bag - Turc Anglais Dictionnaire

bag

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Sens de "bag" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 117 résultat(s)

Anglais Turc
Common Usage
bag n. poşet
On 4 March 2002, our environment minister introduced a plastic bag tax in Ireland, 15% per bag.
4 Mart 2002'de çevre bakanımız İrlanda'da poşet başına %15 oranında plastik poşet vergisi getirdi.

More Sentences
bag n. torba
Anna preferred a paper bag rather than a plastic one.
Anna plastik yerine kağıt torba tercih ediyordu.

More Sentences
bag n. çanta
I have a weakness for designer hand bags.
Marka el çantalarına karşı zaafım var.

More Sentences
General
bag n. çuval
The buildings are filled with bags of wheat.
Binalar buğday çuvallarıyla dolu.

More Sentences
bag n. paket
Elise was holding a bag of chips.
Elise'in elinde bir cips paketi vardı.

More Sentences
bag n. valiz
I have to get my bag checked before Customs.
Gümrükten önce valizimi kontrol ettirmek zorundayım.

More Sentences
bag v. avlamak
The hunters bagged ten foxes.
Avcılar on tane tilki avladılar.

More Sentences
bag v. torbaya koymak
You don't have to bag this item.
Bu eşyayı torbaya koymanıza gerek yok.

More Sentences
Colloquial
bag v. elde etmek
Harrison bagged three goals in the match.
Harrison maçta üç sayı elde etti.

More Sentences
Trade/Economic
bag n. torba
The net weight of each bag is 25kg.
Her torbanın net ağırlığı 25 kg'dır.

More Sentences
Technical
bag n. torba
The net weight of each bag is 25kg.
Her bir torbanın net ağırlığı 25 kg'dır.

More Sentences
Hunting
bag n. tek seferde yakalanan av hayvanı sayısı
They finished the day with a bag of seven birds.
Günü o sefer için yedi tane kuş avlayarak bitirdiler.

More Sentences
General
bag n. kese
bag n. kesekağıdı
bag n. av çantası
bag n. heybe
bag n. garantili
bag n. el çantası
bag n. kol çantası
bag n. çekilmez kadın
bag n. yelkenin sarkan veya dışa çıkan kısmı
bag n. torba/çuval dolusu
bag n. bir avcının tek seferde avladığı av
bag n. hayvan kesesi
bag n. cüzdan
bag n. el çantası
bag n. pantolon
bag n. şişkinlik
bag n. sarkıklık
bag n. sarkma
bag n. elbiseden sarkan kısım
bag n. vücuttan sarkan bölüm
bag n. caz müziği biçimi
bag n. dedikoducu yaşlı kadın
bag n. tutku
bag n. uğraş
bag n. meşgale
bag n. ilgi alanı
bag n. saç kesesi
bag n. postacı çantası
bag n. mektup kesesi
bag n. bir kimseye hitap eden şey
bag n. bir kimsenin sevdiği veya iyi yaptığı şey
bag n. ilgi alanı
bag n. yaşam tarzı
bag n. karakteristik ifade tarzı
bag n. sinirlendirici şey
bag n. engelleyici şey
bag n. sıkıntı
bag n. sorun
bag n. posta torbası
bag v. torbaya doldurmak
bag v. torbalamak
bag v. torbalanmak
bag v. aşırmak
bag v. çuvala koymak
bag v. yakalamak
bag v. kapmak (sandalye)
bag v. sarkmak
bag v. kapmak (yer)
bag v. çalmak
bag v. iç etmek
bag v. şişirmek
bag v. çuvallamak
bag v. yer kapmak
bag v. germek
bag v. çuvala doldurmak
bag v. çantaya koymak
bag v. (dersi/okulu) kırmak veya asmak
bag v. işine son vermek
bag v. işten kovmak
bag v. (geniş kesim) sarkmak
bag v. bol olmak
bag v. şişmek
bag v. şişirmek
bag v. silahla vurarak düşürmek
bag v. yok etmek
Colloquial
bag n. ruh hali
bag v. aşırmak
bag v. çalmak
bag v. edinmek
bag v. tutuklamak
Idioms
bag n. sevimsiz kadın
bag n. çirkin kadın
Trade/Economic
bag n. çuval
Politics
bag n. sosyal örgütte en etkili üyelerin bulunduğu bölüm
Technical
bag n. çuval
bag n. kese kağıdı
Textile
bag n. uyku tulumu
bag n. bebek uyku tulumu
Architecture
bag n. seramik fırındaki bacacıklar
Mining
bag n. madende su veya gazla dolu boşluk
Medical
bag v. (hastaya) yüz maskesi ile ventilasyon sağlamak
Dermatology
bag n. (ciltte) sarkıklık
Zoology
bag n. hayvanların vücudundaki kese veya kese oluşturan yapılara verilen ad
bag n. inek memesi
Botanic
bag v. (bitki) torbayla sarmak
Agriculture
bag v. tahılı biçerek demetler halinde toplamak
Breeding
bag v. (süt veren hayvan) memesi büyümek
Hunting
bag v. (av hayvanı) vurmak
bag v. (av hayvanı) yakalamak
Sport
bag v. zirveye ulaşmak
Baseball
bag n. koşucunun puan almadan önce dokunması gereken yer
bag n. ilk üçe girenlerin bulunduğu yeri işaretlemek için kullanılan beyaz kare bez
Boxing
bag n. kum torbası
Slang
bag n. beş para etmez tip
bag n. ilgi alanı
bag n. marihuana/eroin paketi
bag n. şirret kadın
bag n. testis
bag n. testis torbası
bag n. uyuşturucu paketi
bag n. uzmanlık alanı
bag n. fahişe
bag n. hayat kadını
bag v. bırakmak
bag v. boş vermek

Sens de "bag" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 87 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
bağ bond n.
There is an exceptional bond between Ginny and her horse.
Ginny'nin atıyla arasında olağanüstü bir bağ var.

More Sentences
bağ connection n.
This would create a connection between Europe and the people of Europe.
Bu, Avrupa ile Avrupa halkı arasında bir bağ oluşturacaktır.

More Sentences
bağ link n.
He maintained strong links with the art community.
Sanat camiasıyla güçlü bağlarını sürdürdü.

More Sentences
bağ tie n.
Although we live far away, we were able to maintain strong family ties.
Uzakta yaşıyor olmamıza rağmen güçlü aile bağlarımızı korumayı başardık.

More Sentences
bağ vineyard n.
General
bağ relationship n.
He asked, "What's your relationship with George?" and I told him he was my uncle.
"George ile aranızdaki bağ nedir?" diye sordu, ben de amcam olduğunu söyledim.

More Sentences
bağ connection n.
It is this connection, it is this link that some want to destroy.
İşte bu bağlantı, bazılarının yok etmek istediği bu bağdır.

More Sentences
bağ relation n.
Health is the greatest gift; satisfaction the greatest wealth; fidelity the greatest relation.
En büyük nimet sağlık, en büyük zenginlik kanaat, en büyük bağ da vefadır.

More Sentences
bağ ligament n.
I can't play football due to my torn ligaments.
Bağlarım koptuğu için futbol oynayamıyorum.

More Sentences
bağ ligature n.
Sami used a ligature to strangle Layla.
Sami, Layla'yı boğmak için bağ kullandı.

More Sentences
bağ tie n.
She loosened the tie of the pouch and pulled out a golden necklace.
Kesenin bağını çözerek altın bir kolye çıkardı.

More Sentences
Technical
bağ tie n.
It is linked with both neighbours through agreements and economic ties.
Her iki komşusuyla da anlaşmalar ve ekonomik bağlarla bağlıdır.

More Sentences
bağ linkage n.
University and industry linkage needs some improvements.
Üniversite ve endüstri arasındaki bağın geliştirilmesi gerekiyor.

More Sentences
Computer
bağ bond n.
We have far too great a common bond.
Aramızda çok büyük bir ortak bağ var.

More Sentences
bağ link n.
The link it had been hoped to establish has been severed.
Kurulması umulan bağ kopmuş durumda.

More Sentences
Construction
bağ bonding n.
Molecules are held together by chemical bonding.
Moleküller kimyasal bağlarla bir arada tutulur.

More Sentences
bağ bond n.
What is the bond that links us together politically and encourages us to take joint political action?
Bizi siyasi olarak birbirimize bağlayan ve ortak siyasi eylemde bulunmaya teşvik eden bağ nedir?

More Sentences
Medical
bağ bond n.
This bond needs to be emphasised as we look towards the future.
Geleceğe bakarken bu bağın vurgulanması gerekiyor.

More Sentences
Anatomy
bağ ligament n.
Other causes of pain are ligament rupture or damage to a disc.
Ağrının diğer nedenleri bağ yırtılması veya diskin hasar görmesidir.

More Sentences
Food Engineering
bağ bond n.
European military alternatives, on the other hand, would erode the crucial bond of safety with the United States.
Öte yandan, Avrupa'nın askeri alternatifleri ABD ile arasındaki hayati güvenlik bağını aşındıracaktır.

More Sentences
General
bağ alliance n.
bağ brace n.
bağ nexus n.
bağ bundle n.
bağ fascia n.
bağ restraint n.
bağ copulation n.
bağ linkup n.
bağ truss n.
bağ copula n.
bağ fastener n.
bağ impediment n.
bağ orchard n.
bağ noose n.
bağ fastening n.
bağ header n.
bağ cord n.
bağ daughter n.
bağ garden n.
bağ bunch n.
bağ sheaf n.
bağ binder n.
bağ bandage n.
bağ hitch n.
bağ vinculum n.
bağ knot n.
bağ beginnings n.
bağ bridle n.
bağ lace n.
bağ attachment n.
bağ band n.
bağ contact n.
bağ tie-up n.
bağ chain n.
bağ couple n.
bağ correlate n.
bağ connexion n.
bağ bandage n.
bağ relationist n.
bağ ty-all [obsolete] n.
bağ connex [obsolete] n.
bağ cordon n.
bağ snarl n.
bağ spring n.
bağ brace n.
bağ affinity n.
bağ desmo pref.
Trade/Economic
bağ attachment n.
Law
bağ obstriction n.
bağ band n.
Technical
bağ connector n.
bağ string n.
bağ yoke n.
Computer
bağ hyperlink n.
bağ linkage n.
bağ connector n.
Construction
bağ anchorage n.
Marine
bağ bend n.
bağ hitch n.
Medical
bağ ligamenhim n.
Food Engineering
bağ bundle n.
Biology
bağ isthmus n.
Botanic
bağ hortyard [obsolete] n.
Military
bağ ammunition clip n.
Music
bağ ligature n.
Archaic
bağ society n.
bağ point n.

Sens de "bag" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 500 résultat(s)

Anglais Turc
Common Usage
paper bag n. kese kağıdı
It sounded as if I was breathing through a paper bag.
Sanki bir kese kağıdının içinden nefes alıyormuşum gibi ses geliyordu.

More Sentences
garbage bag (us) n. çöp torbası
This plastic garbage bag is free of hazardous chemicals.
Bu plastik çöp torbası tehlikeli kimyasallar içermez.

More Sentences
trash bag (us) n. çöp torbası
Dan smothered Linda with a trash bag.
Dan, Linda'yı bir çöp torbasıyla boğdu.

More Sentences
bin bag (uk) n. çöp torbası
leather bag n. deri çanta
General
body bag n. ceset torbası
Sami's body was put inside a body bag.
Sami'nin cesedi bir ceset torbasına kondu.

More Sentences
garment bag n. elbise çantası
I can't find my garment bag.
Elbise çantamı bulamıyorum.

More Sentences
golf bag n. golf çantası
Whose golf bag is this?
Bu kimin golf çantası?

More Sentences
hot water bag n. sıcak su torbası
You can also use hot water bags.
Sıcak su torbaları da kullanabilirsiniz.

More Sentences
shopping bag n. alışveriş çantası
He put it in his shopping bag.
Alışveriş çantasına koydu.

More Sentences
tea bag n. poşet çay
Use 3-5 tea bags for two cups of water.
İki bardak su için 3-5 poşet çay kullanın.

More Sentences
book bag n. okul çantası
My book bag is very heavy.
Benim okul çantam çok ağır.

More Sentences
shopping bag n. alışveriş poşeti
I think people should stop using disposable shopping bags.
Bence insanlar tek kullanımlık alışveriş poşetleri kullanmayı bırakmalı.

More Sentences
shopping bag n. alışveriş torbası
Could you put it in a shopping bag for me?
Onu benim için bir alışveriş torbasına koyar mısınız?

More Sentences
plastic bag n. plastik torba
Cut the pizza into pieces and fold each of them into a tight plastic bag.
Pizzayı parçalara ayırın ve her birini sıkı bir plastik torbaya katlayın.

More Sentences
paper bag n. kağıt torba
Put it in a brown paper bag.
Kahverengi kağıt torbanın içine koyun.

More Sentences
trash bag n. çöp poşeti
Sami removed the trash bags.
Sami çöp poşetlerini çıkardı.

More Sentences
bean bag n. armut koltuk
There are bean bags in our library.
Kütüphanemizde armut koltuklar var.

More Sentences
paper bag n. kağıt poşet
Would you like a plastic bag or a paper bag?
Plastik poşet mi yoksa kağıt poşet mi istersiniz?

More Sentences
beach bag n. plaj çantası
What's in the beach bag that's in the trunk of your car?
Arabanın bagajındaki plaj çantasında ne var?

More Sentences
school bag n. okul çantası
He cannot even carry his school bag.
Okul çantasını bile taşıyamıyor.

More Sentences
dust bag n. toz torbası
The choice of dust bag is very important.
Toz torbası seçimi çok önemlidir.

More Sentences
goodie bag n. hediye çantası
What is in the Oscars goodie bag?
Oscar hediye çantasında ne var?

More Sentences
bean bag chair n. minder koltuk
Tom sat in the bean bag chair.
Tom minder koltukta oturdu.

More Sentences
bean bag chair n. armut koltuk
Tom has a bean bag chair in his office.
Tom'un ofisinde armut koltuk var.

More Sentences
grocery bag n. alışveriş torbası
Sami put the grocery bag in the pantry.
Sami alışveriş torbasını kilere koydu.

More Sentences
grocery bag n. market torbası
Tom came into the kitchen carrying two grocery bags.
Tom iki market torbası taşıyarak mutfağa girdi.

More Sentences
grocery bag n. alışveriş poşeti
Sami found a grocery bag.
Sami bir alışveriş poşeti buldu.

More Sentences
travel bag n. seyahat çantası
They also sell sleeping bags, travel bags, water bottles and more.
Ayrıca uyku tulumları, seyahat çantaları, su şişeleri ve daha fazlasını da satıyorlar.

More Sentences
make-up bag n. makyaj çantası
What’s in My Makeup Bag for Spring?
Bahar Makyaj Çantamda Neler Var?

More Sentences
use plastic bag v. plastik poşet kullanmak
I think people should stop using plastic bags from supermarkets.
Bence insanlar süpermarketlerdeki plastik poşetleri kullanmayı bırakmalı.

More Sentences
Colloquial
where's my bag? expr. çantam nerede?
Where's my bag?
Çantam nerede?

More Sentences
General
carrier bag n. poşet
nylon bag n. poşet
duffel bag n. içinde kamp elbisesi taşınan torba
vacuum bag n. vakum çantası
skin made into a bag n. tulum
gunny bag n. çuval
burlap bag n. çuval bezinden çanta
bag of tricks n. bir sürü yalan dolan
bag of tricks n. eldeki imkanlar
game bag n. celbe (avcı)
paper bag n. kesekağıdı
cabin bag n. kabin çantası
rag bag n. çaput torbası
cabin bag n. uçağın yolcu kabininde taşınmaya uygun küçük çanta
money bag n. kese
kit bag n. yolcu çantası
string bag n. file
rag bag n. yamalı bohça
plastic bag n. torba
rubber ice bag n. kauçuk buz torbası
scum bag n. cüruf torbası
gladstone bag n. bavul
game bag n. av çantası
gladstone bag n. bir tür bavul
body bag n. ceset taşımaya özgü fermuarlı torba
rag bag n. karmaşa
toilet bag n. makyaj çantası
evening bag n. gece çantası
saddle bag n. hurç
bag lady n. tüm eşyasını bir torbada taşıyıp sokaklarda yaşayan kadın
leather bag n. dağarcık
small bag n. kese
tote bag n. taşıma çantası
litter bag n. çöp torbası
mail bag n. posta çantası
mail bag n. posta torbası
a bag of money n. bir çanta para
nylon bag n. naylon poşet
nylon bag n. naylon torba
bread bag n. ekmek poşeti
plastic bag n. poşet torba
drainage bag n. idrar torbası
lavender bag n. lavanta torbası
a bag of nerves n. sinir küpü
flea-bag n. uyku tulumu
paper-bag n. kesekağıdı
tucker-bag n. sefer tası
sleeping-bag n. uyku tulumu
tucker-bag n. beslenme çantası
male bag n. erkek çantası
ball bag n. çöp poşeti
bin bag n. çöp poşeti
ball bag n. çöp torbası
garbage bag n. çöp poşeti
shoulder bag n. kol çantası
clutch bag n. el çantası
shoulder bag n. omuzdan askılı çanta
crocodile skin bag n. timsah derisi çanta
gunny bag n. torba
clutch bag n. sapsız el çantası
coal bag n. kömür çuvalı
bag colon n. çanta kolonu
sand bag n. kum torbası
overnight bag n. seyahat çantası
overnight bag n. valiz
overnight bag n. küçük valiz
douche bag n. şırınga
tote bag n. alışveriş çantası
laundry bag n. çamaşır sepeti
laundry bag n. çamaşır çantası
tote bag n. sepet
lady bag n. kadın çantası
a bag company n. çanta şirketi
paper bag n. kağıt çanta
nose bag n. yem torbası
ice bag n. buz kesesi
tote bag n. büyük el çantası
tea-bag n. sallama çay
tea-bag n. çay torbası
brown-bag n. kese kağıdı
doggy bag n. restoranda artan yiyecekleri paket yaptırma
doggie bag n. restoranda artan yiyecekleri paket yaptırma
belt bag n. bel çantası
waist bag n. bel çantası
rubbish bag n. çöp poşeti
sports bag n. spor çantası
document bag n. evrak çantası
honey bag n. bal torbası
eye bag n. gözlerin altındaki şişlik
bag of words model n. kelime torbası modeli
zip lock bag n. kilitli poşet
duffel bag n. silindir şeklinde çanta
duffel bag n. silindir spor çanta
flexible carrier bag n. esnek taşıma torbası
burlap bag race n. çuval yarışı
pillow bag n. yastık poşet
under eye bag n. göz altı torbası
polypropylene bag n. polipropilen çuval
polypropylene bag n. polipropilen çanta
vacuum bag n. elektrikli süpürge toz torbası
vacuum bag n. toz torbası
dust bag n. elektrikli süpürge toz torbası
bean bag n. minder koltuk
transparent bag n. şeffaf çanta
clear bag n. şeffaf çanta
carrier bag n. taşıma çantası
belly bag (us) n. bel çantası
man bag n. bel çantası
bum bag (uk/canada) n. bel çantası
moon bag (south africa) n. bel çantası
joe bag n. bel çantası
bag of bones n. bir deri bir kemik kimse
doggie bag n. artık yemek torbası
ditty-bag n. küçük gemici torbası
money bag n. para çuvalı
gold bag n. altın çuvalı
bag of gold n. altın çuvalı
bag of money n. para torbası
money bag n. para torbası
bag of money n. para çuvalı
messenger bag n. postacı çantası
courier bag n. çapraz çanta
messenger bag n. askılı çanta
messenger bag n. çapraz çanta
messenger bag n. kurye çantası
courier bag n. postacı çantası
messenger bag n. omuz çantası
courier bag n. kurye çantası
courier bag n. askılı çanta
courier bag n. omuz çantası
storage bag n. hurç
storage bag for garments n. elbise hurcu
nappy bag n. bebek çantası
diaper bag n. bebek çantası
goodie bag n. eşantiyon çantası
cloth bag n. bez çanta
mesh bag n. file çanta
goody bag n. eşantiyon çantası
goody bag n. hediye çantası
sandwich bag n. sandviç poşeti
garbage bag n. çöp torbası
bean bag n. içi bezelye, plastik vb şeylerle doldurulan bir çeşit oyun topu
felt bag n. keçe çanta
bag lunch n. evde hazırlanıp getirilmiş öğle yemeği
bag lunch n. evde hazırlanıp getirilmiş yemek
bag lunch n. evden getirilmiş yemek
bag lunch n. evden getirilmiş öğle yemeği
bag lunch n. kesekağıdında öğle yemeği
exercise bag n. egzersiz çantası
bag handle n. çanta sapı
duffle bag n. silindir şeklinde çanta
bowling bag n. bovling çantası
toiletry bag n. makyaj çantası
sponge bag n. makyaj çantası
feeding bag n. yem torbası
feed bag n. yem torbası
plastic grocery bag n. plastik alışveriş poşeti/torbası/çantası
plastic shopping bag n. plastik alışveriş poşeti/torbası/çantası
bag store n. çantacı
bag shop n. çantacı
christmas bag n. yılbaşı torbası
christmas bag n. noel torbası
jiffy bag n. korumalı zarf
jiffy bag n. sarı zarf
jiffy bag n. hava kabarcıklı zarf
grocery bag n. alışveriş çantası
freezer bag n. saklama torbası
freezer bag n. saklama poşeti
freezer bag n. soğuk torbası
pharmacy bag n. eczane poşeti̇
resealable bag n. kilitli torba
oven bag n. fırın torbası
camp bag n. kamp çantası
vacuum bag n. vakumlu poşet
go bag n. deprem çantası
go bag n. acil durum çantası
plastic bag n. naylon poşet
storage bag n. (eşya) saklama çantası
clutch bag n. portföy çanta
health bag n. sağlık çantası
medical bag n. sağlık çantası
food bag n. yiyecek çantası
food bag n. beslenme çantası
bicycle pannier bag n. bisiklet heybesi
crisp bag n. cips paketi
perforated document bag n. poşet dosya
rag-bag n. karışım
rag-bag n. türlü şeylerin karışımı
fireproof bag n. yanmaz torba
eco friendly bag n. çevre dostu çanta
environmentally friendly bag n. çevre dostu çanta
environmental friendly bag n. çevre dostu çanta
telescope bag n. daha küçük olan parçası büyük olanın içine girebilen seyahat çantası
sponge bag n. (sabun ve diş macunu gibi eşyaların konduğu) seyahat çantası
toilet bag n. (sabun ve diş macunu gibi eşyaların konduğu) seyahat çantası
tow bag [dialect] n. çuval
wheelie bag n. tekerlekli çanta
gusset bag n. körüklü torba
carry bag n. alışveriş çantası
dorothy bag [uk] n. el çantası
brief bag [uk] n. avukat evrak çantası
grab bag n. çekiliş torbası
grab bag n. çekiliş kutusu
duplex bag n. dubleks torba
private bag [uk] n. postaların içine konulduğu kilitli çanta
water bag n. deri suluk
lucky bag n. şans torbası
scran bag n. artık yemek torbası
war bag n. kovboy çantası
mixed bag n. karışım
lucky bag n. farklı seçenekler
medicine bag n. amerika yerlilerinin hayvan derisinden yapıp yanlarında taşıdığı ilaç çantası
water bag n. deri matara
mummy bag n. uyku tulumu
lucky bag n. kapan kimseye ait hale gelen değerli şeyler topluluğu
vanity bag n. makyaj çantası
floating bag n. taşınacak eşyaların sarıldığı koruyucu torba
lucky bag n. çekiliş torbası
club bag n. seyahat çantası
flight bag n. havayolu şirketinin adını taşıyan ince ve hafif çanta
dilly bag [australia] n. bitki liflerinden yapılan file çanta
bag boy n. markette alınan ürünleri poşetleyen erkek çocuk veya genç
flight bag n. kabin boy valiz
hot–water bag n. sıcak su kesesi
burn bag n. yakılacak evrak torbası
brief bag n. evrak ve kıyafet çantası
club bag n. spor çantası
mixed bag n. ortaya karışık birkaç şey
barracks bag n. çamaşır çantası
oxford bag n. oxford çanta
weekend bag n. küçük seyahat çantası
hot–water bag [uk] n. ısıtıcı ped
boston bag n. boston çanta
hobo bag n. hobo çanta
shopping–bag lady n. büyük bir şehrin sokaklarında alışveriş torbasıyla dolaşan evsiz kadın
bag-snatching [uk] n. kapkaç
gunny–bag n. çuval bezi çanta
barracks bag n. çamaşır torbası
slider storage bag n. kilitli poşet
zipper storage bag n. kilitli poşet
zipper storage bag n. kaydırmalı kilitli saklama torbası
slider storage bag n. kilitli torba
slider storage bag n. kaydırmalı kilitli saklama torbası
zipper storage bag n. kilitli torba
string shopping bag n. alışveriş filesi
string shopping bag n. pazar filesi
black bag n. doktor çantası
black bag n. doktor ilaçları
man-bag n. bel çantası
man-bag n. genellikle omuz askılı, kişisel eşyaları taşımak için tasarlanmış küçük erkek çantası
wine bag n. şarap tulumu
blue bag n. içinde beyaz çamaşır renk açıcısı bulunan küçük çanta
hand bag n. el bagajı
hand bag n. kadın çantası
hand bag n. küçük çanta
hand bag n. seyahat çantası
hand bag n. omuz çantası
cookie bag n. kurabiye poşeti
bounty bag n. yeni doğum yapan annelere hastaneden ayrılırken verilen bebek ürünleri seti
brown bag n. kağıt çanta
mystery bag n. bir tür çekiliş oyunu
mystery bag n. rastgele seçilen sürpriz paketi
grab bag n. (içindekilerin paylaşıldığı) atıştırmalık poşeti
grab bag n. kapışılan değerli şeyler topluluğu
parcel bag n. kargo poşeti
cloak bag n. giysi çantası
cloak bag n. portmanto
cloak bag n. pelerin çantası
cosmetics bag n. makyaj çantası
drawstring bag n. büzme ipiyle ağzı kapanan kese biçimli çanta
fanny bag n. bel çantası
polythene bag n. polietilen torba
flight bag n. seyahat çantası
scum bag n. değersiz kimse
scum bag n. iğrenç kimse
scum bag n. aşağılık kimse
scum bag n. adi kimse
shopping bag lady n. evini çantasında taşıyan evsiz kadın
poop bag n. kaka poşeti
hot-water bag n. termofor
hot-water bag n. buyot
sweat bag n. soğutma torbası
sweat bag n. buharlaşma yoluyla serinleten gözenekli bir çeşit kanvas torba
cardboard bag n. karton çanta
leave holding the bag v. sorumluluğu bir başkasına yüklemek
leave holding the bag v. üzerine yıkmak
leave someone holding the bag v. sorumluluğu başkasına yüklemek
leave someone holding the bag v. üzerine yıkmak
pack bag and baggage v. tası tarağı toplamak
leave bag and baggage v. pılı pırtıyı toplayıp gitmek
give somebody the bag v. kovmak
delve in one's bag v. çanta karıştırmak
scrabble in a bag v. çanta karıştırmak
delve in one's bag v. çantasını karıştırmak
ferret (around) in a bag v. çanta karıştırmak
delve into a bag v. çanta karıştırmak
delve into a bag v. çantasını karıştırmak
fumble in a bag v. çanta karıştırmak
ferret (around) in a bag v. çantasını karıştırmak
dive into a bag v. çanta karıştırmak
scrabble in a bag v. çantasını karıştırmak
fumble in a bag v. çantasını karıştırmak
dive into a bag v. çantasını karıştırmak
prepare a bag v. çanta hazırlamak
brown-bag v. kese kağıdına koymak
take one’s shirt out of the bag v. gömleğini çantadan çıkartmak
see someone in a body bag v. birini ceset torbasında görmek
rummage one's bag v. çanta karıştırmak
rummage one's bag v. çantasını karıştırmak
steal money from someone's bag v. birinin çantasından para çalmak
pack the bag v. bavul hazırlamak
bag handle v. çanta içinde sürtünerek (madeni paraların) aşınmasına neden olmak
brown-bag v. öğle yemeğini yanında götürmek
brown bag v. öğle yemeğini kağıt çantada yanında götürmek
brown bag v. kağıt çantada içki taşımak
brown-bag v. (restoran) içki satmayan bir yere içki götürmek
sponge-bag [uk] adj. kontrol edilmiş
bag-shaped adj. çanta şeklinde
bag-for-life [uk] adj. uzun ömürlü alışveriş torbası
reusable shopping bag adj. uzun ömürlü alışveriş torbası
bag and baggage adv. bütün eşyasıyla
bag and baggage adv. pılı pırtıyı toplayarak
bag and baggage adv. bütün eşyası ile
bag and baggage adv. takım taklavat
bag and baggage adv. her şeyi ile
bag and baggage adv. tasını tarağını toplayarak
bag and baggage adv. pılısını pırtısını toplayıp
a bag of adv. bir çanta dolusu
Phrasals
bag out v. bir aktiviteyi bırakmak
bag out v. fena eleştirmek/azarlamak
bag out v. paylamak
bag on v. yargılamak
bag on someone v. birine sataşmak
bag on v. eleştirmek
bag out v. fırça atmak
bag on someone v. birini kızdırmak
bag on v. kızdırmak
bag on v. sataşmak
Colloquial
a mixed bag n. çok karışık
a mixed bag n. karmakarışık
a mixed bag n. her türden
a carry-on bag n. küçük el çantası
a bag of money n. bir çanta dolusu para
bag of pee n. çiş torbası
bob [bug-out bag] n. afet ve acil durum çantası
bug-out bag n. afet çantası
bug-out bag n. acil durum çantası
bag of fruit n. (giysi olarak) takım
bag of wind n. geveze
bag of wind n. söyledikleri hava gazı olan
bottom of the bag n. son numara
bag of wind n. laf ebesi
bag of wind n. dil ebesi
bottom of the bag n. başka numarası kalmama
bottom of the bag n. bütün numaralarını dökme
bag of wind n. laf salatası yapan
bag of fruit n. takım elbise
bottom of the bag n. son çare
bag of wind n. hava cıva konuşan
bottom of the bag n. son öneri
black–bag operation n. bilgi toplamak için gizlice birinin mülküne girme
black bag operation n. bilgi toplamak için gizlice birinin mülküne girme
bag of wind n. çok ve boş konuşan etkisiz kimse
bag job n. gizli saklı iş
black–bag job n. bilgi toplamak için gizlice birinin mülküne girme
bag job n. bilgi toplamak için gizlice birinin mülküne girme
bag of wind n. cahil cahil konuşan boş kimse
black bag job n. bilgi toplamak için gizlice birinin mülküne girme
bob (bug-out bag) n. acil durum çantası
bob (bug-out bag) n. afet çantası
goon bag [australia] n. kutulanmış şarap dolu plastik torba
poly bag [uk] n. naylon torba
poly bag [uk] n. polietilen torba
brown-bag it v. (işe/okula) evden yemek getirmek
bag it v. (yemeği vb.) kese kağıdına koymak
bag it v. (yemeği vb.) torbaya koymak
bag it v. (işi) bırakmak
bag it v. (işi) sonlandırmak
bag it v. (işi) kapatmak
bag it v. (yemeği vb.) paket yapmak
bag it v. (yemeği vb.) poşete koymak
bag it v. (yemeği vb.) paketlemek
bag someone v. birini solunun cihazına bağlamak
a mixed bag/bunch adj. her telden/türden
a mixed bag/bunch adj. ortaya karışık
a mixed bag expr. envai çeşit
a bag-full expr. bir çanta dolusu
bag it! expr. kapa çeneni!
bag your face! expr. kapa çeneni!
put it in your bag expr. çantana koy
put it in your bag expr. koy çantana
that's not my bag! expr. hiç işim olmaz!
he/she couldn’t punch his/her way out of a paper bag expr. onun kendine hayrı/faydası yok
bag it expr. konuyu kapat
bag it expr. kapa ağzını
bag it expr. yeter sus
bag it expr. git
what’s in the bag! expr. nasılsın
what’s in the bag! expr. ne haber
bag it expr. kes
what’s in the bag! expr. ne var ne yok
bag it expr. yetti artık
bag it expr. git başımdan
what’s in the bag! expr. n'aber
bag it expr. kes sesini
bag it expr. defol
bag your face expr. git başımdan
bag your face expr. defol git
bag your face! expr. çekil şuradan!
bag your face! expr. defol git!
bag your face expr. beni rahat bırak
Idioms
a bag of bones n. canlı cenaze
bag of bones n. kemik torbası
bag of bones n. bir deri bir kemik
bag and baggage n. tüm malıyla beraber
a bag of bones n. kemik torbası
a bag of bones n. çok sıska
a bag of bones n. çok zayıf
a bag of bones n. bir deri bir kemik
a bag of bones n. uçacak gibi
a bag of nerves n. sinir küpü
a bag of nerves n. çok sinirli
a bag lady n. evsiz kadın
a bag lady n. tek çantayla yaşayan evsiz kadın
whole bag of tricks n. tüm mevcut olanaklar
whole bag of tricks n. tüm imkanlar
bag of nerves n. sinir yumağı
grab bag n. karman çorman
a bag of cats n. kötü huylu kimse
a bag of cats n. aksi kimse
bottom of the bag n. sıfırı tüketme
bottom of the bag n. elinden gelenin hepsi bu olma
bottom of the bag n. başka numarası kalmama
a bag of tricks n. eldeki işe yarar şeyler
a bag of tricks n. eldeki işe yarar
a bag of tricks n. numaralar
a bag of tricks n. el altında bulunan imkanlar
a bag of tricks n. el altında bulunan şeyler
a bag of tricks n. el altında bulunan olanaklar
(one's) whole bag of tricks n. (birinin) tüm mevcut olanakları
(one's) whole bag of tricks n. (birinin) tüm hünerleri/marifetleri
(one's) whole bag of tricks n. (birinin) her türlü taktiği/yöntemi
(one's) whole bag of tricks n. (birinin) tüm imkanları
(one's) whole bag of tricks n. (birinin) her türlü tekniği
(one's) whole bag of tricks n. (birinin) her türlü numarası
(one's) whole bag of tricks n. (birinin) bildiği tüm yollar
a bag/bundle of nerves n. çok sinirli kimse
a bag/bundle of nerves n. çok gergin kimse
a bag/bundle of nerves n. sinir küpü
a bag/bundle of nerves n. çok heyecanlı kimse
bag of tricks n. sihirbazın torbasındaki/çantasındaki numaralar
bag of tricks n. numaralar
bag of tricks n. çantadaki şeyler
bag of tricks n. yetenekler
brown bag n. evden getirilen öğlen yemeği
brown-bag n. evde hazırlanıp getirilmiş öğlen yemeği
brown-bag n. kese kağıdında öğlen yemeği
brown-bag n. evden getirilen yemek
mixed bag n. hem iyi hem kötü özellikleri olan şey
mixed bag n. hem iyi hem kötü sonuçları olan şey
mixed bag n. hem avantajları hem dezavantajları olan şey
mixed bag n. ortaya karışık olan şey
let the cat out of the bag v. ağzındaki baklayı çıkarmak
let the cat out of the bag v. ağzından baklayı çıkarmak
let the cat out of the bag v. bir sırrı açıklamak
let the cat out of the bag v. ağızdan kaçırmak
be left holding the bag v. kabak başına patlamak
let the cat out of the bag v. ağzından kaçırmak