foul - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

foul

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


"foul" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 192 sonuç

İngilizce Türkçe
Common Usage
foul i. faul
foul i. kurallara aykırı hareket
foul f. pisletmek
foul s. pis
foul s. iğrenç
General
foul i. çarpışma
foul i. pislik
foul i. dolaşma
foul i. kir
foul i. zor durum
foul i. suikast
foul i. günah
foul i. karışma
foul i. tıkama
foul i. kaplama
foul i. belge nüshası
foul i. belge taslağı
foul f. dolaşmak
foul f. bozmak
foul f. çatmak
foul f. dolaştırmak
foul f. tıkamak
foul f. ile karışmak
foul f. çarpmak (gemi)
foul f. kirlenmek
foul f. karıştırmak
foul f. bindirmek (gemi)
foul f. faul yapmak
foul f. bulaştırmak
foul f. pislenmek
foul f. kirletmek
foul f. yosun bağlamak
foul f. leke sürmek
foul f. kirletmek
foul f. lekelemek
foul f. yakalamak
foul f. tıkanmak
foul f. kaplanmak
foul f. (hayvan, köpek) dışkı yapmak
foul f. tuvaletini yapmak
foul f. kokmak
foul f. kokmaya başlamak
foul f. çürümek
foul f. birbirine karışmak
foul f. birbirine girmek
foul f. (baca veya silah namlusu) tıkamak
foul f. (baca veya silah namlusu) kapatmak
foul s. çirkin
foul s. kokuşmuş
foul s. fena
foul s. hilekar
foul s. kurallara aykırı
foul s. murdar
foul s. kabaca
foul s. kirli
foul s. menfur
foul s. dolaşık
foul s. tıkanmış
foul s. ayıp
foul s. hilebaz
foul s. kaba
foul s. küfürlü
foul s. birbirine karışmış (ip vb)
foul s. tiksindirici
foul s. hain
foul s. karışmış
foul s. açık saçık
foul s. kötü
foul s. bozuk
foul s. (hava) kötü
foul s. dolaşmış
foul s. fırtınalı
foul s. fani
foul s. berbat kokan
foul s. kötü kokan
foul s. iğrenç kokulu
foul s. tıkalı
foul s. pisliğe bulanmış
foul s. kuralları ihlal eden
foul s. onursuz
foul s. alçak
foul s. haysiyetsiz
foul s. kuralları çiğneyen
foul s. kötü
foul s. korkunç
foul s. nahoş
foul s. rahatsız edici
foul s. irrite edici
foul s. üzücü
foul s. asabi
foul s. aksi
foul s. elverişsiz
foul s. olumsuz
foul s. bolca düzeltme yapılmış
foul s. hatalarla dolu
foul s. kirli
foul s. çamurlu
foul s. iğrenç
foul s. tiksindirici
foul s. ahlaksız
foul s. etik dışı
foul s. kötü
foul s. aşağılık
foul s. sağanak yağışlı
foul s. şiddetli
foul s. tehlikeli
foul s. tıkayıcı
foul s. engelleyici
foul s. ket vuran
foul s. şiddetli
foul s. sert
foul s. vahşi
foul s. çer çöp dolu
foul s. ıvır zıvır dolu
foul s. aşırı kirli
foul s. pasaklı
foul s. leş yiyen
foul s. kaba gıdalar tüketen
foul s. hain
foul s. tehlikeli
foul s. kalleş
foul s. dönek
foul s. güvenilmez
foul s. edepsiz
foul s. edebe aykırı
foul s. terbiyesiz
foul zf. çirkin biçimde
foul zf. adaletsiz bir şekilde
foul zf. adil olmayan bir şekilde
foul zf. faul bölgesine
foul zf. faul çizgisine doğru
foul zf. faul olarak
foul zf. hatalı bir şekilde
foul zf. ayıp ederek
Trade/Economic
foul s. kusurlu
Technical
foul i. pis su kanalı
foul f. dokunmak
foul f. çarpmak
foul f. midye bağlamak
Textile
foul i. hafif yünlü bir kumaş çeşidi
Automotive
foul i. faul
Marine
foul i. çaparız
foul i. oltanın takılması
foul i. yelkenlerin birbirine girmesi
foul f. (gemi gövdesini) yabancı maddelerle kaplamak
foul f. (tekne) ile çarpışmak
foul s. gambalı
foul s. (yosun, midye ile) sarılı
foul s. (yosun, midye ile) kabuk bağlamış
foul s. (demirleme yeri) tehlikeli
foul s. (demirleme yeri) çarpışma riski bulunan
foul s. (sığ su tabanı) çapa atılamayan
foul s. (sığ su tabanı) çapa tutmayan
Gastronomy
foul s. lezzetsiz
foul s. tadı kötü
foul s. (gıda) bozulmuş
foul s. (gıda) küflenmiş
foul s. berbat
foul s. tatsız
Zoology
foul i. ayak çürüğü hastalığı
foul i. nekrobasillozis
foul i. dana difterisi
Sport
foul i. faul
foul i. kural dışı hareket
foul f. (birine) faul yapmak
foul s. kural dışı
Basketball
foul i. serbest atış
foul i. faul atışı
foul f. basketbol maçında faul yapmak
Baseball
foul i. (beyzbolda) faul vuruşu
foul i. faul bölgesine düşen top
foul f. (topu) faul çizgisi dışına göndermek
foul f. topu faul çizgisi dışına atmak
foul s. faul çizgisinin dışında olan
foul zf. faul çizgisi dışına doğru
Printery
foul s. (prova) son değişiklikler yapılmadan çekilen
foul s. (prova) hatalı
foul s. (harf haznesi) hatalı karakterleri olan
Archaic
foul i. kirli şey
foul i. çamurlu şey
foul i. küflü şey
foul i. bozuk şey
foul i. hatalı şey
foul s. rengi atmış
foul s. solmuş
foul s. soluk
foul s. rengi değişmiş
foul s. (renk) canlılığını yitirmiş
Ornithology
foul f. (kuş) sıra dışı tüy rengi ile öne çıkmak
foul s. (tüy) farklı renkte
foul s. (tüy) istisnai renkte
foul s. (tüy) dikkat çekici renkte olan

"foul" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 327 sonuç

İngilizce Türkçe
General
foul play i. cinayet
foul air i. grizu
foul play i. suikast
foul smell i. ağır/kötü koku
foul breath i. ağız kokusu
foul up i. karışıklık
foul play i. hatalı oyun
foul odour i. rahatsız edici koku
foul play i. hainlik
foul play i. kurallara aykırı oyun
foul play i. faul
foul air i. bozuk hava
foul water i. pis su
foul water i. kirli su
foul air i. pis hava
a foul-weather friend i. kara gün dostu
being foul-mouthed i. küfürbazlık
foul-weather friend i. kara gün dostu
foul-air flue i. kirli hava kanalı
foul-weather friend i. kötü gün dostu
foul language i. küfürlü konuşma
foul-up i. gaf
foul-up i. aptalca hata
foul-up i. büyük hata
foul speech i. küfürlü konuşma
foul copy i. taslak
foul copy i. düzeltmeli nüsha
foul line i. bowling faul çizgisi
foul line i. (bowling oyununda) atıcının geçmemesi gereken çizgi
foul play i. kural ihlali
foul proof i. taslak
foul proof i. düzeltilmemiş nüsha
foul-up i. karışıklık
foul-up i. muğlaklık
foul-up i. bulanıklık
foul-up i. mekanik arıza
foul-up i. ölümcül hata
foul-up i. geri dönüşü olmayan hata
foul-up i. telafisi zor hata
foul-up i. beceriksiz kimse
foul-up i. iş bilmez kimse
foul-up i. acemi kimse
foul-up i. niteliksiz kimse
foul-up i. mekanik arıza
foul-up i. karışıklık
foul-up i. muğlaklık
foul-up i. keşmekeş
foul-up i. kaos
foul-up i. beceriksiz kimse
foul-up i. iş bilmez kimse
foul-up i. acemi kimse
foul-up i. niteliksiz kimse
foul up f. karıştırmak
foul up f. tıkanmak
foul up f. kirletmek
fall foul f. çatışmak
fall foul of f. ile çatışmak
commit a foul f. hata yapmak
foul up f. tıkamak
fall foul f. zıt düşmek
foul up f. dolaştırmak
play somebody foul f. hainlik etmek
fall foul f. ters düşmek
foul up f. bozmak
foul up f. rezil etmek
foul up f. karmakarışık olmak
fall foul of a rule f. kuralı çiğnemek
fall foul of the rule f. kuralı ihlal etmek
foul-spoken s. ağzı bozuk
foul-mouthed s. küfürbaz
foul-smelling s. leş gibi
foul-mouthed s. ağzı bozuk
foul-spoken s. küfürbaz
foul-smelling s. kötü kokulu
foul-smelling s. berbat kokan
foul-smelling s. iğrenç kokulu
foul-smelling s. kötü kokan
foul [dialect] [uk] s. soğuk
foul [dialect] [uk] s. mesafeli
foul [dialect] [uk] s. samimiyetsiz
foul [obsolete] s. biçimi bozulan
foul-tasting s. lezzetsiz
foul-tasting s. tadı kötü
foul-tasting s. tatsız
foul-tasting s. (tat) berbat
foul-tempered s. atarlı
foul-tempered s. sinirli
foul-tempered s. kızgın
foul-tempered s. tepesi atmış
foul-tempered s. huysuz
foul-tempered s. suratsız
foul-tempered s. somurtkan
Phrasals
foul out f. basketbolda faul hakkını doldurup oyundan atılmak
foul out f. basketbolda faul alanında dışarı çıkacak olan topa havada vurup rakip oyuncunun eline geçirmek
foul someone or something up f. birinin/bir şeyin düzenini bozmak
foul someone or something up f. birini/bir şeyi karmakarışık etmek
foul someone or something up f. birini/bir şeyi perişan etmek
foul up f. düşürmek
foul up f. çöktürmek
foul up f. batırmak
foul up f. alçaltmak
foul up f. çökeltmek
foul up f. kafası karışmak
foul up f. allak bullak olmak
foul up f. zorlanmak
foul up f. zora düşmek
Proverb
fair is foul, foul is fair! her hayırda bir şer, her şerde bir hayır vardır!
Colloquial
foul mouth i. küfürbaz kişi
foul mouth i. ağzı bozuk kişi
foul mouth i. küfürlü konuşan kişi
foul mouth i. ağzından küfür eksik olmayan kişi
foul mouth i. küfürlü konuşmayı alışkanlık haline getirmiş kişi
party foul i. terbiyesizlik
party foul i. ayıp
party foul i. kötü davranış
party foul i. çirkin davranış
party foul i. münasebetsizlik
party foul i. görgüsüzlük
party foul i. sosyal bir ortamda/toplum içerisinde kabul edilemez davranış
foul mood i. huysuzluk
foul mood i. sinirlilik
foul mood i. hırçınlık
foul ball i. faul vuruş
foul ball i. faul çizgisinin dışında vurulan top
foul-up i. dağınıklık
foul-up i. düzensizlik
foul-up i. curcuna
foul-up i. keşmekeş
foul up f. bozmak
foul up f. berbat etmek
foul up f. içine etmek
foul up f. perişan etmek
fall foul of f. biriyle/bir şeyle başı belaya girmek
fall foul of f. biriyle/bir şeyle başı derde girmek
fall foul of f. biriyle/bir şeyle ters düşmek
foul mouth s. küfürbaz
foul mouth s. ağzı bozuk
Idioms
foul play i. birisinin arkasından iş çevirme
foul play i. hainlik
foul play i. kalleşlik
make foul water f. sığ sularda yelken açmak
cry foul f. adaletsiz bi durum karşısında tepki göstermek
cry foul f. adaletsiz bir durum karşısında tepki göstermek
fall foul f. atışmak
foul up f. berbat etmek
fall foul of someone f. birisi ile ters düşmek
fall foul of f. başı derde girmek
fall foul of f. başı belaya girmek
fall foul of someone f. birisiyle ihtilafa düşmek
fall foul of someone f. birisi ile başı derde girmek
fall foul of something f. bir yasayı/kuralı çiğnemek
fall foul f. başı belaya girmek
foul out of something f. çok faul yaptığından dolayı oyundan atılmak
foul up f. çorba etmek
use foul language in front of the children f. çocukların önünde küfürlü konuşmak
foul up f. eline yüzüne bulaştırmak
play someone foul f. hainlik etmek
foul up f. içine etmek
fall foul f. kavga etmek
use foul language f. küfürlü/kaba konuşmak
foul one's own nest f. kendi kuyusunu kendi kazmak
foul one's own nest f. kendi kendinize zarar vermek
use foul language f. küfürlü konuşmak
use foul language f. küfür etmek
fall foul f. kapışmak
fall foul of f. ters düşmek
run foul of (someone or something) f. (biriyle/bir şeyle) ters düşmek
run foul of (someone or something) f. (biriyle/bir şeyle) zıt düşmek
run foul of (someone or something) f. (biriyle/bir şeyle) çatışmak
run foul of (someone or something) f. (biriyle/bir şeyle) anlaşmazlığa düşmek
run foul of (someone or something) f. (biriyle/bir şeyle) sorun yaşamak
run foul of (someone or something) f. (biriyle/bir şeyle) başı belaya girmek
run foul of (someone or something) f. (biriyle/bir şeyle) zorluk yaşamak
run foul of (someone or something) f. (biriyle/bir şeyle) arası açık olmak
run foul of (someone or something) f. (biriyle/bir şeyle) kavgalı olmak
run foul of (someone or something) f. (biriyle/bir şeyle) arası bozuk olmak
run foul of (someone or something) f. (biriyle/bir şeyle) anlaşmazlık içinde olmak
run foul of (someone or something) f. (biriyle/bir şeyle) karşıt görüşte olmak
run foul of f. ile ters düşmek
run foul of f. ile zıt düşmek
run foul of f. ile çatışmak
run foul of f. ile anlaşmazlığa düşmek
run foul of f. ile sorun yaşamak
run foul of f. ile başı belaya girmek
run foul of f. ile zorluk yaşamak
run foul of f. ile arası açık olmak
run foul of f. ile kavgalı olmak
run foul of f. ile arası bozuk olmak
run foul of f. ile anlaşmazlık içinde olmak
run foul of f. ile karşıt görüşte olmak
fall foul of (someone or something) f. (biriyle/bir şeyle) ters düşmek
fall foul of (someone or something) f. (biriyle/bir şeyle) çatışmak
fall foul of (someone or something) f. (biriyle/bir şeyle) zıt düşmek
fall foul of (someone or something) f. (biriyle/bir şeyle) sorun yaşamak
foul one's nest f. kendi kendine zarar vermek
foul one's nest f. kendi kuyusunu kazmak
foul one's nest f. kendi yuvasını yıkmak
foul one's own nest f. kendi kendine zarar vermek
foul one's own nest f. kendi kuyusunu kazmak
foul one's own nest f. kendi yuvasını yıkmak
foul own nest f. kendi kendine zarar vermek
foul own nest f. kendi kuyusunu kazmak
foul own nest f. kendi yuvasını yıkmak
foul your own nest f. kendi kendine zarar vermek
foul your own nest f. kendi kuyusunu kazmak
foul your own nest f. kendi yuvasını yıkmak
no harm no foul expr. ciddi bir zarar yoksa sorun da yoktur
by fair means or foul expr. her ne pahasına olursa olsun
by fair means or foul expr. her yolu deneyerek
a fair face may hide a foul heart expr. görünüşe aldanmamalı
by fair means or foul expr. hangi araçla olursa olsun
by fair means or foul expr. ne yapıp edip
by fair means or foul expr. ne pahasına olursa olsun
by fair means or foul expr. nasıl olursa olsun
by fair means or foul expr. öyle ya da böyle
no harm, no foul expr. zararı yok, bir şey olmadı
nhnf (no harm, no foul) expr. bir şey olmadı
nhnf (no harm, no foul) expr. ciddi bir zarar yoksa sorun da yoktur
Trade/Economic
foul bill of lading i. kusurlu konşimento
foul bill i. özürlü sağlık patentası
foul bill of lading i. rezerveli konişmento
foul bill of lading i. rezerveli konşimento
Law
foul bill of lading i. hasarlı yüklenen yükü belirten konşimento
foul bill of lading i. kirli konşimento
Technical
protection against foul weather i. kötü hava şartlarına karşı koruma
foul weather i. kötü hava şartları
foul weather i. kötü hava koşulları
foul gas collecting system i. uçucu toplama dizgesi
Textile
foul-weather gear i. koruyucu kıyafet
foul-weather gear i. kötü havalara karşı giyilen kıyafet
Railway
foul ballast i. bozuk balast
Marine
foul bill of health i. bozuk sağlık raporu
foul anchor i. çaprazlı demir
foul berth i. tehlikeli liman
foul anchor i. ipi dolanmış çapa
foul anchor i. takılmış çapa
foul anchor i. bir diğerine dolanmış çapa
foul anchor i. gövdesinde kablo dolama yeri olan özel çapa
foul hawse i. ısparmaça
foul hawse i. halat dolaşması
foul hawse i. zincirlerin birbirine dolanması
fall foul of f. (gemi ile) çarpışmak
fall foul of f. dolanmak
fall foul of f. saldırmak
fall foul of f. üzerine saldırı düzenlemek
fall foul f. çarpışmak (gemi)
fall foul of (something) [obsolete] f. (gemi) yandan çarpmak
Medical
foul breath i. ağız kokusu
foul breath i. nefes kokusu
Zoology
american foul brood i. amerikan yavru çürüklüğü
foul marten i. kokarca
foul marten i. feret
Apiculture
american foul brood i. amerikan yavru çürüklüğü
european foul brood i. avrupa yavru çürüklüğü
para foul brood i. avrupa yavru çürüklüğünün bir türü
foul brood i. yavru çürüklüğü
Sport
foul shot i. faul atışı
foul rules i. faul kuralları
foul throw i. geçersiz atış
foul line i. faul çizgisi
offensive foul i. hücum faul
unintentional foul i. kasıtsız faul
major foul i. kasti faul
major foul i. kasıtlı faul
intentional foul i. kasıtlı faul
foul blow i. kurallara aykırı olarak yapılan vuruş
back court foul i. savunma alanında yapılan faul
unsportsmanlike foul i. sportmenliğe aykırı faul
team foul i. takım faulü
technique foul i. teknik faul
foul ball i. faul çizgisi dışına giden top
foul play i. oyun kurallarına aykırı davranış
commit an off-the-ball foul f. topsuz alanda faul yapmak
foul out f. faul limitini doldurup oyundan atılmak
Basketball
technical foul i. sportmenlik dışı davranıştan veya oyunun gecikmesinden ötürü verilen, genellikle fiziksel temas içermeyen faul
basket-plus-foul i. basket faul
foul trouble i. diskalifiye olmaya yaklaşan ve bu yüzden daha dikkatli oynaması gereken oyuncu
disqualifying foul i. diskalifiye edici faul
free foul i. faul yapılanın avantajının kaybolmaması nedeniyle çalınmayan faul avantaj kuralı
offensive foul i. hücum faul
player-control foul i. hücumdayken yapılan faul
double foul i. iki rakip oyuncunun aynı zaman diliminde karşılıklı faul yapması
two-shot foul i. ikilik
pushing foul i. iterek yapılan faul
foul shot i. serbest atış
flagrant foul i. sportmenlik dışı faul
personal foul i. şahsi faul
unsportsmanlike foul i. sportmenlik dışı faul
technical foul i. teknik faul
off-the-ball offensive foul i. topsuz alanda hücum faul
dead-ball foul i. top oyunda değilken yapılan faul
off-the-ball foul i. topsuz alanda yapılan faul
loose-ball foul i. top hiçbir takımın kontrolünde değilken yapılan faul
team foul i. takım faulü
flagrant foul i. oyuncunun rakibiyle gereksiz veya aşırı temas kurması sebebiyle verilen faul
foul line i. serbest atış çizgisi
foul out i. faul hakkını doldurarak oyundan alınma
foul shot i. serbest atıştan alınan puan
foul shot i. serbest atış sayısı
Football
deliberate foul i. kasten faul
deliberate foul i. kasti faul
intentional foul i. kasten faul
intentional foul i. kasti faul
deliberate foul i. kasıtlı faul
intentional foul i. kasıtlı faul
foul by holding i. rakip futbolcuya sarılmak suretiyle yapılan faul
Baseball
foul ball i. faul topu
foul ball lines i. faul çizgileri
foul ball lines i. kaleden başlayarak saha çevresine uzanan çizgiler
foul line i. kaleden başlayarak sahanın dış çevresine uzanan çizgi
foul out i. topu faul çizgisi dışına gönderme
foul out i. faul çizgisi dışına yapılan atış
foul strike i. faul çizgisine gönderilen ıska atış
foul tip i. sopa ile sektirilen top
foul tip i. tutucu tarafından karşılanan ıska atış
foul tip i. hatalı vuruş
foul out f. topu faul çizgisi dışına göndermek
Archaic
fall foul f. saldırmak
Slang
foul ball i. beceriksiz kimse
foul ball i. şanssız kimse
foul ball i. talihsiz kimse
foul ball i. niteliksiz kimse
foul up f. berbat etmek
foul up f. eline yüzüne bulaştırmak
foul up f. içine etmek
use foul language f. küfretmek
use foul language f. sövmek