hazır - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

hazır



Bedeutungen von dem Begriff "hazır" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 113 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
hazır ready adj.
hazır prepared adj.
General
hazır hand n.
hazır content n.
hazır cut n.
hazır stand-by n.
hazır cut and dried adj.
hazır finished adj.
hazır disposed adj.
hazır ready adj.
hazır present adj.
hazır quick adj.
hazır readymade adj.
hazır at hand adj.
hazır on tap adj.
hazır willing adj.
hazır in store adj.
hazır operational adj.
hazır set adj.
hazır to the fore adj.
hazır ripe adj.
hazır forthcoming adj.
hazır on one's mettle adj.
hazır game adj.
hazır agreeable adj.
hazır up adj.
hazır at point adj.
hazır poised adj.
hazır mounted adj.
hazır fit adj.
hazır near at hand adj.
hazır on adj.
hazır handy adj.
hazır forward adj.
hazır prepared adj.
hazır immediate adj.
hazır on hand adj.
hazır open adj.
hazır off the peg adj.
hazır go adj.
hazır ready made adj.
hazır prompt adj.
hazır cut-and-dried adj.
hazır reach-me-down adj.
hazır available adj.
hazır off-the-shelf adj.
hazır prepacked adj.
hazır opportune adj.
hazır affectionate [obsolete] adj.
hazır affectionated [obsolete] adj.
hazır made-up adj.
hazır boun adj.
hazır girt adj.
hazır rife [dialect] adj.
hazır graith adj.
hazır disposited [obsolete] adj.
hazır foreright adj.
hazır pregnant [obsolete] adj.
hazır premix adj.
hazır presentaneous [obsolete] adj.
hazır forwardly adj.
hazır prest [obsolete] adj.
hazır off the stocks adj.
hazır provided [obsolete] adj.
hazır statarian adj.
hazır stiddy [dialect] adj.
hazır subject adj.
hazır set adj.
hazır on one's toes adv.
hazır up for adv.
hazır on call adv.
hazır in one's way [brit] adv.
hazır in the mood for prep.
hazır up to prep.
hazır while conj.
hazır now that conj.
hazır as long as conj.
hazır since conj.
Colloquial
hazır down adj.
hazır rough-and-ready adj.
hazır all set adj.
hazır all set adj.
hazır good to go adj.
hazır good-to-go adj.
hazır on deck expr.
hazır it's on expr.
Idioms
hazır in the can adv.
hazır about it expr.
hazır bout it expr.
hazır all set to go expr.
hazır on one's guard expr.
hazır to his hand expr.
hazır about the ears expr.
hazır upon one's guard expr.
hazır on your guard expr.
hazır in hand expr.
hazır on guard expr.
hazır on mettle expr.
hazır on toes expr.
hazır on your toes expr.
Trade/Economic
hazır available adj.
hazır spot adj.
Law
hazır willing to adj.
Technical
hazır premixed adj.
hazır prompt adj.
hazır available adj.
hazır standby adj.
hazır ready-made adj.
Telecom
hazır ready adj.
Food Engineering
hazır instant adj.
Archaic
hazır yare adj.
hazır bound adj.
Slang
hazır g2g (good to go) expr.

Bedeutungen, die der Begriff "hazır" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 500 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
hazır olma readiness n.
hazır bulunma readiness n.
hazır oluş readiness n.
hazır bulunmak attend v.
elde hazır bulunan available adj.
hazır bulunmayan absent adj.
General
işe hazır in commission n.
hazır bilgi literal n.
hizmete hazır olma attentiveness n.
gebeliğe hazır olduğu dönemlerdeki dişinin üreme organındaki fizyolojik değişiklikler estrum n.
hazır para bankroll n.
hazır bilgi işlemi literal operand n.
gerektiğinde savaşa hazır bulunma preparedness n.
hazır para ready n.
dişi hayvanlardaki cinsel arzu artışı ya da gebeliğe hazır olma dönemleri estrum n.
hazır kart prepaid card n.
hazır kahve instant coffee n.
hazır fonksiyon built in function n.
ileride kullanılmak üzere hazır olan miktar supply n.
hazır bulunma attending n.
hazır olma forwardness n.
hazır ilaç preparation n.
işletime hazır hale getirilmiş teşkilat operationally mobilized organization n.
hazır olma availableness n.
her an savaşa hazır gönüllü asker minuteman n.
baskıya hazır nüsha camera ready copy n.
hazır yemek convenience foods n.
konuşma ve hazır cümle kitapları conversation and phrase books n.
pizza gibi hazır yiyecekler fast food n.
hazır para ready money n.
her yerde hazır olma ubiquitousness n.
hazır bulunmama nonappearance n.
hazır ilaçlar patent medicines n.
hazır yemek fast food n.
spor yapmaya hazır olma fitness n.
yıkanmaya hazır çamaşırlar laundry n.
hazır yemek ve salata dükkanı delicatessen n.
hazır bulunma attendance n.
hazır olma preparedness n.
hazır bulunma availability n.
yardım etmeye hazır olma obligingness n.
hazır bulunma preparedness n.
hazır ilaç patent medicine n.
hazır yemek üreticileri ve üretimi caterers and catering n.
hazır kalıp panel form n.
hazır yemek sektörü catering industry n.
hazır yemek sektörü catering sector n.
kavgaya hazır olma a chip on one's shoulder n.
hazır mektup form letter n.
hazır yiyecek satan lokanta fast-food restaurant n.
hazır giyim sektörü ready-made clothing sector n.
hazır giyim eşyası ready-to-wear n.
hazır şapka boater n.
hazır bulunmayış default n.
iş yapmaya hazır hale gelme getting ready to do business n.
hazır bulunma presence n.
hazır kalıp mould n.
hazır boya prepared paint n.
bebeği hazır mamayla besleme formula feeding n.
hazır yatak ready-bed n.
hazır alım off-the-shelf procurement n.
hazır olma durumu state of readiness n.
takmaya hazır gözlükler ready-to-wear spectacles n.
hazır yemek ve salata dükkanı (deli) delicatessen n.
hazır yiyecek satan dükkanda görevli deli assistant n.
taşınılmaya hazır immediate occupancy n.
yerleşime hazır immediate occupancy n.
komple hazır mutfak system-kitchen n.
hazır yemek convenience food n.
hazır yemek ve salata dükkanı deli n.
hazır yemek deli n.
hazır yemek delicatessen n.
hazır kalıp mold n.
hazır bulunmama non-appearance n.
okula hazır bulunuşluk school readiness n.
hazır ol sinyali preparative n.
hazır hale getiren preparer n.
tv karşısı hazır yemek tv dinner n.
hazır metin ready text n.
kedilerin tırmalamak için kullandıkları hazır olarak da satılan sütun scratching post n.
hazır içecek instant drink n.
hazır içecek ready to drink n.
teknolojik olarak hazır olma technological readiness n.
hazır bulunmayan kişi absentee n.
yardım etmeye hazır olma accommodation n.
yayıma hazır hale getirme redaction n.
çalışmaya hazır yedek grup relay n.
atları hazır at arabası turnout n.
atları hazır at arabası equipage n.
atları hazır at arabası turn-out n.
belirli bir işletmede kullanılan veya kullanıma hazır olan ekipman armamentarium n.
hazır bulunan kimse attender n.
hazır ve nazır olma ubiquitariness n.
hazır olmama unripeness n.
hazır kıta olma effectivity n.
mücadeleye hazır olma effectivity n.
kullanıma hazır olma effectivity n.
hazır olmama unavailableness n.
cevap vermeye hazır olma responsiveness n.
baskıya hazır nüsha hard copy n.
bal içeren hazır tıbbi ilaçlara verilen ad mellite n.
granülasyon işlemine tabi tutulmaya hazır yoğun kütle formundaki barut malzemeleri millcake n.
(bir şeyin kullanıma hazır halde olduğunu ilan eden) açılış seremonisi christening n.
hazır etme comparation n.
zorlu yollar için hazır bulundurulan ekstra at cockhorse n.
hazır para dollar n.
toplanmaya hazır süprüntü dust [uk] n.
gösterime hazır eğlence programı package n.
gösterime hazır eğlence programı serisi package n.
hazır bilgisayar programı package n.
hazır bilgisayar programı ile bağlantılı yazılım koleksiyonu package n.
satışa hazır ürün package n.
göreve hazır yedek satış görevlisi contingent n.
hazır bulunmayış fault [obsolete] n.
kendinden daha zengin veya makamca yüksek kimselere yaltaklanmaya hazır olma durumu flunlyism n.
hızla harekete geçmeye hazır olan küçük destek grubu flying squad n.
hızla harekete geçmeye hazır olan küçük destek grubu flying squadron n.
hazır cümle kitabı phraseology [obsolete] n.
tüm üyelerin hazır bulunması plenariness n.
tüm üyelerin hazır bulunduğu oturum plenary n.
hazır dilimli şey precut n.
hazır karışım premixture n.
hazır olma preparation n.
(askeriyede, deniz sinyalinde) hazır ol işareti preparative n.
(askeriyede, deniz sinyalinde) hazır ol işareti preparatory n.
ateşlemeye hazır silah pozisyonu present n.
hazır olma shipshape n.
amerika sabırından elde edilen hazır bir lif çeşidi sisal grass n.
patlamaya hazır bomba gibi durum pressure cooker n.
yardıma hazır olma prevenancy [obsolete] n.
feda etmeye hazır olunan şey price n.
ucuz hazır giyim slop n.
hazır giyim mağazası slop shop n.
hazır giyim mağazası slopshop n.
hazır giyim bayisi slopseller n.
hazır giyim satıcısı slopseller n.
hazır giyim bayisi slop-seller n.
hazır giyim satıcısı slop-seller n.
hazır giyim mağazası slopseller's shop n.
hazır giyim slopwork n.
hazır cevap snip-snap n.
hazır video stock video n.
vassalın kral veya lorduna borçlu olduğu (davette, sarayda) hazır bulunma yükümlülüğü suit n.
hazır ol attention n.
hazır olmak be present v.
hazır duruma getirmek cock v.
hazır olmak prepare oneself v.
hazır olmak get ready for v.
hazır bulunmak report v.
hazır bulunmak be present v.
(mahkemede) hazır bulunmak appear v.
elinden geleni yapmaya hazır olmak be on one's mettle v.
hazır bulundurmak keep available v.
her arzusunu yerine getirmeye hazır olmak beck and call v.
hazır bulunmak present oneself v.
hazır olmak await v.
hazır hale getirmek make ready v.
içmeye hazır olmak (çay/kahve) brew v.
hazır etmek prepare v.
iş yapmaya hazır hale gelmek get ready to do business v.
hazır olmak be present at v.
hazır bulunmak stand by v.
hazır olmak be set v.
hazır beklemek stand by v.
hazır hale getirmek make prepared v.
eşyaları taşınmaya hazır bir duruma getirmek pack v.
hazır bulunmak assist v.
hazır hale gelmek get ready v.
hazır bulunmak attend v.
hazır etmek make ready v.
yardıma hazır olmak stand by v.
hazır olmak stand by v.
(bir şeye başlamaya) hazır olmak be pumped (up) v.
hazır görünmek look ready v.
hazır hissetmek feel ready v.
(orada) hazır bulunmak be there v.
hazır görünmek appear ready v.
hazır görünmek seem ready v.
hazır bulunmak stand ready v.
kullanıma hazır hale getirmek operationalize v.
kullanıma hazır hale getirmek operationalise v.
işbirliğine hazır olmak be ready for cooperation v.
kavgaya hazır olmak have a chip on one's shoulder v.
hazır olmak brew v.
hazır bulundurmak keep something available v.
hazır bulundurmak keep ready v.
hazır bulundurmak make available v.
-e hazır olmak be in shape v.
-e hazır olmak be in shape for v.
-e hazır olmak be poised for v.
bir kimsenin bir şey için hazır veya uygun olmasını sağlamak fit for v.
emrine hazır bulundurmak put at the disposal of v.
(at yarışında) starta hazır olmak come under starter's orders v.
çıkışa hazır olmak come under starter's orders v.
emre hazır bulundurmak hold at the disposal v.
emrine hazır bulundurmak place at someone's disposition v.
emrine hazır bulundurmak make something available for v.
evde hazır bulunmak be at home v.
hazır kılmak make ready v.
mahkemede hazır bulunmak appear v.
hazır olmak be ready v.
emre hazır bulundurmak place at the disposal v.
hazır olmak be in the mood v.
emre hazır olmak remain at the disposal v.
emre hazır bulunmak remain at the disposal v.
fırtınaya hazır olmak be ready for the storm v.
kullanıma hazır olmak be ready for use v.
değişime hazır olmak be ready for change v.
kafa olarak hazır durumda olmak be mentally ready v.
kafa olarak hazır olmak be mentally ready v.
paketin çıkarıp kullanıma hazır hale getirmek unlimber v.
hazır bulundurmak muster v.
savaşa hazır hale getirmek activate v.
kendini hazır etmek accinge v.
yayıma hazır hale getirmek redact v.
hazır olduğunu ifade etmek express one's readiness v.
hazır olmak tend [obsolete] v.
baskı için hazır hale getirmek make ready v.
(yetkili kişiye) geldiğini ve hizmete hazır olduğunu bildirmek report one's self v.
hazır hale gelmek shape one's self v.
kaynakları hazır etmek equip v.
(bir sıkıntıya) hazır olmak man v.
hazır bulunmak man v.
hazır olmak materialize v.
hazır olmak materialise v.
hazır etmek bown [scotland] v.
hazır hale getirmek bowne v.
eyleme hazır hale getirmek break out v.
hazır etmek busk [dialect] [uk] v.
kullanıma hazır hale gelmek ripen v.
eyleme hazır hale gelmek ripen v.
hazır yiyecek satın almak buy food v.
hazır etmemek disprepare v.
kullanıma hazır hale getirmek dite [obsolete] v.
embriyonik farklılaşma ve gelişmeye hazır hale getirmek organize v.
embriyonik farklılaşma ve gelişmeye hazır hale getirmek organise v.
(baskı harfini) hazır tutmak phat v.
hazır hale getirmek prep v.
(aracı) test sürüşüne hazır hale getirmek prep v.
mental olarak hazır hale getirmek prepare v.
hazır olunca kullanılmak üzere beklemek ship v.
(gemi) hazır olunca kullanılmak üzere pozisyon almak ship v.
(ipi) taramaya hazır hale getirmek sleid v.
(saçı) boyaya hazır hale getirmek soften v.
kullanıma hazır olmak stick about v.
hazır hale getirmek summon (up) v.
kullanıma hazır operational adj.
patlamaya hazır (durum) volatile adj.
yardım etmeye hazır obliging adj.
emre hazır at one's order adj.
bütün üyelerin hazır bulunduğu plenary adj.
konuşmaya hazır conversational adj.
kavgaya hazır on the war path adj.
patlamaya hazır explosive adj.
hazır ve nazır ubiquitous adj.
dünden hazır only too pleased adj.
harekete hazır poised adj.
satışa hazır duruma getirilmiş ready for sale adj.
herşeye hazır as fit as a fiddle adj.
rüşvet almaya hazır corruptible adj.
yardıma hazır cooperative adj.
kendini savunmaya hazır en garde adj.
daha hazır yarer adj.
hazır değil unready adj.
ameliyata hazır (apse) ripe adj.
ateş püskürmeye hazır up in arms adj.
hazır (cevap) snappy adj.
dünden hazır only too glad adj.
satışa hazır ready for sale adj.
dünden hazır gung ho adj.
kabul etmeye hazır acceptive adj.
kullanıma hazır ready adj.
her yerde ve her zaman hazır omnipresent adj.
yardıma hazır complaisant adj.
yardım etmeye hazır complaisant adj.
en hazır yarest adj.
her zaman kullanıma hazır eveready adj.
elinden gelen çabayı göstermeye hazır on one's mettle adj.
her ihtimale karşı hazır equal to the occasion adj.
bütün üyelerin hazır bulunduğu (toplantı/kurul) plenary adj.
spor yapmaya hazır fit adj.
kalkışa hazır flyaway adj.
yardıma hazır friendly adj.
(hazır) bulunmayan absent adj.
hazır bulunan attendant adj.
şevke hazır ready to start adj.
hazır durumda on stand by adj.
kullanıma hazır ready for use adj.
yardıma hazır obliging adj.
anlaşmaya hazır agreeable to adj.
rüşvet almaya hazır praetorian adj.
rüşvet almaya hazır pretorian adj.
yardıma hazır easy-going adj.
tetiklemeye hazır half-cock adj.
hazır giyim (ürünler) off-the-shelf adj.
hazır giyim (ürünler) off-the-rack adj.
kullanıma hazır ready-to-wear adj.
kullanıma hazır off-the-shelf adj.
üretime hazır off-the-shelf adj.
giymeye hazır ready-to-wear adj.
kullanıma hazır ready-to-use adj.
hazır (giyim eşyası) ready-to-wear adj.
hazır edilmiş kayak pistleri dışında off-piste adj.
kullanıma hazır off-the-rack adj.
ütü istemeyen (hazır giysi) wash-and-wear adj.
yardıma hazır well-disposed adj.
anlaşmaya hazır agreeable adj.
kavgaya hazır belligerent adj.
(giysi) hazır ready-made adj.
hazır bulunmayan absentee adj.
emre hazır disposable adj.
servise hazır ready to serve adj.
hazır bekleyen standing adj.
işbirliğine hazır willing to cooperate adj.
işbirliğine hazır ready for cooperation adj.
atışa/ateşlenmeye hazır armed adj.
kışkırtılmaya hazır readily provoked adj.
(bir şey yapmaya) hazır warmed up adj.
kafa olarak hazır mentally ready adj.
söylemeye hazır communicative adj.
kızartılmaya hazır ready for frying adj.
içime hazır ready-to-drink adj.
harekete hazır ready for action adj.
uyumaya hazır ready to sleep adj.
rıza göstermeye hazır amenable adj.
anlaşmaya hazır amenable adj.
hazır bulunan present adj.
baskıya hazır camera-ready adj.
fotoğraflanmaya hazır (yazı/çizim vs.) camera-ready adj.
tıraş olmaya hazır razorable adj.
hazır ve nazır in readiness adj.
kullanıma hazır ready adj.
servise hazır ready-to-serve adj.
kavga çıkarmaya hazır trigger-happy adj.
savaş çıkarmaya hazır trigger-happy adj.
hep birlikte hazır all ready adj.
teslim olmaya hazır yielding adj.
özür dilemeye hazır apologetic adj.
özür dilemeye hazır apologetical adj.
yardıma hazır in attendance adj.
hazır ve nazır ubiquarian [rare] adj.
hazır ve nazır ubiquitary [obsolete] adj.
hazır olmayan unready adj.
hazır değil unripe adj.
harekete hazır unabashed adj.
anlaşmaya hazır olmayan unamenable adj.
rıza göstermeye hazır olmayan unamenable adj.
gömülmeye hazır olmayan unburiable adj.
hazır olmayan un-made-up adj.
hazır olmayan unmade-up adj.
hazır olmayan unpurveyed adj.
yardım etmeye hazır unwilful adj.
savaşa hazır battailant adj.
savaşa hazır battleful adj.
cevap vermeye hazır responsive adj.
kavgaya hazır hostile adj.
uygulanmaya hazır olan ripe adj.
tamamen kullanıma hazır fully operational adj.
sürüşe hazır (taşıt) on the road adj.
bağış almaya hazır openhanded [obsolete] adj.
fazlasıyla hazır overdue adj.
fazla hazır overready adj.
(arazi) tarımsal faaliyete hazır improved adj.
kullanıma hazır available for use adj.
hazır ve nazır in order adj.
faaliyete hazır good adj.
birlikte kulüp kurmaya hazır clubbish [obsolete] adj.
mali sorumluluk almaya hazır veya istekli olmayan irresponsible adj.
harekete hazır popping adj.
hazır yiyeceklere yönelik fast-food adj.
hazır olmayan inhabile [obsolete] adj.
öğrenmeye hazır docile [rare] adj.
savaşa hazır olan fighting adj.
hazır olmayan flatfooted adj.
hazır olan primed (to/for) adj.
hazır durumda primed (to/for) adj.
hazır dilimli precut adj.
hazır durumda olan prepared adj.
yemeye hazır prepared adj.
ihtiyaç anında kullanıma hazır shadow adj.
dişlerini geçirmeye hazır sharp-toothed adj.
rüşvet almaya hazır pretorial adj.
rüşvet almaya hazır praetorial adj.
düşmeye hazır succiduous adj.
hazır (yiyecek, içecek) instant adj.
her yerde hazır bulunan bir şekilde immanently adv.
emrine hazır under someone adv.
hazır bir şekilde yarely adv.
kullanılmaya hazır at the ready adv.
hazır olarak availably adv.
hazır bir biçimde ripely adv.
göreve hazır on call adv.
kullanıma hazır on call adv.
emre hazır on call adv.
hazır ve nazır şekilde ubiquitously adv.
hazır ve nazır in the saddle adv.
yardıma hazır şekilde obligingly adv.
(ateş etmeye veya fotoğraf çekmeye) hazır durumda acock adv.
ateşe hazır at full cock adv.
atışa hazır at the ready adv.
hazır durumda at the ready adv.
yardıma hazır at one's elbow adv.
hazır biçimde affectionately [obsolete] adv.
teslim olmaya hazır bir biçimde yieldingly adv.
hazır bir şekilde yare [obsolete] adv.
hazır bir şekilde graithly adv.
hazır performansla off adv.
hazır hale getirerek preparative adv.
hazır hale getirerek preparatively adv.
hazır ve planlı bir şekilde shipshape adv.
kullanıma hazır bir şekilde standby adv.
hazır olarak standby adv.
hazır bulunmadığı için in default of prep.
-e hazır in the mood for prep.
hazır… seeing that conj.
hazır ol attention! interj.
hazır ol shun! interj.
hazır bulunmadığı için for fault of [obsolete] expr.
hazır bulunmadığı için for the fault of [obsolete] expr.
hazır ol order expr.
Phrasals
giyilmeye hazır hale getirmek do up v.
bir işi başarıyla sonuçlandırmak/hazır etmek button up v.
hazır pozisyondan rahat pozisyona geçmek stand down v.
(kaset, video, plak) çalmaya hazır hale getirmek cue up v.
-de hazır bulunmasını istemek want in v.
birini/bir şeyi birinin emrine hazır bulundurmak put someone or something at someone's disposal v.
(birini bir şeye) tam hazır/uygun hale getirmek fit (one) for (something) v.
birini bir şeye tam hazır/uygun hale getirmek fit someone for something v.
(toplantıda, kilisede) hazır bulunmak go to v.
hazır bulundurmak have in v.
(bir şeye) hazır olmak look forward to (something) v.
(birine/bir şeye) hazırlıklı/hazır olmak reckon with (someone or something) v.
(bir şeye) hazır durumda ripe for (something) v.
(bir şeyi) kullanıma hazır hale getirmek set (something) up v.
birini/bir şeyi harekete geçmeden önce hazır hale getirmek tee up v.
Phrases
hazır halde in pickle adv.
bu bir sır (gizli bilgileri açıklamaya hazır olmadığını ifade etmekte kullanılır) that would be telling expr.
bulunduğu/hazır olduğu yerde where available expr.
bundan hazır söz etmişken speaking of expr.
hazır bahsetmişken speaking of expr.
hazır bulunanlar those present expr.
hazır bu iş üzerinde iken while we are at it expr.
hazır ve nazır ready and waiting expr.
hazır kimse yokken while nobody is around expr.
hazır kimse yokken while no one is around expr.
(hazır) başlamışken while we are at it expr.
her şey hazır ve nazır all present and correct expr.
hazır mısın, işte tekrar geliyor bend over, here it comes again expr.
yanında hazır olarak to hand expr.
yanında hazır olarak at hand expr.
herkes eksiksiz hazır all present and correct [uk] expr.
her şey başlamaya hazır all systems are go expr.
(bir şey için) her şey hazır all systems go (for something) expr.
(bir şey için) her şey başlamaya hazır all systems go (for something) expr.
her şey başlamaya hazır all systems are go expr.
(bir şey için) her şey hazır all systems go (for something) expr.
(bir şey için) her şey başlamaya hazır all systems go (for something) expr.
Proverb
cezasını çekmeye hazır değilsen suçu da işlemeyeceksin if you can't do the time, don't do the crime
şans, yalnızca hazır olan zihinlere güler chance favors the prepared mind
şans sadece hazır olan akıllara güler chance favors the prepared mind
şans hazır olana gelir chance favors the prepared mind
ne kadar hazır ve bilgili olunursa şanslar ve fırsatlar o kadar iyi değerlendirilir chance favors the prepared mind
şansları ve fırsatları hazır olanlar değerlendirebilir chance favors the prepared mind
iyice hazır olmadan bir işe kalkışma don't go near the water until you learn how to swim
Colloquial
akşam yemeği neredeyse hazır dinner's almost ready n.
hazır para hard cash n.
patlamaya hazır bomba a powder barrel n.
mikrodalgada ısıtılabilen donmuş hazır yemek tv dinner n.
dişi kenevir bitkisinden elde edilen kullanıma hazır çiçekler bud n.
bir şeyin hazır bekletildiği yer hopper n.
hazır yiyim fast food n.
ön görülen eleştiriye verilen hazır cevap prebuttal n.
bir şeye hazır olmak be all set for v.
(bir şeyi yapmaya) hazır olmak be more than glad (to do something) v.
(bir şeyi yapmaya) hazır olmak be more than ready (to do something) v.
hazır olmak be on hand v.
hazır bir şekilde sabırla doğru zamanı beklemek lay low v.
hazır beklemek lay low v.
hazır etmek lay on v.
bir şeye hazır olmak be up for something v.
zihnen/kafa olarak hazır olmak be up for something v.
(bir şey yapmaya) hazır olmak be down to (do something) v.
hazır şekilde ortada kalmak be all dressed up with nowhere to go v.
hazır şekilde ortada kalmak be all dressed up with no place to go v.
hazır şekilde ortada kalmak be all dressed up with nowhere to go v.
hazır şekilde ortada kalmak be all dressed up with no place to go v.
(bir şeyi yapmaya) hazır olmak/hazırlanmak be about to (do something) v.
birinin yardımına hazır olmak be at (one's) disposal v.
birinin yardımına hazır olmak be at somebody's service v.
(tam olarak) hazır olmak get (all) set v.
hazır olmak ready up v.
hazır hale getirmek ready up v.
hazır etmek ready up v.
(video oyunlarında) bir sonraki tura hazır olmak ready up v.
(video oyunlarında) bir sonraki tura hazır hale getirmek/hazırlamak ready up v.
kullanıma hazır tap adj.
hazır bulundurulan in store adj.
hazır halde/durumda rough-and-ready adj.
her şey hazır all set adj.
tamamen hazır all set adj.