make - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

make

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


"make" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 279 sonuç

İngilizce Türkçe
Common Usage
make f. yapmak
make f. etmek
General
make i. verim
make i. biçim
make i. şekil
make i. yapılış şekli
make i. randıman
make i. mamulat
make i. yapılış
make i. yapım
make i. üretim
make i. marka
make i. yapı
make i. cins
make i. huy
make i. tabiat
make i. karakter
make i. yaratılış
make i. yapma
make i. imal etme
make i. verim
make i. randıman
make i. hasılat
make i. koz atma/çıkarma
make i. (devre/sistem) kapanma
make i. muadil
make i. bir kimsenin bedensel, zihinsel veya manevi yapısı
make i. yapılma miktarı
make i. yapılma sayısı
make i. akran
make i. yaşıt
make i. yoldaş
make i. arkadaş
make i. mizaç
make i. ev yapımı proje
make f. çevirmek
make f. ulaşmak
make f. varmak
make f. yaptırmak
make f. kazanmak
make f. göstermek
make f. almak (yol)
make f. becermek
make f. yetişmek
make f. olarak atamak
make f. ilişki kurmak
make f. gitmek
make f. atamak
make f. tutmak
make f. başarıya ulaştırmak
make f. katetmek
make f. zorlamak
make f. düdüklemek
make f. olmak
make f. yol almak
make f. devirmek
make f. hazırlamak
make f. anlamak
make f. anlam çıkarmak
make f. tamamlamak
make f. girişmek
make f. kılmak
make f. düzenlemek
make f. kapatmak (devreyi)
make f. düzeltmek
make f. hesap etmek
make f. erişmek
make f. akdetmek
make f. inşa etmek
make f. eylemek
make f. yaratmak
make f. sağlamak
make f. elde etmek
make f. mecbur etmek
make f. somurtmak
make f. imal etmek
make f. çiş yapmak
make f. işemek
make f. meydana getirmek
make f. -tirmek
make f. -dırmak
make f. yapmak
make f. başlamak
make f. başlıyormuş gibi görünmek
make f. neden olmak
make f. sebep olmak
make f. yol açmak
make f. bestelemek
make f. (eser) yazmak
make f. oluşturup aklında tutmak
make f. (ateş) yakmak
make f. haline getirmek
make f. belirli bir duruma sokmak
make f. yasalaştırmak
make f. uygulamaya koymak
make f. hayata geçirmek
make f. kurmak
make f. tesis etmek
make f. koymak
make f. adlandırmak
make f. belirlemek
make f. ilan ettirmek
make f. belirttirmek
make f. gözlemletmek
make f. istenen verimlilik standardına getirmek
make f. (tavlada) kapı almak
make f. anlam vermek
make f. aklı ermek
make f. … olarak görmek
make f. … olarak düşünmek
make f. bir taraftan öteki tarafa geçerek ulaşmak
make f. bir yandan öteki yana geçmek
make f. çaba göstererek yapmak
make f. yemek yemek
make f. karnını doyurmak
make f. özünü ortaya çıkarmak
make f. meydana çıkarmak için yeterli olmak
make f. iki veya daha fazla şeyin bir araya gelmesiyle oluşmak
make f. dönüşüp başka hale gelebilmek
make f. başka bir şey haline gelebilmek
make f. haline gelmek
make f. … olarak fayda sağlamak
make f. görevi görmek
make f. birleştirmek
make f. yola çıkmak
make f. başlamak
make f. ilerlemek
make f. yola koyulmak
make f. yükselmek
make f. artmak
make f. ulaşmak
make f. yayılmak
make f. etkili olmak
make f. söylemek
make f. ağırlığı olmak
make f. pişirmek
make f. dönüştürmek
make f. çıkarmak
make f. yazmak veya düzenlemek
make f. işlemek
make f. icra etmek
make f. (kanun) çıkarmak
make f. tayin etmek
make f. gelişmek
make f. tasarlamak
make f. oluşturmak
make f. düzenlemek
make f. teşkil etmek
make f. (fiyat/alışveriş) tutmak
make f. (bir sayıya) ulaşmak
make f. eşit olmak
make f. yaramak
make f. hizmet etmek
make f. şans getirmek
make f. beyan etmek
make f. yol almak
make f. yanaşmak
make f. (zamanında) erişmek
make f. (zamanında) ulaşmak
make f. (bir pozisyona) yükselmek
make f. terfi etmek
make f. adı geçmek
make f. (manşetleri) işgal etmek
make f. bir el kazanmak
make f. kartları dağıtmak
make f. sayı kazanmak
make f. gözükmek
make f. görünmek
make f. (devre/sistem) kapanmak
make f. (devreyi/sistemi) kapamak
make f. yapılmak
make f. meydana getirilmek
make f. kabarmak
make f. yükselmek
make f. (yüz hareketi) yapmak
make f. seks yapmak
make f. sevişmek
make f. yeltenmek
make f. (bir şey yapmaya) davranmak
make f. güzel kılmak
make f. yemek
make f. yerleşmek
make f. (takıma/organizasyona) girmek
make f. uydurmak
make f. uygun hale getirmek
make f. zihinde tasarlamak
make f. zihinde düzenlemek
make f. zihinde hesaplamak
make f. bileşenleri bir araya getirmek
make f. uygun bir şekilde icra etmek
make f. hizaya sokmak
make f. tanzim etmek
make f. duyurmak
make f. temas kurmak
make f. irtibat kurmak
make f. kadar etmek
make f. değerinde olmak
make f. eşdeğerde olmak
make f. karşılık gelmek
make f. çalışarak para kazanmak
make f. ticaret yaparak para kazanmak
make f. görmek
make f. gözüne ilişmek
make f. gibi görünmek
make f. rotaya dahil etmek
make f. seyahat sırasındayken uğramak
make f. (bir şeyden) en zevkli veya doyurucu deneyimi elde etmek
make f. boyutça büyümek
make f. tesir etmek
make f. hesaplamak
make f. tahmin etmek
make f. bir şeyi yapma niyeti ile hareket etmek
make f. bir şeyi yaptığını göstermek
make f. bilgisini değerlendirmek
make f. fikrine önem vermek
make f. zamanında varmak
make f. derinleşmek
make f. temin etmek
make f. belirli bir hızda hareket etmek
make f. olgunlaşmak
Irregular Verb
make f. made - made
Colloquial
make i. kimlik tespiti
make i. teşhis
make i. kimlik saptaması
make f. suçlu teşhis etmek
make f. suçlu tespit etmek
make f. suçlu olarak tanımlamak
make f. suçlu kabul etmek
make f. katılmak
make f. belli bir hıza ulaşmak
make f. belli bir hız yapmak
make f. yer edinmek
make f. konum edinmek
Trade/Economic
make i. imalat tipi
make i. yapı
make f. imal etmek
make f. yapmak
Technical
make i. elektrik devresinin kapanması
make f. meydana getirmek
make f. yapmak
Computer
make i. marka
make i. büyük uygulamaları otomatik olarak geliştiren bir program desteği
make expr. yap
Electric
make f. devreyi kapatmak
Automotive
make i. marka
Marine
make f. suya bırakmak
make f. suya indirmek
Mining
make f. (madende cevher) ortaya çıkmak
make f. (madende cevher) görülmek
Agriculture
make f. (mahsul) yetiştirmek
make f. (saman) kestirip kurutturmak
make f. (otu) kurutup olgunlaştırmak
Sport
make f. (bowling) atış sonrası ayakta kalan lobutları kareye çevirmek
make f. (bowling) atış sonrası ayakta kalan lobutların tamamını ikinci atışta devirmek
make f. (golf) topu çukura sokmak
make f. sayı yapmak
Weight Lifting
make i. çeşit
Card
make i. (briç ve vistte) kozların deklarasyonu
make f. (oyun kartlarını) karıştırmak
make f. (kart oyununda) belirli kart veya puanları kazanmak
make f. (kart oyununda) oyunu tamamlamak
make f. tanımak
make f. uğramak
make f. yakalamak
make f. kart hilesi ile kazanmak
Archaic
make f. şiir yazmak
Slang
make i. askeri terfi
make i. askeri tayin
make f. çiş yapmak
make f. işemek
make f. tespit etmek
make f. belirlemek
make f. baştan çıkarmak
make f. ilişkiye girmek
make f. tadını çıkarmak
make f. rol yapmak
make f. taklit yapmak
make f. birini ömrü boyunca mafyaya üye yapmak
make f. birinin ömrü boyunca mafyada kalmasını sağlamak

"make" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç

İngilizce Türkçe
Common Usage
make up f. uydurmak
make thin f. inceltmek
make an effort f. çaba göstermek
make real f. gerçekleştirmek
make an effort f. gayret etmek
make an effort f. çabalamak
make a mistake f. hata yapmak
make smaller f. küçültmek
make out f. idare etmek
make love f. sevişmek
make think f. düşündürmek
make happy f. sevindirmek
make peace f. barış yapmak
make happy f. mutlu etmek
make an effort f. çaba harcamak
make use of f. faydalanmak
make peace f. barışmak
make a baby f. çocuk yapmak
make life easier f. hayatı kolaylaştırmak
make life easier f. yaşamı kolaylaştırmak
make sure f. emin olmak
make a decision f. karar vermek
make flexible f. esnekleştirmek
make regress f. geriletmek
make a soup f. çorba yapmak
General
contracts for make wills i. miras sözleşmeleri
make fit for domestic life i. ev hayatı için uygun hale getir
make central i. merkezileştirmek
contracts to make wills i. miras sözleşmeleri
the struggle to make a living i. geçim derdi
make-up i. uydurma hikaye
make-up i. yapı
make-up i. doğa
make-up artist i. makyajcı
make-up i. bileşim
make-believe i. hayal ürünü
make-up i. huy
make-up i. düzenleme
make-up i. mizanpaj
make-up i. makyaj
make-up i. yurt
make-up i. makyaj malzemesi
make-up i. plan
make-ready i. baskıya hazırlama
make-up i. düzen
make-up room i. makyaj odası
make-believe i. hayal
make-up i. yaradılış
make-up i. terkip
make-up i. yapılış
make-up base i. makyaj bazı
eye make-up i. göz makyajı
make-up i. süs
make-up i. kişilik
make-up remover i. makyaj temizleyicisi
make-up examination i. bütünleme
make-up i. yapım
make-up i. maya
make-up i. tasarım
make-up i. tertip
make-up i. telafi çalışması
make up water i. katma suyu
make up water i. ilave su
cultural make up i. kültürel doku
features that make life easier i. yaşamı kolaylaştıran özellikler
make-up news i. uydurma haber
make-up news i. şişirme haber
heavy make-up i. ağır makyaj
make-up man i. erkek güzellik uzmanı
make-up man i. erkek makyöz
ambition to make money i. para kazanma hırsı
make up kit i. makyaj seti
make up kit i. makyaj takımı
make-work i. angarya
make-up table i. makyaj masası
woman make-up artist i. kadın makyöz
woman make-up artist i. kadın makyöz
vehicle make i. araç markası
make-up artist i. makyöz
make-up artist i. makyör
make-up artist i. makyaj sanatçısı
make-up bag i. makyaj çantası
make [dialect] [uk] i. denk
make [dialect] [uk] i.
make [dialect] [uk] i. eşlik eden kimse
make [dialect] [uk] i. refakatçi
make [dialect] [uk] i. karı kocadan her biri
make [dialect] [uk] i. hayat arkadaşı
make [dialect] [uk] i. yarım peni
make believe i. gerçek olmayan şey
make believe i. sahte şey
make-belief i. inanmış gibi görünme
make-belief i. inanıyor gibi yapma
make-believe i. yalandan inanma
make-believe i. inanıyormuş gibi yapma
make-believe i. mış gibi yapan kimse
make-do i. temin edilemeyen bir şeyin ikamesi
make-do i. geçici çare
make-work i. birini oyalamak için yaratılmış önemsiz iş
make fun f. eğlenmek
make amends f. telafi etmek
make a reduction f. iskonto yapmak
make a night of it f. sabaha kadar eğlenmek
make somebody forget f. unutturmak
make clear f. netleştirmek
make trouble f. bela çıkarmak
make a noise f. şamata yapmak
make the water f. su almak
make narrow f. darlaştırmak
make sacrifices (for the sake of something/someone) f. fedakarlıktan kaçınmamak
make a photocopy f. fotokopi çekmek
make inbales f. balya yapmak
not to make a noise f. ses çıkarmamak
make a written statement f. yazılı açıklamada bulunmak
make a row f. çıngar çıkarmak
make submissive f. uysallaştırmak
make the big buck f. çok para kazanmak
make something work f. çalıştırmak
make somebody sick f. hasta etmek
make awry f. çarpıtmak
make modest f. sadeleştirmek
make prize of f. ganimet almak
make a name for oneself f. sükse yapmak
make acquainted with f. tanışmak
make a game of f. alay etmek
make mouldy f. küflendirmek
make somebody live happily f. gün göstermek
make a boner f. pot kırmak
make great efforts f. canını dişine takmak
make shift f. var olanla idare etmek
make something clear f. bir şeyi belli etmek
make lukewarm f. ılıştırmak
make fun of f. dalga geçmek
make something tingle f. bir şeyi çınlatmak
make food f. yemek yapmak
make progress f. ilerleme kaydetmek
make obeisance f. hürmet etmek
make larger f. genişletmek
make linear f. doğrusal hale getirmek
make fun of f. matrağa almak
make oneself acquainted with f. öğrenmek
make sense f. anlamı olmak
make coarse f. kabalaştırmak
make legal f. yasallaştırmak
make do with f. ile yetinmek
make legendary f. efsaneleştirmek
make love f. aşk yapmak
make limp f. aksatmak
make mention of f. sözünü etmek
make a hash of f. yüzüne gözüne bulaştırmak
make money f. para kazanmak
make a formal protest f. protesto çekmek
make it possible f. imkan vermek
make care f. bakmak
make an application f. başvuruda bulunmak
make sense out of f. anlam çıkarmak
make fixed f. sabitleştirmek
make somebody yawn f. esnetmek
make an end of f. sona erdirmek
make willing f. istekli hale getirmek
make into f. biçim vermek
make amends f. özür dilemek
make eyes at somebody f. göz süzmek
make one’s case f. kendini ortaya koymak
make fun of f. ile eğlenmek
make systematic f. sistemli hale getirmek
make feeble f. kuvvetsizleştirmek
make high f. yükseltmek
make impersonal f. kişisel olmayan bir hale getirmek
make concessions to f. tavizde bulunmak
make to look antique f. antika görünümlü yapmak
make one's eyes water f. gözlerini yaşartmak
make a law f. kanun koymak
make understand f. sezdirmek
make cliche f. klişe yapmak
make a dent in f. azaltmak
make both ends meet f. geliri gidere denkleştirmek
make somebody scapegoat for something f. hedef göstermek
make a jest of f. alay etmek
make things worse f. kaş yapayım derken göz çıkarmak
make someone turn in his grave f. mezarında birinin kemiklerini sızlatmak
make go with f. yakıştırmak
make a distinguished name for oneself f. adından söz ettirmek
make a crashing sound f. kütürdemek
make somebody print f. bastırmak
make clear f. belli etmek
make a loss f. zarar etmek
make a mountain out of a molehill f. habbeyi kubbe yapmak
make sick f. kusturmak
make a mistake f. sürçmek
make a high pitched cry f. çok tiz sesle bağırmak
make something stick f. kanıtlamak
make one's day f. sevindirmek
make an idol of f. tapmak
make a design of f. dizayn etmek
make free with f. izin almadan kullanmak (başkasının malı olan bir şeyi)
make a contract f. kontrat yapmak
make a formal request f. istemde bulunmak
make somebody thirsty f. hararet vermek
make sense f. anlam taşımak
make public f. halka açık hale getirmek
make a report f. rapor vermek
make accessible f. ulaşılabilir hale getirmek
make a mistake f. hata işlemek
make a mess of f. allak bullak etmek
make a lot of money f. altın kesmek
make an application f. başvurmak
make up f. toplamak
make concessions to f. taviz vermek
make reference to f. söz etmek
make mention of f. bahsetmek
make safe f. emniyet altına almak
make a sacrifice f. özveride bulunmak
make a visit f. ziyaret etmek
make weak f. kuvvetsizleştirmek
make room for someone f. biri için yer açmak
make glad f. memnun etmek
make face f. surat etmek
make angry f. sinir bozmak
make fast f. sağlamlaştırmak
make rings round somebody f. taş çıkartmak
make a dash f. atılmak
make round f. yuvarlaklaştırmak
make fun f. alay etmek
make fun of f. kıtıra almak
make somebody believe f. yutturmak
make sure f. sağlama bağlamak
make friends f. dost edinmek
make something rustle f. hışırdatmak
make lively f. canlılık kazandırmak
make defective f. kusurlu hale getirmek
make satisfied f. tatmin etmek
make known f. sızdırmak
make formless f. şekilsizleştirmek
make swollen f. şişkin hale getirmek
make progress f. aşama kaydetmek
make calm f. sakinleştirmek
make capital of f. istismar etmek
make public f. ortaya dökmek
make clean f. temizlemek
know how to make somebody work efficiently f. adam kullanmak
make merry over f. eğlenmek
make a point of f. özenmek
make sheep's eyes at somebody f. göz süzmek
make a sharp sound f. keskin ses çıkarmak
make functional f. çalışır duruma getirmek
make war f. savaşmak
make a fair copy of f. temize çekmek
make friends f. dost olmak
make sad f. hüzün vermek
make bitter f. acılaştırmak
make restitution f. tazmin etmek
make official f. resmileştirmek
make one feel better f. yüreğine su serpmek
make ill f. hasta etmek
make an assault f. hücum etmek
make out f. seçmek
make short work of f. çabucak yenmek
make proud f. gurur vermek
make a fire f. ateş yakmak
make away with f. öldürmek
make sure f. garantilemek
make someone drool f. ağzını sulandırmak
make hard to see f. görülmesi zor hale getirmek
make insensitive f. duygusuzlaştırmak
make suggestion f. öneride bulunmak
make one's appearance f. görünmek
make two f. ikilemek
make angry f. öfkelendirmek
make a lasting impact f. kalıcı etki bırakmak
make something happen f. mümkün kılmak
make sense f. anlam kazanmak
make havoc of f. mahvetmek
make up f. sallamak
make bright f. parlatmak
make a mess of f. yüzüne gözüne bulaştırmak
make a dash f. fırlamak
make faces f. alay ederek yüzünü gözünü tuhaf şekillere sokmak
make fiercer f. şiddetlendirmek
make ugly f. çirkinleştirmek
make a pause f. ara vermek
make mention of f. söz etmek
make a hash of f. karman çorman etmek
make somebody throw f. attırmak
make rare f. seyreltmek
make firm f. sağlamlaştırmak
make sure f. unutmamak
make denser f. daha yoğun hale getirmek
make moldy f. küflendirmek
make one f. ortak olmak
make one's mouth water f. ağzını sulandırmak
make an objection to f. itiraz etmek
make over f. yenilemek
make unfit f. yetersiz hale getirmek
make giddy f. sersemletmek
make something tingle f. bir şeyi tatlı bir şekilde ürpertmek
make quite a name for oneself f. adını duyurmak
make music f. müzik yapmak
make private f. özelleştirmek
make imperceptible f. görülemez hale getirmek
make a sour face f. yüzünü buruşturmak
make rare f. seyrekleştirmek
make happy f. yüzünü güldürmek
make inroads in f. ilerleme kaydetmek
make no pretensions to f. iddiasında olmamak
make tight f. sıkılaştırmak
make a bargain f. anlaşmaya varmak
make mellow f. olgunlaştırmak
make a breach in f. gedik açmak
make rich f. zenginleştirmek
make a scene f. çıngar çıkarmak
make impure f. kirletmek
make coffee f. kahve yapmak
make friends f. arkadaşlık kurmak
make a bundle f. çok para kazanmak
make a lion of f. ünlü muamelesi yapmak
make up one's mind f. karara varmak
make one's hair stand on f. tüylerini diken diken etmek
make a brief visit to f. uğramak
make watery f. sulandırmak
make noise f. gürültü yapmak
make hard f. sertleştirmek
make a deal f. kontrat yapmak
make somebody cry f. ağlatmak
make something bitter f. acılaştırmak
make love f. seks yapmak
make headway f. ilerleme kaydetmek
make way f. yol vermek
make advances to somebody f. asılmak
make oneself accepted among f. kendini kabul ettirmek
make the money fly f. har vurup harman savurmak
make fast f. sıkmak
make somebody drink f. içirmek
make one's name f. isim yapmak
make a bargain f. mutabık kalmak
make the big buck f. parsayı götürmek
make ready f. hazırlamak
make somebody a present of f. hediye etmek
make lean f. abandırmak
make stiff f. katılaştırmak
make the bed f. yatağını toplamak
make powerless f. güçsüzleştirmek
make a scene f. olay çıkarmak
make a decision about f. karara bağlamak
make a careless mistake f. acemilik etmek
make swoon f. bayıltmak
make mouths f. surat etmek
make an animal bellow f. böğürtmek
make amends f. tazmin etmek
make short work of f. bir çırpıda yemek
make a break f. fasıla vermek
make short work of f. çabucak bitirmek
make a bed f. yatak yapmak
make legal f. meşrulaştırmak
make an enemy of somebody f. düşman etmek
make disconnected f. ayırmak (bağlantısını)
make known f. ilan etmek
make good f. başarılı olmak
make short work of f. problemini çabucak halletmek
make a hit f. üstün başarı sağlamak
make an attempt at f. teşebbüs etmek
make one's weight felt f. ağırlığını hissettirmek
make good f. ödemek (zararı)
make false f. hata yapmak
make radioactive f. radyoaktifleştirmek
make prepared f. hazır hale getirmek
make a vow f. yemin etmek
make prosperous f. abad etmek
make a sound f. tınmak
make do f. yetinmek
make record f. albüm yapmak
make oneself at home f. abayı sermek
make suds f. köpürmek
make a compromise f. uzlaşmak
make gloomy f. sıkıcı hale getirmek
make use of an advantage f. avantajdan faydalanmak
make collections f. tahsilat yapmak
make care of f. bakmak
make propaganda f. propaganda yapmak
make a present f. peşkeş çekmek
make harder f. daha sert hale getirmek
make things hum f. hareketlendirmek
make a statement f. açıklama yapmak
make somebody look for f. aratmak
make an impression f. intiba bırakmak
make a change f. yenilik yapmak
make much of something f. izam etmek
make hopping mad f. kudurtmak
make an appointment f. sözleşmek
make shift f. idare etmek
make something into f. bir şeyi başka bir şeye dönüştürmek
make fun of f. ile alay etmek
make opaque f. donuklaştırmak
make things into a bundle f. çıkın etmek
make a bonfire of f. kurtulmak
make friends with f. dost olmak
make a wound f. yara açmak
make more powerful f. gücünü artırmak
make somebody speak f. konuşturmak
make a hole f. delik açmak
make burst f. patlatmak
make up f. makyaj yapmak
make used f. kullanılmış hale getirmek
make out f. geçinmek
make play f. oynatmak
make oneself understood f. derdini anlatmak
make inroads on f. bir payını elde etmek (bir piyasanın)
make undone f. tamamlanmamış hale getirmek
make mechanical f. mekanikleştirmek
make a motion f. önerge vermek
make calm f. durgunlaştırmak
make a go of f. bir işyerini başarılı bir şekilde idare etmek
make a plea f. dava açmak
make a man f. adam etmek
make pure f. saflaştırmak
make decision f. karar vermek
make water f. su dökmek
make use of an opportunity f. değerlendirmek (bir fırsatı vb)
make much of f. fazlasıyla üstünde durmak
make available f. bulunur hale getirmek
make possible f. olanak tanımak
make feel f. sezdirmek
make a fuss f. yaygara koparmak
make ineffective f. etkisiz hale getirmek
make little of f. önemsememek
make debut f. görücüye çıkmak
make an adjustment f. ayarlama yapmak
make difficult f. güçleştirmek
make do f. idare etmek
make something creak f. gıcırdatmak
make a brief visit to f. kısa ziyarette bulunmak
make dizzy f. sersemletmek
make standard f. standardlaştırmak
make oneself at home f. rahatına bakmak
make equal f. eşitlemek
make a clean breast of f. her şeyi itiraf etmek
make a declaration f. ilan etmek
make long f. uzunlaştırmak
make a display f. gösteriş yapmak
make unwilling f. isteksizleştirmek
make away with f. yok etmek
make a concoction f. tertip etmek
make somebody look younger f. gençleştirmek
make a living f. geçinmek
make dissimilar f. farklılaştırmak
make or break f. batmak ya da çıkmak
make poor f. fakirleştirmek
make amends to someone for something f. bir şeyin zararını telafi etmek
make content f. hoşnut kılmak
make record f. kaset yapmak
make up f. uyduruvermek
make dim f. loşlaştırmak
make up f. kafadan uydurmak
make a deal f. uzlaşmak
make use of f. istifade etmek
make a survey of f. araştırmak
make something clear f. bir şeyi belirtmek
make a mistake f. şaşırmak (karıştırmak veya yanlış yapmak anlamında)
make indistinct f. belirsizleştirmek
make a bid f. pey sürmek
make capital of f. kendi çıkarına kullanmak
make somebody eat humble pie f. burnunu sürtmek
make similar f. benzer hale getirmek
make one's water mouth f. ağzını sulandırmak
make much of somebody f. birisi için bayram yapmak
make a deal f. anlaşma gerçekleştirmek
make an exhibition of oneself f. elaleme maskara olmak
make both ends meet f. kazancı masrafına yetişmek
make a fool of f. birini maskaraya çevirmek
make little of f. önem vermemek
make certain f. garantilemek
make up with f. barışmak
make a comment f. laf atmak
make a card index of f. fişlemek
make the first sale of the day f. siftah yapmak
make it attractive f. cazip kılmak
make believe f. gibi davranmak
make preparations f. hazırlık yapmak
make solid f. katılaştırmak
make leeway f. sürüklemek
make up f. karar vermek
make into a rule f. kurallaştırmak
make empty f. boşaltmak
make one's name f. adını duyurmak
make somebody's blood boil f. tepesinin tasını attırmak
make a present of f. takdim etmek
make a study of f. incelemek
make a hit with somebody f. olumlu bir izlenim bırakmak
make friendship with f. arkadaşlık kurmak
make good f. yerine getirmek
make reference to f. başvurmak
make fast f. hızlandırmak
make much of f. önemsemek
make touch f. dokundurmak
make a formal salute to f. asker selamı vermek
make flustered f. şaşırtmak
make dots f. nokta koymak
make headway f. gelişmek
make young f. gençleştirmek
make public f. aleniyete vurmak