeki yanmamış madde |
ash retention figure i.
|
|
27 |
Genel |
kutsal nesnelerin tutulduğu kilisenin içindeki veya bitişiğindeki küçük oda |
sacristry i.
|
|
28 |
Genel |
kulak salyangozu içindeki boşluklardan biri |
scala i.
|
|
29 |
Genel |
çiftlik ve içindeki binalar |
toft i.
|
|
30 |
Genel |
içindeki potansiyelini iyi kullanmaktan doğan memnuniyet |
self-fulfillment i.
|
|
31 |
Genel |
şapka içindeki ter tutucu şerit |
sweatband i.
|
|
32 |
Genel |
içindeki potansiyelini iyi kullanmaktan doğan memnuniyet |
self-fulfilment i.
|
|
33 |
Genel |
içindeki potansiyelini iyi kullanmaktan doğan memnuniyet |
fulfilment i.
|
|
34 |
Genel |
noel çorabı içindeki küçük noel hediyesi |
stocking filler i.
|
|
35 |
Genel |
noel çorabı içindeki küçük noel hediyesi |
stuffer i.
|
|
36 |
Genel |
noel çorabı içindeki küçük noel hediyesi |
animal stuffer i.
|
|
|
37 |
Genel |
noel çorabı içindeki küçük noel hediyesi |
stocking stuffer i.
|
|
38 |
Genel |
noel çorabı içindeki küçük noel hediyesi |
taxidermist i.
|
|
39 |
Genel |
(bir paket veya kutu içindeki) adet ya da tane |
Count i.
|
|
40 |
Genel |
şöminenin içindeki büyük kütük |
backlog i.
|
|
41 |
Genel |
içindeki suyun buharlaşması sonucu patlayan küçük cam balon |
candlebomb i.
|
|
42 |
Genel |
kenevir içindeki narkotik bileşenler |
cannabinoid i.
|
|
43 |
Genel |
kenevir içindeki psikoaktif olmayan bileşenler |
cannabinol i.
|
|
44 |
Genel |
atın geminin ağız içindeki parçası |
canon bit i.
|
|
45 |
Genel |
çakraların içindeki ve birbirleri arasındaki enerji akışını iyileştirmek için değerli taşların kullanılması |
chakra therapy i.
|
|
46 |
Genel |
çin yeni yılı'nda bekar gençlere verilen kırmızı zarf içindeki para |
red envelope i.
|
|
47 |
Genel |
eski zamanlarda sıkça rastlanan, içindeki kişinin çıplak yattığı yatak |
naked bed i.
|
|
48 |
Genel |
yüklü arabaların içindeki madeni boşaltan işçi |
tipper i.
|
|
49 |
Genel |
birahane içindeki tezgah |
alebench i.
|
|
50 |
Genel |
kuruluş içindeki kanuna aykırı uygulamaları kamuya veya yetkili makamlara ifşa eden kimse |
whistle blower i.
|
|
51 |
Genel |
şişenin içindeki miktar |
bottle i.
|
|
52 |
Genel |
biberonun içindeki sıvı gıda |
bottle i.
|
|
53 |
Genel |
sıvının gaz içindeki koloidal süspansiyonu |
mist i.
|
|
54 |
Genel |
(yahudilikte) kutsal kitap saklanan yerin içindeki kitaplar |
genizah i.
|
|
55 |
Genel |
makine veya cihazın içindeki parçalar |
guts i.
|
|
56 |
Genel |
(şişesini sallayarak) ilacın içindeki etken güçleri serbest bırakma |
dynamization i.
|
|
57 |
Genel |
(şişesini sallayarak) ilacın içindeki etken güçleri serbest bırakma |
dynamisation i.
|
|
58 |
Genel |
mektup veya paket içindeki şey |
inclosure i.
|
|
59 |
Genel |
daire içindeki alan |
circuit i.
|
|
60 |
Genel |
ağaç parçası içindeki damarların düzeni |
grain i.
|
|
61 |
Genel |
farklı türden dokunun içindeki küçük izole kütle |
island i.
|
|
62 |
Genel |
(el falcılığında kullanılan) avuç içindeki mızrak şekilli çizgi |
island i.
|
|
63 |
Genel |
(el falcılığında kullanılan) avuç içindeki mızrak şeklinde çizgi |
islet i.
|
|
64 |
Genel |
farklı türden dokunun içindeki küçük izole kütle |
islet i.
|
|
65 |
Genel |
kitabın içindeki isim etiketi |
plate i.
|
|
66 |
Genel |
yanan konyağın içindeki üzümlerin yakalanıp kızgınken yutulduğu bir oyun |
flapdragon i.
|
|
67 |
Genel |
hücre içindeki bazı protoplazmik cisimlerin (ışık, ısı) dış etkilere göre gösterdiği konum değişikliği |
orientation i.
|
|
68 |
Genel |
hücre içindeki bazı protoplazmik cisimlerin birbirlerine göre gösterdiği konum değişikliği |
orientation i.
|
|
69 |
Genel |
(armacılık) kenar içindeki armanın şeklini takip eden dar şerit şeklindeki işaret |
orle i.
|
|
70 |
Genel |
şırınganın içindeki maddeyi itip çeken bölümü |
plunger i.
|
|
71 |
Genel |
deri tulumun içindeki eşyalar |
skinful i.
|
|
72 |
Genel |
orman içindeki açık alan |
slade [dialect] i.
|
|
73 |
Genel |
içindeki şeyleri altüst ederek bir yeri talan etmek |
rifle f.
|
|
74 |
Genel |
ter şeklinde sızmak (içindeki su) |
sweat f.
|
|
75 |
Genel |
birinin içindeki cevheri çıkarmak |
bring out the best in someone f.
|
|
76 |
Genel |
fıçının tapasını çekerek içindeki sıvıyı akıtmak |
tap f.
|
|
|
77 |
Genel |
çökeltmek (sıvının içindeki katı maddeleri) |
settle f.
|
|
78 |
Genel |
çökelmek (sıvının içindeki katı maddeler) |
settle f.
|
|
79 |
Genel |
içindeki potansiyelini kendini tatmin edecek bir şekilde kullanmak (insan) |
fulfill f.
|
|
80 |
Genel |
bir şeyi delerek içindeki sıvıyı akıtmak |
tap f.
|
|
81 |
Genel |
içindeki cevheri göstermemek |
keep quiet about one's talents f.
|
|
82 |
Genel |
içindeki sese kulak vermek |
listen to one's inner voice f.
|
|
83 |
Genel |
bölgenin (dolayısıyla içindeki binaların) imar durumunu değiştirmek |
rezone f.
|
|
84 |
Genel |
içindeki potansiyelini kendini tatmin edecek bir şekilde kullanmak (insan) |
fulfil f.
|
|
85 |
Genel |
kap içindeki suya bakarak kehanette bulunmak |
scry f.
|
|
86 |
Genel |
(içindeki) çinkoyu çıkarmak |
dezincify f.
|
|
87 |
Genel |
içindeki tuz yoğunluğunu arttırmak |
salinate f.
|
|
88 |
Genel |
içindeki havayı/gazı çıkarmak |
de-aerate f.
|
|
89 |
Genel |
(ağacı) delerek küçük bir boru ile içindeki özsuyu çıkarmak |
spile [us] f.
|
|
90 |
Genel |
alevler içindeki |
aflame s.
|
|
91 |
Genel |
yerin içindeki |
inground s.
|
|
92 |
Genel |
zeminin içindeki |
inground s.
|
|
93 |
Genel |
eyalet sınırları içindeki |
inlandish [obsolete] s.
|
|
94 |
Genel |
ülke içindeki |
inlying s.
|
|
95 |
Genel |
toplum içindeki tehlikelerden koruyan |
protective s.
|
|
96 |
Genel |
on yıl içindeki |
within ten years zf.
|
|
97 |
Genel |
on yıl içindeki |
in ten years zf.
|
|
98 |
Genel |
10 yıl içindeki |
in ten years zf.
|
|
99 |
Genel |
10 yıl içindeki |
within ten years zf.
|
|
Phrasals |
|
100 |
Öbek Fiiller |
(anlaşmazlık içindeki iki kişi veya gruba) müdahale etmek |
step between (someone or something) f.
|
|
101 |
Öbek Fiiller |
bir fotoğrafın içindeki figürleri kesip çıkarmak |
crop out f.
|
|
102 |
Öbek Fiiller |
bir şeyi sıkıp içindeki çıkartmak |
squeeze something from something f.
|
|
103 |
Öbek Fiiller |
bir şeyle bir şeyin içindeki kiri almak/silmek |
swab out f.
|
|
104 |
Öbek Fiiller |
(birinin içindeki) bir şeyi ortaya çıkarmak |
bring something out (in someone) f.
|
|
105 |
Öbek Fiiller |
(birinin içindeki) bir şeyi açığa çıkarmak |
bring something out (in someone) f.
|
|
106 |
Öbek Fiiller |
içindeki her şeyi boşaltmak/dökmek |
dump out f.
|
|
107 |
Öbek Fiiller |
içindeki bir şeyi silerek/ovarak çıkarmak/temizlemek |
scrub out f.
|
|
Phrases |
|
108 |
İfadeler |
on yıl içindeki |
within a decade expr.
|
|
109 |
İfadeler |
10 yıl içindeki/içinde |
within a decade expr.
|
|
Proverb |
|
110 |
Atasözü |
suçluluk duygusu içindeki bir zihnin kendisini suçlayan birisine ihtiyacı yoktur |
a guilty conscience needs no accuser
|
|
111 |
Atasözü |
içindeki cevheri gizleme |
don't hide your light under a bushel
|
|
Colloquial |
|
112 |
Konuşma Dili |
bir grubun ya da hareketin içindeki en önemli ya da güçlü kişi |
big kahuna [us] i.
|
|
113 |
Konuşma Dili |
bir grubun ya da hareketin içindeki en önemli ya da güçlü kişi |
a big kahuna [us] i.
|
|
114 |
Konuşma Dili |
bir grubun ya da hareketin içindeki en önemli ya da güçlü kişi |
a grand kahuna [us] i.
|
|
115 |
Konuşma Dili |
göze girme çabası içindeki politikacı |
baby-kisser i.
|
|
116 |
Konuşma Dili |
bir binanın içindeki barut deposu |
powder room [obsolete] i.
|
|
117 |
Konuşma Dili |
parantez içindeki ifade |
bracket i.
|
|
118 |
Konuşma Dili |
parantez içindeki formül |
bracket i.
|
|
119 |
Konuşma Dili |
içindeki sesi dinle |
listen to your inner voice expr.
|
|
120 |
Konuşma Dili |
içindeki sese kulak ver |
listen to your inner voice expr.
|
|
121 |
Konuşma Dili |
içindeki sese kulak ver |
listen to your intuition expr.
|
|
Idioms |
|
122 |
Deyim |
içindeki enerji, ruh veya istek |
a tiger in your tank i.
|
|
123 |
Deyim |
şerrin içindeki hayır |
a silver lining i.
|
|
124 |
Deyim |
şerrin içindeki hayır |
silver lining i.
|
|
125 |
Deyim |
içindeki sır |
bird of (one's) own brain i.
|
|
126 |
Deyim |
bir grup içindeki sadakat ruhu |
esprit de corps i.
|
|
127 |
Deyim |
içindeki/derin düşünceler |
the inner man/woman i.
|
|
128 |
Deyim |
içindeki kötü his |
a sinking feeling i.
|
|
129 |
Deyim |
içindeki kötü his |
that sinking feeling i.
|
|
130 |
Deyim |
ülke içindeki düşman ülke yandaşı |
fifth columnist i.
|
|
131 |
Deyim |
birinin içindeki kötü yönleri çıkarmak |
bring out the worst in someone f.
|
|
132 |
Deyim |
içindeki cevheri göstermemek |
hide one's light under a bushel f.
|
|
133 |
Deyim |
içindeki cevheri gizlemek |
hide one's light under a bushel f.
|
|
134 |
Deyim |
içindeki sese kulak vermek |
go with one's gut f.
|
|
135 |
Deyim |
içindeki cevheri ortaya çıkarmak |
bring out the best in f.
|
|
136 |
Deyim |
içindeki iyiliği/iyi özellikleri ortaya çıkarmak |
bring out the best in f.
|
|
137 |
Deyim |
(birinin) içindeki cevheri ortaya çıkarmak |
bring out the best in (one) f.
|
|
138 |
Deyim |
(birinin) içindeki iyiliği/iyi özellikleri ortaya çıkarmak |
bring out the best in (one) f.
|
|
139 |
Deyim |
birinin içindeki cevheri ortaya çıkarmak |
bring out the best in somebody f.
|
|
140 |
Deyim |
birinin içindeki iyiliği/iyi özellikleri ortaya çıkarmak |
bring out the best in somebody f.
|
|
141 |
Deyim |
(birinin) içindeki kötülüğü ortaya çıkarmak |
bring out the worst in (one) f.
|
|
142 |
Deyim |
(birinin) içindeki kötü özellikleri ortaya çıkarmak |
bring out the worst in (one) f.
|
|
143 |
Deyim |
birinin içindeki kötülüğü ortaya çıkarmak |
bring out the worst in somebody f.
|
|
144 |
Deyim |
birinin içindeki kötü özellikleri ortaya çıkarmak |
bring out the worst in somebody f.
|
|
145 |
Deyim |
kamera içindeki |
on camera zf.
|
|
146 |
Deyim |
karenin içindeki |
on camera zf.
|
|
147 |
Deyim |
evi yuva yapan içindeki anılardır |
a house is not a home expr.
|
|
148 |
Deyim |
işin içindeki |
at the coalface expr.
|
|
149 |
Deyim |
içindeki duygu yoğunluğuyla |
the fullness of (one's) heart expr.
|
|
150 |
Deyim |
içindeki duygu yoğunluğuyla |
the fullness of your (or the) heart expr.
|
|
Speaking |
|
151 |
Konuşma |
otobüsün içindeki adam |
the man in the bus expr.
|
|
Trade/Economic |
|
152 |
Ticaret/Ekonomi |
ana kuruluş, bağlı ortaklık ve iştiraklerin ticari alacak ve ticari borçlar içindeki payları |
trade receivables and trade payables from parent company, subsidiaries and participations i.
|
|
153 |
Ticaret/Ekonomi |
çalışma hayatı içindeki ikametgah süresi |
working life residence i.
|
|
154 |
Ticaret/Ekonomi |
kısa vadeli hizmet sunumunu izleyen oniki ay içindeki personel sosyal hakları |
short-term employee benefits i.
|
|
155 |
Ticaret/Ekonomi |
kriz içindeki durgun ekonomi |
depressed economy i.
|
|
156 |
Ticaret/Ekonomi |
son 52 hafta içindeki en yüksek fiyat |
52 week high i.
|
|
157 |
Ticaret/Ekonomi |
şirketin içindeki kişilerden elde edilen ve o şirketin hisse değerini etkileyebilecek bilgi |
insider information i.
|
|
158 |
Ticaret/Ekonomi |
tehlike içindeki gemi |
ship in distress i.
|
|
159 |
Ticaret/Ekonomi |
ülke içindeki ödemeler |
domestic payments i.
|
|
160 |
Ticaret/Ekonomi |
ülke içindeki doğal kaynaklarda yaşanan talep artışı ile reel kur oranının yükselmesi ve özellikle reel sektör veya imalat gibi dışa bağımlı diğer endüstrilerin dış ticarette dezavantajlı duruma gelmesi |
dutch disease i.
|
|
161 |
Ticaret/Ekonomi |
ülke içindeki doğal kaynaklarda yaşanan talep artışı sonrası reel kur oranının yükselerek dışa bağımlı diğer endüstrilerin dış ticarette dezavantajlı duruma düşmesi |
dutch disease i.
|
|
162 |
Ticaret/Ekonomi |
zaman içindeki değişmelerin ele alınmaması |
static analysis i.
|
|
163 |
Ticaret/Ekonomi |
balya içindeki miktar |
bale i.
|
|
164 |
Ticaret/Ekonomi |
ülke içindeki |
domestic s.
|
|
Law |
|
165 |
Hukuk |
kent sınırları içindeki ikametgah |
domestic domicile i.
|
|
Politics |
|
166 |
Siyasal |
siyasi parti içindeki fraksiyon |
tendency i.
|
|
167 |
Siyasal |
hükümet kadrosu içindeki yetkili bilim insanı |
technocrat i.
|
|
168 |
Siyasal |
toplum içindeki değişik gruplar arasında meydana gelen ayrılık |
communal subversions i.
|
|
169 |
Siyasal |
ülke içindeki düşman ülke yandaşları |
fifth column i.
|
|
170 |
Siyasal |
bir siyasal partinin, yönetimin, kurumun içindeki ahlaksızlık |
x factor i.
|
|
171 |
Siyasal |
bir politik partinin, yönetimin, kurumun içindeki yolsuzluk |
x factor i.
|
|
172 |
Siyasal |
bir politik partinin, yönetimin, kurumun içindeki skandal davranışlar |
x factor i.
|
|
173 |
Siyasal |
bir siyasi parti içindeki en güçlü hizipte yer alan üye |
majoritaire i.
|
|
174 |
Siyasal |
kuruluş içindeki kanuna aykırı uygulamaları kamuya veya yetkili makamlara ifşa eden kimse |
whistleblower i.
|
|
175 |
Siyasal |
kuruluş içindeki kanuna aykırı uygulamaları kamuya veya yetkili makamlara ifşa eden kimse |
whistle-blower i.
|
|
176 |
Siyasal |
1835 yılında new york demokratları partisinin içindeki muhafazakarlara karşı olarak kurulan bir radikal grubun doktrinleri |
locofocoism i.
|
|
177 |
Siyasal |
grup içindeki yüksek statülü kimse |
uncrowned s.
|
|
Insurance |
|
178 |
Sigortacılık |
yıl içindeki net primler alınıp, ölüm tazminatlarının ödenmesinden sonra kalan sigorta poliçesi rezervi |
terminal reserve i.
|
|
Technical |
|
179 |
Teknik |
kilit içindeki anahtarı yakalamak için kullanılan pense |
nipper i.
|
|
180 |
Teknik |
maddenin içindeki azot miktarını gösteren alet |
nitrometer i.
|
|
181 |
Teknik |
betonun içindeki gerilme |
stress in concrete i.
|
|
182 |
Teknik |
bir katının bir sıvı içindeki dağılımı |
soliquid i.
|
|
183 |
Teknik |
bir maddenin içindeki moleküllerin durumu ve hareketleri nedeniyle sahip olunan yığılmış ısı enerjisi |
internal energy i.
|
|
184 |
Teknik |
çözelti içindeki boyaların bağıl renk dayanımı |
relative colour strength of dyes in solution i.
|
|
185 |
Teknik |
içindeki suyun genişlemesi nedeniyle ısıtılan kristallerin kırılması |
decrepitation i.
|
|
186 |
Teknik |
kazan ocağının içindeki hava basıncı |
furnace draft i.
|
|
187 |
Teknik |
kül içindeki yanmamış madde |
ash retention figure i.
|
|
188 |
Teknik |
meşime içindeki sıvı |
amniotic fluid i.
|
|
189 |
Teknik |
motor içindeki sıkıştırma basıncını ölçmek için kullanılan çekme diyagramı |
draw card i.
|
|
190 |
Teknik |
pompa vb içindeki pervane |
impeller i.
|
|
191 |
Teknik |
silindir içindeki pistonun yukarı doğru yaptığı hareket |
upstroke i.
|
|
192 |
Teknik |
suyun içindeki kireci ayıran süzgeç |
permutite i.
|
|
193 |
Teknik |
suyun içindeki kireci ayıran filtre |
permutite i.
|
|
194 |
Teknik |
şarap içindeki alkol yüzdesini saptamak için kullanılan bir tür yoğunluk ölçer |
vinometer i.
|
|
195 |
Teknik |
ürünlerin içindeki sınırlı iklim şartları |
microclimates inside products i.
|
|
196 |
Teknik |
kabın dibindeki çökeltiyi kaldırmadan içindeki sıvıyı dışarı çekmekte kullanılan metal boru |
antiguggler i.
|
|
197 |
Teknik |
blok içindeki malzeme miktarı |
bar i.
|
|
198 |
Teknik |
denetimli bir termonükleer reaktörün içindeki plazmayı manyetik alanlarla belirli bir yere hapsetme |
magnetic confinement i.
|
|
199 |
Teknik |
daha sonra içine beton dökülecek olan boru şeklindeki çelik kazmaya çakılmış ince cidarlı bir borunun içindeki geçici destek parçası |
mandril i.
|
|
200 |
Teknik |
montun veya ceketin kolu içindeki rüzgar geçirmez sıkı manşet |
windshield i.
|
|
201 |
Teknik |
cam içindeki büyük baloncuk |
blister i.
|
|
202 |
Teknik |
bazı üfleme cam kapların içindeki boşluk |
blow i.
|
|
203 |
Teknik |
ağır silahların içindeki silindirik dövme parça |
hoop i.
|
|
204 |
Teknik |
tüp içindeki elektron ışınlarının tarama hareketine neden olup onu kontrol eden elektromanyetik bir düzenek |
yoke i.
|
|
205 |
Teknik |
konik metal kasa içindeki elektrikli lamba |
bullet i.
|
|
206 |
Teknik |
çekildiğinde bağlı olduğunu torbayı yırtıp içindeki gazın çıkmasını ve yolcu balonunun alçalmasını sağlayan ip |
rip cord i.
|
|
207 |
Teknik |
saat mekanizmasının içindeki bir parça |
going barrel i.
|
|
208 |
Teknik |
saat mekanizmasının içindeki bir parça |
going train i.
|
|
209 |
Teknik |
katı metal içindeki katı ve genellikle küçük yabancı madde |
inclusion i.
|
|
210 |
Teknik |
yuvarlanan daire içindeki bir nokta ile oluşturulan bir daire |
curate cycloid i.
|
|
211 |
Teknik |
maden içindeki direkleri diken kimse |
cogman i.
|
|
212 |
Teknik |
karıştırıcının içindeki kauçuk hamurunu sıyırıp birleştirmekte kullanılan bıçak |
doctor i.
|
|
213 |
Teknik |
içindeki alkolün el sıcaklığı ile kaynadığı iki ucu bombeli cam bir tüp |
pulse glass i.
|
|
214 |
Teknik |
içindeki altın yaprağın ikinci kez dövüldüğü altıncı derisi paketi |
shoder i.
|
|
215 |
Teknik |
taşıt içindeki hava |
cryptoclimate i.
|
|
216 |
Teknik |
içindeki çökelti maddelerinden arıtmak |
decant f.
|
|
217 |
Teknik |
hazne içindeki basıncı atmosfer basıncına eşitlemek |
breathe f.
|
|
218 |
Teknik |
içindeki asılı halde bulunan bobinin manyetik alanda serbestçe hareket ettiği (elektromekanik cihaz) |
moving-coil s.
|
|
Computer |
|
219 |
Bilgisayar |
içindeki sürümler |
versions in i.
|
|
220 |
Bilgisayar |
içindeki resim |
picture in i.
|
|
221 |
Bilgisayar |
içindeki denklem |
equation in i.
|
|
222 |
Bilgisayar |
dosya içindeki verileri silerek dosya yapısını muhafaza eden bir komut |
zap i.
|
|
223 |
Bilgisayar |
bir programın içindeki belirli bir görevi gerçekleştiren yürütme birimi |
worker i.
|
|
224 |
Bilgisayar |
disk sürücü mekanizması içindeki metal diskleri kalıcı olarak kapatarak yüksek yoğunluklu depolama yapmaya izin veren (bilgisayar diski) |
winchester s.
|
|
225 |
Bilgisayar |
'bilgisayarım' içindeki sürücüleri gizle |
hide drives in 'my computer' expr.
|
|
Electric |
|
226 |
Elektrik |
pikap iğnesinin bobin içindeki demir çekirdeği hareket ettirerek manyetik alanla elektrik akımı ürettiği bir çeşit pikap |
magnetic pick-up i.
|
|
227 |
Elektrik |
ütünün içindeki ısıtıcı demir |
heater i.
|
|
228 |
Elektrik |
düşük basınçlı gaz içeren tüpün içindeki elektrodun yakınlarında bulunan iyonların oluşturduğu uzay yükü |
sheath i.
|
|
Mechanic |
|
229 |
Mekanik |
üzerindeki dişleri, karşılık gelen vida somununun veya dişi vidanın içindeki oluğa oturan vida |
male screw i.
|
|
230 |
Mekanik |
materyal içindeki sıcaklık veya yoğunluk farkından dolayı hareket ederek akan sıvı |
convection currents i.
|
|
Architecture |
|
231 |
Mimarlık |
kilise içindeki mezar |
sacellum i.
|
|
Construction |
|
232 |
İnşaat |
binalar içindeki uygulamalar |
practices inside buildings i.
|
|
233 |
İnşaat |
beton içindeki çeliğin katodik koruması |
cathodic protection of steel in concrete i.
|
|
234 |
İnşaat |
bina bileşenlerinin içindeki yoğuşma |
interstitial condensation i.
|
|
235 |
İnşaat |
milin yatak içindeki bölümü |
journal i.
|
|
236 |
İnşaat |
pomba basıncı yardımıyla kuyu içindeki sorunlu alana çimento enjekte edilmesi |
remedial cementing i.
|
|
237 |
İnşaat |
pomba basıncı yardımıyla kuyu içindeki sorunlu alana çimento enjekte edilmesi |
squeeze cementing i.
|
|
238 |
İnşaat |
pomba basıncı yardımıyla kuyu içindeki sorunlu alana çimento enjekte edilmesi |
squeeze job i.
|
|
239 |
İnşaat |
saplama tuğlanın duvarın içindeki kısmı |
tailing i.
|
|
Automotive |
|
240 |
Otomotiv |
araç içindeki yolcuların sağa sola savrulup birbirlerine/ direksiyona vb çarpmaları |
human collision i.
|
|
241 |
Otomotiv |
direksiyon kolonu içindeki ana mil |
main shaft in steering column i.
|
|
242 |
Otomotiv |
tank paletinin içindeki ağırlık taşıyıcı tekerlekler |
bogey i.
|
|
243 |
Otomotiv |
tank paletinin içindeki ağırlık taşıyıcı tekerleklerden biri |
bogy i.
|
|
244 |
Otomotiv |
lastik muhafazasının içindeki geniş ve kalın yama |
boot i.
|
|
Railway |
|
245 |
Demiryolu |
başka bir ülke içindeki özel bir 'koridor' güzergahta yolcu almadan ve indirmeden giden tren |
korridorzuge i.
|
|
Aeronautic |
|
246 |
Havacılık |
içindeki elektronların florasan ekranda görüntü oluşturduğu elektron tüp |
cathode ray tube i.
|
|
247 |
Havacılık |
kanopi içindeki hava kütlesi |
included mass i.
|
|
248 |
Havacılık |
uçak içindeki ekip dinlenme odası |
crew rest i.
|
|
249 |
Havacılık |
çekildiğinde bağlı olduğunu torbayı yırtıp içindeki gazın çıkmasını ve yolcu balonunun alçalmasını sağlayan ip |
ripping cord i.
|
|
250 |
Havacılık |
kendi sorumluluk sahası içindeki radar kontrol ve uyarı faaliyetlerinin yürütüldüğü taktik hava kontrol merkezine bağlı bir hava kontrol birimi |
control and reporting center i.
|
|
251 |
Havacılık |
uçak motorunun içindeki gaz yollarında yapısal kasa |
scantlings i.
|
|
Marine |
|
252 |
Denizcilik |
koyun içindeki küçük koy |
cove i.
|
|
253 |
Denizcilik |
kadırga içindeki bir dizi kürek |
bank i.
|
|
254 |
Denizcilik |
ufkun ilerideki çizginin her iki tarafında kırk beş derecelik açılı dört nokta içindeki kısmında |
on the bow zf.
|
|
Petrol |
|
255 |
Petrol |
sondaj alanındaki çamurun içindeki petrol izlerini kaydedip kontrol etme işlemi |
mudlogging i.
|
|
256 |
Petrol |
(petrol kuyularında) kuyu içindeki diziyi yakalamak için kullanılan alet |
overshot i.
|
|
Mining |
|
257 |
Maden |
yüklü arabaların içindeki madeni boşaltan işçi |
tipman i.
|
|
258 |
Maden |
sıvı içindeki çok ince boyutta bulunan (genellikle silikat kökenli) yapışkan veya katı parça |
slime i.
|
|
259 |
Maden |
maden içindeki direkleri diken kimse |
cogger [uk] i.
|
|
Medical |
|
260 |
Medikal |
batın içindeki karbondioksidin boşaltılması |
abdominal carbondioxide insufflation i.
|
|
261 |
Medikal |
boru şeklindeki bir yapının içindeki boşluk |
lumen i.
|
|
262 |
Medikal |
ışının doku içindeki dağılımında en yüksek ışın dozu alan bölgeler |
hot flash i.
|
|
263 |
Medikal |
kalbin toraks içindeki pozisyonu |
position of the heart within thorax i.
|
|
264 |
Medikal |
kemik içindeki kanal sistemi |
haversian canal system i.
|
|
265 |
Medikal |
radyoterapide doku içindeki doz dağılımı |
dose i.
|
|
266 |
Medikal |
santral sinir sistemi içindeki ventriküllere hava verilerek yapılan görüntüleme |
pneumoencephalogram i.
|
|
267 |
Medikal |
rahim içindeki ceninin başının ezilmesi |
basiotripsy i.
|
|
268 |
Medikal |
tüp şeklindeki organın içindeki boşluk |
lumen i.
|
|
269 |
Medikal |
jel içindeki antijen ve antikorun birbirine doğru yayılımını içeren çeşitli analitik tekniklere verilen ad |
immunodiffusion i.
|
|
270 |
Medikal |
kemik/kıkırdak içindeki |
endosteal s.
|
|
271 |
Medikal |
kistin içindeki |
encysted s.
|
|
272 |
Medikal |
karın içindeki |
intra-abdominal s.
|
|
273 |
Medikal |
beyindeki ventrikül sistemi içindeki |
intraventricular s.
|
|
Anatomy |
|
274 |
Anatomi |
vajinal dış dudakların arasında bulunan, vajina girişi içindeki iki ince deri katman |
labia minora i.
|
|
275 |
Anatomi |
vestibüler organın saç hücrelerini ve kulak salyangozunun içindeki kıl hücrelerini besleyen bileşik duyusal sinir |
nervus vestibulocochlearis i.
|
|
276 |
Anatomi |
avuç içindeki lop etlerden biri |
mount i.
|
|
277 |
Anatomi |
bağırsak içindeki kilsi çıkıntı |
villus i.
|
|
278 |
Anatomi |
dış kulağın dış kenarının hemen içindeki belirgin kavisi olan kıkırdak kıvrımı |
anthelix i.
|
|
279 |
Anatomi |
dış kulağın dış kenarının hemen içindeki belirgin kavisi olan kıkırdak kıvrımı |
antihelix i.
|
|
280 |
Anatomi |
omurun süngerimsi maddesinin içindeki çok sayıdaki toplardamardan biri |
vena basivertebralis i.
|
|
281 |
Anatomi |
omurun süngerimsi maddesinin içindeki çok sayıdaki toplardamardan biri |
basivertebral vein i.
|
|
282 |
Anatomi |
yosun hayvancıklarının dokunaç çemberi içindeki boşluk |
vestibule i.
|
|
283 |
Anatomi |
mezender içindeki |
intermesenteric s.
|
|
284 |
Anatomi |
karın boşluğu içindeki |
intraabdominal s.
|
|
285 |
Anatomi |
kalın bağırsak içindeki |
intracolic s.
|
|
286 |
Anatomi |
organ duvarları içindeki |
intramural s.
|
|
Psychology |
|
287 |
Psikoloji |
birşeyi çok arzu edip ulaşamamanın verdiği çılgınlık içindeki kişi |
nympholept i.
|
|
288 |
Psikoloji |
kişinin içindeki çocuk |
inner child i.
|
|
Dentistry |
|
289 |
Diş Hekimliği |
dişin içindeki öz |
nerve i.
|
|
290 |
Diş Hekimliği |
diş pulpası ve ağız içindeki dokularda oluşan hastalıkların teşhisi ve tedavisiyle ilgilenen diş hekimliği branşı |
endodontics i.
|
|
Physiology |
|
291 |
Fizyoloji |
göz küresi içindeki sıvıların uyguladığı basınç |
iop i.
|
|
Pathology |
|
292 |
Patoloji |
damar tıkanıklığında atardamar duvarları içindeki yağın arterleri daralttığı aşama |
coronary artery disease i.
|
|
293 |
Patoloji |
damar tıkanıklığında atardamar duvarları içindeki yağın arterleri daralttığı aşama |
atherosclerosis i.
|
|
294 |
Patoloji |
akciğerde bulunan kavite içindeki iltihap |
vomica i.
|
|
295 |
Patoloji |
bir grup içindeki insanların aynı anda sahip olduğu, ruhsal kökenli bir hastalık |
mass psychogenic illness i.
|
|
296 |
Patoloji |
yetişkinlerde beynin ön lobunun hasar görmesi ile ilişkilendirilen, avuç içindeki dokunsal uyarıya yanıt olarak parmakların istemsizce bükülmesi |
grasp reflex i.
|
|
Pharmaceutics |
|
297 |
Eczacılık |
göz küresinin içindeki basıncı azaltan bir alkaloit |
physostigmin i.
|
|
Veterinary |
|
298 |
Veterinerlik |
(at) toynak içindeki ayak kemiği |
coffin bone i.
|
|
Food Engineering |
|
299 |
Gıda |
fıçıyı içindeki tortuları dağıtmadan eğip boşaltmaya yarayan alet |
tilter i.
|
|
300 |
Gıda |
bir dağılım içindeki pik seviyesi |
kurtosis i.
|
|
301 |
Gıda |
(süt veya krema) içindeki yağ küreciklerini eşit dağıtmak için boyutlarını küçülterek emülsiyonlaştırmak |
homogenise f.
|
|
Math |
|
302 |
Matematik |
kök içindeki ifade |
radicand i.
|
|
Physics |
|
303 |
Fizik |
sıvı içindeki gazların çözeltileri |
absorption of gases i.
|
|
304 |
Fizik |
ilkel elektroskobun içindeki ipe asılmış topçuk |
pithball i.
|
|
305 |
Fizik |
atom içindeki |
subatomic s.
|
|
Chemistry |
|
306 |
Kimya |
kenevir içindeki psikoaktif olmayan bileşen |
canabidiol i.
|
|
307 |
Kimya |
tangin isimli zehrin içindeki aktif bileşen |
tanghinin i.
|
|
308 |
Kimya |
içindeki maddelerin farklı katmanlar halinde oluştuğu karışım |
lamellar mixture i.
|
|
309 |
Kimya |
apsentin içindeki maddelerden biri olan nörotoksin |
thujone i.
|
|
310 |
Kimya |
genellikle hidrojen klorürün içindeki silikonun ısıtılmasıyla elde edilen dumanlı yanıcı akışkan bir sıvı |
trichlorosilane i.
|
|
311 |
Kimya |
genellikle hidrojen klorürün içindeki silikonun ısıtılmasıyla elde edilen dumanlı yanıcı akışkan bir sıvı |
silicochloroform i.
|
|
312 |
Kimya |
sıvı içindeki süspansiyon halinde duran madde yoğunluğunun belirlenmesi |
tyndallimetry i.
|
|
313 |
Kimya |
alkanın içindeki halojen atomlarının hidrojen atomları ile ikame edildiği organik bileşik |
alkyl halide i.
|
|
314 |
Kimya |
alkanın içindeki halojen atomlarının hidrojen atomları ile ikame edildiği organik bileşik |
haloalkane i.
|
|
315 |
Kimya |
alkanın içindeki halojen atomlarının hidrojen ile ikame edildiği organik bileşik |
alkylogen i.
|
|
316 |
Kimya |
bir çözelti içindeki amonyağı tespit için yapılan bir test |
nesslerization i.
|
|
317 |
Kimya |
bir çözelti içindeki amonyağı tespit için yapılan bir test |
nesslerisation i.
|
|
318 |
Kimya |
çözelti içindeki parçacıkların küme oluşturması |
aggregation i.
|
|
319 |
Kimya |
gazın katı veya sıvı içindeki dağılımı |
aerogel i.
|
|
320 |
Kimya |
sıvılar içindeki asetik asit miktarını belirlemede kullanılan cihaz |
actometer i.
|
|
321 |
Kimya |
sıvı içindeki kolloidal parçacıkların küre biçiminde kümeleşmesi |
agglomeration i.
|
|
322 |
Kimya |
sıvı içindeki katı parçacıkların çökmesi |
hypostasis i.
|
|
323 |
Kimya |
içindeki farklı malzemelerin sıvı halde bulunduğu karışık bir bileşim |
mistura i.
|
|
324 |
Kimya |
serbest halde veya bitki tohum ve meyvelerinin içindeki ester halinde bulunup organik sentez ve parfümlerde kullanılan keskin kokulu bir birincil alkol |
octanol i.
|
|
325 |
Kimya |
hidroflorik asit içindeki bor florür çözeltisinden oluşan çift florür |
fluoridic acid i.
|
|
326 |
Kimya |
bir çözelti içindeki amonyağı tespit için test yapmak |
nesslerise f.
|
|
327 |
Kimya |
parçalarını bir arada tutmaya çalışan bir kitle veya madde içindeki (moleküler kuvvet) |
cohesive s.
|
|
Biology |
|
328 |
Biyoloji |
büyüyen sap içindeki ince çeperli genç hücre tabakası |
pericambium i.
|
|
329 |
Biyoloji |
yosun hayvanının içindeki keselerde bulunan gözenek |
trypa i.
|
|
330 |
Biyoloji |
bir genin belli bir bölgesine özgü evrimleşme hızının, zaman içindeki değişmesi |
heterotachy i.
|
|
331 |
Biyoloji |
hücre içindeki organeller ve diğer yapıların anatomisi ve işleyişini inceleyen bilim dalı |
endocytobiology i.
|
|
332 |
Biyoloji |
çekirdekçiğin içindeki tanecik |
entosthoblast i.
|
|
333 |
Biyoloji |
birtakım protozoaların kamçılarının köküne yakın yerde bulunan büyük bir mitokondri içindeki dna spirali |
kinetonucleus i.
|
|
334 |
Biyoloji |
birtakım protozoaların kamçılarının köküne yakın yerde bulunan büyük bir mitokondri içindeki dna spirali |
kinetoplast i.
|
|
335 |
Biyoloji |
dokuların içindeki küçük hücre dışı kavite |
vacuolation i.
|
|
336 |
Biyoloji |
blastula içindeki sıvı dolu boşluk |
blastocele i.
|
|
337 |
Biyoloji |
blastosöl içindeki sıvı |
blastochyle i.
|
|
338 |
Biyoloji |
blastula içindeki sıvı dolu boşluk |
blastocoel i.
|
|
339 |
Biyoloji |
blastula içindeki sıvı dolu boşluk |
blastocoele i.
|
|
340 |
Biyoloji |
yumurtanın içindeki embriyo gelişiminin ooskopla gözlemlenmesi |
ooscopy i.
|
|
341 |
Biyoloji |
hücre içindeki hücresel maddelerin ve metabolik faaliyetlerin zarlarla bölmelere ayrılması |
compartmentalization i.
|
|
342 |
Biyoloji |
hücre içindeki hücresel maddelerin ve metabolik faaliyetlerin zarlarla bölmelere ayrılması |
compartmentalisation i.
|
|
343 |
Biyoloji |
hücre içindeki hücresel maddelerin ve metabolik faaliyetlerin zarlarla bölmelere ayrılması |
compartmentalisation i.
|
|
344 |
Biyoloji |
hücre içindeki hücresel maddelerin ve metabolik faaliyetlerin zarlarla bölmelere ayrılması |
compartmentation i.
|
|
345 |
Biyoloji |
farklı genetik özelliklere sahip çeşitli melezler üretmek için tasarlanmış seçili bir ebeveyn grubu içindeki melezleme şeması |
diallel i.
|
|
346 |
Biyoloji |
tür içindeki bir hayvan grubunda görülen anormal renk değişimi |
colour phase i.
|
|
347 |
Biyoloji |
organizmada belirli bir süre içindeki toplam iç ve dış uyaran |
situation i.
|
|
348 |
Biyoloji |
göl içindeki |
lacustral s.
|
|
349 |
Biyoloji |
göl içindeki |
lacustrian s.
|
|
Biochemistry |
|
350 |
Biyokimya |
dna ve rna moleküllerinin içindeki nükleotit bağlarının hidrolizini başlatan enzimler |
endonuclease i.
|
|
351 |
Biyokimya |
hücre içindeki kimyasal bileşiklerin sitofotometre ile incelenmesi |
cytophotometry i.
|
|
352 |
Biyokimya |
organizma içindeki karmaşık maddelerin enerji salınımıyla atılım için uygun olan daha basit bileşenlerine ayrılması |
disassimilation i.
|
|
Marine Biology |
|
353 |
Deniz Biyolojisi |
suyun içindeki ph değişimlerine dayanmasını sağlayan süreç |
buffer i.
|
|
Astronomy |
|
354 |
Gökbilim |
toz ve gaz bulutu içindeki yıldız kümesi |
diffuse nebula i.
|
|
355 |
Gökbilim |
gezegenin oluşumunda erken bir aşama olduğu düşünülen disk içindeki malzeme kütlesi |
protoplanet i.
|
|
Zoology |
|
356 |
Zooloji |
(at) toynak içindeki ayak kemiği |
coffin bone i.
|
|
357 |
Zooloji |
nematosit veya zehirli kapsül içindeki ince iplikler |
ecthoreum i.
|
|
358 |
Zooloji |
toynak içindeki ayak kemiği çıkıntıları |
heel i.
|
|
Botanic |
|
359 |
Botanik |
anter içindeki mikro sporlar başta olmak üzere, gelişmekte olan bazı sporları çevreleyen besleyici doku |
tapetum i.
|
|
360 |
Botanik |
gasteroid mantarlarda gleba içindeki odacıkları dolduran gevşek madde |
trama i.
|
|
361 |
Botanik |
tomurcuk içindeki yaprak dizilişi |
vernation i.
|
|
362 |
Botanik |
çiçek açan bitkide olgun embriyo kesesi içindeki yumurtanın karşı ucunda yer alan üç hücre |
antipodal i.
|
|
363 |
Botanik |
bitki hücrelerinin içindeki renkli madde |
endochrome i.
|
|
364 |
Botanik |
kökün içindeki vasküler dokunun bir çukur etrafında demet halka oluşturduğu stel |
eustele i.
|
|
365 |
Botanik |
mineral veya fosillerin içindeki bitki şekli |
herborization i.
|
|
366 |
Botanik |
mineral veya fosillerin içindeki bitki şekli |
herborisation i.
|
|
367 |
Botanik |
sapının içindeki depolardan gelişen tek çenekli çiçekli bir bitki |
liliopsid i.
|
|
368 |
Botanik |
sapının içindeki depolardan gelişen tek çenekli çiçekli bir bitki |
endogen i.
|
|
369 |
Botanik |
sapının içindeki depolardan gelişen tek çenekli çiçekli bir bitki |
monocot i.
|
|
370 |
Botanik |
sapının içindeki depolardan gelişen tek çenekli çiçekli bir bitki |
monocotyledon i.
|
|
371 |
Botanik |
vejetatif tomurcuk içindeki yaprakların dizilişi |
praefoliation i.
|
|
Tobacco |
|
372 |
Tütün |
burulmuş iplerin içindeki tütün |
bogie i.
|
|
Forestry |
|
373 |
Ormancılık |
kerestecilerin yaşamak ve çalışmak için inşa ettiği kulübe ve içindeki ocak |
camboose i.
|
|
Social Sciences |
|
374 |
Sosyal Bilimler |
kabile içindeki yamyamlık ile ilgili |
endophagous s.
|
|
Linguistics |
|
375 |
Dilbilim |
bir kelimenin biçiminin ait olduğu cümle ya da söz içindeki bir başka kelimenin varlığı ile belirlenmesi |
rection i.
|
|
376 |
Dilbilim |
sıfatların cümle içindeki diziliş sırası |
order of the adjectives i.
|
|
377 |
Dilbilim |
zarfların cümle içindeki diziliş sırası |
order of adverbs i.
|
|
378 |
Dilbilim |
başka dilden ödünç alınıp içindeki bazı morfemlerin yerel morfemlerle değiştirildiği kelime |
loanshift i.
|
|
379 |
Dilbilim |
belirli bir dil içindeki |
intralinguistic s.
|
|
Religious |
|
380 |
Dini |
insanın içindeki tanrısallık |
seed i.
|
|
Geography |
|
381 |
Coğrafya |
kıyı veya terminal operasyon alanının içindeki arazi |
near hinterland i.
|
|
382 |
Coğrafya |
tropik kuşaklar içindeki |
intratropical s.
|
|
Geology |
|
383 |
Jeoloji |
orman içindeki küçük geçit |
canoncito i.
|
|
384 |
Jeoloji |
volkanın içindeki magma akışı ile ilişkili sismik sinyal |
tornillo i.
|
|
385 |
Jeoloji |
volkanik taşın içindeki başka bir minerali saran kabuk |
kelyphitic rim i.
|
|
386 |
Jeoloji |
radyoaktif rubidyumun bozunma ürünü stronsiyum içindeki oranlarına dayalı jeolojik tarihleme |
rubidium-strontium dating i.
|
|
387 |
Jeoloji |
mineral kütlesi içindeki gaz, sıvı veya katı halde bulunan, genellikle küçük cisim |
inclusion i.
|
|
388 |
Jeoloji |
volkan ağzına giden yolun içindeki malzeme |
plug i.
|
|
389 |
Jeoloji |
gnaysın içindeki mika veya hornblend sebebiyle ince yapraklar oluşturup kolayca parçalanabilen bir çeşidi |
slaty gneiss i.
|
|
Military |
|
390 |
Askeri |
bomba içindeki misket |
grapeshot i.
|
|
391 |
Askeri |
harekat alanı içindeki trafik |
intratheatre traffic i.
|
|
392 |
Askeri |
şarapnel içindeki misket |
grapeshot i.
|
|
393 |
Askeri |
ordu içindeki İki veya daha fazla hizmet grubunun ortak bir askeri faaliyeti yerine getirebilmek için başvurduğu, gerekli ilke, şart, taktik, teknik ve yöntemlerin yer aldığı yayın |
multi-service publication i.
|
|
Hunting |
|
394 |
Silah/Atıcılık |
kabza içindeki çerçeve uzantısının birbirini kuvvetle tutmasını sağlayan iç kabza bağlantısı |
stock insert i.
|
|
395 |
Silah/Atıcılık |
tüfek namlusunun içindeki yivli yüzeyin girintisiz kısmı |
land i.
|
|
396 |
Silah/Atıcılık |
ateşleme düzeninin içindeki bir parça |
bridle i.
|
|
397 |
Silah/Atıcılık |
av fişeği içindeki barut miktarı |
load i.
|
|
398 |
Silah/Atıcılık |
ormanlık alanın içindeki av hayvanlarını uyandırmak amacıyla düzenli taranması |
beat i.
|
|
Sport |
|
399 |
Spor |
golf deliğinin içindeki metal çerçeve |
cup i.
|
|
400 |
Spor |
aynı eğitim kurumu içindeki takımların birbirine karşı oynadığı sporlar |
intramurals i.
|
|
Baseball |
|
401 |
Beysbol |
atıcının atış bölgesi içindeki bir alanı kontrol edebilmesi |
command i.
|
|
Music |
|
402 |
Müzik |
zilin içindeki ses çıkaran top |
jinglet i.
|
|
403 |
Müzik |
bir oktav içindeki çeşitli diyatonik notaların çeşitli sabit düzenleri |
musical mode i.
|
|
404 |
Müzik |
ifade veya ölçü içindeki ritmik esneklik |
rubato i.
|
|
Cinema |
|
405 |
Sinema |
büyük bir binanın içini gösteren, içindeki izleyicinin sahneyi izlerken ayakta durduğu panorama türü |
neorama i.
|
|
406 |
Sinema |
filmi izlememiş birine filmin içindeki gizemi açıklayan, sürpriz sonu açık eden ve keyif zevkini bozacak bilgi |
spoiler i.
|
|
Photography |
|
407 |
Fotoğrafçılık |
içindeki alüminyum veya magnezyum dilimleri elektrikle tutuşturulduğunda kısa süreliğine yüksek yoğunluklu ışık patlaması üreten ampul |
flash bulb i.
|
|
408 |
Fotoğrafçılık |
içindeki alüminyum veya magnezyum dilimleri elektrikle tutuşturulduğunda kısa süreliğine yüksek yoğunluklu ışık patlaması üreten ampul |
flashbulb i.
|
|
Latin |
|
409 |
Latince |
metnin içindeki bir yere bakınız |
quod vide expr.
|
|
Archaic |
|
410 |
Eski Kullanım |
orman içindeki açık alan |
laund i.
|
|
411 |
Eski Kullanım |
kapalı yüzey içindeki boşluk |
solidity i.
|
|
Engineering |
|
412 |
Engineering |
metal içindeki yabancı parçacık |
inclusion i.
|
|
413 |
Engineering |
model, bağlam veya senaryo içindeki ilişki ve davranışların tanımlanmasıyla konunun kapsamlıca anlaşılması |
insight i.
|
|
414 |
Engineering |
dalga kılavuzunun içindeki dar açıklık |
iris i.
|
|