devam

Bedeutungen von dem Begriff "devam" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 30 Ergebniss(e)

	Kategorie	Türkisch	Englisch
Common Usage
1	Common Usage	devam	continuation n.
The new regulations are just the continuation of the former ones. Yeni düzenlemeler eskilerinin devamı niteliğindedir. More Sentences
2	Common Usage	devam	attendance n.
School attendance is a huge part of a child or teen's life. Okula devam, bir çocuğun veya gencin hayatının büyük bir parçasıdır. More Sentences
General
3	General	devam	sequel n.
The riot was the sequel of the president's unfortunate speech. İsyan, başkanın talihsiz konuşmasının devamında geldi. More Sentences
4	General	devam	attendance n.
I had perfect attendance this year. Bu yıl derslere mükemmel devam ettim. More Sentences
5	General	devam	continuation n.
We now have to adjourn the continuation of this debate until 9.30 p.m. Şimdi bu tartışmanın devamına saat 9.30'a kadar ara vermek zorundayız. More Sentences
Trade/Economic
6	Trade/Economic	devam	continuation n.
The international community is aware of the link between economic interests and the continuation of the war in Kivu. Uluslararası toplum, ekonomik çıkarlar ile Kivu'daki savaşın devamı arasındaki bağlantının farkındadır. More Sentences
Computer
7	Computer	devam	continuation n.
The next item is the continuation of the debate on sales promotions in the internal market. Bir sonraki gündem maddesi, iç pazarda satış promosyonlarına ilişkin tartışmanın devamıdır. More Sentences
8	Computer	devam	more expr.
Is he still committed to that far more comprehensive approach and will that still feature in his work? Hâlâ bu çok daha kapsamlı yaklaşıma bağlı mı ve bu yaklaşım çalışmalarında yer almaya devam edecek mi? More Sentences
Math
9	Math	devam	continuation n.
The next item is the continuation of the joint debate on the progress of the 12 candidate countries in 2000. Bir sonraki madde, 12 aday ülkenin 2000 yılında kaydettiği ilerlemeye ilişkin ortak tartışmanın devamıdır. More Sentences
General
10	General	devam	durability n.
11	General	devam	endurance n.
12	General	devam	dom n.
13	General	devam	pursuance n.
14	General	devam	perpetuation n.
15	General	devam	perpetuity n.
16	General	devam	steadiness n.
17	General	devam	permanency n.
18	General	devam	prosecution n.
19	General	devam	progression n.
20	General	devam	continuance n.
21	General	devam	duration n.
22	General	devam	permanence n.
23	General	devam	maintenance n.
24	General	devam	follow-through n.
25	General	devam	standing n.
26	General	devam	attendancy n.
27	General	devam	suite n.
28	General	devam	assiduous adj.
Computer
29	Computer	devam	resume expr.
30	Computer	devam	continue expr.

Bedeutungen, die der Begriff "devam" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 500 Ergebniss(e)

	Kategorie	Türkisch	Englisch
Common Usage
1	Common Usage	devam etmek	hold v.
Should these tendencies hold, the Islamist movement cannot succeed. Bu eğilimler devam ederse İslamcı hareket başarılı olamaz. More Sentences
2	Common Usage	devam ettirmek	continue v.
That is all very good stuff and to be welcomed, continued and improved upon. Bunların hepsi çok iyi şeyler olup, memnuniyetle karşılanmalı, devam ettirilmeli ve geliştirilmelidir. More Sentences
3	Common Usage	devam etmek	continue v.
They continued to climb despite the rain. Yağmura rağmen tırmanmaya devam ettiler. More Sentences
4	Common Usage	devam ettirmek	maintain v.
No, so if the Cohesion Fund were to be maintained, it would have to apply to all the acceding countries. Hayır, bu nedenle Uyum Fonu devam ettirilecekse tüm katılan ülkeler için geçerli olmalıdır. More Sentences
5	Common Usage	devam ettirmek	sustain v.
These changes were sustained even after 6 months. Bu değişiklikler 6 ay sonra bile devam etmiştir. More Sentences
6	Common Usage	devam etmek	go on v.
We are not going to solve the problems if this is the way we go on. Bu şekilde devam edersek sorunları çözemeyiz. More Sentences
7	Common Usage	devam etmek	proceed v.
They couldn't proceed with the swimming lessons because of the thunderstorm. Fırtına nedeniyle yüzme derslerine devam edemediler. More Sentences
8	Common Usage	devam süresi	duration n.
9	Common Usage	devam etmemek	discontinue v.
General
10	General	devam etme	persistence n.
The doctor couldn't explain the persistence of the cough. Doktor öksürüğün devam etme nedenini açıklayamıyordu. More Sentences
11	General	devam etme	attending n.
Poverty prevented him from attending school. Yoksulluk onun okula devam etmesini engelledi. More Sentences
12	General	devam etme	continuation n.
Their joyfulness is tempered only by the continuation of the bitter legacy of Saddam. Onların sevinci ancak Saddam'ın acı mirasının devam etmesiyle azalır. More Sentences
13	General	devam eden değerlendirme	ongoing assessment n.
Yet never once did anyone challenge our ongoing assessment. Ancak hiç kimse devam eden değerlendirmemize itiraz etmedi. More Sentences
14	General	devam etmek	go along v.
It is obvious that we cannot go along with this! Bu şekilde devam edemeyeceğimiz çok açık! More Sentences
15	General	devam etmek	keep at v.
He kept at the job all day. Bütün gün işine devam etti. More Sentences
16	General	çalmaya devam etmek	play on v.
Four years later he returned and went on to play on the band's Black Rose album. Dört yıl sonra geri döndü ve grubun Black Rose albümünde çalmaya devam etti. More Sentences
17	General	devam ettirmek	keep up v.
If, however, the pressure is kept up, we shall get there. Bununla birlikte, baskı devam ederse, oraya ulaşacağız. More Sentences
18	General	devam ettirmek	perpetuate v.
The leaked footage perpetuated the problem. Sızan görüntüler sorunu devam ettirmekteydi. More Sentences
19	General	devam etmek	carry on with v.
This also means that we must carry on with the Structural Fund policy. Bu aynı zamanda Yapısal Fon politikasına devam etmemiz gerektiği anlamına da gelmektedir. More Sentences
20	General	devam etmek	keep going v.
That is, products are included according to whether there are economic activities that have to be kept going. Yani ürünler, devam ettirilmesi gereken ekonomik faaliyetlerin olup olmamasına göre dahil edilir. More Sentences
21	General	davranmaya devam etmek (belirli bir şekilde)	go on v.
In this world, it's difficult to go on behaving like a human being. Bu dünyada insan gibi davranmaya devam etmek zordur. More Sentences
22	General	devam etmek	carry over v.
This engine is expected to carry over. Bu motorun devam etmesi bekleniyor. More Sentences
23	General	devam ettirmek	carry on v.
I shall start by carrying on exactly where Minister Haarder finished. Bakan Haarder'in bitirdiği yerden devam ederek başlayacağım. More Sentences
24	General	devam etmemek	stop v.
The fact is that there is no stopping either time or the applications already in the pipeline. Gerçek şu ki ne zamanı ne de halihazırda devam etmekte olan başvuruları durdurmak mümkün değildir. More Sentences
25	General	devam etmek	attend v.
Many children still cannot attend school because they are working, whether voluntarily or against their will. Halen pek çok çocuk, kendi istekleri dışında ya da gönüllü olarak çalıştıkları için okula devam edememektedir. More Sentences
26	General	devam etmek	keep it up v.
I want Tom to keep it up. Tom'un böyle devam etmesini istiyorum. More Sentences
27	General	devam etmek	keep on v.
We have to keep on saying these things because they are needed. Bunları söylemeye devam etmeliyiz çünkü bunlara ihtiyaç var. More Sentences
28	General	devam ettirmek	keep v.
Hence we must keep raising this issue on occasions such as this. Dolayısıyla bu gibi durumlarda bu konuyu gündeme getirmeye devam etmeliyiz. More Sentences
29	General	devam etmek	endure v.
Strict application of the N+2 rule is necessary, otherwise the reservoir of commitments will endure artificially. N+2 kuralının katı bir şekilde uygulanması gereklidir, aksi takdirde taahhüt rezervi yapay olarak devam edecektir. More Sentences
30	General	devam etmek	get on with v.
Let us give him those resources, then he can get on with his job and we all stand to gain. Ona bu kaynakları verelim, o zaman işine devam edebilir ve hepimiz kazançlı çıkarız. More Sentences
31	General	devam etmek	progress v.
In spite of the lack of progress, the efforts have continued. İlerleme kaydedilmemesine rağmen çabalar devam etmiştir. More Sentences
32	General	devam etmek	go ahead v.
Enlargement can go ahead without the Nice Treaty. Genişleme Nice Antlaşması olmadan da devam edebilir. More Sentences
33	General	devam etmek	get along v.
Even in music, minor and major don't get along without one another. Müzikte bile, minör ve majör birbiri olmadan devam etmez. More Sentences
34	General	konuşmaya devam etmek	go on v.
They went on talking all night. Bütün gece konuşmaya devam ettiler. More Sentences
35	General	devam etmek	push v.
Do not give in to bullying and push ahead in your work. Zorbalığa teslim olmayın ve işinizde ilerlemeye devam edin. More Sentences
36	General	devam etmek	prosecute v.
The police have decided not to prosecute because of the lack of proof. Polis, delil yetersizliği nedeniyle devam etmemeye karar verdi. More Sentences
37	General	devam etmek	carry on v.
So there is no point in carrying on as if every ship were going to disappear. Yani her gemi yok olacakmış gibi devam etmenin bir anlamı yok. More Sentences
38	General	devam etmek	follow on v.
To follow on from what you just said, a very good morning. Söylediklerinizden devam edecek olursak, çok iyi bir sabah. More Sentences
39	General	devam etmek	hold on v.
I hope I can hold on to my job. Umarım işime devam edebilirim. More Sentences
40	General	denemeye devam etmek	keep trying v.
We have to keep trying. Denemeye devam etmeliyiz. More Sentences
41	General	devam etmek	hold out v.
Stay here for as long as the food supply holds out. Yiyecek tedariki devam ettiği sürece burada kalın. More Sentences
42	General	devam etmek	press on v.
The Commission has for some time been pressing on with this sort of internal reform process. Komisyon bir süredir bu tür bir iç reform sürecine devam etmektedir. More Sentences
43	General	devam etmek	go on v.
The ILO must be given access to all areas where forced labour is going on. Uluslararası Çalışma Örgütü'nün zorla çalıştırmanın devam ettiği tüm alanlara erişimine izin verilmelidir. More Sentences
44	General	devam etmek	pursue v.
Will they pursue battles with other rogue states? Diğer haydut devletlerle de savaşmaya devam edecekler mi? More Sentences
45	General	devam etmek	be in progress v.
A police investigation is in progress. Polis soruşturması devam ediyor. More Sentences
46	General	yeniden devam etmek	revive v.
After giving birth, she did her best to revive her career. Doğum yaptıktan sonra kariyerine yeniden devam etmek için elinden geleni yaptı. More Sentences
47	General	devam ettirmek	maintain v.
Northern Ireland fishermen more than anyone want to maintain sustainable fisheries in the Irish Sea. Kuzey İrlandalı balıkçılar, İrlanda Denizi'nde sürdürülebilir balıkçılığın devam etmesini herkesten çok istemektedir. More Sentences
48	General	yükselmeye devam etmek (fiyatlar vb)	continue to rise v.
If you’re pregnant, levels of hCG continue to rise rapidly, doubling every 2 to 3 days. Hamileyseniz, hCG seviyeleri hızla yükselmeye devam eder ve her 2 ila 3 günde bir iki katına çıkar. More Sentences
49	General	artmaya devam etmek (fiyatlar vb)	continue to rise v.
Whilst research budgets in the US continue to rise, those in Europe remain stagnant. ABD'deki araştırma bütçeleri artmaya devam ederken Avrupa'dakiler durgun kalmaktadır. More Sentences
50	General	olmaya devam etmek	continue to happen v.
I hope great things continue to happen for her. Umarım onun için harika şeyler olmaya devam eder. More Sentences
51	General	devam etmek	last v.
The shock that hits us can last for a long time. Bizi vuran şok uzun süre devam edebilir. More Sentences
52	General	devam etmek	go v.
When you find what works best for you, go with it. Sizin için en iyi olanı bulduğunuzda, onunla devam edin. More Sentences
53	General	şiddetle devam etmek	rage v.
The storm raged for three days. Fırtına üç gün şiddetle devam etti. More Sentences
54	General	devam etmek	continue v.
She glanced at the shop window and continued walking. Vitrine bir göz attı ve yürümeye devam etti. More Sentences
55	General	devam etmek	keep v.
I can't let you keep doing that. Bunu yapmaya devam etmene izin veremem. More Sentences
56	General	azimle devam etmek	persevere v.
He persevered with his guitar lessons and became a virtuoso. Gitar derslerine azimle devam ederek virtüöz oldu. More Sentences
57	General	devam etmek	proceed v.
After the recess the teacher proceeded the lesson. Teneffüsten sonra öğretmen derse devam etti. More Sentences
58	General	yapmaya devam etmek	keep on doing v.
We have made a considerable contribution to restoring normality to Macedonia and will keep on doing that. Makedonya'nın normale dönmesine önemli bir katkıda bulunduk ve bunu yapmaya devam edeceğiz. More Sentences
59	General	yola devam etmek	move on v.
It is important to bear them in mind and we should move on with this proposal. Bunları göz önünde bulundurmak önemlidir ve bu teklifle yolumuza devam etmeliyiz. More Sentences
60	General	yola devam etmek	keep going v.
Now these thousands of youth have decided to keep going. Şimdi bu binlerce genç yola devam etmeye karar verdi. More Sentences
61	General	yürümeye devam etmek	keep on walking v.
If you’ve played it already, keep on walking. Zaten oynadıysanız, yürümeye devam edin. More Sentences
62	General	devam edememek	can't go on v.
I can't go on, I'll go on. Devam edemem, devam edeceğim. More Sentences
63	General	yürümeye devam etmek	continue walking v.
Continue walking in the opposite direction, using the same slow, deliberate movements as before. Daha önce olduğu gibi aynı yavaş, kasıtlı hareketleri kullanarak ters yönde yürümeye devam edin. More Sentences
64	General	yürümeye devam etmek	keep on walking v.
Chu Feng and the group kept on walking towards the west. Chu Feng ve grup batıya doğru yürümeye devam etti. More Sentences
65	General	devam etmek	remain v.
But biofuels remain uncompetitive without significant government tax breaks. Ancak biyoyakıtlar, hükümetin önemli vergi indirimleri olmaksızın rekabetsiz kalmaya devam ediyor. More Sentences
66	General	devam etmek	went on (go on) v.
It went on like that for 33 years. Bu 33 yıl boyunca böyle devam etti. More Sentences
67	General	çalışmaya devam etmek	keep working v.
But I knew I had to keep working. Ama çalışmaya devam etmem gerektiğini biliyordum. More Sentences
68	General	oturmaya devam etmek	remain seated v.
Please remain seated for a few minutes. Lütfen birkaç dakika oturmaya devam edin. More Sentences
69	General	bakmaya devam etmek	keep looking v.
And the whole time, it kept looking at me. Ve tüm bu süre boyunca bana bakmaya devam etti. More Sentences
70	General	yaşamaya devam etmek	continue to live v.
I share the grief of the silent black majority in Zimbabwe, who continue to live in poverty. Zimbabve'de yoksulluk içinde yaşamaya devam eden sessiz siyah çoğunluğun acısını paylaşıyorum. More Sentences
71	General	devam ettirmek	uphold v.
The majority voted to uphold the ban on single-use plastic. Çoğunluk, tek kullanımlık plastik yasağının devam ettirilmesi yönünde oy kullandı. More Sentences
72	General	devam etmek	endure v.
Strict application of the N+2 rule is necessary, otherwise the reservoir of commitments will endure artificially. N+2 kuralının katı bir şekilde uygulanması gereklidir aksi takdirde taahhüt rezervi yapay olarak devam edecektir. More Sentences
73	General	devam etmek	run v.
My phone contract only has a couple of months to run. Telefon sözleşmem yalnızca birkaç ay daha devam edecek. More Sentences
74	General	devam etmek	run v.
This is the seventh year running. Bu, yedi yıldır devam ediyor. More Sentences
75	General	devam etmek	run v.
The current programming periods are still running. Mevcut programlama dönemleri hala devam ediyor. More Sentences
76	General	kıran kırana devam etmek	rage v.
A battle has been raging in the area for days. Bölgede günlerdir kıran kırana devam eden bir çatışma mevcut. More Sentences
77	General	-e basmaya devam etmek	hold v.
Tenuto is a direction for the musician to hold a note for its full length. Tenuto, müzisyenin notaya tam uzunluğu boyunca basmasını gerektiren bir komuttur. More Sentences
78	General	devam eden	continued adj.
His continued success primarily relied on his careful tactics. Devam eden başarısı öncelikle titiz taktiklerine bağlıydı. More Sentences
79	General	devam eden	ongoing adj.
There seems to be a problem with an ongoing project. Görünüşe göre devam eden bir projeyle ilgili bir sorun var. More Sentences
80	General	devam eden	on-going adj.
This is something that should not be forgotten in the on-going discussions. Bu, devam etmekte olan tartışmalarda unutulmaması gereken bir konudur. More Sentences
81	General	devam eden (işler)	work in progress adj.
This is a work in progress in ornithology. Bu ornitolojide devam eden bir çalışmadır. More Sentences
82	General	devam eden	continuous adj.
Just follow that continuous green line to the exit. Çıkışa kadar devam eden yeşil çizgiyi takip edin. More Sentences
83	General	devam haberi	follow-up adj.
A few days after the story broke, the magazine printed a follow-up. Haberin yayınlanmasından birkaç gün sonra dergi bir devam haberi yayınladı. More Sentences
84	General	aynen devam ederek	on adv.
He drove on to find a parking area. Park yeri bulmak için yola aynen devam etti. More Sentences
85	General	devam et	go ahead interj.
Please go ahead. Lütfen devam et. More Sentences
Phrasals
86	Phrasals	hayatına devam etmek	move on v.
We also felt like Mordecai had moved on in his life. Ayrıca Mordecai'nin hayatına devam ettiğini hissettik. More Sentences
87	Phrasals	okumaya devam etmek	read on v.
Read on to learn more about SkyToaster. SkyToaster hakkında daha fazla bilgi edinmek için okumaya devam edin. More Sentences
88	Phrasals	koşmaya devam etmek	run on v.
He run on for half an hour. Yarım saat koşmaya devam etti. More Sentences
89	Phrasals	konuşmaya devam etmek	talk on v.
Some of us talk on, whilst others call for tolerance. Bazılarımız konuşmaya devam ederken, diğerlerimiz hoşgörü çağrısında bulunuyor. More Sentences
90	Phrasals	yürümeye devam etmek	walk on v.
Valjean continues to walk on, but Javert cannot pull the trigger. Valjean yürümeye devam eder ama Javert tetiği çekemez. More Sentences
91	Phrasals	devam etmek	go ahead v.
Unless there are agreed common minimum standards for procedural law, this should not go ahead. Usul hukukuna ilişkin ortak asgari standartlar üzerinde mutabakata varılmadıkça bu uygulamaya devam edilmemelidir. More Sentences
92	Phrasals	koşmaya devam etmek	run on v.
He ran on and on. Koşmaya devam etti. More Sentences
93	Phrasals	ilerlemeye devam etmek	keep on v.
Ye Qingyu also did not keep on pressing forward. Ye Qingyu da ilerlemeye devam etmedi. More Sentences
94	Phrasals	(başka bir şeyi yaparak) devam etmek	continue by (doing something) v.
However, we recommend that you continue by accessing its more advanced settings and configuring absolutely everything. Ancak, daha gelişmiş ayarlarına erişerek ve kesinlikle her şeyi yapılandırarak devam etmenizi öneririz. More Sentences
General
95	General	devam ederlik	ongoingness n.
96	General	papazın verdiği ilmihal derslerine devam etme ve kiliseye üye olarak kabul edilme	confirmation n.
97	General	devam (bir okula vb)	attendance n.
98	General	devam etme	continuance n.
99	General	devam ettirme	maintenance n.
100	General	kaldığı yerden devam etme	resumption n.
101	General	devam etme	progress n.
102	General	devam mecburiyeti	compulsory attendance n.
103	General	devam süresi	run n.
104	General	devam ettirme	prolongation n.
105	General	devam kampanyası	following on advertisement n.
106	General	birşeyin kaldığı yerden devam etmesi	resumption of n.
107	General	hayatta kalma ve faaliyete devam etme kabiliyeti	ability to survive and operate n.
108	General	devam kontrolü	attendance check n.
109	General	devam etmeyiş	impermanence n.
110	General	devam etme	persisting n.
111	General	devam etmeyiş	impermanency n.
112	General	devam mamaları	follow on formulae n.
113	General	devam etmeme	noncontinuation n.
114	General	vahşi hayvanların doğal hayatlarını devam ettirdikleri geniş alan	game park n.
115	General	vahşi hayvanların doğal hayatlarını devam ettirdikleri geniş alan	game reserve n.
116	General	mesleğini devam ettirme	pursuing a career n.
117	General	devam etmeme	discontinuance n.
118	General	devam eden aktiviteler	ongoing activities n.
119	General	devam etme	frequenting n.
120	General	belirsiz bir süre için devam etme özelliğine sahip	self-perpetuating n.
121	General	devam ettirme	furthering n.
122	General	devam eden çalışmalar	ongoing research n.
123	General	devam eden/süregelen kişisel anlaşmazlık/çekişme	ongoing personal dispute n.
124	General	hayatı devam ettirme işini iş haline getiren	survivalist n.
125	General	(bir önceki sorunun mealinde onu takip eden) devam/takip sorusu	follow-up question n.
126	General	emekli olduktan sonra çalışmaya devam eden kişi	nevertiree n.
127	General	emeklilik yaşı gelmesine rağmen çalışmaya devam eden kişi	nevertiree n.
128	General	kiliseye devam eden kimse	churchman n.
129	General	park et devam et otoparkı	park-and-ride n.
130	General	sürecin devam etmesi	continuation of the process n.
131	General	geçmişte devam eden zaman	past continuous tense n.
132	General	yapılmaması gerektiğine inandığın ancak yapmaya devam edip içten içe pişmanlık duyduğun zevkler	guilty pleasure n.
133	General	bir dersin sonunda öğrendiğin ve seninle birlikte bu ders devam etmese bile gelecek şeyler	take-home lessons n.
134	General	bir süre devam etme durumu	semipermanence n.
135	General	baldırdaki kalınlığın bileğe doğru devam etmesi	cankle n.
136	General	ispanya'da sokaktan ringe kadar devam eden boğa koşusu	encierro n.
137	General	varlığını devam ettirme	endurance n.
138	General	altındayken ekonomik bir faaliyetin devam edemediği sınır	margin n.
139	General	ekonomik bir süreci ortadan kaldıran veya devam etmesini engelleyen özel bir durum	margin n.
140	General	görev süresi bittikten sonra makamında kalmaya devam eden görevli	hangover n.
141	General	devam eden işler	work in progress n.
142	General	görev süresi sona erdikten sonra görevine devam eden memur	holdover n.
143	General	tartışmalı bir konu hakkında bir internet forumunda devam eden bir diyalog	holy war n.
144	General	başlamış eylemi devam ettiren şey	mover n.
145	General	başlamış eylemi devam ettiren kimse	mover n.
146	General	devam etme izni	go n.
147	General	devam etme izni	go-ahead n.
148	General	devam etme	ongoing n.
149	General	devam eden şey	run n.
150	General	devam eden mücadele	ongoing struggle n.
151	General	devam eden kimse	continuer n.
152	General	devam eden şey	continuer n.
153	General	devam eden şey	continuation n.
154	General	(saat hareketliliğinin devam edebileceği) dikey yönlü ayarlama	position n.
155	General	devam etmeyen kimse	discontinuer n.
156	General	devam niteliğindeki gazete yazısı	follow n.
157	General	park et devam et otoparkı	park and ride n.
158	General	üst üste devam eden rüya	serial dream n.
159	General	neslini devam ettiren hayvan	survivor n.
160	General	devam ettirme	perpetuation n.
161	General	devam eden psikolojik mücadele	psychodrama n.
162	General	devam ettirme	sustainment n.
163	General	devam ettirme	prolongment n.
164	General	devam etme	furtherance n.
165	General	devam ettirme	prolongation n.
166	General	üniversiteye devam etmek	go to school v.
167	General	devam etmek	run on v.
168	General	kaldığı yerden devam etmek	resume v.
169	General	devam ettirmek	sustain v.
170	General	devam etmek	draw v.
171	General	bizi izlemeye devam edin	stay tuned v.
172	General	devam etmemek	discontinue v.
173	General	olmaya devam etmek	rest v.
174	General	devam etmemek	cease v.
175	General	çalışmaya devam etmek (bir yerde/bir işte)	stay in v.
176	General	devam etmek	abide v.
177	General	yılmadan devam etmek	sit tight v.
178	General	artarak devam etmek	increasingly continue v.
179	General	devam etmek	persevere v.
180	General	devam etmek	go ahead with something v.
181	General	devam etmemek	cut v.
182	General	devam ettirmek	keep something going v.
183	General	okula devam etmemek	drop out v.
184	General	devam etmek	hang over v.
185	General	yoluna devam etmek	proceed on one's way v.
186	General	dışa vurulmadan devam etmek (kavga/kızgınlık vb)	smolder v.
187	General	devam etmesine yol açmak	cause to continue v.
188	General	devam ettirmek	wage v.
189	General	devam etmek	pass on v.
190	General	devam ettirmek	retain v.
191	General	devam etmek	stand v.
192	General	devam etmek	keep up v.
193	General	metanetle devam etmek	soldieron v.
194	General	asıl faaliyetine devam ederken yeni bir faaliyete girmek	branch out into v.
195	General	olmadan devam etmek	go without v.
196	General	devam etmek	carry forward v.
197	General	boyunca devam etmek (belirli bir süre)	stretch v.
198	General	devam ettirmek	keep going v.
199	General	devam ettirmek	prolong v.
200	General	devam ettirmek	extend v.
201	General	soyunu devam ettirmek	continue one's bloodline v.
202	General	bir iş üzerinde sebatla çalışmaya devam etmek	stick at v.
203	General	devam ettirmek	keep the ball rolling v.
204	General	uçmaya devam etmek	continue flying v.
205	General	devam etmek	attend regularly v.
206	General	okula devam etmek	go to school v.
207	General	devam etmek	soldier on v.
208	General	üzerinde sebatla çalışmaya devam etmek (bir iş)	stick with v.
209	General	artarak devam etmek	increasingly go on v.
210	General	devam etmek	take up v.
211	General	devam etmemek (salgın)	take off v.
212	General	yanmaya devam etmek	keep in v.
213	General	bir şeyi kullanmaya devam etmek	keep something on v.
214	General	yola devam etmek	continue down the road v.
215	General	yola devam etmek	carry on the path of v.
216	General	yola devam etmek	get back on the road v.
217	General	destek vermeye devam etmek	continue to give support v.
218	General	yükselmeye devam etmek	continue to rise v.
219	General	ikna olmaya devam etmek	remain convinced v.
220	General	şansı devam etmek	(one's luck) to hold v.
221	General	varlığını devam ettirmek	continue one's existence v.
222	General	devam ettirmek	maintain the standard v.
223	General	yoluna devam etmek	stand on v.
224	General	çalıştırmaya devam etmek	keep on v.
225	General	-e devam etmek	go on with v.
226	General	-e devam etmek	go ahead with v.
227	General	-e devam etmek	proceed with v.
228	General	-e devam etmek	prosecute v.
229	General	devam etmek	go off v.
230	General	yapmaya devam etmek	keep at v.
231	General	devam etmek kalmak	persist v.
232	General	bir işe devam etmek	keep at a job v.
233	General	kalmaya devam etmek	stay on v.
234	General	bıraktığı yerden devam etmek	resume v.
235	General	kaldığı yerden devam etmek	resume on v.
236	General	(ile) ilerlemeye devam etmek	push ahead with v.
237	General	sözüne devam etmek	continue one's speech v.
238	General	okula devam etmek	attend the school v.
239	General	düz devam etmek	go straight ahead v.
240	General	kariyerine devam etmek	continue one's career v.
241	General	kariyerine bıraktığı yerden devam etmek	resume her/his career v.
242	General	kariyerine devam etmek	continue his/her career v.
243	General	kanamaya devam etmek	keep bleeding v.
244	General	yükselmeye devam etmek	keep on rising v.
245	General	eğitimine devam etmek	continue one's education v.
246	General	öğrenimini devam ettirmek	continue one's education v.
247	General	iletişimi devam ettirmek	continue the communication v.
248	General	eğitimine devam etmek	further one's education v.
249	General	eğitimini devam ettirmek	further one's education v.
250	General	artmaya devam etmek	continue to rise v.
251	General	devam ettirilmek	be continued v.
252	General	hakimiyetini devam ettirmek	continue one's dominance v.
253	General	hakimiyetini devam ettirmek	continue to dominate v.
254	General	(sevgili vb) görüşmeye devam etmek	keep on dating v.
255	General	görüşmeye devam etmek	keep on talking with someone v.
256	General	görüşmeye devam etmek	keep on seeing someone v.
257	General	yalan söylemeye devam etmek	continue to lie v.
258	General	bir şeye devam etmek	go forward with something v.
259	General	ile devam etmek	go forward with something v.
260	General	seyahatlerine kaldığı yerden devam etmek	resume one’s travels v.
261	General	soyunu devam ettirmek	keep the family name alive v.
262	General	hayatını devam ettirmek	continue one's life v.
263	General	eğitimine devam etmek	continue one’s education v.
264	General	birisiyle görüşmeye devam etmek	keep/continue dating v.
265	General	soyunu devam ettirmek	continue one's lineage v.
266	General	devam edememek	not able to go on v.
267	General	gazete haberciliğinde kariyerine (mesleğine) devam etmek	pursue a career in newspaper journalism v.
268	General	çalışmaya devam etmek	keep studying v.
269	General	araştırılması devam etmek	remain under investigation v.
270	General	çalışmaya devam etmek	overlearn v.
271	General	kötü şartlar altında mücadeleye devam etmek	struggle along under these poor conditions v.
272	General	dışa vurulmadan devam etmek (kavga/kızgınlık vb)	smoulder v.
273	General	sorumluluğu/yükümlülüğü sürdürmek/devam etmek	remain liable v.
274	General	yakın olmaya devam etmek	remain close v.
275	General	faydalanmayı/ yaralanmayı/ istifade etmeyi/ kullanmayı bırakmak/ kesmek/ devam etmemek	discontinue to utilize v.
276	General	kürek çekmeye devam etmek	keep rowing v.
277	General	işe devam etmek	stay in business v.
278	General	birinin sözünü kesmeye devam etmek	keep interrupting someone v.
279	General	tazmin etmeye devam etmek	keep indemnified v.
280	General	kaybetmeye devam etmek	keep losing v.
281	General	hızlı bir şekilde devam etmek	continue apace v.
282	General	bir sorun olmaya devam etmek	remain a challenge v.
283	General	azalarak da olsa devam etmek/sürmek	continue albeit at a diminishing pace v.
284	General	(sözleşmeyi) devam ettirememek	ankle [us] v.
285	General	devam ettirmek	observe v.
286	General	devam ettirmek	aby [obsolete] v.
287	General	devam ettirmek	abye [obsolete] v.
288	General	devam etmemek	cease v.
289	General	devam ettirmek	cherish v.
290	General	istemeye devam etmek	keep asking v.
291	General	altında devam etmek	underrun v.
292	General	devam etmemek	unfrequent v.
293	General	varlığını devam ettirmek	endure v.
294	General	emekli olduktan sonra çalışmaya devam etmek	unretire v.
295	General	devam ettirmek	escot v.
296	General	tutarsız bir şeklide konuşmaya devam etmek	jog v.
297	General	amaçsızca yazmaya devam etmek	jog v.
298	General	devam edemeyecek kadar bitap düşmek	knock up [dated] v.
299	General	devam etmek	wear [scotland] v.
300	General	devam ettirmek	hang v.
301	General	devam etmek	have v.
302	General	bir yazıyı başlangıç sayfasından hemen sonra gelmeyen bir sayfada devam ettirmek	break v.
303	General	bir satırdaki yazıyı bir sonraki satırda devam etmek üzere kesmek	break v.
304	General	aynı şekilde devam etmek	hold v.
305	General	devam etmek (iyi hava)	hold v.
306	General	kesintisiz devam etmek	ride v.
307	General	aynen devam etmek	ride v.
308	General	(belirli durumda) olmaya devam etmek	go v.
309	General	devam etmek	heighten v.
310	General	inatla devam ettirmek	opiniate v.
311	General	konvertöre katışkılar giderildikten sonra da hava vermeye devam etmek	overblow v.
312	General	uzun süre devam etmek	overrun v.
313	General	zar zor devam etmek	rub v.
314	General	uygulamaya devam etmek	run v.
315	General	özelliğini devam ettirmek	run v.
316	General	devam ettirmek	dispute [obsolete] v.
317	General	(bir şeyi) devam ettirmek	drill [dialect] [uk] v.
318	General	(zaman) devam etmek	roll on v.
319	General	devam (filmi, kitabı) çıkarmak	sequelize v.
320	General	devam (filmi, kitabı) çıkarmak	sequelise v.
321	General	devam etmek	shut v.
322	General	mesleğine devam etmek	sit v.
323	General	oturmaya devam etmek	sit v.
324	General	göreve veya işe devam etmek	sit v.
325	General	kiracılığa devam etmek	sit [obsolete] v.
326	General	çalıştırma mekanizmasından çıktıktan sonra dönmeye devam etmek	freewheel v.
327	General	azimle devam etmek	soldier v.
328	General	devam etmek	strike v.
329	General	devam etmek	subsist v.
330	General	devam ettirmek	subsist v.
331	General	devam ettirmek	sue [obsolete] v.
332	General	devam etmemek	supersede v.
333	General	(söz, ifade) … diye devam etmek	supply v.
334	General	çalmaya devam etmek	hold v.
335	General	yalnız başına devam etmek	stand alone v.
336	General	sahip olmaya devam etmek	reserve v.
337	General	var olmaya devam etmek	reserve [obsolete] v.
338	General	devam etmek	pass v.
339	General	göstermeye devam etmek	reserve v.
340	General	devam ettirmek	respite [obsolete] v.
341	General	devam etmek	speel [dialect] [australia] v.
342	General	devam etmek	persever v.
343	General	devam etmek	farther v.
344	General	devam etmek	further v.
345	General	devam ettirmek	prolongate v.
346	General	devam etmek	further [scotland] v.
347	General	kendi kendine devam eden	self-sustaining adj.
348	General	çoktandır devam eden	longstanding adj.
349	General	devam eden	continuing adj.
350	General	yıl boyunca devam eden	yearlong adj.
351	General	devam etmeyen	impermanent adj.
352	General	daha önce yaşamadığı bir iklim ve doğa ortamına getirilen ve orada yaşamaya devam eden (canlı)	naturalized adj.
353	General	düzgün olarak devam eden	firm adj.
354	General	görevine devam etmeyen	absentee adj.
355	General	devam etmiş	endured adj.
356	General	durmadan devam eden	unremitting adj.
357	General	devam etmekte olan	on adj.
358	General	çoktandır devam eden	long standing adj.
359	General	devam ettiren	continuing adj.
360	General	sadece bir an devam eden	momentary adj.
361	General	devam etme eğiliminde	continuative adj.
362	General	devam ettirilebilir	resumable adj.
363	General	kaldığı yerden devam edebilir	resumable adj.
364	General	epeydir devam eden	long-standing adj.
365	General	çoktandır devam eden	long-standing adj.
366	General	bir süreliğine devam eden hastalık	self-limited adj.
367	General	kendi kendine devam eden	self-sustaining adj.
368	General	bütün yıl devam eden	year-round adj.
369	General	tüm şiddetiyle devam eden (rüzgar vb)	unabated adj.
370	General	devam eden	progressing adj.
371	General	halen devam eden	still-continuing adj.
372	General	devamlı aynı şekilde devam eden (müzik)	monotonous adj.
373	General	ömür boyu devam eden	self-perpetuating adj.
374	General	daha önce yaşamadığı bir iklim ve doğa ortamına getirilen ve orada yaşamaya devam eden (canlı)	naturalised adj.
375	General	uzun süredir devam eden	long-standing adj.
376	General	aralıksız devam eden	around-the-clock adj.
377	General	tüm şiddetiyle devam eden	unabating adj.
378	General	devam ettirilmemiş	unsustained adj.
379	General	devam ettirmeyen	unsustaining adj.
380	General	bittiği ya da sona erdiği açıklandığı halde aktif olmaya devam eden	zombie adj.
381	General	kan bağının anne tarafından devam etmesi ile ilişkili	matrilineally adj.
382	General	kan bağı anne tarafından devam eden	matrilineally adj.
383	General	kan bağının anne tarafından devam etmesine dayalı	matrilineally adj.
384	General	hala devam eden	yet adj.
385	General	devam etme kararına ait	go/no-go adj.
386	General	devam etme kararıyla ilgili	go/no-go adj.
387	General	süresiz olarak devam ettirilen	going adj.
388	General	devam eden	ident [dialect] adj.
389	General	8'e kadar devam eden	octonary adj.
390	General	uzun süredir devam eden	old adj.
391	General	düzensiz aralıklarla kesilip devam eden	on-again, off-again [us] adj.
392	General	kesintisiz devam	run-on adj.
393	General	devam eden	running adj.
394	General	tamam mı devam mı kararının alınmasını gerektiren	go-no-go adj.
395	General	tamam mı devam mı dedirten	go-no-go adj.
396	General	devam eden	continuant adj.
397	General	devam ettiren	continuant adj.
398	General	devam ettirilebilir	continuable adj.
399	General	devam eden	in-service adj.
400	General	geçici olarak devam eden	finite adj.
401	General	(savaş, yarış) şiddetle devam eden	flagrant [obsolete] adj.
402	General	park et devam et otoparkı sistemine ait veya ilişkili	park-and-ride adj.
403	General	okul süresince devam eden	schoolwide adj.
404	General	normalden uzun süre çalışmaya devam etme	self-perpetuating adj.
405	General	soyu devam etmeyen	successionless adj.
406	General	yaşamaya devam eden	survivable adj.
407	General	devam ettirilemez	untenable adj.
408	General	kaldığı yerden devam eden	resumptive adj.
409	General	yıllarca devam eden	perpetual adj.
410	General	(hata) devam edilebilir	perpetuable adj.
411	General	devam eden	continually adv.
412	General	düzensiz aralıklarla kesilen ve devam eden	on again and off again adv.
413	General	tam gün devam eden	around the clock adv.
414	General	devam eden süreçte	in the ongoing process adv.
415	General	devam ettirilemeyerek	unsustainably adv.
416	General	devam eden bir şekilde	on an ongoing basis adv.
417	General	devam eden	alday adv.
418	General	devam ederken	on one's way adv.
419	General	devam edip etmeyeceğini bilmeksizin	only from day to day adv.
420	General	devam etmekte olan	on adv.
421	General	devam etmekte iken	in the middle of prep.
422	General	devam et	right on interj.
423	General	devam et!	go ahead! interj.
424	General	devam eden anlamını veren bir ön ek	meno- pref.
425	General	(geyik) boynuzların büyümeye devam ettiği dönemde	in velvet expr.
426	General	devam eden işler	wip (work in progress) abrev.
427	General	devam eden	contd. (continued) abrev.
428	General	devam ediyor	contd (continued) abrev.
429	General	devam ediyor	contd. (continued) abrev.
430	General	devam eden	contd (continued) abrev.
431	General	devam ediyor	contin. (continued) abrev.
Phrasals
432	Phrasals	destek vermeye devam etmek	hold out for v.
433	Phrasals	devam etmek	pass on v.
434	Phrasals	bir şeyi yapmaya devam etmek	go ahead (with something) v.
435	Phrasals	bir şeyi sürdürmeye devam etmek	go ahead (with something) v.
436	Phrasals	uğraşmaya devam etmek	plod away at v.
437	Phrasals	çabalamaya devam etmek	plod away at v.
438	Phrasals	(herkes gittikten sonra) kalmaya devam etmek	remain behind v.
439	Phrasals	devam etmek	plough on v.
440	Phrasals	konunun üzerine gitmeye devam etmek	plough on v.
441	Phrasals	sürmeye devam etmek	drive on v.
442	Phrasals	kavga etmeye devam etmek	fight on v.
443	Phrasals	yaşamına devam etmek	move on v.
444	Phrasals	azimle/ısrarla devam etmek	persevere at v.
445	Phrasals	azimle/ısrarla devam etmek	persevere in v.
446	Phrasals	bir şey üzerinde çalışmaya devam etmek	progress with something v.
447	Phrasals	bir şeye devam etmek	push ahead on something v.
448	Phrasals	engel veya zorluklara karşın devam etmek	plow ahead v.
449	Phrasals	... yaparak devam etmek	go on to v.
450	Phrasals	devam ettirmek	act on v.
451	Phrasals	devam ettirmek	act upon v.
452	Phrasals	devam etmek	carry through v.
453	Phrasals	devam etmek, ilerlemek	get forward v.
454	Phrasals	devam etmek	run on v.
455	Phrasals	ağır darbeler vurmaya devam etmek	whack away v.
456	Phrasals	devam etmek	keep up v.
457	Phrasals	devam etmek	get along v.
458	Phrasals	(ses) duyulmaya devam etmek	hang on v.
459	Phrasals	halihazırda devam eden kart oyununa katılmak	cut in v.
460	Phrasals	belirli bir rotada devam etmek	run on v.
461	Phrasals	engellere rağmen devam etmek	carry on v.
462	Phrasals	(müzik) aynı ritimde/ölçüde devam etmek	hold over v.
463	Phrasals	yapılmaya devam ediyor olmak	hang over v.
464	Phrasals	devam etmek	push on v.
465	Phrasals	var olmaya devam etmek	hold over v.
466	Phrasals	devam etmek	hold up v.
467	Phrasals	çalışmaya devam etmek	hold out v.
468	Phrasals	devam etmek	set on [obsolete] v.
469	Phrasals	yağmur yağmamaya devam etmek	hold up v.
470	Phrasals	eyleme devam etmek	hold over v.
471	Phrasals	ilgi toplamaya devam etmek	hold up v.
472	Phrasals	kaldığı yerden devam etmek	pick up v.
473	Phrasals	(proje/plan) güçlükle/belirsizlik içinde ilerlemek/devam etmek	bump along v.
474	Phrasals	(başka bir şeyi yaparak) devam etmek	continue by doing something v.
475	Phrasals	bir sonraki adıma geçerek (bir şeyi yapmaya) devam etmek	continue by doing something v.
476	Phrasals	bir sonraki adıma geçerek (bir şeyi yapmaya) devam etmek	continue by (doing something) v.
477	Phrasals	(bir şey yaparak) devam etmek	continue by (doing something) v.
478	Phrasals	bir şey yaparak devam etmek	continue by doing something v.
479	Phrasals	öksürürken konuşmaya devam etmek	cough out v.
480	Phrasals	her şeye rağmen devam etmek	go through v.
481	Phrasals	modu düşük olmaya devam etmek	remain down v.
482	Phrasals	dinlenmeye devam etmek	remain down v.
483	Phrasals	düşük verimlilikte devam etmek	remain down v.
484	Phrasals	düşük faaliyet göstermeye devam etmek	remain down v.
485	Phrasals	(birini/bir şeyi) devam etmeye zorlamak	force on (someone or something) v.
486	Phrasals	(birinin/bir şeyin) zorla devam etmesini sağlamak	force on (someone or something) v.
487	Phrasals	devam ettirmek	forge on v.
488	Phrasals	zor da olsa ilerlemeye devam etmek	press forward v.
489	Phrasals	yılmadan devam etmek/ilerlemek	push forward v.
490	Phrasals	zor da olsa ilerlemek/devam etmek	push forward v.
491	Phrasals	bir gayret ilerlemeye devam etmek	push forward v.
492	Phrasals	zor da olsa ilerlemek/devam etmek	press forward v.
493	Phrasals	inatla devam etmek/ilerlemek	press forward v.
494	Phrasals	zor da olsa ilerlemek/devam etmek	push forward v.
495	Phrasals	her şeye rağmen devam etmek	press forward v.
496	Phrasals	zor da olsa ilerlemeye devam etmek	push forward v.
497	Phrasals	kendini ilerlemeye/devam etmeye zorlamak	press forward v.
498	Phrasals	inatla devam etmek/ilerlemek	push forward v.
499	Phrasals	kendini ilerlemeye/devam etmeye zorlamak	push forward v.
500	Phrasals	her şeye rağmen devam etmek	push forward v.