| İngilizce | Türkçe | |||
|---|---|---|---|---|
| Common Usage | ||||
| Yaygın Kullanım | get worse f. | kötüleşmek | ||
|
The situation's getting worse day by day. Durum günden güne kötüleşiyor. More Sentences |
||||
| Yaygın Kullanım | get hungry f. | acıkmak | ||
|
I'm getting hungry again. Yine acıktım. More Sentences |
||||
| Yaygın Kullanım | get strong f. | güçlenmek | ||
|
I got stronger overnight. Bir gecede daha da güçlendim. More Sentences |
||||
| Yaygın Kullanım | get better f. | düzelmek | ||
|
I wish I could be more optimistic, but I don't think things will get better soon. Keşke daha iyimser olabilseydim, ama işlerin yakında düzeleceğini sanmıyorum. More Sentences |
||||
| Yaygın Kullanım | get better f. | iyileşmek | ||
|
Tom will get better soon. Tom yakında iyileşecek. More Sentences |
||||
| Yaygın Kullanım | get tired f. | yorulmak | ||
|
Are you starting to get tired? Yorulmaya başlıyor musun? More Sentences |
||||
| Yaygın Kullanım | get on f. | binmek | ||
|
She got on the subway at Ginza. Ginza'da metroya bindi. More Sentences |
||||
| Yaygın Kullanım | get dirty f. | kirlenmek | ||
|
All my clothes have gotten dirty since I've been here. Buraya geldiğimden beri bütün kıyafetlerim kirlendi. More Sentences |
||||
| Yaygın Kullanım | get rid of f. | kurtulmak | ||
|
Let us get rid of the inconsistencies, but let us get rid of them in the right direction. Tutarsızlıklardan kurtulalım ama doğru yönde kurtulalım. More Sentences |
||||
| Yaygın Kullanım | get dark f. | kararmak | ||
|
In winter, the days become shorter and it gets darker earlier. Kış aylarında günler kısalır ve hava daha erken kararır. More Sentences |
||||
| Yaygın Kullanım | get excited f. | heyecanlanmak | ||
|
He is prone to getting excited. O heyecanlanmaya eğilimlidir. More Sentences |
||||
| Yaygın Kullanım | get ready f. | hazırlanmak | ||
|
Federal law and order are being got ready. Federal kanun ve düzen hazırlanıyor. More Sentences |
||||
| Yaygın Kullanım | get injured f. | yaralanmak | ||
|
You might get injured if you do that the way Tom told you to. Tom'un söylediği şekilde yaparsan yaralanabilirsin. More Sentences |
||||
| Yaygın Kullanım | get wet f. | ıslanmak | ||
|
Come under my umbrella, or you'll get wet. Şemsiyemin altına gel, yoksa ıslanacaksın. More Sentences |
||||
| Yaygın Kullanım | get engaged f. | nişanlanmak | ||
|
Finally, my sister got engaged. Kız kardeşim, nihayet nişanlandı. More Sentences |
||||
| Yaygın Kullanım | get in f. | (arabaya) binmek | ||
|
Get in the van. Kamyonete bin. More Sentences |
||||
| Yaygın Kullanım | get out f. | çıkmak | ||
|
They were stuck and could not get out. Sıkıştılar ve dışarı da çıkamadılar. More Sentences |
||||
| Yaygın Kullanım | get along f. | birbiriyle geçinmek | ||
|
You know that Tom and Mary don't get along with each other, don't you? Tom ve Mary'nin birbirleriyle geçinemediklerini biliyorsun, değil mi? More Sentences |
||||
| Yaygın Kullanım | get result f. | sonuç almak | ||
|
These are the questions which are important to our citizens, and we must simply get results on this score. Vatandaşlarımız için önemli olan sorular bunlardır ve bu konuda basitçe sonuç almalıyız. More Sentences |
||||
| Yaygın Kullanım | get hurt f. | yaralanmak | ||
|
I didn't want to see Tom get hurt. Tom'un yaralandığını görmek istemedim. More Sentences |
||||
| Yaygın Kullanım | get f. | kazanmak | ||
|
It can work, if it gets time. Zaman kazanırsa işe yarayabilir. More Sentences |
||||
| Yaygın Kullanım | get f. | erişmek | ||
|
Mary got Tom. Mary Tom'a erişti. More Sentences |
||||
| Yaygın Kullanım | get f. | bulmak | ||
|
Where are you going to get it from? Nereden bulacaksın? More Sentences |
||||
| Yaygın Kullanım | get f. | almak | ||
|
I'm going to get a new book this weekend. Bu hafta sonu yeni bir kitap alacağım. More Sentences |
||||
| Yaygın Kullanım | get f. | elde etmek | ||
|
You cannot get economic growth off the Internet. İnternetten ekonomik büyüme elde edemezsiniz. More Sentences |
||||
| Yaygın Kullanım | get f. | edinmek | ||
|
You – any consumer – can easily get practical experience of this. Siz -herhangi bir tüketici- bu konuda kolayca pratik deneyim edinebilirsiniz. More Sentences |
||||
| Yaygın Kullanım | get used to f. | alışmak | ||
|
We had better get used to the idea that a permanent transfer is part of the challenge facing us. Kalıcı bir transferin karşı karşıya olduğumuz zorluğun bir parçası olduğu fikrine alışsak iyi olur. More Sentences |
||||
| Yaygın Kullanım | get over f. | atlatmak | ||
|
I want to help you get over this. Bunu atlatmana yardım etmek istiyorum. More Sentences |
||||
| Yaygın Kullanım | get on well f. | geçinmek | ||
|
My wife gets on well with my mother. Karım annemle iyi geçinir. More Sentences |
||||
| Yaygın Kullanım | get lost f. | kaybolmak | ||
|
One day, Pablo got lost in the jungle of Guatemala. Bir gün Pablo Guatemala ormanlarında kayboldu. More Sentences |
||||
| Yaygın Kullanım | get up f. | kalkmak | ||
|
This morning, when I got up, I found that I had lost my voice. Bu sabah kalktığımda sesimi kaybettiğimi fark ettim. More Sentences |
||||
| Yaygın Kullanım | get angry f. | öfkelenmek | ||
|
Something you should know about me is that when I get angry, I get quiet. Hakkımda bilmen gereken şey öfkelendiğim zaman sessizliğe bürünmemdir. More Sentences |
||||
| Yaygın Kullanım | get fat f. | şişmanlamak | ||
|
Whereas, I would want to know if he got fat because he was still in love with me. Oysa ben, bana hâlâ aşık olduğu için mi şişmanladığını bilmek isterdim. More Sentences |
||||
| Yaygın Kullanım | get drunk f. | sarhoş olmak | ||
|
Tom doesn't want his parents to know he got drunk. Tom sarhoş olduğunu ebeveynlerinin bilmesini istemiyor. More Sentences |
||||
| Yaygın Kullanım | get angry f. | sinirlenmek | ||
|
I shall say no more for now, as I do not want to get angry. Sinirlenmek istemediğim için şimdilik daha fazla konuşmayacağım. More Sentences |
||||
| Yaygın Kullanım | get permission f. | izin almak | ||
|
Tom couldn't go because he was unable to get permission. Tom gidemedi çünkü izin alamadı. More Sentences |
||||
| Yaygın Kullanım | get better f. | iyiye gitmek | ||
|
I just pray that one day I take part in a debate when things are getting better. Ben sadece bir gün her şeyin daha iyiye gittiği bir tartışmada yer almak için dua ediyorum. More Sentences |
||||
| Yaygın Kullanım | get stronger f. | kuvvetlenmek | ||
|
Are they getting stronger? Kuvvetleniyorlar mı? More Sentences |
||||
| General | ||||
| Genel | get better f. | iyi olmak | ||
|
It's getting better every week. Her hafta daha da iyi oluyor. More Sentences |
||||
| Genel | get into f. | arabaya binmek | ||
|
Tom got into the car. Tom arabaya bindi. More Sentences |
||||
| Genel | get cut off f. | hattan düşmek | ||
|
I got cut off. Hattan düştüm. More Sentences |
||||
| Genel | get hot f. | ısınmak | ||
|
I understand it's going to get hot again. Anladığım kadarıyla hava yine ısınacak. More Sentences |
||||
| Genel | get through f. | bitirmek | ||
|
She got through her work before five. Beşten önce işini bitirdi. More Sentences |
||||
| Genel | get cold f. | soğumak | ||
|
Your fries are getting cold. Kızartmaların soğuyor. More Sentences |
||||
| Genel | get pissed off f. | sinirlenmek | ||
|
Do you sometimes get pissed off for no reason? Bazen sebepsiz yere sinirlendiğiniz oluyor mu? More Sentences |
||||
| Genel | get thinner f. | incelmek | ||
|
His hair got thinner and thinner. Saçları gittikçe inceldi. More Sentences |
||||
| Genel | get sick f. | hastalanmak | ||
|
If you get sick, go to the doctor. Hastalanırsan doktora git. More Sentences |
||||
| Genel | get on with f. | devam etmek | ||
|
We have hundreds of years of discrimination to address and we need to get on with doing that. Ele almamız gereken yüzlerce yıllık ayrımcılık var ve bunu yapmaya devam etmeliyiz. More Sentences |
||||
| Genel | get in f. | gelmek | ||
|
What time does the train get in? Tren ne zaman geliyor? More Sentences |
||||
| Genel | get information f. | bilgi edinmek | ||
|
We should also not neglect radio as a good way of getting information. Ayrıca bilgi edinmenin iyi bir yolu olarak radyoyu da ihmal etmemeliyiz. More Sentences |
||||
| Genel | get lost f. | yolunu kaybetmek | ||
|
He got lost on his way here. Buraya gelirken yolunu kaybetti. More Sentences |
||||
| Genel | get better f. | ilerlemek | ||
|
I hope my French gets better quickly. Umarım Fransızcam çabuk ilerler. More Sentences |
||||
| Genel | get dark f. | karanlık olmak | ||
|
It's already getting dark. Zaten karanlık oluyor. More Sentences |
||||
| Genel | get poor f. | fakirleşmek | ||
|
The poor are getting poorer. Fakirler daha da fakirleşiyor. More Sentences |
||||
| Genel | get crazy f. | çıldırmak | ||
|
Let's not get crazy. Çıldırmayalım. More Sentences |
||||
| Genel | get drunk f. | sarhoş olmak | ||
|
Tom didn't want to get drunk. Tom sarhoş olmak istemedi. More Sentences |
||||
| Genel | get along with f. | iyi anlaşmak (birisiyle) | ||
|
Tom didn't get along with his neighbors. Tom komşularıyla iyi anlaşamadı. More Sentences |
||||
| Genel | get f. | ulaşmak | ||
|
You need to get to the station at 10 am. Sabah 10'da istasyona ulaşmalısın. More Sentences |
||||
| Genel | get something done f. | yaptırmak | ||
|
We need to get something done. Bir şeyler yapmamız lazım. More Sentences |
||||
| Genel | get along with f. | anlaşmak | ||
|
Tom just can't get along with Mary. Tom, Mary ile bir türlü anlaşamıyor. More Sentences |
||||
| Genel | get f. | yakalanmak (hastalığa) | ||
|
This can reduce your chance of getting a cold, flu, or other illness. Bu; nezle, grip veya başka hastalıklara yakalanma şansınızı azaltabilir. More Sentences |
||||
| Genel | get f. | ele geçirmek | ||
|
Tom is out to get you. Tom seni ele geçirmek için dışarıda. More Sentences |
||||
| Genel | get away f. | kaçmak | ||
|
Tom got away. Tom kaçtı. More Sentences |
||||
| Genel | get away f. | çekilmek | ||
|
Get away from there. Çekil oradan. More Sentences |
||||
| Genel | get to know f. | öğrenmek | ||
|
How did she get to know so much about fish? O, balıklar hakkında o kadar şeyi nasıl öğrendi? More Sentences |
||||
| Genel | get along f. | idare etmek | ||
|
I don't have much money, but I can get along somehow. Fazla param yok ama bir şekilde idare edebiliyorum. More Sentences |
||||
| Genel | get through f. | başarmak | ||
|
We'll get through this. Bunu başaracağız. More Sentences |
||||
| Genel | get rich f. | zengin olmak | ||
|
Those who want to get rich by playing the sorcerer's apprentice will one day have to pay royalties to the Creator. Büyücünün çırağını oynayarak zengin olmak isteyenler bir gün Yaratıcı'ya telif hakkı ödemek zorunda kalacaklardır. More Sentences |
||||
| Genel | get f. | varmak | ||
|
The third thing is that we cannot see the future because we cannot get an agreement with the Americans. Üçüncüsü ise Amerikalılarla bir anlaşmaya varamadığımız için geleceği göremememizdir. More Sentences |
||||
| Genel | get a headache f. | başı ağrımak | ||
|
Lauren looks as if she's got a headache. Lauren sanki başı ağrıyormuş gibi görünüyor. More Sentences |
||||
| Genel | get along f. | devam etmek | ||
|
Even in music, minor and major don't get along without one another. Müzikte bile, minör ve majör birbiri olmadan devam etmez. More Sentences |
||||
| Genel | get irritated f. | sinirlenmek | ||
|
They have started to get irritated. Onlar sinirlenmeye başladı. More Sentences |
||||
| Genel | get up f. | kaldırmak | ||
|
Tom made himself get up. Tom kendini kaldırdı. More Sentences |
||||
| Genel | get out f. | duyulmak | ||
|
What will happen if this gets out? Bu olay duyulursa, ne olur? More Sentences |
||||
| Genel | get by f. | idare etmek | ||
|
I believe that we can now, exceptionally, get by with a single reading. Artık istisnai olarak tek bir okuma ile idare edebileceğimize inanıyorum. More Sentences |
||||
| Genel | get into trouble f. | başını belaya sokmak | ||
|
Tom promised Mary that he wouldn't get into trouble. Tom Mary'ye başını belaya sokmayacağına dair söz verdi. More Sentences |
||||
| Genel | get closer f. | yakınlaşmak | ||
|
You have to get closer. Yakınlaşmalısın. More Sentences |
||||
| Genel | get at f. | kastetmek | ||
|
I began to see what he was getting at. Onun ne kastettiğini anlamaya başladım. More Sentences |
||||
| Genel | get a sunburn f. | güneşte yanmak | ||
|
Christine stayed in the shade all day, because she didn't want to get a sunburn. Christine tüm gün gölgede kaldı, çünkü güneş yanığı olmak istemiyordu. More Sentences |
||||
| Genel | get f. | başlamak | ||
|
The Commission, though, is getting cold feet. Yine de Komisyon ürkmeye başladı. More Sentences |
||||
| Genel | get in f. | içeri girmek | ||
|
Somebody had put a bed across the bathroom door and so she could not get in. Birisi banyo kapısının karşısına bir yatak koymuştu ve bu yüzden içeri giremedi. More Sentences |
||||
| Genel | get through to f. | ulaşmak | ||
|
In spite of this, some 218 tonnes of food got through to Kabul last week to avert a crisis. Buna rağmen geçen hafta 218 ton gıda Kabil'e ulaşarak krizi önledi. More Sentences |
||||
| Genel | get rich f. | zenginleşmek | ||
|
The rich are getting richer and the poor are getting poorer. Zenginler zenginleşiyor ve fakirler fakirleşiyor. More Sentences |
||||
| Genel | get carried away f. | coşmak | ||
|
She tends to get carried away when arguing about that matter. O mesele hakkında tartıştıklarında o, coşma eğilimindedir. More Sentences |
||||
| Genel | get a shave f. | tıraş olmak | ||
|
I got a shave and a haircut. Tıraş oldum ve saçımı kestirdim. More Sentences |
||||
| Genel | get out of f. | arabadan inmek | ||
|
Will you please get out of the car? Arabadan iner misiniz? More Sentences |
||||
| Genel | get into trouble f. | başını derde sokmak | ||
|
I hope we don't get into trouble. Umarım başımızı derde sokmayız. More Sentences |
||||
| Genel | get f. | yakalamak | ||
|
They will eventually get him. Eninde sonunda onu yakalayacaklar. More Sentences |
||||
| Genel | get angry f. | sinirlenmek | ||
|
Tom is getting angry. Tom sinirleniyor. More Sentences |
||||
| Genel | get at f. | ima etmek | ||
|
I'm not sure what Tom is getting at. Tom'un ne ima ettiğinden emin değilim. More Sentences |
||||
| Genel | get out f. | çıkarmak | ||
|
Mom got out of the hospital a few days later. Annem birkaç gün sonra hastaneden çıkarıldı. More Sentences |
||||
| Genel | get to f. | başlamak | ||
|
And, for heaven's sake, do not let us turn around and start blaming you for not actually getting to 2004 on time. Ve Tanrı aşkına, dönüp de 2004'e zamanında yetişemediğiniz için sizi suçlamaya başlamamıza izin vermeyin. More Sentences |
||||
| Genel | get f. | sokmak | ||
|
Tom got stung by a wasp. Tom'u eşek arısı soktu. More Sentences |
||||
| Genel | get muddy f. | çamurlanmak | ||
|
Tom got muddy playing football. Tom futbol oynarken çamurlandı. More Sentences |
||||
| Genel | get to f. | varmak | ||
|
When she got to the airport she was subjected to a full body search. Havaalanına vardığında tüm vücudu arandı. More Sentences |
||||
| Genel | get cold feet f. | çekinmek | ||
|
Equally, it is very clear that the US Government is getting cold feet on the Kyoto Agreement. Aynı şekilde ABD Hükümetinin Kyoto Anlaşması'ndan çekindiği de çok açıktır. More Sentences |
||||
| Genel | get hard f. | zorlaşmak | ||
|
It is especially when times are getting hard that funding runs short. Özellikle zamanın zorlaştığı zamanlarda finansman yetersiz kalır. More Sentences |
||||
| Genel | get out of f. | kaçmak | ||
|
Tom got out of his truck and ran. Tom kamyonetinden indi ve kaçtı. More Sentences |
||||
| Genel | get married f. | evlenmek | ||
|
The army and the air force and the State Department have ganged up to keep me from getting married. Kara Kuvvetleri, Hava Kuvvetleri ve Dışişleri Bakanlığı evlenmemi engellemek için bir araya geldi. More Sentences |
||||
| Genel | get through f. | geçirmek | ||
|
How will they get through the cold winter in that tent? Onlar soğuk kışı o çadırda nasıl geçirecek? More Sentences |
||||
| Genel | get to work f. | işe başlamak | ||
|
Get to work, Tom. İşe başla, Tom. More Sentences |
||||
| Genel | get the message f. | anlamak | ||
|
I get the message. Mesajı anladım. More Sentences |
||||
| Genel | get up f. | yataktan kalkmak | ||
|
Very hard for me to get up every day. Her gün yataktan kalkmak benim için çok zor. More Sentences |
||||
| Genel | get f. | uymak | ||
|
I think we'll all feel better once we get a little sleep. Sanırım biraz uyur uymaz hepimiz daha iyi hissederiz. More Sentences |
||||
| Genel | get through f. | ulaşmak | ||
|
Humanitarian aid must get through. İnsani yardım ulaşmalı. More Sentences |
||||
| Genel | get sick f. | hasta olmak | ||
|
Tom didn't come because he got sick. Tom hasta olduğu için gelmedi. More Sentences |
||||
| Genel | get into debt f. | borçlanmak | ||
|
When governments get into debt by taking the wrong decisions, we must tell them they have taken the wrong decisions. Hükümetler yanlış kararlar alarak borçlandıklarında, onlara yanlış kararlar aldıklarını söylemeliyiz. More Sentences |
||||
| Genel | get muddy f. | bulanmak | ||
|
Tom got muddy playing football. Tom futbol oynarken çamura bulandı. More Sentences |
||||
| Genel | get wind of f. | duymak | ||
|
The media got wind of a rumor about his engagement and came quickly. Medya onun nişanlandığına dair bir dedikodu duydu ve hemen geldi. More Sentences |
||||
| Genel | get curious f. | meraklanmak | ||
|
I'm getting curious. Meraklanıyorum. More Sentences |
||||
| Genel | get ahead f. | başarılı olmak | ||
|
You can't get ahead if you don't work hard. Çok çalışmazsan, başarılı olamazsın. More Sentences |
||||
| Genel | get on with f. | anlaşmak | ||
|
Suppose there's some jerk you just can't get on with. Diyelim ki anlaşamadığınız bir pislik var. More Sentences |
||||
| Genel | try to get f. | elde etmeye çalışmak | ||
|
If you are really trying to get the best result, then there are two things you have to do. Eğer gerçekten en iyi sonucu elde etmeye çalışıyorsanız, yapmanız gereken iki şey vardır. More Sentences |
||||
| Genel | get suspicious f. | kuşkulanmak | ||
|
I got suspicious. Ben kuşkulandım. More Sentences |
||||
| Genel | get into trouble f. | başı belaya girmek | ||
|
Has Tom been getting into trouble? Tom'un başı belaya girdi mi? More Sentences |
||||
| Genel | get ahead f. | ilerlemek | ||
|
He doesn't seem to want to get ahead. İlerlemek istiyormuş gibi görünmüyor. More Sentences |
||||
| Genel | get cold feet f. | korkmak | ||
|
Tom is getting cold feet. Tom korkmaya başladı. More Sentences |
||||
| Genel | get shorter f. | kısalmak | ||
|
As winter approaches, the days get shorter and shorter. Kış yaklaştıkça, günler kısalır ve kısalır. More Sentences |
||||
| Genel | get f. | götürmek | ||
|
This is the kind of contradiction that will get us nowhere. Bu tür bir çelişki bizi hiçbir yere götürmez. More Sentences |
||||
| Genel | get permission f. | izin almak | ||
|
She got permission to use the car. O, arabayı kullanmak için izin aldı. More Sentences |
||||
| Genel | get f. | edinmek | ||
|
I do not know where the honourable Member has got these ideas from, I do not get into these types of issues. Sayın Üyenin bu fikirleri nereden edindiğini bilmiyorum, ben bu tür konulara girmiyorum. More Sentences |
||||
| Genel | get f. | satın almak | ||
|
I am hoping to get two copies of this book. Ben bu kitabın iki kopyasını satın almak istiyorum. More Sentences |
||||
| Genel | get down to f. | başlamak | ||
|
Now let's get down to work. Şimdi çalışmaya başlayalım. More Sentences |
||||
| Genel | get off f. | otobüsten inmek | ||
|
As she couldn't pay for a ticket, the driver asked her to get off the bus. Bilet parasını ödeyemediği için şoför otobüsten inmesini istedi. More Sentences |
||||
| Genel | get the door f. | kapıya bakmak | ||
|
Let me get the door for you. Senin için kapıya bakmama izin ver. More Sentences |
||||
| Genel | get f. | başarmak | ||
|
We'll get it this time. Bu sefer başaracağız. More Sentences |
||||
| Genel | get divorced f. | boşanmak | ||
|
How old were you when your parents got divorced? Ebeveynlerin boşandığında kaç yaşındaydın? More Sentences |
||||
| Genel | get f. | binmek | ||
|
She tried to get a taxi in Brussels and was refused. Brüksel'de bir taksiye binmeye çalıştı ve reddedildi. More Sentences |
||||
| Genel | get off f. | uçaktan inmek | ||
|
Tom didn't get off the airplane with the rest of the passengers. Tom diğer yolcularla birlikte uçaktan inmedi. More Sentences |
||||
| Genel | get over f. | üstesinden gelmek | ||
|
Running, jumping, and getting over the deadly traps is in your hands. Koşmak, zıplamak ve ölümcül tuzakların üstesinden gelmek sizin elinizde. More Sentences |
||||
| Genel | get easy f. | kolaylaşmak | ||
|
Everything eventually gets easier with practice. Her şey eninde sonunda pratikle kolaylaşır. More Sentences |
||||
| Genel | get over f. | inanmak (şaşırtıcı bir olaya) | ||
|
I still can't get over the fact that you got fired! Hâlâ kovulduğuna inanamıyorum! More Sentences |
||||
| Genel | get off work f. | işten çıkmak (mesainin bitmesi) | ||
|
I get off work around ten. Saat 10 gibi işten çıkıyorum. More Sentences |
||||
| Common Usage | ||||
| Yaygın Kullanım | get along f. | ayrılıp gitmek | ||
| Yaygın Kullanım | get into a panic f. | paniklemek | ||
| Yaygın Kullanım | get bored f. | usanmak | ||
| Yaygın Kullanım | get a fever f. | ateşi olmak | ||
| Yaygın Kullanım | get in somebody's hair f. | rahat bırakmamak | ||
| Yaygın Kullanım | get in somebody's hair f. | başının dibinden ayrılmamak | ||
| Yaygın Kullanım | get in somebody's hair f. | rahat vermemek | ||
| Yaygın Kullanım | get/be cross (with somebody) f. | küsmek | ||
| Yaygın Kullanım | get across f. | karşıya geçmek | ||
| Yaygın Kullanım | get across f. | karşıdan karşıya geçmek | ||
| Yaygın Kullanım | get across f. | karşıya geçirmek | ||
| Yaygın Kullanım | get off the train f. | trenden inmek | ||
| General | ||||
| Genel | get-up-and-go i. | enerji | ||
| Genel | get-together i. | parti | ||
| Genel | get-up i. | düzen | ||
| Genel | get-up-and-go i. | itici güç | ||
| Genel | get-up i. | sıralama | ||
| Genel | get-up i. | süs | ||
| Genel | get-together i. | toplantı | ||
| Genel | get-up i. | dış görünüş | ||
| Genel | get-rich-quick scheme i. | küçük yatırımla çabuk zengin olma planı | ||
| Genel | get a blister i. | vücudun bir noktasının su toplaması | ||
| Genel | family get-together i. | aile toplantısı | ||
| Genel | family get-together i. | ailenin bir araya gelmesi | ||
| Genel | get well soon wishes i. | geçmiş olsun dilekleri | ||
| Genel | get well wish i. | geçmiş olsun dileği | ||
| Genel | get well wishes i. | geçmiş olsun dilekleri | ||
| Genel | get well soon wish i. | geçmiş olsun dileği | ||
| Genel | get i. | yavru | ||
| Genel | get i. | (sayı olabilecek topu) kurtarma | ||
| Genel | get [dialect] i. | kazanç | ||
| Genel | get [dialect] i. | kazanılan şey | ||
| Genel | get i. | erkek bir hayvanın soyu | ||
| Genel | get i. | nesep | ||
| Genel | get i. | nesil | ||
| Genel | get [scotland] i. | çocuk | ||
| Genel | get [scotland] i. | piç | ||
| Genel | get (greenwich electronic time) i. | greenwich elektronik zamanı | ||
| Genel | get something out f. | yayımlamak | ||
| Genel | get even f. | hakkından gelmek | ||
| Genel | get f. | açıklamak | ||
| Genel | get someone into hot water f. | birinin başını belaya sokmak | ||
| Genel | get very thin f. | tazıya dönmek | ||
| Genel | get off f. | inmek | ||
| Genel | get paralytic f. | kör kütük sarhoş olmak | ||
| Genel | get somebody to resolve firmly f. | azmettirmek | ||
| Genel | get complicated f. | dallanmak | ||
| Genel | get on with f. | biriyle iyi geçinmek | ||
| Genel | get flustered f. | abliyi bırakmak | ||
| Genel | get muddled f. | sersemlemek | ||
| Genel | get on to somebody f. | temasa geçmek | ||
| Genel | get to the finals f. | finale kalmak | ||
| Genel | get a mark f. | not almak | ||
| Genel | get spliced f. | evlenmek | ||
| Genel | get down f. | yutmak | ||
| Genel | get round f. | kullanmak | ||
| Genel | get lost f. | kaybetmek | ||
| Genel | get stronger f. | gücüne güç katmak | ||
| Genel | get wet through f. | sırsıklam olmak | ||
| Genel | get anxious f. | meraklanmak | ||
| Genel | get sunburnt f. | yanmak | ||
| Genel | get bored f. | usanç getirmek | ||
| Genel | get round to f. | zaman ayırmak | ||
| Genel | get into use f. | kullanıma almak | ||
| Genel | get familiar f. | öğrenmek | ||
| Genel | get into a office f. | işe yerleşmek | ||
| Genel | get angry f. | kafası atmak | ||
| Genel | get in touch with f. | bağlantı kurmak | ||
| Genel | get one's fingers burnt f. | aptallığının cezasını çekmek | ||
| Genel | get well oiled f. | sarhoş olmak | ||
| Genel | get on f. | geçinmek | ||
| Genel | get back f. | geri almak | ||
| Genel | get doughy f. | hamurlaşmak | ||
| Genel | get oneself talked about f. | dile düşmek | ||
| Genel | get at f. | zarar vermek | ||
| Genel | get off f. | cezadan kurtarmak | ||
| Genel | get the better f. | daha iyisini almak | ||
| Genel | get rich f. | zenginlemek | ||
| Genel | get on to somebody f. | temas kurmak | ||
| Genel | get at f. | ortaya çıkarmak | ||
| Genel | get a bank loan f. | kredi almak | ||
| Genel | get on the stage f. | sahneye çıkmak | ||
| Genel | get hold of f. | yakalamak | ||
| Genel | get owned f. | marizlenmek | ||
| Genel | get on f. | azarlamak | ||
| Genel | get f. | bakmak (telefona/kapıya) | ||
| Genel | get importunate f. | çamurlaşmak | ||
| Genel | get the sack f. | sepetlenmek | ||
| Genel | get about f. | yayılmak (haber/söylenti) | ||
| Genel | get mad f. | illet olmak | ||
| Genel | get out of control f. | şirazesinden çıkmak | ||
| Genel | get rid of f. | savmak | ||
| Genel | get through f. | tüketmek | ||
| Genel | get under control f. | önlemek | ||
| Genel | get loose f. | açılmak | ||
| Genel | get on one's nerves f. | sinir etmek | ||
| Genel | get off cheap f. | ucuz kurtulmak | ||
| Genel | get infected f. | iltihaplanmak | ||
| Genel | get on one's nerves f. | sinirini bozmak | ||
| Genel | get the hang of f. | usulünü öğrenmek | ||
| Genel | get one's promotion f. | yükselmek | ||
| Genel | get dark f. | akşam olmak | ||
| Genel | get things done f. | başarmak | ||
| Genel | get something without effort f. | lüpe konmak | ||
| Genel | get in someone's hair f. | canını sıkmak | ||
| Genel | get away f. | atlatmak | ||
| Genel | get rough f. | pütürlenmek | ||
| Genel | get along f. | uyuşmak | ||
| Genel | get round somebody f. | ikna etmek | ||
| Genel | get a bargain f. | kelepire konmak | ||
| Genel | get a grip f. | kavramak | ||
| Genel | get out of control f. | gemi azıya almak | ||
| Genel | get cheaply f. | düşürmek | ||
| Genel | get diarrhea f. | motoru bozulmak | ||
| Genel | get around f. | yayılmak (söylenti) | ||
| Genel | get into a groove f. | bellemek | ||
| Genel | get on for f. | yetişmek | ||
| Genel | get in the habit of f. | alışkanlık edinmek | ||
| Genel | get ten out of ten f. | on üzerinden on almak | ||
| Genel | get one's fingers burnt f. | ağzı yanmak | ||
| Genel | get excited f. | heyecan duymak | ||
| Genel | get down f. | hayal kırıklığına uğratmak | ||
| Genel | get hot under the collar f. | öfkelenmek | ||
| Genel | get drunk f. | südremek | ||
| Genel | get off f. | yollamak | ||
| Genel | get hotter f. | yaklaşmak | ||
| Genel | get into debt f. | borç yapmak | ||
| Genel | get clear of f. | ayrılmak | ||
| Genel | get one's own back f. | öcünü almak | ||
| Genel | get hip to f. | karşı uyanık olmak | ||
| Genel | get along f. | gitmek | ||
| Genel | get bored f. | bıkmak | ||
| Genel | get wise to f. | öğrenmek | ||
| Genel | get over an illness f. | iyileşmek | ||
| Genel | get the thumbs up f. | tam not almak | ||
| Genel | get angry f. | kafası bozulmak | ||
| Genel | get advice f. | öğüt almak | ||
| Genel | get round f. | dönmek | ||
| Genel | get about f. | gezinmek | ||
| Genel | get one's due f. | hakkını almak | ||
| Genel | get under one's skin f. | sinir etmek | ||
| Genel | get wet in the rain f. | yağmur yemek | ||
| Genel | get rid of f. | üstünden atmak | ||
| Genel | get on someone's good side f. | birinin gözüne girmek | ||
| Genel | get furious f. | kan beynine çıkmak | ||
| Genel | get one's deserts f. | boyunun ölçüsünü almak | ||
| Genel | get goose pimples f. | ürpermek | ||
| Genel | get the better of f. | sırtını yere getirmek | ||
| Genel | get longer f. | uzamak | ||
| Genel | get about f. | gezmek | ||
| Genel | get organized f. | düzen kurmak | ||
| Genel | get one's way f. | istediğini elde etmek | ||
| Genel | get drunk f. | esrimek | ||
| Genel | get into a rage f. | celallenmek | ||
| Genel | get on someone's tits f. | birisini rahatsız etmek | ||
| Genel | get the wind up f. | korkuya kapılmak | ||
| Genel | get positive energy f. | pozitif enerji almak | ||
| Genel | get dusty f. | tozlanmak | ||
| Genel | get over the difficulties f. | güçlüklerin üstesinden gelmek | ||
| Genel | get rolling f. | yuvarlanmak | ||
| Genel | get someone out of the way f. | birini kenara çekmek | ||
| Genel | get on well with somebody f. | anlaşmak | ||
| Genel | get fat f. | yağlanmak | ||
| Genel | get through f. | zor bir durumu atlatmak | ||
| Genel | get round to f. | vakit bulmak | ||
| Genel | get f. | canına okumak | ||
| Genel | get things square f. | düzenlemek | ||
| Genel | get through to f. | bir şey anlatmak | ||
| Genel | get f. | gezinmek | ||
| Genel | get no news from f. | ses çıkmamak | ||
| Genel | get along quite well f. | gül gibi geçinmek | ||
| Genel | get about f. | yayılmak (söylenti) | ||
| Genel | get the upper hand f. | üstün çıkmak | ||
| Genel | get puerperal fever f. | al basmak | ||
| Genel | get clear of f. | el çekmek | ||
| Genel | get the creeps f. | ürpermek | ||
| Genel | get a kick out of f. | keyfini çıkarmak | ||
| Genel | live to see one's children grow up and get married f. | mürüvvetini görmek | ||
| Genel | get into financial straits f. | durumu bozulmak | ||
| Genel | get worked up f. | galeyana gelmek | ||
| Genel | get into an impossible situation f. | açmaza girmek | ||
| Genel | get drowned f. | boğulmak | ||
| Genel | get upset f. | huylanmak | ||
| Genel | try to get used to f. | alışmaya çalışmak | ||
| Genel | get out of a scrape f. | beladan kurtulmak | ||
| Genel | get the substructure ready f. | altyapı hazırlamak | ||
| Genel | get married f. | dünya evine girmek | ||
| Genel | get shallow f. | sığlaşmak | ||
| Genel | get one's blood up f. | gaza getirmek | ||
| Genel | get ahead of f. | geçmek (rakibi) | ||
| Genel | get f. | baskın çıkmak | ||
| Genel | get tired f. | bıkmak | ||
| Genel | get through f. | geçirmek (zor bir zamanı) | ||
| Genel | get the cold shoulder f. | soğuk bir karşılık almak | ||
| Genel | get better f. | durumu düzelmek | ||
| Genel | get no news f. | ses çıkmamak | ||
| Genel | get the wrong sow by the ear f. | yanılmak | ||
| Genel | get something out of the way f. | bir şeyi kenara çekmek | ||
| Genel | get one's own back f. | cezalandırmak | ||
| Genel | get it into one's head that ... f. | kafasına koymak | ||
| Genel | get on with somebody f. | anlaşmak | ||
| Genel | get the hang of f. | havasına girmek | ||
| Genel | get f. | alıp getirmek | ||
| Genel | get something right f. | bir şeyi tam istenilen şekilde yapmak | ||
| Genel | get knifed f. | bıçak yemek | ||
| Genel | get on the gravy train f. | köşe dönmek | ||
| Genel | get the best of f. | alt etmek | ||
| Genel | get a share of the pie f. | sebeplenmek | ||
| Genel | get in the habit of f. | itiyat etmek | ||
| Genel | get confused f. | kafası şişmek | ||
| Genel | get out of order f. | bozulmak | ||
| Genel | get chilly f. | serinleşmek | ||
| Genel | get into line f. | hizaya gelmek | ||
| Genel | get the best of f. | sırtını yere getirmek | ||
| Genel | get very thin f. | çöpe dönmek | ||
| Genel | get sight of f. | gözüne ilişmek | ||
| Genel | get interest f. | faiz almak | ||
| Genel | get thin f. | süzülmek | ||
| Genel | get around to f. | zaman ayırmak | ||
| Genel | get wide f. | bollaşmak | ||
| Genel | get the better of f. | galip gelmek | ||
| Genel | get slack f. | laçkalaşmak | ||
| Genel | get odd jobs that pay f. | ufak tefek ayak işlerine girmek | ||
| Genel | get very thirsty f. | boğazı kurumak | ||
| Genel | get famous f. | ismini duyurmak | ||
| Genel | get into action f. | hareketlenmek | ||
| Genel | get something out of one's system f. | çok arzuladığı bir şeyi arzulamaz olmak | ||
| Genel | get out of the way f. | savulmak | ||
| Genel | get out of breath f. | katılmak | ||
| Genel | get around f. | bir yol bulup kurtulmak (birinden) | ||
| Genel | get along f. | geçinip gitmek | ||
| Genel | get out of hand f. | yoldan çıkmak | ||
| Genel | get lost in the shuffle f. | arada kaynamak | ||
| Genel | get a prize f. | mükafat almak | ||
| Genel | get rid of f. | kovmak | ||
| Genel | get behind in f. | gerisinde kalmak (bir işin) | ||
| Genel | get over f. | taşmak | ||
| Genel | get someone out of the way f. | birini devredışı etmek | ||
| Genel | get the bottom of f. | derinlemesine araştırmak | ||
| Genel | get the bottom of f. | derinine inmek | ||
| Genel | get the jitters f. | korku duymak | ||
| Genel | get married to somebody f. | evlenmek | ||
| Genel | get an eyeful of f. | kaçırmamak | ||
| Genel | get stale f. | bayatlamak | ||
| Genel | get together on f. | mutabık kalmak | ||
| Genel | get about f. | çıkıp dolaşmak (bir hastalıktan sonra yeniden) | ||
| Genel | get wild f. | azıtmak | ||
| Genel | get hoarse f. | boğuklaşmak | ||
| Genel | get the wind up f. | ödü patlamak | ||
| Genel | get over f. | üstünden geçmek | ||
| Genel | get f. | uyuşmak | ||
| Genel | get f. | tırmanmak | ||
| Genel | get caught f. | yakayı ele vermek | ||
| Genel | get a promise out of somebody f. | söz almak | ||
| Genel | get back on the rails f. | yoluna koymak | ||
| Genel | get somebody down f. | moralini bozmak | ||
| Genel | get rid of f. | safra atmak | ||
| Genel | get out of hand f. | kontrolden çıkmak | ||
| Genel | get f. | almak (radyo/televizyon belirli bir istasyonu/kanalı) | ||
| Genel | get into trouble f. | başı dara düşmek | ||
| Genel | get over f. | iyi olmak | ||
| Genel | get through to f. | tur atlamak | ||
| Genel | get ready to do business f. | iş yapmaya hazır hale gelmek | ||
| Genel | get old f. | yaşlanmak | ||
| Genel | get rid of f. | başından atmak | ||
| Genel | get together on f. | anlaşmaya varmak (üzerinde) | ||
| Genel | get somebody into a lot of trouble f. | başını yakmak | ||
| Genel | get sight of f. | görmek | ||
| Genel | get into a dilemma f. | açmaza girmek | ||
| Genel | get out of the wrong side f. | ters tarafından kalkmak | ||
| Genel | get somebody going f. | gaza getirmek | ||
| Genel | get f. | katılmak | ||
| Genel | get tired f. | bezmek | ||
| Genel | get too big for one's boots f. | burun şişirmek | ||
| Genel | get mixed f. | karışmak | ||
| Genel | get ready do f. | kollarını sıvamak | ||
| Genel | get smoky f. | dumanlanmak | ||
| Genel | get worse f. | fenalaşmak | ||
| Genel | get cold f. | soğuklaşmak | ||
| Genel | get a heavy tan f. | arap gibi olmak | ||
| Genel | get in other people's hair f. | başkalarını rahatsız etmek | ||
| Genel | get something off one's chest f. | derdini açmak | ||
| Genel | get the worst of f. | yenilmek | ||
| Genel | get one's deserts f. | cezasını bulmak | ||
| Genel | threaten somebody to get f. | kapıya dayanmak | ||
| Genel | get one's hair cut f. | saç kestirmek | ||
| Genel | get dark f. | ortalık kararmak | ||
| Genel | get easily f. | düşürmek | ||
| Genel | get one's hands on f. | yakalamak | ||
| Genel | get someone out of the way f. | etkisiz hale getirmek | ||
| Genel | get to f. | şart olmak | ||
| Genel | get someone wrong f. | yanlış anlamak (birini) | ||
| Genel | get chummy with f. | ile ahbap olmak | ||
| Genel | get rid of f. | yakasını sıyırmak | ||
| Genel | get used f. | alışmak | ||
| Genel | get knotted f. | düğüm olmak | ||
| Genel | get out of hand f. | azmak | ||
| Genel | not to be able to get married f. | evde kalmak (evlenmemiş) | ||
| Genel | get about f. | yayılmak | ||
| Genel | get into a job f. | işe yerleşmek | ||
| Genel | get thin and weak f. | sıskalaşmak | ||
| Genel | get something out of one's system f. | vücudu bir şeyi atmak | ||
| Genel | get the worst of f. | alt edilmek | ||
| Genel | get a beating f. | dayak yemek | ||
| Genel | get even f. | yanına bırakmamak | ||
| Genel | get one's own way f. | kendi bildiğini okumak | ||
| Genel | get the taste of f. | tadını almak | ||
| Genel | get hungry f. | karnı acıkmak | ||
| Genel | get something cheaply f. | ucuza düşürmek | ||
| Genel | get free of f. | aralarından sıyrılmak | ||
| Genel | get something illegally f. | haram yemek | ||
| Genel | get an advance f. | avans almak | ||
| Genel | get somebody wrong f. | yanlış anlamak | ||
| Genel | get rid of f. | bir şeyden kurtulmak | ||
| Genel | get used f. | kanıksamak | ||
| Genel | get worse f. | fenaya varmak | ||
| Genel | get to the bottom of f. | iyice incelemek | ||
| Genel | get a grasp on oneself f. | kendine hakim olmak | ||
| Genel | get a temperature f. | ateşi çıkmak | ||
| Genel | get on well with f. | bağdaşmak | ||
| Genel | get sunstroke f. | güneş çarpmak | ||
| Genel | get f. | kızdırmak | ||
| Genel | get something out of one's system f. | bir şeyden hevesini almak | ||
| Genel | get to the bottom of f. | temeline inmek | ||
| Genel | get on f. | binmek (otobüs/tren/uçağa) | ||
| Genel | get excited f. | heyecana kapılmak | ||
| Genel | get what's coming to one f. | hak ettiği cezayı yemek | ||
| Genel | get f. | sinirlendirmek | ||
| Genel | get out of control f. | ateş bacayı sarmak | ||
| Genel | get weak f. | güçsüzleştirmek | ||
| Genel | get tired of f. | bezmek | ||
| Genel | get f. | hazırlamak | ||
| Genel | get one's promotion f. | terfi etmek | ||
| Genel | get scanty f. | darlaşmak | ||
| Genel | get a whiff f. | kokusunu almak | ||
| Genel | get along with f. | biriyle iyi geçinmek | ||
| Genel | get under one's skin f. | kızdırmak | ||
| Genel | get f. | uydurmak | ||
| Genel | get a rocket f. | papara yemek | ||
| Genel | get expensive f. | fiyatlanmak | ||
| Genel | get stubborn f. | diklenmek | ||
| Genel | get off from f. | izin almak (işten) | ||
| Genel | get wind of f. | haber almak | ||
| Genel | get something down f. | yazmak | ||
| Genel | get something through someone's head f. | bir şeyi birine anlatmak | ||
| Genel | get there f. | başarılı olmak | ||
| Genel | get on together f. | geçinmek | ||
| Genel | get from the earth f. | dünyadan almak | ||
| Genel | be unable to get f. | kafası almamak | ||
| Genel | get something on the cheap f. | ucuza almak | ||
| Genel | get through f. | bitirmek (okulu) | ||
| Genel | get the better of f. | yenmek | ||
| Genel | get flurried f. | telaşlanmak | ||
| Genel | get one's hands on f. | eline geçirmek | ||
| Genel | get one's own back f. | hıncını almak | ||
| Genel | get laid f. | hastalanmak | ||
| Genel | get the substructure ready f. | altyapı oluşturmak | ||
| Genel | get married f. | nikahlanmak | ||
| Genel | get in a happy mood f. | neşesini bulmak | ||
| Genel | get f. | idrak etmek | ||
| Genel | get angry f. | kafası kızmak | ||
| Genel | get something over with f. | bir şeyi bitirmek | ||
| Genel | get bored f. | içi daralmak | ||
| Genel | get the cold shoulder f. | soğuk bir şekilde karşılanmak | ||
| Genel | get one's wits about one f. | aklını başına toplamak | ||
| Genel | get someone's to fall for it f. | dalgaya gelmek | ||
| Genel | get a grip on f. | anlamak | ||
