görev

Bedeutungen von dem Begriff "görev" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 95 Ergebniss(e)

	Kategorie	Türkisch	Englisch
Common Usage
1	Common Usage	görev	assignment n.
They will receive a bursary of EUR 13 000 for the assignment. Bu görev için 13.000 Avro burs alacaklar. More Sentences
2	Common Usage	görev	duty n.
We have a moral and historic duty to achieve a good and positive result. İyi ve olumlu bir sonuca ulaşmak için ahlaki ve tarihi bir görevimiz var. More Sentences
3	Common Usage	görev	job n.
My job was simply to bring all the strands together. Benim görevim sadece tüm parçaları bir araya getirmekti. More Sentences
4	Common Usage	görev	task n.
I had the task of finding a venue for the event. Etkinlik için mekan bulma görevi bana düşmüştü. More Sentences
5	Common Usage	görev	work n.
Could the Commission state when Marta Andreasen was suspended from her work at the Commission? Komisyon, Marta Andreasen'in Komisyon'daki görevinden ne zaman uzaklaştırıldığını açıklayabilir mi? More Sentences
6	Common Usage	görev	mission n.
Experts expect a new peacekeeping mission to Libya. Uzmanlar Libya'da barışı sağlamak üzere yeni bir görev olacağı beklentisindeler. More Sentences
General
7	General	görev	vocation n.
Above all, we must believe in Europe's vocation in the Mediterranean. Her şeyden önce, Avrupa'nın Akdeniz'deki görevine inanmalıyız. More Sentences
8	General	görev	assignment n.
The United Nations has a more urgent assignment here than in Iraq. Birleşmiş Milletler'in burada Irak'tan daha acil bir görevi vardır. More Sentences
9	General	görev	station n.
Wyatt departed for his station overseas. Wyatt denizaşırı görevine gitmek üzere yola çıktı. More Sentences
10	General	görev	business n.
Indeed the European Parliament must make it its business to uphold this right in hours of need. Gerçekten de Avrupa Parlamentosu, ihtiyaç duyulduğu anlarda bu hakkı savunmayı kendine görev edinmelidir. More Sentences
11	General	görev	commission n.
She received a permanent commission in the Navy. Donanmada daimi görev aldı. More Sentences
12	General	görev	mission n.
A famous poet was sent to Poland on a diplomatic mission. Ünlü bir şair diplomatik görevle Polonya'ya gönderildi. More Sentences
13	General	görev	service n.
I just wanted a different kind of army service far from home. Ben askerlik görevimi evden uzakta farklı bir şekilde yapmak istiyorum. More Sentences
14	General	görev	office n.
On 1 November 2004, the new Commission will take up full office. 1 Kasım 2004 tarihinde yeni Komisyon tam olarak göreve başlayacaktır. More Sentences
15	General	görev	part n.
We, for our part, believe that our main task is to protect our people. Biz kendi adımıza, asıl görevimizin halkımızı korumak olduğuna inanıyoruz. More Sentences
16	General	görev	employment n.
That person left the Commission's employment on 31 December 2001. Bu kişi 31 Aralık 2001 tarihinde Komisyon'daki görevinden ayrılmıştır. More Sentences
17	General	görev	duty n.
Military action against this merciless tyrant is not only fully justified; it is even a bounden duty. Bu acımasız zorbaya karşı askeri harekat sadece tamamen haklı değil, hatta kaçınılmaz bir görevdir. More Sentences
18	General	görev	portfolio n.
Mr. Provins is in charge of the education portfolio programme. Bay Provins, eğitim görevi programından sorumlu. More Sentences
19	General	görev	task n.
Responsibilities for choices and for compliance must be clearly established, and it is our task to communicate these. Seçimler ve uyum için sorumluluklar açıkça belirlenmelidir ve bunları iletmek bizim görevimizdir. More Sentences
20	General	görev	post n.
The council offered the post of commercial attaché to Mr. Hastings. Konsey, Bay Hastings'e ticari ataşelik görevini teklif etti. More Sentences
21	General	görev	engagement n.
I feel excited; this is my first speaking engagement in years. Heyecanlıyım, bu yıllardır üzerime düşen ilk konuşma görevi. More Sentences
22	General	görev	function n.
The institutions are undoubtedly worthy and officials of the institutions seek to discharge their functions responsibly. Kurumlar şüphesiz değerlidir ve kurumların yetkilileri görevlerini sorumlu bir şekilde yerine getirmeye çalışırlar. More Sentences
23	General	görev	job n.
As Chairman, it is my job to respect the committee's position, not to oppose it. Başkan olarak benim görevim komitenin tutumuna saygı duymaktır, karşı çıkmak değil. More Sentences
24	General	görev	role n.
Every person has a role in society. Her insanın toplumda bir görevi vardır. More Sentences
25	General	görev	brief n.
Our brief was to create a promotional video for the product. Görevimiz ürün için bir tanıtım videosu hazırlamaktı. More Sentences
Trade/Economic
26	Trade/Economic	görev	post n.
The Council has allowed itself 236 new posts in order to prepare for enlargement. Konsey, genişlemeye hazırlanmak amacıyla kendisine 236 yeni görev vermiştir. More Sentences
27	Trade/Economic	görev	job n.
That is the job of the Member States. Bu Üye Devletlerin görevidir. More Sentences
28	Trade/Economic	görev	work n.
The work of the European Parliament is to take a political position with regard to the Constitution. Avrupa Parlamentosunun görevi Anayasa ile ilgili olarak siyasi bir tutum belirlemektir. More Sentences
29	Trade/Economic	görev	assignment n.
It is not the easiest assignment to manage our programme there. Programımızı orada yönetmek kolay bir görev değil. More Sentences
30	Trade/Economic	görev	duty n.
Military action against this merciless tyrant is not only fully justified; it is even a bounden duty. Bu acımasız zorbaya karşı askeri harekat sadece tamamen haklı değil hatta kaçınılmaz bir görevdir. More Sentences
31	Trade/Economic	görev	function n.
That is a function for the inspectors employed by the Member States themselves. Bu, Üye Devletlerin kendileri tarafından istihdam edilen müfettişlerin görevidir. More Sentences
32	Trade/Economic	görev	office n.
I hope to get it close to 50% before I leave office as Senegal’s Head of State. Senegal Devlet Başkanı olarak görevimden ayrılmadan önce bu oranı %50'ye yaklaştırmayı umuyorum. More Sentences
Law
33	Law	görev	commission n.
He has received a commission as a naval officer. Deniz subayı olarak görev aldı. More Sentences
Politics
34	Politics	görev	mission n.
If the mission is closed, this reporting will no longer be possible. Görev kapatılırsa, bu raporlama artık mümkün olmayacaktır. More Sentences
Technical
35	Technical	görev	task n.
It is therefore our most important task to ensure that the aid is transparent. Bu nedenle yardımların şeffaf olmasını sağlamak bizim en önemli görevimizdir. More Sentences
36	Technical	görev	function n.
What are the functions of this hormone? Bu hormonun görevleri nelerdir? More Sentences
37	Technical	görev	obligation n.
It’s your obligation to share it with the world. Bunu dünyayla paylaşmak sizin göreviniz. More Sentences
Computer
38	Computer	görev	assignment n.
The assignment was to round this off in a legally conclusive text. Bize verilen görev, bunu hukuki açıdan nihai bir metinle tamamlamaktı. More Sentences
Linguistics
39	Linguistics	görev	function n.
What is the function of the ovary in plants? Bitkilerde yumurtalığın görevi nedir? More Sentences
40	Linguistics	görev	task n.
It is our task to guarantee that the individual is not powerless before the institutions of the EU. Bireyin AB kurumları karşısında güçsüz olmamasını temin etmek bizim görevimizdir. More Sentences
Military
41	Military	görev	job n.
It is the job of the Commission to bring forward legislation on the control of imports. İthalatın kontrolüne ilişkin mevzuatı gündeme getirmek Komisyon'un görevidir. More Sentences
42	Military	görev	function n.
What is the function of the middle ear? Orta kulağın görevi nedir? More Sentences
43	Military	görev	mission n.
It is a mission involving, if we have rightly understood, 500 men, including those in command. Eğer doğru anlamışsak komuta kademesi de dahil olmak üzere 500 kişinin katıldığı bir görev bu. More Sentences
44	Military	görev	line of duty n.
Tom was killed in the line of duty. Tom görev sırasında öldürüldü. More Sentences
45	Military	görev	detail n.
Grant was appointed to detail for uploading arms. Grant silahların yüklenmesi görevine atandı. More Sentences
Sport
46	Sport	görev	duty n.
This is not just contrary to the Rome Statute but also to the general duty to prosecute international crimes. Bu sadece Roma Statüsüne değil, aynı zamanda uluslararası suçların kovuşturulmasına yönelik genel göreve de aykırıdır. More Sentences
General
47	General	görev	berth n.
48	General	görev	billet n.
49	General	görev	employ n.
50	General	görev	appointment n.
51	General	görev	trust n.
52	General	görev	situation n.
53	General	görev	place n.
54	General	görev	jurisdiction n.
55	General	görev	title n.
56	General	görev	capacity n.
57	General	görev	onus n.
58	General	görev	piece of work n.
59	General	görev	devoir n.
60	General	görev	stint n.
61	General	görev	position n.
62	General	görev	competence n.
63	General	görev	labour n.
64	General	görev	position n.
65	General	görev	labor n.
66	General	görev	band n.
67	General	görev	thing n.
68	General	görev	asgmt n.
69	General	görev	aufgabe [german] n.
70	General	görev	burden n.
71	General	görev	right [ireland] n.
72	General	görev	opifice [obsolete] n.
73	General	görev	devotion [obsolete] n.
74	General	görev	doorplane n.
75	General	görev	plight [dialect] n.
76	General	görev	room [obsolete] n.
77	General	görev	stond n.
Idioms
78	Idioms	görev	a job of work [old-fashioned] [uk] n.
Trade/Economic
79	Trade/Economic	görev	incumbency n.
80	Trade/Economic	görev	position n.
81	Trade/Economic	görev	ministry n.
82	Trade/Economic	görev	appointment n.
83	Trade/Economic	görev	jobbie n.
Law
84	Law	görev	appointment n.
85	Law	görev	jurisdiction n.
86	Law	görev	charge n.
87	Law	görev	competence n.
Politics
88	Politics	görev	ministration n.
Technical
89	Technical	görev	official duty n.
90	Technical	görev	charge n.
Aeronautic
91	Aeronautic	görev	subtask n.
Military
92	Military	görev	lod (line of duty) abrev.
Abbreviation
93	Abbreviation	görev	dy. (duty) n.
Archaic
94	Archaic	görev	encharge n.
95	Archaic	görev	pageant n.

Bedeutungen, die der Begriff "görev" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 500 Ergebniss(e)

	Kategorie	Türkisch	Englisch
Common Usage
1	Common Usage	zorlu iş/görev	challenge n.
General
2	General	görev listesi	roster n.
My name wasn't written on the roster. Adım görev listesinde yoktu. More Sentences
3	General	ilahi görev	vocation n.
The priest follows the vocation in the Bible. Rahip, İncil'deki ilahi görevleri yerine getirir. More Sentences
4	General	görev anlayışı	sense of duty n.
Tom has a strong sense of duty. Tom'un güçlü bir görev anlayışı vardır. More Sentences
5	General	görev aşkı	calling n.
He found his calling in charity. Hayır işlerinde görev aşkını buldu. More Sentences
6	General	görev gücü	task force n.
It welcomes the intention of the Commission to make proposals for the establishment of a cyber security task force. Komisyon'un bir siber güvenlik görev gücü kurulması için önerilerde bulunma niyetini memnuniyetle karşılamaktadır. More Sentences
7	General	görev listesi	rota n.
A new rota will be posted later. Belki de görev listesi daha sonra bitmiş olacak? More Sentences
8	General	görev süresi	incumbency n.
The politician's performance during his incumbency earned him the support of the majority. Politikacının görev süresi boyunca gösterdiği performans ona çoğunluğun desteğini kazandırdı. More Sentences
9	General	ek görev	additional duty n.
Additional duties vary depending on the museum. Ek görevler müzeye göre değişir. More Sentences
10	General	görev süresi	tenure n.
The manager achieved a lot during her short tenure. Müdür kısa görev süresi boyunca çok şey başardı. More Sentences
11	General	görev dağılımı	distribution of tasks n.
We endorse this distribution of tasks in accordance with the Treaty. Antlaşmaya uygun olarak yapılan bu görev dağılımını onaylıyoruz. More Sentences
12	General	görev listesi	task list n.
Want to add structure to your task list? Görev listenize yapı eklemek ister misiniz? More Sentences
13	General	görev ve sorumluluk	duties and responsibilities n.
That is our duty and responsibility. Bu bizim görevimiz ve sorumluluğumuzdur. More Sentences
14	General	basit bir görev	a simple task n.
We should grasp this opportunity with both hands, well aware that this is not a simple task. Bunun basit bir görev olmadığının bilincinde olarak bu fırsatı iki elimizle kavramalıyız. More Sentences
15	General	üzerine düşen görev	(one's) part n.
I believe that this House stands ready to play its part. İnanıyorum ki bu Meclis üzerine düşen görevi yerine getirmeye hazırdır. More Sentences
16	General	görev türü	task type n.
If the Gantt bar type doesn't appear in the table, you can create a new Gantt bar for the task type you want. Gantt çubuğu türü tabloda görünmüyorsa, istediğiniz görev türü için yeni bir Gantt çubuğu oluşturabilirsiniz. More Sentences
17	General	görev süresi	term in office n.
During its term in office, the Presidency has, therefore, made every effort to try to address this issue. Bu nedenle Başkanlık, görev süresi boyunca bu sorunu çözmeye çalışmak için her türlü çabayı göstermiştir. More Sentences
18	General	önemli görev	crucial task n.
Now that enlargement is home and dry, the work in the Convention has become the crucial task in European politics. Genişleme artık tamamlandığına göre Konvansiyon'daki çalışmalar Avrupa siyasetinin en önemli görevi haline gelmiştir. More Sentences
19	General	önemli görev	important task n.
Tonight I should like to point out specifically the important task of Parliamentary ushers. Bu akşam özellikle Parlamento yer göstericilerinin önemli görevine dikkat çekmek istiyorum. More Sentences
20	General	görev alanı	orbit n.
Product development does not come within the orbit of her department. Ürün geliştirme onun departmanının görev alanına girmiyor. More Sentences
21	General	halihazırda görev yapan	incumbent n.
Emma defeated the incumbent governor by a large plurality. Emma, halihazırda görev yapan valiyi açık ara farkla yendi. More Sentences
22	General	görev vermek	commission v.
I have replied on those issues where you have given the Commission specific tasks. Komisyon'a özel görevler verdiğiniz konularla ilgili olarak cevap verdim. More Sentences
23	General	görev yapmak	work v.
Jeremy works the west coast, while I cover the east. Jeremy batı kıyısında görev yapıyor, ben ise doğuda. More Sentences
24	General	görev yapmak	serve v.
My father served as a soldier in the civil war. Babam iç savaşta asker olarak görev yaptı. More Sentences
25	General	görev vermek	give a task v.
At the beginning of each level, you will be given a task. Her seviyenin başında size bir görev verilecek. More Sentences
26	General	görev vermek	assign a task v.
He was assigned a task. Ona bir görev verildi. More Sentences
27	General	görev yapmak	function v.
We can't function like this. Böyle görev yapamayız. More Sentences
28	General	görev yapmak	operate v.
He was assigned to operate in the slums. Gecekondu mahallelerinde görev yapmakla görevlendirildi. More Sentences
29	General	mürettebat olarak görev yapmak	crew v.
Normally the ship is crewed by over 100 people. Normalde gemide 100'den fazla kişi mürettebat olarak görev yapmaktadır. More Sentences
30	General	görev bilinciyle	dutifully adv.
She dutifully followed the instructions. Talimatları görev bilinciyle yerine getirirdi. More Sentences
Phrasals
31	Phrasals	görev üstlenmek	take on v.
This last point is unfortunately the most important for us to resolve before we take on our real task in Asia. Bu son nokta ne yazık ki Asya'daki gerçek görevimizi üstlenmeden önce çözmemiz gereken en önemli noktadır. More Sentences
32	Phrasals	(bir şey) olarak görev yapmak	function as (something) v.
Even where social partners function as delegates in advisory bodies, these delegates are very rarely women. Sosyal ortakların danışma organlarında delege olarak görev yaptığı yerlerde bile, bu delegeler çok nadiren kadındır. More Sentences
Phrases
33	Phrases	görev beni çağırıyor	duty calls expr.
Duty calls to me. Görev beni çağırıyor. More Sentences
General
34	General	sefer görev emri bildirimi	notification and mobilization of personnel n.
35	General	mecburi görev	conscription n.
36	General	önceden planlanmış görev	preplanned mission n.
37	General	acil görev	urgent task n.
38	General	görev yerinde olmama	absenteeism n.
39	General	görev planı	commission plan n.
40	General	birleşik görev gücü	combined task force n.
41	General	görev yeri	station n.
42	General	görev alma	assignment n.
43	General	görev kıdemi	occupational tenure n.
44	General	görev dağılımı	decentralization n.
45	General	zorlu görev	uphill battle n.
46	General	görev tanımı	job definition n.
47	General	asli görev	fundamental duty n.
48	General	kutsal görev	religion n.
49	General	görev paylaşımı	task sharing n.
50	General	ahlaki görev	moral injuction n.
51	General	ivedi görev	immediate mission n.
52	General	acil görev	emergency work n.
53	General	belirlenmiş görev	mission n.
54	General	görev bölümü	division of tasks n.
55	General	görev ihtiyacı beyanı	mission need statement n.
56	General	görev bilgisi	deontology n.
57	General	görev sınırı	terms of reference n.
58	General	zor görev	tall order n.
59	General	zorlu görev	great task n.
60	General	ek görev	sideline n.
61	General	verilen görev	the duty imposed n.
62	General	milli görev	national duty n.
63	General	diplomatik görev	permanent mission n.
64	General	daimi görev	permanent mission n.
65	General	özellikle düşman bölgesinde görev yapan gizli ajan	action officer n.
66	General	başka bir görev verme	reassignment n.
67	General	görev dağılımı	distribution of roles n.
68	General	görev taksimi	task distribution n.
69	General	görev taksimi	assignment of duty n.
70	General	özel görev komitesi	taskforce n.
71	General	görev tarifi	job description n.
72	General	çok basit görev	doddle n.
73	General	işi az parası çok görev	sinecure n.
74	General	görev değişikliği	change of duty n.
75	General	görev değişikliği	change of job n.
76	General	görev değişikliği	change of position n.
77	General	görev değişikliği	reassignment n.
78	General	özel görev	mission n.
79	General	görev göç ettirme	task migration n.
80	General	temel görev	primary duty n.
81	General	görev planlaması	task planning n.
82	General	görev döngüsü	duty cycle n.
83	General	davranışla ilgili görev analizi	behavioural task analysis n.
84	General	kritik görev	critical mission n.
85	General	kritik görev hizmetleri	mission critical services n.
86	General	kritik görev	mission critical n.
87	General	görev aşkı	sense of mission n.
88	General	görev bilinci	sense of mission n.
89	General	zorunlu görev	bounden duty n.
90	General	imkansız gibi görünen bir görev	a seemingly impossible task n.
91	General	özel görev	assignment n.
92	General	görev ve sorumluluklar	functions n.
93	General	zor görev	a hard task n.
94	General	zor görev	a hard mission n.
95	General	zor görev	a difficult task n.
96	General	zor görev	a difficult mission n.
97	General	iş/görev dışında kullanma	off-duty use n.
98	General	görev tahtası	assignment board n.
99	General	görev yeri	place of duty n.
100	General	görev verme	authorization n.
101	General	zahmetli görev	laborious task n.
102	General	zorluk görev	laborious task n.
103	General	görev tatmini	task satisfaction n.
104	General	görev süresi	period of office n.
105	General	basit görev	easy task n.
106	General	kolay görev	easy task n.
107	General	birden fazla görev üstlenen kişi	hyphenate n.
108	General	görev verme	authorisation n.
109	General	görev dağılımı	decentralisation n.
110	General	kolay görev	light task n.
111	General	basit görev	light task n.
112	General	yarışmacıların kendilerine verilen görev listesindeki görevleri yaparak puan kazandığı bir oyun	scavenger hunt n.
113	General	görev tanımları	job descriptions n.
114	General	üzerine düşen görev	(one's) share n.
115	General	üstüne düşen görev	(one's) part n.
116	General	üstüne düşen görev	(one's) share n.
117	General	görev dönemi sonuna yaklaşan seçilmiş kişi	lame duck n.
118	General	katolik okullarında görev yapan, inançlı fakat rahibeler gibi dini kurumlara ve evlenmeme kuralı gibi kurallara bağlı olmayan kiliseye mensup öğretmen	lay teacher n.
119	General	görev unsuru	task component n.
120	General	görev teşkili	task-organizing n.
121	General	geçici görev	tdy (temporary duty) n.
122	General	görev süresinin dolması	cesser [obsolete] n.
123	General	çok çaba ve zahmetle üstesinden gelinen zor görev	laboring oar n.
124	General	ağır ve kutsal görev	remorse [obsolete] n.
125	General	tanımlanmış görev	term of reference [brit] n.
126	General	atanmış görev	term of reference [brit] n.
127	General	kritik görev	crucial task n.
128	General	kritik görev	critical task n.
129	General	yorucu, monoton ve fazlasıyla uzun görev	trauchle [scottish] n.
130	General	yardımcı görev	auxiliary function n.
131	General	görev yeri	beat n.
132	General	iskoç baronluğunda yargıcın görev ve sorumlulukları	bailieship [obsolete] n.
133	General	iskoç baronluğunda yargıcın görev ve sorumlulukları	baillieship [obsolete] n.
134	General	külfetli veya yorucu görev	killer n.
135	General	hükümdar vekili olarak görev yapan kimse	vice regent n.
136	General	(bir kimsenin) üzerine düşen görev	bit n.
137	General	çok kolay görev	bludge n.
138	General	görev süresi bittikten sonra makamında kalmaya devam eden görevli	hangover n.
139	General	şapkayla temsil edilen görev	hat n.
140	General	görev süresi sona erdikten sonra görevine devam eden memur	holdover n.
141	General	abd dışında görev yapan federal hükümet çalışanlarına verilen ekstra tatil süresi	home leave n.
142	General	tamamlanması aşırı zor görev	mission impossible n.
143	General	görev listesi	muster roll n.
144	General	yükümlülüğe neden olan görev	obstriction n.
145	General	ölen kimseye yapılan son görev	obsequy n.
146	General	görev talebi	claim n.
147	General	sorun yaratan görev	clat [dialect] n.
148	General	can sıkıcı görev	clat [dialect] n.
149	General	bir dizi rutin görev	daily dozen n.
150	General	görev ihlali	debt n.
151	General	görev ihmali	debt n.
152	General	kürsüde görev alan kimse	desk n.
153	General	farklı kıyafetlerinden anlaşılan görev veya meslek	gown n.
154	General	yöneticinin görev süresi	government [obsolete] n.
155	General	valinin görev süresi	governorship n.
156	General	kuruluştaki görev	office n.
157	General	küçük görev	office n.
158	General	görev arkadaşı	rival [obsolete] n.
159	General	nehir gemisinin güvertesinde görev yapan kimse	riverman n.
160	General	ivedi görev	rush job n.
161	General	(meksika'da taşrada görev alan) atlı polis teşkilatı	rurales n.
162	General	görev tabanlı zihniyet	task based mindset n.
163	General	görev ziyareti	duty call n.
164	General	birden fazla görev veya işlemin eş zamanlı gerçekleştirildiği durum	parallel n.
165	General	korkuluk olarak görev yapan kimse	crowkeeper [dialect] [uk] n.
166	General	çekirdek gibi görev gören merkezi kütle	cytoblast n.
167	General	orta doğu'da görev yapan arap komando	fedayee n.
168	General	orta doğu'da görev yapan arap komando	fedayeen n.
169	General	(görev, cemaat, oluşum) kurma	initiation n.
170	General	resmi görev sırasında tanınmamak için giyilen sivil kıyafet	plain-clothes n.
171	General	görev arkadaşı müfettiş	coinvestigator n.
172	General	görev yerinden uzakta kalan kimse	outlier n.
173	General	gündüz kanonik saatlerinin ilkini oluşturan dini görev	prime n.
174	General	görev dışı sivil kıyafet	private n.
175	General	aynı anda birden fazla makamda görev alma	pluralism n.
176	General	kolayca halledilen görev	rose n.
177	General	vatandan uzakta görev yapan askerin bakmakla yükümlü olduğu kişilere düzenli olarak ödenen para	separation allowance n.
178	General	şerif görev süresi	shrivalty n.
179	General	şerifin görev süresi	shrievalty n.
180	General	basit görev	skoosh [dialect] [scotland] n.
181	General	kısa sürede tamamlanması gereken görev	snap n.
182	General	fazla zaman almayan görev	snap n.
183	General	yan görev	sidequest n.
184	General	yan görev	side quest n.
185	General	karşı istihbarat faaliyetlerinde görev alan kimse	spycatcher [uk] n.
186	General	görev yürütülen yer	station n.
187	General	görev süresi	station n.
188	General	dönüşümlü görev	rotating duty n.
189	General	kutsal görev	divine call n.
190	General	(siyasi görev süresinde) dönem ortası	midterm n.
191	General	yandaşlara devlet kademesinde görev dağıtan kimse	spoilsmonger n.
192	General	iskoç presbiteryen bakanların aynı iktidar döneminde görev yapmalarına izin verme	indulgence n.
193	General	basit görev	rest cure n.
194	General	(diğer üyeler geride dururken) görev için sahaya çıkan askeri kuvvet	stay behind force n.
195	General	(bayramda) özel dini görev	proper n.
196	General	görev yürütme	functioning n.
197	General	görev elemanı	functor n.
198	General	görev bileşeni	function n.
199	General	ölüye karşı son görev	funeral n.
200	General	görev birimleri	functions n.
201	General	görev belleme	susception n.
202	General	görev devretmek	delegate v.
203	General	görev yapmak	do a job v.
204	General	(iş, görev) görmek	perform v.
205	General	görev yüklemek	load with a charge v.
206	General	belini bükmek (bir görev/sorumluluk vb)	be weighed by v.
207	General	görev vermek	entrust a task v.
208	General	görev almak	take in charge v.
209	General	görev vermek	assign v.
210	General	görev almak	take charge in v.
211	General	görev almak	be assigned v.
212	General	belini bükmek (bir görev/sorumluluk vb)	be weighed down v.
213	General	görev vermek	take on v.
214	General	görev vermek	assign a duty v.
215	General	görev vermek	allocate a duty v.
216	General	görev üstlenmek	take on a task v.
217	General	görev vermek	impose duty v.
218	General	görev vermek	assign duty v.
219	General	görev vermek	charge somebody with duty v.
220	General	görev yapmak	do a duty v.
221	General	görev yapmak	perform a duty v.
222	General	görev görmek	perform a duty v.
223	General	görev gerçekleştirmek	carry out a duty v.
224	General	görev görmek	fulfil a duty v.
225	General	görev yapmak	carry out a duty v.
226	General	görev görmek	do a duty v.
227	General	görev görmek	perform a task v.
228	General	görev görmek	fulfil a task v.
229	General	görev devretmek	transfer duty v.
230	General	(görev) dağıtmak	dispatch v.
231	General	görev yüklenmek	undertake a task v.
232	General	görev yürütmek	carry on a task v.
233	General	görev yüklenmek	take on a task v.
234	General	görev yürütmek	perform a task v.
235	General	görev edinmek	undertake as a duty v.
236	General	görev edinmek	pledge oneself v.
237	General	görev edinmek	take upon oneself v.
238	General	görev edinmek	commit oneself v.
239	General	görev edinmek	undertake to do v.
240	General	görev edinmek	take something on as a duty v.
241	General	görev edinmek	make oneself responsible v.
242	General	görev vermek	commit v.
243	General	görev vermek	employ v.
244	General	görev almak	take office v.
245	General	görev yapmak	officiate v.
246	General	birinin yerine geçmek (görev değişikliği)	take over from v.
247	General	birinin yerine geçmek (görev değişikliği)	substitute v.
248	General	birinin yerine geçmek (görev değişikliği)	supersede v.
249	General	görev alanına girmek	be within the province of someone v.
250	General	görev alanına girmek	fall into one’s area of responsibility v.
251	General	görev alanına girmek	fall into one's remit v.
252	General	görev alanına girmek	fall within the remit of someone v.
253	General	birinin yerine geçmek (görev değişikliği)	take something (a post etc) over (from somebody) v.
254	General	birinin yerine geçmek (görev değişikliği)	replace v.
255	General	görev yapmak	fulfil a duty v.
256	General	görev vermek	give a mission v.
257	General	zor şartlar altında görev yapmak	work under harsh conditions v.
258	General	zor şartlar altında görev yapmak	work under difficult conditions v.
259	General	zor şartlar altında görev yapmak	work under hard conditions v.
260	General	görev bilmek	take it as one's duty v.
261	General	görev almak	participate in v.
262	General	görev vermek	give assignment v.
263	General	birinin (görev) yerine bakmak	fill in v.
264	General	aynı anda birkaç iş/görev yapmak	juggle several tasks at once v.
265	General	orduda görev almak	serve in the army v.
266	General	görev yapmak	hold office v.
267	General	görev yapmak	man v.
268	General	görev dağılımı yapmak	delegate the duties v.
269	General	görev dağılımı yapmak	distribute the duties v.
270	General	görev kabul etmek	take it as one's duty to v.
271	General	(bir görev/iş için) tutulmak	get hired v.
272	General	yeni bir görev belirlemek	retask v.
273	General	(görev) üstlenmek	assume v.
274	General	görev vermek	task v.
275	General	başkan olarak görev yapmak	chairman v.
276	General	görev vermek	charge v.
277	General	görev olarak üstlenmek	make (a thing) one's business v.
278	General	görev vermek	encharge [obsolete] v.
279	General	görev vermek	entrust v.
280	General	görev olarak yapmak	pull v.
281	General	dini bir görev yürütmek	mission v.
282	General	(birini) özel bir görev için göndermek	mission v.
283	General	görev düşmek	rine [dialect] [uk] v.
284	General	nihai görev görmek	close v.
285	General	dengeleyici görev görmek	counterweigh v.
286	General	(görev, yükümlülük) yok ederek kurtulmak	discharge [obsolete] v.
287	General	(birine) zorla görev yaptırmak	press gang v.
288	General	özel görev teklifiyle bir kurum/grup için üye toplamak	proselyte v.
289	General	görev birimlerine ayırmak	functionalise v.
290	General	görev birimlerine ayırmak	functionalize v.
291	General	görev yapmak	functionate v.
292	General	görev atamak	functionalize v.
293	General	görev atamak	functionalise v.
294	General	görev yapamaz durumda	out of commission adj.
295	General	görev başında	in adj.
296	General	görev anlayışı olmayan	undutiful adj.
297	General	görev ve yetki verilemez	nondelegable adj.
298	General	arabulucu olarak görev alan	intermediatory adj.
299	General	birden fazla okulda görev yapan (öğretmen)	peripatetic adj.
300	General	bir görev için yeterli nitelikleri olmayan	uneligible adj.
301	General	görev yönelimli	task-oriented adj.
302	General	görev yönelimli	task oriented adj.
303	General	görev yönelimli	task orientated adj.
304	General	ilk kez görev alan	virgin adj.
305	General	halihazırda görev yapan	incumbent adj.
306	General	temsilci olarak görev yapan	emissary adj.
307	General	yerine getirilmemiş (görev)	unhatched adj.
308	General	resmi görev dışı	extra-official adj.
309	General	bir görev veya eylemin gerçekleştirilmesinde aktif rol oynayan yönetici ile ilgili	hands-on adj.
310	General	görev insanına özgü	missionary adj.
311	General	görev ile ilişkili	mission adj.
312	General	görev insanına uygun	missionary adj.
313	General	zorlu (görev)	mountainous adj.
314	General	kamu adına görev yapan	official adj.
315	General	görev olarak yerine getirilen	duty adj.
316	General	ömür boyu görev süresiyle atanan	irremovable adj.
317	General	gizli görev yapan	inside adj.
318	General	görev süresinin sonuna yaklaşan	short adj.
319	General	(eski roma'da) konsüllerin yetkisi altında görev yapan seçilmiş yargıç tarafından uygulanan	pretorian adj.
320	General	(eski roma'da) konsüllerin yetkisi altında görev yapan seçilmiş yargıca ait veya ilişkin	pretorian adj.
321	General	görev dönemindeki memur	resident adj.
322	General	görev süresini tamamlayan	full-term adj.
323	General	görev süresince gerçekleşen	full-time adj.
324	General	görev yürüten	functionary adj.
325	General	görev başında	on the job adv.
326	General	görev sırasında	in the exercise of one's duties adv.
327	General	görev duygusuyla	dutifully adv.
328	General	sırf görev uğruna	for the sake of duty adv.
329	General	görev uğruna	for the sake of duty adv.
330	General	görev gereği	for the sake of duty adv.
331	General	görev şeklinde	incumbently adv.
332	General	görev bilinciyle	steadfast adv.
333	General	görev dışında	off prep.
334	General	görev için uygun bir şekilde	in condition prep.
335	General	görev anlamına gelen son ek	-ure suf.
336	General	özel görev	miss. (mission) abrev.
Phrasals
337	Phrasals	birisine bir görev vermek	delegate something to someone v.
338	Phrasals	(bir görev için) birini tutmak	hire someone out v.
339	Phrasals	(yarışmada/duruşmada vb) (olarak) görev yapmak/almak	officiate (as something) (at something) v.
340	Phrasals	birine (zor/sıkıcı) bir görev vermek	saddle someone with something v.
341	Phrasals	görev düşmek	fall to v.
342	Phrasals	bir kimseyi bir görev için seçmek veya önermek	slate for v.
343	Phrasals	görev için seçmek	put up v.
344	Phrasals	resmi görev üstlenmek	come in v.
345	Phrasals	görev almak	come in v.
346	Phrasals	(iş, görev) yıkmak	shuffle off v.
347	Phrasals	görev almak	come in v.
348	Phrasals	birine bir görev vermek	put down v.
349	Phrasals	bir görev için adını yazdırmak	put down v.
350	Phrasals	birini bir görev için yazmak	put down v.
351	Phrasals	birine bir görev vermek	put down v.
352	Phrasals	birinin/bir şeyin yerine görev yapmak	sub for someone or something v.
353	Phrasals	birinin üstüne düşen bir görev olmak	fall on v.
354	Phrasals	birinin üstüne düşen bir görev olmak	fall upon v.
355	Phrasals	bir görev/sorumluluk üstüne düşmek	fall upon v.
356	Phrasals	birinin üstüne düşmek (bir görev)	fall on someone v.
357	Phrasals	birinin üstüne düşmek (bir görev)	fall upon someone v.
358	Phrasals	bir görev/sorumluluk üstüne düşmek	fall on v.
359	Phrasals	görev/sorumluluk dağılımı yapmak	farm out v.
360	Phrasals	görev üstlenmek	set forth on (something) v.
361	Phrasals	(birine) bir görev vermek	detail (one) to (someone or something) v.
362	Phrasals	belirli bir amaç/görev için (birini/bir şey) seçmek	select (someone or something) for (something) v.
363	Phrasals	görev paylaşmak	switch off v.
364	Phrasals	görev vermek	task with v.
365	Phrasals	(birine) bir görev vermek	task (one) with (something) v.
366	Phrasals	kesin bir şekilde görev/pozisyon dışı bırakmak	sweep out of (something or some place) v.
367	Phrasals	(birine) bir rol/görev vermek	name (one) as v.
368	Phrasals	görev paylaşmak	alternate with v.
369	Phrasals	birinin yerine görev yapmak	alternate with someone v.
370	Phrasals	(bir şeyde) birincil derecede bir rol/görev vermek	build into (something) v.
371	Phrasals	(bir şeyde) önemli bir rol/görev vermek	build into (something) v.
372	Phrasals	(kendine) bir rol/görev oluşturmak	carve out v.
373	Phrasals	(kendine) bir rol/görev yaratmak	carve out v.
374	Phrasals	(birine bir görev) vermek/yüklemek	delegate (something) to (one) v.
375	Phrasals	'e bir görev vermek/yüklemek	delegate to v.
376	Phrasals	-e bir görev vermek	detail to v.
377	Phrasals	başka bir şey olarak da görev yapmak	double as v.
378	Phrasals	birinin üstüne düşen bir görev olmak	fall onto (someone) v.
379	Phrasals	birinin üstüne düşen bir görev olmak	fall on (someone) v.
380	Phrasals	birinin üstüne düşen bir görev olmak	fall on someone v.
381	Phrasals	birinin üstüne düşen bir görev olmak	fall upon someone v.
382	Phrasals	birinin üstüne düşen bir görev olmak	fall to (one) v.
383	Phrasals	birinin üstüne düşen bir görev olmak	fall to someone v.
384	Phrasals	(birine) yapabileceğinden fazla görev/iş yüklemek	load (someone) down v.
385	Phrasals	(birine) fazla görev yüklemek	load (someone) down v.
386	Phrasals	görev yerine gelmek	report for v.
387	Phrasals	(bir şeye) başlamak üzere görev yerine gelmek	report for (something) v.
388	Phrasals	birine görev vermek/yüklemek	saddle someone with v.
389	Phrasals	görev vermek/yüklemek	saddle with v.
390	Phrasals	(bir şeyde/bir yerde belli bir süre) görev yapmak/hizmet vermek	serve (something) in (something or some place) v.
391	Phrasals	-de görev almak/ yapmak	serve on v.
392	Phrasals	-de görev almak/ yapmak	serve in v.
393	Phrasals	(bir şeyde) görev almak/ yapmak	serve on (something) v.
394	Phrasals	-in üyesi olarak görev yapmak/hizmet vermek	serve on v.
395	Phrasals	(bir şeyin) üyesi olarak görev yapmak/hizmet vermek	serve on (something) v.
396	Phrasals	görev yapmak	serve your time v.
397	Phrasals	görev üstlenmek	set forth on v.
398	Phrasals	(bir şey yapmayı) görev edinmek	undertake to (do something) v.
Phrases
399	Phrases	görev gereği	as a matter of course n.
400	Phrases	görev icabı	as a matter of course expr.
401	Phrases	görev bakımından	by duty expr.
402	Phrases	görev itibariyle	by duty expr.
403	Phrases	hazırlan, sana bir görev/iş daha çıktı	bend over, here it comes again expr.
404	Phrases	(birinin) üstüne düşen (görev/sorumluluk)	on (one's) shoulders expr.
405	Phrases	birine düşen (görev/sorumluluk)	on someone's shoulders expr.
406	Phrases	birinin sırtında/omuzlarında (sorumluluk/görev)	on someone's shoulders expr.
407	Phrases	birinin üstüne düşen (görev/sorumluluk)	on someone's shoulders expr.
408	Phrases	(birinin) sırtında/omuzlarında (sorumluluk/görev)	on (one's) shoulders expr.
409	Phrases	(birine) düşen (görev/sorumluluk)	on (one's) shoulders expr.
Proverb
410	Proverb	geride kalıp sabırla bekleyenlere de büyük iş/görev düşer	they also serve who (only) stand and wait
Colloquial
411	Colloquial	boyun borcu olan görev	incumbent upon someone n.
412	Colloquial	kaçınılmaz görev	incumbent upon someone n.
413	Colloquial	görev adamı	a man of duty n.
414	Colloquial	gördüğü dilbilgisi hatalarını düzeltmeyi kendine görev edinmiş kişi	grammer police n.
415	Colloquial	gördüğü dilbilgisi hatalarını düzeltmeyi kendine görev edinmiş kişi	grammar nazi n.
416	Colloquial	çetin/zorlu iş/görev	bear n.
417	Colloquial	yorucu olmayan iş/görev	a soft berth n.
418	Colloquial	kolay/zahmetsiz/basit iş/görev	soft berth n.
419	Colloquial	kolay/zahmetsiz/basit iş/görev	an easy berth n.
420	Colloquial	kolay/zahmetsiz/basit iş/görev	a soft berth n.
421	Colloquial	yorucu olmayan iş/görev	an easy berth n.
422	Colloquial	yorucu olmayan iş/görev	soft berth n.
423	Colloquial	aniden ortaya çıkan durum/görev	fire drill n.
424	Colloquial	beklenmeyen görev/durum	fire drill n.
425	Colloquial	tek seferlik iş/görev	gig n.
426	Colloquial	can sıkıcı görev	bad boy n.
427	Colloquial	sıkıntılı iş/görev	bear n.
428	Colloquial	problem yaratan iş/görev	bear n.
429	Colloquial	zor bir iş/görev	bear n.
430	Colloquial	zor görev	headache n.
431	Colloquial	görev için yeniden eğitilen kimse	retread n.
432	Colloquial	birleşik krallık ordusu'nun 7. zırhlı tümeni'nde 1941 ile 1942 yıllarında kuzey afrika'da görev yapmış asker	desert rat n.
433	Colloquial	(belirli bir şehirde görev alan) polis memurları	finest n.
434	Colloquial	zor bir görev üzerinde durmadan çalışmak	grind it out v.
435	Colloquial	fazla/yapabileceğinden fazla görev yüklemek	put it to v.
436	Colloquial	(birine) fazla/yapabileceğinden fazla görev yüklemek	put it to (someone) v.
437	Colloquial	can sıkıcı görev yüklemek	lumber [uk] v.
438	Colloquial	görev başında	in harness expr.
439	Colloquial	yapılması zorunlu görev	incumbent upon someone expr.
440	Colloquial	görev aşkı	beyond the call of duty expr.
441	Colloquial	görev başarıldı	mission accomplished expr.
442	Colloquial	herkes görev başına!	all hands on deck! expr.
443	Colloquial	görev/görevi esnasında	in the line of duty expr.
444	Colloquial	görev/görevi sırasında	in the line of duty expr.
445	Colloquial	ben görev başındayken olmaz!	not on my watch! expr.
446	Colloquial	iş/görev beni bekler	duty calls expr.
447	Colloquial	bir sürü farklı iş, görev	(what with) one thing and another expr.
448	Colloquial	1994-2011 arasında abd'de yürürlükte olan ve eşcinsellerin orduda görev almalarını yasaklayan fakat cinsel yönelimini gizli tutanlara karşı da ayrımcılığı önleyen bir kanun	don't ask, don't tell, don't harass, don't pursue expr.
449	Colloquial	yapması zor bir iş/görev	that's a tall order expr.
450	Colloquial	meşakkatli bir iş/görev	that's a tall order expr.
451	Colloquial	yerine getirmesi zor bir iş/görev	that's a tall order expr.
Idioms
452	Idioms	zor görev	an uphill battle fight n.
453	Idioms	zor görev	an uphill struggle n.
454	Idioms	zor görev	an uphill battle n.
455	Idioms	görev icabı yapılması gerekenler	above and beyond the call of duty n.
456	Idioms	zorlu görev	an uphill struggle n.
457	Idioms	zorlu görev	an uphill battle n.
458	Idioms	zor görev	an uphill task n.
459	Idioms	zorlu görev	an uphill fight n.
460	Idioms	zor görev	an uphill fight n.
461	Idioms	zorlu görev	an uphill job n.
462	Idioms	zorlu görev	an uphill task n.
463	Idioms	zor görev	an uphill job n.
464	Idioms	çetin görev	a mountain to climb n.
465	Idioms	çetin görev	an uphill struggle n.
466	Idioms	çetin görev	an uphill job n.
467	Idioms	çetin görev	an uphill battle n.
468	Idioms	çetin görev	an uphill fight n.
469	Idioms	çetin görev	an uphill task n.
470	Idioms	zorlu görev	uphill battle n.
471	Idioms	zorlu görev	uphill struggle n.
472	Idioms	avantaj yaratan/sağlayan konum/görev	a bully pulpit n.
473	Idioms	zor görev	tough row to hoe n.
474	Idioms	zor görev	hard row to hoe n.
475	Idioms	en zor iş/görev	devil's own job n.
476	Idioms	en zor iş/görev	devil of a job n.
477	Idioms	zor görev	large order n.
478	Idioms	zor görev	tall order n.
479	Idioms	son derece zorlu görev	backbreaker n.
480	Idioms	yapılması kolay görev	a can of corn n.
481	Idioms	görev adamı/kadını	a man/woman with a mission n.
482	Idioms	büyük çaba gerektiren iş/görev	labor of hercules n.
483	Idioms	büyük çaba gerektiren iş/görev	a labour of hercules n.
484	Idioms	görev adamı/kadını	a man/woman on a mission n.
485	Idioms	kek iş/görev	soft berth n.
486	Idioms	kek iş/görev	a soft berth n.
487	Idioms	büyük gayret isteyen iş/görev	a labour of hercules n.
488	Idioms	büyük gayret isteyen iş/görev	labor of hercules n.
489	Idioms	basit iş/görev	a soft berth n.
490	Idioms	basit iş/görev	soft berth n.
491	Idioms	rahat iş/görev	soft berth n.
492	Idioms	rahat iş/görev	a soft berth n.
493	Idioms	çok zor iş/görev	labor of hercules n.
494	Idioms	çok zor iş/görev	a labour of hercules n.
495	Idioms	çok güç iş/görev	labor of hercules n.
496	Idioms	zahmetsiz/dertsiz/külfetsiz iş veya görev	soft berth n.
497	Idioms	çok güç iş/görev	a labour of hercules n.
498	Idioms	zahmetsiz/dertsiz/külfetsiz iş veya görev	a soft berth n.
499	Idioms	zahmetli iş/görev	a labour of hercules n.
500	Idioms	meşakkatli iş/görev	labor of hercules n.