az - Turc Anglais Dictionnaire

az

Sens de "az" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 68 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
az short adj.
The runner's time was ten short of the winner's.
Koşucunun zamanı kazananınkinden on puan azdı.

More Sentences
az slight adj.
The fact that the resolution was adopted by so slight a margin makes it politically weak.
Kararın bu kadar az bir farkla kabul edilmiş olması onu siyasi açıdan zayıf kılmaktadır.

More Sentences
az small adj.
Secondly, it concentrates resources on a small number of mature projects.
İkinci olarak, kaynakları az sayıda olgun proje üzerinde yoğunlaştırır.

More Sentences
az little adj.
There has been no other country about which we have accepted so many resolutions with so little effect.
Hakkında bu kadar çok kararı kabul edip de bu kadar az etkiye sahip olduğumuz başka bir ülke olmamıştır.

More Sentences
az few adj.
Secondly, why do so few European SMEs see growth as an opportunity instead of pure risk?
İkinci olarak neden bu kadar az Avrupalı KOBİ büyümeyi saf risk yerine bir fırsat olarak görüyor?

More Sentences
az low adj.
My phone's battery is low, so can I call you back?
Telefonumun şarjı az, sizi sonra arasam olur mu?

More Sentences
General
az fewer adj.
Does the Netherlands, thanks to our policy, now have fewer drug addicts than other countries?
Politikamız sayesinde Hollanda'da diğer ülkelere kıyasla daha mı az uyuşturucu bağımlısı var?

More Sentences
az meagre adj.
Most of the workers are paid meagre wages.
İşçilerin çoğuna az maaş ödeniyor.

More Sentences
az scant adj.
In the new directive set out by the Commission, concern for creation still receives scant attention.
Komisyon tarafından ortaya konan yeni direktifte, yaratılış kaygısı hala çok az ilgi görmektedir.

More Sentences
az meager adj.
Patsy can't still adjust herself to her new meager income.
Patsy yeni gelirinin az oluşuna hâlâ alışamadı.

More Sentences
az under adj.
This means we might only have just under a year.
Bu da sadece bir yıldan biraz daha az zamanımız olabileceği anlamına geliyor.

More Sentences
az stingy adj.
They serve hamburgers with a stingy portion of potatoes.
Hamburgerleri az miktarda patatesle servis ediyorlar.

More Sentences
az slim adj.
The entity's new government was elected on Tuesday (28 February) by a slim margin.
Tarafın yeni hükümeti 28 Şubat Salı günü az bir farkla seçildi.

More Sentences
az dim adj.
That project has a dim chance of success.
Bu projenin başarı şansı çok az.

More Sentences
az scarce adj.
Truly chronic studies with CBD are still scarce.
CBD ile gerçekten kronik çalışmalar hala azdır.

More Sentences
az slender adj.
We only have a slender amount of budget for the project.
Proje için az miktarda bütçemiz var.

More Sentences
az light adj.
Tom is a light eater.
Tom az yer.

More Sentences
az narrow adj.
I personally abstained, and the draft was rejected by a narrow majority.
Ben şahsen çekimser kaldım ve taslak az bir çoğunlukla reddedildi.

More Sentences
az less adj.
SME’s with less than 250 employees represent almost 65% of employment in the Turkish manufacturing sector.
250’den az çalışanı olan KOBİ’ler Türk imalat sektöründeki istihdamın %65’e yakın bir bölümünü teşkil ederler.

More Sentences
az mere adj.
He works for a mere pittance.
Çok az bir ücretle çalışıyor.

More Sentences
az seldom adv.
We talk too much, love too seldom, hate too often.
Çok konuşuyoruz, çok az seviyoruz, çok sık nefret ediyoruz.

More Sentences
az a bit adv.
I was disappointed to see that my bonus was a bit less than I was expecting.
İkramiyemin beklediğimden biraz daha az olduğunu görünce hayal kırıklığına uğradım.

More Sentences
az a little adv.
Eating a little and often is good.
Az ve sık yemek iyidir.

More Sentences
az less pron.
Sometimes it is better to say less than more in these issues.
Bazen bu konularda az konuşmak çok konuşmaktan daha iyidir.

More Sentences
az under pref.
The work was completed in under half an hour.
İş yarım saatten az bir sürede tamamlandı.

More Sentences
Technical
az minor adj.
They contain only minor amounts of fat (0.3%) and protein (0.7%).
Sadece az miktarda yağ (%0,3) ve protein (%0,7) içerirler.

More Sentences
az slightly adv.
Bananas are slightly radioactive due to their potassium content.
Muzlar potasyum içeriğinden dolayı az miktarda radyoaktiftirler.

More Sentences
General
az penurious adj.
az insufficient adj.
az trifling adj.
az marginal adj.
az inconsiderable adj.
az scrimp adj.
az poor adj.
az shoestring adj.
az skimpy adj.
az contracted adj.
az skimp adj.
az limited adj.
az poco adj.
az thin adj.
az scrimpy adj.
az spare adj.
az exiguous adj.
az scanty adj.
az underproportioned adj.
az bare adj.
az jimp adj.
az chota [indian] adj.
az only adj.
az inquorate [uk] adj.
az silly [obsolete] adj.
az skinny adj.
az skrimp [scotland] adj.
az sma [scotland] adj.
az rarely adv.
az insufficiently adv.
az thought adv.
az short of something prep.
Phrasals
az touch of expr.
Colloquial
az short of something expr.
az little bit expr.
Idioms
az few and far between expr.
az some measure expr.
Chemistry
az symbol of nitrogen n.
Archaic
az vile adj.
az sober adj.
British Slang
az farty adj.

Sens de "az" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 500 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
daha az less adj.
If you adopt these measures today, that will be rather less the case.
Eğer bugün bu tedbirleri kabul ederseniz, bu durum daha az geçerli olacaktır.

More Sentences
en az least adj.
I think that we should, at the very least, be extremely shocked.
Bence en azından son derece şaşırmış olmalıyız.

More Sentences
az çok more or less adv.
Worries about price increases proved to be more or less unjustified.
Fiyat artışlarına ilişkin endişelerin az çok haksız olduğu ortaya çıktı.

More Sentences
az daha almost adv.
Tom almost broke his leg.
Tom az daha bacağını kırıyordu.

More Sentences
en az at least adv.
We recommend you apply to at least 3 companies or jobs per day.
Günde en az 3 şirkete veya işe başvurmanızı öneririz.

More Sentences
çok az too little adv.
I think we have too many resolutions and too little debate.
Bence çok fazla karar alıyoruz ve çok az tartışıyoruz.

More Sentences
çok az iş/çalışma/emek lack of work n.
az incelenmiş underinvestigated adj.
General
daha az şey less n.
During the last three years or so, we have talked a lot but realistically we have achieved much less.
Son üç yıl boyunca çok konuştuk ama gerçekçi olmak gerekirse çok daha az şey başardık.

More Sentences
az zaman kaldı little time left n.
We have very little time left before Johannesburg.
Johannesburg'a kadar çok az zamanımız kaldı.

More Sentences
az miktar little n.
Very little is stored in the body.
Vücutta çok az miktarda depolanır.

More Sentences
az bulunma rarity n.
These coins are expensive due to their rarity.
Bu sikkeler az bulunmaları nedeniyle pahalıdır.

More Sentences
az önem little importance n.
This report is, of course, of little importance in the broad political scheme of things.
Elbette bu rapor, geniş siyasi çerçevede çok az öneme sahiptir.

More Sentences
az yağlı süt low-fat milk n.
The Academy of Nutrition and Dietetics recommends drinking three glasses of low-fat milk per day.
Beslenme ve Diyetetik Akademisi günde üç bardak az yağlı süt içilmesini öneriyor.

More Sentences
kazanma olasılığı az olan yarışmacı outsider n.
The winner was a rank outsider.
Kazanan yarışmacı, kazanma olasılığı en düşük olan yarışmacıydı.

More Sentences
çok az insan very few people n.
Very few people outside my region appreciate the seriousness of the situation.
Benim bölgem dışında çok az insan durumun ciddiyetinin farkındadır.

More Sentences
az pişmiş biftek rare steak n.
Infection in cattle and sheep is negligible so we can continue to eat our rare steak.
Sığır ve koyunlarda enfeksiyon yok denecek kadar azdır, dolayısıyla az pişmiş bifteklerimizi yemeye devam edebiliriz.

More Sentences
az miktar dab n.
Spread a dab of jam on the cake.
Kekin üzerine az miktarda reçel sür.

More Sentences
az miktarda sarılı yiyecek parcel n.
Emma prepared tomato puff pastry parcels for the night.
Emma gece için milföy hamurundan yapılmış domatesli börekler ile sarılı yiyecekler hazırladı.

More Sentences
az olanlar small n.
Secondly, it states that the number of illegal immigrants coming from Hong Kong is very small.
İkinci olarak, Hong Kong'dan gelen yasadışı göçmenlerin sayısının çok az olduğu belirtilmektedir.

More Sentences
az miktar glob n.
She added a glob of cream to her coffee.
Kahvesine az miktarda krema ekledi.

More Sentences
çok az kısım fraction n.
He bought the car for only a fraction of its value.
Arabayı değerinin çok az bir kısmına satın aldı.

More Sentences
az buçuk miktar smattering n.
He had only a smattering of knowledge about the subject.
Konu hakkında az buçuk bilgisi vardı sadece.

More Sentences
olduğundan az göstermek understate v.
The figures probably understate the real unemployment rate.
Rakamlar muhtemelen gerçek işsizlik oranını olduğundan az göstermektedir.

More Sentences
az bilmek know little v.
He that knows little often repeats it.
Az bilen çok tekrar eder.

More Sentences
az temsil etmek under-represent v.
Women are certainly not under-represented in the media now.
Kadınlar şu anda medyada kesinlikle az temsil edilmiyor.

More Sentences
az temsil etmek underrepresent v.
Women are particularly underrepresented, at 9%, in academic teaching posts in Germany.
Almanya'daki akademik öğretim görevlerinde kadınlar %9 ile özellikle az temsil edilmektedir.

More Sentences
az değişmek change little v.
Since that time, their basic design and purpose have changed little.
O zamandan beri temel tasarımları ve amaçları çok az değişti.

More Sentences
az uyumak sleep little v.
Can you give information about eating little, talking little and sleeping little?
Az yemek, az konuşmak ve az uyumak hakkında bilgi verir misiniz?

More Sentences
daha az yemek eat less v.
You can modify carb intake in creative ways other than just eating less every day.
Karbonhidrat alımını her gün daha az yemek dışında yaratıcı yollarla değiştirebilirsiniz.

More Sentences
beklenenden daha az başarı gösteren underachieving n.
az miktar dribblet n.
büyük çaba gerektiren ama sonuçta az kar getiren iş hardscrabble n.
borsada fiatların az miktarda düşmüş olması eased off a fraction n.
en az geciktirme kodlaması minimum delay coding n.
kazanma şansı az olan kimse/takım underdog n.
en az üç direkli yelkenli gemi barque n.
az miktar suggestion n.
çok az para chickenfeed n.
az gösterme meiosis n.
az konuşan adam a man of few words n.
az konuşma reticence n.
az konuşan adam a man of a few words n.
az tanınmışlık obscurity n.
oksijenin az olduğu şartlar anoxic conditions n.
en az erişim süreli programlama minimum access programming n.
başarı ihtimali az bir işe girişme wildcatting n.
az etli domuz pirzolası sparerib n.
hayatı hakkında az şey bilinen kimse shadowy figure n.
az miktar smallness n.
gelişmeye çalışan fakir veya az gelişmiş ülke developing country n.
az miktar modicum n.
az bir miktar dash n.
pek az miktar drop n.
yüksekliği az olan, büyük çağlayan cataract n.
az gösterme understatement n.
az miktar tinge n.
az miktar driblet n.
az bir miktar spot n.
en az erişim süreli yordam minimum access routine n.
sık aralıklarla az miktarda gıda alma nibbling n.
az ışıklama underexposure n.
beyazla az miktarda karışmasından oluşan renk moor n.
az bir derece/miktar touch n.
az çok sınırları belli olan toprak parçası region n.
besin değeri az olan yiyecek junk food n.
genellikle 12 kişi veya daha az yolcu alan küçük otobüsler minibus n.
dünyanın az gelişmiş kesimleri third world n.
az gelişmiş ülke the third world n.
az bulunma rareness n.
başarı ihtimali az olup gerçekleşince kazancı çok olan bir iş a long shot n.
az miktar suspicion n.
az ücretli iş sweated labor n.
en az erişim süreli kodlama minimum access coding n.
çok az miktar driblet n.
az miktar inch n.
az miktar trifle n.
az miktar shade n.
beklentilerden daha az oranda başarılı olan underachiever n.
az miktar handful n.
az miktar drop n.
az zamana çok iş sığdırma zorunluluğu time pressure n.
pek az isteği olan bir adam a man of few wants n.
çok az miktar atom n.
az kilometreli low mileage n.
çok az miktar pittance n.
değerinden az fiyat undercharge n.
az işlemden geçmiş yiyecek wholefood n.
en az eylem least action n.
içinde az miktarda sağlık verici mineraller bulunduran içme suyu çeşidi mineral water n.
beklenilenden daha az başarı gösterme underachieving n.
az yağlı süt skimmed milk n.
az bulunurluk scarcity n.
az kireçli su soft water n.
az miktar twopence n.
saman gibi gıdası az yiyecek roughage n.
alçalma ile yükselmenin en az olduğu gelgit neap tide n.
çok az ücret pittance n.
az buçuk bilgi smattering n.
az rastlanırlık exceptionality n.
az sayıda çalışma limited number of studies n.
az yoran ve çok kazandıran iş rocking chair job n.
az bir miktar cast n.
az miktar fewness n.
az yağlı süt skim milk n.
az bulunma seldomness n.
az verme scrimping n.
para üstünü az vererek birini kandıran shortchanger n.
az bir miktar smidgeon n.
az buçuk bilen kimse smatterer n.
az değer biçme underestimation n.
az miktar bit n.
az kullanılmış underuse n.
az bulunur bitkiler rare plants n.
çok az fark a minor difference n.
çok az fark a slight difference n.
getirisi az iş thankless job n.
az şans a slim chance n.
yok denecek kadar az minute amount n.
türüne az rastlanan/rastlanır kimse rara avis n.
türüne az rastlanır rara avis n.
az bakım low maintenance n.
az bakım (gerektiren) low maintenance n.
az miktar dash n.
işi az parası çok görev sinecure n.
ölçülemeyecek kadar az bir miktar olan skerrick n.
az tüketim low consumption n.
hakkında az bilinen fakat beklenmedik bir şekilde başarılı olan ya da olma ihtimali bulunan siyasi lider dark horse n.
olduğundan az/küçük/önemsiz gösterme understatement n.
az miktar touch n.
az sayıda katılım limited participation n.
az miktarda para small amount of money n.
az para small amount of money n.
çok az azalma slight reduction n.
çok az düşüş slight reduction n.
az kullanılmış araba slightly used car n.
daha az gelişmiş alanlar less developed areas n.
çok az yağlı diet very low-fat diet n.
yok denecek kadar az şans a slight chance n.
az şans a slight chance n.
sık aralarla ancak az miktarda besin alma nibbling n.
az çıkmış sakal stubbly beard n.
az/küçük olasılık slight possibility n.
az/küçük ihtimal slight possibility n.
en az bir yıllık garanti minimum warranty of one year n.
az ün demicelebrity n.
pek az beans n.
çok az beans n.
az bulunur şey beaut n.
(7-10 yaş grubu çocuklar için hazırlanmış) resimlerin az olduğu çocuk kitabı chapter book n.
az stresli iş low-stress job n.
az bakım isteyen peyzaj low-maintenance landscape n.
haftanın en az 3 günü et yemeyen yarı vejetaryen flexitarian n.
haftanın en az 3 günü et yemeyen yarı vejetaryen semi-vegetarian n.
az ve sık yiyen kimse grazer n.
az artış slight increase n.
az bilinen bir resim a rare photo n.
az bilinen bir resim a rare picture n.
antik şehir surlarında en az iki kontrollü giriş bölümü zwinger n.
az parçalı alet gadget n.
az şişirilmiş lastikler underinflated tyres n.
az şişirilmiş lastikler underinflated tires n.
az miktarda para pocket change n.
az tolerans a grain of allowance n.
demlemelik az miktarda çay a drawing of tea n.
az bilinen kamarupan dilleri abor n.
beklenenden az tepki underreaction n.
(birini ya da bir şeyi) daha az çekici hale getirme deglamorization n.
(birini ya da bir şeyi) daha az çekici hale getirme deglamorisation n.
en az masraflı yol least-cost path n.
az miktar ace n.
az kullanılan, genelde kaldırımı olmayan yol back road n.
alkol oranı %14'ten az olan şarap table wine n.
az şekerli sade bisküvi tea biscuit n.
az şekerli sade bisküvi teacake n.
çok az kılı olan ya da kılsız at kuyruğu rattail n.
çok az kılı olan ya da kılsız at kuyruğu rat-tail n.
(güney afrika'da) uzak, nüfusu az ve genellikle az gelişmiş bölge sakini backvelder n.
(güney afrika'da) uzak, nüfusu az ve genellikle az gelişmiş bölge backveld n.
çok az insanın yaşadığı kırsal bölge backland n.
çok az insanın yaşadığı kırsal bölge backcountry n.
bir şeyin az değiştirilmiş hali rehash n.
az ve öz konuşarak çok şey anlatma laconism n.
az ve öz konuşan kimse laconic [obsolete] n.
az ve öz konuşarak çok şey anlatma laconicism n.
torbaya veya bir parça kumaşa sarılmış az miktarda tıbbi malzeme nodule [obsolete] n.
çok az önem taşıyan konu nonsubject n.
çok az fark nose n.
çok az olma negligibility n.
az miktarda yiyecek thumbpiece [dialect] n.
az miktarda yiyecek thumbpiece [dialect] n.
(bir şeyin) az bir kısmı tithe n.
çok az güce/etkiye sahip olma toehold n.
az miktar toddick [dialect] n.
tek seferde çekilen az miktarda kokain toot n.
az miktar a little something n.
az bilgi sahibi olma unacquaintedness n.
az bir miktar unce [obsolete] n.
gerçek sayıdan veya miktardan az olan sayı veya tutar undercount n.
az şişirilmiş olma underinflation n.
az şişmiş olma underinflation n.
az değer biçme underrating n.
bir şeyin görünen yüzünden daha az makbul olan diğer yüzü underside n.
personeli az olma undermanning n.
gerçek değerinden az değer verme underrating n.
uygun olandan az iş yapan kimse underworker n.
kıymetini az takdir eden kimse undervaluer n.
az harcama underspending n.
gerekenden az iş yapan kimse underworker n.
(bir şeyin) ne kadar az harcandığı underspend n.
gerçek değerinden az değer veren kimse undervaluer n.
gücünün yettiğinden az harcama underspending n.
normalden az iş yapan kimse underworker n.
az değer biçen kimse undervaluer n.
az kullanma underutilization n.
kullanılabileceğinden daha az kullanılma underuse n.
(bir şeyin) az harcanma miktarı underspend n.
gereğinden az kullanılma underuse n.
az kullanılma underuse n.
az bulunurluk unfrequency n.
az miktar kenning [scotland] n.
az artış up-tick n.
yağsız veya az yağlı et lean n.
çok az miktar lick n.
az yiyen light eater n.
az gelirlilik marginality n.
latinceyi az buçuk bilen kimse latinitaster n.
çok az fark wafer-thin n.
fiziksel gücü az olan kimse weakling n.
şişirildiğinde döşek görevi gören, kullanılmayıp katlandığında az hacim kaplayan hava geçirmez şişme yatak mattress n.
az gelişmiş ülke ldc (less-developed country) n.
çok az bir değer veya önem artışı mantissa [obsolete] n.
yok denecek kadar az haet [scotland] n.
çok az miktar hair n.
az miktar halfpenny n.
en az miktar wink n.
az konuşma reticency n.
daha az önemli olan şey handmaiden n.
az miktar harl n.
gün ortasında az miktarda tüketilen sert içki meridian [scotland] n.
az ünlü kimse microcelebrity n.
uzunluğu veya çapı 5 milimetreden az olan küçük plastik parçası microplastic n.
çok az adet basımı veya talep üzerine istenilen tek cilt basımını içeren yayıncılık micropublishing n.
ulaşılabilecek en az başarı worst n.
verilebilecek en az çaba worst n.
az miktar hint n.
az bilinen bilgi alanı hinterland n.
ölçülebilir iki kümeden ilkinin ikincisini kapsadığı durumda ilk kümenin ölçümünün ikincisinden daha az veya ona eşit olması monotonicity n.
su bitkilerinin birikimiyle oluşup az veya çok kıvamlı tuba bataklıkları oluşturan arazi moss land n.
az sayıda miktar reversion [obsolete] n.
en az on yaşındaki çocuklardan oluşan erkek izci grubu lion n.
az miktar loofful n.
(özellikle yeni zelanda, avustralya, afrika ve kanada'da) yerleşimin az olduğu bölge bush n.
yerleşimin az olduğu bölge bush n.
ilçenin yerleşimi az olan bölümü gare n.
eşit öneme sahip olmayan yan yana gelmiş iki ünlüden az önemli olanı glide n.
(mesane) az çok kasılabilen çeşitli organların duvarlarında bulunan yumuşak kas tabakası muscularis n.
az bilinen konu bypath n.
az porsiyon dab n.
gizli işlerin çevrildiği küçük ve az aydınlatılmış yer den n.
daha az spesifik hale getirme despecification n.
yarığa dik açıda olan ve yarıktan daha az göze çarpan kaya yarılma yönü grain n.
az değerli parçalardan oluşan koleksiyon gry n.
bir şeyin diğerinden az olma miktarı odds n.
bir şeyin diğerinden az olma derecesi odds n.
az bilinen marka off-brand n.
az bilinen isim off-brand n.
yok denecek kadar az miktar one-tenth n.
(çocuk oyunlarında) değeri az küçük misket oner n.
(az eğitimli atları süren) yetenekli binici rough rider n.
az miktar dite [dialect] n.
az miktar bit n.
az miktar doit n.
az miktarda sıvı dallop n.
az miktarda içecek dallop n.
az miktarda sıvı dollop n.
az miktarda içecek dollop n.
az miktarda sıvı drappie [scotland] n.
az az sızarak damlayan sıvı dribble n.
az miktarda para dribble n.
sürekli olarak az miktarda bilgi sağlama drip-feed n.
az miktar drib n.
(kaynak) az bulunma famine n.
çok az artış increment n.
az miktar pickle [dialect] n.
az miktardaki yemek pick [dialect] n.
en az on milyon rupilik mal varlığına sahip kimse crorepati [india] n.
sanatsal veya entelektüel bağlılığı olan az sayıda insan grubu cult n.
az bulunan şeyler curiosa n.
az miktar curran n.
az miktar curn [scotland] n.
çok az miktar farthing [obsolete] n.
az bulunurluk fault [obsolete] n.
az miktar pennyworth n.
çok az bilinen şey corner n.
az sayıda kimse fewer n.
az sayıda insan few n.
az miktar fleabite n.
az miktar flow [scotland] n.
sülfürsüz veya çok az sülfür içeren bir kibrit parlor match n.
özel muayenehane hekiminin az çok belirli olan hasta çevresi private practice n.
az katlı apartman plex [canada] n.
az miktar puckle n.
çok az sayı puckle n.
en az 1 metre uzunluğunda kolye rope n.
az olma scantity n.
az miktar scantle n.
düzensizce saçılmış az miktarda şey scatter n.
taslak, tablo veya listedeki az ve öz ifade scheme n.
çok az miktar scrimption n.
az miktar scrimption n.
normalden az oyunculu takımlar veya rastgele katılımcılar ile gerçekleştirilen spor müsabakası scrub race n.
az miktar scruple n.
az miktar shadow n.
az tanınmışlık silence n.
en az 1.82 boyunda olan kimse six-footer n.
hiç veya çok az miktarda çözünmüş madde içeren su freestone n.
az sayıda gönüllüye sahip askeri birlik skeleton regiment n.
az miktar slight [obsolete] n.
az olasılık slim odds n.
az miktarda sıvı slosh n.
az miktar içki slug n.
az miktar smack n.
az buçuk bilgi smack n.
az buçuk bilgi sahibi olma smatter n.
az buçuk bilgi sahibi olma smattering n.
az buçuk bilgi smatch n.
üretimi az malzeme gerektiren tekstil ürünleri smalls n.
az miktar snap n.
on kişiden az çalışanı bulunan işletme soho n.
az kişinin bildiği/ilgilendiği niche n.
az kişinin bildiği/ilgilendiği konu niche topic n.
az kişinin bildiği/ilgilendiği hayran topluluğu niche fandom n.
az miktar spoonful n.
(boy scout izciler takımında) en az beş hava araştırmacısından oluşan grup squadron n.
çok az bir fark ile kazanılan yarışma squeaker n.
en az miktar stime n.
en az miktar stim n.
az miktarda para stiver [dated] n.
az miktar stiver [dated] n.
derinliği az olma superficiality n.
az dişli veya dişsiz lastik slick n.
az bir miktar dash n.
az miktar spatter n.
az miktarda karbonatlı su splash [uk] n.
az sayıda numuneden oluşan set swatch n.
az şarj etmek undercharge v.
az bir farkla yenmek nose out v.
az buz olmamak be of no small matter v.
az bulmak consider insufficient v.
az kullanmak underuse v.
az bulunmak be in short supply v.
daha az korkmasını sağlamak make someone less fearful v.
az olmak be in short supply v.
az değer biçmek underprice v.
hak ettiğinden az para vermek underpay v.
az vermek stint v.
beklenenden daha az başarı göstermek underachieve v.
az kullanmak underutilize v.
kuş gibi az yemek peck at v.
gerekenden az bir miktarı kullanmak skimp on v.
az ışıklamak underexpose v.
az yer kaplamak take a small space v.
miktarı az olmak be low in v.
gerekenden az almak undercharge v.
az para vermek underpay v.
az zaman kalmak have a short time v.
tabağındaki yemekten pek az yemek pick at one's food v.
az gelmek be scarce v.
renklendirmek (az) tinge v.
az bulmak regard as too little v.
gerekenden az bir miktarı vermek skimp on v.
değerinden az fiyat istemek undercharge v.
beklenenden daha az doldurmak underfill v.
az doldurmak underfill v.
az eşyayla seyahat etmek travel light v.
az tüketmek spend little v.
az miktarda bulunmak be in short supply v.
az zaman kalmak be a short period of time v.
daha az önemli saymak subordinate v.
az vermek scrimp v.
az tüketmek consume little v.
bir işin yapılması için çok az zaman vermek give short notice v.
az kalmak be outnumbered v.
az para almak undercharge v.
az vermek skimp v.
gerekenden az para istemek undercharge v.
hak ettiği maaştan az vermek underpay v.
az görmek find insufficient v.
az kalmak run short of v.
az gelmek be insufficient v.
az paraya çalışmak sweat v.
az değer biçmek underestimate v.
gereğinden az değer vermek underrate v.
gerçek değerinden az değer vermek underrate v.
az olmak be scarce v.
az bilmek know a little v.
az kalmak run short of (something) v.
az gelmek fall short v.
az beklemek wait a while v.
az bekletmek keep someone wait for a while v.
az beklemek wait a little while v.
daha az kısıtlamak disinhibit v.
az kalmak go short v.
az yemek eat sparingly v.
az yemek eat a little v.
az önemi olmak have little importance v.
az önemi olmak have minor importance v.
az önemi olmak have lesser importance v.
az önemi olmak have less importance v.
çok az yemek eat like a bird v.
az gelmek come short (with someone) v.
az duymak hear less v.
-den daha az önemli olmak be subordinate to v.
para üstünü az vererek birini kandırmak short-change v.
az bir cezayla yakayı sıyırmak get off to v.
az tahmin etmek underestimate v.
az olarak tahmin etmek underestimate v.
beklediğinden az ilgi göstermek give short change v.
çok az yemek peck v.
çok az çaba harcamak make the slightest effort v.
az tutmak cost little v.
yapacak çok az şeyi olmak have little to do v.
az bulmak find insufficient v.
kendine güveni az olmak have low self esteem v.
az çok bilmek know more or less v.
az ihtiyaç duymak need little v.
az ihtiyaç duymak have little need of something v.
çok az ortak yönleri olmak have little in common v.
bir şeyi çok az bilmek know very little about something v.
bir şey hakkında çok az bilgisi olmak know very little about something v.
az yemek undereat v.
bir saatten az zamanı olmak/kalmak have less than an hour v.
az harcamak underspend v.
biri hakkında çok az şey bilmek know very little about someone v.
biri hakkında çok az şey bilmek know little about someone v.
çok az bir parayla geçinmek live on a very small amount of money v.
bir konu hakkında çok az bilgisi olmak know very little about something v.
iyi maaşlı bir işi bırakıp daha az stresli olan bir işi seçmek downshift v.
iyi maaşlı bir işi bırakıp daha az kazandıran ve stressiz bir işi tercih etmek downshift v.
beklenenden az tepki göstermek underreact v.
az kullanmak underutilise v.
günde en az yüz soru çözmek solve at least 100 questions daily v.
günde en az yüz soru çözmek do at least 100 questions a day v.
az yüklemek underload v.
az/yetersiz kadro vermek understaff v.
az/yetersiz sayıda personel sağlamak understaff v.
az pişirmek undercook v.
az miktarda vermek scant v.
daha az maaş almak receive a lower salary v.
çok az birikim yapmak undersave v.
az maaş almak get a low salary v.
az olmak lack v.
çok az farkla yenmek nip v.
az az yemek nurse v.
birbirini az tanımak be on speaking terms v.
az değer biçmek set light by v.
az bir farkla geçmek edge v.
daha az çekici hale getirmek uncharm v.
daha az meşgul hale getirmek unbusy v.
daha az loş hale getirmek uncloud v.
olduğundan az göstermek underact v.
az ısınmak underheat v.
az ısıtmak underheat v.
az vermek underfurnish v.
gerekenden daha az vermek underfurnish v.
çok az yedirmek underfeed v.
az finanse etme underfunding v.
çok az yemek vermek underfeed v.
az değer vermek underreckon v.
gerçek değerinden az değer vermek underpoise v.
az övmek underpraise v.
gereğinden az değer vermek underreckon v.
(olması gerekenden) az temsil edilmesine neden olmak underrepresent v.
hak ettiğinden az değer biçmek underpoise v.
az methetmek underpraise v.
beklenenden az çalışmak underwork v.
gerekenden az iş yapmak underwork v.
kıymetini az takdir etmek underween v.
gerçek değerinden az değer vermek underween v.
az kişi istihdam etmek underwork v.
az kişi çalıştırmak underwork v.
az çalışmak underwork v.
az değer biçmek underween v.
gerekenden az çalışmak underwork v.
(bir şeyin destekçisine) daha az çekici gelmesini sağlamak unsell v.
(müşteriye) daha az çekici gelmesini sağlamak unsell v.
organizmalarda bulunan farklı ve genellikle daha az özelleşmiş maddelerden üretmek manufacture v.
(az çabayla) hazırlamak whomp (up) v.
(az çabayla) yapmak whomp (up) v.
daha az kötü yapmak help v.
daha az kötüleştirmek help v.
az kontrast oluşturmak low-key v.
daha az merkezi hale getirmek decentralize [us] v.
daha az merkezi hale getirmek decentralise [uk] v.
daha az gizemli hale getirerek insani yönünü öne çıkarmak demythologise [us] v.
daha az gizemli hale getirerek insani yönünü öne çıkarmak demythologize [us] v.
(meslek veya sektörün) daha az beceri gerektirmesine sebep olmak deskill v.
daha az ruhani hale getirmek despiritualise [uk] v.
daha az ruhani hale getirmek despiritualize [us] v.