top: - Turc Anglais Dictionnaire

top:

Sens de "top:" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 500 résultat(s)

Anglais Turc
Common Usage
top n. tepe
We'll climb all the way to the top.
En tepeye kadar tırmanacağız.

More Sentences
top n. üst
She put raspberry jam on top of the cheesecake.
Cheesecake'in üstüne ahududu reçeli koydu.

More Sentences
General
top n. zirve
Finland is, technologically, at the top of the league; and we are ashamed of such behaviour.
Finlandiya teknolojik olarak ligin zirvesinde ve biz bu tür davranışlardan utanıyoruz.

More Sentences
top n. topaç
It was Hailey's turn to spin the top.
Topaç çevirme sırası Hailey'deydi.

More Sentences
top n. üstlük
And, to top it all off, he can read Hebrew.
Ve, üstüne üstlük, o İbranice okuyabilir.

More Sentences
top n. kapak
I found an extra bottle, but the top seems to be missing.
Fazladan bir şişe buldum ama sanırım kapağı kayıp.

More Sentences
top five n. ilk beş
List the top five things you like to do when you're not working.
Çalışmadığınız zamanlarda yapmaktan hoşlandığınız ilk beş şeyi listeleyin.

More Sentences
top 100 n. ilk 100
What's your favorite song in last year's top 100?
Geçen yılın ilk 100'ünde en sevdiğiniz şarkı nedir?

More Sentences
top priority n. en yüksek öncelik
The case is being given top priority and will be resolved as soon as possible.
Davaya en yüksek öncelik verilmekte olup mümkün olan en kısa sürede çözüme kavuşturulacaktır.

More Sentences
top bunk n. üst ranza
Tom slept on the top bunk.
Tom en üst ranzada uyudu.

More Sentences
top drawer n. üst çekmece
Your mother put your collage in the top drawer.
Annen kolaj resmini en üst çekmeceye koydu.

More Sentences
top shelf n. üst raf
I was too short to reach the top shelf, so I asked Tom to get the book for me.
En üst rafa ulaşamayacak kadar kısaydım, bu yüzden Tom'dan kitabı benim için almasını istedim.

More Sentences
top n. son ses
They were swearing at each other at the top of their voices.
Son sesleriyle birbirlerine küfrediyorlardı.

More Sentences
top-up n. üzerine ekleme
She asked for another top-up.
Bardağı doldurmak için üzerine ekleme yapılmasını istedi.

More Sentences
top-up n. ilave ödeme
He made a top-up to ensure his phone had sufficient credit.
Telefonunun yeterli bakiyesi olduğundan emin olmak amacıyla ilave bir ödeme yaptı.

More Sentences
top-up n. kredi yüklemesi
He made a top-up to ensure his phone had sufficient credit.
Telefonunun yeterli bakiyesi olduğundan emin olmak amacıyla ilave bir kredi yüklemesinde bulundu.

More Sentences
top n. üst kısım
Cut the tops off the bell peppers and stuff them with rice.
Dolmalık biberlerin üst kısımlarını kesin ve içlerini pirinçle doldurun.

More Sentences
top n. yukarı
He walked towards the top of the field.
Tarlanın yukarısına doğru yürüdü.

More Sentences
top v. geçmek
The growth rate of the Japanese economy will top 0.7% this year.
Japon ekonomisinin büyüme hızı bu yıl % 0.7'yi geçecek.

More Sentences
top v. birinci olmak
Billie Eilish has been topping the charts for ten consecutive weeks.
Billie Eilish on hafta üst üste listelerde birinci oldu.

More Sentences
top v. -den iyisini yapmak
He scored 510 in the game.' 'I'm sure I can top that!'
"Maçta 510 sayı attı. "Ben bundan iyisini yapabileceğime eminim!"

More Sentences
top v. zirvesine çıkmak
She is the youngest woman to top Everest.
Everest'in zirvesine çıkan en genç kadındır.

More Sentences
top adj. en üstteki
Everything is now referred back to those at the top.
Her şey artık en üsttekilere geri gönderiliyor.

More Sentences
top adj. en yüksek
Who is going to defend these speculators, when nurses and teachers are paying top rates of tax?
Hemşireler ve öğretmenler en yüksek oranda vergi öderken bu spekülatörleri kim savunacak?

More Sentences
top adj. en iyi
She's one of the top lawyers in the city.
Şehrin en iyi avukatlarından biridir.

More Sentences
top adj. en büyük
The obvious top priority of all at that time was enlargement.
O dönemde herkesin en büyük önceliği genişlemeydi.

More Sentences
top adj. ilk
Tom graduated in the top ten percent of his class.
Tom sınıfının ilk yüzde onu içinde mezun oldu.

More Sentences
top-down adj. tepeden inmeci
The top-down management style of the organization often frustrates employees.
Kurumun tepeden inmeci yönetim tarzı çalışanları sık sık hayal kırıklığına uğratıyor.

More Sentences
top-down adj. genelden özele
The book presented a top-down view of history, starting with general ideas and working down to specific details.
Kitap, genel mahiyette fikirlerden başlayıp özel ayrıntılara kadar inen genelden özele bir tarih anlayışı sunuyordu.

More Sentences
top adj. üst düzey
Our top engineers are looking into the matter.
Üst düzey mühendislerimiz konuyu inceliyor.

More Sentences
on the top adv. tepesinde
There on the top of a high mountain they built a small town of their own and lived in peace.
Orada yüksek bir dağın tepesinde kendilerine ait küçük bir kasaba inşa ettiler ve barış içinde yaşadılar.

More Sentences
on the top adv. üstünde
You have cream on the top of your nose.
Senin burnunun üstünde krem var.

More Sentences
top adv. en üste
You do not put a card, be it a membership card or a credit card, in at the top and get money out at the bottom.
İster üyelik kartı ister kredi kartı olsun, bir kartı en üste yerleştirip en alttan para çekemezsiniz.

More Sentences
Common Usage
peg top n. topaç
top n. baş
peg top n. fırıldak
removable top n. çıkarılabilir üst
General
top entrance n. üstten giriş
top forty n. ilk kırk
top up electricity n. ilave elektrik
top dog n. patron
top n. en üst kat
top executive n. en üst yönetici
big top n. büyük sirk çadırı
top boot n. çizme
top priority n. en ileri öncelik
mountain top n. dağ başı
top n. üst yüzey
top end n. son
top brass n. amir
top dog n. kazanan
top n. üst parça
top n. en üst bölüm
desk top publishing n. masa üstü yayıncılık
top n. en üstün yer
big top n. sirk
top earner n. en yüksek maaşlı
spinning top n. fırıldak
the crescent and the star on top of a minaret n. alem
top brass n. şef
top n. üste giyilen şey
top billing n. bir assolistin ismini en üst kısımda verme
top side n. üst kenar
top n. tepe nokta
top executive appointment n. yüksek yönetici sınıf ataması
the top floor n. en üst kat
top n. en yetkili makam
top fifty n. ilk elli
top brass n. üst rütbeli subaylar
top boot n. uzun konçlu çizme
top boot n. uzun çizme
top level n. en üst seviye
top ten n. ilk on
top speed n. azami hız
corruption starts at the top n. balık baştan kokar
top view n. kuşbakışı
top n. ser
top n. örtü
top dog n. şef
top twenty n. ilk yirmi
top layer n. üst tabaka
curly top n. kıvırcık baş hastalığı
top n. doruk
top 10 n. ilk 10
top up card n. ekstra sim kart
top up card n. ekstra kontör
top producer n. büyük üretici
top producer n. lider üretici (firma)
cherry on top n. bu da mukafatı
cherry on top n. bu da cabası
top of the class n. sınıf birincisi
ventilator top rail n. havalandırma çerçevesi
top corner n. üst köşe
top manager n. tepe yönetici
top management n. yönetim kademesi
a table-top item n. sofralık
curly-top n. kıvırcık baş hastalığı
top-siders n. bir tür ayakkabı
top-drawer n. birinci sınıf
top boots n. uzun çizme
top brass n. yüksek rütbeli subay
top n. en üst
top three n. ilk üç
top 100 n. ilk yüz
desk-top calculator n. masa üstü hesap makinesi
top left-hand corner n. sol üst köşe
top right-hand corner n. sağ üst köşe
top model car n. son model araba
top level meeting n. üst düzey toplantı
the top ten n. en iyi on
the top ten n. ilk on
car top n. araba tavanı
top-up n. (üstüne) eklenen miktar
top-up n. yerine koyulması gereken miktar
top-up n. telafisi gereken miktar
top part of the gun n. silahın üst tarafı
top floor n. en üst kat
a top-secret unit n. çok gizli bir birim
top-class clients n. üst sınıf müşteriler
top director n. üst düzey yönetmen
a top lawyer n. üst düzey bir avukat
high top sneakers n. boğazlı spor ayakkabı
high top sneakers n. boğazlı spor ayakkabısı
round top n. büyük sirk çadırı
top rack n. üst sepet (bulaşık makinesinde)
popular/favorite/top vacation spot/center n. gözde turizm merkezi
top spots n. üst sıralar
top places n. üst sıralar
counter top n. mutfak tezgahı
bottle top n. şişe kapağı
the top of the hour n. saat başı
tracksuit top n. eşofman üstü
track suit top n. eşofman üstü
humming top n. fırıldak
humming top n. topaç
top-up n. kontör yükleme
open-top bus n. üstü açık otobüs
top issue n. en önemli mesele
top-12 n. ilk 12
the view from the top n. üst görünüm
top view n. üst görünüm
top view n. üst görünüş
the view from the top n. üstten görünüş
the view from the top n. üstten görünüm
the view from the top n. üst görünüş
top view n. üstten görünüm
top view n. üstten görünüş
pop-top n. teneke kutu kapağı
top n. üst giysi
top clothing n. üst giysi
top player n. baş aktör
pole top n. direk tepesi
top official n. üst düzey görevli
top seller n. en çok satan ürün
top predator n. üst düzey avcı
top bed n. üstteki yatak
spinning top n. topaç (oyuncak)
six-top n. (restoranda) altı kişilik masa
top and tail n. meyve veya sebzenin iki ucundaki sert kısımlarını kesip atmak (yeşil fasulye vs)
top crust n. kaymak tabaka
whipping top n. topaç
calash top n. iki tekerlekli fayton
calash top n. atlı araba
calash top n. körüklü şapka
calash top n. kadınların kullandığı körüklü şapka
calash top n. fayton
top knot n. üst düğüm
top n. cinsel ilişkide baskın rolde olan kişi
tip-top n. en yüksek nokta
top n. en iyi kısım
top n. en yetkili/önemli kimse
top n. başlangıç
top n. taç
top drawer n. en üst düzey makam
top drawer n. en önemli kimse
top hamper n. gereksiz mevzu
top-hamper n. gereksiz mevzu
top n. yüzük taşı üzerinde yer alan kesilmiş mücevher parçası
top n. ayakkabının üst kısmı
top n. sirk/karnaval çadırı
top n. gösteride en pahalı koltukların fiyatı
top n. türün en iyi örneği
top n. uzun konçlu çizme
top n. sadece yüzeyi kaplanmış düğme
top n. altı yerine üç farklı sayı içeren zar
top [dialect] n. kafanın tepesindeki saç tutamı
top [dialect] n. hotoz
top [dialect] n. tepelik
top gear n. yoğun faaliyet
top gun n. üst seviyedeki kimse
top gun n. üst makamdaki kimse
top hand n. özellikle binicilikte üstün olan kovboy
hard-top n. sert yüzeyli alan
hard-top n. sert yüzeyli yol
boot top n. botun üst kısmı
boot top n. eskiden botun üst kısmını gizlemek için giyilen dantel
bottle-top n. şişe kapağı
high top n. boğazlı spor ayakkabısı
high-top n. boğazlı spor ayakkabısı
top of the mountain n. dağın tepesi
pop-top n. içecek kutusu
pop-top n. teneke kutu
pop-top n. konserve kutusu
peg top n. topaç oyunu
peg top n. fırıldak oyunu
top sawyer [uk] n. itibarlı kimse
top sawyer [uk] n. seçkin kimse
top sawyer [uk] n. saygın kimse
flat top n. tepedeki saçların kısa kesilip dik durmalarının sağlandığı, tepeden düz görünen bir saç stili
screw top n. twist-off kapak
screw top n. döndürülerek açılan içi dişli kapak
screw top n. twist-off kapaklı eşya
screw-top n. twist-off konteyner kapağı
screw-top n. twist-off kapaklı konteyner
hit the top v. zirve yapmak
lose top soil and become desert v. çölleşmek
shout at the top of one's voice v. avazı çıktığı kadar bağırmak
blow one's top v. tepesi atmak
top v. gölgede bırakmak
top off v. son vermek
top v. üst kısmını kesmek veya koparmak (bir bitkinin)
top v. üstüne sürmek (bir şeyin)
top v. başına varmak (bir yerin)
top v. üstünü kapamak
top v. tepesine varmak (bir yerin)
top v. kapamak
be at the top of the agenda v. gündeme gelmek
hit the top v. zirveye çıkmak
shout at the top of one's voice v. avaz avaz bağırmak
shout at the top of one's voice v. bar bar bağırmak
top off v. bitirmek
top v. alt etmek
top v. üst kısmını kesmek (bitkinin)
shout at the top of one's voice v. yırtınmak
top v. üst kısmını koparmak (bitkinin)
come out on top v. üstün gelmek
hit the top v. bir numara olmak (müzik listelerinde)
blow one's top v. öfkelenmek
be of top priority v. öncelikli olmak
go over the top v. amaçlanan sınırı aşmak
talk off the top of one's head v. ezbere konuşmak
(a single etc) take (someone) to top v. zirveye çıkarmak
bring (someone) to top v. zirveye çıkarmak
top the chart v. liste başı olmak (müzik)
remain at the top of the list v. zirvede kalmak
reach to top v. doruk noktasına ulaşmak
shoot at the top of one's voice v. son sesiyle bağırmak
shoot at the top of one's voice v. tüm kuvvetiyle bağırmak
race to the top v. liderliğe oynamak
come top of the class v. sınıf birincisi olmak
be top of the class v. sınıf birincisi olmak
top up one's mobile phone v. kontör yüklemek
top-dress v. üstünü örtmek (kara parçası için)
top v. -den fazla olmak
top-dress v. giydirmek
get to the top v. (meslekte) başarının doruğuna çıkmak
get to the top v. şahikaya ulaşmak
get to the top v. başarının doruğuna çıkartmak
top v. tepesinde bulunmak
top v. üstüne sürmek
top v. başında bulunmak
top v. üstünde bulunmak
top v. taş çıkartmak
top v. üstünden geçmek
top v. (ağaç) tepesini kesmek
top v. üzerini boyamak
top v. yeniden boyamak
top v. eğmek
top v. üstünü örtmek
top v. yatırmak
be placed near the top v. ilk sıralarda yer almak
take place on the top v. ilk sırada yer almak
take place near the top v. ilk sıralarda yer almak
be placed on the top v. ilk sırada yer almak
be on the top v. üst sırada yer almak
be at the top v. üst sırada yer almak
be at the top v. üst sıralarda yer almak
leave some gap on top v. dudak payı bırakmak
scream at the top of one’s voice v. avazı çıktığı kadar bağırmak
scream at the top of one’s lungs v. avazı çıktığı kadar bağırmak
climb to the top of mount everest v. everest dağının tepesine tırmanmak
fall from the top shelf v. üst raftan düşmek
rank among the top three v. ilk üçe girmek
be stacked up on top of each other v. üst üste olmak
get to the top of one's field in a very short time v. çok kısa zamanda alanında en üste/tepeye çıkmak/ulaşmak
retire at the top v. zirvede bırakmak
retire at the top v. zirvedeyken bırakmak
stay on top of v. üstünde durmak
stay on top of v. hakkında bilgi sahibi olmak
top-up your phone v. kontör yüklemek
stay on top of v. bir şeyin üzerinde/tepesinde olmak
top-slice v. (ücreti) kısmak/kesmek
quit when you are on top v. zirvede bırakmak
head straight for the top v. zirveye çıkmak
head straight for the top v. zirveye doğru yol almak
put on top of each other v. üst üste koymak
top v. taçlandırmak
top and tail v. bebeğin yüzünü ve poposunu yıkamak
top v. asarak idam etmek
top v. baskın çıkmak
top v. domine etmek
top v. süsleyerek bitirmek
top v. son dokunuşu yapmak
top v. nihayete ermek
top v. zirveye ulaşmak
top out v. nihayete erdirmek
top out v. noktalamak
hard-top v. (yola, kaldırıma) döşemek
hard-top v. kaplamak
top secret adj. çok mahrem
top-quality adj. en kaliteli
top adj. üstün
top adj. baş
top adj. ala
top secret adj. çok gizli
top heavy adj. en ağır
top-quality adj. en iyi kalite
top adj. çok büyük
of top priority adj. öncelikli
top rated adj. en fazla puan alan
top rated adj. en çok oy alan
top line adj. seçkin
top-line adj. seçkin
peg-top adj. paçası dar olan
top-heavy adj. yıkılacak gibi
peg-top adj. topaç
top-secret adj. çok gizli
top-heavy adj. havaleli
top-hole adj. en iyi
peg-top adj. dar paçalı
top-hole adj. seçkin
top-heavy adj. gerekenden fazla yönetici bulunan (bir yönetim)
top-line adj. önemli
top-drawer adj. en iyi
top adj. en üstün
top adj. başlıca
top-class adj. birinci sınıf
top adj. ana
top of the range adj. sınıfının en iyisi
top-end adj. üst kalite
top-end adj. üst düzey
top-ranked adj. birinci sınıf
top-ranked adj. yüksek rütbeli
top class adj. birinci sınıf
top selling adj. en çok satılan
top-caliber adj. üstün nitelikli
top-caliber adj. üstün vasıflı
flatter-top adj. üstü yassı
flat-top adj. üstü yassı
top-grossing adj. en çok getiren/kar ettiren
top-grossing adj. en çok kazandıran
top-tier adj. üst düzey
man-on-top adj. erkek üstte
top down adj. tepeden inme
top-circulated adj. yüksek trajlı
top-circulation adj. yüksek trajlı
tip-top adj. birinci sınıf
tip-top adj. üstün kaliteli
tip-top adj. mükemmel
tip-top adj. kusursuz
top-grade adj. en iyi kalite
top-level adj. üst seviye
top-proud adj. çok onur duyan
top adj. tavanlı
top adj. üstü kapalı
top-down adj. yakından kontrol edilen
top-down adj. sıkı biçimde organize edilmiş
top-down adj. genelden özele doğru giden
top-down adj. büyük parçaları daha yönetilebilir bileşenlere ayıran
top-ranking adj. birinci sınıf
top-ranking adj. yüksek rütbeli
top-ranking adj. üst düzey
top-ranking adj. en önemli
top-ranking adj. en başarılı
high-top adj. ayak bileğine kadar uzanan
high-top adj. ayak bileğinin üstüne çıkan
high-top adj. ayak bileğinin üstüne uzanan
high-top adj. bileği kapatan (spor ayakkabısı)
high-top adj. bilek üstüne uzanan
high-top adj. boğazlı
over-the-top adj. sınırları aşan
over-the-top adj. dengesiz
over-the-top adj. ölçüsüz
over-the-top adj. aşırı
over-the-top adj. abartılı
pop-top adj. (teneke kutu) kapaktan açılabilen
pop-top adj. (konserve kutusu) üzerindeki halka ile açılan
screw-top adj. (konteyner) iç kenarı tırtıklı kapağı olan
screw-top adj. (konteyner) iç kenarı oluklu kapağı olan
screw-top adj. (konteyner) twist-off kapaklı
top-tier adj. yüksek kalite
top-tier adj. kaliteli
on the top adv. üstte
on the top of the world adv. fevkalade
at the top adv. tepede
one thing on top of another adv. birbiri üstüne
from top to toe adv. baştan aşağı
on top of the world adv. çok mutlu
on the top adv. üstte tepesinde
one on the top of the other adv. üst üste
on the top of the world adv. mükemmel halde
over the top adv. fazladan
from top to bottom adv. baştan aşağı
one thing on top of another adv. üst üste
at the top of one's voice adv. bas bas
top down adv. tepe aşağı
on top of it adv. bir de
at top speed adv. son hızla
from top to toe adv. bütünüyle
at the top of the tree adv. mesleğinde en yüksek derecede
at the top of one's lungs adv. avazı çıktığı kadar
on top of that adv. üstelik
on the top of the world adv. ala
top it all off adv. üstüne üstlük
from top to bottom adv. baştan başa
from top to toe adv. baştan ayağa
top all adv. üstelik
at the top of his lungs adv. avazı çıktığı kadar
on top of that adv. bununla kalmayıp
at the top of one's voice adv. avazı çıktığı kadar
from top to toe adv. tepeden tırnağa
bottom to top adv. aşağıdan yukarıya
on the top of the hill adv. tepenin başında
at top speed adv. azami süratle
on top of the world adv. sevinçli
on top of it adv. üstelik
at the top of one's voice adv. bar bar
on the top of it adv. bir de
on the top of it adv. üstelik
on top of that adv. her şeyin ötesinde
at top speed adv. olanca hızıyla
from top to bottom adv. tümüyle
top-down adv. tepeden alta
top adv. üstte
at the top of the hour adv. saat başında
from the top of the head to the bottom of the feet adv. tepeden tırnağa
from the top on down adv. baştan sona
tip-top adv. çok iyi
top-heavily adv. yıkılacakmış gibi
top-down adv. tepeden tırnağa
on the top of prep. konusunda
on top of prep. bilgi sahibi
on top of prep. haberdar
on top of prep. kontrolünde
on top of prep. yanı başında
on top of prep. burnunun dibinde
Phrasals
top out v. en yükseğe ulaşmak
top out v. zirveye ulaşmak
top off v. süslemek
keep on top of something v. bir şeyden (gelişmeler vb) haberdar olmak
top up v. (yarım olan bardağı/içkisini) doldurmak/fullemek
top out at v. (en yüksek) (seviyesine) ulaşmak
top something off v. bir şeyi bitirmek
top something off v. bir şeyi süslemek
top something off v. bir şeye son dokunuşu yapmak
top something off v. bir şeyin üzerini süslemek
top something off v. bir şeyin üzerine bir şey koyarak sonlandırmak/bitirmek
top something off v. bir şeyi tamamlamak
top something off v. bir şeyi taçlandırmak
top something off v. bir şeyin bitişini kutlamak
top something off v. bir şeyi bir şeyle bitirmek/sonlandırmak
top something off v. bir şeyin üstüne tuz biber ekmek
top something off v. bir şeyin üstüne üstlük
top something off v. bir şeyin üstüne bir de
top something off v. bir de bir şeyin üstüne
top (something) with (something) v. (bir şeyin) üstünü (bir şeyle) süslemek
top (something) with (something) v. (bir şeyi bir şeyle) kaplamak
top (something) with (something) v. (bir şeyi bir şeyle) donatmak
top (something) with (something) v. (bir şeyin) üstünü (bir şeyle) bezemek
top with v. ile süslemek
top with v. ile kaplamak
top with v. ile donatmak
top with v. ile bezemek
Phrases
this machine is functionally top n. bu makine işlevsel olarak en iyisi
tip-top adj. tam (elbise vb oturmak/olmak)
on top of that expr. ayrıca
lies on top of lies expr. yalan üstüne yalan
there is always room at the top [us] expr. ne kadar zor olursa olsun herkesin başarma şansı vardır
there is always room at the top [us] expr. ne kadar zor olursa olsun herkesin basamakları tırmanma şansı vardır
there is always room at the top [us] expr. herkes için en yüksek kademede bir yer/şans vardır
Colloquial
top cat n. en güçlü kimse
top cat n. en önemli kimse
top-hat scheme n. bir kuruluşun üst düzey yöneticilerinin faydalandığı emeklilik programı
big top n. büyük sirk çadırı
big top n. ana mekan
big top n. ana sahne
top hole n. güzel
top hole n. harika
top bun n. hamburgerin üst tarafındaki ekmek
top hole n. hoş
top pick n. ilk seçim
the top brass n. idari kadro
top hole n. mükemmel
top dollar n. ödenen en yüksek meblağ
top dollar n. ödenen en yüksek tutar
top line n. seçkin
top line n. üstün nitelikli
top bun n. yüksek/tepede topuz
the top brass n. yönetici kadro
tippy-top n. zirvenin en tepesi/üstü

Sens de "top:" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 500 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
top ball n.
Stop and think before you kick the ball.
Topa vurmadan önce dur ve düşün.

More Sentences
top cannon n.
In the past, cannons were heavy and difficult to transport to the battlefield.
Geçmişte toplar ağırdı ve savaş alanına taşınması zordu.

More Sentences
General
top globe n.
Colorful globes light up the garden.
Renkli toplar bahçeyi aydınlatıyor.

More Sentences
şut (top için) shot n.
He took a shot and scored.
Şutunu çekti ve golü attı.

More Sentences
top ateşi gunfire n.
They were exposed to the enemy's gunfire.
Düşmanın top ateşine maruz kaldılar.

More Sentences
top oyunu ball game n.
Ball games, such as basketball and ping-pong, are usually played indoors.
Basketbol ve masa tenisi gibi top oyunları genellikle kapalı alanlarda oynanır.

More Sentences
vuruş (top için) shot n.
We saw Mac make a fantastic shot.
Mac'in harika bir vuruş yaptığını gördük.

More Sentences
top sakal goatee n.
He has a goatee.
Onun bir top sakalı var.

More Sentences
top pellet n.
The food pellet for chicken is a low waste solution.
Tavuklar için yem topları kullanmak düşük atıklı bir çözümdür.

More Sentences
top mermisi shot n.
The shots from cannons sank the galleon.
Toplardan atılan mermiler kalyonu batırdı.

More Sentences
top mermisi shell n.
Two mortar shells landed near the town square.
İki havan topu mermisi kasaba meydanının yakınına düştü.

More Sentences
top ball n.
Shaping your pizza dough into balls before use is an important step.
Pizza hamurunuzu kullanmadan önce top haline getirmek önemli bir adımdır.

More Sentences
top gun n.
The guns thundered away all night.
Toplar bütün gece gümbürdedi.

More Sentences
top toplayıcı çocuk ball boy n.
The player was issued a warning for cussing out a ball boy.
Oyuncu, top toplayıcı çocuğa küfrettiği için uyarı aldı.

More Sentences
lastik top rubber ball n.
Do you want to buy a rubber ball?
Lastik top almak ister misin?

More Sentences
(golf, kriket) top çekme pull n.
If your feet are misaligned, it might cause a pull.
Ayaklarınız yanlış hizalanmışsa, bu durum top çekme durumuna neden olabilir.

More Sentences
top mevzii emplacement n.
The soldiers positioned themselves behind the emplacement.
Askerler, top mevziinin arkasına konuşlandılar.

More Sentences
top top round n.
Mold the pastry into small rounds and place them on a tray.
Hamur işlerini top top hale getirerek bir tepsiye yerleştirin.

More Sentences
(ragbide) top kapma mücadelesi ruck n.
The players formed a ruck to gain possession of the ball.
Oyuncular topa sahip olmak için bir top kapma mücadelesine girdiler.

More Sentences
top kontrolü possession n.
He was about to score when he lost possession.
Topun kontrolünü yitirdiğinde gol atmak üzereydi.

More Sentences
(köpek) top getirmece fetch n.
I'll take the dog to the park to play fetch.
Köpeği top getirmece oynatmak için parka götüreceğim.

More Sentences
top oynamak play ball v.
I found them playing ball.
Onları top oynarken buldum.

More Sentences
top sürmek dribble v.
Tom doesn't know how to dribble a ball.
Tom top sürmeyi bilmiyor.

More Sentences
top oynamak play football v.
I often play football after school.
Okuldan sonra top oynarım genelde.

More Sentences
atmak (kurşun/ok/top) shoot v.
He shot an arrow at the soldier.
Askere bir ok attı.

More Sentences
(top, atış) kaçırmak miss v.
He gets furious anytime he misses a ball.
Ne zaman bir top kaçırsa öfkelenir.

More Sentences
(top) atmak pitch v.
You should pick up the ball and pitch it strongly.
Topu alıp güçlü bir şekilde atmalısın.

More Sentences
top haline getirmek round v.
She rounded the clay into a tiny ball.
Kili yuvarlayarak ufak bir top haline getirdi.

More Sentences
top top yapmak ball v.
Kali balled up peanut butter for the kids.
Kali çocuklar için top top fıstık ezmesi yaptı.

More Sentences
top şeklinde ball-shaped adj.
An ice hockey puck isn't ball-shaped.
Buz hokeyi diski top şeklinde değildir.

More Sentences
(top) boşta loose adj.
Nick reached the loose ball and scored.
Nick boşta kalan topa uzandı ve golü attı.

More Sentences
Colloquial
(beyzbol) falsolu top curveball n.
Tom pitched a curveball.
Tom bir falsolu top attı.

More Sentences
General
top gümbürtüsü gibi ses peal n.
top platformu gun emplacement n.
tapa (top mermisine ait) fuze n.
top sürme dribbling n.
orta çaplı top medium artillery n.
atma (top, gülle vb) toss n.
ateşleme (tüfek/top vb'ni) firing n.
döne döne giden top twister n.
beş top ile oynanan bir çeşit bilardo pool on n.
top pouffe n.
yavaş atılan top lob n.
top piece n.
eskiden deniz savaşlarında kullanılan bir çeşit sürgülü top mermisi langrage n.
ağır top important person n.
kılıç kabzasındaki top pommel n.
top sesi report n.
top ateşi cannon shot n.
top roll n.
top round n.
top pouf n.
top sürme drive n.
top atan oyuncu bowler n.
top atışı ile selamlama salvo fire n.
top mermisi ball n.
hokey oyununda kullanılan ağaç top knur n.
top ateşi gun fire n.
top arabası gun carriage n.
top oyunu ball n.
top arabası mahmuzu spade n.
top muylusu trunnion n.
top nişancısı trainer n.
top tuft n.
havaya doğru vurulmuş top lob n.
top charge n.
havaya atılmış top lob n.
top fitili laniard n.
top arabası ön parçası limber n.
top mass n.
top kağıt roll paper n.
atma (kurşun/top/belirli bir el silah) firing n.
ağır top big gun n.
beysbola benzeyen bir top oyunu rounders n.
top congeries n.
top atma crash n.
top bolus n.
top atışı ile selamlama salvo n.
oyunlarda top jack n.
yerden giden top ground ball n.
top ağzı tapası tampion n.
top poof n.
top (kağıt) roll n.
top küpe stud earring n.
ağır silahlar (top gibi) artillery n.
hokey benzeri top oyunu lacrosse n.
top ateşi shellfire n.
ufak top pellet n.
yuvarlanan top twister n.
tehlike işareti veya cenaze merasiminin bir parçası olarak bir dakikalık aralarla ateş eden top minute gun n.
bir tür top oyunu pushball n.
top knob n.
ağır top a big gun n.
olgunlaşmış karahindiba tohumlarının çiçek sapından kopmadan önceki beyaz ve tüy gibi top hali puffball n.
iki veya beş kişiyle oynanan top oyunu fives n.
ateşten top fire ball n.
top mermisi cannon ball n.
beysbola benzer top oyunu softball n.
bir direğin ucuna uzun bir iple bağlı olan bir top ile oynanan çift kişilik bir oyun tetherball n.
yerden giden top grounder n.
karşı takımdan sizin sahanıza top atılması touchback n.
yukarıdan gelen darbeyle ileriye doğru atılan top topspin n.
basketbola benzeyen bir top oyunu netball n.
ispanyollara özgü bir top oyunu jai alai n.
ispanyollara özgü bir top oyunu pelota n.
top siperi barbette den n.
ortaçağ dönemi gemilerinde kullanılan bir çeşit kısa ve hafif top güllesi carronade n.
top cannonball n.
top/tüfek ağzı muzzle n.
top pommel n.
top kesici stopper n.
top ateşiyle ölmesi kuvvetle muhtemel birlik fresh fish n.
top ateşiyle ölmesi kuvvetle muhtemel birlik cannon fodder n.
top sektirme yeteneği keepie uppie n.
top sektirme yeteneği keepy uppy n.
beyaz top cue ball n.
(bilardo) top atışı cannon shot n.
sihirli top magic ball n.
top filesi ball sack n.
top çiklet gumball n.
üç top dondurma triple-scoop ice cream cone n.
top şeker bombe n.
tapa (top mermisine ait) fuse n.
sekiz top (bilardo) stripes and solids n.
sekiz top (bilardo) highs and lows n.
sekiz top (bilardo) 8-ball n.
sekiz top (bilardo) eight-ball n.
sekiz top (bilardo) eightball n.
sekiz top (bilardo) bigs and littles n.
sekiz top (bilardo) spots and stripes n.
top ile oynan oyunun (uk) ball game n.
top ile oynan oyunun (uk) ballgame n.
fincan-top oyunu cup-and-ball n.
fincan-top oyunu ball in a cup n.
top-çubuk modeli ball-and stick model n.
top havuzu ball pond n.
top havuzu ball pit n.
top havuzu ball crawl n.
top havuzu ball pool n.
yakar top oyunu dodgeball n.
yakan top oyunu dodgeball n.
topun bir iple dikey bir sırığa asıldığı ve iki kişi arasında oynanan bir top oyunu tetherball n.
sesli top squeaky ball n.
bütün bir muzun üzerine birkaç top dondurma, aromalı şurup, meyve ve fındık kremşanti ile servis edilen tatlı banana split n.
top ağzı tapası tamkin n.
top ağzı tapası tompion n.
top ateşi cannonry n.
top bataryası cannonry n.
top mermisi cannon-shot n.
top atışı cannonry n.
top menzili cannon-shot n.
top ateşi cannonry n.
top gibi duvardan sekme cannon n.
kristal top veya aynalar ile kehanette bulunma catoptromancy n.
kutlama ve tiyatrolarda ateşlenen ufak top chamber [obsolete] n.
geminin kıçına monte edilmiş top namluları chase [obsolete] n.
gemide top namlularının bulunduğu kısım chase [obsolete] n.
plastik top rubber ball n.
kauçuk top rubber ball n.
çiçeklerden yapılmış bir top tisty-tosty [dialect] n.
iki kişilik bir tür top oyunu two old cat n.
iki kişilik bir tür top oyunu two o' cat n.
top mevzisi emplacement n.
ağır top eight-hundred-pound gorilla n.
top mazgalı embrasure n.
top ateşlemek için kale surunda veya siperinde açılan boşluk embrasure n.
zıplayan top super ball ® n.
içi oyuk dekoratif bir top witch ball n.
uçlarında top bulunan metal çubuklu piercing barbell n.
ağır top kahuna n.
oyunlarda bilye olarak kullanılan kilden yapılmış küçük bir top knicker [dated] [dialect] n.
gürültülü şekilde patlayan kırmızı top şeklinde bir havai fişek cherry bomb n.
hokey oyununda kullanılan ağaç top knor [obsolete] n.
top ve kupa oyuncağı bilboquet n.
(bilardo) siyah top black n.
top leather n.
(jonglörlük) havada 3 top çevirme windmill n.
örgü şapka üzerindeki tüylü top bobble n.
sallantılı top bobble n.
top şeklinde kesilmiş kavun melon ball n.
taştan top atışı için kullanılan eski bir tür havan bombard n.
(bovling) kavisli bir şekilde yuvarlanan bir top hook n.
bir tacın tepesine yerleştirilmiş, dünyayı simgeleyen top benzeri nesne monde n.
yarı saydam taştan yapılan ve misket olarak kullanılan küçük top moonie n.
yüksek bir yörüngeden vurulan top veya yapılan atış moonshot n.
yarı saydam taştan yapılan ve misket olarak kullanılan küçük top moony n.
top veya dinamit ateşlemek için kullanılan kibrit mouse n.
çekme halkası ile top veya cephane bağlanabilen iki tekerlekli at arabası limber n.
tefeci dükkanını gösteren üç altın top golden balls n.
(top) sektirme dap n.
(top) zıplatma dap n.
top çiklet gum ball n.
dışı renkli şekerle kaplı top şeklinde çiklet gum ball n.
top dondurma ice [uk] n.
tek top dondurma ice [uk] n.
bir top dondurma ice cream n.
zeminde yuvarlanan top roller n.
(yün) top row n.
top rundle [obsolete] n.
makara oyununda kullanılan top diabolo n.
top şeklinde yılbaşı süsü bauble n.
top arabasının destek kısmı bed n.
top arabasının destek kısmı bed n.
keno oynarken içinden numaralı top çıkarılan torba goose n.
keno oynarken içinden numaralı top çıkarılan dar boyunlu esnek bir torba keno goose n.
sporcuların top, dambıl gibi aletleri tutuşunu güçlendiren yapışkan bir sprey/pudra/macun stickum n.
top süren kimse dribbler n.
atılan top hızı pace n.
top atış hızı pace n.
küçük top pill n.
metal top pome n.
iki top dondurma two scoops of ice cream n.
top ve kupa oyuncağı cup and ball n.
top ve kupa oyunu cup and ball n.
kumla karıştırılıp top haline getirilmiş sabun sand ball n.
top orbit n.
erken patlayan top mermisi premature n.
(pinball oyununda) top üzerinden geçtiğinde aktifleşen hedef rollover n.
bir tür top yuvarlama oyunu rolly-pooly n.
top kumaştan yaka, kol gibi giysi parçaları kesen işçi separator n.
(tilt) top girdiğinde sayı kazandıran delik sinkhole n.
top mermisi crump n.
şiddetli top mermisi patlaması crump n.
bisiklet tekerinin göbeğinde yer alan top veya silindir parça friction balls n.
top çekmeyle karışık bir iskambil oyunu beano n.
mahalle maçında oynanan top spaldeen n.
küçük top spherule n.
iki ucunda yarım top yer alan çubuklu bir mermi stang ball n.
top biçimli yılbaşı süsü bauble n.
top yapmak ball v.
top olmak amass v.
havalandırmak (top) chip v.
top ateşine tutmak shell v.
top yapmak roll v.
yuvarlanmak (top vb) trickle v.
toptan öldürmek (top/tüfek ateşiyle) mow down v.
krokette top sürmek croquet v.
top çelmek swerve v.
top atmak crash v.
top top olmak clot v.
top atışıyla selamlamak fire a salute v.
top yapmak roll into a ball v.
ateş etmek (top/tüfek vb'yle) discharge v.
çelmek (top) swerve v.
top top olmak (ter) pearl v.
top atmak (işyeri) crash v.
top atmak go bust v.
top haline getirmek lump v.
top ağlara gitmek (ball) go into the net v.
21 pare top atışı yapmak fire a 21-gun salute v.
top ateşiyle dövmek shell v.
top zıplatmak bounce a ball v.
top sektirmek juggle a soccer ball v.
üç top çevirmek juggle three balls v.
top yakalamak catch a ball v.
(top) geriye doğru çekmek pull v.
(top) beklenmedik şekilde geri tepmek hang v.
(atılan top) istendiği gibi düşmemek hang v.
top haline getirmek balled v.
(top ) elinden düşürmek bobble v.
(top atışı ile) geminin gövdesini vurmak hull v.
top yapmak row v.
top haline getirmek row v.
top şekli vermek conglobe v.
top şeklini almak conglobe v.
dönerek top halini almak clue v.
top top hale gelmek pill v.
top gibi yapmak clew v.
(top) ateşleme sırasında alev çıkarmak flash v.
top şeklini vermek ball v.
top şeklinde round adj.
top gibi rotund adj.
top top very round adj.
top top lumpy adj.
top gibi ball shaped adj.
top top floccose adj.
uzun menzilli (top) long-range adj.
ağır top ateşi altında under heavy artillery fire adj.
top biçiminde ball-shaped adj.
top mermisi geçirmez ballproof adj.
top mermisine dayanıklı ballproof adj.
havası iyi (top) live adj.
(top, balon) şişirilmiş blown-up adj.
top kaybettiren giveaway adj.
top gibi yuvarlak globate adj.
top gibi yuvarlak globated adj.
top gibi yuvarlak globe-shaped adj.
top yapılabilen rollable adj.
top-hedef hattı lop (line of position) abrev.
Phrasals
top arabasına ön parça ekleyerek dört tekerli hale getirmek limber up v.
(beysbolda top atıcı) geriye doğru koşan oyuncuya atış yapmak pick off v.
(top, kurşun, mermi) yağmuruna tutmak besiege with (something) v.
(top, kurşun, mermi) yağmuruna tutmak besiege someone or something with something v.
(top vb) -den sekmek rebound from something v.
toptan öldürmek (top/tüfek ateşiyle) mow down v.
(tekerlekli bir araç, top) bir yerden aşağı doğru gitmek roll down something v.
bazı spor dallarında (buz hokeyi) iki rakip oyuncu arasında top atarak karşılaşmayı/mücadeleyi başlatmak face off v.
buruşturup top haline getirmek wad up v.
ragbi ve amerikan futbolunda top elindeyken sahanın kendine ait olan tarafından rakibe ait olan tarafına koşmak run back v.
top haline getirmek ball something up v.
top yapmak ball something up v.
top şeklinde yuvarlamak ball something up v.
yuvarlayıp top yapmak ball something up v.
Phrases
top sende the ball's in your court expr.
Colloquial
ağır top big hitter n.
ağır top heavy hitter n.
potadan/çemberden dönen top/atış/şut brick n.
(golf, beyzbol) hızlı ama alçak top worm burner n.
ağır top big gun n.
(basketbol) savunma oyuncusunu ekarte etmek için belli bir doğrultuda top sürerken aniden yön değiştirme crossover n.
hokeyde oyunun başında veya devre arasından sonra iki rakip oyuncu arasında yapılan ve oyunu başlatan top atışı face-off n.
(beyzbol) yere çarpıp iki veya daha fazla iç saha oyuncusunun arasından geçen top a ground ball with eyes n.
top eline/ayağına yapışan oyuncu ball hog n.
(beyzbol) falsolu top curve ball n.
(beyzbol) kavisli top curve ball n.
faul çizgisinin dışında vurulan top foul ball n.
(kriket) ıslak top a sticky wicket n.
top yapıcı baller n.
top yapan alet baller n.
(amerikan futbolu ve hokeyde) top çalma takeaway n.
top kaptırma turnover n.
(beyzbol) kavisli top curveball n.
kol hareketi yasak olan top atıcı chucker n.
üzerinde iki top dondurma bulunan külah double-dip n.
top piece n.
top veya topların vücutla temasını sürdürerek yapılan bir tür jonglörlük contact n.
(amerikan futbolunda) top çalıcı fetcher n.
(top/sert bir cisim) testislerine gelmek get nutted v.
(beyzbol) vurucuya teğet geçen bir top atmak dust off the batter v.
top haline getirmek ball up v.
(okulda yapılan sporlar, özellikle kriket esnasında) yaşı büyük bir öğrencinin emriyle top toplamak fag out [dated] [uk] v.
top haline getirilmiş balled-up adj.
top yapılmış balled-up adj.
top şeklinde yuvarlanmış balled-up adj.
yuvarlanıp top yapılmış balled-up adj.
top birinde at bat expr.
Idioms
ağır top heavy artillery n.
ağır top big-time operator (bto) n.
ağır top king of the hill (us) n.
ağır top a heavy hitter n.
ağır top king of the castle (brit) n.
ağır top bigwig n.
top çevirerek zamana oynamak run down the clock v.
top çevirerek zamana oynamak run the clock down v.
in cin top oynamak not be a soul in sight v.
in cin top oynamak (there's) not a soul around v.
top onda olmak ball is in court v.
top çevirerek zamana oynamak kill the clock v.
top onda olmak the ball is in someone's court v.
top çevirerek zamana oynamak run out the clock v.
top ayağına gelmek have the ball at (one's) feet v.
top (birinde) olmak have the ball at (one's) feet v.
top ayağına gelmek have the ball at (one's) feet v.
top (birinde) olmak have the ball at (one's) feet v.
top ayağına gelmek have the ball at your feet v.
(biriyle) top/basketbol oynamak play ball with (one) v.
top çevirerek zamana oynamak run the clock out v.
ağır top at the top of the food chain expr.
(top) tinker'dan evers'a ve chance'e tinker to evers to chance expr.
artık top sende the ball's in your court now expr.
top sende the ball is on your court expr.
top sizde the ball is in your court expr.
top sende artık the ball's in your court now expr.
Formal
top şeklinde conglobated adj.
Speaking
dün top oynadım I played football yesterday expr.
in cin top oynuyordu there was not a soul around expr.
top nereye gitti? where did the ball go? expr.
top sende now it's your turn/chance expr.
top masanın üstünde the ball is on the table expr.
top masanın üzerinde the ball is on the table expr.
bu top benim it's my ball expr.
Trade/Economic
üzerinde oyuklar bulunan içi boş plastik top (marka) wiffle® n.
üzerinde oyuklar bulunan içi boş plastik top (marka) wiffle ball® n.
Politics
eskiden gizli oy vermek için kullanılan küçük bir top ballot n.
Technical
top mermisine/güllesine dayanıklı cannon proof n.
top mermisi cannon shot n.
top metali cannon metal n.
top menzili cannon shot n.
top atışı cannon shot n.
malzemeyi top haline getiren bir tür cihaz agglomerator n.
greenwich'te öğle saatini göstermek üzere bir çubuğun tepesinden dibine düşen top time ball n.
belirli zamanı göstermek için direkten aşağı kayan bir top time-ball n.
düşey top hareketinin belirlenmesi determination of vertical ball behaviour n.
dökme çelik top/bilye cast steel ball n.
gemide geriye ateş etmek için kullanılan top stem chaser n.
top tuncu gunmetal n.
top ve yuva bağlantıları ball and socket couplings n.
top metali gunmetal n.
top güllesi ball n.
top kızağı chassis n.
top tomar roll n.
top yuvarlanma davranışı ball roll behaviour n.
top sarma roliği batching roller n.
top çözme roliği batch of roller n.
uzun erimli top heavy artillery n.
top muylusu bağlantı demiri bail n.
top arabasının top muylularını destekleyen parçası saddle n.
top ile homeomorfik olup iki alt boyutlu topun ürünü olarak görülen topolojik uzay handle n.
top haline getirilmiş macun kıvamındaki demir öbeği loup n.
ağırlaştırılmış top plummet [obsolete] n.
top çözmek batch off v.
top sarmak wind up v.
top sarmak batch up v.
top ile ateş etmek cannon v.
(top mermisinde tapa) aşırı duyarlı supersensitive adj.
Computer
çok top multiball n.
ek top extra ball n.
gen top grand total n.
lap-top çantası notebook case n.
sekiz top eight ball n.
top grafik simge balloon n.
top besleyicisi bulk feeder n.
top masraf total expenses n.
top output tepsi top output tray n.
top kilitli ball locked expr.
Mechanic
top veya bir makine parçasının hareket ettirilmesinde kullanılan dişli traversing gear n.
Textile
çin top düğmesi chinese ball button n.
iki iplik top başı overlook makinesi two thread abutted seam sewing machine n.
top kumaş fabric bolt n.
tek iplik top başı overlook makinesi one thread abutted seam sewing machine n.
tek iplik top başı overlok makinesi one thread abutted seam sewing machine n.
top kumaş roll of fabric n.
top bolt n.
top sarma roliği batching roller n.
(file yapımı) açılı gelen top davranışı angled ball behaviour n.
top kumaşın boyandıktan sonra başka bir ruloya sarıldığı kumaş boyama makinesi jig n.
top sarmak wind up v.
Architecture
ingiliz gotik mimarisinde yuvarlak çiçeğin içine yerleştirilmiş top şeklinde bir süs ball-flower n.
yuvarlak çiçeğin ortasına yerleştirilmiş bir top şeklinde oyulmuş süs ballflower n.
ingiliz gotik mimarisinde yuvarlak çiçeğin içine yerleştirilmiş top şeklinde süs ball–flower n.
top silahının arka tarafında yer alan topuz benzeri çıkıntı pommelion n.
top silahının arka bölümü pommelion n.
Construction
eski binaları yıkmak için kullanılan ağır demir top ball-breaker n.
eski binaları yıkmak için kullanılan ağır demir top skull cracker n.
eski binaları yıkmak için kullanılan ağır bir demir top wrecker's ball n.
yıkım işlerinde kullanılan bir vince kablo ile bağlı ağır metal top wreckers ball n.
Furniture
şekli hayvan ayağının altında duran top gibi olan mobilya ayağı ball-and-claw foot n.
şekli hayvan ayağının altında duran top gibi olan mobilya ayağı claw-and-ball foot n.
şekli kuş pençesinde duran top gibi olan mobilya ayağı ball-and-claw foot n.
Railway
yaklaşan tren için yolun açık olduğunu göstermek için elle kaldırılan top gibi nesne ball signal n.
alçak top lowball n.
amerikan demiryollarında dur anlamına gelen alçak top pozisyonu lowball n.
Aeronautic
top tüneli gun tunnel n.
Marine
top palangası top burton n.
baştaki top forward gun n.
hafif top light artillery n.
top top olma flocculation n.
top şeklinde su yüzeyinde kalan petrol oil ball n.
üç güvertesinde top olan zırhlı gemi three decker n.
top palangası luff tackle n.
(bir diğer palanga ucuna takılı) top palangası luff upon luff n.
Medical
düşen top vizkozimetresi falling ball viscometer n.
Anatomy
top-yuva eklem enarthrodial joint n.
top-yuva eklem enarthrosis n.
top-yuva eklem inarticulation [obsolete] n.
Pharmaceutics
top şeklinde bir ilaç karışımı goa ball n.
Parasitology
top haline gelemeyen bir tahta biti cinsi oniscus n.
top haline gelemeyen bir tahta biti cinsi genus oniscus n.
Optics
ahşap top içine monte edilmiş kamera obskura merceği scioptic ball n.
Gastronomy
orta doğu ve güney asya'ya özgü, et ve soğanın baharatla harmanlanıp top veya silindir halinde pişirildiği bir yemek türü kofte n.
japon mutfağında pişmiş yapışkan pirincin dövülerek top haline getirilmesiyle elde edilen bir yiyecek mochi n.
top haline getirilip şurupla tatlandırılmış taneli buz sno-cone n.
top haline getirilip şurupla tatlandırılmış taneli buz snow cone n.
top haline getirilip şurupla tatlandırılmış taneli buz snowball n.
Chemistry
top-çubuk modeli ball-and-stick model n.
son derece kararlı, top şeklinde bir karbon molekülü buckminsterfullerene n.
son derece kararlı, top şeklinde bir karbon molekülü buckyball n.
son derece kararlı, top şeklinde bir karbon molekülü bucky n.
Marine Biology
top baş kefal thicklip grey mullet n.
Botanic
sıkı bir top halinde kapalı yaprakları bulunan bir marul head lettuce (lactuca sativa capitata) n.
altın top trollius n.
top marul iceberg lettuce n.
(lahanaya benzer) top yapraklı, gevrek bir marul çeşidi iceberg lettuce n.
top çingotu ranunculus bulbosus aleae n.
Forestry
kökleri oluşturduğu top şeklinde yumak root ball n.
History
azteklerin oynadığı bir çeşit top oyunu tlachtli n.
eskiden deniz savaşlarında kullanılan bir çeşit sürgülü top mermisi langrage n.
geçmişte deniz savaşlarında kullanılan bir çeşit sürgülü top mermisi langrage n.
geçmişte deniz savaşlarında kullanılan bir çeşit sürgülü top mermisi langrel n.
geçmişte deniz savaşlarında kullanılan bir çeşit sürgülü top mermisi langridge n.
16. ve 17. yüzyıllarda kullanılmış hafif bir top minion n.
(armalarda) top gunstone n.
top muylusunda kol dolphin n.
(on beş ila on yedinci yüzyıllarda kullanılan) büyük bir top serpent n.
top oynama alanı spheristerion n.
Religious
her bir kolunun ucunda üç adet top olan (haç) trefle adj.
her bir kolunun ucunda üç adet top olan (haç) botonée adj.
her bir kolunun ucunda üç adet top olan (haç) botonnée adj.
her bir kolunun ucunda üç adet top olan (haç) treflé adj.
her bir kolunun ucunda üç adet top olan (haç) trefly adj.
her bir kolunun ucunda üç adet top olan (haç) treflée adj.
her bir kolunun ucunda üç adet top olan (haç) trefoiled adj.
Environment
top veya tüfek tipi silah gun-type weapon n.
Meteorology
top şimşek ball lightning n.
Geology
top örüt spherulite n.
top testi ball test n.
top-yastık yapıları ball-pillow structures n.
Military
top ateşi rafale n.
raylı top rail gun n.
top mermisi cannon bullet n.