üzere - Turc Anglais Dictionnaire
Historique

üzere



Sens de "üzere" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 20 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
üzere about adv.
General
üzere verge n.
üzere bordering on adj.
üzere at adv.
üzere due adv.
üzere on the brink of prep.
üzere in prep.
üzere according to prep.
üzere on the point of prep.
üzere on the verge of prep.
üzere for the purpose of prep.
üzere so as to prep.
üzere like prep.
Colloquial
üzere about to expr.
üzere on the point of expr.
üzere like to [obsolete] [us] expr.
Idioms
üzere on the edge expr.
üzere a heartbeat (away) from expr.
üzere on the cusp expr.
üzere on the verge expr.

Sens de "üzere" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 500 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
uyumak üzere uzanmak go to sleep v.
uyumak üzere uzanmak go to bed v.
General
bir hristiyanın kiliseye vermek üzere ayırdığı gelirinin yüzde onu tithe n.
ilkinin etkisini pekiştirmek üzere tekrar yapılan aşı revaccination n.
ileride kullanılmak üzere hazır olan miktar supply n.
büyük mağazalarda işi idare eden ve müşterilere yardımcı olmak üzere dolaşan görevli floorwalker n.
daha ileri sevk edilmek üzere for onward transmission n.
gelişmiş haritalarda tepelerin dikliğini göstermek üzere kullanılan paralel çizgiler hachures n.
yük taşımak üzere tasarlanmış taşıt van n.
hayırsever bir kurum yararına satılmak üzere biriktirilen kullanılmış eşya jumble n.
rüzgardan vs korunup özellikle güneş ışınlarını yakalamak üzere tasarlanmış yer suntrap n.
ürün ve hizmet satmak üzere işe alınmış kişiler salespeople n.
rüşvet olarak dağıtılmak üzere ayrılan fon slush fund n.
bir tabakanın on sekiz yaprak olmak üzere katlanmasından meydana gelen forma veya kitap eighteenmo n.
denize çıktıktan sonra açılmak üzere kaptana verilen kapalı zarf içindeki emir sealed orders n.
bağlı adaları hariç olmak üzere kesintisiz büyük kara parçası mainland n.
ölmek üzere kimse goner n.
bitmek üzere olan ilişki relationship on the rock n.
doldurulmak üzere hazırlanmış basılı belge form n.
su taşımak üzere tasarlanmış köprü aqueduct n.
kar üzerinde kaymak üzere üretilmiş araç sledge n.
insanların bir şey beklemek üzere oluşturduğu sıra queue n.
neredeyse kontrolden çıkmak üzere ve çok yayılmış olan salgın hastalık pandemic n.
başka yerde yenilmek üzere sıcak yemekleri paketlenmiş olarak satan dükkan takeaway n.
çelik (köklendirilmek üzere kesilen) slip n.
melanezya, okyanusya avustralya, yeni zelanda, mikronesya ve polinezya dahil olmak üzere orta ve güney pasifik'teki adalar oceania n.
yol ve caddelerde sürücü ve yayalara yardımcı olmak üzere bulunan çeşitli işaret ve düzenekler street furniture n.
içine ilaç konulmak üzere yapılan küçük şişe gallipot n.
başta olmak üzere being in the first place n.
seçmek üzere gönderme consignment on approval n.
diploma almak üzere olan mezun graduand n.
-den itibaren geçerli olmak üzere being valid from n.
gitmek üzere bound for n.
emzirici hayvanların çok yavrusu olduğu durumlarda tüm yavruların emzirilmesini mümkün kılmak üzere yavruları belirli bir sıraya göre meme uçlarına yerleştirme nurse sow n.
tarihi isa'dan önce ve isa'dan sonra olmak üzere ayıran takvim metodu christian era n.
tarihi isa'dan önce ve isa'dan sonra olmak üzere ayıran takvim metodu common era n.
tarihi isa'dan önce ve isa'dan sonra olmak üzere ayıran takvim metodu current era n.
ölmek üzere olan bir kişinin ettiği dua dying prayer n.
ingilizlerin eskiden hindistan'a gitmek üzere yaptıkları ve yola dayanıklı olması için şerbetçiotunu bol kullandıkları bira india pale ale n.
iki önde/iki arkada olmak üzere dört tekerlekli paten roller/quad skate n.
tek parça genelde açılmamak üzere boyuna takılan metal kolye torque n.
olmak üzere oluş forthcomingness n.
olmak üzere oluş impendency n.
olmak üzere oluş imminentness n.
olmak üzere oluş imminency n.
olmak üzere oluş imminence n.
olmak üzere oluş impendence n.
nasa'nın mars’taki kutup bölgesini incelemek üzere gönderdiği uzay aracı mars surveyor '98 lander n.
nasa'nın mars’taki kutup bölgesini incelemek üzere gönderdiği uzay aracı mars polar lander n.
başka yerde yenilmek üzere sıcak yemekleri paketlenmiş olarak satan dükkan take-away n.
bir kızın evlendiğinde kullanmak üzere biriktirdiği eşyalar trousseau n.
askeri baskınlara katılmak üzere eğitilmiş komando raider n.
mutasarrıfa tarım ve marangozluk için kullanmak üzere tahsis edilmiş ormanlık arazi cartbote [obsolete] n.
balo, karnaval gibi eğlencelerde kullanmak üzere içine konfeti konularak hazırlanmış yumurta kabuğu cascaron n.
çay ya da parfüm yapımında kullanılmak üzere yağı çıkarılan kurutulmuş papatya çiçekleri chamomile n.
arka arkaya oturan iki veya daha fazla kişi tarafından kullanılmak üzere tasarlanmış bisiklet veya kano benzeri araç tandem n.
elde edilen para bağış olarak kullanılmak üzere satılan pul charity n.
antik roma takviminde, her ayın ortasından önceki (kendisi de dahil olmak üzere) dokuzuncu gün (mart, mayıs, temmuz veya ekim ayının yedinci, diğer ayların ise beşinci gününe tekabül eder) nones n.
1879'da irlanda'nın dublin kentinde kiracıların menfaatlerini korumak üzere kurulmuş bir dernek the land league n.
dekorasyon, koruma veya sıcaklık sağlamak üzere bir nesnenin üzerine yerleştirilen bez throwover n.
postanede dağıtılması için gönderilmek üzere bağlanmış bir grup posta tie-out n.
kız izci birliğine yardım ve danışmanlık etmek üzere kurulmuş bir grup ebeveyn ve diğer ilgili yetişkinlerden oluşan komite troop committee n.
incelenmek üzere parçalara ayrılmış vücut anatomy [obsolete] n.
ırksal dengeyi sağlamak üzere öğrencilerin uzak okul bölgelerine taşınması uygulamasına karşı olan kimse antibuser [us] n.
çeşitli dış mekan işlerini yapmak üzere ücret ödenen kimse yardman [us] n.
ana konvoya katılmak üzere yola çıkan küçük konvoy joiner convoy n.
ezilmek üzere prese taşınan üzümlerin konulduğu sepet main-hamper n.
atış poligonunda vurulmak üzere fırlatılan kil disk bird n.
zenci ve polinezyalıların köle olarak satılmak üzere kaçırılması blackbirding n.
queensland yakınındaki ada yerlilerinin queensland şeker tarlalarında çalıştırılmak üzere toplanması blackbirding n.
cenazelerde tabuta örtülmek üzere hazırlanan örtü şeklinde çiçek aranjmanı blanket n.
doğumu mümkün hale getirmek için rahimdeki ceninin pozisyonunu değiştirmek üzere uygulanan hareket manoeuver n.
sıralar halinde ekim yapabilmek için toprağı işaretlemek üzere kullanılan alet veya parça marker n.
abd'nin birtakım şehirlerinde mahkeme süreçlerinde hizmet vermek ve bazı görevleri ifa etmek üzere görevlendirilmiş kanun görevlisi marshall n.
özellikle evsel kullanım için su veya yiyecek depolamak üzere üretilen aşağı burma menşeli büyük yeşil sırlı bir tür çömlek martaban n.
korkutmak üzere görevlendirilen kimse blencher [obsolete] n.
engellemek üzere görevlendirilen kimse blencher [obsolete] n.
izleyicilerde devamlı tepki uyandırmak üzere tasarlanmış olaylar veya olaylar zinciri happening n.
iki taraflı simetrik bir hayvanı sağ ve sol yarı olmak üzere ikiye bölen orta düzlem median plane n.
iki taraflı simetrik bir hayvanı sağ ve sol yarı olmak üzere ikiye bölen orta düzlem mesial plane n.
şarkı olarak okunmak üzere yazılmış şiir melic n.
mücevherat yapımında kullanmak üzere altın veya gümüşü eriten ve kalıba döken kimse melter n.
özellikle klasik yunan oyunlarında görülen, sahne dışında gerçekleşmiş bir olayı iletmek üzere sahneye gelen karakter messenger n.
bir sorunu araştırmak üzere oluşturulmuş komite working party [uk] n.
bazı kovalamaca oyunlarında yakalananların tutulmak üzere götürüldüğü yer hell n.
ölüm veya cenaze olduğunu bildirmek üzere dakikada bir çalınan çan minute bell n.
geri dönüştürmek üzere şişe toplama bottle collection n.
giderken ayaklarını yerden yükseğe kaldırmak üzere eğitilmiş at high-stepper n.
filmlerin kaydedilip evde izlenmek üzere dağıtıldığı ortam home video n.
emniyette cinayetleri soruşturmak üzere yetkili bölüm homicide n.
derileri işlemek üzere çember şeklinde çerçeveye asan işçi hooper n.
inancını yaymak veya insani yardım faaliyetleri yürütmek üzere dini otoritelerce yetkilendirilen vekillik mission n.
ölmek üzere olma moribundity n.
ilerde kullanılmamak üzere rafa kaldırılma mothball n.
ilerde kullanılmak üzere uzun süreliğine muhafaza etme mothballs n.
ceza kovuşturmasında kullanmak üzere alçıdan kalıp yapma moulage n.
ceza kovuşturmasında kullanılmak üzere ayakizi gibi nesnelerin alçıdan kalıbını yapma bilimi moulage n.
ceza kovuşturmasında kullanılmak üzere ayakizi gibi nesnelerin alçıdan kalıbını yapma moulage n.
ayrılmak üzere ayağa kalkma move n.
kullanılamaz hale geldikten sonra tekrar kullanılmak üzere onarılan malzeme reparable item n.
yaşam, iş ve ilişkiler konusunda tavsiyeler almak üzere tutulan kimse lifestyle guru n.
sahip olduğu dikey çubuğun orta noktasının üzerinde ve altında olmak üzere iki adet enine çubuk içeren haç lorraine cross n.
sahip olduğu dikey çubuğun orta noktasının üzerinde ve altında olmak üzere iki adet enine çubuk içeren haç cross of lorraine n.
seçkin bir grubun belirli din, ırk, uluslara mensup kişileri gruba kabul etmemek üzere yaptıkları yazısız anlaşma gentleman's agreement n.
seçkin bir grubun belirli din, ırk, uluslara mensup olan kişileri gruba kabul etmemek üzere yaptıkları yazısız anlaşma gentlemen's agreement n.
içerde iki yolcu, dışarıda sürücü ve uşak olmak üzere toplamda dört kişi taşıyan, üstü açılabilir dört tekerlekli hafif bir at arabası gladstone n.
bm komitesinin duruma ilişkin bilgi toplayıp raporlamak üzere özel bir bölgeye gönderdiği yetkili observer n.
eve götürülmek üzere bardan alınan içki carry-out n.
şömine veya dolap üstünde kullanılmak üzere tasarlanmış seramik nesne seti decoration n.
bir şeyi geri ödeme almak üzere iade etme niyetiyle satın alma veya kullanma deshopping n.
kullanılmayan, eski, aşınmış malzemelerin acil durumlarda kullanılmak üzere tutulduğu yer graveyard n.
daha sonra kullanılmak üzere kenara ayrılmış iskambil kartları heel [us] n.
ev veya çiftlik işlerini yapmak üzere işe alınmış çalışan hired help n.
ileride kullanılmak üzere tutulan bilgi, anı hoard n.
tiyatro yapımlarında kullanılmak üzere tasarlanan imitasyon bir mücevherat parçası logie n.
değerlendirilmek üzere seçilen aday veya nesnelerden oluşan bir liste longlist n.
aile ve ebeveynlik sorunlarına dair öneri ve destek vermek üzere kurulmuş ingiltere merkezli bir internet sitesi mumsnet n.
bar, gece kulubü dışında içilmek üzere içki satışı off-sales [uk] n.
komitenin görevlerini yerine getirmek üzere atanmış kimse committee of one n.
(müzik, şiir) eğlendirmek veya ikna etmek yerine etkilemek üzere tasarlanmış ifade incantation n.
bireylerin, kuruluşların veya sistemlerin bilgi toplamak ve işlemek üzere bir araya geldiği ortam information environment n.
(man adası'na) yerleşmek üzere britanya'dan gelmiş kimse come-over n.
vücudun bir bölümüne oturmak üzere şekil verilen kauçuk veya kumaş parçası pad n.
(yeni nüshada tekrar kullanılmak üzere saklanan) matbaa harfi pickup n.
onaylanmış tedarik hedefini ve ekonomik maksatla alıkonma stokunu aşan fakat bazı acil durumlarda kullanılmak üzere elde tutulan malzemeler contingency retention stock n.
aynı kurumda çalışmak üzere işe alınan karı koca couple n.
çiftçilerin küçük bir araziyi işlemek üzere kiralama sistemi crofting n.
parfümlerde kullanılmak üzere uçucu yağlardan ayrılan kimyasal bileşik isolate n.
derisi yüzülmek üzere yetiştirilen hayvan pelter n.
alıcısına teslim edilemeyen postaların açılıp iade edilmek üzere gönderildiği posta departmanı dead-letter office n.
bir eylemi gerçekleştirmek üzere belirlenen yere çağrılan insan grubu flash mob n.
nakliye kutusu olarak kullanılmak üzere katlanıp sabitlenen karton veya oluklu mukavva folder n.
dini mahkemede yargı yetkisini kullanmak üzere atanan kimse principal n.
(birini) belirli bir ilaç tedavisine hazırlamak üzere uygulanan madde preparative n.
(birini) belirli bir ilaç tedavisine hazırlamak üzere uygulanan madde preparatory n.
din görevlisinin atanmak üzere aday gösterilmesi presentation n.
daha sonra birleştirilmek üzere farklı motiflerde yapılan örgü parçası scrumble n.
özel harekat kuvvetlerinin sahile ilerleyip operasyon düzenlemek üzere intikal edeceği kıyı açıklarında belirlenmiş konum seaward launch point n.
özel harekat kuvvetlerinin hücum sonrası müdafaa yerine geri dönmek üzere kullanacağı kıyı açıklarında belirlenmiş konum seaward recovery point n.
av yakalamak üzere eğitilmiş köpek seizer n.
yılanların sergilenmek üzere yerleştirildiği alan serpentarium n.
sabit yazı karakterlerinin saklanmak üzere yerleştirildiği sağlam kağıt veya karton parçası shoe n.
patlamak üzere olma simmering n.
şarkı söylemek üzere toplanma singing [us] n.
genellikle lübnan, suriye, ırak, israil, ürdün, suudi arabistan ve arap yarımadası'nın diğer ülkeleri de dahil olmak üzere güneybatı asya ülkelerini kapsadığı düşünülen coğrafi bölge near east n.
değerli metalin külçe olarak satılmak üzere döküldüğü düz kalıp skillet n.
(kurutulmak üzere asılan) kağıt tomarı spur n.
(yola çıkmak üzere olan misafire içki ikram edilen) kurt biçimli gümüş kadeh stirrup cup n.
baş rahibe olmak üzere yetiştirilen rahibe subprioress n.
evrimsel mücadelede sağ kalmak üzere var olan gelecekteki insan superman n.
ölmek üzere olmak be at the point of death v.
patlamak üzere olmak simmer v.
ileride kullanmak üzere tutmak kept for future use v.
başka yere taşınmak üzere pılıyı pırtıyı toplayıp gitmek pull up stakes v.
tanıklık etmek üzere tanık kürsüsüne çıkmak take the witness stand v.
bir bölgenin doğal atraksiyonlarını göstermek üzere söz konusu bölgenin içinden geçen tabelalı yol nature trail v.
gece uykusuna yatmak üzere yatmak go to bed v.
üzere olmak be going to v.
yargılanmak üzere birini mahkemenin önüne çıkartmak bring someone to justice v.
devri kapanmak üzere olmak be on its way out v.
henüz elde olmayan malı ileride teslim etmek üzere satmak sell short v.
almak üzere uzanmak reach out for v.
ileride kullanmak üzere tutmak keep for future use v.
sonra çalışmak üzere şimdilik ertelemek keep something on the back burner v.
patlamak üzere olmak brew v.
ödemek üzere para vermek tender v.
daha sonra bakmak üzere bir kenara koymak keep something on the back burner v.
askeri hizmette kullanmak üzere el koymak commandeer v.
tartmak (paketlemek/satmak üzere) weigh out v.
üzere olmak be about v.
kötü bir şeyi geçirmek üzere olmak be in for v.
(ileride kullanmak üzere) bırakmak reposit v.
(aradaki farkı göstermek üzere) karşılaştırmak contrast v.
son elemeyi yapmak üzere listeye almak shortlist v.
üzere olmak be on the verge of v.
(kötü bir şeyi) geçirmek üzere olmak be in for v.
(kötü bir şey) geçirmek üzere olmak be in for it v.
bitmek üzere olmak be on the point of finishing v.
tükenmek üzere olmak be on the point of exhausting v.
bir şeyi başka bir amaçla kullanmak üzere değiştirmek repurpose v.
başka bir amaçla kullanılmak üzere değiştirmek repurpose v.
incelemek üzere kesip ayırmak dissect v.
olmak üzere be on the point of being v.
vatani görevini yapmak üzere askere gitmek join the army to perform the military service v.
-mek üzere olmak be going to v.
-mek üzere olmak be on the point of v.
-mek üzere olmak be at the point of v.
(sonra kullanmak üzere) ayırmak set-aside v.
yapmak üzere olmak be on the point of doing v.
bulunulan yerdeki görülmeye değer yerleri görmek üzere gezmek sightsee v.
sorgulanmak üzere gözaltına alınmak be detained for questioning v.
birini sorgulanmak üzere getirmek bring (somebody) in for questioning v.
ileride başvurmak üzere for future reference v.
-cek şekilde/üzere genişletmek/genişlemek/açmak expand to v.
bitirmek üzere olmak be on the point of finishing v.
kişileri telefonlara cevap vermek üzere görevlendirmek man the phones v.
bakılmak üzere evlatlık olarak vermek give out for adoption v.
bir toplantıya katılmak veya oy kullanmak yahut oyunda yer almak üzere bir yere gitmek turn out v.
düşmek üzere olmak teeter v.
(keten veya keneviri öğütmek üzere) dövmek tewtaw [obsolete] v.
ok atmak üzere yayı bükmek draw a bow v.
çökmek üzere olmak totter v.
yönlendirmek üzere tutmak hold [obsolete] v.
gelecekte kullanmak üzere saklamak bank v.
geri ödememek üzere borç almak bite v.
(kaynağı) gelecekte kullanmak üzere toplamak harvest v.
bir satırdaki yazıyı bir sonraki satırda devam etmek üzere kesmek break v.
kullanmak üzere çıkarmak break out v.
tüketmek üzere çıkarmak break out v.
kullanmak üzere gemideki istiften çıkarmak break out v.
kullanmak üzere açmak broach v.
yanıcı maddeleri yakmak üzere hazırlamak build v.
köpeği şov yapmak üzere jüriye doğru götürmek gait v.
tasfiye etmek üzere bir yere koymak commit v.
ileride kullanmak üzere ayırmak commit v.
muhafaza etmek üzere ayırmak commit v.
ortak bir etki yaratmak üzere katkıda bulunmak concur v.
çalışmak üzere (kitabı) açmak crack v.
(basılı kağıt, harita veya illüstrasyon) ciltlemek üzere ayırmak cut v.
tekrar kullanılmak üzere yenilemek dust (off) v.
(tüyü) özellikle sıcak kuma batırarak kalem olarak kullanılmak üzere temizleyip sertleştirmek dutch v.
polonyalılaşmak üzere asimile etmek polonize [us] v.
polonyalılaşmak üzere asimile etmek polonise [uk] v.
güneşte ağartmak üzere çimlere sermek croft [uk] v.
fikirleri uygulanabilirliklerini değerlendirmek üzere bir odak grubunun incelemesine sunmak focus group v.
hazır olunca kullanılmak üzere beklemek ship v.
(gemi) hazır olunca kullanılmak üzere pozisyon almak ship v.
patlamak üzere olmak simper [dialect] [uk] v.
gömülmek üzere serip yerleştirmek stretch v.
kusmak üzere sick adj.
gitmek üzere bound adj.
ortadan kalkmak üzere olan (fikir vb) moribund adj.
doğurmak üzere olan parturient adj.
açılmamak üzere mühürlenmiş sealed for life adj.
ölmek üzere olan moribund adj.
sol el ile kullanılmak üzere yapılmış lefthanded adj.
yıkılmak üzere tumbledown adj.
olmak üzere olan upcoming adj.
olmak üzere impending adj.
ölmek üzere moribund adj.
birleşmek üzere olan coalescent adj.
nesli tükenmek üzere nearly extinct adj.
nesli tükenmek üzere almost extinct adj.
-den itibaren geçerli olmak üzere valid starting from adj.
açılmamak üzere mühürlenmiş sealed-for-life adj.
(tekrar orijinal formuna dönüştürmek üzere) kapatılamaz ya da yapıştırılamaz non-sealable adj.
kusmak üzere queasy adj.
kusmak üzere nauseated adj.
kusmak üzere sickish adj.
içime hazırlanmak üzere ısıtılmış ve tatlandırılmış (şarap) mulled adj.
ağlamak üzere olan teary adj.
birbiri ardına oturan iki veya daha fazla kişi tarafından kullanılmak üzere tasarlanmış tandem adj.
başarmak üzere olan through adj.
başka şeyin üzerine asılmak veya takılmak üzere tasarlanmış tie-on adj.
birkaç firmanın tekel oluşturmak üzere birleşimini içeren trusty [obsolete] adj.
ırksal dengeyi sağlamak üzere öğrencilerin uzak okul bölgelerine taşınması uygulamasına karşı olan antibusing [us] adj.
hırsızlığı önlemek üzere tasarlanmış antitheft adj.
evlenmek üzere nişanlanmamış unengaged adj.
evlenmek üzere nişanlanmamış unpromised adj.
kaderi yazılmak üzere olan in balance adj.
(evlenmek üzere) sözlü olmayan unpledged adj.
(evlenmek üzere) sözlenmemiş unpromised adj.
binmek üzere yetiştirilen (at) saddlebred adj.
birliklerin bir harekata katılmak üzere araca binmeden önce toplanmaları için kullanılan (karargah veya saha) marshalling adj.
vücudun etrafına sarılıp bağlanmak üzere tasarlanmış (kıyafet) wraparound adj.
susuzluktan ölmek üzere olan bone-dry adj.
itaat etmek üzere eğitilmiş broken in adj.
sonuçlanmak üzere hot adj.
mermileri atmak üzere uyarlanmış missile adj.
füzeleri fırlatmak üzere uyarlanmış missile adj.
özel olarak yollanmak üzere hazırlanan missive adj.
doğumda kullanılmak üzere tasarlanmış lying-in adj.
durumun gerekliliklerine göre kullanılmak üzere tasarlanmış occasional adj.
durumun gerektirdiği şekilde kullanılmak üzere tasarlanan occasional adj.
durumun gerektirdiği şekilde kullanılmak üzere inşa edilen occasional adj.
izleyicileri etkilemek üzere planlanmış grandstand adj.
(zayıf alev) titrek ve sönmek üzere guttering adj.
(yarış hayvanı) kazanmak üzere olan on the nose adj.
kullanılmadığı zaman yoldan veya görüş alanından çıkarılmak üzere tasarlanmış rollaway adj.
yıkılmak üzere olan impermanent adj.
savaşta kullanılmak üzere tasarlanmış combat adj.
park, müze gibi yerlerde eğitsel rehberlik sunmak üzere tasarlanmış interpretive adj.
esasen ufak bir gruba tanıtılmak üzere tasarlanmış intimate adj.
katlanıp açılmak üzere tasarlanmış foldout adj.
uyumak üzere olan sleepyheaded adj.
yüksek hızda çalışmak üzere tasarlanan superspeed adj.
adet olduğu üzere as is the custom adv.
anlaşmaya varıldığı üzere as agreed adv.
adet üzere as usual adv.
planlandığı üzere as scheduled adv.
bu minval üzere in this way adv.
de dahil olmak üzere without excepting adv.
başta olmak üzere particularly adv.
tehlike sorumluluğu size ait olmak üzere at your risk adv.
mutabakatını almak üzere for approval adv.
tamamen aralarında kalmak üzere in absolute privacy adv.
adet üzere habitually adv.
ölmek üzere at one's last gasp adv.
yapmak üzere on the point adv.
kendi inisiyatifinde olmak üzere with its own initiative adv.
herkesin kabul ettiği üzere by common consent adv.
herkes tarafından görüleceği üzere to the view adv.
başta olmak üzere especially adv.
başta ... olmak üzere notably adv.
riski kendine ait olmak üzere at one's own risk adv.
üzerinde anlaşıldığı üzere as agreed adv.
umulduğu üzere as anticipated adv.
söylenmiş olduğu üzere as already implied adv.
olmak üzere be about adv.
anlaşılacağı üzere as it is understood adv.
söylenildiği üzere as said adv.
anlaşıldığı üzere as it is understood adv.
riski size ait olmak üzere at your own risk adv.
bitmek üzere on the way adv.
geri dönmemek üzere for good adv.
nesli tükenmek üzere on the verge of extinction adv.
nesli tükenmek üzere on the edge of extinction adv.
nesli tükenmek üzere on the brink of extinction adv.
tarihinden itibaren geçerli olmak üzere be effective as of adv.
-den itibaren geçerli olmak üzere being effective from adv.
-mek üzere just about adv.
öngörüldüğü üzere as proposed adv.
masrafları kendine ait olmak üzere at its own expense adv.
öngörüldüğü üzere as projected adv.
öngörüldüğü üzere as stipulated adv.
öngörüldüğü üzere as provided adv.
yıkılmak üzere on one's last leg adv.
esas teşkil etmek üzere to serve as basis adv.
istemiş olduğunuz üzere agreeably to your request adv.
arzu ettiğiniz üzere agreeably to your request adv.
sabah 1 akşam 1 olmak üzere günde 2 kere twice daily once in the morning and once in the evening adv.
sabah bir akşam bir olmak üzere günde iki kere twice daily once in the morning and once in the evening adv.
uygun olduğu üzere as applicable adv.
uygulanabilir olduğu üzere as applicable adv.
geçerli olduğu üzere as applicable adv.
beklendiği üzere as it was expected adv.
beklendiği üzere as it is expected adv.
beklendiği üzere not surprisingly adv.
tahmin edilebileceği üzere as might be expected adv.
ölmek üzere iken in extremis adv.
ölmek üzere iken at the point of death adv.
son nefesini vermek üzere at one's last gasp adv.
ağırlıklı olmak üzere primarily adv.
ağırlıklı olmak üzere predominantly adv.
ağırlıklı olmak üzere mainly adv.
bilindiği üzere traditionally adv.
kolayca anlaşılacağı üzere understandably adv.
bitmek üzere agate adv.
bilindiği üzere recognizedly adv.
tanındığı üzere recognizedly adv.
kabul edildiği üzere recognizedly adv.
halihazırda belirtilmiş olduğu üzere as already implied adv.
beklendiği üzere unsurprisingly adv.
gözlemleneceği üzere observably adv.
incelemek üzere on approval adv.
riski kendine ait olmak üzere on one's own account adv.
(yarış hayvanı) kazanmak üzere on the nose adv.
deneyimlemek üzere on the way adv.
başarmak üzere on the way adv.
tüm çıkıntılar dahil olmak üzere bir uçtan diğer uca overall adv.
(bir mülkiyeti) incelemek üzere round adv.
idare etmek üzere rulingly adv.
alışılageldiği üzere inevitably adv.
bölümde görüldüğü üzere in section adv.
gelecekte kullanılmak üzere forward adv.
olmak üzere afoot adv.
de kullanıldığı üzere as used in prep.
ele geçirmek üzere in the way of prep.
olmak üzere on the brink of prep.
de dahil olmak üzere not excepting prep.
aramak üzere in search of prep.
hariç olmak üzere with the exception of prep.
ile sınırlı kalmamak üzere not limited to prep.
hariç olmak üzere excluding prep.
hariç olmak üzere not including prep.
hariç olmak üzere excepting prep.
hariç olmak üzere except for prep.
-den daha erken olmamak üzere no earlier than prep.
dahil olmak üzere including prep.
belirtildiği üzere of prep.
dahil olmak üzere on condition that conj.
görüşmek üzere toodle interj.
görüşmek üzere toodle-oo interj.
görüşmek üzere à bientôt [french] interj.
ingiliz veya britanya kökenli herhangi bir şeyi belirtmek üzere kullanılan önek anglo pref.
sabrı taşmak üzere in a fume expr.
tarihinden itibaren geçerli olmak üzere w.e.f. (with effect from) abrev.
-den itibaren geçerli olmak üzere w.e.f. (with effect from) abrev.
özel harekat kuvvetlerinin sahile ilerleyip operasyon düzenlemek üzere intikal edeceği kıyı açıklarında belirlenmiş konum slp (seaward launch point) abrev.
özel harekat kuvvetlerinin hücum sonrası müdafaa yerine geri dönmek üzere kullanacağı kıyı açıklarında belirlenmiş konum srp (seaward recovery point) abrev.
Phrasals
etrafı toparlamak üzere (bir şeyi) yerine koymak tidy away [brit] v.
saklamak üzere bir kutuya koymak box up v.
daha sonra kullanmak üzere saklamak put up v.
tanıklık etmek üzere çağırmak put on v.
birini ya da bir şeyi desteklemek üzere gösteri yapmak clamor for someone or something v.
(birini belli bir şeyi yapmak üzere) kandırmak con (someone) into (something) v.
birini belli bir şeyi yapmak üzere kandırmak con someone into something v.
incelenmek üzere vermek submit to v.
gelecekte kullanmak üzere bir kenara saklamak hive away v.
gelecekte kullanmak üzere bir kenara saklamak stack away v.
gelecekte kullanmak üzere bir kenara saklamak lay in v.
gelecekte kullanmak üzere bir kenara saklamak store away v.
gelecekte kullanmak üzere bir kenara saklamak stash away v.
gelecekte kullanmak üzere bir kenara saklamak store something away v.
gelecekte kullanmak üzere bir kenara saklamak salt away v.
ileride kullanmak üzere bir kenara koymak stack away v.
ileride kullanmak üzere bir kenara koymak salt away v.
ileride kullanmak üzere bir kenara koymak lay in v.
ileride kullanmak üzere bir kenara koymak stash away v.
ileride kullanmak üzere bir kenara koymak hive away v.
parayı tamamlamak üzere birisine para çıkmak hand out v.
(sonra kullanmak üzere) bir kenara koymak store away v.
(sonra kullanmak üzere) bir kenara koymak store something away v.
(belirli bir yere gitmek üzere) yola çıkmak leave for some place v.
ölmek üzere olan birini/bir şeyi öldürmek finish off v.
ölmek üzere olan birinin/bir şeyin işini bitirmek finish off v.
ölmek üzere olan birini/bir hayvanı öldürmek finish (someone or an animal) off v.
restorandan başka yerde tüketmek üzere paket almak take away v.
restorandan başka yerde tüketmek üzere paket almak take out v.
bir şey olmak üzere olmak verge upon something v.
bir şey olmak üzere olmak verge on something v.
dönmemek üzere gitmek/kaçmak run off v.
ileride kullanmak üzere bir kenara koymak/kaldırmak set something aside for future use v.
(bir işe başlamak üzere) kolları sıvamak bog into v.
geri dönmemek üzere ayrılmak ride off v.
(bir yerden ayrılmak üzere) yola çıkmak ride off v.
saldırmak üzere yaklaşmak go in v.
ileride kullanmak üzere saklamak hive up v.
tükenmek üzere olmak run low v.
bitmek üzere olmak run low v.
(bir şeye) başlamak üzere görev yerine gelmek report for (something) v.
Phrases
yapmak üzere olmak be bousta (about to [do something]) v.
mutabık olunduğu üzere as mutually agreed adv.
yemeği alıp götürmek üzere ısmarlama to go adv.
istisna olmak üzere with apologies to expr.
sarı yelve'nin ötüşünü belirtmek üzere kullanılan yansıtma ifade a little bit of bread and no cheese [uk] expr.
gördüğüm üzere... to my eye expr.
fırtına kopmak üzere there's storm brewing expr.
fırtına patlamak üzere there's storm brewing expr.
kavga çıkmak üzere there's storm brewing expr.
sarı yelve'nin ötüşünü belirtmek üzere kullanılan yansıtma ifade a little bit of bread and no cheese [uk] expr.
anlaşıldığı üzere as it is seen expr.
anlaşılacağı üzere as it is seen expr.
aşağıda göreceğiniz üzere as can be seen below expr.
anlaştığımız üzere as we agreed upon expr.
aşağıda göreceğiniz üzere as you may see below expr.
aşağıda belirtildiği üzere hereinbelow expr.
adından da anlaşılacağı üzere as its very name signifies expr.
adından anlaşılacağı üzere as its name signifies expr.
aşağıda göreceğiniz üzere as can be drawn expr.
ayrıntılı olarak açıklandığı üzere as it is explained in detail expr.
adından anlaşılacağı üzere as is evident from its name expr.
anlaştığımız üzere as we agreed (on) expr.
bilebileceğin üzere as you may know expr.
bilindiği üzere as is known expr.
bir sonraki sayıda görüşmek üzere see you in the next issue expr.
bugünden geçerli olmak üzere effective as of today expr.
bileceğiniz üzere as you probably know expr.
bugünden geçerli olmak üzere (being) valid as of today expr.
bilebileceğiniz üzere as you may know expr.
diğerleri sabit kalmak üzere with all else being constant expr.
daha önceden bahsedildiği üzere as it is (has been) mentioned earlier/before expr.
görüldüğü üzere as one can see expr.
görülebildiği üzere as it can be seen expr.
hatırlanacağı üzere as you may recall expr.
görülebileceği üzere as it can be seen expr.
görüldüğü üzere as it is seen expr.
hatırlanacağı üzere as you will recall expr.
herkesçe bilindiği üzere as is known to all expr.
ekşimek üzere on the turn expr.
görülebildiği üzere as one can see expr.
görüldüğü üzere as is seen expr.
gördüğümüz üzere as we have seen expr.
ibraz edilmek üzere to be submitted expr.
iyi bilindiği üzere as it is well known expr.
ibraz edilmek üzere to be produced expr.
ile sınırlı kalmamak üzere not to be bounded by expr.
isteğiniz üzere at your request expr.
ibraz edilmek üzere as to submit expr.
izlemek üzere olduğunuz olaylar the events you are about to see expr.
ile sınırlı kalmamak üzere not to be restricted with expr.
ile sınırlı olmamak üzere but not limited to expr.
kış gelmek üzere winter is almost upon us expr.
olduğu üzere tel quel expr.
kanundaki istisnalar hariç olmak üzere without prejudice to the exceptions in the law expr.
masrafı kendisine ait olmak üzere at its sole cost and expense expr.
öngörüldüğü üzere as set out by expr.
metne şamil olmamak üzere without any consideration for the contents expr.
şekilde görüldüğü üzere as it is seen in the figure expr.
şekilde gösterildiği üzere as it is shown in the figure expr.
şekilde gösterildiği üzere as shown in figure expr.
sınırlı olmak üzere limited to expr.
tarihinden geçerli olmak üzere effective from that date on expr.
tekrar görüşmek üzere hope to see you again expr.
talebiniz üzere per your request expr.
talebiniz üzere at your request expr.
tarihinden itibaren geçerli olmak üzere with effect from expr.
talebiniz üzere upon your request expr.
-den itibaren geçerli olmak üzere effective starting from expr.
yukarıda belirtildiği üzere as said above expr.