|
Kategorie |
Englisch |
Türkisch |
|
Common Usage |
|
1 |
Common Usage |
drop n.
|
düşüş |
|
There was a dramatic drop in temperatures throughout the country.
Ülke genelinde sıcaklıklarda çarpıcı bir düşüş yaşandı.
More Sentences
|
2 |
Common Usage |
drop n.
|
düşme |
|
This phone can survive a 15-meter drop.
Bu telefon 15 metreden düşmeye dayanıklıdır.
More Sentences
|
3 |
Common Usage |
drop n.
|
damla |
|
A drop of sweat ran down his forehead.
Alnından bir damla ter aktı.
More Sentences
|
4 |
Common Usage |
drop v.
|
düşmek |
|
In recent years our number of miners has dropped from twenty-four thousand to around eight thousand.
Son yıllarda madenci sayımız yirmi dört binden sekiz bin civarına düşmüştür.
More Sentences
|
5 |
Common Usage |
drop v.
|
düşürmek |
|
He accidentally dropped his phone and broke it.
Yanlışlıkla telefonunu düşürüp kırmış.
More Sentences
|
General |
|
6 |
General |
drop n.
|
azalma |
|
This has led to a drop in consumption by 31%.
Bu da tüketimin %31 oranında azalmasına yol açmıştır.
More Sentences
|
7 |
General |
drop n.
|
damla |
|
LIFE is just a drop in the ocean of European policy.
LIFE, Avrupa politikasının okyanusunda sadece bir damladır.
More Sentences
|
8 |
General |
drop n.
|
bir damla |
|
Add ice and a drop of mint-flavored liqueur for a more fresh taste.
Daha taze bir tat için buz ve bir damla nane aromalı likör ekleyin.
More Sentences
|
9 |
General |
drop n.
|
teslimat |
|
My last drop today is boxes of clothes for the homeless shelter.
Bugünkü son teslimatım, evsizler barınağına gidecek giysi kutuları.
More Sentences
|
10 |
General |
drop v.
|
kesilmek |
|
Any violations should be penalised by a drop in financial support.
Herhangi bir ihlal, mali desteğin kesilmesiyle cezalandırılmalıdır.
More Sentences
|
11 |
General |
drop v.
|
alçaltmak |
|
He dropped his voice.
Sesini alçalttı.
More Sentences
|
12 |
General |
drop v.
|
atmak |
|
Drop that space gun or I'll shoot, like so.
At uzay tabancasını yoksa seni vururum, işte böyle.
More Sentences
|
13 |
General |
drop v.
|
düşürmek |
|
Perhaps we should focus on the fact that the prosecution is now recommending that the charges against her be dropped.
Belki de savcılığın şu anda kendisine yönelik suçlamaların düşürülmesini tavsiye ettiği gerçeğine odaklanmalıyız.
More Sentences
|
14 |
General |
drop v.
|
indirmek |
|
Just drop me off on the corner of 5th and Broadway.
Beni 5. Cadde ile Broadway'in köşesinde indir.
More Sentences
|
15 |
General |
drop v.
|
vazgeçmek |
|
Our opinion was thus dropped at the time.
Bu nedenle o zamanki görüşümüzden vazgeçtik.
More Sentences
|
16 |
General |
drop v.
|
alçalmak |
|
The path dropped away into the lush woods.
Yol yemyeşil ormana doğru alçalıyordu.
More Sentences
|
17 |
General |
drop v.
|
çıkarmak |
|
He was dropped from the team for using drugs.
Uyuşturucu kullandığı için takımdan çıkarıldı.
More Sentences
|
18 |
General |
drop v.
|
bırakmak |
|
It's been more than ten years, just drop it already!
On yıldan fazla oldu, bırak artık şunu ya!
More Sentences
|
19 |
General |
drop v.
|
damlatmak |
|
She dropped lemon juice into her tea.
Çayına limon suyu damlattı.
More Sentences
|
20 |
General |
drop v.
|
damlamak |
|
Drop by drop, the lake fills.
Damlaya damlaya göl olur.
More Sentences
|
|
21 |
General |
drop v.
|
(yorgunluktan) çökmek |
|
Tom dropped to his knees.
Tom dizlerinin üzerine çöktü.
More Sentences
|
22 |
General |
drop v.
|
kendini bırakmak |
|
She dropped down onto the bed and closed her eyes.
Kendini yatağın üzerine bıraktı ve gözlerini kapattı.
More Sentences
|
23 |
General |
drop v.
|
araçtan inmek |
|
Can I drop you off?
Seni araçtan indirebilir miyim?
More Sentences
|
24 |
General |
drop v.
|
uğramak |
|
How about you drop by for a glass of wine?
Uğrayıp bir kadeh şarap içmeye ne dersin?
More Sentences
|
25 |
General |
drop v.
|
(yüz) asılmak |
|
Layla's face dropped.
Leyla'nın yüzü asıldı.
More Sentences
|
26 |
General |
drop v.
|
azalmak |
|
The interest in real estate dropped sharply.
Gayrimenkule olan ilgi hızla azaldı.
More Sentences
|
27 |
General |
drop v.
|
(fiyat) düşürmek |
|
I needed money, so I dropped the price of my car.
Paraya ihtiyacım vardı, bu yüzden arabamın fiyatını düşürdüm.
More Sentences
|
28 |
General |
drop v.
|
çıkarılmak |
|
Their star player was dropped from the team.
Yıldız oyuncuları takımdan çıkarıldı.
More Sentences
|
29 |
General |
drop v.
|
(suçlama vb.) geri çekmek |
|
We convinced her to drop all charges against him.
Adama karşı yaptığı tüm suçlamaları geri çekmeye onu ikna ettik.
More Sentences
|
30 |
General |
drop v.
|
(bir yere) bırakmak |
|
I'll drop your laptop around on my to work.
İşe giderken senin dizüstü bilgisayarı da bırakırım.
More Sentences
|
31 |
General |
drop v.
|
terk etmek |
|
Kelly dropped Mike after a massive argument about their future.
Kelly, gelecekleri hakkında büyük bir tartışmanın ardından Mike'ı terk etti.
More Sentences
|
Trade/Economic |
|
32 |
Trade/Economic |
drop v.
|
azalmak |
|
The population of the town dropped by a third.
Kasabanın nüfusu üçte bir oranında azaldı.
More Sentences
|
Food Engineering |
|
33 |
Food Engineering |
drop n.
|
damla |
|
No, I haven't touched a drop since that night.
Hayır, o geceden beri bir damlasına bile el sürmedim.
More Sentences
|
General |
|
34 |
General |
drop n.
|
pek az miktar |
|
35 |
General |
drop n.
|
eksilme |
|
36 |
General |
drop n.
|
iniş |
|
37 |
General |
drop n.
|
katre |
|
38 |
General |
drop n.
|
şeker |
|
39 |
General |
drop n.
|
pano |
|
40 |
General |
drop n.
|
az miktar |
|
|
41 |
General |
drop n.
|
pastil |
|
42 |
General |
drop n.
|
bir yudum |
|
43 |
General |
drop n.
|
inme |
|
44 |
General |
drop n.
|
şut |
|
45 |
General |
drop n.
|
düşürme |
|
46 |
General |
drop n.
|
içki |
|
47 |
General |
drop n.
|
takas |
|
48 |
General |
drop n.
|
darağacı |
|
49 |
General |
drop n.
|
darağacında mahkumun üzerinde durduğu menteşeli platform |
|
50 |
General |
drop n.
|
ayaklı seyyar merdiven |
|
51 |
General |
drop n.
|
kullanışlı en küçük ölçü birimi |
|
52 |
General |
drop n.
|
sıvı damlasına benzer şey |
|
53 |
General |
drop n.
|
sallantılı takı |
|
54 |
General |
drop n.
|
takılarda sallantılı parça |
|
55 |
General |
drop n.
|
sallantılı küpe |
|
56 |
General |
drop n.
|
damla küpe |
|
57 |
General |
drop n.
|
ucunda sallantılı süs bulunan küpe |
|
58 |
General |
drop n.
|
amerika'nın erken koloni dönemine ait evlerde öne doğru çıkıntı yapan ikinci katın altındaki dikey kalasın ucu |
|
59 |
General |
drop n.
|
(hanedan armalarında) armut biçimli küçük motif |
|
60 |
General |
drop n.
|
yavrulama |
|
61 |
General |
drop n.
|
yavru |
|
62 |
General |
drop n.
|
denizcilikte bir derinlik ölçüsü |
|
63 |
General |
drop n.
|
yükseklikler arası fark |
|
64 |
General |
drop n.
|
bir şeyin alçalma mesafesi |
|
65 |
General |
drop n.
|
düşme mesafesi |
|
66 |
General |
drop n.
|
dik yamaç |
|
67 |
General |
drop n.
|
sarp yokuş |
|
68 |
General |
drop n.
|
içine bir şey atılması için bırakılmış açıklık |
|
69 |
General |
drop n.
|
içine bir şey atılan delik |
|
70 |
General |
drop n.
|
nesnenin içine bırakıldığı kutu |
|
71 |
General |
drop n.
|
döllenmemiş olup yere düşen ham meyve |
|
72 |
General |
drop n.
|
yere düşmüş hastalıklı ham meyve |
|
73 |
General |
drop n.
|
yere düşmüş sağlıklı ve olgun meyve |
|
74 |
General |
drop n.
|
kanala zarar vermeksizin fazla suyu daha düşük seviyeye tahliye edebilen açık su kanalı yapısı |
|
75 |
General |
drop n.
|
düşmanı silahla ateş altına alma avantajı |
|
76 |
General |
drop n.
|
rakibe karşı kazanılan üstünlük |
|
77 |
General |
drop n.
|
gizli mektup veya paketlerin dikkat çekmeden bırakılıp teslim alınabildiği, önceden kararlaştırılmış yer |
|
78 |
General |
drop n.
|
(tavanda, çatıda veya yerde) kapak şeklinde kapı |
|
79 |
General |
drop n.
|
(kumarhanede) çiplerin satışından elde edilen kazanç |
|
80 |
General |
drop n.
|
genellikle sırlı metalden yapılmış bir tür küçük işaret bayrağı |
|
|
81 |
General |
drop n.
|
iz |
|
82 |
General |
drop n.
|
işaret |
|
83 |
General |
drop n.
|
ipucu |
|
84 |
General |
drop n.
|
(kadında) göğüs ile kalça ölçüsü arasındaki fark |
|
85 |
General |
drop n.
|
(erkekte) göğüs ile bel ölçüsü arasındaki fark |
|
86 |
General |
drop n.
|
bir elektronik müzik parçasındaki ani bir ritim veya bas değişikliğinin meydana geldiği nokta |
|
87 |
General |
drop v.
|
dirsek çevirmek |
|
88 |
General |
drop v.
|
çıkagelmek |
|
89 |
General |
drop v.
|
alçaltmak (sesi) |
|
90 |
General |
drop v.
|
eksilmek |
|
91 |
General |
drop v.
|
söylemek |
|
92 |
General |
drop v.
|
serpmek |
|
93 |
General |
drop v.
|
öldürmek |
|
94 |
General |
drop v.
|
yavrulamak |
|
95 |
General |
drop v.
|
(arabadan) indirmek |
|
96 |
General |
drop v.
|
bitmek |
|
97 |
General |
drop v.
|
yıkılmak |
|
98 |
General |
drop v.
|
ekmek |
|
99 |
General |
drop v.
|
tutulmak |
|
100 |
General |
drop v.
|
kesmek |
|
101 |
General |
drop v.
|
ilişkisini kesmek |
|
102 |
General |
drop v.
|
salıvermek |
|
103 |
General |
drop v.
|
dalmak |
|
104 |
General |
drop v.
|
son vermek |
|
105 |
General |
drop v.
|
çıkmak |
|
106 |
General |
drop v.
|
dokundurmak |
|
107 |
General |
drop v.
|
görüşmemek |
|
108 |
General |
drop v.
|
alçalmak (ses) |
|
109 |
General |
drop v.
|
sarkmak |
|
110 |
General |
drop v.
|
(fiyat) kırmak |
|
111 |
General |
drop v.
|
bırakıp düşmek |
|
112 |
General |
drop v.
|
aşağı meyletmek |
|
113 |
General |
drop v.
|
aşağı doğru eğim yapmak |
|
114 |
General |
drop v.
|
yere yığılmak |
|
115 |
General |
drop v.
|
yere çökmek |
|
116 |
General |
drop v.
|
vefat etmek |
|
117 |
General |
drop v.
|
ölmek |
|
118 |
General |
drop v.
|
kendini aşağı bırakmak |
|
119 |
General |
drop v.
|
istenen rüzgar veya akıntıyla gitmek |
|
120 |
General |
drop v.
|
geride kalmak |
|
121 |
General |
drop v.
|
tempoyu sürdürememek |
|
122 |
General |
drop v.
|
gerisine düşmek |
|
123 |
General |
drop v.
|
(köpek) çömelmek |
|
124 |
General |
drop v.
|
kısa süreliğine ziyaret etmek |
|
125 |
General |
drop v.
|
fark etmeden bir duruma düşmek |
|
126 |
General |
drop v.
|
kendini (bir işin) içinde bulmak |
|
127 |
General |
drop v.
|
tükenmek |
|
128 |
General |
drop v.
|
nihayet bulmak |
|
129 |
General |
drop v.
|
gündemden düşmek |
|
130 |
General |
drop v.
|
söz konusu olmaktan çıkmak |
|
131 |
General |
drop v.
|
durmak |
|
132 |
General |
drop v.
|
zaman geçmek |
|
133 |
General |
drop v.
|
dolmak |
|
134 |
General |
drop v.
|
ortadan kaybolmak |
|
135 |
General |
drop v.
|
yok olmak |
|
136 |
General |
drop v.
|
katılmaktan geri durmak |
|
137 |
General |
drop v.
|
üyelikten çıkmak |
|
138 |
General |
drop v.
|
gözden kaybolmak |
|
139 |
General |
drop v.
|
gemiden indirmek |
|
140 |
General |
drop v.
|
taşıttan indirmek |
|
141 |
General |
drop v.
|
yükünü boşaltmak |
|
142 |
General |
drop v.
|
(eşyayı) bırakmak |
|
143 |
General |
drop v.
|
havadan atmak |
|
144 |
General |
drop v.
|
reverans yapmak |
|
145 |
General |
drop v.
|
eksik bırakmak |
|
146 |
General |
drop v.
|
yarım bırakmak |
|
147 |
General |
drop v.
|
hesaba katmamak |
|
148 |
General |
drop v.
|
kovmak |
|
149 |
General |
drop v.
|
(deniz seyahatinde) arkada bırakmak |
|
150 |
General |
drop v.
|
işini bitirip gitmek |
|
151 |
General |
drop v.
|
laf arasında bahsetmek |
|
152 |
General |
drop v.
|
gelişigüzel söylemek |
|
153 |
General |
drop v.
|
çaktırmadan konuyu açmak |
|
154 |
General |
drop v.
|
(kartpostal, mektup) postayla göndermek |
|
155 |
General |
drop v.
|
kaybetmek |
|
156 |
General |
drop v.
|
harcamak |
|
157 |
General |
drop v.
|
dışarıdaki bir noktadan çizgi çekmek |
|
158 |
General |
drop v.
|
çaba göstermeden (bir durumun) içine düşmek |
|
159 |
General |
drop v.
|
geçerken uğramak |
|
160 |
General |
drop v.
|
yaralanmak |
|
161 |
General |
drop v.
|
(insanları, ikmal malzemelerini) paraşütle indirmek |
|
162 |
General |
drop v.
|
serbestçe sallanmak |
|
163 |
General |
drop v.
|
kötüleşmek |
|
164 |
General |
drop v.
|
boş zamanında yazıvermek |
|
165 |
General |
drop v.
|
aklından atmak |
|
166 |
General |
drop v.
|
sohbette öylesine bahsetmek |
|
167 |
General |
drop v.
|
tesadüfen değinmek |
|
168 |
General |
drop v.
|
aşağı inmek |
|
169 |
General |
drop adv.
|
hemen |
|
Colloquial |
|
170 |
Colloquial |
drop n.
|
piyasaya yeni çıkmış şey |
|
171 |
Colloquial |
drop v.
|
(müzik, yazılım programı) piyasaya çıkarılmak |
|
172 |
Colloquial |
drop v.
|
(müzik, yazılım programı) piyasaya sürmek |
|
Trade/Economic |
|
173 |
Trade/Economic |
drop n.
|
azalma |
|
174 |
Trade/Economic |
drop n.
|
faiz oranının düşmesi |
|
175 |
Trade/Economic |
drop n.
|
malların dağıtım veya nakil için getirildiği depo |
|
Technical |
|
176 |
Technical |
drop n.
|
kum düşüğü |
|
177 |
Technical |
drop n.
|
bileşik buhar makinesinde buhar basıncının düşmesi |
|
178 |
Technical |
drop n.
|
voltaj düşmesi |
|
179 |
Technical |
drop n.
|
mekanik bir aracın şaft ekseninin kelepçenin tabanına olan uzaklığı |
|
180 |
Technical |
drop n.
|
saat pandülündeki serbest dişli tekerin paletlerden kurtulunca aldığı mesafe |
|
181 |
Technical |
drop n.
|
kilidin anahtar deliğini kapatmaya yarayan hareketli plaka |
|
182 |
Technical |
drop n.
|
serbest düşmeli tokmak |
|
183 |
Technical |
drop n.
|
salma şahmerdan |
|
184 |
Technical |
drop n.
|
delme presi |
|
185 |
Technical |
drop n.
|
zımba presi |
|
186 |
Technical |
drop n.
|
elektrikli uyarı cihazının devre kapalı olduğunda düşen kapağı |
|
187 |
Technical |
drop n.
|
güç devresini veya telefon hattını direkten binaya uzatmak için kullanılan kablo grubu |
|
188 |
Technical |
drop n.
|
(saat biliminde) pandüldeki dişli tekerin arka arkaya bulunan yivler arasındaki serbest hareketi |
|
Computer |
|
189 |
Computer |
drop n.
|
(bilgisayar oyununda) yenilen bot oyuncudan düşen eşya |
|
190 |
Computer |
drop v.
|
iptal etmek |
|
191 |
Computer |
drop expr.
|
bırak |
|
192 |
Computer |
drop expr.
|
düşür |
|
193 |
Computer |
drop expr.
|
iptal et |
|
Textile |
|
194 |
Textile |
drop v.
|
(etek ucunu, elbise kenarını) uzatmak |
|
Architecture |
|
195 |
Architecture |
drop n.
|
dor stili saçaklıklarda bir tür süsleme |
|
Construction |
|
196 |
Construction |
drop n.
|
(betonarme döşeme inşasında) tavanın sütun başlığı çevresindeki kalınlaştırılmış bölümü |
|
Furniture |
|
197 |
Furniture |
drop n.
|
kolyeye benzer süs |
|
Automotive |
|
198 |
Automotive |
drop n.
|
ani düşüş |
|
Transportation |
|
199 |
Transportation |
drop v.
|
(römorku) arabadan ayırmak |
|
Aeronautic |
|
200 |
Aeronautic |
drop n.
|
atlama |
|
201 |
Aeronautic |
drop n.
|
paraşütle iniş |
|
202 |
Aeronautic |
drop n.
|
paraşütle aşağı bırakılan insanlar |
|
203 |
Aeronautic |
drop n.
|
paraşütle aşağı bırakılan malzeme |
|
204 |
Aeronautic |
drop v.
|
uçağı inişe hazırlamak için (tekerlekleri) indirmek |
|
Marine |
|
205 |
Marine |
drop n.
|
serene doğru bükülmüş yelkenin gemi ortasındaki dikey kısmı |
|
206 |
Marine |
drop v.
|
görüşten çıkmak |
|
207 |
Marine |
drop v.
|
geride bırakmak |
|
Gastronomy |
|
208 |
Gastronomy |
drop v.
|
(yumurtayı) kırıp kaynar suda pişirmek |
|
209 |
Gastronomy |
drop v.
|
çılbır yapmak |
|
210 |
Gastronomy |
drop v.
|
bol yağda kızartarak pişirmek |
|
211 |
Gastronomy |
drop v.
|
ızgarada pişirmek |
|
Zoology |
|
212 |
Zoology |
drop v.
|
dışkılamak |
|
213 |
Zoology |
drop v.
|
dışkı yapmak |
|
Agriculture |
|
214 |
Agriculture |
drop n.
|
çeşitli bahçe sebzelerinde mantar kaynaklı solma ve sap çürüklüğü |
|
Literature |
|
215 |
Literature |
drop v.
|
(paragrafı, satırı) yazıdan çıkarmak |
|
216 |
Literature |
drop v.
|
(kitap bölümü başlığını) tam metnin en üst satır hizasının altına yerleştirmek |
|
Linguistics |
|
217 |
Linguistics |
drop v.
|
(harfi) telaffuz ederken yutmak |
|
218 |
Linguistics |
drop v.
|
(harfi, eki) eksik telaffuz etmek |
|
Military |
|
219 |
Military |
drop n.
|
(tüfek veya av çiftesinde) dipçiğin namlunun tepesindeki çizgiye olan mesafesi |
|
Sport |
|
220 |
Sport |
drop n.
|
düşürme vuruş |
|
221 |
Sport |
drop n.
|
(ragbide) topun yere düşüp sekmesiyle yapılan vuruş |
|
222 |
Sport |
drop v.
|
(top) deliğe girmek |
|
223 |
Sport |
drop v.
|
(top) potaya girmek |
|
224 |
Sport |
drop v.
|
(topu) deliğe sokmak |
|
225 |
Sport |
drop v.
|
(topu) potaya sokmak |
|
226 |
Sport |
drop v.
|
(oyunu veya yarışı) kaybetmek |
|
227 |
Sport |
drop v.
|
(ragbide) yerden sekmek üzere olan topa vurmak |
|
228 |
Sport |
drop v.
|
(krikette) topu kaçırıp vurucuyu oyun dışı bırakmak |
|
Football |
|
229 |
Football |
drop n.
|
(amerikan futbolunda) dizilme çizgisinin gerisine hareket etme |
|
230 |
Football |
drop v.
|
(topu) düşürüp yere çarpar çarpmaz vuruş yapmak |
|
231 |
Football |
drop v.
|
yere düşen top zemine ulaşır ulaşmaz şut çekerek gol atmak |
|
Tennis |
|
232 |
Tennis |
drop n.
|
kısa vuruş |
|
233 |
Tennis |
drop n.
|
kesme vuruş |
|
234 |
Tennis |
drop n.
|
kesme olarak file dibine kısa top atışı |
|
235 |
Tennis |
drop v.
|
(topa) kısa vuruşla vurmak |
|
Baseball |
|
236 |
Baseball |
drop n.
|
rotadan saparak sağlak atıcının uzağına düşen topun kavisi |
|
Card |
|
237 |
Card |
drop v.
|
aynı renkten oynama zorunluluğu sebebiyle oynanmak |
|
238 |
Card |
drop v.
|
toplanan paraya ortak olmaktan çekilmek |
|
239 |
Card |
drop v.
|
aynı renkten oynama kuralından faydalanarak birini (yüksek kart) oynamak zorunda bırakmak |
|
Music |
|
240 |
Music |
drop n.
|
perdede düşüş |
|
241 |
Music |
drop v.
|
müziğin bir bölümünü diskjokey gibi çalmak |
|
Theatre |
|
242 |
Theatre |
drop n.
|
çerçevesiz kumaş dekor |
|
243 |
Theatre |
drop n.
|
genellikle arka plan manzarası işlevi olup yukarıdan sahneye indirilen çerçevesiz perde |
|
244 |
Theatre |
drop n.
|
yandan çekilmek yerine dikey indirilip kaldırılan sahne perdesi |
|
245 |
Theatre |
drop n.
|
üzerine sahnenin boyandığı, dikey olarak indirilip kaldırılabilen perde |
|
Ottoman Turkish |
|
246 |
Ottoman Turkish |
drop v.
|
sukut etmek |
|
Archaic |
|
247 |
Archaic |
drop v.
|
damlalar halinde akıtmak |
|
248 |
Archaic |
drop v.
|
sırılsıklam olmak |
|
249 |
Archaic |
drop v.
|
damlalarla kaplamak |
|
250 |
Archaic |
drop v.
|
lekelemek |
|
Slang |
|
251 |
Slang |
drop n.
|
birine karşı sahip olunan avantaj/üstünlük |
|
252 |
Slang |
drop n.
|
az miktarda içki |
|
253 |
Slang |
drop n.
|
asit almak |
|
254 |
Slang |
drop n.
|
tek seferde içilen içki |
|
255 |
Slang |
drop n.
|
çalıntı malların saklanıp dağıtıldığı mekan |
|
256 |
Slang |
drop v.
|
haplanmak |
|
257 |
Slang |
drop v.
|
birini bırakmak |
|
258 |
Slang |
drop v.
|
arkadaşlığını sonlandırmak |
|
259 |
Slang |
drop v.
|
arkadaşlık ilişkisini kesmek |
|
260 |
Slang |
drop v.
|
yumrukla yere düşürmek |
|
261 |
Slang |
drop v.
|
yumrukla yere sermek |
|
262 |
Slang |
drop v.
|
birini öldürmek |
|
263 |
Slang |
drop v.
|
işini bitirmek |
|
264 |
Slang |
drop v.
|
birini öldürmek |
|
265 |
Slang |
drop v.
|
işini bitirmek |
|
266 |
Slang |
drop v.
|
birini temizlemek |
|
267 |
Slang |
drop v.
|
polisin eline düşmek |
|
268 |
Slang |
drop v.
|
tutuklanmak |
|
269 |
Slang |
drop v.
|
polis tarafından yakalanmak |
|
270 |
Slang |
drop v.
|
yakayı ele vermek |
|
271 |
Slang |
drop v.
|
enselenmek |
|
272 |
Slang |
drop v.
|
paket olmak |
|
273 |
Slang |
drop v.
|
az miktarda içki |
|
274 |
Slang |
drop v.
|
hap atmak |
|
275 |
Slang |
drop v.
|
uyuşturucu almak |
|
276 |
Slang |
drop v.
|
(silahla vurup) indirmek |
|
277 |
Slang |
drop v.
|
kodese düşmek |
|
278 |
Slang |
drop v.
|
tek atışlık içki |
|
279 |
Slang |
drop v.
|
satılacak uyuşturucunun alınması için bırakıldığı nokta |
|
280 |
Slang |
drop v.
|
lsd çakmak |
|
281 |
Slang |
drop v.
|
vurup indirmek |
|
282 |
Slang |
drop v.
|
(araba yarışında) arabayı döndürüp sıvışmak |
|
283 |
Slang |
drop v.
|
açıklamak |
|
284 |
Slang |
drop v.
|
bildirmek |
|
285 |
Slang |
drop v.
|
açığa vurmak |
|
British Slang |
|
286 |
British Slang |
drop v.
|
(hap vb) atmak |
|
|
Kategorie |
Englisch |
Türkisch |
|
General |
|
1 |
General |
cough drop n.
|
öksürük pastili |
|
Do you have cough drops?
Öksürük pastiliniz var mı?
More Sentences
|
2 |
General |
drop of n.
|
damlası |
|
She also pleaded with them not to let a single drop of the people’s blood stain the earth.
Ayrıca halkın kanının tek bir damlasının bile yeryüzünü kirletmesine izin vermemelerini rica etti.
More Sentences
|
3 |
General |
drop-off n.
|
teslimat noktası |
|
Please leave your package at the drop-off located at the front desk.
Lütfen paketinizi teslimat noktasına bırakınız.
More Sentences
|
4 |
General |
drop-off n.
|
düşüş |
|
There has been a drop-off in sales.
Satışlarda bir düşüş var.
More Sentences
|
5 |
General |
drop in v.
|
bırakmak |
|
Let's drop in on the Fukudas.
Fukudas üzerinde bırakalım.
More Sentences
|
6 |
General |
drop out v.
|
ayrılmak |
|
He dropped out of high school.
O, liseden ayrıldı.
More Sentences
|
7 |
General |
drop in v.
|
ziyaret etmek |
|
I just dropped in.
Habersiz ziyaret ettim.
More Sentences
|
8 |
General |
drop off v.
|
düşmek |
|
One of her shoes dropped off.
Onun ayakkabılarından biri düştü.
More Sentences
|
9 |
General |
drop a bomb v.
|
bomba atmak |
|
I've dropped a bomb on Moscow.
Moskova'ya bir bomba attım.
More Sentences
|
10 |
General |
drop around v.
|
uğramak |
|
Why don't you drop around sometime?
Neden bir ara uğramıyorsun?
More Sentences
|
11 |
General |
drop in on v.
|
ziyaret etmek |
|
That boy used to drop in on me.
O çocuk eskiden beni ziyaret ederdi.
More Sentences
|
12 |
General |
drop out of v.
|
çıkmak |
|
Tom wondered why Mary had dropped out of school.
Tom Mary'nin okuldan neden çıktığını merak ediyordu.
More Sentences
|
13 |
General |
drop out v.
|
bırakmak |
|
Tom dropped out of bartending school.
Tom barmenlik okulunu bıraktı.
More Sentences
|
14 |
General |
drop in on v.
|
uğramak |
|
Tom said he wanted to drop in on some old friends while he was in Boston.
Tom, Boston'dayken bazı eski arkadaşlarına uğramak istediğini söyledi.
More Sentences
|
15 |
General |
drop by v.
|
geçerken uğramak |
|
Tom wasn't asleep when I dropped by.
Geçerken uğradığımda Tom uyumuyordu.
More Sentences
|
16 |
General |
drop off v.
|
azalmak |
|
His customers dropped off.
Onun müşterileri azaldı.
More Sentences
|
17 |
General |
drop in at v.
|
uğramak |
|
Please drop in at my house on your way home.
Lütfen eve giderken benim eve uğra.
More Sentences
|
18 |
General |
drop in v.
|
uğramak |
|
I just dropped in to say goodbye.
Ben sadece hoşça kal demek için uğradım.
More Sentences
|
19 |
General |
drop anchor v.
|
demir atmak |
|
The ship dropped anchor in the harbor.
Gemi limana demir atmış.
More Sentences
|
20 |
General |
drop out v.
|
kaydını sildirmek |
|
She dropped out of school.
O, okuldan kaydını sildirdi.
More Sentences
|
21 |
General |
drop out v.
|
okulu bırakmak |
|
Tom wanted to drop out of school.
Tom okulu bırakmak istedi.
More Sentences
|
22 |
General |
drop by v.
|
uğramak |
|
Would you mind if I dropped by tomorrow evening?
Yarın akşam uğramamın sizin için bir sakıncası var mı?
More Sentences
|
23 |
General |
drop off v.
|
uykuya dalmak |
|
I wish I could drop off to sleep like that.
Keşke böyle uykuya dalabilsem.
More Sentences
|
24 |
General |
drop the subject v.
|
konuyu kapatmak |
|
Let's drop the subject.
Konuyu kapatalım.
More Sentences
|
25 |
General |
(one's price) drop v.
|
fiyatı düşmek |
|
The price of meat dropped.
Etin fiyatı düştü.
More Sentences
|
26 |
General |
drop out v.
|
okuldan ayrılmak |
|
Who told you that I dropped out of school?
Okuldan ayrıldığımı sana kim söyledi.
More Sentences
|
27 |
General |
drop the ball v.
|
topu düşürmek |
|
Somebody dropped the ball.
Biri topu düşürdü.
More Sentences
|
28 |
General |
drop the ball v.
|
topu düşürmek |
|
Somebody dropped the ball.
Birisi topu düşürdü.
More Sentences
|
29 |
General |
a drop of adj.
|
bir damla |
|
A drop of sweat ran down the side of his temple.
Şakağının kenarından bir damla ter aktı.
More Sentences
|
30 |
General |
drop by drop adv.
|
damla damla |
|
Drop by drop, the lake fills.
Damla damla göl doluyor.
More Sentences
|
Phrasals |
|
31 |
Phrasals |
drop off v.
|
bırakmak |
|
I will drop off this package at the Jones' when I go to work.
İşe gittiğimde bu paketi Jones'lara bırakacağım.
More Sentences
|
32 |
Phrasals |
drop off v.
|
uyuyakalmak |
|
I wish I could drop off to sleep like that.
Keşke ben de öyle uyuyakalabilsem.
More Sentences
|
33 |
Phrasals |
drop out of (something) v.
|
yarıda bırakmak |
|
He dropped out of high school.
Liseyi yarıda bıraktı.
More Sentences
|
Colloquial |
|
34 |
Colloquial |
drop everything! interj.
|
her şeyi bırak! |
|
I dropped everything and grabbed the first plane out of Boston for this.
Bunun için her şeyi bırakıp Boston'dan kalkan ilk uçağa bindim.
More Sentences
|
General |
|
35 |
General |
drop stamp n.
|
karaman |
|
36 |
General |
a drop of water n.
|
su damlası |
|
37 |
General |
vertical drop n.
|
dikey düşüş |
|
38 |
General |
drop of blood n.
|
kan damlası |
|
39 |
General |
drop cap n.
|
büyük harf |
|
40 |
General |
false drop n.
|
hatalı bilgi |
|
41 |
General |
drop earrings n.
|
küpe |
|
42 |
General |
back drop n.
|
temel |
|
43 |
General |
drop leaf table n.
|
açılır kapanır kanatları olan masa |
|
44 |
General |
drop arm n.
|
pitman kolu |
|
45 |
General |
peppermint drop n.
|
naneşekeri |
|
46 |
General |
a drop of water n.
|
bir damla su |
|
47 |
General |
drop arch n.
|
basık kemer |
|
48 |
General |
drop valve n.
|
ters supap |
|
49 |
General |
false drop n.
|
sahte bilgi |
|
50 |
General |
a drop in prices n.
|
fiyatlarda düşüş |
|
51 |
General |
drop arch n.
|
basık sivri kemer |
|
52 |
General |
drop off zone n.
|
yolcu indirme yeri |
|
53 |
General |
a drop in the bucket n.
|
devede kulak |
|
54 |
General |
sharp drop n.
|
keskin düşüş |
|
55 |
General |
drop cloth n.
|
mobilya örtüsü |
|
56 |
General |
college drop out n.
|
üniversite terk |
|
57 |
General |
university drop out n.
|
üniversite terk |
|
58 |
General |
high school drop out n.
|
lise terk |
|
59 |
General |
air drop n.
|
havanın düşmesi |
|
60 |
General |
drop table n.
|
açılır kapanır masa |
|
61 |
General |
drop-out n.
|
yitim |
|
62 |
General |
drop-off n.
|
dik iniş |
|
63 |
General |
drop-off n.
|
düşme |
|
64 |
General |
drop-off n.
|
azalma |
|
65 |
General |
drop-time n.
|
damla süresi |
|
66 |
General |
pearl drop n.
|
inci tanesi |
|
67 |
General |
dead drop n.
|
mesaj ve çeşitli dokümanların değiş-tokuş edildiği gizli yer |
|
68 |
General |
drop-off and pick-up area n.
|
yolcu indirme/bindirme alanı |
|
69 |
General |
drop earrings n.
|
damla küpe |
|
70 |
General |
half-drop-match n.
|
yarım (soter) raport |
|
71 |
General |
drop-off n.
|
yamaç |
|
72 |
General |
dew drop n.
|
çiy damlacığı |
|
73 |
General |
drop-off address n.
|
teslimat adresi |
|
74 |
General |
drop in sales n.
|
satışlardaki düşüş |
|
75 |
General |
sheer drop n.
|
dik yamaç |
|
76 |
General |
a drop of paint n.
|
bir damla boya |
|
77 |
General |
parent drop-off n.
|
çocuğu okula ebeveyinlerinin bırakması |
|
78 |
General |
drop earrings n.
|
mengeç |
|
79 |
General |
precipitous drop n.
|
hızlı düşüş |
|
80 |
General |
tear drop n.
|
gözyaşı |
|
81 |
General |
drop-in center n.
|
(evsizler/akıl hastaları için) yardım merkezi |
|
82 |
General |
lemon drop n.
|
limon şekeri |
|
83 |
General |
lemon drop n.
|
limonlu şeker |
|
84 |
General |
mail drop n.
|
postanın tesliminin yapıldığı hazne veya delik |
|
85 |
General |
mail drop n.
|
genellikle gizemli bir posta alınıp sakini olunmayan adres veya yer |
|
86 |
General |
mail drop n.
|
gizli haberleşme materyallerinin veya yasadışı malların tutulduğu ve sonrasında hemen elden çıkarıldığı önceden belirlenmiş yer |
|
87 |
General |
mail drop n.
|
gizli haberleşme materyallerini veya yasadışı malları depolama faaliyeti |
|
88 |
General |
life drop n.
|
yaşamsal açıdan gerekli olan kan |
|
89 |
General |
heavy drop n.
|
paraşütle ağır yük dağıtma sistemi |
|
90 |
General |
elementary school drop-out n.
|
ilkokul terk |
|
91 |
General |
drop [obsolete] [scotland] n.
|
eski bir iskoç ağırlık birimi |
|
92 |
General |
drop earring n.
|
sallantılı küpe |
|
93 |
General |
drop earring n.
|
damla küpe |
|
94 |
General |
drop earring n.
|
ucunda sallantılı süs bulunan küpe |
|
95 |
General |
drop lake n.
|
brezilya odunundan elde edilen bir pigment |
|
96 |
General |
drop letter n.
|
aynı postaneden gönderilip teslim alınan mektup |
|
97 |
General |
drop seat n.
|
tek parça giysinin alt yarısındaki ayrıca açılıp indirilebilen arka bölüm |
|
98 |
General |
drop waist n.
|
dikiş yeri bel yerine kalçada olan kadın elbisesi |
|
99 |
General |
drop-in n.
|
çat kapı gelen kimse |
|
100 |
General |
drop-in n.
|
gündelik toplanma |
|
101 |
General |
drop-in centre [uk] n.
|
(britanya'da) gündüz istendiği gibi ziyaret edilebilen bakım evi |
|
102 |
General |
drop-off n.
|
kısa süreliğine eşya bırakma |
|
103 |
General |
drop-off n.
|
kısa süreliğine teslim etme |
|
104 |
General |
bass drop n.
|
şarkının kırılma noktası |
|
105 |
General |
beat drop n.
|
bir elektronik müzik parçasındaki ani bir ritim veya bas değişikliğinin meydana geldiği nokta |
|
106 |
General |
drop behind v.
|
geri kalmak |
|
107 |
General |
drop back v.
|
gerilemek |
|
108 |
General |
drop off v.
|
azaltmak |
|
109 |
General |
drop a curtsy v.
|
reverans yapmak |
|
110 |
General |
drop dead v.
|
düşüp ölmek |
|
111 |
General |
drop off v.
|
indirmek |
|
112 |
General |
drop a hint v.
|
dokundurmak |
|
113 |
General |
drop down v.
|
düşmek |
|
114 |
General |
drop in v.
|
damlamak |
|
115 |
General |
drop by v.
|
şöyle bir uğramak |
|
116 |
General |
drop behind v.
|
geride kalmak |
|
117 |
General |
drop in a faint v.
|
serilmek |
|
118 |
General |
drop away v.
|
azalmak |
|
119 |
General |
drop off v.
|
gerilemek |
|
120 |
General |
drop out v.
|
bırakmak (okulu) |
|
121 |
General |
drop a line v.
|
pusula göndermek |
|
122 |
General |
have a drop too much v.
|
içkiyi fazla kaçırmak |
|
123 |
General |
drop off v.
|
inmek |
|
124 |
General |
drop by v.
|
habersiz uğramak |
|
125 |
General |
drop off v.
|
boşaltmak |
|
126 |
General |
drop in v.
|
çat kapı ziyaret etmek |
|
127 |
General |
drop across v.
|
karşılaşmak |
|
128 |
General |
drop off v.
|
vefat etmek |
|
129 |
General |
drop around v.
|
ziyaret etmek |
|
130 |
General |
drop a brick v.
|
baltayı taşa vurmak |
|
131 |
General |
drop asleep v.
|
uyuyakalmak |
|
132 |
General |
drop a clanger v.
|
pot kırmak |
|
133 |
General |
drop a hint v.
|
imada bulunmak |
|
134 |
General |
drop a brick v.
|
pot kırmak |
|
135 |
General |
drop off v.
|
uyumak |
|
136 |
General |
drop around v.
|
damlamak |
|
137 |
General |
drop a clanger v.
|
gaf yapmak |
|
138 |
General |
drop off v.
|
dalmak |
|
139 |
General |
drop off v.
|
içi geçmek |
|
140 |
General |
drop off v.
|
eksilmek |
|
141 |
General |
drop a line v.
|
iki satır yazıvermek |
|
142 |
General |
drop into a habit v.
|
alışkanlık edinmek |
|
143 |
General |
drop the reins v.
|
vazgeçmek |
|
144 |
General |
drop anchor v.
|
demirlemek |
|
145 |
General |
drop off v.
|
uyuklamak |
|
146 |
General |
(blood pressure) drop v.
|
tansiyonu düşmek |
|
147 |
General |
drop a brick v.
|
pot kurmak |
|
148 |
General |
drop over v.
|
ziyaret etmek |
|
149 |
General |
take a drop too much v.
|
içkiyi fazla kaçırmak |
|
150 |
General |
drop out v.
|
çıkmak |
|
151 |
General |
drop over v.
|
istendiği zaman ziyaret etmek |
|
152 |
General |
drop down v.
|
yıkılmak |
|
153 |
General |
drop a curtsey v.
|
reverans yapmak |
|
154 |
General |
drop in v.
|
habersiz uğramak |
|
155 |
General |
drop off v.
|
araçtan indirmek |
|
156 |
General |
drop somebody completely v.
|
defterden silmek |
|
157 |
General |
drop a brick v.
|
çam devirmek |
|
158 |
General |
drop line v.
|
pusula göndermek |
|
159 |
General |
drop out v.
|
ayrılmak (üyelikten) |
|
160 |
General |
drop out v.
|
okula devam etmemek |
|
161 |
General |
drop off v.
|
düşme göstermek |
|
162 |
General |
drop behind v.
|
gerilemek |
|
163 |
General |
drop away v.
|
seviyenin düşmesi |
|
164 |
General |
drop asleep v.
|
uykuya dalmak |
|
165 |
General |
drop leaves v.
|
yaprak dökmek |
|
166 |
General |
drop off passenger v.
|
yolcu indirmek |
|
167 |
General |
drop off a passenger v.
|
yolcu indirmek |
|
168 |
General |
drop down from one's hands v.
|
elinden düşürmek |
|
169 |
General |
drop below v.
|
altına inmek |
|
170 |
General |
drop down below a certain level v.
|
belli bir seviyenin altına düşmek |
|
171 |
General |
drop below v.
|
altına düşmek |
|
172 |
General |
drop load v.
|
yük boşaltmak |
|
173 |
General |
drop one's load v.
|
yük boşaltmak |
|
174 |
General |
drop into the water v.
|
suya düşürmek |
|
175 |
General |
drop the load v.
|
yükü indirmek |
|
176 |
General |
drop load v.
|
yük dökmek |
|
177 |
General |
(the sun) drop v.
|
güneş batmak |
|
178 |
General |
drop one's head v.
|
başını öne eğmek |
|
179 |
General |
drop one's head v.
|
başını eğmek |
|
180 |
General |
drop trousers v.
|
pantolon çıkarmak |
|
181 |
General |
drop a kiss v.
|
öpücük kondurmak |
|
182 |
General |
drop like a bombshell v.
|
bomba gibi düşmek |
|
183 |
General |
drop something out of use (word etc.) v.
|
kullanımdan kaldırmak |
|
184 |
General |
drop litter v.
|
çöp atmak |
|
185 |
General |
drop out of the sky v.
|
gökten düşmek |
|
186 |
General |
air drop v.
|
paraşütle atmak |
|
187 |
General |
air drop v.
|
havadan atmak |
|
188 |
General |
drop off v.
|
düşme yaşamak |
|
189 |
General |
drop off v.
|
düşüş yaşamak |
|
190 |
General |
drop off v.
|
düşüş göstermek |
|
191 |
General |
drop off v.
|
çok azalmak |
|
192 |
General |
drop off v.
|
damlamak |
|
193 |
General |
drop over v.
|
uğramak |
|
194 |
General |
drop round v.
|
uğramak |
|
195 |
General |
drop out v.
|
vazgeçmek |
|
196 |
General |
drop back v.
|
geride kalmak |
|
197 |
General |
air-drop v.
|
havadan atmak |
|
198 |
General |
name-drop v.
|
konuşmasında veya yazısında ünlü isimlerden bahsedip kendine paye çıkarmak |
|
199 |
General |
drop into someone's lap v.
|
şans ile başarmak |
|
200 |
General |
drop into someone's lap v.
|
(fırsat vb) ayağına gelmek |
|
201 |
General |
drop by v.
|
yolu düşmek |
|
202 |
General |
price to drop v.
|
fiyat düşmek |
|
203 |
General |
drop innuendos v.
|
laf sokuşturmak |
|
204 |
General |
drop innuendos v.
|
dokundurmak |
|
205 |
General |
drop innuendos v.
|
laf sokmak |
|
206 |
General |
drop in unexpectedly v.
|
çat kapı gelmek |
|
207 |
General |
drop by unexpectedly v.
|
çat kapı gelmek |
|
208 |
General |
drop in on v.
|
bir yere uğramak |
|
209 |
General |
begin to drop into the low 20s v.
|
sıcaklık 20 derecelere (22-23) düşmeye başlamak |
|
210 |
General |
drop one’s book v.
|
kitabını düşürmek |
|
211 |
General |
drop somebody off to hotel v.
|
otele bırakmak |
|
212 |
General |
drop somebody off to the airport v.
|
havaalanına bırakmak |
|
213 |
General |
drop somebody home v.
|
eve bırakmak |
|
214 |
General |
drop out of school v.
|
okuldan ayrılmak |
|
215 |
General |
drop something to the floor v.
|
bir şeyi yere düşürmek |
|
216 |
General |
drop to below zero v.
|
sıfırın altına düşmek |
|
217 |
General |
drop open v.
|
bilinçsizce/gayri ihtiyari açmak |
|
218 |
General |
drop one's obsession with v.
|
(birine/bir şeye olan/karşı) saplantısından vazgeçmek/kurtulmak |
|
219 |
General |
remove/drop/eliminate something from inventory v.
|
stoktan düşürmek |
|
220 |
General |
drop in the toilet v.
|
tuvalete düşürmek |
|
221 |
General |
drop out of one's pocket v.
|
cebinden düşmek |
|
222 |
General |
drop out v.
|
yenilgiyi kabul etmek |
|
223 |
General |
drop the ball v.
|
topu elinden kaçırmak |
|
224 |
General |
drop the ball v.
|
topu kaptırmak |
|
225 |
General |
drop anchor v.
|
dışkılamak |
|
226 |
General |
drop away v.
|
kötüleşmek |
|
227 |
General |
drop away v.
|
kötüye gitmek |
|
228 |
General |
drop back v.
|
geri çekilmek |
|
229 |
General |
drop back v.
|
çekilmek |
|
230 |
General |
drop-dead adj.
|
değiştirilmesi mümkün olmayan (teslim tarihi) |
|
231 |
General |
drop-in adj.
|
kısa süreli kullanım için temin edilen |
|
232 |
General |
drop-in adj.
|
takılıp hemen kullanılabilen |
|
233 |
General |
drop-off adj.
|
teslimat veya iadeye ait |
|
234 |
General |
drop-off adj.
|
teslimat veya iadeye ilişkin |
|
235 |
General |
drop-off adj.
|
teslimat veya iade içeren |
|
236 |
General |
at the drop of a hat adv.
|
hemen istekle |
|
237 |
General |
at the drop of a hat adv.
|
işaret verilince |
|
238 |
General |
at the drop of a hat adv.
|
tereddütsüz |
|
239 |
General |
even if just a drop adv.
|
biraz da olsa |
|
240 |
General |
even if just a drop adv.
|
az da olsa |
|
241 |
General |
dz (drop zone) abrev.
|
atlama bölgesi |
|
242 |
General |
dz (drop zone) abrev.
|
atma bölgesi |
|
Phrasals |
|
243 |
Phrasals |
drop off v.
|
ölmek |
|
244 |
Phrasals |
drop through v.
|
suya düşmek |
|
245 |
Phrasals |
drop through v.
|
boşa çıkmak |
|
246 |
Phrasals |
drop off v.
|
nalları dikmek |
|
247 |
Phrasals |
drop through v.
|
başarısız olmak |
|
248 |
Phrasals |
drop away v.
|
düşmek |
|
249 |
Phrasals |
drop behind v.
|
gerisine düşmek |
|
250 |
Phrasals |
drop off v.
|
içi geçmek |
|
251 |
Phrasals |
drop out of v.
|
okulu bırakmak |
|
252 |
Phrasals |
drop off v.
|
teslim etmek |
|
253 |
Phrasals |
drop off v.
|
vermek |
|
254 |
Phrasals |
drop up (some place) v.
|
(kuzeyde/daha yüksek bir yerde) bir yeri ziyaret etmek |
|
255 |
Phrasals |
drop below v.
|
(bir şeyin) altına düşmek |
|
256 |
Phrasals |
drop below v.
|
(bir şeyin) altına inmek |
|
257 |
Phrasals |
drop (someone or something) on (someone or something) v.
|
bir şeyi bir şeyin üstüne düşürmek |
|
258 |
Phrasals |
drop (someone or something) on (someone or something) v.
|
elinden düşürmek |
|
259 |
Phrasals |
drop (someone or something) on (someone or something) v.
|
birine kötü bir haber vermek |
|
260 |
Phrasals |
drop (someone or something) on (someone or something) v.
|
birine tatsız şeyler anlatmak |
|
261 |
Phrasals |
drop (someone or something) on (someone or something) v.
|
anlattıklarıyla birinin canını sıkmak |
|
262 |
Phrasals |
drop (someone or something) on (someone or something) v.
|
birine dert yüklemek |
|
263 |
Phrasals |
drop someone or something on someone or something v.
|
birini/bir şeyi başka birinin/bir şeyin üstüne düşürmek |
|
264 |
Phrasals |
drop someone or something on someone or something v.
|
birini veya bir şeyi düşürmek |
|
265 |
Phrasals |
drop something on someone v.
|
bir şeyi birinin üstüne düşürmek |
|
266 |
Phrasals |
drop something on someone v.
|
birine kötü bir haber vermek |
|
267 |
Phrasals |
drop something on someone v.
|
birine tatsız şeyler anlatmak |
|
268 |
Phrasals |
drop something on someone v.
|
anlattıklarıyla birinin canını sıkmak |
|
269 |
Phrasals |
drop something on someone v.
|
birine dert yüklemek |
|
270 |
Phrasals |
drop from (something) v.
|
bir yerden düşürmek |
|
271 |
Phrasals |
drop from (something) v.
|
yüksek bir yerden aşağı düşürmek |
|
272 |
Phrasals |
drop from (something) v.
|
(takımdan, gruptan) çıkarmak/atmak |
|
273 |
Phrasals |
drop from (something) v.
|
bırakmak (ders) |
|
274 |
Phrasals |
drop someone or something from something v.
|
birini/bir şeyi yüksek bir yerden bırakmak/aşağı atmak |
|
275 |
Phrasals |
drop someone or something from something v.
|
(takımdan, gruptan) çıkarmak/atmak |
|
276 |
Phrasals |
drop someone or something from something v.
|
bırakmak (ders) |
|
277 |
Phrasals |
drop someone or something from something v.
|
dersten bırakmak |
|
278 |
Phrasals |
drop out v.
|
dışarı düşmek |
|
279 |
Phrasals |
drop out v.
|
içinden düşmek |
|
280 |
Phrasals |
drop out v.
|
dışarı saçılmak/dökülmek |
|
281 |
Phrasals |
drop out v.
|
(bir şeyin) alt kısmı düşmek |
|
282 |
Phrasals |
drop out v.
|
dışarı atmak/çıkarmak |
|
283 |
Phrasals |
drop out v.
|
atmak |
|
284 |
Phrasals |
drop out v.
|
çıkarmak |
|
285 |
Phrasals |
drop out v.
|
eksik bırakmak |
|
286 |
Phrasals |
drop out v.
|
elemek |
|
287 |
Phrasals |
drop out v.
|
es geçmek |
|
288 |
Phrasals |
drop out v.
|
katmamak |
|
289 |
Phrasals |
drop out v.
|
dahil etmemek |
|
290 |
Phrasals |
drop out v.
|
bağlantısı kopmak/kesilmek |
|
291 |
Phrasals |
drop out v.
|
hattan düşmek |
|
292 |
Phrasals |
drop out v.
|
toplumsal hayattan kopmak |
|
293 |
Phrasals |
drop out v.
|
geleneksel değerlerden kopmak |
|
294 |
Phrasals |
drop out v.
|
toplumu/geleneksel değerleri terk etmek |
|
295 |
Phrasals |
drop out v.
|
yarıda bırakmak |
|
296 |
Phrasals |
drop out v.
|
bitirmeden bırakmak |
|
297 |
Phrasals |
drop out v.
|
bitirmeden terk etmek (aktivite, program, eğitim) |
|
298 |
Phrasals |
drop out v.
|
bırakmak (okul) |
|
299 |
Phrasals |
drop out v.
|
yarıda bırakmak |
|
300 |
Phrasals |
drop out v.
|
bitirmeden terk etmek |
|
301 |
Phrasals |
drop out v.
|
bir yerden düşürmek/atmak/aşağı bırakmak |
|
302 |
Phrasals |
drop out v.
|
dışarı atmak |
|
303 |
Phrasals |
drop out v.
|
çekilmek (oyundan, topluluktan, okuldan) |
|
304 |
Phrasals |
drop out v.
|
katılmaktan vazgeçmek |
|
305 |
Phrasals |
drop out v.
|
bırakmak (oyunu, topluluğu, okulu, dersi) |
|
306 |
Phrasals |
drop out v.
|
toplumsal hayattan kopmak |
|
307 |
Phrasals |
drop out v.
|
geleneksel değerlerden kopmak |
|
308 |
Phrasals |
drop out v.
|
toplumu/geleneksel değerleri terk etmek |
|
309 |
Phrasals |
drop out v.
|
atmak |
|
310 |
Phrasals |
drop out v.
|
çıkartmak |
|
311 |
Phrasals |
drop out v.
|
eksik bırakmak |
|
312 |
Phrasals |
drop out v.
|
elemek |
|
313 |
Phrasals |
drop out v.
|
es geçmek |
|
314 |
Phrasals |
drop out v.
|
katmamak |
|
315 |
Phrasals |
drop out v.
|
dahil etmemek |
|
316 |
Phrasals |
drop out of (something) v.
|
birini/bir şeyi dışarı atmak |
|
317 |
Phrasals |
drop out of (something) v.
|
birini/bir şeyi bir yerden atmak |
|
318 |
Phrasals |
drop out of (something) v.
|
bitirmeden bırakmak |
|
319 |
Phrasals |
drop out of (something) v.
|
bitirmeden terk etmek (aktivite, program, eğitim) |
|
320 |
Phrasals |
drop (someone or something) out of v.
|
(birini/bir şeyi) dışarı atmak |
|
321 |
Phrasals |
drop (someone or something) out of v.
|
(birini/bir şeyi) bir yerden atmak |
|
322 |
Phrasals |
drop across (someone or something) v.
|
düşüp yayılmak |
|
323 |
Phrasals |
drop across (someone or something) v.
|
düşüp dağılmak |
|
324 |
Phrasals |
drop across (someone or something) v.
|
düşüp kaplamak |
|
325 |
Phrasals |
drop across (someone or something) v.
|
boylu boyunca düşmek |
|
326 |
Phrasals |
drop across (someone or something) v.
|
üstüne yerleştirmek |
|
327 |
Phrasals |
drop across (someone or something) v.
|
üstünü kaplayacak şekilde bırakmak |
|
328 |
Phrasals |
drop across (someone or something) v.
|
yıkılıp (bir şeyi) tıkamak |
|
329 |
Phrasals |
drop across (someone or something) v.
|
boylu boyunca yerleştirmek |
|
330 |
Phrasals |
drop something across something v.
|
boylu boyunca sermek |
|
331 |
Phrasals |
drop something across something v.
|
üstüne yerleştirmek |
|
332 |
Phrasals |
drop something across something v.
|
üstünü kaplayacak şekilde bırakmak |
|
333 |
Phrasals |
drop something across something v.
|
boylu boyunca yerleştirmek |
|
334 |
Phrasals |
drop across someone or something v.
|
düşüp kaplamak |
|
335 |
Phrasals |
drop across someone or something v.
|
boylu boyunca düşmek |
|
336 |
Phrasals |
drop across someone or something v.
|
üstüne yerleştirmek |
|
337 |
Phrasals |
drop across someone or something v.
|
üstünü kaplayacak şekilde bırakmak |
|
338 |
Phrasals |
drop across someone or something v.
|
yıkılıp (bir şeyi) tıkamak |
|
339 |
Phrasals |
drop across someone or something v.
|
boylu boyunca yerleştirmek |
|
340 |
Phrasals |
drop around (sometime) v.
|
(bir ara) uğramak |
|
341 |
Phrasals |
drop around (sometime) v.
|
(sonra, ileriki bir zamanda) uğramak |
|
342 |
Phrasals |
drop below someone or something v.
|
birinin/bir şeyin altına düşmek |
|
343 |
Phrasals |
drop below someone or something v.
|
birinin/bir şeyin altına inmek |
|
344 |
Phrasals |
drop below (something) v.
|
(bir şeyin) altına düşmek |
|
345 |
Phrasals |
drop below (something) v.
|
(bir şeyin) altına inmek |
|
346 |
Phrasals |
drop below (something) v.
|
(bir seviyenin) altına düşmek/inmek |
|
347 |
Phrasals |
drop someone or something down v.
|
birini/bir şeyi düşürmek |
|
348 |
Phrasals |
drop someone or something down v.
|
birini/bir şeyi indirmek |
|
349 |
Phrasals |
drop from v.
|
-den düşürmek |
|
350 |
Phrasals |
drop from v.
|
-den aşağı düşürmek |
|
351 |
Phrasals |
drop from v.
|
(takımdan, gruptan) çıkarmak/atmak |
|
352 |
Phrasals |
drop from v.
|
bırakmak (ders) |
|
353 |
Phrasals |
drop in on (someone) v.
|
(birine) habersiz uğramak |
|
354 |
Phrasals |
drop in on (someone) v.
|
(birine) uğramak |
|
355 |
Phrasals |
drop in on (someone) v.
|
(birini) çat kapı ziyaret etmek |
|
356 |
Phrasals |
drop in on (someone) v.
|
(birine) damlamak |
|
357 |
Phrasals |
drop in (something) v.
|
(bir şeyin) içine düşürmek |
|
358 |
Phrasals |
drop in (something) v.
|
(bir şeyin) içine düşmek |
|
359 |
Phrasals |
drop into (something) v.
|
(bir şeyin) içine düşürmek |
|
360 |
Phrasals |
drop into (something) v.
|
(bir şeyin) içine düşmek |
|
361 |
Phrasals |
drop into v.
|
içine düşürmek |
|
362 |
Phrasals |
drop into v.
|
içine düşmek |
|
363 |
Phrasals |
drop someone or something off something v.
|
birini/bir şeyi bir şeyden düşürmek |
|
364 |
Phrasals |
drop someone or something off something v.
|
birini/bir şeyi bir şeyden aşağı atmak |
|
365 |
Phrasals |
drop someone or something off v.
|
birini/bir şeyi (araçtan) indirmek |
|
366 |
Phrasals |
drop someone or something off v.
|
birini/bir şeyi (bir yere) bırakmak/götürmek |
|
367 |
Phrasals |
drop someone or something off v.
|
birini/bir şeyi (araçla) bırakmak/götürmek |
|
368 |
Phrasals |
drop off (to sleep) v.
|
uyuyup kalmak |
|
369 |
Phrasals |
drop off (to sleep) v.
|
uyuyakalmak |
|
370 |
Phrasals |
drop off (to sleep) v.
|
uykuya dalmak/dalıvermek |
|
371 |
Phrasals |
drop on v.
|
-in üstüne düşürmek |
|
372 |
Phrasals |
drop on v.
|
-e kötü bir haber vermek |
|
373 |
Phrasals |
drop on v.
|
-e tatsız şeyler anlatmak |
|
374 |
Phrasals |
drop on v.
|
anlattıklarıyla birinin canını sıkmak |
|
375 |
Phrasals |
drop on v.
|
-e dert yüklemek |
|
376 |
Phrasals |
drop into v.
|
kınamak |
|
377 |
Phrasals |
drop into v.
|
saldırmak |
|
378 |
Phrasals |
drop into v.
|
üstüne saldırmak |
|
379 |
Phrasals |
drop into v.
|
azarlamak |
|
380 |
Phrasals |
drop into v.
|
terslemek |
|
381 |
Phrasals |
drop into v.
|
fırçalamak |
|
382 |
Phrasals |
drop into v.
|
kınamak |
|
383 |
Phrasals |
drop into v.
|
paylamak |
|
Phrases |
|
384 |
Phrases |
drop-dead adj.
|
en uç sınırı teşkil eden |
|
385 |
Phrases |
drop-dead adj.
|
en uç olasılık olan |
|
386 |
Phrases |
turn on tune in drop out expr.
|
lsd kullanımını özendiren bir slogan |
|
Proverb |
|
387 |
Proverb |
every drop matters
|
her damla önemlidir |
|
388 |
Proverb |
every drop counts
|
damlaya damlaya göl olur |
|
Colloquial |
|
389 |
Colloquial |
drop dead gorgeous n.
|
ilk bakışta insanı çok etkileyen kimse veya şey |
|
390 |
Colloquial |
mic drop n.
|
son noktayı koyma |
|
391 |
Colloquial |
drop-dead date n.
|
son gün |
|
392 |
Colloquial |
drop-dead date n.
|
sürenin bitiş tarihi |
|
393 |
Colloquial |
drop-dead date n.
|
son mühlet |
|
394 |
Colloquial |
drop-dead date n.
|
son teslim tarihi |
|
395 |
Colloquial |
mic drop n.
|
lafı gediğine koyma |
|
396 |
Colloquial |
mic drop n.
|
son noktayı koyma |
|
397 |
Colloquial |
drop [ireland] n.
|
tek ölçü viski |
|
398 |
Colloquial |
drop the f-bomb v.
|
f (fuck) bombası bırakmak |
|
399 |
Colloquial |
drop the f-bomb v.
|
olmayacak yer veya zamanda "fuck" demek |
|
400 |
Colloquial |
drop the f-bomb v.
|
ağzından küfür kaçırmak |
|
401 |
Colloquial |
drop the f-bomb v.
|
istemsizce siktir demek |
|
402 |
Colloquial |
drop the f-bomb v.
|
ağzından küfür çıkmak |
|
403 |
Colloquial |
drop the l-bomb v.
|
l (i love you) bombası bırakmak |
|
404 |
Colloquial |
drop the l-bomb v.
|
beklenmedik bir şekilde seni seviyorum demek |
|
405 |
Colloquial |
drop the l-bomb v.
|
ansızın seni seviyorum demek |
|
406 |
Colloquial |
drop the l-bomb v.
|
vakitsizce seni seviyorum demek |
|
407 |
Colloquial |
drop dead v.
|
aniden ölmek |
|
408 |
Colloquial |
drop a line v.
|
birkaç satır yazmak |
|
409 |
Colloquial |
drop one's eyes v.
|
bakışlarını yere indirmek |
|
410 |
Colloquial |
drop a size v.
|
bir beden incelmek |
|
411 |
Colloquial |
drop a size or two v.
|
bir iki beden incelmek |
|
412 |
Colloquial |
drop a lot of money v.
|
çok para kaybetmek |
|
413 |
Colloquial |
drop one's eyes v.
|
gözlerini yere indirmek |
|
414 |
Colloquial |
drop one's eyes v.
|
gözlerini aşağı indirmek |
|
415 |
Colloquial |
drop everything v.
|
işini gücünü bırakmak |
|
416 |
Colloquial |
drop everything v.
|
o anda yapmakta olduğu ya da yapacağı şey(ler)i bırakmak |
|
417 |
Colloquial |
drop one’s daughter off at the piano lesson v.
|
kızını piyano dersine götürmek |
|
418 |
Colloquial |
make the drop v.
|
teslimatı yapmak |
|
419 |
Colloquial |
drop dead v.
|
tahtalıköyü boylamak |
|
420 |
Colloquial |
(blood pressure) drop precipitously v.
|
(kan basıncı) hızla düşmek |
|
421 |
Colloquial |
drop a hint v.
|
üstü kapalı ima etmek |
|
422 |
Colloquial |
drop (one's) aitches v.
|
kelimenin başındaki "h" harfini telaffuz etmemek |
|
423 |
Colloquial |
drop your aitches v.
|
kelimenin başındaki "h" harfini telaffuz etmemek (standart İngilizce'de telaffuz edilmesi gereken kelimelerde) |
|
424 |
Colloquial |
drop in to say hello v.
|
geçerken uğramak |
|
425 |
Colloquial |
drop in to say hello v.
|
selam vermek için uğramak |
|
426 |
Colloquial |
drop in to say hello v.
|
habersiz uğrayıp selam vermek |
|
427 |
Colloquial |
drop in to say hello v.
|
ansızın uğramak |
|
428 |
Colloquial |
drop the mic v.
|
havalı bir şekilde mikrofonu elinden bırakmak/atmak |
|
429 |
Colloquial |
drop the mic v.
|
etkileyici bir performans sonrası havalı bir şekilde mikrofonu fırlatmak/atmak/yukardan bırakmak |
|
430 |
Colloquial |
drop the mic v.
|
etkileyici bir hareket yapmak |
|
431 |
Colloquial |
drop the mic v.
|
etkileyici bir performans sergilemek |
|
432 |
Colloquial |
drop the mic v.
|
imzasını atmak |
|
433 |
Colloquial |
drop the mic v.
|
noktayı koymak |
|
434 |
Colloquial |
drop trou v.
|
pantolonunu ve/veya çamaşırını sıyırmak |
|
435 |
Colloquial |
drop trou v.
|
pantolonunu ve/veya çamaşırını indirmek |
|
436 |
Colloquial |
drop trou v.
|
soyunmak |
|
437 |
Colloquial |
let it drop v.
|
bir tartışmayı sonlandırmak |
|
438 |
Colloquial |
let it drop v.
|
boş vermek |
|
439 |
Colloquial |
let it drop v.
|
konuyu bi kenara bırakmak |
|
440 |
Colloquial |
let it drop v.
|
konuyu kapatmak |
|
441 |
Colloquial |
let it drop v.
|
salıvermek |
|
442 |
Colloquial |
let it drop v.
|
koyuvermek |
|
443 |
Colloquial |
let it drop v.
|
ağzından kaçırmak |
|
444 |
Colloquial |
let it drop v.
|
yanlışlıkla bir sırrı açık etmek/açığa vurmak/ele vermek |
|
445 |
Colloquial |
mic drop v.
|
havalı bir şekilde mikrofonu elinden bırakmak/atmak |
|
446 |
Colloquial |
mic drop v.
|
etkileyici bir performans sonrası havalı bir şekilde mikrofonu fırlatmak/atmak/yukardan bırakmak |
|
447 |
Colloquial |
drop the f-bomb v.
|
ağzından "fuck" kelimesini kaçırmak |
|
448 |
Colloquial |
drop the f-bomb v.
|
yanlışlıkla "fuck" demek |
|
449 |
Colloquial |
drop the f-bomb v.
|
yanlışlıkla siktir demek |
|
450 |
Colloquial |
drop somebody in it v.
|
birinin başını belaya sokmak |
|
451 |
Colloquial |
drop somebody in it v.
|
birinin başına iş açmak |
|
452 |
Colloquial |
drop somebody in it v.
|
birini sıkıntılı/zor bir duruma düşürmek |
|
453 |
Colloquial |
drop up v.
|
(bulunduğu yerin kuzeyindeki) bir yeri ziyaret etmek |
|
454 |
Colloquial |
drop up v.
|
(bulunduğu yerin kuzeyindeki) bir yere gitmek |
|
455 |
Colloquial |
drop your trousers v.
|
pantolonunu indirmek |
|
456 |
Colloquial |
drop your trousers v.
|
pantolonunu sıyırmak |
|
457 |
Colloquial |
drop your trousers v.
|
pantolonunu çıkarmak |
|
458 |
Colloquial |
ready to drop adj.
|
bitap düşmüş |
|
459 |
Colloquial |
fit to drop adj.
|
bitap düşmüş |
|
460 |
Colloquial |
fit to drop adj.
|
düşecek kadar yorgun |
|
461 |
Colloquial |
ready to drop adj.
|
düşecek kadar yorgun |
|
462 |
Colloquial |
drop-dead adj.
|
göz alıcı |
|
463 |
Colloquial |
drop-dead adj.
|
göz kamaştırıcı |
|
464 |
Colloquial |
at the drop of a hat expr.
|
bayıla bayıla |
|
465 |
Colloquial |
drop it expr.
|
boşver |
|
466 |
Colloquial |
at the drop of a hat expr.
|
derhal |
|
467 |
Colloquial |
at the drop of a hat expr.
|
çabucak ve isteyerek |
|
468 |
Colloquial |
drop dead! expr.
|
defol! |
|
469 |
Colloquial |
at the drop of a hat expr.
|
ha deyince |
|
470 |
Colloquial |
at the drop of a hat expr.
|
hemen ve seve seve |
|
471 |
Colloquial |
at the drop of a hat expr.
|
hemen |
|
472 |
Colloquial |
at the drop of a hat expr.
|
hemencecik |
|
473 |
Colloquial |
so still you could hear a pin drop expr.
|
iğne atsan duyulur |
|
474 |
Colloquial |
so quiet you could hear a pin drop expr.
|
iğne atsan duyulur |
|
475 |
Colloquial |
drop it! expr.
|
kapat şu konuyu artık! |
|
476 |
Colloquial |
drop dead expr.
|
kaybol! |
|
477 |
Colloquial |
drop the subject! expr.
|
kapat şu konuyu artık! |
|
478 |
Colloquial |
drop the gun on the floor expr.
|
silahını yere bırak |
|
479 |
Colloquial |
drop the gun on the floor expr.
|
silahını yere at |
|
480 |
Colloquial |
so quiet you could hear a pin drop expr.
|
yaprak düşse duyulur |
|
481 |
Colloquial |
so still you could hear a pin drop expr.
|
yaprak düşse duyulur |
|
482 |
Colloquial |
let it drop expr.
|
boş ver |
|
483 |
Colloquial |
let it drop expr.
|
konuyu kapat, konuyu bir kenara bırak |
|
484 |
Colloquial |
let it drop expr.
|
bir konuda konuşmayı/bir şey yapmayı bırak |
|
485 |
Colloquial |
let it drop expr.
|
koy ver |
|
486 |
Colloquial |
let it drop expr.
|
salla gitsin |
|
487 |
Colloquial |
(I'm) (so) glad you could drop by expr.
|
uğramana (çok) sevindim |
|
488 |
Colloquial |
(I'm) (so) glad you could drop by expr.
|
uğradığına (çok) sevindim |
|
489 |
Colloquial |
(I'm) (so) glad you could drop by expr.
|
uğramana (çok) memnun oldum |
|
490 |
Colloquial |
(I'm) (so) glad you could drop by expr.
|
ne iyi ettin de uğradın |
|
491 |
Colloquial |
(I'm) (so) glad you could drop by expr.
|
uğraman beni (çok) mutlu etti |
|
492 |
Colloquial |
glad you could drop by expr.
|
uğradığına/uğradığınıza sevindim |
|
493 |
Colloquial |
glad you could drop by expr.
|
geldiğine/geldiğinize memnun oldum |
|
494 |
Colloquial |
glad you could drop by expr.
|
uğrayabilmene/uğrayabilmenize sevindim |
|
Idioms |
|
495 |
Idioms |
a quick drop and a sudden stop n.
|
asılarak veya yüksek bir yerden düşerek ölme |
|
496 |
Idioms |
a drop in the bucket n.
|
çok düşük ve önemsiz miktar |
|
497 |
Idioms |
a drop in the bucket n.
|
devede kulak |
|
498 |
Idioms |
a drop in the ocean n.
|
devede kulak |
|
499 |
Idioms |
drop in the ocean n.
|
devede kulak |
|
500 |
Idioms |
a drop in a bucket n.
|
devede kulak |
|