mükemmel!

Sens de "mükemmel!" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 13 résultat(s)

	Catégorie	Turc	Anglais
General
1	General	mükemmel!	bravissimo interj.
Colloquial
2	Colloquial	mükemmel!	(jolly) good show! expr.
Slang
3	Slang	mükemmel!	darb! interj.
4	Slang	mükemmel!	awesome! exclam.
British Slang
5	British Slang	mükemmel!	coolio! expr.
6	British Slang	mükemmel!	fannytastic! expr.
7	British Slang	mükemmel!	go to the foot of our stairs! expr.
8	British Slang	mükemmel!	job's a good'un! expr.
9	British Slang	mükemmel!	lovely-jubbly! expr.
10	British Slang	mükemmel!	triffic! expr.
11	British Slang	mükemmel!	wizard! expr.
12	British Slang	mükemmel!	wizzo! expr.
13	British Slang	mükemmel!	whizzo! expr.

Sens de "mükemmel!" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 500 résultat(s)

	Catégorie	Turc	Anglais
Common Usage
1	Common Usage	mükemmel	great adj.
This is a great quality for any product or service. Bu, herhangi bir ürün veya hizmet için mükemmel bir kalitedir. More Sentences
2	Common Usage	mükemmel	excellent adj.
The European Central Bank has so far done some excellent work. Avrupa Merkez Bankası şu ana kadar mükemmel işler yapmıştır. More Sentences
3	Common Usage	mükemmel	perfect adj.
This case is a perfect example of the impact on individuals of the quality or otherwise of European integration. Bu dava, Avrupa entegrasyonunun kalitesinin ya da kalitesizliğinin bireyler üzerindeki etkisine mükemmel bir örnektir. More Sentences
4	Common Usage	mükemmel	splendid adj.
5	Common Usage	mükemmel	awesome adj.
General
6	General	mükemmel	doozy n.
It was a doozy performance! Mükemmel bir performanstı! More Sentences
7	General	mükemmel durum	perfect condition n.
The item and package should be in original and perfect condition. Ürün ve paket orijinal ve mükemmel durumda olmalıdır. More Sentences
8	General	mükemmel zamanlama	perfect timing n.
It's all about perfect timing and good reflexes. Her şey mükemmel zamanlama ve iyi reflekslerle ilgili. More Sentences
9	General	mükemmel örnek	perfect example n.
The perfect example of this is Ethereum. Bunun mükemmel örneği Ethereum'dur. More Sentences
10	General	mükemmel uyum	perfect fit n.
Rimless glasses might also provide a perfect fit. Çerçevesiz gözlükler de mükemmel uyum sağlayabilir. More Sentences
11	General	mükemmel (kusursuz) kalite	excellent quality n.
In some cases, waters can be of excellent quality for bathing without having a good ecological status. Bazı durumlarda, sular iyi bir ekolojik statüye sahip olmadan da yüzme için mükemmel kalitede olabilir. More Sentences
12	General	mükemmel görünmek	look perfect v.
Thanks to this method, the car park of the game looks perfect. Bu yöntem sayesinde oyunun otoparkı mükemmel görünüyor. More Sentences
13	General	mükemmel	golden adj.
Tom is a golden boy. Tom mükemmel bir çocuk. More Sentences
14	General	mükemmel	solid adj.
Their performance was solid! I'm glad I came. Performansları mükemmeldi! İyi ki gelmişim. More Sentences
15	General	mükemmel	brilliant adj.
Having said that, I should also like to thank the rapporteur for the brilliant report she has presented here. Bunu söyledikten sonra, raportöre burada sunduğu mükemmel rapor için de teşekkür etmek isterim. More Sentences
16	General	mükemmel	nice adj.
Two nice folks don't must make a superb couple. İki iyi insan mükemmel de bir çift olacak diye bir şey yok. More Sentences
17	General	mükemmel	glorious adj.
It was a glorious summer day. Mükemmel bir yaz günüydü. More Sentences
18	General	mükemmel	classic adj.
She managed to get a classic score. Mükemmel bir skor elde etmeyi başardı. More Sentences
19	General	mükemmel	smooth adj.
The wall appeared to be smooth and impenetrable. Duvar mükemmel ve geçilemez gibi görünüyordu. More Sentences
20	General	mükemmel	par excellence adj.
Europe, as the area of artistic creation and culture par excellence, must show third countries the right way forward. Sanatsal yaratım ve mükemmel kültür alanı olarak Avrupa, üçüncü ülkelere doğru yolu göstermelidir. More Sentences
21	General	mükemmel	wonderful adj.
This is a wonderful opportunity to showcase our country. Ülkemizi tanıtmak açısından mükemmel bir olanak. More Sentences
22	General	mükemmel	flawless adj.
Tom speaks flawless Japanese. Tom mükemmel Japonca konuşur. More Sentences
23	General	mükemmel	exquisite adj.
John was an exquisite singer. John mükemmel bir şarkıcıydı. More Sentences
24	General	mükemmel	superb adj.
Her singing abilities are superb. Şarkı söyleme yeteneği mükemmel. More Sentences
25	General	mükemmel	excellent adj.
I, too, would like to congratulate the rapporteur on her excellent work. Ben de raportörü mükemmel çalışmasından dolayı tebrik ediyorum. More Sentences
26	General	mükemmel	perfect adj.
It is not perfect, but it is a democratic advance in relation to all the previous Intergovernmental Conferences. Mükemmel değil ama daha önceki tüm Hükümetlerarası Konferanslara kıyasla demokratik bir ilerlemedir. More Sentences
27	General	mükemmel	impeccable adj.
Tom speaks impeccable English. Tom mükemmel İngilizce konuşur. More Sentences
28	General	mükemmel	first-rate adj.
It is no exaggeration to say that he is a first-rate writer. Onun mükemmel bir yazar olduğunu söylemek abartı değildir. More Sentences
29	General	mükemmel	outstanding adj.
Tom was outstanding tonight. Tom bu gece mükemmeldi. More Sentences
30	General	mükemmel bir şekilde	excellently adv.
Mr Moreira Da Silva's Report points in the right direction, and does so excellently. Mr Moreira Da Silva'nın Raporu doğru yöne işaret ediyor ve bunu mükemmel bir şekilde yapıyor. More Sentences
31	General	mükemmel	perfectly adv.
The EU consists of solid nation states with their own perfectly good constitutions. AB, kendi mükemmel anayasalarına sahip sağlam ulus devletlerden oluşmaktadır. More Sentences
32	General	mükemmel bir şekilde	excellent [obsolete] adv.
Tzvetan Todorov, who studied the totalitarian systems of the twentieth century, had an excellent way of describing this. Yirminci yüzyılın totaliter sistemlerini inceleyen Tzvetan Todorov bunu mükemmel bir şekilde tanımlamıştır. More Sentences
Colloquial
33	Colloquial	mükemmel	stellar adj.
Aaron had stellar success in his field, yet he is struggling with economics. Aaron alanında mükemmel bir başarı kazandı ancak mali konularda hala sıkıntılı. More Sentences
34	Colloquial	kimse mükemmel değildir	nobody's perfect expr.
Nobody's perfect. Kimse mükemmel değildir. More Sentences
Idioms
35	Idioms	mükemmel pişirmek	cook to perfection v.
The steak was cooked to perfection. Biftek mükemmel pişmişti. More Sentences
General
36	General	mükemmel şey	groove n.
37	General	mükemmel örnek	daisy n.
38	General	mükemmel kimse	humdinger n.
39	General	mükemmel olduğu kabul edilen örnek	paragon n.
40	General	mükemmel şey	dainty n.
41	General	en mükemmel şey	the last word n.
42	General	mükemmel bir çözüm	masterstroke n.
43	General	mükemmel kimse	hot stuff n.
44	General	mükemmel şey	ideal n.
45	General	mükemmel	alpha plus n.
46	General	mükemmel bir şey	a bit of all right n.
47	General	en mükemmel örnek	quintessence n.
48	General	mükemmel şey	prime n.
49	General	hayali mükemmel yer veya durum	utopia n.
50	General	mükemmel fikir	great idea n.
51	General	iki eş arasındaki mükemmel uyum	perfect match n.
52	General	bir çift arasındaki mükemmel uyum	perfect match n.
53	General	mükemmel kuyu	perfect well n.
54	General	her şeyin mükemmel olmasını isteyen	perfectionist n.
55	General	her sahada mükemmel olan	all-rounder n.
56	General	mükemmel iş	good job n.
57	General	mükemmel örnek	outstanding example n.
58	General	mükemmel aşk	perfect love n.
59	General	mükemmel evlilik	the perfect marriage n.
60	General	bir işte mükemmel	out-and-outer n.
61	General	mükemmel vücut	perfect body n.
62	General	mükemmel uyum	a great fit n.
63	General	mükemmel bir örnek	epitome n.
64	General	mükemmel veya eksiksiz şey	absolute n.
65	General	mükemmel kalitedeki düşünce, görgü ve zevk	refinedness n.
66	General	mükemmel kalitedeki düşünce, görgü ve zevk	refinement n.
67	General	klasik ve mükemmel bir vaka/örnek	textbook case/example n.
68	General	mükemmel etki	emprint [obsolete] n.
69	General	mükemmel olmama	unperfection [obsolete] n.
70	General	mükemmel olmama	unperfectness n.
71	General	mükemmel	essential n.
72	General	mükemmel kimse	jim-dandy n.
73	General	mükemmel kimse	jimhickey n.
74	General	mükemmel şey	jimhickey n.
75	General	mükemmel şey	jim-dandy n.
76	General	mükemmel şey	jimdandy n.
77	General	mükemmel kimse	jimdandy n.
78	General	mükemmel ahlak	virtue n.
79	General	erdem, mutluluk veya mükemmel yönetimin insan varlığının sorun ve kusurlarına galip geleceği zaman dilimi	millennium n.
80	General	mükemmel kimse	hummer n.
81	General	aşırı mükemmel şey	monster n.
82	General	mükemmel şey	daint n.
83	General	mükemmel uyumu sağlama	oneness n.
84	General	mükemmel olan kimse	impeccable n.
85	General	mükemmel yer	oz n.
86	General	mükemmel şey	crackerjack n.
87	General	mükemmel örnek	dream n.
88	General	mükemmel kimse	first-rater n.
89	General	mükemmel şey	perfect n.
90	General	mükemmel beşli	sesquialter n.
91	General	mükemmel kimse	snorter n.
92	General	mükemmel kimse	stickout [us] n.
93	General	mükemmel tip	swan n.
94	General	mükemmel bir şekilde yatay yapmak (tesviye aletiyle)	level v.
95	General	mükemmel bir hale getirmek	bring to perfection v.
96	General	mükemmel bir hale sokmak	bring (something) to perfection v.
97	General	mükemmel bir hale sokmak	bring to perfection v.
98	General	mükemmel bir hale getirmek	bring (something) to perfection v.
99	General	mükemmel olarak görmek	idealize v.
100	General	mükemmel derecede bilmek	know by heart v.
101	General	mükemmel derecede bilmek	know something by heart v.
102	General	her şeyin mükemmel olmasını istemek	want everything to be perfect v.
103	General	mükemmel olarak görmek	idealise v.
104	General	mükemmel ebeveyn olmak	make excellent parents v.
105	General	mükemmel bir sonuç almak	ace v.
106	General	bir şeyde mükemmel olmak	be excellent at v.
107	General	mükemmel bir hale getirmek	engild v.
108	General	sürekli tekrarla mükemmel hale getirmek	groove v.
109	General	mümkün olan en mükemmel hale getirmek	optimalize v.
110	General	mümkün olan en mükemmel hale getirmek	optimalise v.
111	General	mükemmel şekilde eğitmek (yarış için)	gaunt v.
112	General	mükemmel bir şekilde üretmek	project v.
113	General	mükemmel	clean adj.
114	General	mükemmel	banner adj.
115	General	mükemmel	accomplished adj.
116	General	mükemmel	eximious adj.
117	General	mükemmel	sovereign adj.
118	General	mükemmel	gilt adj.
119	General	mükemmel	ambrosial adj.
120	General	mükemmel	superlative adj.
121	General	mükemmel	sharp adj.
122	General	mükemmel	good adj.
123	General	mükemmel	fabulous adj.
124	General	mükemmel	unerring adj.
125	General	mükemmel	wondrous adj.
126	General	mükemmel	scrumptious adj.
127	General	mükemmel	elegant adj.
128	General	mükemmel	splendiferous adj.
129	General	mükemmel	wondering adj.
130	General	mükemmel	triumphant adj.
131	General	mükemmel	first adj.
132	General	küçük ama mükemmel	bijou adj.
133	General	mükemmel	faultless adj.
134	General	mükemmel	bully adj.
135	General	mükemmel	fine adj.
136	General	en mükemmel	dandiest adj.
137	General	daha mükemmel	dandier adj.
138	General	mükemmel	thorough adj.
139	General	mükemmel	immense adj.
140	General	mükemmel	consummate adj.
141	General	mükemmel	finished adj.
142	General	mükemmel	quintessential adj.
143	General	mükemmel	distinguished adj.
144	General	mükemmel	distingue adj.
145	General	mükemmel	capital adj.
146	General	en mükemmel olanı	dreamiest adj.
147	General	daha mükemmel	dreamier adj.
148	General	mükemmel	thoroughpaced adj.
149	General	mükemmel bir şekilde yatay	level adj.
150	General	mükemmel	dreamful adj.
151	General	mükemmel	ripping adj.
152	General	mükemmel	beyond praise adj.
153	General	mükemmel	jolly good adj.
154	General	mükemmel	topping adj.
155	General	mükemmel	super adj.
156	General	mükemmel	parexcellence adj.
157	General	mükemmel	dandy adj.
158	General	mükemmel	copybook adj.
159	General	mükemmel	thoroughgoing adj.
160	General	mükemmel	ethel adj.
161	General	mükemmel	tiptop adj.
162	General	ustaca mükemmel	masterly adj.
163	General	mükemmel	commanding adj.
164	General	mükemmel	ideal adj.
165	General	mükemmel	smashing adj.
166	General	mükemmel	classical adj.
167	General	mükemmel	famous adj.
168	General	mükemmel	sound adj.
169	General	mükemmel	choice adj.
170	General	mükemmel	dreamy adj.
171	General	mükemmel	divine adj.
172	General	mükemmel	champion adj.
173	General	mükemmel	distinguishing adj.
174	General	mükemmel	classy adj.
175	General	mükemmel	spiffy adj.
176	General	mükemmel	complete adj.
177	General	mükemmel	unique adj.
178	General	mükemmel	foolproof adj.
179	General	mükemmel	spiffing adj.
180	General	mükemmel	noble adj.
181	General	mükemmel olmayan	unperfect adj.
182	General	mükemmel	all-around adj.
183	General	her sahada mükemmel olan	all-round adj.
184	General	mükemmel	first-class adj.
185	General	mükemmel	slap-up adj.
186	General	mükemmel	point-device adj.
187	General	mükemmel donanımlı	well-appointed adj.
188	General	mükemmel	masterly adj.
189	General	mükemmel	terrific adj.
190	General	her yönden mükemmel	excellent in every aspect adj.
191	General	her yönden mükemmel	perfect in every way adj.
192	General	mükemmel	bang up adj.
193	General	mükemmel şekilli	perfectly shaped adj.
194	General	mükemmel	gorgeous adj.
195	General	na-mükemmel	imperfect adj.
196	General	mükemmel	absolute adj.
197	General	mükemmel	nobby adj.
198	General	mükemmel	thorow [obsolete] adj.
199	General	mükemmel	tip-top adj.
200	General	mükemmel	trim [obsolete] adj.
201	General	mükemmel	all-right adj.
202	General	mükemmel olmayan	unbrilliant adj.
203	General	ziyadesiyle mükemmel	perfectly splendit adj.
204	General	mükemmel olmayan	unideal adj.
205	General	mükemmel	bakgat adj.
206	General	mükemmel hale getirilmemiş	unperfected adj.
207	General	mükemmel hale getirilmemiş	unpolished adj.
208	General	mükemmel	larger than life adj.
209	General	mükemmel	larger-than-life adj.
210	General	mükemmel	safe [uk] adj.
211	General	mükemmel	marvellous adj.
212	General	mükemmel	marvelous adj.
213	General	mükemmel	excelsior adj.
214	General	mükemmel şekilde uyuşan	made for adj.
215	General	mükemmel	way-out adj.
216	General	mükemmel şekilli	quadriform [obsolete] adj.
217	General	mükemmel formlu	quadriform [obsolete] adj.
218	General	mükemmel	masterous [obsolete] adj.
219	General	mükemmel	wonderous adj.
220	General	en mükemmel	mega adj.
221	General	mükemmel	hella adj.
222	General	mükemmel	brave adj.
223	General	mükemmel	budgeree [dialect] [australia] adj.
224	General	mükemmel	high adj.
225	General	kendi halinde mükemmel olan	holy adj.
226	General	mükemmel	holy adj.
227	General	(düzenleme, plan) mükemmel	game-ball adj.
228	General	son derece mükemmel	gangbusters adj.
229	General	mükemmel	gem adj.
230	General	mükemmel hale getiren	ripened adj.
231	General	mükemmel	godlike adj.
232	General	mükemmel	heckuva adj.
233	General	mükemmel	old adj.
234	General	mükemmel	only adj.
235	General	mükemmel	rum adj.
236	General	türünün mükemmel örneği olan	compleat adj.
237	General	vasatın üstü olup mükemmel olmayan (bilimsel çalışma)	good adj.
238	General	mükemmel	circular [obsolete] adj.
239	General	mükemmel	duckie adj.
240	General	düzeltme gerektirmeyecek kadar mükemmel	irreformable adj.
241	General	mükemmel	picture-perfect adj.
242	General	mükemmel	picture-book adj.
243	General	mükemmel	curious [dialect] adj.
244	General	mükemmel	geet [geordie] adj.
245	General	mükemmel	out-of-this-world adj.
246	General	mükemmel	parfit [obsolete] adj.
247	General	daha mükemmel	perfecter adj.
248	General	mükemmel	perfectional adj.
249	General	mükemmel	perfit [obsolete] adj.
250	General	mükemmel	phantastic adj.
251	General	mükemmel	phantastical adj.
252	General	mükemmel	plenitudinary adj.
253	General	mükemmel	plenary adj.
254	General	mükemmel	sick-dog adj.
255	General	mükemmel	freely adj.
256	General	mükemmel	slam-bang adj.
257	General	mükemmel	superbad adj.
258	General	olağandışı mükemmel	superexcellent adj.
259	General	mükemmel	cool adj.
260	General	mükemmel	polished adj.
261	General	mükemmel	sterling adj.
262	General	mükemmel	full adj.
263	General	arşive ait olup mükemmel saflık derecesinde olan (sikke)	proof adj.
264	General	mükemmel	proper adj.
265	General	mükemmel bir şekilde	ambrosially adv.
266	General	mükemmel bir şekilde	gloriously adv.
267	General	mükemmel bir şekilde	wonderingly adv.
268	General	mükemmel bir halde	dreamfully adv.
269	General	mükemmel olarak	distinguishedly adv.
270	General	mükemmel	famously adv.
271	General	mükemmel bir şekilde	consummately adv.
272	General	mükemmel	to the nines adv.
273	General	mükemmel bir şekilde	flawlessly adv.
274	General	mükemmel halde	on the top of the world adv.
275	General	mükemmel olarak	perfectly adv.
276	General	mükemmel bir şekilde	unerringly adv.
277	General	mükemmel bir biçimde	terrifically adv.
278	General	mükemmel bir şekilde	capitally adv.
279	General	mükemmel şekilde	outstandingly adv.
280	General	mükemmel biçimde	outstandingly adv.
281	General	mükemmel bir şekilde	champion [dialect] adv.
282	General	mükemmel şekilde	remarkably adv.
283	General	mükemmel bir şekilde	to a turn adv.
284	General	mükemmel	toppingly adv.
285	General	mükemmel olmadan	unperfectly [obsolete] adv.
286	General	mükemmel bir şekilde	manly [obsolete] adv.
287	General	mükemmel bir şekilde	head and shoulders adv.
288	General	mükemmel bir şekilde	brawly [dialect] [scotland] adv.
289	General	mükemmel şekilde	bully adv.
290	General	son derece mükemmel	gangbusters adv.
291	General	mükemmel bir şekilde	daintily adv.
292	General	mükemmel şekilde	immaculately adv.
293	General	mükemmel bir şekilde	clever [dialect] adv.
294	General	mükemmel bir şekilde	faultlessly adv.
295	General	mükemmel	divinely adv.
296	General	mükemmel şekilde	first-rate adv.
297	General	mükemmel şekilde	parfitly [obsolete] adv.
298	General	mükemmel bir şekilde	perfectively adv.
299	General	mükemmel bir şekilde	perfect [dialect] adv.
300	General	en mükemmel şekilde	superlatively adv.
301	General	mükemmel biçimde	sterlingly adv.
302	General	mükemmel	cool interj.
303	General	mükemmel	ballocks interj.
304	General	mükemmel bir şey	bollocks interj.
305	General	mükemmel	bollix interj.
306	General	mükemmel fiziki koşullarda	in the pink of condition expr.
307	General	sağlığı mükemmel durumda	in the pink of condition expr.
308	General	mükemmel	full marks expr.
309	General	mükemmel	exc (excellent) abrev.
Phrases
310	Phrases	mükemmel iyinin düşmanıdır	let (the) perfect be the enemy of (the) good v.
311	Phrases	örnekler kötü ile mükemmel arasında değişiyor	the samples range from bad to excellent expr.
312	Phrases	mükemmel	out of this world expr.
313	Phrases	mükemmel bir gün geçirmeniz dileğiyle	have an a1 day expr.
314	Phrases	mükemmel durumda	i̇n pristine condition expr.
315	Phrases	mükemmel değil	less than ideal expr.
316	Phrases	mükemmel iyinin düşmanıdır	don't let perfect be the enemy of good expr.
317	Phrases	dünyadaki/piyasadaki en iyi/en mükemmel/ideal (telefon, model, ürün)	best of all worlds expr.
318	Phrases	mükemmel	the berries expr.
319	Phrases	mükemmel	it's the berries expr.
Proverb
320	Proverb	kimse mükemmel değildir	we're none of us perfect
321	Proverb	mükemmel iyinin düşmanıdır	best is the enemy of the good
Colloquial
322	Colloquial	mükemmel iş	yeoman service n.
323	Colloquial	mükemmel	top hole n.
324	Colloquial	mükemmel üstü	pink of perfection n.
325	Colloquial	mükemmel ötesi	pink of perfection n.
326	Colloquial	mükemmel bir anne	a perfect mother n.
327	Colloquial	mükemmel	bee's knees n.
328	Colloquial	mükemmel	dog's bollocks n.
329	Colloquial	mükemmel	cat's whiskers n.
330	Colloquial	insan ırkının kaldırabileceğindan daha mükemmel olup insanların ölmelerine neden olmaktan korkma	mephobia n.
331	Colloquial	kusursuz/tam ve mükemmel şey	bomb diggity n.
332	Colloquial	bir meslek veya alanda mükemmel sonuçlara ulaşma süreci	rainmaking n.
333	Colloquial	mükemmel	ace n.
334	Colloquial	(insan için) mükemmel	crack n.
335	Colloquial	mükemmel biri/bir şey	a real dilly n.
336	Colloquial	mükemmel biri/şey	killer-diller n.
337	Colloquial	ilişki yaşamak/evlenmek için mükemmel kadın	miss right n.
338	Colloquial	ilişki yaşamak/evlenmek için mükemmel adam	mister right n.
339	Colloquial	gerçekten mükemmel/kusursuz bir plan (kinayeli)	a (real) winner n.
340	Colloquial	mükemmel bir şey	a doozy n.
341	Colloquial	mükemmel şey	bottler [australia/new zealand] n.
342	Colloquial	mükemmel kimse	bottler [australia/new zealand] n.
343	Colloquial	mükemmel seçim	excellent pick n.
344	Colloquial	harika/mükemmel olmak	kick butt v.
345	Colloquial	mükemmel sonuç almak	ace it v.
346	Colloquial	(makine) mükemmel çalışmak	(do something) a treat [uk] v.
347	Colloquial	(bir şeyi) mükemmel yapmak	(do something) a treat [uk] v.
348	Colloquial	mükemmel hale getirmek	goof-proof v.
349	Colloquial	mükemmel bir şekilde yapmak	nail it v.
350	Colloquial	mükemmel olmak	(have) got it going on v.
351	Colloquial	(bir şeyde) mükemmel bir sonuç almak	ace (something) v.
352	Colloquial	mükemmel ötesi	fantabulous adj.
353	Colloquial	mükemmel görünen	distinguished-looking adj.
354	Colloquial	mükemmel	bitching adj.
355	Colloquial	mükemmel	rattling adj.
356	Colloquial	mükemmel	thoro adj.
357	Colloquial	mükemmel	boffo adj.
358	Colloquial	mükemmel	cold adj.
359	Colloquial	mükemmel	a-okay [us] adj.
360	Colloquial	mükemmel	a-one adj.
361	Colloquial	mükemmel	apple-pie adj.
362	Colloquial	mükemmel	cosmic adj.
363	Colloquial	mükemmel	super dooper adj.
364	Colloquial	mükemmel	dude adj.
365	Colloquial	mükemmel	dudical adj.
366	Colloquial	mükemmel	fat adj.
367	Colloquial	mükemmel	killer-diller adj.
368	Colloquial	mükemmel olmayan	unawesome adj.
369	Colloquial	mükemmel	narly adj.
370	Colloquial	mükemmel	goof-proof adj.
371	Colloquial	mükemmel	inch-perfect [uk] adj.
372	Colloquial	mükemmel	kiff [south africa] adj.
373	Colloquial	mükemmel	jumping adj.
374	Colloquial	mükemmel	kicken adj.
375	Colloquial	mükemmel	kickin’ adj.
376	Colloquial	mükemmel	primo adj.
377	Colloquial	mükemmel	whizz-bang adj.
378	Colloquial	mükemmel	world adj.
379	Colloquial	mükemmel	helluva adj.
380	Colloquial	mükemmel	bold adj.
381	Colloquial	mükemmel	bomb adj.
382	Colloquial	mükemmel	gear adj.
383	Colloquial	mükemmel	kickin adj.
384	Colloquial	mükemmel	super-duper adj.
385	Colloquial	mükemmel	super-dooper adj.
386	Colloquial	mükemmel	perfecto adj.
387	Colloquial	mükemmel	precious adj.
388	Colloquial	mükemmel	schmick [australia] adj.
389	Colloquial	mükemmel	shiny adj.
390	Colloquial	mükemmel	cool bananas! interj.
391	Colloquial	mükemmel	cool beans! interj.
392	Colloquial	mükemmel	cool beans interj.
393	Colloquial	senin/onun/onlar için harika/mükemmel	bully for you/him/her/them interj.
394	Colloquial	için harika/mükemmel!	bully for! interj.
395	Colloquial	mükemmel	like a charm expr.
396	Colloquial	mükemmel	in the front rank expr.
397	Colloquial	mükemmel	like a dream expr.
398	Colloquial	mükemmel	like a million dollars expr.
399	Colloquial	hiç kimse mükemmel değildir, fakat ben öyleyim	nobody is perfect but I am expr.
400	Colloquial	mükemmel	bang up expr.
401	Colloquial	mükemmel	just the glassy expr.
402	Colloquial	mükemmel	the glassy [australia] expr.
403	Colloquial	mükemmel	some kind of expr.
404	Colloquial	mükemmel	some kind of expr.
405	Colloquial	kimse mükemmel değildir	pobody's nerfect (an intentional spoonerism of "nobody's perfect") [cliché] expr.
406	Colloquial	mükemmel	a-ok expr.
407	Colloquial	mükemmel	forget it expr.
408	Colloquial	mükemmel	forget about it expr.
409	Colloquial	mükemmel	forgeddaboudit [us] expr.
410	Colloquial	mükemmel	forgeddaboutit [us] expr.
411	Colloquial	bu mükemmel	that's sweet expr.
412	Colloquial	mükemmel	all right exclam.
413	Colloquial	mükemmel	all right exclam.
414	Colloquial	mükemmel	way rad exclam.
415	Colloquial	mükemmel	chef's kiss exclam.
416	Colloquial	mükemmel	double-plus-good exclam.
Idioms
417	Idioms	en mükemmel şey	the last word in n.
418	Idioms	mükemmel insan	the bee's knees n.
419	Idioms	mükemmel insan	the cat's pyjamas n.
420	Idioms	mükemmel kimse veya şey	the cat's whiskers n.
421	Idioms	mükemmel çift	a match made in heaven n.
422	Idioms	mükemmel çift	a marriage made in heaven n.
423	Idioms	zıt kutupların mükemmel uyumu	perfect union of opposites n.
424	Idioms	hep iyi olan, asla kötü olamayan, mükemmel davrandığını sanan kişi	goody two shoes person n.
425	Idioms	mükemmel	a treat n.
426	Idioms	(bir şeye) mükemmel bir örnek	the picture of n.
427	Idioms	mükemmel	a ten n.
428	Idioms	mükemmel	a 10 n.
429	Idioms	mükemmel bir şey/deneyim	stone groove n.
430	Idioms	mükemmel/her şeyde iyi olduğunu sanan beceriksiz genç adam	little lord fauntleroy n.
431	Idioms	mükemmel olduğunu sanan şımarık genç adam	little lord fauntleroy n.
432	Idioms	mükemmel şekilde isabetli	spot on the mark n.
433	Idioms	mükemmel olmayan insan	flesh and blood n.
434	Idioms	mükemmel evlilik/çift	a marriage/match made in heaven n.
435	Idioms	bir şeyin mükemmel bir örneği	(very) picture of something n.
436	Idioms	en mükemmel kimse, fikir, şey	the cat's whiskers/pyjamas n.
437	Idioms	(bir şeyin) mükemmel/harika/kusursuz bir örneği	the soul of (something) n.
438	Idioms	birisinin mükemmel olduğunu düşünmek	think someone is god's own cousin v.
439	Idioms	birisinin mükemmel olduğunu düşünmek	think someone hung the moon and stars v.
440	Idioms	mükemmel görünmek	look like a million bucks v.
441	Idioms	mükemmel hissetmek	feel like a million bucks v.
442	Idioms	mükemmel hissetmek	feel like a million dollars v.
443	Idioms	mükemmel görünmek	look like a million dollars v.
444	Idioms	mükemmel pişirmek	cook something to perfection v.
445	Idioms	mükemmel durumda olmak	be in mint condition v.
446	Idioms	harika/mükemmel gitmek	be going great guns v.
447	Idioms	mükemmel/çok iyi olmak	be the business v.
448	Idioms	mükemmel bir kondisyon kazanmak	get into the pink of condition [dated] v.
449	Idioms	mükemmel çalışmak/işlemek	work like a dream v.
450	Idioms	mükemmel geçinmek	get on famously v.
451	Idioms	mükemmel olmak	have it going on v.
452	Idioms	harika/mükemmel performans göstermek	be in the groove v.
453	Idioms	(birinin/bir şeyin) mükemmel bir örneği olmak	be a shining example (of someone or something) v.
454	Idioms	bir şeyin mükemmel/harika/kusursuz bir örneği olmak	be the soul of something v.
455	Idioms	insan olmak ve mükemmel olmamak	be flesh and blood v.
456	Idioms	mükemmel bir performansı olmak	bat one thousand v.
457	Idioms	mükemmel bir örnek olmak	be a shining light v.
458	Idioms	(birinin/bir şeyin) mükemmel bir örneği olmak	be a shining example (of somebody/something) v.
459	Idioms	mükemmel bir örnek olmak	be a shining example v.
460	Idioms	mükemmel olmak	be the bee's knees v.
461	Idioms	mükemmel olmak	be the cat's whiskers v.
462	Idioms	mükemmel hissetmek	feel like a million dollars v.
463	Idioms	mükemmel hissetmek	feel like a million v.
464	Idioms	mükemmel geçinmek	get along famously [old-fashioned] v.
465	Idioms	harika/mükemmel gitmek	be going great guns v.
466	Idioms	birinin mükemmel olmadığını/sanıldığı kadar iyi olmadığını göstermek	knock someone off their perch [uk] v.
467	Idioms	birinin mükemmel olmadığını/sanıldığı kadar iyi olmadığını göstermek	knock someone from their pedestal v.
468	Idioms	birinin mükemmel olmadığını/sanıldığı kadar iyi olmadığını göstermek	knock someone off their pedestal v.
469	Idioms	her şey mükemmel şekilde denk gelmiş olmak	the stars have aligned v.
470	Idioms	her şey mükemmel şekilde denk gelmiş olmak	the stars are aligned v.
471	Idioms	her şey mükemmel şekilde denk gelmiş olmak	the stars align v.
472	Idioms	mükemmel olduğunu düşünmek	think hung the moon v.
473	Idioms	(birinin) mükemmel olduğunu düşünmek	think (one) hung the moon v.
474	Idioms	mükemmel	ace adj.
475	Idioms	mükemmel	a1 adj.
476	Idioms	mükemmel dengeli	lagom [swedish] adj.
477	Idioms	eleştirilemeyecek kadar mükemmel	above reproach adj.
478	Idioms	mükemmel	right royal adj.
479	Idioms	mükemmel değil	rough around the edges adj.
480	Idioms	mükemmel	the very dinky adj.
481	Idioms	mükemmel	the very dinkum adj.
482	Idioms	tepeden tırnağa mükemmel şekilde	to the nines adv.
483	Idioms	tepeden tırnağa mükemmel şekilde	up to the nines adv.
484	Idioms	mükemmel bir durumda	in the groove expr.
485	Idioms	mükemmel	no mean expr.
486	Idioms	mükemmel	out of this world expr.
487	Idioms	mükemmel	in mint condition expr.
488	Idioms	mükemmel	far out expr.
489	Idioms	mükemmel	the best thing since sliced bread expr.
490	Idioms	mükemmel	the greatest thing since sliced bread expr.
491	Idioms	her sahada mükemmel olan	an all-rounder expr.
492	Idioms	eleştirilemeyecek kadar mükemmel	beyond reproach expr.
493	Idioms	her şey yolunda/mükemmel	everything's coming up roses expr.
494	Idioms	mükemmel/harika durumda	in mint condition expr.
495	Idioms	mükemmel olmasa da amacı karşılıyan	good enough for jazz expr.
496	Idioms	çabuk ama mükemmel yapılmış	as round as giotto's o expr.
497	Idioms	çabuk ama mükemmel yapılmış	round as giotto's o expr.
498	Idioms	mükemmel	got it going on expr.
499	Idioms	son derece mükemmel	to a fare-thee-well expr.
500	Idioms	mükemmel olarak	to a fare-thee-well expr.