düşen - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

düşen



"düşen" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 18 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
düşen falling i.
General
düşen incumbent s.
düşen decayed s.
düşen fallen s.
düşen downward s.
düşen down s.
düşen decreasing s.
düşen thrown s.
düşen doon [scotland] s.
düşen doun [scotland] s.
düşen precipitate s.
düşen precipitious [obsolete] s.
düşen succiduous s.
düşen on the ebb zf.
Trade/Economic
düşen declining s.
düşen decreasing s.
Technical
düşen faller i.
Archaic
düşen downfalling s.

"düşen" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 437 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
rüzgardan düşen meyve windfall i.
General
göktaşı (düşen) meteorite i.
suya düşen ağır bir cismin çıkardığı ses plop i.
kötü yola düşen kimse backslider i.
dul kadına kocasının mülkünden düşen pay dower i.
tropik bölgelerde zaman zaman bulutsuz gökyüzünden düşen ince yağmur serein i.
zayıf düşen kişi languisher i.
kişi başına düşen capitation i.
bir yıl içinde bin kişiye düşen canlı doğum sayısı natality i.
kullanıcı başına düşen ortalama gelir average revenue per unit i.
kullanıcı başına düşen ortalama gelir average revenue per user i.
düşen şey descendant i.
düşen yaprak deciduous leaf i.
pul halinde ayrılıp düşen flaking i.
rüzgarla düşen meyve windfall i.
kabala' da kehanette bulunmaya yarayan sayılar elde etmek için harflerin yerine onlara denk düşen sayılar koyma gematria i.
omuza düşen saç shoulder length hair i.
doktor başına düşen hasta patient per doctor i.
düşen yaprağın bıraktığı iz cicatrice i.
üstüne düşen görev (one's) share i.
üzerine düşen görev (one's) part i.
üstüne düşen görev (one's) part i.
üzerine düşen görev (one's) share i.
kadınların özel odalarına sıklıkla yolu düşen çapkın kimse carpetmonger [obsolete] i.
şerh düşen kimse noter i.
4.57 metreye denk düşen bir İngiliz uzunluk ölçüsü nautical chain i.
arkaya doğru düşen bir kayakçının karda bıraktığı iz bathtub i.
arkaya doğru düşen bir kayakçının karda bıraktığı iz sitzmark i.
(bir kimsenin) üzerine düşen görev bit i.
ağaçtan düşen gevşek dal widow-maker i.
şahsi menfaatlere ters düşen eylem harakiri i.
şahsi menfaatlere ters düşen eylem hara-kiri i.
aşırı samimiyet veya soytarıca hareketler sergileyerek gülünç duruma düşen kimse motley i.
düşen şey decliner i.
ümitsizliğe düşen kimse despairer i.
belirli bir noktaya düşen topun kazandığı bir tür oyun rouly-pouly i.
zıt düşen kimse confrontationist i.
zıt düşen kimse confronter i.
gözden düşen kimse disfavorer [us] i.
gözden düşen kimse disfavorer [us] i.
gözden düşen kimse disfavourer [uk] i.
gözden düşen kimse disfavourer [uk] i.
çıkara ters düşen şey disinterest i.
yatay yüzey birimi başına düşen tüm doğrudan güneş enerjisi oranı insolation i.
(yüzeye) düşen radyasyonun toplam güneş radyasyonuna oranı insolation i.
yapılan harcamada her bir katılımcıya düşen pay club [obsolete] i.
düşen damla driblet i.
kuvvetten düşen kimse drooper i.
döllenmemiş olup yere düşen ham meyve drop i.
kişiye düşen pay cup i.
yanlışa düşen kimse fautor [scotland] i.
düşen kimse feller i.
not düşen kimse postiler i.
ganimet olarak verilen paradan amirale düşen pay flag share i.
şiddetle yere düşen cismin çıkardığı güm sesi plonk i.
yağmur gibi düşen şey shower i.
düşen kırıntıların toplanması için masanın altına serilen genellikle damasko kumaş crumbcloth i.
bölümlemede 60-70 aralığına düşen kısım sixties i.
eğik açı ile düşen şey slope i.
yere düz düşen ok snake i.
kendine düşen içeceği içmeyen kimse sneak-cup i.
avustralya'da düşen yağış miktarının ölçümünde kullanılan bir birim point i.
tünel uzatan madencileri düşen molozlardan korumak için set üstüne konulan tahta veya kereste spiling i.
sertçe düşen şey squasher i.
kötü yola düşen kimse strayer i.
kendine düşen görevi yerine getirmek keep one's end up f.
yüzünden düşen bin parça olmak pull a long face f.
kendine düşen payı ödemek keep one's end up f.
suratından düşen bin parça olmak pull a long face f.
üzerine düşen görevi yapmak do one's part f.
kendi üzerine düşen görevi yapmak do one's part f.
kendine düşen görevi yapmak pull one's weight f.
dul kalan bir kadının payına düşen arazi hudutlarını belirlemek assign dower f.
anlaşmanın üzerine düşen kısmını yerine getirmek hold up f.
anlaşmanın üzerine düşen kısmını gerçekleştirmek hold up f.
çıkarlara uygun düşen expedient s.
beklenene ters düşen anomalous s.
meslek ahlakına ters düşen unprofessional s.
inanışa ters düşen heretical s.
aşağı düşen precipitate s.
üzerine düşen incumbent s.
inanışa ters düşen cacodoxical s.
ters düşen noncommital s.
dikey (düşen) plummeted s.
uygun düşen corresponding s.
görüş ayrılığına düşen dissenting s.
aykırı düşen conflicting s.
(birbirine) ters düşen running counter s.
üstüne düşen incumbent on s.
üzerine düşen incumbent on s.
üstüne düşen incumbent upon s.
üzerine düşen incumbent upon s.
gözden düşen decadent s.
kritik standart veya prosedürlere ters düşen noncritical s.
kendiyle ters düşen self-contradictory s.
kendiyle ters düşen self-contradictory s.
on ikide bire denk düşen twelfth s.
hataya düşen errant s.
rüzgardan düşen (şey) windfallen s.
rüzgarla düşen (şey) windfallen s.
rüzgar nedeniyle düşen (şey) windfallen s.
gözden düşen fell from grace s.
zor zamanda zayıf düşen fairweather s.
inanışa ters düşen doktrinleri öğreten heterodox s.
kara sevdaya düşen lovesick s.
kara sevdaya düşen love-sick s.
hayatın sonuna doğru güçten düşen declining s.
sert bir şekilde düşen grievous s.
kalitesi düşen off s.
zıt düşen confrontationist s.
görüş ayrılığına düşen dissentany [obsolete] s.
ihtilafa düşen dissentany [obsolete] s.
ihtilafa düşen dissentive s.
gündemden düşen dormant s.
sahanın sınırları içine düşen (atış veya servis) good s.
güçten düşen fangless s.
halsiz düşen fatigable s.
gözden düşen fin de siecle s.
gözden düşen fin-de-siècle s.
kıç üstü düşen pratfallen s.
küçük düşen scoffing s.
kendi hatasına düşen self-deceived s.
kendi derdine düşen self-serving s.
yağmur gibi düşen showery s.
başı düşen sleepyheaded s.
tamamen denk düşen square s.
damla damla düşen stillatitious s.
damla damla düşen stillicidious s.
çıkarlarına ters düşen suicidal s.
gezmekten bitap düşen surfoot [obsolete] s.
inanışa ters düşen bir şekilde heretically zf.
ters düşen inimical to ed.
Phrasals
birinin üstüne düşen bir görev olmak fall on f.
birinin üstüne düşen bir görev olmak fall upon f.
anlaşmanın üzerine düşen kısmını yerine getirmek hold up f.
birinin üstüne düşen bir görev olmak fall upon someone f.
birinin üstüne düşen bir görev olmak fall on someone f.
birinin üstüne düşen bir görev olmak fall onto (someone) f.
birinin üstüne düşen bir görev olmak fall on (someone) f.
birinin üstüne düşen bir görev olmak fall to someone f.
birinin üstüne düşen bir görev olmak fall to (one) f.
Phrases
(birine) düşen (görev/sorumluluk) on (one's) shoulders expr.
(birinin) üstüne düşen (görev/sorumluluk) on (one's) shoulders expr.
birine düşen (görev/sorumluluk) on someone's shoulders expr.
birinin üstüne düşen (görev/sorumluluk) on someone's shoulders expr.
Proverb
denize düşen yılana sarılır a drowning man will catch at a straw
denize düşen yılana sarılır a drowning man will clutch at a straw
kendi düşen ağlamaz as you make your bed, so you must lie in it
kendi düşen ağlamaz as you make your bed, so you must lie on it
denize düşen yılana sarılır desperate times call for desperate measures
kendi düşen ağlamaz you sleep in the bed you make
kendi düşen ağlamaz you made your bed
denize düşen yılana sarılır desperate times require desperate measures
kendi düşen ağlamaz if you can't do the time, don't do the crime
kendi düşen ağlamaz (one) has made (one's) bed
kendi düşen ağlamaz (one) has made (one's) bed and (one) will have to lie in it
kendi düşen ağlamaz (one) made (one's) bed and (one) has to lie in it
kendi düşen ağlamaz (one) made (one's) bed and (one) must lie in it
denize düşen yılana sarılır a drowning man will grab at a straw
denize düşen yılana sarılır a drowning man will grasp at a straw
kendi düşen ağlamaz you have made your bed and must lie in it
kendi düşen ağlamaz you've made your bed, now lie in it
kendi düşen ağlamaz you've made your bed, now lie on it
Colloquial
birbiriyle uyumsuz kıyafetler giyip gülünç duruma düşen fashion faux pas i.
payına düşen acıları one's share of pain i.
kişinin hissesine düşen para ante i.
belden düşen pantolon droopy drawers i.
yüzünden düşen bin parça down at the mouth s.
düşen çocuğa kullanılan bir ünlem bumpsadaisy ünl.
Idioms
saçlara düşen ak snow on the mountain i.
saçlara düşen ak snow on the roof i.
gökten düşen tavsiye a free bit of advice i.
değeri düşen hisse/bono fallen angel i.
görevi/sorumluluğu/ üstüne düşen bir rol/işlev (olmak) a part to play i.
kendi içinde anlaşmazlığa düşen müttefikler circular firing squad i.
birinin adına düşen gölge black mark beside one's name i.
payına düşen (miktar) one's fair share i.
birinin payına düşen hisse one's fair share i.
bir şeyi başardıktan sonra ne yapacağını bilemeyen/boşluğa düşen kimse the dog that caught the car i.
arada kalıp zor duruma düşen kişi the meat in the sandwich i.
bowlingde makinenin temizlemediği düşen labutlar deadwood i.
arada zor duruma düşen olmak be the meat in the sandwich f.
düşen insandan fayda sağlamak fish in troubled waters f.
suratından düşen bin parça olmak have a face as long as a wet week f.
suratından düşen bin parça olmak have a face like a wet weekend f.
yüzünden düşen bin parça olmak have a face like a wet weekend f.
yüzünden düşen bin parça olmak have a face as long as a wet week f.
yüzünden düşen bin parça olmak be down in the mouth f.
yüzünden düşen bin parça olmak have a face like a wet weekend (brit) f.
yüzünden düşen bin parça olmak have a face as long as a wet week (aus) f.
yukarıdan düşen bir şeyden kaçmak stand from under [dated] f.
kalitesi düşen bir tv programına olan ilgiyi kaybetmemek için araya saçma sapan şeyler sokmak jump the shark [us] f.
yüzünden/suratından düşen bin parça olmak wear a long face f.
yüzünden/suratından düşen bin parça olmak pull a long face f.
yüzünden/suratından düşen bin parça olmak draw a long face f.
(birine/bir şeye) bakma/hizmet etme görevi üstüne düşen be duty bound to (someone or something) f.
(birinin) üstüne düşen bir görev olmak fall to (one's) lot f.
birinin üstüne düşen bir görev olmak fall to someone's lot f.
suratından düşen bin parça olmak have a long face f.
görevi/sorumluluğu/ üstüne düşen bir rol/işlev (olmak) have a part to play f.
(bir şeyde) görevi/sorumluluğu/üstüne düşen bir rol/işlev (olmak) have a part to play (in something) f.
üzerine düşen görevi yerine getirmek keep your end up [uk] f.
üzerine düşen görevi yerine getirmek hold your end up [uk] f.
kendine düşen görevi yapmak pull weight f.
kendine düşen görevi yapmak pull your weight f.
sosyal statüsü, saygınlığı, sınıfı düşüşte olan/düşen downwardly mobile s.
sosyal pozisyonu düşen downwardly mobile s.
statüsü düşen downwardly mobile s.
yapma görevi üstüne düşen duty bound s.
denize düşen yılana sarılır to one who has lost his way, a dog's bark is sweeter than the song of the nightingale expr.
denize düşen yılana sarılır grasp at a straw expr.
denize düşen yılana sarılır drowning man will clutch at straw expr.
denize düşen yılana sarılır any port in a storm expr.
denize düşen yılana sarılır a drowning man will catch a straw expr.
jetonu geç düşen slow on the draw expr.
jetonu geç düşen slow on the uptake expr.
suratından düşen bin parça down in the mouth expr.
kendi düşen ağlamaz (one) made (one's) (own) bed expr.
üzerine düşen görevi yerine getir keep your end up [uk] expr.
üzerine düşen görevi yerine getir hold your end up [uk] expr.
üstüne düşen (görev/sorumluluk) on shoulders expr.
Speaking
kendi düşen ağlamaz you've made your bed and you'll have to lie in it expr.
kendi düşen ağlamaz you made your bed now lie in it expr.
Trade/Economic
bir milyarlık ciro miktarına düşen reklam maliyeti marline i.
büyük avaryadan yükün hissesine düşen cargos proportion of general average i.
borsanın düşmesi sonrası değeri düşen hisse senetlerinin satın alınması bottom fishing (wall street slang) i.
değeri başa baş düzeyinden bile daha aşağı düşen hisse senedi watered stock i.
düşen enflasyon receded inflation i.
düşen fiyatlar soft prices i.
düşen maliyet decreasing cost i.
düşen bir borsanın son günlerinde yaşanan büyük satış furyası selling climax i.
düşen enerji fiyatları falling energy prices i.
emek girdisi başına düşen tarımsal üretim agricultural labor productivity i.
kişi başına düşen kazanç individual earnings i.
kişi başına düşen milli gelir per capita income i.
kişi başına düşen verim individual output i.
kişi başına düşen net gelir per capita net income i.
kişi başına düşen gelir income per capita i.
kişi başına düşen gelir per capita income i.
kişi başına düşen gelir individual earnings i.
kişi başına düşen pay per capita quota i.
kişi başına düşen satış per capita sales i.
kişi başına düşen pay quota per capita i.
makinenin bir saatlik çalışması başına düşen oran machine-hour rate i.
makinenin bir saatine düşen maliyet machine-hour rate i.
makinenin bir saatine düşen maliyet machine hour rate i.
ortalama kişi başına düşen gelir average per capita income i.
senelik kişi başına düşen annual per capita i.
temerrüde düşen tüketici consumer in default i.
temerrüde düşen satıcı seller in default i.
uzun vadeli borçların kısa vadeye düşen kısmı current portion of amounts payable after one year i.
ülkenin kişi başına düşen gelirinin kayda değer bir artış göstermemesi durumu zero economic growth i.
üretim hacmi genişledikçe birim başına düşen maliyetin yükselmesi increasing costs i.
yıllık kişi başına düşen annual per capita i.
düşen takoz falling wedge i.
ab'nin piyasa değeri belirli bir düzeyin altına düşen fazla ürünü satın alması intervention i.
(düşen bir piyasada) sabit kalan fiyat seviyesi support area i.
borsanın gereğinden fazla düşen teknik durumunu belirtmek için kullanılır oversold s.
düşen (fiyat) sagging s.
düşen ve yükselen fluctuating s.
kıymeti düşen depreciable s.
fiyatı düşen weak s.
(hesaptan) önceden düşen prededuct [us] s.
(tahvil veya satış ürünleri) fiyatı düşen soft s.
kişi başına düşen quota per capita expr.
Law
dul kadına kocasının mülkünden düşen pay tercer [scottish] i.
dul kadına kocasının mülkünden düşen pay thirds i.
şerif veya emniyet müdürüne denk düşen bir ispanyol yönetici alguacil i.
şerif veya emniyet müdürüne denk düşen bir ispanyol yönetici alguazil i.
latin amerika veya ispanya'nın etkisi altında kalmış ülkelerde şerif veya emniyet müdürüne denk düşen bir yetkili alguacil i.
latin amerika veya ispanya'nın etkisi altında kalmış ülkelerde şerif veya emniyet müdürüne denk düşen bir yetkili alguazil i.
mirastan mirasçıya düşen kısım assets per descent i.
müşterek kefillerin sadece kendi payına düşen miktarda ödeme yapma hakkı benefit of division i.
temerrüde düşen defaulter i.
temerrüde düşen taraf defaulting party i.
dul kadına kocasının mülkünden miras düşen pay dower i.
kadının evlenmesi ile çeyiz payından düşen mülkiyet parapherna i.
federal mahkeme yetkisine düşen dava federal case i.
kadının evlenmesi sonucu çeyiz payından düşen mülkiyeti ile ilgili paraphernal s.
kadının evlenmesi ile çeyiz payından düşen (mülkiyet) paraphernal s.
Politics
temsilciler meclisi'nde eyalet başına düşen koltukların nüfusa orantılı dağılımı apportionment [us] i.
kendi sermaye paylarına düşen miktarına kadar up to the amount of their share of capital expr.
Industry
kişi başına düşen vardiya verimi oms (output per man shift) kısalt.
Technical
greenwich'te öğle saatini göstermek üzere bir çubuğun tepesinden dibine düşen top time ball i.
aks üstüne düşen yük drive axle weight i.
birim alana düşen kütle mass per unit area i.
birim süreye düşen kütle mass per unit time i.
birim alana düşen ya da onun tarafından emilen radyasyon intensity of light i.
birim uzunluğa düşen kütle mass per unit length i.
birim alana düşen ışık şiddeti illuminance i.
birim oyluma düşen kütle mass per unit volume i.
birim alana düşen ağırlık weight per unit area i.
dingile düşen yük max. axle i.
düşen bilya deneyi falling ball test i.
düşen seviyeli permeabilite aleti falling-head permeameter i.
düşen dışık falling slag i.
dingile düşen yükü ölçme aleti axle weight gauge i.
düşen yaprak tablası drop-leaf table i.
düşen mil viskozimetresi falling rod viscometer i.
düşen film evaporatör falling film evaporator i.
düşen yük falling head i.
udometre yardımıyla düşen yağmur miktarının ölçülmesi udometry i.
yağmurun uzun bitkiler tarafından tutulan ve bu bitkilerin gövdesinden kayarak doğrudan yere düşen bölümü stemflow i.
inç başına düşen toplam ilmek sayısıyla ölçülen halı inceliği wire i.
biriminin delikler arasındaki mesafe veya uzunluk başına düşen delik sayısı olduğu, ağ veya ızgara açıklıklarını ölçme yöntemi mesh i.
elektrikli uyarı cihazının devre kapalı olduğunda düşen kapağı drop i.
ton başına düşen mineral içerik miktarı (belirtilen şekilde) çıkmak mill-run f.
Computer
satır başına düşen alan fields per row i.
görüntü ekranında veya basılı formda inç kare başına düşen büyük miktarda bilgi high-resolution i.
(bilgisayar oyununda) yenilen bot oyuncudan düşen eşya drop i.
(bilgisayar oyununda) yenilen bot oyuncudan düşen eşya dropped item i.
denk düşen corresponding s.
Telecom
birim sembole düşen bit sayısı bits per symbol i.
Architecture
binaların yüzeylere düşen gölgelerini inceleyen çalışma alanı sciography i.
Construction
düşen maddelere karşı koruyucu yapılar falling-object protective structures i.
düşen cisimlere karşı koruyucu yapılar falling-object protective structures i.
yoldan geçenleri düşen nesnelerden korumak için inşaatlara kurulan iskele rigger i.
Automotive
birim alana düşen ağırlık weight per unit area i.
silindir başına düşen supap valves per cylinder i.
yolcu başına düşen mil passenger-miles traveled i.
Traffic
dingil başına ... tondan fazla yük düşen taşıt giremez axle weight limit i.
Aeronautic
düşen yaprak uçuşu falling leaf i.
Marine
gemiden düşen miktar quantity lost overboard i.
okyanusun düşen ve yükselen sıcaklığı heat budget of the ocean i.
Mining
tünel uzatan madencileri düşen molozlardan korumak için set üstüne konulan tahta veya kereste spile i.
Medical
düşen top vizkozimetresi falling ball viscometer i.
sol ön hemitoraksta kalbin önüne düşen bölge precordium i.
sağlık nedeniyle çabuk halsiz düşen fatigable i.
zayıf düşen tabid s.
Anatomy
(organın vb.) tam karşısına denk düşen apposable s.
(organın vb.) tam karşısına denk düşen opposable s.
Food Engineering
düşen yükselen toplu vizkozimetre falling rising ball viscometer i.
Statistics
psikolojide q metodolojisi ile ters düşen istatistiksel metodoloji r-methodology i.
Physics
maddenin birim hacmini bir derece yükseltmek için gereken birim ısı miktarına denk düşen termal iletkenlik thermometric conductivity i.
örgü noktası başına birden fazla atom düşen kristal örgüsü şeklindeki yapılarda ortaya çıkan ve ışık tarafından kolayca uyarılabilen bir fonon optical phonon i.
serbest düşen cismin rotasında dünyanın dönüşü nedeniyle meydana gelen sapma deviation of a falling body i.
malzemenin radyasyona maruz kalan kısmında birim alan başına düşen toplam parçacık fluence i.
ışımaya maruz kalan bir maddenin birim alanına düşen toplam enerji miktarı fluence i.
birim alana düşen manyetik akı flux density i.
birim alana düşen elektrik akısı flux density i.
birim alana düşen ışınım akısı flux density i.
birim kesit alana düşen akı miktarı ölçüsü flux density unit i.
birim alana düşen kuvveti gösteren birim pressure unit i.
Marine Biology
birim çaba başına düşen av catch per unit effort i.
harcanan güç birimi başına düşen av catch per unit effort i.
içgöçer başına düşen yumurtlayan stok biyokitlesi spawning stock biomass per recruit i.
içgöçer başına düşen ürün çözümlemesi yield-per-recruit analysis i.
içgöçer başına düşen ürün yield-per-recruit i.
içgöçer başına düşen doğurganlık fecundity-per-recruit i.
Astronomy
karadelik veya nötron yıldızı gibi devasa ve kompakt astronomik bir cisme doğru düşen cismin gelgit kuvvetleri sebebiyle aşırı uzaması veya genişlemesi noodle effect i.
karadelik veya nötron yıldızı gibi devasa ve kompakt astronomik bir cisme doğru düşen cismin gelgit kuvvetleri sebebiyle aşırı uzaması veya genişlemesi spaghettification i.
atmosferden düşen taşlar meteoric stones i.
gözlemcinin pozisyonu ile kesişip gözlemcinin zenit nadir hattına dik düşen çizgi horizon i.
Botanic
bitki örtüsünden geçerek direk yüzeye düşen yağmur suyu throughfall i.
doğal olarak, kendi kendine veya kazara düşen bir tohumdan çıkan bitki volunteer i.
kayın ağacının sonbaharda zemine düşen yemişleri beech mast i.
ebeveyn bitkiden doğal olarak düşen veya kolayca alınan parçalar ile üreme separation i.
biçildikten sonra yere düşen (çim) down s.
Tobacco
bir tütün yaprağının kalınlığı yoğunluğu veya birim alana düşen ağırlığı body i.
Forestry
bir diğerinin üzerine düşen ağaç sidewinder i.
düşen ağaç sidewinder i.
düşen ağacın parçalanmasını önlemek için zemini hazırlamak bed f.
Fishery
balık avında tayfaya düşen pay lay i.
hedeflenen noktanın ötesine düşen olta iğnesi overcast i.
Social Sciences
çocuğunun üzerine çok düşen ve onun her yaptığını takip eden baba helicopter father i.
çocuğunun üzerine çok düşen ve onun her yaptığını takip eden anne helicopter mother i.
çocuğunun üzerine çok düşen ve onun her yaptığını takip eden anne/baba helicopter parent i.
çocuğunun üzerine çok düşen ve onun her yaptığını takip eden ebeveyn helicopter parents i.
çocuklarının üzerine çok düşen ve onun her yaptığını takip eden anne ve baba helicopter parents i.
çocuklarının üzerine çok düşen ve onun her yaptığını takip eden ebeveyn helicopter parents i.
Education
öğretmen başına düşen öğrenci miktarı student–teacher ratio i.
öğretmen başına düşen öğrenci miktarı student-faculty ratio i.
Literature
hikayede gidişata ters düşen ve mantığa uymayan noktalar/tutarsızlık plot hole i.
hikayede gidişata ters düşen ve mantığa uymayan noktalar/tutarsızlık plothole plot error i.
Linguistics
bir foneme denk düşen harf veya harf kombinasyonu allograph i.
foneme denk düşen harf veya harf kombinasyonuyla ilgili allographic i.
düşen perde fall i.
ait olduğu kişinin doğasına veya mesleğine uygun düşen isim aptronym i.
foneme denk düşen harfe veya harf kombinasyonuna ait allographic s.
önce yükselen sonra düşen circumflex s.
(dil) ekleri düşen syncretical s.
(dil) ekleri düşen syncretistical s.
History
mesih'in yalnızca tek bir yaratılışı olduğunu savunan 6. yüzyıldan kalma, hristiyan inancına ters düşen bir doktrin theopaschitism i.
milattan önce yaklaşık 1375-1360'a denk düşen dönemden amarna s.
milattan önce yaklaşık 1375-1360'a denk düşen döneme ait amarna s.
Religious
6. yüzyılda yaşamış halikarnaslı rahip julian tarafından ortaya atılan inanışa ters düşen teori julianism i.
teolojiye ters düşen atheological s.
Philosophy
(platonculuk) devletteki vatandaşların üzerine düşen görevleri yaparak yarattığı uyum justice i.
Geography
yatay mesafe birimi başına düşen atmosfer basıncının azalması pressure gradient i.
Geology
antartika’ya düşen meteoritler antarctic meteorites i.
düşen seviyeli geçirimlilik deneyi falling head permeability test i.
düşen blok downthrown block i.
düşen kaya rockfall i.
(jeolojik oluşumlar) üst deniz yüzeyinden toprağa düşen malzeme kaynaklı pelagic s.
Military
mayın tarlası derinliği boyunca cephenin her bir metresine düşen mayın miktarı linear mine density i.
ölen veya esir düşen askeri personel loss i.
ufuk çizgisinden 35 derece daha düşük açıda silahın bırakılarak serbest düşen bombaların atıldığı bir bombalama türü low angle loft bombing i.
Hunting
hedefi ıskalayıp çime düşen ok green i.
Sport
kukalara çarpmadan boşluğa düşen bovling topu gutter ball i.
(teniste, badmintonda) hafifçe vurulduğu için fileyi sıyırıp geçtikten sonra masaya düşen top drop shot i.
(hentbol gibi sporlarda) hafifçe vurulduğu için ön duvara çarptığı gibi yere düşen top drop shot i.
(futbolda) yere düşen top zemine değer değmez şut atan oyuncu dropkicker i.
(ragbide) yere düşen topu rakipleri iterek kazanmaya çalışmak ruck f.
tenis gibi porlarda sahanın uygun yerine düşen (servis veya atış) good s.
Football
yere düşen top zemine ulaşır ulaşmaz şut çekerek gol atmak drop f.
yere düşen top zemine değer değmez şut atmak dropkick f.
yere düşen top zemine değer değmez şut atmak drop-kick f.
Tennis
filenin üstüne çarpıp tekrar servis alanına düşen bir top net ball i.
Baseball
iç saha oyuncusu ile dış saha oyuncusu arasına düşen top texas leaguer i.
vuruşçuya ulaştığında yavaşlayıp düşen atış fadeaway i.
yakalayıcının direkt avucuna/eldivenine düşen top can of corn i.
rotadan saparak sağlak atıcının uzağına düşen topun kavisi drop i.
aşağı doğru düşen top sinker i.
aşağı doğru düşen top sinkerball i.
faul bölgesine düşen top foul i.
(saha dışına düşen topa) sopayla güçlü bir şekilde vurmak pole f.
Art
su gibi sıvıya düşen bir yağ damlasının aldığı şekil oleo i.
sıvıya düşen bir yağ damlasının aldığı şekil oleograph i.
suya düşen damlalarının aldığı şekle göre yağları tanımlama oleography i.
Theatre
komedi oyununda gülünç duruma düşen karakter second banana i.
komedi oyununda gülünç duruma düşen karakter funny man i.
komedi oyununda gülünç duruma düşen karakter banana man i.
Photography
düşen ışık ölçer incident light meter i.
düşen ışık ölçümü incident light reading i.
düşen ışık incident light i.
Archaic
dul kadına kocasının mülkünden miras düşen pay dowery i.
kendisiyle ters düşen contradictious s.
Slang
pat diye düşen şey sky-rock i.
yukarıdan düşen şey sky-rock i.
fikir ayrılığına düşen in-your-face i.
British Slang
koltuğa/döşemeye düşen yanık tütün/esrar parçası/dişi blim i.
koltuğa/döşemeye düşen yanık tütün/esrar parçası/dişi blimp i.
koltuğa/döşemeye düşen yanık tütün/esrar parçası/dişi bomb i.
koltuğa/döşemeye düşen yanık tütün/esrar parçası/dişi hot rocks i.
Modern Slang
birinden çabuk sıkılıp başkalarının peşine düşen kimse a dog i.
popüler paylaşımları/argoyu yanlış anlayıp/kullanıp gülünç duruma düşen kimse a local i.
genellikle travma sonrası stres bozukluğu sonucu zaman zaman zeka yaşı düşen kimse age regressor i.