doğru! - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

doğru!



"doğru!" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 4 sonuç

Türkçe İngilizce
Slang
doğru! party on! exclam.
doğru! way! exclam.
British Slang
doğru! correctomondo! expr.
doğru! correctomundo! expr.

"doğru!" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
doğru truth i.
doğru yoldan sapmak warp f.
geriye doğru giden retrograde s.
doğru straight s.
doğru accurate s.
doğru olmayan incorrect s.
doğru correct s.
doğru right s.
doğru true s.
direği kıça doğru eğik görünen (tekne) rakish s.
geriye doğru yapılan backward s.
doğru düzgün decent s.
içe doğru inward zf.
doğru dürüst properly zf.
aşağıya doğru down zf.
ileriye doğru forward zf.
batıya doğru west zf.
doğru düzgün bir şekilde fittingly zf.
ile doğru orantılı olarak in direct proportion to ed.
General
güney amerika'da and dağları'ndan atlas okyanusu'na doğru esen sert, soğuk rüzgar pampero i.
havaya doğru vurulmuş top lob i.
ileriye doğru olma forwardness i.
karanın denize doğru çıkıntısı ness i.
içe doğru büyümekte olan ingrownness i.
aşağıya doğru olma downrightness i.
birinin doğru yoldan sapmasına sebep olabilen şey temptation i.
aşağıya doğru akım downdraft i.
iyiye doğru gitme upturn i.
havanın belli bir yere doğru yer değiştirmesi current i.
düşey doğru vertical line i.
bir alçak basınç alanına dönerek ve içe doğru hareket eden rüzgarlı alan cyclone i.
bir tarafa doğru hareket etme lateroduction i.
doğru varsayılan kanıtsız önerme postulate i.
doğru bir cevap a straight answer i.
doğru sooth i.
doğru yoldan ayırma perversion of i.
doğru akım continuous current i.
doğru gidiş directness i.
doğru dürüst straight i.
birdenbire arkaya doğru savurma (tepki olarak başını) toss i.
doğru yol true path i.
geriye doğru sayma countdown i.
belki doğru olmayan fakat elverişli bir çareye başvurma expedience i.
tam doğru olmama inexactness i.
yukarı doğru göç ascent i.
diğerlerinden farklı bir yöne doğru uzamış saç kümesi cowlick i.
geriye doğru maskeleme backmasking i.
doğru çeviri correct translation i.
ileri doğru izleme forward trace i.
doğru olmayan bir şekilde kullanma abuse i.
doğru sözlülük truthfulness i.
bir devletin bir başka devletin topraklarının içine doğru girinti yapan toprak şeridi panhandle i.
karadan denize doğru esen rüzgar land breeze i.
aşağıya doğru aslılı olma durumu pendulousness i.
ileri doğru uzanan dar kara parçası panhandle i.
ekvatoryal karşı akıntının orta afrika'nın kuzeybatı kıyısı boyunca güneye doğru akan uzantısı guinea current i.
belki doğru olmayan fakat elverişli bir çare expedient i.
ileriye doğru iki tane ucu olan ve kolu söküp takılabilen ütü sadiron i.
doğru bulmama disapproval i.
doğru yoldan ayrılma depravity i.
doğru çizgi line i.
doğru yol the right way i.
geriye doğru işleme (hukuk) retroaction i.
suyun yana doğru akması interflow i.
doğru kullanış correct usage i.
ileriye doğru sürme propulsion i.
kaya üzerinde yukarı doğru yükselen dar ve derin oluk chimbly i.
fikir veya ruhun derinliğine doğru inward i.
içine doğru çekme ensheathing i.
ölçekdeş doğru parçası commensurable line segment i.
doğru düşünüp karar verme yetisi judgment i.
doğru olma right i.
kalelerde dışarıya doğru üçgen oluşturacak şekilde inşa edilen siperler ravelin i.
dışa doğru dönmüş olma eversion i.
doğru truer i.
bir yüksek basınç alanından dışa doğru dairesel esen ve genellikle güzel hava getiren rüzgar sistemi anticyclone i.
ileriye doğru hareket forward motion i.
aşağı doğru yönelen eğilim downtrend i.
doğuya doğru inşa etme orientation i.
bir organın dışa doğru dönmesi extorsion i.
sapma (doğru/doğal/normal olandan) aberration i.
uçurtmaya geriye doğru eğim vermek için kullanılan ip bowline i.
ahlakça doğru olan şey right i.
güneye doğru southwards i.
doğru yoldan sapma swerve i.
mantıkla çelişen ama doğru olan söz paradox i.
fransa'nın güneyinden ve rhone ırmağı vadisinden akdeniz'e doğru esen serin kuzey rüzgarı mistral i.
yukarı doğru kuyruk çekme (yazı) upstroke i.
doğru kullanım fair use i.
geriye doğru olma backwardness i.
doğru hat straight line i.
doğru yoldan ayrılma estraying i.
doğru olmadığını kanıtlama negation i.
doğru açı straight angle i.
doğru beam i.
tavanı arkaya doğru alçalan ve arkada koltuk alanı sınırlı olan araba coupe i.
başarıya doğru ilerleyen kimse rising star i.
erkeklerde kulakların kenarında yüze doğru büyüyen saç sideburn i.
yanlış doğru cetveli erratum i.
doğru işareti tick i.
dik doğru vertical line i.
yukarıya doğru eğilim upward trend i.
yukarıya doğru giden eğri upward sloping curve i.
yatay doğru horizontal line i.
yukarıya doğru baskı upward pressure i.
içe doğru inset i.
yukarıdan gelen darbeyle ileriye doğru atılan top topspin i.
doğru olmadığını kanıtlama negations i.
kuzeye doğru katedilen mesafe northing i.
kuzeye doğru alınan yol northing i.
garaja doğru giden araba yolu garage drive i.
garaja doğru giden araba yolu driveway i.
doğru tercüme correct translation i.
yanlış doğru tablosu corrigenda i.
doğru ayar accurate adjustment i.
ağızdan dışarı doğru çıkan büyük diş buckteeth i.
doğru yön right direction i.
doğru kullanım proper use i.
yana doğru hareket etme (araç) understeering i.
yana doğru hareket eden (araç) understeering i.
insanların yüksek bir yerden aşağıya doğru atladıkları ve esnek bir halatla yukarı çekildikleri bir etkinlik bungee jumping i.
yerinde ve doğru karar alma acumen i.
geometride bir kavisin iki ucu arasına çekilen doğru çizgi subtend i.
aşağıya doğru yanma downward combustion i.
geriye doğru silme erasing backspace i.
doğru olmayan erroneous i.
doğru-uzay linear space i.
doğru olmama inaccuracy i.
doğru kabul etme credence i.
doğru yoldan saptırma debauch i.
doğru yoldan saptırma corruption i.
noktalı doğru dotted line i.
doğru bileşim right combination i.
doğru birliktelik right combination i.
doğru kombinasyon right combination i.
dışarıya doğru akış outward flow i.
uca doğru incelme taper i.
içe doğru yatıklık toe-in i.
doğru hareket correct etiquette i.
yukarıya doğru yanlılık upward bias i.
doğru kullanım correct usage i.
doğru kullanma correct usage i.
gerçek ve doğru görünüm true and fair view i.
doğru cevap correct answer i.
doğru değerleme proper evaluation i.
doğru ve yanlış anlayışı sense of right and wrong i.
özellikle maratoncuların yarışın sonuna doğru hissettikleri aşırı endorfin salgılanmasından kaynaklanan coşku hali runner's high i.
doğru zaman right time i.
doğru işlev correct function i.
ileriye doğru büyük bir adım a major step forward i.
doğru zamanlama right timing i.
doğru anlatım correct expression i.
doğru ifade correct expression i.
doğru çalışan bir şeyi düzeltmeye çalışıp bozma incorrection i.
doğru zamanda olma/gerçekleşme temporarity i.
doğru kullanım correct use i.
doğru davranış correct behavior i.
dışarı doğru fazlasıyla çıkıntılı göz bulging eye i.
doğru telaffuz correct pronunciation i.
doğru sonuç correct result i.
doğru karar correct decision i.
doğru tahmin correct guess i.
alından geriye doğru taranan saç (kümesi) quiff i.
erkeklerde saçları arkaya doğru tarama stili pompadour i.
doğru yol as-sirat al-mustaqim (the straight path) i.
doğru boyut right size i.
doğru boyut correct size i.
uygun/doğru olan hareket proper action i.
dışa doğru cepleşme outpocketing i.
öne doğru çıkıntı yapma outpocketing i.
doğru bir seçim a correct choice i.
doğru yol the true path i.
daha küçükten daha büyüğe doğru olan akıl yürütme biçimi a minore ad maius argument i.
doğru davranış proper behavior i.
doğru davranış orthopraxy i.
doğru eylem orthopraxy i.
doğru yanlış tipi sorular true-false questions i.
doğru free of error i.
saçı kabartmak için arkaya doğru tarama backcombing i.
geriye doğru kayma backsliding i.
örümceğin ağ ile aşağıya doğru inmesi abseiling i.
örümceğin ağ ile aşağıya doğru sallanması abseiling i.
yanlış doğru cetveli corrigenda i.
doğru güzergah right route i.
aşağıya doğru akım downdraught i.
doğru kişi right person i.
doğru seçim right choice i.
doğru tercih right choice i.
doğru sıra correct order i.
afetlerde doğru hareket tarzı proper course of action in disasters i.
doğru hareket tarzı proper course of action i.
doğru/mantıklı değerlendirme sound judgement i.
aşağı doğru kıvrılmış dudak downturned mouth i.
yukarıya doğru akım upwash i.
yukarı (doğru olan) hava akımı upwash i.
yaklaşan havanın yukarı doğru hareketi upwash i.
doğru haber accurate news i.
doğru haber true news i.
doğru tanımlama accurate description i.
doğru çeviri accurate translation i.
doğru tercüme accurate translation i.
doğru kişi the right person i.
doğru insan the right person i.
kadınlara özgü dizleri bükerek öne doğru eğilip selam verme hareketi curtsey i.
kadınlara özgü dizleri bükerek öne doğru eğilip selam verme hareketi courtesy i.
kadınlara özgü dizleri bükerek öne doğru eğilip selam verme hareketi curtsy i.
doğru miktar correct amount i.
doğru miktar correct quantity i.
doğru miktar right quantity i.
doğru bilinen yanlışlar false facts i.
Doğru tahmin accurate forecast i.
sahara çölünden kanarya adalarına doğru esen toz fırtınası calima i.
uzun, arkadan yukarı doğru kavis yapan bisiklet koltuğu banana seat i.
atın ön ayaklarını yerden kaldırırarak eşit biçimde kendine toplaması ve yere değmeden ileri doğru sıçraması courbette i.
doğru fırsat right occasion i.
ileriye doğru sürme actuation i.
bir şeye doğru yuvarlanma advolution i.
bir şeye doğru akma adfluxion [obsolete] i.
doğru kabul etme acceptance i.
doğru kabul etme acceptation i.
bir bacağı göğse doğru çekip diğer bacağı uzatıp bedeni hafifçe geriye yaslayarak yapılan bir su atlayışı can opener i.
suya dizlerden birini karına doğru çekerek atlama can opener i.
şarabın, kadehin kenarından aşağıya doğru bıraktığı iz tears of wine i.
köpeklerin avının üzerine doğru uluyup havlaması abay i.
geri kalanı kısa kesilmiş saçın enseye doğru sarkan uzun ince tutamı rattail i.
geri kalanı kısa kesilmiş saçın enseye doğru sarkan uzun ince tutamı rat-tail i.
varılan sonucu doğru varsayıp kanıt için geriye dönük muhakeme etme reasoning backward i.
merkeze doğru eğilimli olma centripetence i.
merkeze doğru hareket centripetence i.
merkeze doğru eğilimli olma centripetency i.
merkeze doğru hareket centripetency i.
doğru karar alma rectitude i.
doğru prosedür rectitude i.
uca doğru incelme tapering off i.
omzunun üstünden arkaya doğru bakan (hayvan şeklinde arma figürü) reguardant i.
yana doğru yapılan dans hareketi chassé i.
doğru olmayan şey nonfact i.
kuzeye doğru olma northerliness i.
doğru ve yanlış arasındaki ayrımların doğal doğal olgular temelinde yapılabileceğini savunan bir etik görüş naturalism i.
ahlaki açıdan doğru olan şeyler the good i.
doğru şekilde hizalama true i.
doğru şekilde hizalanma true i.
doğru konumda olma trueness i.
tabanına doğru daralan su bardağı tumbler cup i.
atın ileriye doğru giderken boynunu veya vücudunu çevirmeden dönmesi two-track i.
yere doğru eğilme bending down i.
değerlerden ve doğru yoldan sapma deviation from values and the true path i.
iş mektubunda selamlamanın üstüne yerleştirilip mektubu doğru birime yönlendiren satır attention line i.
iyiye doğru değişim easing i.
iyiye doğru gelişim easing i.
son derece doğru olma ultraprecision i.
dışarı doğru akış effluxion i.
doğru olmama unaccurateness i.
baldırdaki kalınlığın bileğe doğru devam etmesi cankle i.
sağ kolunu yukarı kaldırıp elini ileri doğru uzatarak verilen selam sieg heil i.
doğru karar verme yeteneği judgement i.
doğru karar verme yeteneği judgment i.
doğru parçasının iki ucundan her biri endpoint i.
(doğru yoldan) sapma lapse i.
omuzdan bele doğru çaprazlama takılan bir kemer bandolier [obsolete] i.
dışarı doğru sürünme ereptation i.
doğru yoldan saptırmaya çalışmayan untempter i.
doğru olmayan şey untruism i.
doğru olmayan şey untruthfulness i.
doğru olmama unveracity i.
yukarıya doğru giden eğri upcurve i.
yukarıya doğru olan kavis upcurve i.
yukarı doğru büyüyen şeyler upgrowings i.
yukarı doğru olan akış upgush i.
postanın doğru ve hızlı şekilde iletilmesi için kullanılan dokuz basamaklı bir zip kodu zip + 4 i.
doğru ve dürüst kimse zaddik i.
arkaya doğru düşen bir kayakçının karda bıraktığı iz bathtub i.
arkaya doğru düşen bir kayakçının karda bıraktığı iz sitzmark i.
at nalındaki yukarı doğru çıkıntı beak i.
doğru his eupathy i.
(kumaş) doğru yüz face i.
doğru anlam value i.
doğru görünen şey verisimilitude i.
atın yana doğru giderken bir merkezin etrafında döndüğü bir yürüyüş şekli volt i.
yana doğru giderken bir merkezin etrafında dönen atın çizdiği daire volt i.
yana doğru giderken bir merkezin etrafında dönen atın çizdiği dairenin bulunduğu zemin volt i.
bazı kedilerde iki farklı rengin burundan aşağıya doğru bir çizgide buluştuğu desen blaze i.
birbirlerine doğru yaklaştırıldıklarında bir nesneye istenen şekli veren veya bir objenin üzerine istenen damgayı basan kesme veya şekillendirme aleti çifti matrix i.
ipi dokuma tezgahına doğru çözmeye yarayan bir cihaz let-off i.
yukarıya doğru hareket levation i.
doğru ve gerçek olma mark i.
tam olarak doğru olmayan şey half-lie i.
ayakkabı üzerindeki burundan başlayıp yanlardan arkaya doğru uzanan delikli kısımlar wing tip i.
ayakkabı üzerindeki burundan başlayıp yanlardan arkaya doğru uzanan delikli kısımlar wingtip i.
kapının sağa veya sola doğru açılma özelliği hand i.
aşağı doğru meyil hang i.
aşağı doğru kıvrıklık hang i.
aşağı doğru düşüş hang i.
aşağı doğru eğim hanging i.
doğru tanımın ortaya koyduğu şey meaning in intension i.
şifa çemberi ile ilişkili olarak taşları dört yöne doğru özel bir desen oluşturacak şekilde dizerek inşa edilen taş anıt medicine-wheel i.
doğru meslek medium i.
doğru ifade aracı medium i.
doğru cevapları hızlı şekilde verme yetisiyle ölçülen zeka mental quickness i.
kadının şapkasına asılı olup sırtına doğru sarkan tül fall i.
öne doğru hareket head i.
merkeze doğru eğimli zemin yüzeyi bowl i.
fransız kökenli eşli dansta saat yönünde yana doğru atılan denge adımı branle i.
fransız kökenli eşli dansta saat yönünde yana doğru atılan denge adımı bransle i.
fransız kökenli eşli dansta saat yönünde yana doğru atılan denge adımı brawl i.
fransız kökenli eşli dansta saat yönünde yana doğru atılan bir denge adımı brawl i.
geriye doğru eğilen bir dansçının vücuduyla oluşturduğu kemer bridge i.
zirveye doğru güçlenerek ilerleme build i.
doğru eylem high road i.
doğru ancak hoş karşılanmayan açıklama home truth i.
değerini doğru dürüst anlayamama misappreciation i.
(bir şeyi) doğru veya tümüyle anlayamama misappreciation i.
alın borusunun tepesinden başlayıp arka aksa doğru uzanan bir çift küçük yan borudan oluşan bir bisiklet kasası mixte i.
doğru davranış ilkelerine uyma morality i.
doğru-yanlış çatışmasını içerip ahlaki ders çıkarılabilecek şey morality play i.
(kemik) doğru pozisyonuna geri gelme reposition i.
öne doğru çıkık diş gagtooth [obsolete] i.
(tepedeki taşlar) aşağıya doğru yuvarlanma hurl [scotland] i.
(eskrimde olduğu gibi) ileri doğru ani hamle lunger i.
ileri doğru ani sıçrayış lunger i.
doğru bir çözümü olduğu söylenen kafa karıştırıcı sorun mystifier i.
aşağı doğru çıkıntı yapan su altındaki bir buz kütlesi bummock i.
kalçalarını hızla öne doğru itme bump i.
(koloni döneminde) üst katı alt katına göre öne doğru çıkık olan ev garrison house i.
(krikette) topun yönünü bacak tarafına doğru değiştirmek için eğik sopa ile yapılan vuruş glance i.
doğru ahlaktan sapma obliquation i.
doğru izah right i.
doğru yorumlama right i.
sağa doğru 180 derece dönme rightabout i.
doğru eylem righteousness [obsolete] i.
doğru tutum righteousness [obsolete] i.
doğru nitelik righteousness [obsolete] i.
doğru davranış righteousness [obsolete] i.
gözü dışarı doğru çıkarma goggle i.
yukarı doğru v şeklini alan ip merdiven haul-up i.
fıçı çıtalarının çerçeveye doğru uzanan bölümü chimb i.
fıçı çıtalarının çerçeveye doğru uzanan bölümü chime i.
fıçı çıtalarının çerçeveye doğru uzanan bölümü chine i.
kibar toplum tarafından doğru bulunan davranış standartları decencies i.
nüfusun ve sanayinin şehirden kırsala doğru kaydığı sosyal süreç decentralization [us] i.
nüfusun ve sanayinin şehirden kırsala doğru kaydığı sosyal süreç decentralisation [uk] i.
değişmez ve kati şekilde bir sona doğru gitme determination i.
dil bilgisi kurallarının doğru kullanımına dikkat etme grammarianism i.
ava doğru ateş etme gunning i.
yukarı doğru hareket heave i.
test setindeki tahmini doğru cevap hit i.
kısa, öz ve doğru ifade one-liner i.
alından yukarı doğru taranmış saç roach i.
şakaktan yukarı doğru taranmış saç roach i.
deniz uçağının arkaya ve yukarı doğru attırdığı su tabakası roach i.
harekete geçmek için doğru zamanı belirlemeyi amaçlayan fal chronomancy i.
-e doğru savurma illision i.
'-e doğru vurma illision i.
içe doğru patlama implosion i.
doğru olmama dishonesty i.
tam doğru olmama inexactitude i.
kelimelerin harflerini doğru söyleme yarışması bee i.
doğru yolu kaybetmiş olma benightment i.
yukarı doğru eğim cock i.
genel ilke veya nedenlerden özele doğru akıl yürütme composition [obsolete] i.
kütüklerin değirmene doğru akış yönünde ilerletilmesi drive i.
belirli bir yere, nesneye doğru sürme drive-by i.
aşağı doğru dökülme downpour i.
aşağı doğru akma downpour i.
geriye doğru acele etme downrush i.
aşağı doğru hareket downshift i.
aşağı doğru sallama downswing i.
golf sopasını ileri ve aşağı doğru sallama downswing i.
(dağın tepesiden) aşağı doğru taşınan malzeme downwash i.
doğru örnekten sapma drift i.
amerika'nın erken koloni dönemine ait evlerde öne doğru çıkıntı yapan ikinci katın altındaki dikey kalasın ucu drop i.
doğru olmayan şey falsehood i.
doğru olmayan şey inaccuracy i.
nişancıya doğru gelen hedef incomer i.
içe doğru kavisli olma incurvity [obsolete] i.
iki pencere arasında duvara doğru yerleştirilen masa pier table i.
binadan yukarıya doğru yükselen bir dizi sütun pilotis i.
yemeğini didikleyip doğru düzgün yemeyen kimse pingler [dialect] [uk] i.
geriye doğru taranmış hacimli saç pompadour i.
at nalının önü veya yanındaki yukarı doğru çıkıntı clip i.
içe doğru büyüme ingrownness i.
içe doğru büyüyen şey ingrowth i.
içe doğru katlanma introsusception i.
içe doğru dönüş inturn i.
içe doğru dönük olma inversion i.
doğru-alternatif akım dönüşümü inversion i.
dorsal dudaktaki hücrelerin içe doğru büyümesiyle meydana gelen gastrula oluşumu involution i.
(zihinden maddeye doğru) daha yüksek gerçeklik ile daha düşük gerçeklik tipi arasındaki ilişki involution i.
içe doğru olma inwardness i.
zamanı saniyesine kadar doğru gösteren saat isochronon i.
okul çocuklarının öğlene doğru yediği atıştırmalık play-lunch [new zealand] i.
bir taneden çok olana doğru gelişme differentiation i.
doğru olanın yapıldığına dair his conviction i.
yaprak bitinin öne doğru çıkık anteni cornicle i.
doğru correction i.
neyin doğru olduğuna karar verilemeyen durum corridor of uncertainty i.
doğru düzgünlük fettle i.
at yelesinin kulaklar arasından öne doğru uzayan tutamı forelock i.
tekerlerin çıkıp gitmemesi için dingil yataklarında öne doğru olan eğim gather i.
dışa doğru olan bir görüntü ornament i.
doğru telaffuz sanatı orthophony i.
dışa doğru yürüme outmarch i.
dışa doğru olan baskı outthrust i.
dışa doğru olma outwardness i.
(kereste tesviye aşamasında) aşağı doğru bastırmaya yarayan makine ayağı presser foot i.
yukarı doğru esneme pull i.
ileri doğru uzanma pull i.
doğru görmeye engel olan şeyler scale i.
(hanedan armalarında) armayı sağ üstten sol alta doğru ikiye bölen çapraz çizginin yarısı genişliğindeki küçük çizgi scarp i.
(hanedan armalarında) armayı sağ üstten sol alta doğru ikiye bölen çapraz çizginin yarısı genişliğindeki küçük çizgi scarpe i.
yukarı doğru tırmanışta geriye kaymayı önlemesi için kayağın altına takılan fok kürkünden veya daha kaba kürkten yapılmış bant sealskin i.
parçalar veya yüzeyler arasındaki kesin ve doğru temas seat i.
kuzeye doğru olma septentrionality i.
elbisenin boyun hattını kesintisiz şekilde ve daralarak gövdeye doğru takip eden takma yaka shawl collar i.
yana doğru düşme sideslip i.
yana doğru yatma sideslip i.
doğru kabul edilene aykırı düşünce free thought i.
kan akışını yavaşlatıp kanamayı durdurabilmek için kan damarının altındaki kemiğe doğru sıkıştırılabildiği nokta pressure point i.
doğru varsayma presumption i.
doğru kabul etme presumption i.
veri noktasından ikinci bir noktaya doğru saat yönünde ölçülen yatay açı grid bearing i.
ileri doğru uzatma protension i.
doğru davranış kuralları protocol i.
nesneyi geriye doğru itme pushback i.
bir diğer nesneyi geri doğru hareket ettiren alet pushback i.
yukarı doğru uçuş soar i.
derin sulama için toprağa doğru itilen, bahçe hortumuna bağlı sivri uçlu ve delikli boru spiker i.
amaç için doğru özellikleri taşıma suitableness i.
el ve ön kolunun dışa doğru dönmesi supination i.
geriye doğru dalgalar backwash i.
doğru yoldan ayrılmamak go straight f.
birini doğru dürüst haberdar etmemek keep someone guessing f.
doğru çıkmak prove to be right f.
doğru olduğunu kabul etmek (hakim bir şeyin) sustain f.
doğru bulmamak disapprove of f.
doğru yolu göstermek lead to the right path f.
havaya doğru vurmak lob f.
kabul etmek (bir şeyin doğru olduğunu) yield f.
doğru yoldan sapmak straggle f.
doğru durmak sit still f.
doğru yoldan saptırmak warp f.
yukarı doğru akmak upflow f.
doğuya doğru yapmak orient f.
içine doğru çekmek ensheathe f.
doğru çıkmak (bir tahmin) be on target f.
doğru yönelmek gravitate to f.
geriye doğru sürmek back f.
doğru yönelmek gravitate towards f.
doğru saymak consider true f.
doğru yoldan sapmak go astray f.
doğru yanıt vermekten kaçınmak fence f.
doğuya doğru yapmak orientate f.
doğru tahmin etmek nick f.
birini kendine doğru çekerek yere düşürmek pull someone over f.
yukarıya doğru meyletmek slope up f.
ileriye doğru sürmek propel f.
eyerin önünden yukarı doğru uzanan tutamak saddlebow f.
doğru yoldan ayırmak pervert f.
doğru varsaymak postulate f.
saat her zaman zamanı doğru göstermek keep good time f.
doğru durmak behave oneself f.
doğru anlamını anlamak fathom f.
yukarıya doğru uçmak fly upwards f.
doğru tahmin etmek guess right f.
doğru yoldan saptırmak debauch f.
bir şeyi kendine doğru çekerek devirmek pull something over f.
içeriye doğru çevirmek turn in f.
doğru çıkmak come true f.
doğru durmak stand straight f.
tepeden köke doğru kurumak die back f.
doğru gitmek verge on f.
bir yöne doğru eğilmek tilt f.
geniş bir yay çizerek bir yöne doğru dönmek swing f.
doğru yolda olmak be on the right road f.
birini kendine doğru çekerek yere yıkmak pull someone over f.
fırlayıp bir yere doğru koşmak make a bolt for f.
doğru dürüst düşünebilmek have one's wits about one f.
birşeyin doğru olmadığını ispatlamak give the lie to something f.
birine doğru söylemek be straight with f.
dönmek (bir yöne doğru) swing f.
iyiye doğru gitmek (hasta) make progress f.
doğru göstermek (bir yanlışı/doğru olmayan bir şeyi) gloss over f.
bir şeye doğru şöyle bir sallamak take a swipe at f.
dumanlar çıkararak ilerlemek (lokomotif/vapur belirli bir yöne doğru) puff f.
bir yere doğru gidecek olmak be destined for f.
geriye doğru döndürmek reverse f.
şiddetle içeriye doğru çekmek implode f.
yukarıya doğru hareket ettirmek (uçağı vb) steer up f.
doğru bulmak approve f.
makul göstermek (bir yanlışı/doğru olmayan bir şeyi) gloss over f.
doğru yoldan saptırmaya çalışmak tempt f.
öne doğru eğilmek stoop f.
geriye doğru saymak count down f.
dışarı doğru büyümek grow outward f.
tahmini doğru olmak hit the mark f.
her zaman zamanı doğru göstermek (saat) keep time f.
soluk soluğa (belirli bir yöne doğru) yürümek puff f.
bir yere doğru ilerlemek head for f.
yukarı doğru büyümek grow upward f.
yukarıdan aşağıya doğru gelmek disembark f.