bağlamak - Türkisch Englisch Wörterbuch

bağlamak

Bedeutungen von dem Begriff "bağlamak" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 173 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
bağlamak link v.
A common interest linked them together.
Ortak bir ilgi alanı onları birbirine bağlıyordu.

More Sentences
bağlamak attach v.
Doctors attach small electrodes to the scalp.
Doktorlar kafa derisine küçük elektrotlar bağlar.

More Sentences
bağlamak connect v.
This gas pump is directly connected to the main tank.
Bu benzin pompası doğrudan ana depoya bağlanmıştır.

More Sentences
bağlamak tie v.
She tied the bouquet with a pink ribbon.
Buketi pembe bir kurdele ile bağladı.

More Sentences
bağlamak bind v.
They bound the bull down with ropes.
Boğayı halatlarla bağladılar.

More Sentences
bağlamak fasten v.
She fastened the bag after putting in the tomatoes.
Domatesleri koyduktan sonra poşeti bağladı.

More Sentences
General
bağlamak join v.
Join the bike to the car with a rope.
Bisikleti bir halatla arabaya bağlayın.

More Sentences
bağlamak strap v.
John came to the office with bandages strapped to his arm.
John ofise koluna bağlanmış bandajlarla geldi.

More Sentences
bağlamak truss v.
Before placing the tray into the oven, truss the duck with kitchen string.
Tepsiyi fırına yerleştirmeden önce ördeği mutfak ipiyle bağlayın.

More Sentences
bağlamak yoke v.
It is true that some yokes success to luck.
Bazılarının başarıyı şansa bağladığı doğrudur.

More Sentences
bağlamak engage v.
The switch engages with the cables that turn on the lamp.
Anahtar, lambayı çalıştıran kablolara bağlanır.

More Sentences
bağlamak lash v.
The ship-boy lashed the boat to the dock.
Miço tekneyi iskeleye bağladı.

More Sentences
bağlamak knot v.
The man carefully knotted his new tie.
Adam yeni kravatını dikkatlice bağladı.

More Sentences
bağlamak lace v.
The new intern laced all the documents.
Yeni stajyer tüm belgeleri bağladı.

More Sentences
bağlamak attribute v.
I cannot deny that I attribute that to the date on which it was held.
Bunu da yapıldığı tarihe bağladığımı inkar edemem.

More Sentences
bağlamak hitch v.
The dog was hitched to a parking lot pole.
Köpek otopark direğine bağlanmıştı.

More Sentences
bağlamak lace up v.
Mary laced up her boots.
Mary botlarını bağladı.

More Sentences
bağlamak tie up v.
Mother tied up three pencils with a piece of string.
Annem bir parça iple üç kalem bağladı.

More Sentences
bağlamak knit v.
The two groups are knit together by common interests.
İki grup ortak çıkarlarla birbirine bağlanmıştır.

More Sentences
bağlamak hook v.
I asked the handyman to hook up the TV.
Tamirciden televizyonu bağlamasını istedim.

More Sentences
bağlamak bond v.
Nothing bonds people together like a common enemy.
Hiçbir şey insanları ortak bir düşman kadar birbirine bağlayamaz.

More Sentences
bağlamak connect v.
The farmer connected the trailer to his pick-up.
Çiftçi römorku pikabına bağladı.

More Sentences
bağlamak couple v.
The locomotive was coupled to the carriages.
Lokomotif vagonlara bağlanıyordu.

More Sentences
bağlamak pin v.
Otherwise, I pin my hopes on the Council's wisdom.
Aksi takdirde ben umutlarımı Konsey'in bilgeliğine bağlıyorum.

More Sentences
bağlamak yoke v.
Yoke the oxen to the plow.
Öküzleri sabana bağlayın.

More Sentences
bağlamak hook v.
Hooking your light up to a timer can make this regulation easier.
Işığınızı bir zamanlayıcıya bağlamak bu düzenlemeyi kolaylaştırabilir.

More Sentences
bağlamak commit [obsolete] v.
This is an own-initiative report which does not impose a policy or commit us to specific measures.
Bu, bir politika dayatmayan ya da bizi belirli tedbirlere bağlamayan bir kendi inisiyatif raporudur.

More Sentences
bağlamak harness v.
My father harnessed the horse to the fence.
Babam atı çite bağladı.

More Sentences
bağlamak wire v.
I asked a friend to wire up the plugs for me.
Bir arkadaşımdan benim için bujileri bağlamasını istedim.

More Sentences
bağlamak buckle v.
Celeste, please buckle up your seat belt!
Celeste, lütfen emniyet kemerini bağla!

More Sentences
Trade/Economic
bağlamak attach v.
Biomolecules or drugs can be attached by means of special side groups.
Biyomoleküller veya ilaçlar özel yan gruplar vasıtasıyla bağlanabilir.

More Sentences
bağlamak bind v.
Interpreters are bound by rules of confidentiality.
Tercümanlar gizlilik kurallarına bağlıdır.

More Sentences
Law
bağlamak bind v.
Add a spoon full of flour to bind the mixture together.
Karışımı bağlamak için bir kaşık dolusu un ekleyin.

More Sentences
Technical
bağlamak bind v.
That is the way to bind the Russian Federation to the EU.
Rusya Federasyonu'nu AB'ye bağlamanın yolu budur.

More Sentences
bağlamak fasten v.
The driver advised us to fasten our seat belts.
Sürücü bize emniyet kemerlerimizi bağlamamızıı tavsiye etti.

More Sentences
bağlamak tie v.
This pareo ties at the waist.
Bu pareo belden bağlanıyor.

More Sentences
Computer
bağlamak connect v.
The secretary connected me to the director.
Sekreter beni müdüre bağladı.

More Sentences
Telecom
bağlamak bind v.
The Lisbon targets bind us to a more flexible labour market than before.
Lizbon hedefleri bizi eskisinden daha esnek bir işgücü piyasasına bağlamaktadır.

More Sentences
bağlamak connect v.
As has been said here, it is also important to connect the new Member States to the internal market in energy.
Burada da söylendiği üzere, yeni Üye Devletleri enerji alanında iç pazara bağlamak da önemlidir.

More Sentences
General
bağlamak concatenate v.
bağlamak fix v.
bağlamak do up v.
bağlamak fixate v.
bağlamak end up v.
bağlamak conjoin v.
bağlamak guy v.
bağlamak tether v.
bağlamak mediatize v.
bağlamak hook up v.
bağlamak lock v.
bağlamak rivet v.
bağlamak enthrall v.
bağlamak brace v.
bağlamak make secure v.
bağlamak grapple v.
bağlamak copulate v.
bağlamak fasten up v.
bağlamak invest v.
bağlamak constrain v.
bağlamak restrict v.
bağlamak enthral v.
bağlamak switch to v.
bağlamak unite v.
bağlamak inthral v.
bağlamak knit together v.
bağlamak string v.
bağlamak involve v.
bağlamak pinion v.
bağlamak tie down v.
bağlamak leash v.
bağlamak link up v.
bağlamak truss up v.
bağlamak band v.
bağlamak lash down v.
bağlamak hook on v.
bağlamak plumb in v.
bağlamak wed v.
bağlamak fasten on v.
bağlamak stint v.
bağlamak clasp v.
bağlamak fetter v.
bağlamak cord v.
bağlamak bandage v.
bağlamak put somebody through v.
bağlamak conclude v.
bağlamak bend v.
bağlamak buckle up v.
bağlamak affix v.
bağlamak braid v.
bağlamak subordinate v.
bağlamak rope v.
bağlamak colligate v.
bağlamak assign v.
bağlamak ligature v.
bağlamak arrange v.
bağlamak knit up v.
bağlamak tap v.
bağlamak interconnect v.
bağlamak span v.
bağlamak interlink v.
bağlamak infix v.
bağlamak mount v.
bağlamak interdigitate v.
bağlamak lock up v.
bağlamak base v.
bağlamak loop v.
bağlamak obligate v.
bağlamak pin down v.
bağlamak mediatise v.
bağlamak connex v.
bağlamak tap v.
bağlamak affix v.
bağlamak accredit v.
bağlamak embound v.
bağlamak embread [obsolete] v.
bağlamak entrain v.
bağlamak uptie v.
bağlamak mail v.
bağlamak hold v.
bağlamak moor v.
bağlamak revolve [obsolete] v.
bağlamak obligate [obsolete] v.
bağlamak obsess [obsolete] v.
bağlamak infibulate v.
bağlamak distrain [obsolete] v.
bağlamak context [obsolete] v.
bağlamak fast [obsolete] v.
bağlamak inknot v.
bağlamak involve v.
bağlamak cojoin v.
bağlamak score v.
bağlamak snib [scotland] v.
bağlamak span v.
bağlamak spancel v.
bağlamak spang v.
bağlamak strapple v.
bağlamak suppose v.
bağlamak steek [scotland] v.
bağlamak steik v.
bağlamak sper v.
Phrasals
bağlamak coop up v.
bağlamak coop in v.
bağlamak couple something on v.
bağlamak couple something on to something v.
bağlamak couple something onto something v.
bağlamak hitch up v.
bağlamak knit up v.
bağlamak buckle up v.
bağlamak buckle down v.
bağlamak buckle someone or something down v.
bağlamak connect up v.
bağlamak tie on v.
bağlamak fasten down v.
Colloquial
bağlamak knot up v.
Law
bağlamak entrust v.
bağlamak article v.
Technical
bağlamak couple v.
bağlamak wire up v.
bağlamak interlock v.
bağlamak mate v.
bağlamak secure v.
Computer
bağlamak attach hardware v.
bağlamak hit v.
Mechanic
bağlamak throw in gear v.
Marine
bağlamak belay v.
bağlamak belace v.
Biochemistry
bağlamak ligate v.
Botanic
bağlamak fasciate v.
Archaic
bağlamak entrail v.
bağlamak lime v.
bağlamak compaginate v.
bağlamak contex v.
bağlamak spar v.

Bedeutungen, die der Begriff "bağlamak" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 500 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
telle bağlamak wire v.
General
bağlamak (hayvan) tether v.
The horse farm owner tethered the horse in the field at the end of the day.
At çiftliği sahibi günün sonunda atı iple tarlaya bağladı.

More Sentences
birbirine bağlamak bind v.
The third pillar is the one which binds these two together.
Üçüncü sütun ise bu ikisini birbirine bağlayan sütundur.

More Sentences
karneye bağlamak ration v.
Due to the panic buying, long-life milk was rationed during the coronavirus pandemic.
Koronavirüs pandemisi sırasında yaşanan paniğin etkisiyle satışlar patladığı için uzun ömürlü sütler karneye bağlandı.

More Sentences
birbirine bağlamak (iki ucu) splice v.
Can you splice these two bits together?
Bu iki ucu birbirine bağlar mısın?

More Sentences
karara bağlamak resolve v.
It is quite outrageous that we should sit for an hour voting on what should have been resolved by the committee.
Komite tarafından karara bağlanması gereken bir konuda bir saat boyunca oturup oylama yapmamız oldukça çirkindir.

More Sentences
kabuk bağlamak (yara) scab v.
The blisters have formed scabs.
Kabarcıklar kabuk bağlamış.

More Sentences
ip ile bağlamak hitch v.
Brian hitched his bike to a bench.
Brian bisikletini ip ile bir banka bağladı.

More Sentences
bel bağlamak count on v.
What do we count on now?
Şimdi neye bel bağlıyoruz?

More Sentences
gözlerini bağlamak blindfold v.
They blindfolded the man before execution.
İnfazdan önce adamın gözlerini bağladılar.

More Sentences
ip bağlamak tie up v.
She tied up the parcel with string.
Paketi iple bağladı.

More Sentences
bel bağlamak rely on v.
For many years we have relied on landfill.
Uzun yıllar boyunca çöp sahalarına bel bağladık.

More Sentences
kazığa bağlamak stake v.
Tom staked his tomatoes with Mary's old stockings.
Tom Mary'nin eski çoraplarıyla domateslerini kazığa bağladı.

More Sentences
elini kolunu bağlamak shackle v.
The farmers were shackled by the poor weather.
Kötü hava koşulları nedeniyle çiftçilerin eli kolu bağlanmış durumda.

More Sentences
halatla bağlamak rope v.
Logs are roped to the trailer.
Kütükler römorka halatla bağlandı.

More Sentences
kemerle bağlamak belt v.
Her dress was tightly belted on the waist.
Elbisesinin beli kemerle sıkıca bağlanmıştı.

More Sentences
şartına bağlamak be conditioned v.
The agreement was conditioned on the withdrawal of troops.
Anlaşma askerlerin geri çekilmesi şartına bağlıydı.

More Sentences
bel bağlamak depend on v.
A country that depends on slavery to exist should disappear.
Var olmak için köleliğe bel bağlayan bir ülke yok olmalı.

More Sentences
hükme bağlamak adjudicate v.
The jury will adjudicate the disagreement next week.
Jüri anlaşmazlığı önümüzdeki hafta hükme bağlayacak.

More Sentences
bel bağlamak depend v.
You must not depend so much on others.
Başkalarına çok fazla bel bağlamamalısın.

More Sentences
sımsıkı bağlamak truss v.
Trussing up his sister with ropes didn't sound a joke to me.
Kız kardeşini iplerle sımsıkı bağlamak bana şaka gibi gelmedi.

More Sentences
birbirine bağlamak interconnect v.
The nervous system can be described as a control system that interconnects the other body systems.
Sinir sistemi, diğer vücut sistemlerini birbirine bağlayan bir kontrol sistemi olarak tanımlanabilir.

More Sentences
tatlıya bağlamak mend v.
They finally managed to mend the problem between them.
Sonunda aralarındaki meseleyi tatlıya bağlamayı başardılar.

More Sentences
(telefona) (birini) bağlamak get v.
Please get Tom Jackson on the phone.
Lütfen Tom Jackson'ı bağlayın.

More Sentences
birbirine bağlamak bind v.
The report seeks to bind the EU's defence industry and military organisations more closely together.
Rapor, AB'nin savunma sanayii ve askeri kuruluşlarını daha sıkı bir şekilde birbirine bağlamayı amaçlamaktadır.

More Sentences
sıkıca bağlamak secure v.
He secured the rope to the back of the truck.
Halatı kamyonun arkasına sıkıca bağladılar.

More Sentences
Phrasals
bel bağlamak count on v.
We're counting on your help.
Yardımınıza bel bağlıyoruz.

More Sentences
General
bağlamak için kullanılan şey binder n.
atı yönlendirip bağlamak için veya düğümlü dizgin olarak kullanılan at kılından yapılmış halat mecate [dialect] n.
cüppeyi bağlamak için kullanılan iğne morse n.
cüppeyi bağlamak için kullanılan toka morse n.
iki tazıyı birbirine bağlamak için zincirle birleştirilen tasmalar couple n.
peruğun örgüsünü bağlamak için kullanılan ince yün kurdele shalloon n.
bel bağlamak base oneself on v.
kemerle bağlamak gird v.
telefonu bağlamak put through v.
kabuk bağlamak skin over v.
sağlama bağlamak secure v.
sırığa bağlamak stake v.
rahatsıza bağlamak go hog wild v.
iple bağlamak rope v.
karara bağlamak make a decision about v.
su tesisatı bağlamak plum in v.
ümit bağlamak pin hope on v.
emniyet kemeri bağlamak wear a seat belt v.
gözünü bağlamak mesmerize v.
bel bağlamak repose in v.
bağlamak (anlaşma) oblige v.
buz bağlamak freeze v.
karara bağlamak decree v.
karara bağlamak be decisive of v.
müzakere ederek sonuca bağlamak negotiate v.
aylık bağlamak pension v.
bel bağlamak bank on v.
kabuk bağlamak encrust v.
kabuk bağlamak incrust v.
ödenek bağlamak subsidize v.
gelir bağlamak endow v.
tatlıya bağlamak smooth over v.
bağlamak (ayakkabı) lace up v.
bel bağlamak place reliance in v.
sıkı ve sağlam bir biçimde birbirine bağlamak knit v.
bel bağlamak bargain on v.
şarta bağlamak condition v.
kabuk bağlamak heal over v.
bel bağlamak go on v.
evine bağlamak domesticate v.
kaymak bağlamak form cream v.
kabuk bağlamak scar over v.
kravat bağlamak do up v.
kabuk bağlamak slough v.
kazığa bağlamak tie on a pile v.
altını bağlamak diaper v.
haraca bağlamak force somebody to pay money v.
söz vererek bağlamak commit v.
sağlama bağlamak anchor v.
karara bağlamak hold v.
bağlamak (para) lock v.
rutine bağlamak go through the motions v.
ip ile bağlamak lash v.
sağlam kazığa bağlamak make sure v.
kablo ile bağlamak cable v.
telefona bağlamak put through v.
gönül bağlamak set one's heart on v.
bir şeyi telle bağlamak wire something together v.
yağ bağlamak put on fat v.
karalar bağlamak wear mourning v.
şarta bağlamak make conditional on v.
tatlıya bağlamak settle a matter amicably v.
maaş bağlamak put on a salary v.
bağlamak (kravat) tie v.
bel bağlamak rely upon v.
bağlamak (ayakkabının bağını) tie v.
zincir ile bağlamak enchain v.
bel bağlamak reckon on v.
şarta bağlamak tie up v.
kabuk bağlamak form a scab v.
kabuk bağlamak form a crust v.
dinlemek amacıyla birinin telefon hattına tel bağlamak tap v.
aylık bağlamak enpension v.
sağlama bağlamak make safe v.
bel bağlamak place reliance on v.
sıkı sıkı bağlamak nail v.
kabuk bağlamak cake v.
ümit bağlamak pin one's hopes on v.
kasa çeliği ile bağlamak toggle v.
ayakkabının bağını bağlamak tie v.
elini kolunu bağlamak hog tie v.
sonuca bağlamak turn the scales v.
bir noktada bağlamak conflate v.
palamarla bağlamak berth v.
kabuk bağlamak scab over v.
bel bağlamak build v.
birbirine bağlamak leash v.
bazı ipuçlarını kullanarak (bir olayı) (belirli bir nedene) bağlamak trace to v.
bir işi sağlam kazığa bağlamak sew something up v.
konuşmaları gizlice dinlemek için telefon hattına tel bağlamak wiretap v.
anlaşmaya bağlamak make a deal v.
anlaşmaya bağlamak do a deal v.
düğümle bağlamak knit v.
telefonu bağlamak (birisine) transfer one's call to someone v.
sağlama bağlamak clinch v.
kayışla bağlamak strap v.
birini kayışla bağlamak strap someone down v.
ip bağlamak do up v.
ispalyaya bağlamak stake v.
sağlama bağlamak assure v.
para bağlamak tie up money v.
düğümle bağlamak knot v.
iple bağlamak leash v.
cebire ile bağlamak splint v.
kabuk bağlamak scab v.
kayışla bağlamak (birşeyi) (bir yere) strap something to v.
elini ayağını bağlamak fetter v.
şarta bağlamak entail v.
gözlerini bağlamak hoodwink v.
sağlama bağlamak firm up v.
kravat bağlamak tie up v.
bağlamak (birini eve/yatağa) (bir hastalık) confine to v.
bağlamak (bir nedene) attribute to v.
bağlamak (kablo vb) cord v.
iple bağlamak truss up v.
iple bağlamak cord v.
birbirine bağlamak interlock v.
senetle bağlamak indenture v.
imza ile kontrata bağlamak sign away v.
göbek bağlamak become paunchy v.
sağlama bağlamak make sure v.
bağcıklarını bağlamak tie shoe laces v.
aylık bağlamak put somebody on salary v.
umudunu bağlamak stake v.
telle bağlamak wire v.
çengelle bağlamak fasten v.
sıkıca bağlamak truss v.
kabuk bağlamak crust v.
hükme bağlamak give judgement v.
sağlam kazığa bağlamak make safe v.
et bağlamak gain weight v.
halatla bağlamak moor v.
yağ bağlamak fatten v.
palamarla bağlamak moor v.
nasır bağlamak become calloused v.
anlaşmaya bağlamak come to an agreement v.
telefon bağlamak put through v.
elini kolunu bağlamak tie somebody's hands v.
küf bağlamak become mouldy v.
sözleşmeyle bağlamak article v.
sırımla bağlamak thong v.
birbirine bağlamak twist together v.
aylık bağlamak salary v.
kök bağlamak take root v.
sıkı sıkıya bağlamak knit v.
bağlamak (nafaka) settle v.
taksite bağlamak split (the payment/debt) into installments v.
bel bağlamak look to v.
tokalı bir şeyi bağlamak buckle v.
ağzını bağlamak muzzle v.
bel bağlamak trust to v.
bohçasını bağlamak pack up one's belongings v.
iple bağlamak fasten with a string v.
elini kolunu bağlamak hogtie v.
birbirine bağlamak concatenate v.
bel bağlamak reckon upon v.
toka ile bağlamak buckle v.
bağlamak (umudu/geleceği/hayatı birine/bir şeye) stake on v.
sağlama bağlamak confirm v.
telefon bağlamak transfer call to v.
krankla bağlamak crank v.
(kendine/bir kuruma) bağlamak affiliate v.
merkeze bağlamak centralize v.
kaymak bağlamak cream v.
zincirle bağlamak chain v.
kuşakla bağlamak belt v.
tatlıya bağlamak heal v.
programa bağlamak program v.
birini kayışla bağlamak strap someone in v.
başak bağlamak come into ear v.
yazı tura atarak bir şeyi karara bağlamak toss for v.
kendine bağlamak enchain v.
başını bağlamak marry off v.
kancayla bağlamak hook up v.
kazığa bağlamak picket v.
küf bağlamak mold v.
iple birbirine bağlamak lash together v.
başını bağlamak marry v.
bir sisteme bağlamak codify v.
sisteme bağlamak codify v.
mandal ile bağlamak latch v.
elini kolunu bağlamak chain v.
karara bağlamak determine v.
sicimle bağlamak tie up v.
kayışla bağlamak (bir şeyi) strap something on v.
elini kolunu bağlamak clip somebody's wings v.
bağlamak (para) lock up v.
koşula bağlamak condition v.
şartına bağlamak stipulate v.
şarta bağlamak stipulate v.
şartına bağlamak condition v.
koşula bağlamak stipulate v.
şarta bağlamak bind someone to a specific or a certain condition v.
şartına bağlamak bind someone to a specific or a certain requirement v.
şartına bağlamak bind someone to a specific or a certain condition v.
şarta bağlamak bind someone to a specific or a certain requirement v.
şartına bağlamak be stipulated v.
haraca bağlamak force pay protection money v.
büyük umutlar bağlamak have high hopes for v.
büyük umutlar bağlamak have great expectations (for) v.
hayvanın ayaklarını bağlamak hopple v.
bel bağlamak trust v.
bel bağlamak place dependence on somebody's words v.
bel bağlamak give faith something v.
haraca bağlamak shake down v.
bel bağlamak place dependence on v.
bel bağlamak be contingent upon v.
emniyet kemeri bağlamak buckle up v.
maaş bağlamak put (someone) on a salary v.
maaş bağlamak salary v.
maaşa bağlamak put someone on the payroll v.
saçını bağlamak tie hair v.
saçı arkadan bağlamak tie hair back v.
saçını arkadan bağlamak tie one's hair back v.
saç bağlamak tie hair v.
(anlaşma vb) bağlamak oblige v.
boru bağlamak connect pipe v.
emekli maaşı bağlamak entitle someone to the state pension v.
bel bağlamak place reliance v.
karara bağlamak finalize v.
hükme bağlamak pass sentence v.
hükme bağlamak judge v.
hükme bağlamak decree v.
hükme bağlamak rule v.
hükme bağlamak adjudge v.
hükme bağlamak decide v.
hükme bağlamak sentence v.
hükme bağlamak arrive at a decision or opinion v.
buz bağlamak be covered with ice v.
ümit bağlamak grasp at v.
tekrar bağlamak reattach v.
yeniden bağlamak reattach v.
örümcek bağlamak not to have been used for a long time v.
örümcek bağlamak be covered with cobwebs v.
kemer bağlamak belt v.
bel bağlamak count upon v.
seri bağlamak connect in series v.
toprağa bağlamak earth v.
-e bel bağlamak bank on v.
-e bağlamak attribute to v.
-e bağlamak hitch on to v.
elini kolunu bağlamak hog-tie v.
-e bel bağlamak rely on v.
köpük bağlamak scum v.
çemberle bağlamak hoop v.
(telefon) bağlamak get through (to) v.
bir şeyle bağlamak blindfold v.
kendine bağlamak bewitch v.
elini kolunu bağlamak pinion v.
birini telefonda bağlamak put somebody through v.
harçla bağlamak mortar v.
(telefon) bağlamak put through v.
tel ile bağlamak wire v.
(hayvanı) iple bağlamak tether v.
şerit ile bağlamak tape v.
hatları bağlamak connect with v.
olayları birbirine bağlamak connect with v.
bel bağlamak lay hopes on v.
umudunu bağlamak lay hopes on v.
iğneyle bağlamak fasten with pins v.
çıkacak yasaya bel bağlamak rely on the law to be enacted v.
parayı bağlamak tie one's money up in v.
para bağlamak tie one's money up in v.
rutine bağlamak routinize v.
rutine bağlamak routinise v.
sermaye bağlamak invest capital v.
kapital bağlamak invest capital v.
ödenek bağlamak subsidise v.
yasal olarak bağlamak bind v.
yasal olarak bağlamak bind legally v.
ayakkabı bağlamak tie shoelace v.
ayakkabı bağlamak do up shoelace v.
saçını bağlamak tie one's hair v.
standarda bağlamak set standards for something v.
göbek bağlamak become bloated v.
göbek bağlamak get paunchy v.
yaptırıma bağlamak impose sanction v.
bebeğin bezini bağlamak tie the nappy v.
bebeğin bezini bağlamak fasten the nappy at both sides v.
bebeğin bezini bağlamak fasten the diaper v.
bebek bezi bağlamak tie the nappy v.
bebek bezi bağlamak fasten the nappy at both sides v.
bebek bezi bağlamak fasten the diaper v.
yosun bağlamak foul v.
bir arada bağlamak bind together v.
bir hayvanı bağlamak rope an animal v.
bileklerini bağlamak bound one’s wrists v.
birinin ellerini bağlamak tie someone's hands v.
birini yatağa bağlamak tie someone to the bed v.
bir şeyi bir şeye bağlamak hook something into something v.
sorunu antrenman eksikliğine bağlamak lay the problem to the inadequacy of training v.
birini bir sandalyeye bağlamak tie someone to a chair v.
birini bir ağaca bağlamak tie someone to a tree v.
karalar bağlamak go into mourning v.
arabayı bağlamak impound the car v.
(polis vb) arabayı bağlamak tow the car to the impound lot v.
perçin ile bağlamak/tutuşturmak rivet something on v.
perçin ile bağlamak/tutuşturmak rivet something on to something v.
bir hayvanı iple bağlamak rope an animal up v.
bir hayvanı iple bağlamak tie an animal up with a rope v.
karara bağlamak settle v.
programa bağlamak programme v.
gözünü bağlamak mesmerise v.
karara bağlamak finalise v.
merkeze bağlamak centralise v.
küf bağlamak mould v.
köpeğe tasma takmak/bağlamak put the dog on a leash v.
bağlamak (ağı) network v.
konuyu bağlamak summarize/recap/conclude the topic v.
birinin sözüne/vaadine güvenmek/bel bağlamak place dependence on somebody's words v.
bir nehri bağlamak span a river (bridge) v.
bağlamak (artık kullanılmayan anlam) annex v.
alıkoyacak şekilde bağlamak abligate v.
kuyruk ile bağlamak tail v.
bağlamak (artık kullanılmayan anlam) adject v.
gözlerini bağlamak capouch v.
gözlerini bağlamak capoch v.
yeniden bağlamak rebrace v.
yeniden bağlamak re-brace v.
yeniden bağlamak reclasp v.
yeniden bağlamak reconjoin v.
sımsıkı bağlamak chain v.
yeniden gelir bağlamak reendow v.
yeniden gelir bağlamak re-endow v.
yeniden bağlamak refasten v.
(halatı) makaraya dolayıp bağlamak reeve v.
(at) dizginlerle bağlamak rein [obsolete] v.
(kordonla, şeritle) bağlamak lace v.
(bir şeyi) zamana bağlamak temporalize v.
(bir şeyi) zamana bağlamak temporalise v.
sıkı bağlamak thrap [dialect] v.
bel bağlamak zorunda kalmak throw back v.
(bir durum) elini kolunu bağlamak tie v.
antlaşma ile resmen bağlamak tie [obsolete] v.
eti yuvarlak biçimde sarıp pişirmeden önce iple bağlamak collar beef v.
kementle bağlamak twitchel [dialect] v.
(bir şeyi) başka bir şeye bağlamak alligate v.
şarta bağlamak bargain v.
koşula bağlamak bargain v.
alttan bağlamak underbind v.
alttan bağlamak underbrace v.
zincir ile bağlamak enfetter v.
kendini bir yere bağlamak barnacle v.
kabuk bağlamak barken [scotland] v.
sonuca bağlamak uptie v.
kontrata bağlamak let v.
sözleşmeye bağlamak let v.
dış etmenlere bağlamak externalize v.
dış etmenlere bağlamak externalise v.
kementle bağlamak lariat v.
sağlam kazığa bağlamak safe [obsolete] v.
bel bağlamak lite [dialect] v.
birbirine bağlamak bland [dialect] [uk] v.
gözünü bağlamak bluff [obsolete] v.
(atı) direğe bağlamak hang up [australia] v.
(kolay taşımak için ölü tavşanın) bir ayağını diğerine bağlamak harl v.
(kolay taşımak için ölü tavşanın) bir ayağını diğerine bağlamak harle v.
birbirine bağlamak harness v.
(bir şeyi) daha büyük veya önemli bir şeye bağlamak bootstrap v.
haraca bağlamak hijack v.
haraca bağlamak highjack v.
birbirine bağlamak hook up v.
araca yük hayvanı bağlamak hook up v.
umudunu yanlış olasılığa bağlamak misplace v.
sıkıca bağlamak mortice v.
tekrar bağlamak rewed v.
sıkıca bağlamak yerk [dialect] v.
sıkıca bağlamak yot v.
gözlerini bağlamak muffle [obsolete] v.
birbirine bağlamak glutinate v.
sosyal veya ahlaki bir bağla bağlamak obligate [north america/scotland] v.
bazı eylemleri bağlamak obligate v.
kurdele ile bağlamak ribbon v.
(bir şeye) bağlamak rig v.
kabuk bağlamak occrustate v.
(ip, halat) bağlamak için atmak dab v.
(kimyasal birimi) ana moleküler zincire bağlamak graft v.
filika demiri gemiyi bağlamak grapple v.
örme halkalarla bağlamak grommet v.
kavrayarak bağlamak grip v.
arka ayağından bağlamak heel v.
tarihselciliğe bağlamak historicize v.
tarihselciliğe bağlamak historicise v.
enstrümana bağlamak hitch v.
araca bağlamak hitch v.
araca bağlamak hitch v.
birbirine bağlamak oop v.
iple bağlamak oop [scotland] v.
kordonla bağlamak oop [scotland] v.
aşırı bel bağlamak overplay v.
birbirine bağlamak imbound v.
yağ bağlamak impinguate v.
birbirine bağlamak conjugate v.
şarta bağlamak dispose [obsolete] v.
(kirişle) bağlamak insinew v.
birbirine bağlamak coapt v.
karara bağlamak compone v.
özenle bağlamak double-lock v.
yas göstergesi olarak (bayrak direğine) siyah bez bağlamak drape v.
kabuk bağlamak incrustate v.
çırağı sözleşmeyle ustaya bağlamak indenture v.
(hizmetliyi veya çırağı) çalışma sözleşmesiyle birine bağlamak indent v.
sıkıca bağlamak constrain v.
kaplinle bağlamak couple v.
şansa bel bağlamak crowd v.
çapraz bağlarla bağlamak cross-link v.
(yola veya köprüye) kanal bağlamak culvert v.
yağ bağlamak fat v.
(gemi inşaatında) sıkıca bağlamak fay v.
birbirine bağlamak inosculate v.
birbirine bağlamak intertex [obsolete] v.
birbirine bağlamak intricate v.
elektrik bağlamak power v.
ayakkabı klipsiyle bağlamak sandal v.
kuşakla bağlamak sash v.
(köleleri) birbirine bağlamak coffle v.
ip bağlamak cordon v.
zincirle birbirine bağlamak fetter v.
(hayvanı) ön ayaklarından bağlamak forefoot [us] v.
önceden bağlamak prebind v.
ön anlaşma ile bağlamak precontract v.
ön sözleşme ile bağlamak precontract v.
bir şeyi koşula bağlamak premise v.
bir şeyi koşula bağlamak premiss v.
kabuk bağlamak scarify v.
çok sıkı bağlamak screw v.
elini kolunu bağlamak secure v.
(birinin zihnini) tamamen ele geçirmek ince bir şeyle bağlamak seize v.
sicimle bağlamak seize v.
hükme bağlamak shape [obsolete] v.
toplayıp deste halinde bağlamak sheaf v.
(kıç istralyaları) birbirine bağlamak snake v.
halat ile bağlamak span v.
(yük hayvanını) araca bağlamak span v.
(ineği) tasma ile bağlamak stanchion v.
kayış ile bağlamak strapple v.
kemer ile bağlamak strapple v.
aşağıdan bağlamak subnex v.
alta bağlamak subnex v.
alta bağlamak subnect v.
aşağıdan bağlamak subnect v.
alttan bağlamak subnex v.
aşağıya bağlamak subnex v.
alttan bağlamak subnect v.
aşağıya bağlamak subnect v.
(giysi) bağlamak tie v.
tel ile bağlamak wire v.
(bir şeyi) tekrar sıkıca bağlamak resecure v.
yeniden bağlamak retie v.
kazıkla bağlamak spline v.
elini kolunu bağlamak straightjacket v.
mala bağlamak fuck up v.
Phrasals
bel bağlamak count upon v.
bel bağlamak bank on v.
konuşarak bir çözüme bağlamak hash out v.
sıkıca bağlamak make fast v.
buz bağlamak ice up v.
buz bağlamak ice over v.
buz bağlamak frost over v.
iğne ile bağlamak pin on v.
bir şeye bel bağlamak bank on something v.
çimento ile bağlamak/sağlamlaştırmak cement something together v.
bir şeyi bir şeye zincirle bağlamak chain something to something v.
bir şeyin nedenini başka bir şeye bağlamak chalk something up to something v.
birini bir yere/şeye bağlamak hitch someone up to something v.
(ip) bir şeyi bir şeye bağlamak lace someone into something v.
birini bir yere bağlamak lash someone to something v.
bir şeyleri birbirine bağlamak tie something together v.
bir şeyleri birbirine bağlamak lash something together v.
birini bir yere bağlamak tie someone to something v.
karneye bağlamak ration something out among someone v.
bir şeyleri ip ile bağlamak/tutturmak rope something together v.
bir şeyleri ip ile birbirlerine birleştirmek/bağlamak string something together v.