iz - Turco Inglés Diccionario
Historia

iz



Significados de "iz" en diccionario inglés turco : 101 resultado(s)

Turco Inglés
Common Usage
iz mark n.
iz track n.
iz trace n.
iz trail n.
iz taint n.
General
iz stigma n.
iz imprint n.
iz touch n.
iz streak n.
iz wheal n.
iz suggestion n.
iz suspicion n.
iz hint n.
iz chip n.
iz footprint n.
iz stamp n.
iz strain n.
iz hound n.
iz print n.
iz weal n.
iz tinge n.
iz impression n.
iz inkling n.
iz wale n.
iz impress n.
iz tracing n.
iz vestige n.
iz smack n.
iz shadow n.
iz odor n.
iz ray n.
iz dash n.
iz evidence n.
iz odour n.
iz dint n.
iz clue n.
iz kenning n.
iz scar n.
iz clew n.
iz birthmark n.
iz ghost n.
iz tincture n.
iz trace n.
iz sign n.
iz token n.
iz path n.
iz trackway n.
iz furrow n.
iz impressure n.
iz indication n.
iz shade n.
iz tail n.
iz recognizance [obsolete] n.
iz tang n.
iz badge n.
iz remnant n.
iz tint n.
iz tract [dialect] n.
iz twang n.
iz breath n.
iz lead n.
iz line n.
iz whiff n.
iz memorial n.
iz mention [obsolete] n.
iz moniment n.
iz rosetta stone n.
iz insignment [obsolete] n.
iz drop n.
iz precedent n.
iz scart [scotland] n.
iz slot n.
iz smatch n.
iz soilure n.
iz strake n.
iz stricture [obsolete] n.
iz surmise n.
Colloquial
iz fleabite n.
iz wind n.
Idioms
iz paper trail n.
iz a paper trail n.
Technical
iz track n.
iz impression n.
iz trace n.
iz groove n.
iz streak n.
iz vestige n.
iz indentation n.
iz path n.
iz trail n.
Automotive
iz groove n.
iz streak n.
iz trail n.
iz tracking n.
Railway
iz rutting n.
Food Engineering
iz trace n.
Biology
iz vestigium n.
Linguistics
iz trace n.
Printery
iz streak n.
Archaic
iz recognisance n.
Slang
iz scooby doo n.

Significados de "iz" con otros términos en diccionario inglés turco: 471 resultado(s)

Turco Inglés
Common Usage
iz bırakmak impress v.
izlemek (iz vb) track v.
iz sürmek trace v.
iz bırakmak leave a trace v.
iz bırakmak leave a mark v.
General
iz (ciltte kalan çiçek izi gibi) pit n.
iz kokusu scent n.
vurarak iz bırakma welting n.
vücutta oluşan geçici iz tattooing n.
uyaranların beyinde bıraktığı iz engram n.
sabanın açtığı iz furrow n.
iz sürme chase n.
iz/sektör track/sector n.
iz sürücü tracker n.
iz bırakan şey tracer n.
dağlanarak yapılan iz brand n.
iz süren avcı stalker n.
makro iz macro trace n.
derin bir iz a lasting impression n.
iz (vurulan kamçının/değneğin bıraktığı) welt n.
uçağın arkasında bıraktığı iz contrail n.
iz başlangıcı trailhead n.
geri iz sürme back tracking n.
iz odası track chamber n.
iz yolu treadway n.
iz sürme hounding n.
iz yönetim sistemi trace/track management system n.
iz yönetim sistemi trail management system n.
düşen yaprağın bıraktığı iz cicatrice n.
güneş gözlüğü ile güneşlendikten sonra göz çevresinde kalan iz panda eyes (uk) n.
güneş gözlüğü ile güneşlendikten sonra göz çevresinde kalan iz raccoon eye n.
güneş gözlüğü ile güneşlendikten sonra göz çevresinde kalan iz raccoon eyes n.
bir geyiğin otları ezmesi sonucu bıraktığı iz abature n.
şarabın, kadehin kenarından aşağıya doğru bıraktığı iz tears of wine n.
geçmiş olayın bıraktığı iz reminiscence n.
arkaya doğru düşen bir kayakçının karda bıraktığı iz bathtub n.
arkaya doğru düşen bir kayakçının karda bıraktığı iz sitzmark n.
(dedektif gibi) iz süren kimse bird dog n.
darbenin bıraktığı iz wipe [obsolete] n.
geçici iz wisp n.
bir sese dair iz whift n.
bir kokuya dair iz whift n.
belli belirsiz iz whisper n.
kar temizleme makinesinin veya greyder bıçağının ardında oluşturduğu iz windrow [canada] n.
bulaşma ile meydana gelen renksiz iz blot n.
posta ücretini basan cihazın bir posta üzerinde bıraktığı iz meter n.
baskı makinesinin içinde kağıt yokken bıraktığı iz miss n.
bıyığı andıran iz moustache n.
(partneri emme sonucu oluşan) geçici iz love bite n.
belirsiz iz gleam n.
küçük iz gliff [scotland] n.
(hayvanların yol üzerinde bıraktığı) iz runway n.
derin iz rut n.
iz yapan kimse rutter n.
iz bırakan görsel impression n.
sahte iz false token n.
ahşap yapısındaki kavisli veya spiral şeklinde iz curl n.
denizaltı periskopunun suda bıraktığı iz feather n.
parmak kirinden ötürü yüzeye geçen iz fingermark n.
katlama sebebiyle oluşan çizgi veya iz fold n.
(hücresel otomasyonda) iz bırakan sonlu örüntü puffer n.
iz sürücü puggy n.
iz sürücü puggi n.
atın yüzündeki beyaz iz shim[dialect] [uk] n.
görerek iz süren tazı sighthound n.
arkada bırakılan iz sign n.
kokuyla iz süren kimse smeller n.
iz takip köpeği sniffer n.
çopur iz pockpit n.
çiçek bozuğu hastalığının ciltte bıraktığı çukurlu iz pockpit n.
iz bırakmak leave behind v.
iz bırakmak etch v.
tekerleklerle iz yapmak rut v.
iz sürerek geri gitmek retrace v.
iz düşürmek project v.
iz sürmek sleuth v.
iz bırakmak scar v.
iz sürmek trail v.
iz sürmek spoor v.
iz sürmek scent out v.
iz sürmek scent v.
iz bırakmak track v.
ciltte iz bırakmak pit v.
iz açmak furrow v.
hiç iz bırakmadan kaybolmak vanish without a trace v.
iz sürmek hound v.
dikiş gibi iz bırakmak seam v.
iz çıkarmak make a mark v.
iz çıkarmak leave a mark v.
iz bırakmak make a mark v.
hiçbir iz bırakmadan kaybolmak disappear without a trace v.
hiçbir iz bırakmadan kaybolmak vanish without a trace v.
yol iz bilmek know how to behave oneself properly v.
iz taşımak bear the stamp of v.
derin iz bırakmak engrave v.
-er misin(iz) could v.
kalıcı iz bırakmak leave one's mark v.
iz bırakmak make marks on v.
iz taşımak bear trace v.
olumsuz bir iz bırakmak leave a negative mark v.
olumsuz iz bırakmak leave a negative mark v.
iz bırakmak leave a scar v.
pek iz bırakmamak not leave much of a trail v.
iz bırakmak leave a trail v.
iz bırakmak register v.
yeniden iz bırakmak reimpress v.
yeniden iz bırakmak reimprint v.
iz bırakmak touch v.
yazılı bir iz bırakmak pull v.
iz bırakacak şekilde dövmek bang v.
(köpeklere) iz sürdürmek lay v.
kalıcı olarak iz bırakmak write v.
derin iz bırakmak write v.
kalıcı iz bırakmak write v.
yanlış şekilde iz sürmek mistrace v.
iz bırakan bir gerçeği öğrenmek imprint v.
geri geri iz sürmek untread v.
iz sürerek geriye gitmek untread v.
(derin) iz bırakmak instamp v.
(av köpeği) iz ararken gergin biçimde kuyruk sallamak feather v.
parçalayıp tütününü dağıtarak (sigarayı) iz bırakmadan imha etmek fieldstrip v.
iz yapmak print v.
iz bırakmak scart v.
iz taşımak smack v.
çukur iz bırakmak pockmark v.
(iz vb.) taşımak bear v.
(iz vb.) bırakmak leave v.
iz bırakmak mark v.
iz bırakan persistent adj.
iz brakmayan trailless adj.
arkada iz bırakmayan traceless adj.
iz bırakmayan trackless adj.
giderilmez (leke/iz) indelible adj.
iz bırakan vestigial adj.
derin iz bırakan soul-shattering adj.
iz bırakılmamış undinted adj.
iz bırakmayan printless adj.
iz bırakmayan scarless adj.
iz kalmış pock-broken adj.
iz bırakan stigmal adj.
göz üzerinde iz bulunan superciliary adj.
iz taşıyarak stigmatically adv.
Phrasals
bir şey üzerinde kalıcı bir iz bırakmak burn in v.
bir şey üzerinde kalıcı bir iz bırakmak burn into v.
iz yapmak track up v.
iz bırakmak track up v.
bir şeyin yüzeyini iz yapmak/izlerle kaplamak track up v.
her tarafı iz yapmak track up v.
her tarafta iz bırakmak track up v.
hiçbir iz bırakmadan tamamen yok etmek wipe off v.
(birinde bir şeyde bir iz) bırakmak imprint (something) in (someone or something) v.
(birinde bir şeyde bir iz) bırakmak imprint (something) into (someone or something) v.
arkasında kalıntı/iz bırakarak kayıp gitmek streak across v.
Phrases
iz bırakmadan without a trace expr.
tam iz üzerinde upon the right scent expr.
arkada/geride iz bırakmadan with no trace expr.
iz bırakmadan with no trace expr.
Proverb
yerinde oturarak tarihe iz bırakamazsın footprints on the sands of time are not made by sitting down
hiçbir şey yapmadan tarihte iz bırakamazsın footprints on the sands of time are not made by sitting down
harekete geçmeden iz bırakacak bir şey yapamazsın footprints on the sands of time are not made by sitting down
Colloquial
minnacık iz/çentik fleabite n.
mini minnacık iz/çentik/çizik fleabite n.
ciltte iz ya da leke bırakan öpücük monkey bite n.
(sonrasında ciltte fermuar şeklinde iz bırakan kesi ile yapılan) ameliyat zipper job n.
iz bırakmadan kaybolmak vanish in the air v.
iz bırakmadan kaybolmak disappear in the air v.
iz bırakmadan kaybolmak melt in the air v.
içeriden bilgi alabilirsin(iz) inquire within expr.
içeri sorarak daha fazla bilgi alabilirsin(iz) inquire within expr.
Idioms
ardında bırakılan iz calling card [us] n.
ardında bırakılan iz a calling card [us] n.
kişinin takip edilmesini sağlayan fiziksel/dijital iz paper trail n.
silinmez iz indelible imprint n.
silinmez iz indelible mark n.
silinmez bir iz an indelible mark n.
silinmez bir iz an indelible imprint n.
yol iz bilmemek fall off the cabbage truck v.
iz bırakmak/hayran bırakmak knock them in the aisles [old-fashioned] v.
arkasında iz bırakmamak cover someone's tracks up v.
birinin üzerinde bir etki/iz bırakmak make an impression on someone v.
birinin üzerinde bir etki/iz bırakmak leave someone with an impression v.
birinin üzerinde bir etki/iz bırakmak leave an impression on someone v.
birisi üzerinde iz bırakmak leave one's mark on someone v.
silinmez bir iz bırakmak leave an indelible mark v.
silinmez bir iz bırakmak leave an indelible imprint v.
yol iz bilmemek fall off the turnip truck v.
yanlış iz sürmek bark up the wrong tree v.
yanlış iz üzerinde olmak bark up the wrong tree v.
(birinin) hafızasında yer etmek/iz bırakmak be etched on (one's) memory v.
kalbinde/hafızanda/zihninde yer etmek/iz bırakmak be etched on your heart/memory/mind v.
doğru/yanlış iz sürmek be on the right/wrong track v.
arkasında iz bırakmamak cover (one's) tracks (up) v.
arkasında iz bırakmamak cover one's tracks v.
arkasında iz bırakmamak cover tracks v.
birinden/bir şeyden hiç iz olmamak haven't seen hide nor hair of someone/something v.
(birinin/bir şeyin) üzerinde iz bırakmak leave (one's or its) mark on (someone or something) v.
(birinin/bir şeyin) üzerinde kalıcı iz bırakmak leave (one's or its) mark on (someone or something) v.
iz bırakmak leave its mark v.
iz bırakmak make its mark v.
(birini/bir şeyi) iz sürerek bulmak run (someone or something) to earth v.
(birini/bir şeyi) iz sürerek bulmak run (someone or something) to ground v.
geride hiçbir iz kalmaması trail goes cold expr.
en ufak bir iz bile yok neither hide nor hair expr.
(ondan) hiç iz yok neither hide nor hair expr.
-den hiç iz yok hide nor hair expr.
(ondan) hiç iz yok hide nor hair expr.
-den hiç iz yok hide or hair expr.
yanlış iz üzerinde on the wrong tack expr.
birinden en ufak bir iz bile yok neither hide nor hair of someone expr.
(birinden) hiç iz yok neither hide nor hair of someone expr.
iz üstünde on the scent expr.
yanlış iz üstünde on the wrong scent expr.
Speaking
burada başka bir iz daha var there's another trail here expr.
bir iz var mı? do we have a trail? expr.
başka seçeneğin(iz) yok it's not like you have a choice expr.
iz kalacak mı? do you think it will scar? expr.
kalıcı iz bıraktı she left a lasting mark expr.
Trade/Economic
iz bedel token value n.
iz bedeli token value n.
iz değer book value n.
iz değer düşmek enter a book value v.
Law
cesedin üzerinde hiçbir iz bırakmadan yapılan cinayet burking n.
iz takip köpeği detection dog n.
iz takip köpeği sniffer dog n.
hukuken mühür etkisi taşıyan işaret, iz veya vasıta seal n.
Technical
sismograf vb. ölçüm aletinin kaydettiği iz record n.
düz paralellerin ve düz yakınsak meridyenlerin alanı yamuk cisimlere böldüğü iz düşüm trapezoidal projection n.
aletli iz deneyi instrumented indentation test n.
aşınma iz derinliği wear track depth n.
çifte iz yöntemi double impression method n.
değişken iz variable trace n.
düz iz flat print n.
fiziksel iz physical track n.
geniş iz deep-sleek n.
hareket eden bir gemi tarafından suda bırakılan iz wake n.
iz adresi track address n.
iz köprü food bridge n.
iz yapıldıktan sonraki yapışkanlık adhesion after indentation n.
iz oluşmasına karşı direnç resistance to indentation n.
iz etiketleri track labels n.
iz bırakma iconic memorization n.
iz düşürülmüş tolerans bölgesi projected tolerance zone n.
iz dağlama track etching n.
iz bırakma picture retention n.
iz-dağlanık polikarbonat zarlar track-etched polycarbonate membranes n.
iz bırakma persistence n.
iz düşüm metotları projections methods n.
iz erişilebilirliği trace accessibility n.
iz sürümlü simülatör trace-driven simulator n.
iz kırığı indentation fracture n.
iz-dağlanık çoğuzlar track-etched polymers n.
iz izleyen denetleç track-following controller n.
ısıl iz heat mark n.
iz bırakma indentation n.
iz düşüm metotları projection methods n.
iz sertliği indentation hardness n.
iz dayancı indentation strength n.
inç başına iz sayısı tracks per inch n.
iz analizi path analysis n.
iz karakteri leader character n.
iz deneyleri indentation tests n.
iz öge tramp element n.
iz aralığı track pitch n.
iz testi path testing n.
iz element trace element n.
kağıtta iz çıkarma metodu paper indentation method n.
kuşak iz band mark n.
küçük iz sertlikölçeri micopenetration tester n.
manyetik iz magnetic track n.
küçük iz sertliği micropenetration hardness n.
mantıksal iz logical track n.
merkezi iz düşüm central projection n.
normal iz düşümde gösterilme representation in normal projection n.
seçenek iz alternate track n.
tekerleğin iz bırakması wheel tracking n.
toprakta kazılan iz furrow n.
üç yollu iz triple trail n.
yıldızsı iz star mark n.
(manyetik bant) kılavuz iz guide track n.
fosilleşmiş kabuk gibi organik oluşumun dış kısmının toprak veya kayada bıraktığı iz mould n.
(metal veya petrol bulunduğuna dair) iz showing n.
(kabartma kalıbı üzerinde) freze bıçağı ile iz bırakmak hub v.
iz açmak corrugate v.
Computer
değişken iz variable trace n.
dokunmatik iz sürücü trackpad n.
dokunmatik iz sürücü touchpad n.
disk/iz bilgisi disc/track info n.
geçen iz süresi track time elapsed n.
fiziksel iz physical track n.
geri iz sürme back tracking n.
iz adresi track address n.
iz testi path testing n.
iz işareti track point n.
iz maskesi trace mask n.
iz analizi path analysis n.
iz silici trace destructor n.
iz etiketleri trace tags n.
iz aralığı track pitch n.
iz topu track ball n.
iz etiketleri track labels n.
iz yoğunluğu track density n.
kalan iz süresi track time remaining n.
manyetik iz magnetic track n.
mantıksal iz logical track n.
makro iz macro trace n.
ölçek: iz scale: tracks n.
önceki iz previous track n.
rastgele iz sırası random track order n.
sekme iz karakteri leader character n.
seçenek iz alternate track n.
sekme iz karakteri leader character tab n.
sonraki iz next track n.
yedek iz alternate track n.
dokunmatik iz sürücü pad n.
kenarlara iz koy trace edges expr.
Informatics
değişken yoğunlukta iz variable-density track n.
iz analizi path analysis n.
iz başına (oku/yaz) kafa heads per track n.
iz testi path testing n.
iz yoğunluğu track density n.
iz aralığı track pitch n.
yedek iz alternate track n.
kullanıcının veri aktarımlı işlem yaparak bıraktığı dijital iz data shadow n.
Telecom
iz yolu traceroute n.
iz çerçeve denetim darbesi control track frame pulse n.
Mechanic
torna kaleminin bıraktığı iz burr n.
Television
iz bırakma persistence n.
iz bırakma iconic memorization n.
iz bırakma picture retention n.
Textile
pastal iz ve çıt makinesi hot notcher machine n.
Woodworking
(ahşapta bulunan iz veya reçine) boya altından görünmek bleed v.
Automotive
çeki (iz) kollu süspansiyon trailing arm suspension n.
iz genişliği track width n.
iz genişliği farkı track-width difference n.
iz genişliği track n.
iz bırakmayan döşeme sökme aleti non-marring pry tool n.
kayık iz takibi dog tracing n.
pnömatik iz pneumatic trail n.
yarı çeki (iz) kollu süspansiyon semi-trailing arm suspension n.
iz bırakmak lay rubber v.
Aeronautic
aerodinamik iz aerodynamic trail n.
hatalı iz false track n.
hava trafik yönetimi gözlem iz sunucu sistemleri air traffic management surveillance tracker and server system n.
iz detektörü operatörü trace detector operator n.
iz detektörü trace detector n.
iz silme track deletion n.
manyetik iz magnetic track n.
tasarlanmış iz course n.
uçağın arkasında bıraktığı iz vapor trail n.
uçağın irtifada takip ettiği rotanın yer üzerinki iz düşümünün ölçülen mesafesi air miles n.
uçağın arkasında bıraktığı iz vapour trail n.
iz dağılması distrail n.
hava aracının yüksek rakımda bulutlar arasında yarattığı iz distrail n.
iz türbülansı wake vortex n.
uçağın arkasında bıraktığı iz condensation trail n.
Marine
geminin arkasından bıraktığı iz wake n.
Medical
iz sürme testi trail-making test n.
ultrason sırasında bir kist veya gaz baloncuğunun içerisindeki ultrason sinyalinin yansıması olduğunda ortaya bir iz gibi görüntünün çıkması comet tail artifact n.
vücutta doğuştan bulunan iz mother's mark n.
yaranın iz bırakmadan iyileşmesi first intention n.
yaranın granülasyon dokusu oluşarak nispeten uzun bir sürede iz bırakarak kapanması secondary union n.
iz/skar bırakmadan iyileşmek heal without scarring v.
Psychology
iz erişilebilirliği accessibility of a trace n.
Pathology
derin iz scrorp [dialect] n.
Dermatology
cilt altında iz vibex n.
Printing
tahta baskı kalıbı ile yapılan baskı veya iz woodcut n.
Food Engineering
iz bırakan tracer n.
iz yapma crease n.
Statistics
iz korelasyonu trace correlation n.
Physics
kilohertz (simgesi ki iz) kilohertz n.
fizyon iz tarihlendirmesi fission-track dating n.
fizyon iz yöntemi fission-track dating n.
Biology
iz bırakma persistence n.
iz bırakma persistency n.
küçük iz cicatricle n.
küçük iz cicatrichule n.
küçük iz cicatricula n.
parazit mantarda yaprak yırtılmasına benzeyen iz pustule n.
Biochemistry
iz öğeleri trace elements n.
Marine Biology
kaplumbağanın yuvası ile su kütlesi arasında bıraktığı iz turtle crawl n.
iz ögeler trace elements n.
iz ögeleri trace element n.
iz element trace element n.
Zoology
karından bacaklı kabuğunun yüzeyindeki sırt benzeri bir iz varix n.
baş üzerinde kukuletaya benzeyen renkli iz veya yapı cucullus n.
iz sürerken sürü halinde ses çıkarmak score v.
Botanic
iz elementler trace elements n.
tohumun üzerindeki kordon bağlantı yerinin belirtisi olan iz hile n.
yaprağın düşmesi sonucu sapta kalan kalıcı iz cicatricle n.
Agriculture
iz genişliği track width n.
iz açmak forrow v.
Breeding
hayvanın vücudunda emilimi artırmak için hayvan yemindeki iz elementlerin amino asitlere bağlanması işlemi chelation n.
kokuyla iz süren tazı trackhound n.
Forestry
kaydırılan bir kütüğün oluşturduğu iz trail n.
kaydırılan bir kütüğün oluşturduğu iz skidding trail n.
Linguistics
edimsel iz functional mark n.
Philosophy
doğuştan gelen iz archi-trace n.
kadim iz archi-trace n.
temel ayırıcı iz archi-trace n.
Environment
iz elementler trace metals n.
iyon iz algılayıcısı ion track detector n.
iz bölgesi footprint n.
Geography
çay veya derenin damlayarak oluşturduğu iz rillmark n.
Geology
bir çeşit fosil iz cruziana n.
dil-şekilli iz flute mark n.
iz element dağılımı trace element distribution n.
iz mineraller trace minerals n.
kaval iz flute mark n.
üreme amaçlı bırakılmış fosil iz yapısı calichnia n.
yuva yapan organizmalar tarafından bırakılan iz domichnia n.
dünyanın yüzeyine göktaşı çarpmasından kaynaklanan iz astrobleme n.
fosil kabuğu gibi organik formun toprakta veya kayada bıraktığı iz mold n.
Military
başarıyla saptanan iz track acquisition achieved n.
hazırlanmamış iz unprepared track n.
iz aralığı track pitch n.
iz değerlendirme bilgisayarı track evaluation computer n.
iz bükümü tracer hump n.
iz tipi track made n.
iz simgeleri track symbology n.
iz üretim track production n.
iz şekli track made n.
iz bildirme track telling n.
iz gözetlemesi tracer observation n.
iz gözetlemesi eğitim aleti tracer wand trainer n.
iz açma trail breaking n.
iz üretim sahası track production area n.
iz yakalama track production n.
iz no track number n.
iz yakalama bölgesi track production area n.
iz gözetleme ile kıymetlendirme tracer sensing n.
iz yollu köprü treadway bridge n.
iz kapasitesi track capacity n.
iz devamlılık sahası track continuity area n.
iz takipleme tracking n.
mermi paralayan iz maddesi shell destroying tracer n.
normal iz ordinary track n.
nişancının iz gözetleme ile ateş idaresi individual tracer control n.
taktik iz tactical track n.
tespit edilen iz established track n.
yüzücü alüminyum iz köprü aluminum floating footbridge n.
kritik iz significant track n.
Hunting
iz üstündeki av hayvanının arazide yaptığı keşif cast n.
avın yakın zamanda geçmiş olabileceği bölgede av köpeğine iz sürdürme casting n.
iz sürme scouting n.
avda iz süren kimse dragman n.
av hayvanlarının çayırda bıraktığı iz foiling n.
(av köpeği) iz sürmek carry v.
doğru iz üzerinde olmak carry v.
(köpek, kurt vb.) iz sürmeye göndermek cast v.
(avlanırken) tarlanın ilerisine doğru iz sürmek thrust v.
(avlanmış hayvan) geri dönüp bıraktığı iz üzerinden gitmek foil v.
(tazı) koklayıp iz sürerek avlanmak scent v.
kokuyu kaybetme nedeniyle daha fazla iz süremeyen at fault adj.
Sport
patenin iki kenarıyla kayılınca buzda oluşan çift iz flat n.
hatalı dönüş yapan buz patencinin zeminde bıraktığı iz spoon n.
Bookbindery
(deri için) kenar iz yapma aleti edge creaser n.
Printery
iz oluşumu streaking n.
kuruduğunda derin ve parlak siyah iz bırakan bir tür yazı mürekkebi japan ink n.
Abbreviation
iz tipi ürün tmg (track made good) n.
Archaic
(bir insan veya hayvan tarafından bırakılan) iz trade n.
iz sürme gape n.
hayvanın bıraktığı iz foil n.
iz sürme suit n.
bir çok iz içeren scarry adj.
Ornithology
(kuşlarda) gözün süt kısmında renkli iz/çizgi superciliary n.
Reptiles
abd'nin doğu kesimi ve orta amerika'nın dağlık bölgelerinde yaşayan ve kafasında lir biçiminde bir iz bulunan orta derecede zehirli bir yılan lyre snake n.
Paleontology
iz fosili ichnite n.
iz fosili ichnofossil n.
iz fosili ichnolite n.
Star Wars
ayazizli iz frostlined trail n.
kaplanmış iz overgrown trail n.