çıkan - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

çıkan



"çıkan" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 16 sonuç

Türkçe İngilizce
General
çıkan escaper i.
çıkan output i.
çıkan emanating s.
çıkan outgoing s.
çıkan rising s.
çıkan emergent s.
çıkan going out s.
çıkan resultant s.
çıkan exiting s.
çıkan highering s.
çıkan of ed.
Technical
çıkan output i.
Food Engineering
çıkan output i.
Math
çıkan subtrahend i.
Biochemistry
çıkan ascending s.
Military
çıkan jessant s.

"çıkan" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
öne çıkan prominent s.
gece ortaya çıkan nocturnal s.
General
balayına çıkan honeymooner i.
turneye çıkan oyuncu barnstormer i.
güneş fırtınaları sonucu ortaya çıkan görsel olgu aurora borealis i.
ökalüptüsten çıkan yağ eucalyptole i.
şekerciboyasının yeni çıkan yaprakları poke i.
düşünce hayatında ortaya çıkan yeni akım current i.
geceleri çıkan solucan nightcrawler i.
hasattan sonra çıkan otlar aftermath i.
arka çıkan kimse backer i.
uzun yürüyüşe çıkan kimse hiker i.
karşı çıkan encounterer i.
gelenek veya kurumlara karşı çıkan kimse iconoclast i.
ökalüptüsten çıkan yağ eucalyptols i.
arka çıkan kimse sponsor i.
kazançlı çıkan kimse gainer i.
üç ayda bir çıkan dergi quarterly i.
iki sert yüzün birbirine sürtünmesinden çıkan ses crepitation i.
bir bitkiden çıkan yapraklar growth i.
bir kuluçkada çıkan yavrular brood i.
kamuya ait su kaynaklarına flüor eklenmesine karşı çıkan kimse antifluoridationist i.
fazla miktarda glikojen depolanması şeklinde ortaya çıkan metabolik bir hastalık glycogenesis i.
genizden çıkan ses twang i.
arka çıkan kimse push i.
lenf dokularının genişlemesiyle çıkan koşullar lymphomatoses i.
yumurtadan çıkan hayvanlar hatching i.
karşı çıkan exceptor i.
daha sonradan ortaya çıkan etki aftereffect i.
çıkan şey emanation i.
belirli aralıklarla çıkan gazete newsletter i.
haftada iki defa çıkan (yayın) semiweekly i.
kuzey atlantik'te çıkan oldukça değerli bir deniz balığı saithe i.
aynı kuluçkadan çıkan yavruların tümü covey i.
çürüğe çıkan kimse reject i.
bağlandığı yerde aşağı yukarı inip çıkan düğüm slipknot i.
sık aralıklarla çıkan duman veya buhar kümelerinden biri puff i.
kuluçkadan bir defada çıkan civcivler clutch i.
karşı çıkan antagonist i.
çıkan şey ejection i.
arka çıkan kimse supporter i.
geceleri ortaya çıkan bir güve türü noctuid i.
karşı çıkan gainsayer i.
belirli aralıklarla çıkan haber gazetesi newsletters i.
ağızda çıkan küçük yara canker sore i.
karşı çıkan naysayer i.
ağızdan dışarı doğru çıkan büyük diş buckteeth i.
bir anda ortaya çıkan tehdit immediate threat i.
kontrolden çıkan at bolter i.
tohumdan çıkan ilk yaprak cotyledon i.
sosyeteye ilk kez çıkan genç kız debutante i.
yumurtadan çıkan hayvanlar hatch i.
ortaya çıkan gelişmeler the emerging developments i.
anayola çıkan veya anayoldan ayrılan yol side-road i.
yumurtadan çıkan yavrular hatching i.
sosyeteye ilk defa çıkan kız debutante i.
çıkan kavga fight broke out i.
aniden çıkan olay emergency i.
spor sanat camiasından öne çıkan isimler prominent figures in sports and art i.
spor sanat camiasından öne çıkan isimler prominent names in sports and art i.
içinden dilek çıkan uzak doğu kurabiyesi fortune-cookie i.
limon kabuğunun rendesinden çıkan parçacıklar lemon zest i.
değişime karşı çıkan aginner i.
içinden fal çıkan kurabiyeler fortune cookies i.
beklenmedik işler veya sorunlarla başa çıkan disturbance handler i.
mera/otlak/yayla vb yerlerde yerden çıkan (temiz) su kaynağı pasture spring i.
konser öncesi ana grup öncesi çıkan grup opening act (us) i.
konser öncesi ana grup öncesi çıkan grup warm-up act (us) i.
ortaya çıkan bilgi revealed knowledge i.
film sonunda çıkan yazılar the credits at the end of a movie i.
seçim gezisine çıkan politikacı barnstormer i.
vaftize karşı çıkan kimse anabaptist i.
vaftize karşı çıkan mezhep anabaptism i.
iki ayda bir çıkan dergi bimonthly i.
karşı çıkan kişi deprecator i.
vaftize karşı çıkan kimse dipper i.
açığa çıkan şey disclosure i.
atın ayaklarını sert zemine vurduğunda çıkan ses clumping i.
atın ayaklarını sert zemine vurduğunda çıkan ses clunking i.
atın ayaklarını sert zemine vurduğunda çıkan ses clip-clop i.
atın ayaklarını sert zemine vurduğunda çıkan ses clop i.
atın ayaklarını sert zemine vurduğunda çıkan ses clippety-clop i.
atın ayaklarını sert zemine vurduğunda çıkan ses clopping i.
haftada iki defa çıkan (yayın) semi-weekly i.
deliklerden çıkan nesneleri bir çekiç yardımıyla vurarak puan kazanmaya dayalı oyun whac-a-mole i.
ortaya çıkan ışık emerging light i.
bir kart çekip çıkan kelimeyi aynı gruptaki oyunculara çizerek anlatmaya çalıştığınız bir oyun pictionary i.
son çıkan brand new i.
ortaya çıkan yeni özellikler emergent properties i.
en çok öne çıkan ürün tentpole i.
milattan önce 2. yüzyılda ortaya çıkan bir yahudi mezhebi pharisaism i.
yelkenin sarkan veya dışa çıkan kısmı bag i.
paf takımından profesyonel takıma çıkan oyuncu call-up i.
genç takımından profesyonel takıma çıkan oyuncu call-up i.
sefere çıkan campaigner i.
hesap yapıldıktan sonra ortaya çıkan masraflar back charges i.
karşı çıkan kimse aginner i.
küçük nesneler içeren torbadan çıkan tıkırtı rattlebag i.
sigara ya da sakız kutularından çıkan kartlardan koleksiyon yapan kişi cartophilist i.
sigara ya da sakız kutularından çıkan kartlardan koleksiyon yapma cartophily i.
şişleri kenardan dışarı çıkan tekerlek catharine wheel i.
kartlardan veya kağıttan dışarı çıkan delik chad i.
ağız dolusu ısırıkla çıkan ses champ i.
arka çıkan kimse backstop i.
yeni çıkan şey novity i.
kendiliğinden ortaya çıkan duygular nature i.
1970'lerde ortaya çıkan manevi ve bilinç arttırıcı akımlar bütünü new age i.
önüne çıkan ilk kişi the next man i.
göğüsten çıkan süt titty [dialect] i.
ortaya çıkan kimse emergent i.
aniden çıkan olay emergent [obsolete] i.
ortaya çıkan kişi emergent i.
sonradan ortaya çıkan aksaklık joker i.
dar eteğin arkasındaki etek ucu çizgisine kadar çıkan plikaşe kick pleat i.
av köpeğiyle ava çıkan kimse beagler i.
karşı çıkan kimse exceptioner i.
ana konvoya katılmak üzere yola çıkan küçük konvoy joiner convoy i.
en son çıkan şey last word i.
son çıkan yenilikler latest i.
en son çıkan haberler latest i.
randevuya çıkan bir kadının üzerinde taşıdığı, partneri ile kavga etmeleri durumunda eve dönmesine yetecek kadar yol parası mad money i.
bir kimsenin karşısına çıkan en büyük fırsat main chance i.
1980'lerde ortaya çıkan bir dans stili vogueing i.
afrika'da ortaya çıkan atalara tapınma biçiminde bir din voudouism i.
afrika'da ortaya çıkan atalara tapınma biçiminde bir din vodun i.
safariye çıkan kimse safarist i.
1920'li yıllarda abd'de ortaya çıkan bir dans black bottom i.
korna veya ıslıktan tek seferde çıkan ses blast i.
tetkik gezisine çıkan kimse junketeer i.
kitap sayfalarından çıkan etiket veya hatırlatma kağıdı ledgit i.
suni sinekten çıkan horoz tüyleri hackle i.
baskın çıkan kimse queller i.
aniden ağızdan çıkan bir ifade blirt [scotland] i.
aniden ağızdan çıkan bir ifade blurt i.
belirli dönemlerde yeniden ortaya çıkan şey hardy perennial i.
belirli bir uyaran sonucu ortaya çıkan engramların oluşturduğu şablon meaning i.
zihnin çabukluğu ve dikkati ile ortaya çıkan zeka mental dexterity i.
belirli türden fikir veya faaliyetler konusunda öne çıkan kimse merchant i.
ingiltere kilisesi'ndeki wesleyan dirilişiyle ortaya çıkan mezheplerden birinin üyesi methodist i.
yoklamada çıkan kişi sayısı head count i.
dik bir tepeye çıkan yol borstal [dialect] [uk] i.
dik bir tepeye çıkan yol borstall [dialect] [uk] i.
ana tomurcuktan çıkan küçük tomurcuk budlet i.
toplum kurallarına karşı çıkan genç hippie i.
toplum kurallarına karşı çıkan genç hippy i.
yangın veya rüzgar hasarından sağ çıkan ağaç holdover i.
izne çıkan kimse holidaymaker i.
izne çıkan kimse holiday-maker i.
ateşli silahtan çıkan sesin bir kısmını azaltmak için kullanılan bir cihaz moderator i.
çamur volkanından çıkan çamur püskürmesi mudflow i.
çamur kaynağından çıkan çamur püskürmesi mudflow i.
iki farklı basıma ait kalıptan çıkan madeni para mule i.
iki farklı basıma ait kalıptan çıkan jeton mule i.
kamusal anlaşmazlıklarda rakip cenaha karşı çıkan kimse gladiator i.
ses organlarının pozisyon değiştirmesi sırasında çıkan önemsiz ses glide i.
erkeklerde yüzün yan ve kulakların ön kısmında çıkan sakallar mutton chop i.
bazı yerleşik politikalara karşı çıkan kimse objector i.
(yüz kasılması sonucu ortaya çıkan) alaycı yüz ifadesi rictus i.
(kasılma sonucu ortaya çıkan) açıklık rictus i.
aniden çıkan gürültülü ses claik [scotland] i.
m.s. 1346'da ortaya çıkan bir kıyafet süslemesi dagges i.
sahneye ilk kez çıkan kimse debutant i.
bir şey eridiğinde ortaya çıkan madde deliquescence i.
bir şey çözündüğünde ortaya çıkan madde deliquescence i.
bir şey sıvılaştığında ortaya çıkan madde deliquescence i.
kurt ve köpeğin çiftleşmesi sonucu ortaya çıkan yavru demiwolf i.
varsayımsal veya mevcut verilerle yapılan hızlı akıl yürütme sonucu ortaya çıkan ispat demonstration i.
yola çıkan kimse departee i.
aniden ortaya çıkan bir şey dalga gust i.
birden fazla biçimde ortaya çıkan organizma, halk hikayesi gibi oluşumlara verilen ad multiform i.
öne çıkan kimse oner i.
öne çıkan şey oner i.
karşı çıkan kimse opposer i.
satışa sunulan veya dağıtıma çıkan basılı bir malzemenin sayısı (dergi, gazete) opus i.
turneye çıkan dj road show i.
turneye çıkan müzisyen road show i.
turneye çıkan sanatçı road show i.
turneye çıkan şarkıcı road show i.
turneye çıkan dj roadshow i.
turneye çıkan müzisyen roadshow i.
turneye çıkan sanatçı roadshow i.
turneye çıkan şarkıcı roadshow i.
ortaya çıkan etki rub-off i.
ihmal sonucu ortaya çıkan olumsuz etki rust i.
can çekişirken çıkan hırıltı ruttle [dialect] [uk] i.
öne çıkan özellik impress i.
karşı çıkan kimse impugner i.
(kötü veya zor bir şeye ait) öne çıkan örnek devil i.
kültürel sınırlamaların önemsenmemesi sonucu ortaya çıkan serbest davranış disinhibition i.
baskın siyasi ve sosyal değerlere karşı çıkan kimse dissidents i.
(aynı arkadaş grubu arasında çıkan) tartışma in-fighting i.
yıldız etkisinde ortaya çıkan mizaç influence [obsolete] i.
öne çıkan özellik distinctive feature i.
başarı, zenginlik, nüfuz gibi özellikler ile öne çıkan üçgenimsi bölge golden triangle i.
şişeden çıkan tıpa sesi cloop i.
şişeden çıkan tıpa sesi clunk [dialect] i.
türünün öne çıkan örneği doyen i.
gelişigüzel ortaya çıkan önemsiz şey dribble i.
çok sayıda çizgi ile ortaya çıkan şekil polygram i.
ilk olarak on altıncı yüzyılda ortaya çıkan bir maya destanı popol vuh i.
konser öncesi ana grup öncesi çıkan grup supporting act [uk] i.
yangın veya rüzgar hasarından sağ çıkan ağaç holdover i.
kuluçkadan çıkan civcivler cletch i.
tavırla ortaya çıkan saygınlık consequence i.
(iki bitişik duvardaki pencereler gibi) karşılıklı durmayan kaynaklardan çıkan ışık crosslight i.
arka çıkan kimse favorite [obsolete] i.
arka çıkan kimse favourite [obsolete] i.
öne çıkan dergi makalesi feature article i.
on dokuzuncu yüzyılın ortasında ispanya'da ortaya çıkan bir mimari tarzı isabellino style i.
dışarı çıkan şey issue i.
yeni çıkan kuş tüyleri pen i.
tümseklerden geçilirken çıkan ses pounding i.
öne çıkan şey salience i.
öne çıkan şey saliency i.
gemi pompasından çıkan tüp veya oluk dale i.
türünün öne çıkan örneği deuce i.
arkeolojik kazılarda çıkan hayvan kalıntılarını inceleyen bilim dalı archaeozoology i.
arkeolojik kazılarda çıkan hayvan kalıntılarını inceleyen bilim dalı zooarchaeology i.
arkeolojik kazılarda çıkan hayvan kalıntılarını inceleyen bilim dalı zooarcheology i.
arkeolojik kazılarda çıkan hayvan kalıntılarını inceleyen bilim dalı faunal analysis i.
karşı çıkan kimse contradicter i.
karşı çıkan kimse contradictor i.
randevuya çıkan kimse dater i.
karşı çıkan kimse disagreer i.
karşı çıkan kimse disavower i.
içi çift çıkan yemiş ile oynanan lades oyununda verilen hediye fillipeen i.
saldırı sonucu çıkan yangın fire storm i.
mesleğinde öne çıkan adam first gentleman i.
alanında öne çıkan kadın first lady i.
inip çıkan parça flail [obsolete] i.
en çok öne çıkan konum forefront i.
öne çıkan konum foreground i.
gülünce ortaya çıkan çukurlara verilen ad gelasin i.
ortaya çıkan durum ordination i.
dışarı çıkan şey outgo i.
dışarı çıkan kimse outgoer i.
çıkan kimse outgoer i.
evden çıkan kiracı outgoer i.
dışarı çıkan şey outgoing i.
menzili keşfe çıkan kovboy outrider i.
dışarı çıkan şey outthrust i.
bölünme ile ortaya çıkan şey partage i.
dil kökü ile boğaz bölümünden çıkan ses pharyngeal i.
dıştan açığa çıkan iç karakter physiognomy i.
derisidikenlilerde ilk çıkan plaka primary i.
barutlu silahın patlaması sonucu silahtan çıkan duman pluff i.
sosyeteye ilk kez çıkan genç kız presentee i.
kazıma sonucu ortaya çıkan şey scarification i.
metal kesme sırasında ortaya çıkan metal tozu scissil i.
kabul görmüş uygulamalara karşı çıkan kimse scofflaw i.
(yeteneksiz yazar elinden çıkan) kötü eser scribblement i.
acele hareketten çıkan gürültü scurry i.
düz çizgiden çıkan alan set i.
printerdan çıkan veri printout i.
iki haftada bir çıkan yayın fortnightly i.
öne çıkan kimse snifter [australia] i.
socinus önderliğinde polonya'da ortaya çıkan akılcı öğretiler bütünü socinianism i.
geleneklere karşı çıkan kimse solecist i.
çürüme ile açığa çıkan ürünler putrilage i.
burnu çekerken çıkan ses snuffle i.
ıslanmış botla yürürken çıkan ses squash i.
(sulu veya çamurlu bir yerde yürürken çıkan) şlap sesi squash i.
(sulu veya çamurlu bir yerde yürürken çıkan) vıç vıç sesi squash i.
çamur benzeri maddelere basarken çıkan ses squelch i.
çamur benzeri maddelere basarken çıkan ses squidge i.
(yürürken çıkan) vıç vıç ses squish i.
kalıpların dışına çıkan kimse standout i.
aniden çıkan ses start i.
(gelişimin bozulması ile ortaya çıkan) şekil bozukluğu stasimorphy i.
yoldan çıkan kimse strayer i.
yün yıkanırken ortaya çıkan sabunsu atık su sud i.
öne çıkan kimse surpasser i.
önceden ayrı durumdaki elementlerin birleşimi sonucu ortaya çıkan ürün symphyogenesis i.
yeni çıkan grupları desteklemek promote up-and-coming bands f.
motorlu testerenin ağzından çıkan keresteyi yönlendirmek tail out f.
öne çıkan olmak highlight f.
kazı veya maden kazısı sırasında çıkan (yumuşak toprak, killi toprak, çakıl, taş) malzemeyi temizlemek muck f.
(kontrolden çıkan yangını) söndürmeye çalışmak fight f.
karşı çıkan opposed s.
gelenek veya kurumlara karşı çıkan iconoclastic s.
boşa çıkan frustrated s.
sahip çıkan possessive s.
karşı çıkan exceptive s.
sesi hep çıkan vocal s.
ortaya çıkan emergent s.
öne çıkan featured s.
meydana çıkan arisen s.
ortaya çıkan generated s.
yazın çıkan aestival s.
inanç öğretilerinden çıkan dogmatic s.
dışarı çıkan protrusive s.
meydana çıkan emergent s.
yazın çıkan estival s.
yoldan çıkan astray s.
inip çıkan swinging s.
yerleşmiş geleneklere karşı çıkan iconoclastic s.
üç ayda bir çıkan trimonthly s.
inip çıkan undulant s.
sahip çıkan protective s.
sonucunda ortaya çıkan resultant  s.
yukarı çıkan ascending s.
sahip çıkan proprietary s.
karşı çıkan antagonistic s.
-den çıkan resultant s.
cepten çıkan out-of-pocket s.
sonradan ortaya çıkan subsequent s.
yeni ortaya çıkan of recent vintage s.
yeni çıkan up and coming s.
ingiliz kilisesine karşı çıkan recusant s.
yavaş ilerleyen/gerçekleşen/ortaya çıkan slow-to-materialize s.
rahiplerin politikaya karışmasına karşı çıkan anticlerical s.
karşı çıkan deprecatory s.
şiddetle karşı çıkan damning s.
alaca karanlıkta çıkan crepuscular s.
öne çıkan outstanding s.
ön plana çıkan prominent s.
son çıkan latest s.
kazara açığa çıkan/açığa çıkmış released accidentally s.
sesi çıkan self-assertive s.
sonradan ortaya çıkan acolouthic s.
sonradan ortaya çıkan acoluthic s.
bilimsel ve endüstriyel gelişim sonucu ortaya çıkan technological s.
sigara ya da sakız kutularından çıkan kartlardan koleksiyon yapan cartophilic s.
sigara ya da sakız kutularından çıkan kartlardan koleksiyon yapma ile ilgili cartophilic s.
karşı çıkan recusative s.
iki katına çıkan reduplicate s.
cehennemde ortaya çıkan hell-born s.
geceleri ortaya çıkan night s.
son dönemde ortaya çıkan şey anlamındaki, şaka yollu veya aşağılayıcı sıfat nouveau s.
son dönemde ortaya çıkan şey anlamındaki, şaka yollu veya aşağılayıcı sıfat nouveaux s.
1970'lerde ortaya çıkan manevi ve bilinç arttırıcı akımlar bütününe ait veya ilgili new age s.
ortaya çıkan generate s.
öne çıkan salient s.
öne çıkan up-front s.
arka çıkan uppropping s.
karşı çıkan exceptant s.
ortaya çıkan exurgent s.
üç ayda iki kez çıkan biquarterly s.
iki haftada bir çıkan bi-weekly s.
haftada iki kez çıkan bi-weekly s.
(istihbarat operasyonlarında) ana kaynaktan farklı bir yerden çıkan black s.
dışarı çıkan jutting s.
cehennemden çıkan hellborn s.
cehennemde ortaya çıkan hellborn s.
yükseğe çıkan highflying s.
yükseğe çıkan high-flying s.
ayak bileğinin üstüne kadar çıkan hightop s.
ayak bileğinin üstüne çıkan high-top s.
insanlara karşı duyulan nefret veya iğrenme duygusu ile öne çıkan misanthropic s.
insanlara karşı duyulan nefret veya iğrenme duygusu ile öne çıkan misanthropical s.
üstün kalitesi ile öne çıkan monumental s.
dinden çıkan renunciatory s.
öne çıkan lustrous s.
öne çıkan burning s.
şiddetle karşı çıkan loath (to) s.
öne çıkan goggled s.
tarihi bağlantılar ile öne çıkan classical s.
yazınsal eser ile öne çıkan classical s.
şam'dan çıkan damask s.
öne çıkan heavy-duty s.
öne çıkan stili olan idiomatic s.
yola çıkan off s.
her an her yerden çıkan omnivagant s.
aşırı planlama sonucu ortaya çıkan overplanned s.
denizaşırı ülkelerde ortaya çıkan overseas s.
referans çizgisinden çapraz olarak çıkan diagonal s.
ortaya çıkan ingenerate [obsolete] s.
uykusuzluk döneminde ortaya çıkan insomniac s.
öne çıkan distinct [obsolete] s.
öne çıkan distingué s.
öne çıkan distinguishable [obsolete] s.
ölmeden biraz önce ortaya çıkan dying s.
sivil toplumdan çıkan civilian s.
abartılı komediyle öne çıkan custard-pie s.
(uzunluk) öne çıkan dominating s.
istek sonucu ortaya çıkan fanatic s.
(yaprak) bir noktadan çıkan lobları olan palmated s.
lobları bir noktadan çıkan palmately-lobed s.
bir noktadan çıkan lobları olan palm-shaped s.
pasifizm ile öne çıkan pacifist s.
barışseverlik ile öne çıkan pacifist s.
farklı yerlerden çıkan polygenetic s.
farklı zamanlarda çıkan polygenetic s.
mantıklı çıkarımla ortaya çıkan consequent s.
pencere ile öne çıkan fenestrate s.
pencere ile öne çıkan fenestrated s.
bir şeyin kendi içinde ortaya çıkan internal s.
duyu organı içinde ortaya çıkan internal s.
aniden başka bir şeyin ortasına çıkan bir şeyle ilgili intersilient s.
sabit hacimde ortaya çıkan isometric s.
sabit hacimde ortaya çıkan isometrical s.
(bir yerden, kaynaktan) çıkan issuant s.
panik ile öne çıkan panicky s.
adı çıkan pegged s.
pozitivizm ile öne çıkan positivist s.
öne çıkan saliant s.
mevcut görüşe karşı çıkan contrarian s.
gerçeklere karşı çıkan (hipotez) contrary to fact s.
korolla üzerinde çıkan corolline s.
taç yaprak üzerinde çıkan corolline s.
karşı çıkan disagreeable [obsolete] s.
hızlı ışık ve renk değişikliği ile öne çıkan phantasmagorian s.
rüyaya benzer flu görüntü ile öne çıkan phantasmagorian s.
gerçeklik ve hayal arası görüntü geçişi ile öne çıkan phantasmagorian s.
hızlı ışık ve renk değişikliği ile öne çıkan phantasmagoric s.
üst üste binmiş görüntü ile öne çıkan phantasmagorical s.
hızlı ışık ve renk değişikliği ile öne çıkan phantasmagorical s.
öne çıkan precise s.
tadı akşam yemeği öncesinde çıkan predinner s.
minbere çıkan pulpited s.
minbere çıkan pulpitical s.
kendi içinde ortaya çıkan self-born s.
(bir şeyin) önceki halinden çıkan self-born s.
uzun sözcükler ile öne çıkan sesquipedalian s.
açıklık ile öne çıkan shirt-sleeve s.
açıklık ile öne çıkan shirt-sleeves s.
açıklık ile öne çıkan shirt-sleeved s.
alışılmışın dışına çıkan fresh s.
gerçek hayattan alınmış kesitler ile öne çıkan slice-of-life s.
üretim ile öne çıkan smokestack s.
ağır sanayi ile öne çıkan smokestack s.
çok uluslu bir topluluk olarak öne çıkan society s.
fransa'da 19. yüzyılın sonlarında ortaya çıkan mimari tarza ait veya ilgili beaux arts s.
karşı çıkan protest s.
başka bir mineralin beklendiği yerde çıkan proxy s.
öne çıkan spotted s.
seremoni ile öne çıkan state s.
hapşırma ile öne çıkan sternutative s.
satırlar ile öne çıkan stichometric s.
satırlar ile öne çıkan stichometrical s.
tüyleri yeni çıkan stipulate s.
tüyleri yeni çıkan stipuled s.
caddeye çıkan street s.
sokağa çıkan streetward s.
ansızın ortaya çıkan subitaneous s.
ansızın ortaya çıkan subitany s.
bir şeyin altından çıkan subnascent s.
rüzgar ile ortaya çıkan subventaneous s.
arka çıkan subventitious s.
(kilise müziğinde) oktavın dışına çıkan superfluous s.
(çanak) yumurtalıktan çıkan superior s.
baskın çıkan superordinate s.
simbiyoz olarak öne çıkan symbiotical s.
ortak yaşam ile öne çıkan symbiotical s.
sembol kullanımı ile öne çıkan symbological s.
semboloji ile öne çıkan symbological s.
semboller ile öne çıkan symbological s.
aynılaşma ile öne çıkan syncretistical s.
bağdaştırmacılık ile öne çıkan syncretistical s.
seçmecilik ile öne çıkan syncretistical s.
eş anlamlılar ile öne çıkan synonymic s.
anlamdaşlar ile öne çıkan synonymic s.
eş anlamlılar ile öne çıkan synonymical s.
anlamdaşlar ile öne çıkan synonymical s.
bütüncül bakış açısı ile öne çıkan synoptic s.
bütüncül bakış açısı ile öne çıkan synoptical s.
yaygın geleneklere karşı çıkan iconoclastic s.
öne çıkan standout s.
(asıl performansa göre) önde çıkan warm-up s.
genizden çıkan ses gibi twangily zf.
engel olarak karşısına çıkan in someone's way zf.
'-den çıkan of ed.
(bir şeyden) çıkan off ed.
kimin elinden çıkan whose zm.
(sirk çalışanları ile izleyiciler arasında çıkan kavgada) diğer sirk çalışanlarını kavgaya çağırmak için sirk görevlilerin söylediği söz hey rube ünl.
(makas açıp kapatırken çıkan ses) şıt şıt snip ünl.
… içinde ortaya çıkan anlamına gelen ön ek idio- ök.
-den çıkan anlamı veren son ek -genous snk.
karlı bir yere bakma sonucu ortaya çıkan göz kamaşması snow-blindness i.
Phrasals
fermentasyon sürecinde şarabın yüzeyine çıkan tabakayı şaraba basmak punch down f.
dışarı çıkan birini takip etmek follow out f.
dışarı çıkan birinin arkasından gitmek follow out f.
dışarı çıkan (birini/bir şeyi) takip etmek follow someone or something out f.
dışarı çıkan (birinin/bir şeyin) arkasından gitmek follow someone or something out f.
Phrases
kalabalık bir gruptan/komiteden çıkan karar bir şeye benzemez a camel is a horse designed by a committee expr.
Proverb
her kafadan bir ses çıkan kalabalık bir grubun yaptığı işten hayır gelmez a camel is a horse designed by a committee
yoluna çıkan her şeyden istifade etmesini bilmelisin all is fish that comes to his net
Colloquial
satın alınıp bozuk çıkan şey a lemon i.
satın alınıp bozuk çıkan şey a real lemon i.
zorlayan, ağzından girip burnundan çıkan kişi arm-twister i.
her şeye karşı çıkan çocuk/adam/kişi but-boy i.
yorgunluk ve uyku eksikliğine bağlı olarak ortaya çıkan göz altı lekeleri coon eye i.
yorgunluk ve uyku eksikliğine bağlı olarak ortaya çıkan göz altı lekeleri coon eyes i.
kendinden yaşça bir hayli küçük birisiyle çıkan cradle-robber i.
kendisinden en az yedi yaş büyük bir kadınla çıkan erkek man-cub i.
aniden ortaya çıkan durum/görev fire drill i.
hızlı çıkan a fast worker i.
bilgisayardan çıkan bipleme sesi feep i.
iki veya daha fazla şeyin birleşiminden ortaya çıkan sonuç, ürün fruit of the union i.
gazete magazin ekinde çıplak/yarı çıplak pozları çıkan model page three girl i.
(beyzbol) atış bölgesinin dışına çıkan dört atıştan sonra vurucunun ilk kaleye gelmesi/yürümesi base on balls i.
büyük bunalım sırasında sinema izleyicilerinden birine çıkan nakit para şeklindeki piyango bank night [obsolete] [us] i.
erkek genital bölgesinde kızarıklıkla ortaya çıkan enfeksiyon gunge i.
dolaylı etki sonucu ortaya çıkan şey knock-on [uk] i.
oyun salonlarında deliklerden çıkan nesneleri bir çekiç yardımıyla vurarak puan kazanmaya dayalı oyun whack-a-mole i.
kendi türünün öne çıkan örneği hell i.
alkol yoksunluğu veya aşırı tüketimi sonucu ortaya çıkan ve öldürücü olabilen aşırı korku horror i.
(özellikle suç soruşturması sırasında ortaya çıkan) bir dizi bağlantılı finansal işlem ve takas money trail i.
(mantar enfeksiyonu nedeni ile ortaya çıkan) kasık kaşıntısı crotch-rot i.
(yürürken çıkan) vıç vıç ses squoosh i.