Türkçe - İngilizce
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Eşanlam
Cümleler
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Eşanlam
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
EN-TR
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Türkçe - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Geçmiş
in with
Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau
"in with"
teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 1 sonuç
Kategori
İngilizce
Türkçe
Colloquial
1
Konuşma Dili
in with
expr.
arkadaşça
"in with"
teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç
Kategori
İngilizce
Türkçe
General
1
Genel
shredded wheat stuffed with nuts in syrup
i.
telkadayıf
2
Genel
chime in with
f.
uymak
3
Genel
get in touch with
f.
bağlantı kurmak
4
Genel
fall in with
f.
rastlamak
5
Genel
be in bad with
f.
arası iyi olmamak
6
Genel
keep in step with
f.
ayak uydurmak
7
Genel
stick with in
f.
saplanıp kalmak (çamur kum vb'ne)
8
Genel
be in touch with
f.
temasta bulunmak
9
Genel
have something in common with someone
f.
biriyle ortak bir özellik taşımak
10
Genel
stick with in
f.
sıkışıp kalmak (bir yerde)
11
Genel
run in with
f.
uyuşmak
12
Genel
be in love with
f.
gönlü olmak
13
Genel
get in with
f.
arkadaşlığını kazanmak
14
Genel
get in touch with
f.
ilişki kurmak
15
Genel
be in step with somebody
f.
aynı ayarda olmak (birisiyle)
16
Genel
be in bad with something
f.
başı hoş olmamak
17
Genel
act in accordance with the instructions
f.
talimatlar dahilinde hareket etmek
18
Genel
be in with
f.
ile arası iyi olmak
19
Genel
fall in love with
f.
sevdalanmak
20
Genel
be in love with
f.
tutulmak
21
Genel
be in accord with
f.
anlaşmak
22
Genel
be in the clear with
f.
izin almak (birinden bir şey için)
23
Genel
tie in with
f.
ile bağlantı kurmak
24
Genel
fall in love with
f.
meyil vermek
25
Genel
get in touch with
f.
temas etmek
26
Genel
keep in with
f.
ile dost kalmak
27
Genel
fall in love with
f.
ateşine yanmak
28
Genel
be in contradiction with
f.
çelişmek
29
Genel
keep in with
f.
anlaşmak
30
Genel
be in league with
f.
müttefiki olmak
31
Genel
fall in with
f.
kabul etmek
32
Genel
fall in love with
f.
abayı yakmak
33
Genel
be in rapport with
f.
anlaşmak
34
Genel
be in with
f.
ile arkadaş olmak
35
Genel
fall in love with
f.
vurulmak
36
Genel
be in step with
f.
adım uydurmak (başkalarına)
37
Genel
be in with
f.
gözüne girmiş olmak
38
Genel
be in rapport with
f.
uyumlu olmak
39
Genel
fall in with
f.
uyuşmak
40
Genel
act in accordance with the instructions
f.
talimatlara uyarak hareket etmek
41
Genel
be in line with
f.
ile bir hizada olmak
42
Genel
stay in touch with
f.
iletişim halinde bulunmak
43
Genel
be in accordance with
f.
uygun olmak
44
Genel
fall in step with
f.
ayak uydurmak
45
Genel
go in with someone on
f.
bir şeyde biriyle ortak olmak
46
Genel
be in love with
f.
müptela olmak
47
Genel
fall in love with
f.
yanmak
48
Genel
get in touch with
f.
irtibat kurmak
49
Genel
be in bad odor with
f.
gözünden düşmek
50
Genel
tie in with
f.
ile bağlantısı olmak
51
Genel
get in touch with
f.
temasa geçmek
52
Genel
be hand in and glove with
f.
ile yakın ilişki içinde olmak
53
Genel
chip in with
f.
lafa girmek
54
Genel
be in love with
f.
aşık olmak
55
Genel
be in accord with
f.
ile uyumlu olmak
56
Genel
fall in love with
f.
aşık olmak
57
Genel
be in bad with
f.
arası bozuk olmak
58
Genel
be in contact with
f.
ile ilişkiyi koparmamak
59
Genel
be in contact with
f.
bağlantıyı koparmamak
60
Genel
keep in touch with
f.
ile ilişkiyi koparmamak
61
Genel
keep in touch with
f.
ile teması sürdürmek
62
Genel
be in touch with
f.
ile teması sürdürmek
63
Genel
be in touch with
f.
ile ilişkiyi koparmamak
64
Genel
be in contact with
f.
ile teması sürdürmek
65
Genel
be in touch with
f.
bağlantıyı koparmamak
66
Genel
keep in touch with
f.
bağlantıyı koparmamak
67
Genel
get in touch with
f.
ile temasa geçmek
68
Genel
get in touch with
f.
bağlantıya geçmek
69
Genel
be deep in conversation with
f.
sohbete dalmak
70
Genel
undertake something in partnership with
f.
ortaklaşa üstlenmek
71
Genel
undertake something in partnership with
f.
ortaklaşa girişmek
72
Genel
be in step with something
f.
aynı ayarda olmak
73
Genel
be in bad odour with somebody
f.
kötü izlenim bırakmak
74
Genel
be in bad odor with somebody
f.
kötü izlenim bırakmak
75
Genel
be in contact with
f.
irtibat halinde olmak
76
Genel
be in touch with
f.
irtibat halinde olmak
77
Genel
be in a beef with someone
f.
kanlı bıçaklı olmak
78
Genel
be in a beef with someone
f.
kavgalı olmak
79
Genel
weigh in with
f.
aynı fikirde olmak
80
Genel
weigh in with
f.
tartışmaya katılmak
81
Genel
weigh in with
f.
teslim etmek
82
Genel
weigh in with
f.
görüşlerini onaylamak
83
Genel
weigh in with
f.
ileri sürmek
84
Genel
have more in common with someone
f.
biriyle daha fazla ortak yönleri olmak
85
Genel
be in debt with (almost) everybody
f.
uçan kuşa borçlu olmak
86
Genel
keep in step (with)
f.
ayak uydurmak
87
Genel
finish with a degree (in a competition)
f.
dereceyle bitirmek
88
Genel
make a hole in something with a nail
f.
çivi ile delmek
89
Genel
pierce a hole in something with a nail
f.
çivi ile delmek
90
Genel
bore a hole in something with a nail
f.
çivi ile delmek
91
Genel
be in a relationship with someone
f.
biriyle ilişkisi olmak
92
Genel
be in relation with
f.
ilişki içinde olmak
93
Genel
fall in with
f.
tesadüfen karşılaşmak
94
Genel
fall in with
f.
rastlaşmak
95
Genel
be in with a chance
f.
şans bulmak
96
Genel
be in relation with
f.
ilişki içinde bulunmak
97
Genel
be in cooperation with
f.
ile işbirliği yapmak
98
Genel
get in contact with
f.
iletişime geçmek
99
Genel
be in line with the rules
f.
kurallara bağlı kalmak
100
Genel
be in contact with
f.
ilişki içinde olmak
101
Genel
be in a relationship with
f.
ilişki içinde bulunmak
102
Genel
be in contact with
f.
ilişki içinde bulunmak
103
Genel
be in connection with
f.
ilişki içinde olmak
104
Genel
be in a relationship with
f.
ilişki içinde olmak
105
Genel
be in connection with
f.
ilişki içinde bulunmak
106
Genel
get in a pissing contest with
f.
sidik yarışına girmek
107
Genel
be in conflict with
f.
ihtilafa düşmek
108
Genel
fall in love with
f.
aşka düşmek
109
Genel
fall in love with
f.
gönlünü kaptırmak
110
Genel
fall in love with
f.
birine aşık olmak
111
Genel
fall in with somebody
f.
rastlamak
112
Genel
fall in with somebody
f.
uyuşmak
113
Genel
fall in with somebody
f.
kabul etmek
114
Genel
be in conformity with
f.
-e uygun olmak
115
Genel
be in conformity with
f.
-e uymak
116
Genel
be in love with
f.
-e aşık olmak
117
Genel
be in love with
f.
-i sevmek
118
Genel
be in step with
f.
-e ayak uydurmak
119
Genel
be in line with
f.
-e uymak
120
Genel
be in keeping with
f.
-e uygun olmak
121
Genel
have a run-in with someone
f.
biriyle atışmak
122
Genel
fall in with somebody
f.
-e rastlamak
123
Genel
tie in with
f.
-e uymak
124
Genel
tie in with
f.
-e uydurmak
125
Genel
get in touch (with)
f.
temasa geçmek
126
Genel
get in contact (with)
f.
bağlantı kurmak
127
Genel
get in contact (with)
f.
temasa geçmek
128
Genel
get in touch (with)
f.
bağlantı kurmak
129
Genel
get in touch (with)
f.
başvurmak
130
Genel
get in contact (with)
f.
ilişki kurmak
131
Genel
get in contact (with)
f.
başvurmak
132
Genel
get in touch (with)
f.
ilişki kurmak
133
Genel
be in accord with
f.
-e uymak
134
Genel
be in contact with
f.
görüşme halinde olmak
135
Genel
be in negotiation with
f.
görüşme halinde olmak
136
Genel
be in competition with
f.
rekabete girmek
137
Genel
keep in touch with
f.
sürekli temasta olmak
138
Genel
keep in touch with
f.
bilgi almak
139
Genel
live in a city with no coast
f.
denize kıyısı olmayan bir kentte yaşamak
140
Genel
go in a partnership with someone
f.
ortak olmak
141
Genel
blend in with the crowd
f.
kalabalığın içine karışmak
142
Genel
blend in with the crowd
f.
kalabalığa karışmak
143
Genel
fit in with
f.
uymak
144
Genel
fit in with
f.
aykırı düşmemek
145
Genel
fit in with
f.
-e uymak
146
Genel
be put in touch with someone
f.
birilerine yönlendirilmek
147
Genel
be put in touch with someone
f.
birisine yönlendirilmek
148
Genel
fit in with the crowd
f.
ortama ayak uydurmak
149
Genel
fall in step with
f.
ortama ayak uydurmak
150
Genel
act in accordance with the plan
f.
plana uymak
151
Genel
be in touch with
f.
iletişimde olmak
152
Genel
be in communication with
f.
iletişim içerisinde olmak
153
Genel
be in touch with
f.
iletişim içerisinde olmak
154
Genel
be in touch with
f.
iletişim halinde olmak
155
Genel
be in touch with
f.
iletişim içinde olmak
156
Genel
be in communication with
f.
iletişimde olmak
157
Genel
be in communication with
f.
iletişim içinde olmak
158
Genel
be in communication with
f.
iletişim halinde olmak
159
Genel
be in communication with
f.
iletişimde kalmak
160
Genel
be in arrear with the payment
f.
ödemede gecikmiş olmak
161
Genel
engage in combat with
f.
çatışmaya girmek
162
Genel
be in correspondence with
f.
yazışmada bulunmak
163
Genel
get in touch with someone
f.
birisiyle temasa geçmek
164
Genel
be in interaction with
f.
etkileşim içinde olmak
165
Genel
lock in talks with
f.
görüşmelerde tıkanmak
166
Genel
be in intimate relationship with
f.
samimi ilişkide bulunmak
167
Genel
be in bad (with someone)
f.
birisiyle sorunu olmak
168
Genel
get in bad (with someone)
f.
birisiyle sorunu olmak
169
Genel
get in bad (with someone)
f.
birisiyle kötü olmak
170
Genel
be in bad (with someone)
f.
birisiyle kötü olmak
171
Genel
catch her husband in bed with another woman
f.
kocasını yatakta başka bir kadınla yakalamak
172
Genel
find her husband in bed with another woman
f.
kocasını yatakta başka bir kadınla yakalamak
173
Genel
sick in bed with the flu
f.
gripten yatmak
174
Genel
sick in bed with the flu
f.
gripten yatağa düşmek
175
Genel
be fitting in with new friends
f.
yeni arkadaşlara uyum sağlamak
176
Genel
be out in a year with good behavior
f.
iyi halden bir yılda çıkmak
177
Genel
keep in touch with
f.
iletişimde kalmak
178
Genel
remain in communication with
f.
iletişimde kalmak
179
Genel
keep in communication with
f.
iletişimde kalmak
180
Genel
stay in communication with
f.
iletişimde kalmak
181
Genel
be in cahoots with
f.
işbirliği içinde olmak
182
Genel
be graduated in math with highest degree
f.
matematik bölümünden en yüksek dereceyle mezun olmak
183
Genel
die in the war field with honour
f.
savaş alanında onurlu bir şekilde ölmek
184
Genel
cooperate with police in hopes of reducing his sentence
f.
cezasının indirilmesi beklentisiyle/umuduyla polisle işbirliği yapmak
185
Genel
deal with the crisis in his own way
f.
krizle kendi yöntemiyle başa çıkmak
186
Genel
deal with the crisis in his own way
f.
krizle kendi yöntemiyle baş etmek
187
Genel
stay in touch with
f.
bağlantı halinde olmak/bulunmak
188
Genel
stay in touch with
f.
temas halinde olmak
189
Genel
rear a neonate with milk in a bottle
f.
bir yenidoğanı biberonla beslemek
190
Genel
move in with someone
f.
biriyle aynı evde yaşamaya başlamak
191
Genel
move in with someone
f.
biriyle eve çıkmak
192
Genel
move in with someone
f.
birinin evine taşınmak
193
Genel
move in with someone
f.
birisiyle aynı eve taşınmak
194
Genel
be in contradiction with
f.
-ile tezat oluşturmak
195
Genel
be half dead with a bullet hole in one's shoulder
f.
omzunda bir kurşun deliğiyle yarı ölü bir halde olmak
196
Genel
be already engaged in talks with
f.
görüşme halinde olmak
197
Genel
move in with someone
f.
beraber yaşamaya başlamak
198
Genel
stay in touch with one's friends
f.
arkadaşlarıyla iletişimde olmak
199
Genel
be out in a year with good behaviour
f.
iyi halden bir yılda çıkmak
200
Genel
be out in a year with good behaviour
f.
iyi halden bir senede çıkmak
201
Genel
be out in a year with good behavior
f.
iyi halden bir senede çıkmak
202
Genel
be/keep in contact with
f.
iletişim içinde olmak
203
Genel
be/keep in contact with
f.
iletişim içerisinde olmak
204
Genel
be charged with criminal possession of a controlled substance in the first degree
f.
birinci dereceden yasaklı bir maddeyi üzerinde bulundurmaktan ötürü suçlanmak
205
Genel
be charged with criminal possession of a controlled substance in the third degree
f.
üçüncü dereceden yasaklı bir maddeyi üzerinde bulundurmaktan ötürü suçlanmak
206
Genel
be charged with criminal possession of a controlled substance in the second degree
f.
ikinci dereceden yasaklı bir maddeyi üzerinde bulundurmaktan ötürü suçlanmak
207
Genel
fall in with a strong team
f.
güçlü bir takıma düşmek
208
Genel
stop getting/keeping in touch (with)
f.
iletişimi kesmek
209
Genel
bring in compliance with
f.
uygun hale getirmek
210
Genel
be spotted with cigarette in hand
f.
elinde sigarayla görüntülenmek
211
Genel
be spotted with cigarette in hand
f.
elinde sigarayla kameralara yansımak
212
Genel
move in concert with
f.
...ile birlikte hareket etmek
213
Genel
chime in (with)
f.
müzikal veya ritmik bir şekilde konuşmak
214
Genel
chime in (with)
f.
müzikal veya ritmik bir şekilde okumak
215
Genel
fell in love with
s.
aşık olmuş
216
Genel
fallen in love with
s.
aşık olmuş
217
Genel
in conformity with the criteria
s.
kriterlere uygun
218
Genel
designed to be in contact with food
s.
gıda maddeleriyle temas etmek için tasarlanmış
219
Genel
in accordance with regulations
s.
yönetmeliğe uygun
220
Genel
in/with cloak
s.
cübbeli
221
Genel
in league (with)
s.
aynı takımdaymışçasına gayretle bir araya gelmiş
222
Genel
in close connection with
zf.
ile işbirliği halinde
223
Genel
hand in hand with
zf.
el ele elbirliği ile
224
Genel
hand in hand with
zf.
elbirliği ile
225
Genel
hand in hand with
zf.
ile birlikte
226
Genel
hand in hand with
zf.
el ele
227
Genel
in step with
zf.
uygun
228
Genel
in line with
zf.
uyumlu olarak
229
Genel
in line with the requirements
zf.
ihtiyaçlar doğrultusunda
230
Genel
in line with the requirements
zf.
ihtiyaç doğrultusunda
231
Genel
in parallel with the requirements
zf.
ihtiyaçlar doğrultusunda
232
Genel
in accordance with the request
zf.
istek doğrultusunda
233
Genel
in accordance with the estimates
zf.
tahminler ışığında
234
Genel
in accordance with the estimates
zf.
tahminlere uygun olarak
235
Genel
with this in mind
zf.
bunu akılda tutarak
236
Genel
in line with the demands from the sector
zf.
sektörden gelen talepler doğrultusunda
237
Genel
in accordance with the original text
zf.
aslına uygun
238
Genel
in accordance with this purpose
zf.
bu amaç doğrultusunda
239
Genel
in line with this purpose
zf.
bu amaç doğrultusunda
240
Genel
in parallel with this purpose
zf.
bu amaç doğrultusunda
241
Genel
in accordance with standards
zf.
standartlara uygun
242
Genel
in accordance with the relevant regulations
zf.
ilgili yönetmelik uyarınca
243
Genel
in accordance with the respective regulations
zf.
ilgili yönetmelik uyarınca
244
Genel
in line with demand
zf.
talep doğrultusunda
245
Genel
in accordance with demand
zf.
talep doğrultusunda
246
Genel
in line with this purpose
zf.
bu hedef doğrultusunda
247
Genel
in line with this objective
zf.
bu amaç doğrultusunda
248
Genel
in line with this objective
zf.
bu hedef doğrultusunda
249
Genel
in accordance with the law
zf.
yasaya uygun olarak
250
Genel
in accordance with the law
zf.
kanuna uygun olarak
251
Genel
in accordance with the housing law
zf.
imar hukukuna uygun olarak
252
Genel
in line with these developments
zf.
bu gelişmeler doğrultusunda
253
Genel
in accordance with the procedure
zf.
usulünce
254
Genel
in association with work-related stress
zf.
işe bağlı stres ile bağlantılı olarak
255
Genel
in touch with nature
zf.
doğayla iç içe
256
Genel
in a collision with somebody
zf.
biriyle çarpışmada/çarpışarak
257
Genel
with a catch in one's voice
zf.
tıkanarak
258
Genel
with a catch in one's voice
zf.
sesi titreyerek
259
Genel
with a catch in one's voice
zf.
duygusal bir sesle
260
Genel
in comparison with
ed.
kıyasla
261
Genel
in meeting with
ed.
ile toplantı yaparak
262
Genel
in compliance with
ed.
göre
263
Genel
in conformity with
ed.
gereğince
264
Genel
in common with
ed.
benzer
265
Genel
in accordance with
ed.
gereğince
266
Genel
in agreement with
ed.
mutabık
267
Genel
in company with
ed.
ile beraber
268
Genel
in line with
ed.
ile uyarınca
269
Genel
in comparison with
ed.
nin aksine
270
Genel
in collaboration with
ed.
birlikte
271
Genel
in company with
ed.
beraberinde
272
Genel
in conjunction with
ed.
müştereken
273
Genel
in love with
ed.
vurgun
274
Genel
in comparison with
ed.
tersine
275
Genel
in connexion with
ed.
münasebetiyle
276
Genel
in conjunction with
ed.
bir arada
277
Genel
in compliance with
ed.
mucibince
278
Genel
in company with
ed.
refakatinde
279
Genel
in common with
ed.
ile müşterek
280
Genel
in line with
ed.
ile aynı doğrultuda
281
Genel
in conjunction with
ed.
bağlantılı olarak
282
Genel
in love with
ed.
müptela
283
Genel
in accord with
ed.
ile uyum içinde
284
Genel
in accordance with
ed.
göre
285
Genel
in company with
ed.
maiyetinde
286
Genel
in common with
ed.
ile ortak olarak
287
Genel
in cooperation with
ed.
ile işbirliği halinde
288
Genel
in accordance with
ed.
uygun olarak
289
Genel
in association with
ed.
ile bağlantılı
290
Genel
in association with
ed.
ile ilişkili
291
Genel
in keeping with
ed.
ile uyum sağlayarak
292
Genel
in liaison with
ed.
ile işbirliği içinde
293
Genel
in paralel with
ed.
paralel olarak
294
Genel
in parallel with
ed.
buna bağlı olarak
295
Genel
in conformity with
ed.
mucibince
296
Genel
in conjunction with
ed.
ile bir arada
297
Genel
in harmony with
ed.
ile uyumlu olarak
298
Genel
in company with
ed.
birlikte
299
Genel
in keeping with
ed.
ile tutarlı olarak
300
Genel
in step with
ed.
ayak uydurarak
301
Genel
in compliance with
ed.
gereğince
302
Genel
in agreement with
ed.
ile uygun
303
Genel
in comparison with
ed.
nispeten
304
Genel
in contact with
ed.
ile temas halinde
305
Genel
in accordance with
ed.
uyularak
306
Genel
in common with
ed.
benzer ile ortak olarak
307
Genel
in the same class with
ed.
aynı seviyede
308
Genel
in company with
ed.
eşliğinde
309
Genel
in relation with
ed.
ile ilgili olan
310
Genel
in combination with
ed.
ile kombinasyon halinde
311
Genel
in tune with
ed.
ile uyumlu
312
Genel
in coordination with
ed.
ile koordinasyon halinde
313
Genel
in solidarity with
ed.
dayanışmayla
314
Genel
in accordance with
ed.
mucibince
315
Genel
in concordance with
ed.
ile uyum içerisinde
316
Genel
in concordance with
ed.
ile uyumlu
317
Genel
in tandem with
ed.
koordinasyon içinde
318
Genel
in tandem with
ed.
birlikte
319
Genel
in tandem with
ed.
birbirine bağlı olarak
320
Genel
in tandem with
ed.
ortaklaşa
321
Genel
in tandem with
ed.
beraber
322
Genel
in tandem with
ed.
art arda dizilmiş bir şekilde
323
Genel
in conflict with
ed.
ile uyuşmazlık içinde
324
Genel
in compliance with
ed.
-e uygun olarak gereğince
325
Genel
in keeping with
ed.
-e uygun olarak
326
Genel
in addition with
ed.
-e ilaveten
327
Genel
in accordance with
ed.
-e göre
328
Genel
in touch with
ed.
-den haberdar
329
Genel
in common with
ed.
-de olduğu gibi
330
Genel
in compliance with
ed.
-e göre
331
Genel
in accord with
ed.
-e uyarak
332
Genel
in compliance with
ed.
-e uygun olarak
333
Genel
in parallel with
ed.
-e paralel olarak
334
Genel
in accordance with
ed.
-e uygun olarak
335
Genel
in accord with
ed.
-e uygun
336
Genel
in comparison with
ed.
-e karşın
337
Genel
in contrast with
ed.
-e rağmen
338
Genel
in comparison with
ed.
-e göre
339
Genel
in conformity with
ed.
-e uygun olarak
340
Genel
in contrast with
ed.
-in aksine
341
Genel
in comparison with
ed.
-e nazaran
342
Genel
in accordance with
ed.
-ile uyumlu
343
Genel
in accordance with
ed.
uyumlu
344
Genel
in conjunction with
ed.
ile beraber
345
Genel
in conjunction with
ed.
ile beraber/birlikte
346
Genel
in contrast with
ed.
-e zıt olarak
347
Genel
in contrast with
ed.
-e kıyasla
348
Genel
in collaboration with
ed.
katkılarıyla
349
Genel
in association with
ed.
katkılarıyla
350
Genel
in accordance with
ed.
uyarınca
351
Genel
in accordance with
ed.
-e oranla
352
Genel
in compliance with
ed.
uygun olarak
353
Genel
in conformity with
ed.
uygun olarak
354
Genel
in conformity with
ed.
uyarak
355
Genel
in conformity with
ed.
uyum içinde
356
Genel
in series with
ed.
ile seri şekilde
357
Genel
in series with
ed.
ile seri halinde
358
Genel
in series with
ed.
ile arka arkaya
359
Genel
in conjunction with
ed.
bununla bağlantılı olarak
360
Genel
in parallel with
ed.
paralelinde
361
Genel
in concert with
ed.
ile uyum içinde
362
Genel
in compliance with
ed.
-e uyarınca
363
Genel
in concurrence with
ed.
birlikte
364
Genel
in phase with
ed.
uyum içerisinde
365
Genel
in step with
ed.
uyum içerisinde
366
Genel
in love with
ed.
aşık
367
Genel
in line with
ed.
doğrultusunda
368
Genel
in conjunction with
ed.
ile birlikte
369
Genel
in good agreement with
ed.
ile uyum içerisinde
370
Genel
in good agreement with
ed.
ile oldukça uyumlu
371
Genel
in keeping with
ed.
ile uygun (uyumlu) olarak
372
Genel
in mesh with
ed.
iç içe (çark)
373
Genel
in accordance with
ed.
doğrultusunda
374
Genel
in connection with
ed.
-den dolayı
375
Genel
in account with
ed.
hesap tutulmasını gerektirecek şekilde
376
Genel
in amours with
ed.
e aşık
377
Genel
in conceit with
ed.
ile uyumlu
378
Genel
in conceit with
ed.
-e uygun
379
Genel
in part with
ed.
kısmen
380
Genel
in the way with
expr.
ile seyahat ederken
381
Genel
in the way with
expr.
ile giderken
382
Genel
in the way with
expr.
varlığında
383
Genel
in the way with
expr.
huzurunda
384
Genel
in the way with
expr.
mevcudiyetinde
Phrasals
385
Öbek Fiiller
be in with
f.
yakın olmak
386
Öbek Fiiller
fall in with
f.
katılmak
387
Öbek Fiiller
keep in with
f.
iyi ilişkiler tutmak
388
Öbek Fiiller
run in with
f.
razı olmak
389
Öbek Fiiller
strike in with
f.
uygun olmak
390
Öbek Fiiller
take in with
f.
başvurmak
391
Öbek Fiiller
be in with
f.
arkadaş kalmak
392
Öbek Fiiller
run in with
f.
aynı fikirde olmak
393
Öbek Fiiller
fall in with
f.
ile hemfikir olmak
394
Öbek Fiiller
strike in with
f.
kendini uydurmak
395
Öbek Fiiller
strike in with
f.
aynı tarafta olmak
396
Öbek Fiiller
be in with
f.
dost kalmak
397
Öbek Fiiller
fall in with
f.
uymak
398
Öbek Fiiller
run in with
f.
yaklaşmak
399
Öbek Fiiller
fall in with
f.
boyun eğmek
400
Öbek Fiiller
strike in with
f.
tarafını tutmak
401
Öbek Fiiller
fall in with
f.
razı olmak
402
Öbek Fiiller
fall in with something
f.
aynı yolda olmak
403
Öbek Fiiller
fall in with something
f.
bir şeyi kabullenmek
404
Öbek Fiiller
throw in with someone
f.
bir araya gelmek
405
Öbek Fiiller
come in contact with
f.
buluşmak
406
Öbek Fiiller
throw in with someone
f.
birlikte/beraber bir şey yapmak
407
Öbek Fiiller
throw in with someone
f.
birine katılmak
408
Öbek Fiiller
pitch in with
f.
destek olmak
409
Öbek Fiiller
come in contact with
f.
görüşmek
410
Öbek Fiiller
fall in with something
f.
hemfikir olmak
411
Öbek Fiiller
get someone in touch with someone
f.
görüştürmek
412
Öbek Fiiller
fall in with something
f.
razı olmak
413
Öbek Fiiller
come in contact with
f.
rastlaşmak
414
Öbek Fiiller
mingle in (with someone)
f.
(kalabalığa/insanların arasına) karışmak
415
Öbek Fiiller
pitch in with
f.
yardım etmek
416
Öbek Fiiller
check in with somebody
f.
(resmi anlamda) birisiyle düzenli olarak görüşmek/iletişim kurmak
417
Öbek Fiiller
join in with something
f.
-e ile katılmak/dahil olmak
418
Öbek Fiiller
pitch in with
f.
yardım eli uzatmak
419
Öbek Fiiller
enclose someone or something (with)in something
f.
birini/bir şeyi bir yere kapatmak
420
Öbek Fiiller
enclose someone or something (with)in something
f.
birinin/bir şeyin etrafını çevirmek
421
Öbek Fiiller
enclose someone or something (with)in something
f.
birinin/bir şeyin çevresini sarmak
422
Öbek Fiiller
enclose someone or something (with)in something
f.
birinin/bir şeyin çevresini kapatmak
423
Öbek Fiiller
enclose someone or something (with)in something
f.
birini/bir şeyi çevrelemek
424
Öbek Fiiller
enclose someone or something (with)in something
f.
birini/bir şeyi bir yere hapsetmek
425
Öbek Fiiller
enclose someone or something (with)in something
f.
birini/bir şeyi bir şeyin içine koymak
426
Öbek Fiiller
enclose someone or something (with)in something
f.
birini/bir şeyi bir yerin içine koymak
427
Öbek Fiiller
entrap (someone) in (something) with (something)
f.
(birini bir şeyi kullanarak/bir yöntemle) tuzağa düşürmek/tuzağa çekmek
428
Öbek Fiiller
entrap (someone) in (something) with (something)
f.
(birini bir şeyi kullanarak/bir yöntemle bir şeye) mecbur etmek
429
Öbek Fiiller
entrap (someone) in (something) with (something)
f.
(birini bir şeyi kullanarak/bir yöntemle bir şeye) zorlamak
430
Öbek Fiiller
entrap (someone) in (something) with (something)
f.
(birini bir şeyi kullanarak/bir yöntemle) kandırarak (bir şeyin) içine çekmek
431
Öbek Fiiller
fall in with (someone or something)
f.
(biriyle/bir şeyle) vakit geçirmeye başlamak
432
Öbek Fiiller
fall in with (someone or something)
f.
(biriyle/bir şeyle) takılmaya başlamak
433
Öbek Fiiller
fall in with (someone or something)
f.
(biriyle/bir şeyle) tesadüfen tanışmak
434
Öbek Fiiller
fall in with (someone or something)
f.
(biriyle/bir şeyle) tesadüfen karşılaşmak
435
Öbek Fiiller
fall in with (someone or something)
f.
(biriyle/bir şeyle) aynı fikirde/hemfikir olmak
436
Öbek Fiiller
fall in with (someone or something)
f.
(biriyle/bir şeyle) sorunsuz bir arada olabilmek
437
Öbek Fiiller
fall in with (someone or something)
f.
(biriyle/bir şeyle) uyuşmak
438
Öbek Fiiller
fall in with someone or something
f.
birine/bir şeye bulaşmak
439
Öbek Fiiller
fall in with someone or something
f.
biriyle/bir şeyle bir ilişki içine girmek
440
Öbek Fiiller
enclose (something) (with)in (something)
f.
(bir şeyi) korunaklı bir şeyin içinde muhafaza etmek
441
Öbek Fiiller
enclose (something) (with)in (something)
f.
(bir şeyi) korunaklı bir şeyin/alanın içinde tutmak
442
Öbek Fiiller
enclose (something) (with)in (something)
f.
(bir şeyi) bir kutuya/korunaklı bir şeyin içine kapatmak
443
Öbek Fiiller
enclose (something) (with)in (something)
f.
(bir şeyi) sarmak/kaplamak
444
Öbek Fiiller
enclose (something) (with)in (something)
f.
(bir şeyi) kutulamak
445
Öbek Fiiller
enclose (something) (with)in (something)
f.
(bir şeyi) bir kılıfa/sandığa koymak
446
Öbek Fiiller
enclose (something) (with)in (something)
f.
(bir şeyi) bir kaba/kutuya koymak
447
Öbek Fiiller
graduate (in something) (with something)
f.
(bir şeyden bir dereceyle) mezun olmak
448
Öbek Fiiller
lump (someone or something) (in) with (someone or something)
f.
(birini /bir şeyi biriyle veya bir şeyle) aynı kefeye koymak
449
Öbek Fiiller
lump (someone or something) (in) with (someone or something)
f.
(birini/bir şeyi biriyle veya bir şeyle) aynı tutmak
450
Öbek Fiiller
lump (someone or something) (in) with (someone or something)
f.
(birini/bir şeyi biriyle veya bir şeyle) aynı gruba koymak
451
Öbek Fiiller
lump (someone or something) (in) with (someone or something)
f.
(birini/bir şeyi biriyle veya bir şeyle) bir tutmak/değerlendirmek
452
Öbek Fiiller
lump (someone or something) (in) with (someone or something)
f.
(birini/bir şeyi biriyle veya bir şeyle) aynı grupta/türde sınıflandırmak
453
Öbek Fiiller
lump (someone or something) (in) with (someone or something)
f.
(birini/bir şeyi biriyle veya bir şeyle) aynı sınıfta değerlendirmek
454
Öbek Fiiller
keep in with (someone)
f.
(biriyle) arkadaş kalmak
455
Öbek Fiiller
keep in with (someone)
f.
(biriyle) ilişkileri devam ettirmek/iyi tutmak
456
Öbek Fiiller
keep in with (someone)
f.
(biriyle) arasını iyi tutmak
457
Öbek Fiiller
keep in with (someone)
f.
(biriyle) birlikte bir yerde tutmak
458
Öbek Fiiller
keep in with (someone)
f.
(birinin) yanında bir yerde tutmak
459
Öbek Fiiller
keep in with (someone)
f.
(birinin) yanından ayırmamak/dışarı çıkarmamak
460
Öbek Fiiller
keep someone or something in with someone or something
f.
birini/bir şeyi biriyle/bir şeyle tutmak
461
Öbek Fiiller
keep someone or something in with someone or something
f.
birini/bir şeyi biriyle/bir şeyle beraber tutmak
462
Öbek Fiiller
keep someone or something in with someone or something
f.
birini/bir şeyi birinin/bir şeyin yanında tutmak
463
Öbek Fiiller
keep someone or something in with someone or something
f.
birini/bir şeyi biriyle/bir şeyle yan yana koymak
464
Öbek Fiiller
keep someone or something in with someone or something
f.
birini/bir şeyi biriyle/bir şeyle aynı yere koymak
465
Öbek Fiiller
keep someone or something in with someone or something
f.
birini/bir şeyi birinin/bir şeyin yanına yerleştirmek
466
Öbek Fiiller
mix in (with)
f.
(ile) karışmak
467
Öbek Fiiller
mix in (with)
f.
(ile) karıştırmak
468
Öbek Fiiller
mix in (with)
f.
(ile) kaynaşmak
469
Öbek Fiiller
mix in (with)
f.
(ile) sohbet etmek
470
Öbek Fiiller
mix in (with)
f.
(ile) muhabbet etmek
471
Öbek Fiiller
mix in (with)
f.
(ile) kaynaştırmak
472
Öbek Fiiller
mix in (with)
f.
arasına katmak/dahil etmek
473
Öbek Fiiller
mix in (with)
f.
(ile) bir araya getirmek
474
Öbek Fiiller
put (something) in with (someone or something)
f.
(bir şeyi birine/bir şeye) sunmak
475
Öbek Fiiller
put (something) in with (someone or something)
f.
(bir şeyi birine/bir şeye) ibraz etmek
476
Öbek Fiiller
put (something) in with (someone or something)
f.
(bir şeyi birine/bir şeye) vermek
477
Öbek Fiiller
put (something) in with (someone or something)
f.
(bir şeyi birine/bir şeye) bildirmek
478
Öbek Fiiller
put (something) in with (someone or something)
f.
(bir şeyi birine/bir şeye) teslim etmek
479
Öbek Fiiller
agree (with something) (in something)
f.
diğer dil bilgisi özellikleriyle uyumlu olmak
480
Öbek Fiiller
agree (with something) (in something)
f.
diğer dil bilgisi özellikleriyle uyumlu olmak
481
Öbek Fiiller
bear in with (something)
f.
(bir şeye) yönelmek
482
Öbek Fiiller
bear in with (something)
f.
(tekne, gemi vb.) (bir şeye) doğru yol almak
483
Öbek Fiiller
bear in with (something)
f.
(bir şeye) doğru seyretmek
484
Öbek Fiiller
chime in with (something)
f.
(bir düşünceye, fikre) katkıda bulunmak
485
Öbek Fiiller
chime in with (something)
f.
(bir şeye) uymak
486
Öbek Fiiller
chime in with (something)
f.
(bir şeye) cuk oturmak
487
Öbek Fiiller
chime in with (something)
f.
(bir şeyle) ahenk içinde olmak
488
Öbek Fiiller
chime in with (something)
f.
(bir şeyle) uyuşmak
489
Öbek Fiiller
chip in (with something) (on something) (for someone)
f.
birine hediye almak için toplanan paraya bir miktar katkıda bulunmak
490
Öbek Fiiller
chip in (with something) (for something) (for someone)
f.
birine hediye almak için toplanan paraya bir miktar katkıda bulunmak
491
Öbek Fiiller
chip in with (something)
f.
(bir şeye) katkıda bulunmak
492
Öbek Fiiller
chip in with (something)
f.
(bir şeye) katkı sağlamak
493
Öbek Fiiller
chip in with (something)
f.
(bir grup tarafından üstlenilmiş göreve, etkinliğe) katkıda bulunmak/katkı sağlamak
494
Öbek Fiiller
chip in with (something)
f.
(pokerde, kumar masasında) bahis için ortaya para sürmek
495
Öbek Fiiller
chip in with (something)
f.
(kendi düşünceleriyle) söze karışmak
496
Öbek Fiiller
chip in with (something)
f.
(kendi düşünceleriyle) lafa girmek
497
Öbek Fiiller
chip in with (something)
f.
(kendi düşünceleriyle) lafa karışmak
498
Öbek Fiiller
chip in with (something) for (something)
f.
kişilerin (bir şey için) aralarında topladığı paraya (bir miktar) katkıda bulunmak
499
Öbek Fiiller
chip in with (something) for (something)
f.
(bir şey için) toplanan bir paraya (bir miktar) katkıda bulunmak
500
Öbek Fiiller
chip in with (something) for (something)
f.
(bir şey için) oluşturulan bir fona (bir miktar) katkı sağlamak
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of in with
×
Terim Seçenekleri
Çeviri Öner / Düzelt
Fransızca İngilizce Sözlük
İspanyolca İngilizce Sözlük
Almanca İngilizce Sözlük
İngilizce Eşanlam Sözlük
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy