|
Kategori |
Türkçe |
İngilizce |
|
General |
|
1 |
Genel |
ingilizce'de bar veya pub anlamında argo sözcük |
watering hole i.
|
|
2 |
Genel |
bazı çevrelerde hala kullanılan, otobüs anlamında bir sözcük |
charabanc i.
|
|
3 |
Genel |
açık otlak ve arazi anlamında güney afrika terimi |
veldt/veld i.
|
|
4 |
Genel |
bölge veya iklim anlamında kullanılan kısa ifade |
clime i.
|
|
5 |
Genel |
yolcular ya da konaklayanlar anlamında yaygın kısaltma |
pax i.
|
|
6 |
Genel |
arka veya sırt anlamında önek |
dors i.
|
|
7 |
Genel |
iskoçça'da denize çıkıntı yapan kara burnu anlamında sözcük |
mull i.
|
|
8 |
Genel |
bir bölgenin en büyük kenti anlamında amerikan asıllı bir terim |
metropolis i.
|
|
9 |
Genel |
ingilizce'de vergi veya geçiş ücreti anlamında sözcük |
levy i.
|
|
10 |
Genel |
(bilmiyorum veya ilgilendirmiyor anlamında) iki omuzu yukarı kaldırma |
shrug i.
|
|
11 |
Genel |
(sheep ve people kelimeleri birleştirilerek türetilmiş) koyun anlamında insan |
sheeple i.
|
|
12 |
Genel |
(kariyer anlamında) yükselmeye uygunluk/yükselebilirlik |
promotability i.
|
|
13 |
Genel |
büyük (yetişkin anlamında) |
adult i.
|
|
14 |
Genel |
māorilerde kabile ya da klan anlamında sözcük |
ngati [nz] i.
|
|
15 |
Genel |
eski çince'den gelen ve yeryüzü, kasılma gücü anlamında sözcük |
yang i.
|
|
16 |
Genel |
(kötüleme anlamında) genç kadın |
biddie i.
|
|
|
17 |
Genel |
(kötüleme anlamında) genç kadın |
biddy i.
|
|
18 |
Genel |
domuzların hasat edilmiş tahıl yerine doğrudan sapındaki ekinden beslenmesi anlamında kullanılan bir terim |
hogging down i.
|
|
19 |
Genel |
soy isimlerinden önce "yaşlı bay" anlamında kullanılan bir ifade |
old man i.
|
|
20 |
Genel |
yıl (yaş anlamında) |
season i.
|
|
21 |
Genel |
(klişe anlamında) nağme |
song i.
|
|
22 |
Genel |
(gecikme anlamında) bir yere takılma |
stick i.
|
|
23 |
Genel |
(kötü at anlamında) eşek |
stiff i.
|
|
24 |
Genel |
(dolandırma anlamında) çarpılmış kimse |
stiff i.
|
|
25 |
Genel |
(teşvik anlamında) kıvılcım |
spark i.
|
|
26 |
Genel |
anlamında olmak |
purport f.
|
|
27 |
Genel |
şaşırmak (karıştırmak veya yanlış yapmak anlamında) |
make a mistake f.
|
|
28 |
Genel |
soyunmak (girişmek anlamında) |
tackle f.
|
|
29 |
Genel |
(bilmiyor veya ilgilendirmiyor anlamında) iki omuzu yukarı kaldırmak |
shrug one's shoulders f.
|
|
30 |
Genel |
(bilmiyorum veya ilgilendirmiyor anlamında) iki omuzu yukarı kaldırmak |
shrug f.
|
|
31 |
Genel |
(bilmiyorum veya ilgilendirmiyor anlamında) iki omuzu yukarı kaldırmak |
shrug off f.
|
|
32 |
Genel |
başını evet anlamında sallamak |
nod one's head yes f.
|
|
33 |
Genel |
evet anlamında başını sallamak |
nod one's head yes f.
|
|
34 |
Genel |
(anlaşılmak anlamında) gün yüzü görmek |
see the light of day f.
|
|
35 |
Genel |
evet anlamında başını sallamak |
nod f.
|
|
36 |
Genel |
(yakışmak anlamında) -ile gitmek |
go with f.
|
|
|
37 |
Genel |
anlamında olmak |
mean f.
|
|
38 |
Genel |
would not (olmayacaktı anlamında olumsuzluk ifadesi) |
nould [obsolete] f.
|
|
39 |
Genel |
(taciz anlamında) rahatsız etmek |
shag f.
|
|
40 |
Genel |
(konuşma anlamında) dökülmek |
shoot f.
|
|
41 |
Genel |
(istekli anlamında) er/ar |
will f.
|
|
42 |
Genel |
az rüzgarlı veya rüzgarsız anlamında (havaya) |
calm s.
|
|
43 |
Genel |
gerçek anlamında |
literal s.
|
|
44 |
Genel |
(sağlıklı anlamında) al yanaklı |
rosier s.
|
|
45 |
Genel |
(sağlıklı anlamında) yüzü kanlı |
rosier s.
|
|
46 |
Genel |
anlamında efsun gizlenen |
runic s.
|
|
47 |
Genel |
(hız anlamında) kuş gibi uçan |
feathered s.
|
|
48 |
Genel |
(bozuk anlamında) geçmiş |
pecky s.
|
|
49 |
Genel |
(ilk mahkumiyet anlamında) yıldız işareti taşıyan |
star [uk] s.
|
|
50 |
Genel |
de (dahi anlamında) |
too zf.
|
|
51 |
Genel |
de (dahi anlamında) |
so zf.
|
|
52 |
Genel |
dahi anlamında de |
as well zf.
|
|
53 |
Genel |
de (dahi anlamında) |
withal zf.
|
|
54 |
Genel |
de (dahi anlamında) |
even zf.
|
|
55 |
Genel |
sizde (ev anlamında) |
round zf.
|
|
56 |
Genel |
arkasında (destekleme anlamında) |
behind ed.
|
|
57 |
Genel |
arkasında (destekleme anlamında) |
ahind ed.
|
|
58 |
Genel |
(biraz yemek, içki anlamında) bir şeyler |
something zm.
|
|
59 |
Genel |
(tuhaflık anlamında) bir şeyler |
something zm.
|
|
60 |
Genel |
tamam anlamında kısa ifade |
ok ünl.
|
|
61 |
Genel |
güçlü bir darbe veya çarpışma sesi anlamında kullanılan ünlem |
whammo ünl.
|
|
62 |
Genel |
sus anlamında bir ünlem |
wheesh ünl.
|
|
63 |
Genel |
sus anlamında bir ünlem |
wheesht ünl.
|
|
64 |
Genel |
yardım isteme anlamında kullanılan bir ünlem |
help ünl.
|
|
65 |
Genel |
beş anlamında bir önek |
penta ök.
|
|
66 |
Genel |
elektronik anlamında önek |
e- ök.
|
|
67 |
Genel |
üremenin önlenmesi veya durması anlamında önek |
stasis- ök.
|
|
68 |
Genel |
akımın yavaşlaması veya durması anlamında önek |
stasis- ök.
|
|
69 |
Genel |
hızlı anlamında ön ek |
tachy- ök.
|
|
70 |
Genel |
keton anlamında bir ön ek |
keto- ök.
|
|
71 |
Genel |
keton grubundan olan anlamında bir ön ek |
keto- ök.
|
|
72 |
Genel |
ketonlara ait anlamında bir ön ek |
keto- ök.
|
|
73 |
Genel |
kanal anlamında kullanılan ön ek |
vas- ök.
|
|
74 |
Genel |
kanal anlamında kullanılan ön ek |
vaso- ök.
|
|
75 |
Genel |
damar anlamında kullanılan bir ön ek |
ven- ök.
|
|
76 |
Genel |
damar anlamında kullanılan bir ön ek |
veni- ök.
|
|
|
77 |
Genel |
karın anlamında kullanılan ön ek |
ventr- ök.
|
|
78 |
Genel |
iki kez meydana gelen anlamında ön ek |
bi- ök.
|
|
79 |
Genel |
kinondan türeyen anlamında ön ek |
quin- ök.
|
|
80 |
Genel |
kinondan türeyen anlamında ön ek |
quino- ök.
|
|
81 |
Genel |
etile hidrojen eklenmiş vinil grubunun bulunduğu porfirin gibi pirol türevlerinin indirgenmesi sonucu oluşan ürün anlamında ön ek |
mes- ök.
|
|
82 |
Genel |
etile hidrojen eklenmiş vinil grubunun bulunduğu porfirin gibi pirol türevlerinin indirgenmesi sonucu oluşan ürün anlamında ön ek |
meso- ök.
|
|
83 |
Genel |
yağmur anlamında bir ön ek |
hyeto- ök.
|
|
84 |
Genel |
aynı atoma bağlı benzer iki gruba sahip anlamında ön ek |
gem- ök.
|
|
85 |
Genel |
oran anlamında kullanılan bir ön ek |
logo- ök.
|
|
86 |
Genel |
uzun anlamında kullanılan bir ön ek |
longi ök.
|
|
87 |
Genel |
pan anlamında kullanılan bir ön ek |
pam- ök.
|
|
88 |
Genel |
(naftalinde) kaynaşmış iki 6 üyeli halkada 1 ve 8. pozisyonlarda ornatiği olan anlamında ön ek |
peri- ök.
|
|
89 |
Genel |
yapan anlamında son ek |
-ant snk.
|
|
90 |
Genel |
olan anlamında son ek |
-ant snk.
|
|
91 |
Genel |
alan anlamında son ek |
-ant snk.
|
|
92 |
Genel |
sıra, düzen anlamında sonek |
- taxy snk.
|
|
93 |
Genel |
(bir şeye) değer anlamında kullanılan bir son ek |
worthy snk.
|
|
94 |
Genel |
belirli şekle ya da yapıya sahip anlamında son ek |
-morphous snk.
|
|
95 |
Genel |
idare anlamında kullanılan son ek |
-ric snk.
|
|
96 |
Genel |
dominyon anlamında kullanılan son ek |
-ric snk.
|
|
97 |
Genel |
yargı yetkisi anlamında kullanılan son ek |
-ric snk.
|
|
98 |
Genel |
yetki alanı anlamında kullanılan son ek |
-ric snk.
|
|
99 |
Genel |
ilişkili olan anlamında kullanılan bir son ek |
-logous snk.
|
|
100 |
Genel |
tekabül eden anlamında kullanılan bir son ek |
-logous snk.
|
|
101 |
Genel |
belirli bir dal veya alan anlamında kullanılan son ek |
-logy snk.
|
|
Phrasals |
|
102 |
Öbek Fiiller |
bir yerde olmak (varmak anlamında) |
appear at f.
|
|
103 |
Öbek Fiiller |
birini (önem anlamında) başkasının üzerinde görmek/tutmak |
place someone before someone f.
|
|
104 |
Öbek Fiiller |
birini (önem anlamında) başkasının üzerinde görmek/tutmak |
put someone before someone f.
|
|
105 |
Öbek Fiiller |
manasında/anlamında olmak |
mean something as something f.
|
|
106 |
Öbek Fiiller |
manasında/anlamında olmak |
mean as f.
|
|
Phrases |
|
107 |
İfadeler |
başına bir şey geldiğinde ne yapılacak (sorun nasıl çözülecek anlamında) |
what will become of (someone or something) expr.
|
|
108 |
İfadeler |
lapa lapa kar yağmak anlamında alman mitolojisi kökenli bir ifade |
hulda is making her bed expr.
|
|
109 |
İfadeler |
ilkin yahudiler sonra hıristiyanlar öldürülecek anlamında söz |
after saturday comes Sunday [rare] expr.
|
|
110 |
İfadeler |
ne güzel sürpriz anlamında, beklenmedik birinin gelişiyle duyulan heyecanı anlatan bir söz |
If I knew you were coming, I'd have baked a cake expr.
|
|
111 |
İfadeler |
kızıl/komünist olmaktansa ölürüm daha iyi anlamında bir soğuk savaş dönemi sloganı |
better dead than red expr.
|
|
Proverb |
|
112 |
Atasözü |
korkaklar asla hedefine ulaşamaz anlamında atasözü |
faint heart never won fair lady
|
|
113 |
Atasözü |
tedbiri elden bırakma anlamında bir atasözü |
forewarned is forearmed
|
|
114 |
Atasözü |
bu da geçer anlamında bir atasözü |
it is a long lane that has no turning
|
|
115 |
Atasözü |
kadına yakışık olmaz anlamında atasözü |
a whistling woman and a crowing hen are neither fit for god nor men
|
|
116 |
Atasözü |
kadın yerini bilmeli anlamında atasözü |
a whistling woman and a crowing hen are neither fit for god nor men
|
|
117 |
Atasözü |
kadının yeri evidir anlamında atasözü |
a whistling woman and a crowing hen are neither fit for god nor men
|
|
118 |
Atasözü |
kadına yakışık olmaz anlamında atasözü |
whistling girls and crowing hens always come to some bad end
|
|
119 |
Atasözü |
kadın yerini bilmeli anlamında atasözü |
whistling girls and crowing hens always come to some bad end
|
|
120 |
Atasözü |
kadının yeri evidir anlamında atasözü |
whistling girls and crowing hens always come to some bad end
|
|
Colloquial |
|
121 |
Konuşma Dili |
emanet (silah anlamında) |
chunk i.
|
|
122 |
Konuşma Dili |
ağlama efekti (işim gücüm yok buna mı üzüleceğim anlamında) |
boo hoo i.
|
|
123 |
Konuşma Dili |
bir yere kadar gidiyorum anlamında söylenen bir söz |
go to see a man about a dog i.
|
|
124 |
Konuşma Dili |
diğer milletlerin amerikalı anlamında kullandığı tabir |
yankee i.
|
|
125 |
Konuşma Dili |
diğer milletlerin amerikalı anlamında kullandığı tabir |
yankee-doodle i.
|
|
126 |
Konuşma Dili |
yakışıklı adam anlamında aktör baldwin kardeşlere bir gönderme |
baldwin i.
|
|
127 |
Konuşma Dili |
(zorluk anlamında) sancı |
birth pangs i.
|
|
128 |
Konuşma Dili |
(kadın eş anlamında) patron |
boss i.
|
|
129 |
Konuşma Dili |
başını hayır anlamında sallamak |
shake one's head f.
|
|
130 |
Konuşma Dili |
(iyi geçinmek anlamında) anlaşmak |
vibe off f.
|
|
131 |
Konuşma Dili |
(uyuşturucu madde kullanmamak anlamında) temiz |
clean s.
|
|
132 |
Konuşma Dili |
(üzerinde silah/bıçak olmama anlamında) temiz |
clean s.
|
|
133 |
Konuşma Dili |
içeride (kişi veya kurumun borçlu olması anlamında) |
in the hole [uk] s.
|
|
134 |
Konuşma Dili |
belirli bir miktar içeri girmiş (kişi veya kurumun borçlu olması anlamında) |
in the hole [uk] s.
|
|
135 |
Konuşma Dili |
iptal olmuş (kafa/sarhoşluk anlamında) |
plowed (under) s.
|
|
136 |
Konuşma Dili |
alay veya küçümseme anlamında kullanılan evet |
yah ünl.
|
|
137 |
Konuşma Dili |
onaylama anlamında kullanılan bir ünlem |
yo ünl.
|
|
138 |
Konuşma Dili |
onay anlamında kullanılan bir ünleme |
super [uk] ünl.
|
|
139 |
Konuşma Dili |
(kızlar arasında söylenen) görüşürüz anlamında bir söz |
peace out girl scout expr.
|
|
140 |
Konuşma Dili |
(izin vermeme anlamında) asla |
nothing doing expr.
|
|
141 |
Konuşma Dili |
tüm seçenekler berbat veya boktan anlamında bir kısaltma |
aos (all options stink) expr.
|
|
142 |
Konuşma Dili |
bu da soru mu tabi ki evet anlamında bir ifade |
is the pope catholic? expr.
|
|
143 |
Konuşma Dili |
ne yazık/tüh (anlamında trombon sesini taklit ederek yapılan ve hayal kırıklığı belirten bir ifade) |
womp womp expr.
|
|
144 |
Konuşma Dili |
tam adamına sordun (bilmiyorum anlamında) |
you ask me, I ask who? expr.
|
|
145 |
Konuşma Dili |
biri beni mi çağırdı? (tam benim yapacağım iş anlamında) |
you called? expr.
|
|
Idioms |
|
146 |
Deyim |
birisi ayrılırken ona güle güle anlamında söylenen söz |
don't take any wooden nickels i.
|
|
147 |
Deyim |
(yeteneklerini gösterme anlamında) geç açılmış |
late bloomer i.
|
|
148 |
Deyim |
(kim olduğu söylenmeyen bir haberci anlamında) kuşlar |
a little bird i.
|
|
149 |
Deyim |
(karakter güçlülüğü anlamında) omurga |
gristle i.
|
|
150 |
Deyim |
(hoşnutsuzluk anlamında) omuzlarını kaldırmak |
square one's shoulders f.
|
|
151 |
Deyim |
atlamak (yapmamak anlamında) |
give something a miss f.
|
|
152 |
Deyim |
birine (eleştiri anlamında) savaş açmak |
declare open season on someone f.
|
|
153 |
Deyim |
(ölüm anlamında) sırası gelmek |
one's number is up f.
|
|
154 |
Deyim |
(görev anlamında) birinin yerine geçmek |
pick up the slack f.
|
|
155 |
Deyim |
(uyku anlamında) kestirmek |
grab forty winks f.
|
|
156 |
Deyim |
(görev anlamında) birinin yerine geçmek |
take up the slack f.
|
|
157 |
Deyim |
(fırsat anlamında) kapılar açılmak |
doors open up f.
|
|
158 |
Deyim |
(uyku anlamında) uyanık olmak |
be in the land of the living f.
|
|
159 |
Deyim |
(uyku anlamında) kestirmek |
grab 40 winks f.
|
|
160 |
Deyim |
(şaka yollu) (seks anlamında) birini götürmek |
have one's wicked way with somebody f.
|
|
161 |
Deyim |
(iş/görev anlamında) birinin yerine geçmek |
step into someone's shoes f.
|
|
162 |
Deyim |
(gerçekleşme ihtimali anlamında) hiç şansı olmamak |
have no chance in hell f.
|
|
163 |
Deyim |
kafasını hayır anlamında sallamak |
shake (one's) head no f.
|
|
164 |
Deyim |
(şaka yollu) (seks anlamında) birini götürmek |
have your way with somebody [old-fashioned] [humorous] f.
|
|
165 |
Deyim |
(şaka yollu) (seks anlamında) birini götürmek |
have your wicked way with somebody [old-fashioned] [humorous] f.
|
|
166 |
Deyim |
(seks anlamında) birini götürmek |
have one's way with f.
|
|
167 |
Deyim |
(şaka yollu) (seks anlamında) birini götürmek |
have your (wicked) way with somebody [old-fashioned] [humorous] f.
|
|
168 |
Deyim |
başını hayır anlamında sallamak |
shake your head f.
|
|
169 |
Deyim |
(kafasına koymuş anlamında) kafasında |
on the brain s.
|
|
170 |
Deyim |
kahvaltıda alışık olmadığımız, sağlıklı olmayan şeyler yeme veya içme anlamında alay yollu bir ifade |
breakfast of champions expr.
|
|
171 |
Deyim |
masanı topla (kovulmak anlamında) |
clear your desk expr.
|
|
172 |
Deyim |
eşyalarını topla (kovulmak anlamında) |
clear your desk expr.
|
|
173 |
Deyim |
bu da soru mu tabi ki evet anlamında bir ifade |
is the pope a catholic? expr.
|
|
174 |
Deyim |
benzer sorunların varken başkalarını eleştirme anlamında kullanılan bir deyim |
physician, heal thyself expr.
|
|
175 |
Deyim |
kusura bakma ama gitmeliyim anlamında söylenen bir vedalaşma sözü |
I must love you and leave you expr.
|
|
176 |
Deyim |
kusura bakma ama gitmeliyim anlamında söylenen bir vedalaşma sözü |
I'll love you and leave you expr.
|
|
177 |
Deyim |
(başarı anlamında) (bir listenin/oluşumun) en altında |
the bottom of the heap expr.
|
|
178 |
Deyim |
(başarı anlamında) (bir listenin/oluşumun) en altında |
the bottom of the pile expr.
|
|
179 |
Deyim |
gün batımında hava kızıllaşırsa ertesi günün güneşli olacağı anlamında bir söz |
red sky at night, shepherd's delight expr.
|
|
180 |
Deyim |
gün doğumunda hava kızıllaşırsa ertesi günün soğuk olacağı anlamında bir söz |
red sky in the morning, shepherd's warning expr.
|
|
181 |
Deyim |
tuhaf anlamında mı komik yoksa güldürücü anlamında mı komik? |
funny-peculiar or funny ha-ha? expr.
|
|
182 |
Deyim |
(birinin) kafasını kesme (kötü bir ceza verme anlamında) |
(one's) head on a plate/platter expr.
|
|
183 |
Deyim |
(birini) öldürme (kötü bir ceza verme anlamında) |
(one's) head on a plate/platter expr.
|
|
184 |
Deyim |
sevişme anlamında |
in the biblical sense expr.
|
|
Speaking |
|
185 |
Konuşma |
çok geç oldu gitmem lazım anlamında bir ifade |
I've got to go home and get my beauty sleep expr.
|
|
186 |
Konuşma |
irlanda'da ölenin arkasından şeytan son bir şans bulup ruhunu çağırmadan cennette huzur içinde uyu anlamında söylenen bir ifade |
may you be in heaven a full half hour before the devil knows you're dead expr.
|
|
187 |
Konuşma |
naber/gördün mü? ( hava atmak/caka satmak anlamında) |
so there expr.
|
|
188 |
Konuşma |
(bir hastalık anlamında) hastasıyım |
I'm a patient with/of expr.
|
|
Trade/Economic |
|
189 |
Ticaret/Ekonomi |
azami iyi niyet anlamında sözleşmelerin uygulamasında kullanılan bir terim |
utmost good faith i.
|
|
190 |
Ticaret/Ekonomi |
beklenen anlamında sıfat |
ex ante i.
|
|
191 |
Ticaret/Ekonomi |
bsp uyarınca aşağıdakiler dahil, çeşitli işlevler görmesi amacıyla atanan banka veya başka bir kuruluş, anlamında iata terimi |
claring bank i.
|
|
192 |
Ticaret/Ekonomi |
diğer şeyler sabit kalmak koşuluyla anlamında bir varsayım |
other things being equal i.
|
|
193 |
Ticaret/Ekonomi |
gerçekleşen anlamında sıfat |
ex post i.
|
|
194 |
Ticaret/Ekonomi |
adı sanı ya da yaratıcısı bilinmeyen anlamında |
anonymous s.
|
|
195 |
Ticaret/Ekonomi |
(borç anlamında) temize çıkan |
square s.
|
|
196 |
Ticaret/Ekonomi |
piyasaya sürüldüğü ülkenin resmi para biriminden farklı anlamında ön ek |
euro ök.
|
|
Politics |
|
197 |
Siyasal |
piyasaya sürüldüğü ülkenin dışında depolanan anlamında ön ek |
euro ök.
|
|
Insurance |
|
198 |
Sigortacılık |
son derece iyi niyetle anlamında sigortacılık terimi |
uberrimae fidei i.
|
|
199 |
Sigortacılık |
azami iyi niyet anlamında sigorta sözleşmelerinde kullanılan bir terim |
uberrima fides i.
|
|
Tourism |
|
200 |
Turizm |
iata'nın genel müdürü veya onun yetkili temsilcisi anlamında iata terimi |
director general i.
|
|
Technical |
|
201 |
Teknik |
akım anlamında önek |
rheo- i.
|
|
202 |
Teknik |
keskin anlamında bir önek |
oxy i.
|
|
203 |
Teknik |
oleyik veya yağ anlamında önek |
oleo i.
|
|
204 |
Teknik |
plazma anlamında bir önek |
plasmo- i.
|
|
205 |
Teknik |
sekiz anlamında önek |
octo i.
|
|
206 |
Teknik |
sekiz anlamında bir önek |
octa i.
|
|
207 |
Teknik |
sivri anlamında bir önek |
oxy i.
|
|
208 |
Teknik |
bileşen olarak arsenik kapsayan anlamında bir önek |
arseno- ed.
|
|
209 |
Teknik |
asit anlamında bir önek |
oxy ök.
|
|
210 |
Teknik |
dış anlamında kullanılan bir önek |
ecto- ök.
|
|
211 |
Teknik |
düzlem anlamında önek |
plani- ök.
|
|
212 |
Teknik |
düzlem anlamında önek |
piano- ök.
|
|
213 |
Teknik |
fosfor anlamında bir önek |
phospho- ök.
|
|
214 |
Teknik |
önce anlamında önek |
pre- ök.
|
|
215 |
Teknik |
kaya anlamında önek |
litho- ök.
|
|
216 |
Teknik |
taş anlamında önek |
litho- ök.
|
|
217 |
Teknik |
taşın kullanımında aşamalar anlamında bir sonek |
lithic snk.
|
|
Computer |
|
218 |
Bilgisayar |
şınav çeken panda ifadesi (ironi anlamında) |
panda doing push-ups emoticon i.
|
|
219 |
Bilgisayar |
ben senin paylaşımını beğendim sen de karşılığında benimkini beğen anlamında bir ifade |
like back expr.
|
|
Radio |
|
220 |
Radyo |
telsizle iletişimde teşekkür ederim anlamında kullanılan şifreli tabir |
tango yankee expr.
|
|
Aeronautic |
|
221 |
Havacılık |
resmi olarak 'sınırlı iade' anlamında havayolları kodu |
nonref i.
|
|
Marine |
|
222 |
Denizcilik |
halat çekmeye başlama anlamında bir ünlem |
yo ünl.
|
|
223 |
Denizcilik |
halat çekmeye başlama anlamında bir ünlem |
yeo ünl.
|
|
Medical |
|
224 |
Medikal |
vücut taşı anlamında önek |
litho- ök.
|
|
225 |
Medikal |
anormal fazlalık anlamında kullanılan bir ön ek |
hyper- ök.
|
|
226 |
Medikal |
damar anlamında kullanılan bir son ek |
-vene snk.
|
|
227 |
Medikal |
damarlı anlamında kullanılan bir son ek |
-vene snk.
|
|
Anatomy |
|
228 |
Anatomi |
sperm kanalı anlamında kullanılan ön ek |
vas- ök.
|
|
229 |
Anatomi |
toplardamar anlamında kullanılan bir ön ek |
veno- ök.
|
|
230 |
Anatomi |
karın anlamında kullanılan ön ek |
ventro- ök.
|
|
Pathology |
|
231 |
Patoloji |
kıl benzeri iplikleri olma hastalığı anlamında son ek |
-triches snk.
|
|
232 |
Patoloji |
kıl benzeri iplikleri olma hastalığı anlamında son ek |
thrix snk.
|
|
Chemistry |
|
233 |
Kimya |
dört bromür atomu içeren anlamında ön ek |
tetrabrom- ök.
|
|
234 |
Kimya |
dört atomlu klor içeren anlamında ön ek |
tetrachlor- ök.
|
|
235 |
Kimya |
dört azot atomu içeren (kimyasal bileşik) anlamında ön ek |
tetraz- ök.
|
|
236 |
Kimya |
dört azot atomu içeren (kimyasal bileşik) anlamında ön ek |
tetrazo- ök.
|
|
237 |
Kimya |
tiyosiyanojen (içeren) anlamında ön ek |
thiocyan- ök.
|
|
238 |
Kimya |
tiyosiyanojen (içeren) anlamında ön ek |
thiocyanato- ök.
|
|
239 |
Kimya |
oksijen ile birleşmiş tolil radikalinden oluşan tek değerli radikal anlamında ön ek |
toloxy- ök.
|
|
240 |
Kimya |
üç flor atomu içeren anlamında ön ek |
trifluor- ök.
|
|
241 |
Kimya |
üç flor atomu içeren anlamında ön ek |
trifluoro- ök.
|
|
242 |
Kimya |
keton anlamında bir ön ek |
ket- ök.
|
|
243 |
Kimya |
keton grubundan olan anlamında bir ön ek |
ket- ök.
|
|
244 |
Kimya |
ketonlara ait anlamında bir ön ek |
ket- ök.
|
|
245 |
Kimya |
iki nitrat grubu içeren anlamında ön ek |
dinitro- ök.
|
|
246 |
Kimya |
asit molekülündeki oksijen atomu yerine sülfür atomu içeren anlamında son ek |
-thioic snk.
|
|
247 |
Kimya |
keton anlamında bir sonek |
one snk.
|
|
Biology |
|
248 |
Biyoloji |
çok yavru veren anlamında son ek |
-tokous snk.
|
|
249 |
Biyoloji |
sperme ait anlamında bir son ek |
-spermous snk.
|
|
Astronomy |
|
250 |
Gökbilim |
ay anlamında kullanılan bir ön ek |
luni ök.
|
|
251 |
Gökbilim |
(belirli bir yerden gelen) meteor anlamında son ek |
-id snk.
|
|
Zoology |
|
252 |
Zooloji |
(memelilerin nispeten gelişmiş taksonlarının adlarında kullanılan) hayvan anlamında son ek |
-theria snk.
|
|
253 |
Zooloji |
(nesli tükenmiş memeli isimlerinde kullanılan) hayvan anlamında son ek |
-therium snk.
|
|
Botanic |
|
254 |
Botanik |
esnek dallı anlamında gelen bir ön ek |
witch- ök.
|
|
255 |
Botanik |
esnek dallı anlamında gelen bir ön ek |
wych- ök.
|
|
256 |
Botanik |
(belirli türde) lobları olan anlamında son ek |
-lobed snk.
|
|
257 |
Botanik |
(belirli sayıda) lobları olan anlamında son ek |
-lobed snk.
|
|
Literature |
|
258 |
Edebiyat |
shakespeare'in 'bir yaz gecesi rüyası' eserinde 'yılan, sinsi' anlamında kullandığı ifade |
canker blossom i.
|
|
259 |
Edebiyat |
shakespeare'in panik, korku anlamında kullandığı bir kelime |
tirrit i.
|
|
260 |
Edebiyat |
shakespeare'in aşkın çabası boşuna eserinde "kinaye/ima" anlamında kullanılan bir sözcük |
pollusion i.
|
|
Linguistics |
|
261 |
Dilbilim |
azot veya azotdioksit anlamında önek |
nitro- ök.
|
|
History |
|
262 |
Tarih |
tanrı nelere kadir anlamında 24 mayıs 1844 tarihinde samuel morse tarafından çekilen ilk telgraf mesajı |
what hath god wrought? expr.
|
|
Religious |
|
263 |
Dini |
incil'de koruyucu baba anlamında kullanılan ifade |
nursing father i.
|
|
264 |
Dini |
incil'de koruyucu anne anlamında kullanılan ifade |
nursing mother i.
|
|
Geography |
|
265 |
Coğrafya |
(kanada'nın kuzeyinde buz kırılma mevsimi anlamında) ilkbahar |
breakup i.
|
|
Military |
|
266 |
Askeri |
dost-düşman teşhis cihazını kapatın anlamında kod |
strangle parrot i.
|
|
267 |
Askeri |
hava önlemesinde 'ilerde sorun var' anlamında kod |
duck i.
|
|
Card |
|
268 |
İskambil |
(kartları) pes etme anlamında masaya ters olarak koymak |
fold f.
|
|
Photography |
|
269 |
Fotoğrafçılık |
olduğundan büyük görüntüler ortaya çıkaran anlamında ön ek |
macro- ök.
|
|
Latin |
|
270 |
Latince |
okurun dikkatine, okurun dikkatle okuması gerekebilir anlamında latince söz |
caveat lector expr.
|
|
Archaic |
|
271 |
Eski Kullanım |
anlamında olmak |
bear f.
|
|
Slang |
|
272 |
Argo |
dağlı anlamında kullanılan aşağılayıcı ifade |
teuchter [brit] i.
|
|
273 |
Argo |
gardiyan dinliyor anlamında bir uyarı |
phones off the hook i.
|
|
274 |
Argo |
mazot (içki anlamında) |
oil (rap slang) i.
|
|
275 |
Argo |
(cezaevinde) memur geliyor anlamında bir uyarı |
floor wet i.
|
|
276 |
Argo |
(uyuşturucu anlamında) mal (ceza evi argosu) |
stuff i.
|
|
277 |
Argo |
(uyuşturucu anlamında) mal (ceza evi argosu) |
gow i.
|
|
278 |
Argo |
(uyuşturucu anlamında) mal (ceza evi argosu) |
hop i.
|
|
279 |
Argo |
(uyuşturucu anlamında) mal (ceza evi argosu) |
scam i.
|
|
280 |
Argo |
(ceza evi argosu) memur geliyor anlamında bir uyarı |
hot water i.
|
|
281 |
Argo |
(uyuşturucu anlamında) mal (ceza evi argosu) |
chiva i.
|
|
282 |
Argo |
mutinus caninus (köpek penisi anlamında) |
dog stinkhorn i.
|
|
283 |
Argo |
(erkek çocuk, genç erkek anlamında) uşak |
boychick i.
|
|
284 |
Argo |
(öldürmek anlamında) birini temizlemek |
rub someone out f.
|
|
285 |
Argo |
(cesaret anlamında) yememek |
have no guts f.
|
|
286 |
Argo |
(cesaret anlamında) yememek |
have no balls f.
|
|
287 |
Argo |
(öldürmek anlamında) birini temizlemek |
rub out somebody f.
|
|
288 |
Argo |
yıkılmak (muhteşem olmak anlamında) |
kick f.
|
|
289 |
Argo |
çok/alabildiğine anlamında olup bir fiili pekiştiren/şiddetini artıran söz |
brains out zf.
|
|
290 |
Argo |
parayı bulduk anlamında ünlem |
ka-ching ünl.
|
|
291 |
Argo |
onay verme anlamında kullanılan bir ünlem |
word ünl.
|
|
292 |
Argo |
olumlu yanıt verme anlamında kullanılan bir ünlem |
word ünl.
|
|
293 |
Argo |
siyah insanlarla cinsel ilişki kuranlar bundan o kadar keyif alırlar ki bir daha siyahlardan başka insanlarla cinsel ilişki kurmazlar anlamında deyim |
once you go black, you never go back expr.
|
|
294 |
Argo |
piç, piç kurusu, kopil, velet anlamında aşağılayıcı bir terim |
busta expr.
|
|
295 |
Argo |
neyse vazgeçtim/geri alıyorum/yok yok (vazgeçtim öteki olsun anlamında) |
scratch that expr.
|
|
296 |
Argo |
(avustralya) genelde birini övmek için söylenen süper/on numara anlamında bir söz |
sick cunt expr.
|
|
British Slang |
|
297 |
İngiliz Argosu |
mastürbasyon anlamında elizabeth |
madam palm and her five daughters i.
|
|
298 |
İngiliz Argosu |
mastürbasyon anlamında elizabeth |
madam palm and her five sisters i.
|
|
299 |
İngiliz Argosu |
mastürbasyon anlamında elizabeth |
rosie palm and her five sisters i.
|
|
300 |
İngiliz Argosu |
mastürbasyon anlamında elizabeth |
mary palm and her five sisters i.
|
|
301 |
İngiliz Argosu |
piliç/yavru (kız anlamında) |
bird i.
|
|
302 |
İngiliz Argosu |
(ereksiyon anlamında) çadırı kurmak |
pitch a tent f.
|
|
303 |
İngiliz Argosu |
(bir şeyi istemek anlamında) kafayı yemiş |
mad for it s.
|
|
304 |
İngiliz Argosu |
iç çamaşırın görünüyor anlamında söylenen bir uyarı sözü |
charlie's dead! expr.
|
|
Modern Slang |
|
305 |
Modern Argo |
git gel (seks yapma anlamında) |
a bit of the old i.
|
|
306 |
Modern Argo |
internet üzerinden bilgisayar oyunu oynayanlar arasında tamamen şans eseri kazandın anlamında kullanılan bir ifade |
alns (all luck no skill) expr.
|
|