come

"come" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 110 sonuç

	Kategori	İngilizce	Türkçe
Common Usage
1	Yaygın Kullanım	come f.	gelmek
The snow was coming up her ankles. Kar ayak bileklerine kadar geliyordu. More Sentences
General
2	Genel	come f.	düşmek
It will now be up to the fifteen heads of government to come up with the goods. Şimdi iş on beş hükümet başkanına düşüyor. More Sentences
3	Genel	come f.	anlaşmak
Perhaps the rapporteurs will come up with a better selection procedure and thus enable us to reach agreement this week. Belki de raportörler daha iyi bir seçim prosedürü geliştirirler ve böylece bu hafta bir anlaşmaya varmamızı sağlarlar. More Sentences
4	Genel	come f.	bitmek
All good things must come to an end. Tüm güzel şeyler bitmek zorundadır. More Sentences
5	Genel	come f.	olmak
In my view, liberalisation will come at a price. Benim görüşüme göre liberalleşmenin bir bedeli olacaktır. More Sentences
6	Genel	come f.	ulaşmak
Reliable data are difficult to come by, as has already been stated here several times. Burada daha önce de birkaç kez belirtildiği üzere güvenilir verilere ulaşmak zordur. More Sentences
7	Genel	come f.	varmak
The latest issue of the Harvard Business Review came up with the same conclusion. Harvard Business Review dergisinin son sayısında da aynı sonuca varılmıştır. More Sentences
8	Genel	come f.	başlamak
The most exciting part of the race is yet to come. Yarışın en heyecanlı kısmı henüz başlamadı. More Sentences
9	Genel	come f.	dönmek
They will have to come back with firm and positive proposals. Sağlam ve olumlu önerilerle geri dönmeleri gerekecektir. More Sentences
10	Genel	come f.	girmek
They would more appropriately come under the heading of operational expenditure. Operasyonel harcamalar başlığı altına girmeleri daha uygun olacaktır. More Sentences
11	Genel	come f.	yaklaşmak
The prospect of opening up accession negotiations with Turkey has thereby come a step closer. Böylece Türkiye ile katılım müzakerelerinin başlatılması ihtimali bir adım daha yaklaşmıştır. More Sentences
12	Genel	come f.	gelip çatmak
The moment of truth has come for them. Onlar adına kader anı geldi çattı. More Sentences
13	Genel	come f.	geçmek
But this has not come anywhere near to forcing a restructuring of Iranian society. Ancak bu, İran toplumunu yeniden yapılandırmaya zorlamanın yakınından bile geçmedi. More Sentences
14	Genel	come f.	gelmek
My name comes before yours on the list. Benim adım listede seninkinden önce geliyor. More Sentences
15	Genel	come f.	yola çıkmak
Come on, let's get out of the way. Hadi, yoldan çıkalım. More Sentences
16	Genel	come f.	ilerlemek
Despite the difficult problems that remain, we have come so far that we cannot justify failure. Geride kalan zorlu sorunlara rağmen, başarısızlığı haklı çıkaramayacak kadar ilerledik. More Sentences
17	Genel	come f.	(fiyat) tutmak
What do all of your medical bills come out to? Tüm tıbbi faturalarınız ne kadar tutuyor? More Sentences
18	Genel	come f.	aklına gelmek
Instead, I would like to talk about something which has come to me while I have been listening to this discussion. Bunun yerine bu tartışmayı dinlerken aklıma gelen bir konu hakkında konuşmak istiyorum. More Sentences
19	Genel	come f.	hatırlamak
Memories of my college days come to my mind. Kolej günlerimin anılarını hatırlarım. More Sentences
20	Genel	come f.	meydana gelmek
Fruits come from flowers. Meyveler çiçeklerden meydana gelir. More Sentences
21	Genel	come f.	bulunmak
The Commission has come forward with proposals for a number of rules on the handling of asylum applications. Komisyon, sığınma başvurularının ele alınmasına ilişkin bir dizi kural önerisinde bulunmuştur. More Sentences
22	Genel	come f.	gitmek
Adopting a single currency is a concrete indication of how far European integration has come. Tek para biriminin benimsenmesi, Avrupa entegrasyonunun ne kadar ileri gittiğinin somut bir göstergesidir. More Sentences
23	Genel	come f.	varmak
He was the first to come. O ilk varandı. More Sentences
24	Genel	come f.	ulaşmak
Reliable figures on the impact of armed conflict on children are hard to come by. Silahlı çatışmaların çocuklar üzerindeki etkisine ilişkin güvenilir rakamlara ulaşmak zordur. More Sentences
25	Genel	come f.	dönüşmek
You're a dream come true. Sen bir rüyanın gerçeğe dönüşmüş halisin. More Sentences
26	Genel	come f.	olmak
This technology has since come to dominate the digital imaging industry. Bu teknoloji o zamandan beri dijital görüntüleme endüstrisine hâkim oldu. More Sentences
27	Genel	come f.	gerçekleşmek
You cannot be surprised, therefore, that this was coming. Bu nedenle, bunun gerçekleşecek olmasına şaşırmamalısınız. More Sentences
28	Genel	come f.	çıkmak
That is where I am coming from. Ben de buradan yola çıkıyorum. More Sentences
29	Genel	come f.	yapmak
He only has to threaten and the heads of government come begging for concessions on bended knees. Tek yapması gereken tehdit etmek, ve sonrasında hükümet başkanları diz çökerek taviz için yalvaracaklardır. More Sentences
30	Genel	come f.	doğmak
The sun has just come up. Güneş daha yeni doğdu. More Sentences
31	Genel	come f.	gelmek
Can you come to the kitchen, please? Mutfağa gelebilir misiniz lütfen? More Sentences
32	Genel	come f.	(özellik) ile birlikte gelmek
The car comes with two different wheel sizes. Araba, iki farklı tekerlek boyutu ile birlikte geliyor. More Sentences
Speaking
33	Konuşma	come ünl.	gel
Come down and see me later. Daha sonra aşağıya gel ve beni gör. More Sentences
Technical
34	Teknik	come f.	gelmek
Will you come to the movie with us? Bizimle sinemaya gelir misin? More Sentences
Slang
35	Argo	come i.	sperm
Put your come into the sample box and deliver it to the doctor. Sperminizi numune kutusuna koyarak doktora teslim ediniz. More Sentences
36	Argo	come f.	boşalmak
He started to use medicines as he couldn't be able to come. Boşalamadığı için ilaç kullanmaya başladı. More Sentences
General
37	Genel	come f.	karşılaşmak
38	Genel	come f.	uğramak
39	Genel	come f.	sonuçlamak
40	Genel	come f.	erişmek
41	Genel	come f.	edinmek
42	Genel	come f.	görünmek
43	Genel	come f.	kopmak
44	Genel	come f.	tavır takınmak
45	Genel	come f.	gün doğmak (şans)
46	Genel	come f.	ödemek
47	Genel	come f.	buyurmak
48	Genel	come f.	gelip dayanmak
49	Genel	come f.	ayrılmak
50	Genel	come f.	yol almak
51	Genel	come f.	zamanda veya mekanda yer kaplamak
52	Genel	come f.	ortaya çıkmak
53	Genel	come f.	ifade etmek
54	Genel	come f.	hissini vermek
55	Genel	come f.	fiyatına gelmek
56	Genel	come f.	sonucu olmak
57	Genel	come f.	takip etmek
58	Genel	come f.	şekillenmek
59	Genel	come f.	istenen hali almak
60	Genel	come f.	(peynir, tereyağı) şekillendirmek
61	Genel	come f.	(yay) çok fazla gerilmek
62	Genel	come f.	mevcut olmak
63	Genel	come f.	istenen şekilde hareket ettirilebilir hale gelmek
64	Genel	come f.	yumuşamak
65	Genel	come f.	merhamete gelmek
66	Genel	come f.	(yaş) yaklaşmak
67	Genel	come f.	yaşına gelmek
68	Genel	come f.	oynamak
69	Genel	come f.	oynatmak
70	Genel	come f.	başından geçmek
71	Genel	come f.	yerlisi olmak
72	Genel	come f.	oturmak
73	Genel	come f.	ikamet etmek
74	Genel	come f.	haline gelmek
75	Genel	come f.	olduğu ortaya çıkmak
76	Genel	come f.	(sırada) gelmek
77	Genel	come f.	kaynaklanmak
78	Genel	come f.	türetilmek
79	Genel	come f.	yaratılmak
80	Genel	come f.	yönetmek
81	Genel	come f.	idare etmek
82	Genel	come f.	var olmak
83	Genel	come f.	dünyaya gelmek
84	Genel	come f.	(akılla veya duygularla) ulaşmak
85	Genel	come f.	kazanmak
86	Genel	come f.	hak etmek
87	Genel	come f.	borçlu olmak
88	Genel	come f.	alacaklı olmak
89	Genel	come f.	(mirasta) payına düşmek
90	Genel	come f.	dikkat etmek
91	Genel	come f.	kulak vermek
92	Genel	come f.	yumuşamak
93	Genel	come f.	uyum göstermek
94	Genel	come f.	(parmak uçlarında) yükselmek
95	Genel	come f.	(beraberinde) gelmek
96	Genel	come f.	şeklinde gelmek
97	Genel	come ünl.	hadi
98	Genel	come ünl.	hadi artık
99	Genel	come ünl.	yapma be
100	Genel	come ünl.	yürü git
101	Genel	come expr.	… olduğu vakit
Irregular Verb
102	Irregular Verb	come f.	came - come
Colloquial
103	Konuşma Dili	come f.	tatmin olmak
Agriculture
104	Tarım	come f.	(tohum) çimlenmek
105	Tarım	come f.	(tohumu) çimlendirmek
Slang
106	Argo	come i.	meni
107	Argo	come i.	döl
108	Argo	come i.	er suyu
109	Argo	come i.	bel suyu
110	Argo	come i.	atmık

"come" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç

	Kategori	İngilizce	Türkçe
Common Usage
1	Yaygın Kullanım	come through f.	üstesinden gelmek
Tom always comes through. Tom her zaman üstesinden gelir. More Sentences
2	Yaygın Kullanım	come true f.	gerçekleşmek
Nor should we be surprised if the words of Bush senior come true. Baba Bush'un sözleri gerçekleşirse de şaşırmamalıyız. More Sentences
3	Yaygın Kullanım	come to terms f.	uzlaşmak
We really must get the IMO to come to terms with these standards. Uluslararası Denizcilik Örgütü'nün bu standartlarla uzlaşmasını gerçekten sağlamalıyız. More Sentences
4	Yaygın Kullanım	come off f.	kopmak
One of your buttons has come off. Düğmelerinden biri kopmuş. More Sentences
5	Yaygın Kullanım	come down f.	inmek
Winston Churchill once spoke of an iron curtain coming down over Europe. Winston Churchill bir keresinde Avrupa'nın üzerine inen bir demir perdeden söz etmişti. More Sentences
6	Yaygın Kullanım	come to life f.	canlanmak
It's like this whole thing suddenly came to life. O kocaman şey sanki bir anda canlandı. More Sentences
7	Yaygın Kullanım	come back f.	dönmek
We shall come back to that issue in our final proposal. Nihai teklifimizde bu konuya tekrar döneceğiz. More Sentences
8	Yaygın Kullanım	come across f.	karşılaşmak
That cannot excuse everything that we came across. Bu, karşılaştığımız her şeyin mazereti olamaz. More Sentences
9	Yaygın Kullanım	come to mind f.	akla gelmek
The question which immediately comes to mind is whether this is the best solution. Hemen akla gelen soru ise bunun en iyi çözüm olup olmadığıdır. More Sentences
10	Yaygın Kullanım	come tomorrow ünl.	yarın gel
Please come tomorrow. Lütfen yarın gel. More Sentences
General
11	Genel	generations to come i.	gelecek nesiller
This is the price of the future of generations to come. Bu, gelecek nesillerin geleceğinin bedelidir. More Sentences
12	Genel	come and go f.	gelip gitmek
He could come and go between heaven and earth at will. İstediği zaman gökle yer arasında gelip gidebilirdi. More Sentences
13	Genel	come down with f.	yatağa düşmek
The twins have come down with measles. İkizler kızamıktan dolayı yatağa düştü. More Sentences
14	Genel	come off f.	başarılı olmak
The football manager tried an elaborate new tactic but it didn't come off. Futbol menajeri yeni ve ayrıntılı bir taktik denedi ama başarılı olamadı. More Sentences
15	Genel	come across f.	rastlamak
Unfortunately, I come across these far too often in most countries. Ne yazık ki çoğu ülkede bunlara çok sık rastlıyorum. More Sentences
16	Genel	come about f.	olmak
The measures and proposals presented should have come about a very long time ago. Sunulan tedbir ve önerilerin çok uzun zaman önce ortaya çıkmış olması gerekirdi. More Sentences
17	Genel	come to terms f.	anlaşmak
The union and the company have come to terms on a new contract. Sendika ve şirket yeni bir sözleşme üzerinde anlaşma sağladılar. More Sentences
18	Genel	come into view f.	görüş alanına girmek
The ship soon came into view. Gemi yakında görüş alanına girdi. More Sentences
19	Genel	come to nothing f.	boşa çıkmak
Like many dreams, however, this one came to nothing. Ancak birçok hayal gibi bu da boşa çıktı. More Sentences
20	Genel	come to f.	gelmek
We have come to the end of the Commission statement on the reopening of the Mont Blanc tunnel earlier than expected. Mont Blanc tünelinin beklenenden erken açılmasına ilişkin Komisyon açıklamasının sonuna gelmiş bulunuyoruz. More Sentences
21	Genel	come to f.	ayılmak
He'll soon come to. Ayılır birazdan. More Sentences
22	Genel	come along f.	eşlik etmek
Would you mind coming along? Eşlik eder misin? More Sentences
23	Genel	come home f.	eve dönmek
He also fought very hard with your daughter when he came home. Eve döndüğünde kızınızla da çok mücadele etti. More Sentences
24	Genel	come upon f.	rastlamak
Farther on, we came upon a house. İleride bir eve rastladık. More Sentences
25	Genel	come clean f.	suçunu itiraf etmek
Why don't you come clean and tell the truth? Neden suçunu itiraf etmiyorsun ve gerçeği söylemiyorsun? More Sentences
26	Genel	come of f.	çıkmak
After 21 years of preparation nothing seems to have come of the original intentions. 21 yıllık hazırlıktan sonra, asıl niyetlerden hiçbir şey çıkmamış gibi görünüyor. More Sentences
27	Genel	come out f.	açığa çıkmak
When will the truth finally come out? Gerçek nihayet ne zaman açığa çıkacak? More Sentences
28	Genel	come to light f.	gün ışığına çıkmak
Several snags, however, quickly came to light. Bununla birlikte, bazı pürüzler hızla gün ışığına çıktı. More Sentences
29	Genel	come apart f.	parçalanmak
It came apart. Parçalandı. More Sentences
30	Genel	come in sight f.	görünmek
The ship came in sight. Gemi göründü. More Sentences
31	Genel	come true f.	doğru çıkmak
What the newspaper said about the weather has certainly come true. Gazetenin hava durumu hakkında söyledikleri kesinlikle doğru çıktı. More Sentences
32	Genel	come up f.	yaklaşmak
The Zagreb Summit is coming up. Zagreb Zirvesi yaklaşıyor. More Sentences
33	Genel	come to f.	ulaşmak
The total debt burden of all developing countries comes to 350 billion. Tüm gelişmekte olan ülkelerin toplam borç yükü 350 milyara ulaşmaktadır. More Sentences
34	Genel	come across f.	karşılaşmak
Mr Hume, personally, I very much appreciate your remarks because I come across the same problems myself. Sayın Hume, kişisel olarak sözlerinizi çok takdir ediyorum çünkü ben de aynı sorunlarla karşılaşıyorum. More Sentences
35	Genel	come around f.	uğramak
Tom comes around now and then. Tom ara sıra uğrar. More Sentences
36	Genel	come in f.	içeri girmek
We came in to check out all the old weird people. Tüm yaşlı tuhaf insanlara bakmak için içeri girdik. More Sentences
37	Genel	come up to f.	ulaşmak
There are few who actually come up to it. Buna gerçekten ulaşan çok az kişi var. More Sentences
38	Genel	come in f.	içeriye girmek
The instant he came in, he fell down. O içeriye girer girmez düştü. More Sentences
39	Genel	come in f.	moda olmak
Long dresses have come in fashion this year. Uzun elbiseler bu yıl moda oldu. More Sentences
40	Genel	come to f.	kalmak
If this comes to nothing, then the government has to step in. Bu da sonuçsuz kalırsa, hükümet devreye girmek zorunda kalacaktır. More Sentences
41	Genel	come into sight f.	görünmeye başlamak
A white boat came into sight. Beyaz bir tekne görünmeye başladı. More Sentences
42	Genel	come in handy f.	işe yaramak
I guess that could come in handy for someone running for president. Sanırım bu başkanlığa aday olan biri için işe yarayabilir. More Sentences
43	Genel	come by f.	kazanmak
How did you come by the money? Parayı nasıl kazandın? More Sentences
44	Genel	come apart f.	dağılmak
It came apart. O, dağıldı. More Sentences
45	Genel	come from f.	gelmek
I come from that part of Denmark that Germany occupied. Ben Danimarka'nın Almanya tarafından işgal edilen bölgesinden geliyorum. More Sentences
46	Genel	come up with f.	ileri sürmek
Tom has come up with another plan. Tom başka bir plan ileri sürdü. More Sentences
47	Genel	come out f.	yayımlanmak (yayın)
When is your book coming out? Kitabın ne zaman yayımlanacak? More Sentences
48	Genel	come to light f.	açığa çıkmak
His secret life came to light at last. Sonunda gizli yaşamı açığa çıktı. More Sentences
49	Genel	come early f.	erken gelmek
He promised me he would come early. Erken geleceğine söz vermişti. More Sentences
50	Genel	come along f.	beraber gelmek
Do you mind if I come along? Beraber gelmemin bir sakıncası var mı? More Sentences
51	Genel	come close to f.	yaklaşmak
We have been able to see how we have come closer to our goal with every passing week. Her geçen hafta hedefimize ne kadar yaklaştığımızı görebiliyoruz. More Sentences
52	Genel	come to f.	iyileşmek
After a while, he came to. Bir süre sonra, o iyileşti. More Sentences
53	Genel	come forward f.	ortaya çıkmak
Equally, we are asking the Commission to come forward with some form of thought process. Aynı şekilde, Komisyon'dan bir tür düşünce süreciyle ortaya çıkmasını istiyoruz. More Sentences
54	Genel	come down f.	yıkılmak
Have those barriers come down yet? Bu bariyerler henüz yıkılmadı mı? More Sentences
55	Genel	come through f.	başarmak
Tom always comes through. Tom her zaman başarır. More Sentences
56	Genel	come out of f.	ortaya çıkmak
There is no market unless consumers have confidence in the products that come out of research and manufacturing. Tüketiciler araştırma ve üretim sonucunda ortaya çıkan ürünlere güven duymadıkça pazar oluşmaz. More Sentences
57	Genel	come by f.	ziyaret etmek
I didn't know you were coming by. Ziyaret edeceğini bilmiyordum. More Sentences
58	Genel	come on f.	başlamak
The reports on these missions are now coming on stream. Bu görevlere ilişkin raporlar artık yayınlanmaya başlamıştır. More Sentences
59	Genel	come home f.	dönmek
He's coming home from Sydney today. Bugün Sidney'den dönüyor. More Sentences
60	Genel	come at f.	saldırmak
He came at me with a knife in his hand. Elinde bir bıçakla bana saldırdı. More Sentences
61	Genel	come undone f.	açılmak
Your tie has come undone. Kravatın açılmış. More Sentences
62	Genel	come down f.	çökmek
She came down with a cold. O, soğuk algınlığı yüzünden çöktü. More Sentences
63	Genel	come to f.	varmak
We have already succeeded in reducing the time it takes to come to a decision. Bir karara varmak için gereken süreyi azaltmayı şimdiden başardık. More Sentences
64	Genel	come on f.	çıkmak
I know Tom comes on a little strong. Tom'un biraz sert çıktığını biliyorum. More Sentences
65	Genel	come near f.	yaklaşmak
Don't come near the bulldog in case it bites. Isırır diye buldogun yanına yaklaşma. More Sentences
66	Genel	come loose f.	gevşemek
The climbers died after the rope came loose. Dağcılar halat gevşedikten sonra öldüler. More Sentences
67	Genel	come on f.	yaklaşmak
With winter coming on, the mountains will soon be covered with snow. Kış yaklaşırken, dağlar yakında karla kaplanacak. More Sentences
68	Genel	come under f.	yetki alanına girmek
The matter comes under the jurisdiction of the Spanish state. Bu konu İspanya devletinin yetki alanına girmektedir. More Sentences
69	Genel	come out f.	çıkmak
Prosecutions must be brought because the truth must come out if people are not to be deceived again. Soruşturmalar açılmalıdır çünkü insanların tekrar kandırılmaması için gerçeğin ortaya çıkması gerekmektedir. More Sentences
70	Genel	come off f.	düşmek
With this war, the masks have come off. Bu savaşla birlikte maskeler düştü. More Sentences
71	Genel	come over f.	olmak
I don't know what came over me. Bana ne olduğunu bilmiyorum. More Sentences
72	Genel	come to believe f.	inanmak
How did you come to believe that? Nasıl oldu da ona inandın? More Sentences
73	Genel	come in f.	girmek
When labelling comes in the door, sense flies out the window. Yaftalama kapıdan girdiğinde, mantık pencereden dışarı uçar. More Sentences
74	Genel	come over f.	uğramak
Tom asked Mary what time she wanted him to come over. Tom Mary'ye onun saat kaçta uğramasını istediğini sordu. More Sentences
75	Genel	come after f.	takip etmek
Don't make me come after you, Tom. Bana seni takip ettirme, Tom. More Sentences
76	Genel	come out f.	sonuçlanmak
How did your project come out? Projeniz nasıl sonuçlandı? More Sentences
77	Genel	come into f.	katılmak
The other five or ten countries coming into the European Union will demand structural funding for their countries. Avrupa Birliği'ne katılan diğer beş ya da on ülke, kendi ülkeleri için yapısal fon talep edecektir. More Sentences
78	Genel	come into f.	girmek
I have no special quarrel with the Spanish, French or British fishermen who come into what are natural waters. Doğal sulara giren İspanyol, Fransız ya da İngiliz balıkçılarla özel bir sorunum yok. More Sentences
79	Genel	come right f.	yoluna girmek
It'll come right in the end. Sonunda her şey yoluna girecek. More Sentences
80	Genel	come off f.	çıkmak
While she was running after the naughty boy, one of her shoes came off. Yaramaz çocuğun peşinden koşarken ayakkabılarından biri çıktı. More Sentences
81	Genel	come up with f.	önermek
The Legal Affairs Committee has come up with a pragmatic solution. Hukuk İşleri Komitesi pragmatik bir çözüm önerdi. More Sentences
82	Genel	come close to f.	yakınlaşmak
Lucy came closer to the boy and laid her hand on his head. Lucy, çocuğa yakınlaştı ve elini onun kafasına koydu. More Sentences
83	Genel	come before f.	önce gelmek
So evaluation comes before management. Yani değerlendirme yönetimden önce gelir. More Sentences
84	Genel	come in f.	gelmek
Finally, I should like Parliament itself to reflect upon how we deal with the complaints that come in. Son olarak, Parlamento'nun gelen şikayetlerle nasıl başa çıktığımız konusunda düşünmesini istiyorum. More Sentences
85	Genel	come into view f.	ortaya çıkmak
However, resistance to it is now becoming a reality and national and commercial interests are clearly coming into view. Ancak, buna karşı direniş artık bir gerçeklik haline gelmekte ve ulusal ve ticari çıkarlar açıkça ortaya çıkmaktadır. More Sentences
86	Genel	come together f.	buluşmak
Maybe we can come together one on one and have a meeting. Belki öncesinde baş başa buluşup toplantı yapabiliriz. More Sentences
87	Genel	come round f.	uğramak
He comes round once a week. O, haftada bir kez uğrar. More Sentences
88	Genel	come on f.	sahneye çıkmak
When the police came on stage, the criminal gave up. Polis sahneye çıktığında, suçlu pes etti. More Sentences
89	Genel	come upon f.	karşılaşmak
We came upon the parade when we turned the corner. Köşeyi döndüğümüzde geçit töreniyle karşılaştık. More Sentences
90	Genel	come by f.	elde etmek
No, but they're hard to come by. Hayır, fakat onları elde etmesi zor. More Sentences
91	Genel	come by f.	uğramak
You will see them come by. Onların uğradığını göreceksin. More Sentences
92	Genel	come off f.	olmak
The attempt to deceive me did not come off. Beni kandırma girişimi başarısız oldu. More Sentences
93	Genel	come to f.	tutmak
The total comes to 3,000 yen. Toplam 3,000 yen tutuyor. More Sentences
94	Genel	come along f.	ilerlemek
Your French is coming along well. Fransızcan iyi ilerliyor. More Sentences
95	Genel	come out f.	çıkmak (leke)
I hope this stain comes out in the wash. Umarım bu leke yıkanınca çıkar. More Sentences
96	Genel	come up with f.	ulaşmak
How did you come up with the idea? Sen fikre nasıl ulaştın? More Sentences
97	Genel	come up f.	çıkmak
There is really no need to wait three years until the Commission comes up simply with proposals. Komisyon'un basit önerilerle ortaya çıkması için üç yıl beklemeye gerçekten gerek yok. More Sentences
98	Genel	come between f.	aralarına girmek
Do not come between a husband and his wife. Bir koca ile karısının arasına girme. More Sentences
99	Genel	come through f.	atlatmak
I promise you we'll all come through this together safely. Sana söz veriyorum, bunu hep birlikte sağ salim atlatacağız. More Sentences
100	Genel	come to know f.	öğrenmek
How did she come to know so much about fish? O, balık hakkında o kadar çok şeyi nasıl öğrendi? More Sentences
101	Genel	come back f.	geri gelmek
We expect you to stick to the brief or to come back and tell us something different. Biz sizden yazılı belgeye sadık kalmanızı ya da geri gelip bize farklı bir şey söylemenizi bekliyoruz. More Sentences
102	Genel	come down with f.	yakalanmak
The classmates Tom shared his lunch with all came down with diarrhea. Tom'un, öğle yemeğini paylaştığı tüm sınıf arkadaşları ishale yakalandı. More Sentences
103	Genel	come up to f.	gelmek
Mary came up to me when she saw me. Mary, beni görünce yanıma geldi. More Sentences
104	Genel	come undone f.	çözülmek
Your tie has come undone. Kravatın çözülmüş. More Sentences
105	Genel	come into f.	konmak (mirasa)
When her uncle died, Mary came into fortune. Amcası öldüğünde, Mary servete kondu. More Sentences
106	Genel	come into use f.	kullanılmaya başlamak
As more paper money came into use, the value fell. Daha fazla kağıt para kullanılmaya başlandıkça değeri düştü. More Sentences
107	Genel	come about f.	meydana gelmek
I wonder how it came about. Onun nasıl meydana geldiğini merak ediyorum. More Sentences
108	Genel	come along f.	ortaya çıkmak
This is not the result of liberalisation, which came along much later. Bu, çok daha sonra ortaya çıkan liberalleşmenin bir sonucu değildir. More Sentences
109	Genel	come back to f.	geri gelmek
This report has come back to Parliament for second reading. Bu rapor ikinci kez okunmak üzere Parlamento'ya geri gelmiştir. More Sentences
110	Genel	come off f.	dökülmek
The paint was coming off the wall. Duvarın boyası dökülüyordu. More Sentences
111	Genel	come to power f.	iktidara gelmek
A new party surprisingly came to power in Turkey last year. Geçtiğimiz yıl Türkiye'de sürpriz bir şekilde yeni bir parti iktidara geldi. More Sentences
112	Genel	come about f.	çıkmak
The reason that the Cartagena Protocol came about is that GMOs and trade require special precautionary measures. Cartagena Protokolü'nün ortaya çıkmasının nedeni, GDO'ların ve ticaretinin özel ihtiyati tedbirler gerektirmesidir. More Sentences
113	Genel	come loose f.	çözülmek
This knot's coming loose. Bu düğüm çözülüyor. More Sentences
114	Genel	come down f.	düşmek
Social welfare and healthcare costs will then come down, so allowing us to cut other forms of taxation. Böylece sosyal yardım ve sağlık hizmetleri maliyetleri düşecek ve diğer vergi türlerinde kesintiye gidilebilecektir. More Sentences
115	Genel	come out right f.	doğru çıkmak
That didn't come out right. O doğru çıkmadı. More Sentences
Common Usage
116	Yaygın Kullanım	come into existence f.	oluşmak
117	Yaygın Kullanım	come to an agreement f.	anlaşmaya varmak
118	Yaygın Kullanım	come near f.	yanaşmak
119	Yaygın Kullanım	come to oneself f.	ayılmak
General
120	Genel	the part to come i.	ileri
121	Genel	an immortal person believed to come in time of need i.	hızır
122	Genel	come to fruition i.	muradına erme
123	Genel	come (of pain) i.	ağrının başlaması
124	Genel	a dream come true i.	gerçekleşecek bir rüya
125	Genel	a dream come true i.	gerçekleşecek bir hayal
126	Genel	this world and the world to come i.	iki dünya
127	Genel	kingdom come i.	öbür dünya
128	Genel	kingdom come i.	öteki dünya
129	Genel	come-hither i.	davetkar
130	Genel	come-on i.	yeşil ışık
131	Genel	come-on i.	tuzak
132	Genel	johnny-come-lately i.	acemi
133	Genel	come-hither i.	fettan
134	Genel	johnny-come-lately i.	çaylak
135	Genel	dream come true i.	gerçekleşen rüya
136	Genel	come-back plan i.	geri dönüş planı
137	Genel	time to come i.	gelecek
138	Genel	come-between i.	araya giren şey
139	Genel	come-between i.	araya giren kimse
140	Genel	come-off i.	sonuç
141	Genel	come-off i.	bitiş
142	Genel	come-off i.	görevden kaçma
143	Genel	come-off i.	mazeret
144	Genel	come-off i.	bahane
145	Genel	come-out i.	büyüme kapasitesi
146	Genel	come-out i.	gelişme kapasitesi
147	Genel	come-out i.	meydana gelme
148	Genel	come-out i.	doğma
149	Genel	come-out i.	barbut oyuncusunun yeni bahislerden sonra attığı ilk zarlar
150	Genel	come-over i.	(man adası'na) yerleşmek üzere britanya'dan gelmiş kimse
151	Genel	come-over i.	(man adası'na) britanya'dan gelmiş yerleşimci
152	Genel	come-outer i.	kuruluştan ayrılan kimse
153	Genel	come-outer i.	radikal reformcu
154	Genel	come to mind f.	aklına gelmek
155	Genel	come to one's mind f.	esmek
156	Genel	come out on top f.	üstün gelmek
157	Genel	come of f.	sebeplenmek
158	Genel	come around f.	kendine gelmek
159	Genel	come into an inheritance f.	mirasa konmak
160	Genel	come between friends f.	arkadaşların arasına girmek
161	Genel	come to hand f.	varmak
162	Genel	come upon f.	üstüne gelmek
163	Genel	come down f.	ucuzlamak
164	Genel	come unstuck f.	ayrılmak
165	Genel	come to terms with f.	anlaşmaya varmak
166	Genel	come along f.	acele etmek
167	Genel	come unstuck f.	gevşemek
168	Genel	come into life f.	hayatına girmek
169	Genel	come home f.	kavramak
170	Genel	come down to f.	kalmak (bir kişiden/bir zamandan)
171	Genel	come to the boil f.	kaynamak
172	Genel	come up against f.	ile karşılaşmak
173	Genel	come off f.	çıkmak (leke vb temizlenmesi)
174	Genel	come to the fore f.	öne geçmek
175	Genel	come up to f.	tutturmak (belirli bir seviyeyi)
176	Genel	come to naught f.	suya düşmek
177	Genel	come onto the market f.	piyasaya çıkmak
178	Genel	come up f.	sokulmak
179	Genel	come in f.	olmak (yarışma sonunda belirli bir sırada)
180	Genel	come up against f.	yüzleşmek
181	Genel	come at f.	uğraşmak
182	Genel	come out f.	ayyuka çıkmak
183	Genel	come out f.	yayılmak (haber)
184	Genel	come to pass f.	meydana gelmek
185	Genel	come back f.	akla gelmek
186	Genel	come to an end f.	tükenmek
187	Genel	come between f.	araya girmek
188	Genel	come into the picture f.	ortaya çıkmak
189	Genel	come up f.	karşılaşmak
190	Genel	come home to f.	kafasına dank etmek
191	Genel	come to a decision f.	karara varmak
192	Genel	come into play f.	etkili olmak
193	Genel	come on f.	saldırmak
194	Genel	come through f.	geçirmek
195	Genel	come back to somebody f.	aklına gelmek
196	Genel	come along f.	görünmek
197	Genel	come into leaf f.	yeşermek
198	Genel	come to light f.	keşfedilmek
199	Genel	come down in the world f.	düşmek
200	Genel	come to grips with f.	esaslarını ele almak
201	Genel	come to an agreement f.	bir anlaşmaya varmak
202	Genel	come in f.	başa geçmek
203	Genel	come alongside f.	aborda olmak
204	Genel	come second f.	sonra gelmek
205	Genel	come at f.	varmak
206	Genel	come to one's senses f.	uslanmak
207	Genel	come out f.	gözükmek
208	Genel	come forward f.	belirli bir amaçla ortaya çıkmak
209	Genel	come to the fore f.	sivrilmek
210	Genel	come on f.	üstüne gelmek
211	Genel	come down to earth f.	gerçekçi olmak
212	Genel	come to the boil f.	kızışmak
213	Genel	come on f.	gafil avlamak
214	Genel	come to f.	kendine gelmek
215	Genel	come back f.	karşılık vermek
216	Genel	come into play f.	kullanılmaya başlamak
217	Genel	come out of a coma f.	komadan çıkmak
218	Genel	come to a mutual understanding f.	uzlaşmak
219	Genel	come open f.	açılmak
220	Genel	come to nothing f.	akim kalmak
221	Genel	come of age f.	rüştünü kazanmak
222	Genel	come up in the world f.	birinin para ve prestiji artmak
223	Genel	come to naught f.	boşa çıkmak
224	Genel	come to a close f.	sona ermek
225	Genel	come to the fore f.	temayüz etmek
226	Genel	come to one's senses f.	aklını başına toplamak
227	Genel	come down in sheets f.	bardaktan boşanırcasına yağmak
228	Genel	come at f.	vermek
229	Genel	come to one's ears f.	kulağına çalınmak
230	Genel	come back to his memory f.	aklına gelmek
231	Genel	come into fashion f.	moda olmak
232	Genel	come up f.	yükselmek (güneş)
233	Genel	come to an end f.	bitmek
234	Genel	come to light f.	gün yüzüne çıkmak
235	Genel	come to a stop f.	duraksamak
236	Genel	come off f.	meydana gelmek
237	Genel	come up with f.	bulmak (fikir vb)
238	Genel	come near f.	yakınlaşmak
239	Genel	come along f.	çıkmak (fırsat)
240	Genel	come along f.	düzelmek
241	Genel	come together in heaps f.	kümelenmek
242	Genel	come to a head f.	doruğa ulaşmak
243	Genel	come up f.	ortaya çıkmak
244	Genel	come to terms f.	mutabık kalmak
245	Genel	come to an agreement f.	anlaşmak
246	Genel	come across f.	tesadüf etmek
247	Genel	come untied f.	açılmak
248	Genel	come to a pinch f.	dara gelmek
249	Genel	come in f.	yükselmek
250	Genel	come alongside f.	bordaya gelmek
251	Genel	come to an agreement f.	uzlaşmak
252	Genel	come up again f.	karşılaşmak
253	Genel	come to grief f.	belasını bulmak
254	Genel	come up to f.	eşitlenmek
255	Genel	come to a halt f.	durmak
256	Genel	come untied f.	çözülmek
257	Genel	come up f.	yaygın olmak
258	Genel	come up suddenly f.	sökün etmek
259	Genel	come up with f.	çözüm yolu bulmak
260	Genel	come upon f.	saldırmak
261	Genel	come on the market f.	çıkmak
262	Genel	come out (in a competition) f.	dereceye girmek
263	Genel	come to a head f.	çıkmak
264	Genel	come out f.	görünmek
265	Genel	come to a head f.	baş vermek
266	Genel	come to the help of f.	imdadına yetişmek
267	Genel	come to loathe f.	ikrah gelmek
268	Genel	come to one's senses f.	aklı başına gelmek
269	Genel	come from afar f.	çok uzaklardan gelmek
270	Genel	come to close quarters f.	cenkleşmek
271	Genel	come upon f.	hücum etmek
272	Genel	come to naught f.	ziyan olmak
273	Genel	come into existence f.	türemek
274	Genel	come in f.	tutulmak
275	Genel	come into flower f.	çiçeklenmek
276	Genel	come out victorious f.	galip çıkmak
277	Genel	come of age f.	reşit olmak
278	Genel	come around f.	hastalığı atlatmak
279	Genel	come up f.	tutulmak
280	Genel	come to grief f.	başarısız olmak
281	Genel	come out f.	yayımlanmak
282	Genel	come to a point f.	av köpeği ferma yapmak
283	Genel	come back to one's memory f.	aklına gelmek
284	Genel	come into focus f.	odağa girmek
285	Genel	come down on f.	sıkıştırmak
286	Genel	come in view f.	ortaya çıkmak
287	Genel	come back f.	geri dönmek
288	Genel	come in handy f.	yararı dokunmak
289	Genel	come down in price f.	bir şeyin fiyatı düşmek
290	Genel	come up with a solution f.	çözüme kavuşturmak
291	Genel	come in f.	varmak
292	Genel	come into play f.	meydana çıkmak
293	Genel	come to grief f.	başı darda olmak
294	Genel	come off f.	açığa çıkmak
295	Genel	come to f.	ilgili olmak
296	Genel	come to an agreement f.	antant kalmak
297	Genel	come to grips with f.	ile kapışmak
298	Genel	come loose f.	açılmak
299	Genel	come about f.	doğmak
300	Genel	come to someone's rescue f.	birinin imdadına yetişmek
301	Genel	come unstitched f.	sökülmek
302	Genel	come over f.	başına gelmek
303	Genel	come into prominence f.	ön plana çıkmak
304	Genel	come in (in a competition) f.	dereceye girmek
305	Genel	come to stay f.	bir yere devamlı yaşamak amacıyla gelmek
306	Genel	come around f.	iyileşmek (hastalık vb)
307	Genel	come to somebody's rescue f.	imdadına yetişmek
308	Genel	come to no good f.	adam olmamak
309	Genel	come into prominence f.	önem kazanmak
310	Genel	come to life f.	ayılmak
311	Genel	come along f.	sağlığı gittikçe düzelmek
312	Genel	come home to somebody f.	kafasına dank etmek
313	Genel	come together f.	kavuşmak
314	Genel	come under something f.	hedef olmak
315	Genel	come down on f.	üstüne gelmek
316	Genel	come upon f.	basmak
317	Genel	come up f.	çıkagelmek
318	Genel	come to agreement f.	sulh olmak
319	Genel	come up to f.	denk gelmek
320	Genel	come to a state of f.	hal almak
321	Genel	come to an end f.	sonuna gelmek
322	Genel	come in for criticism f.	eleştiri almak
323	Genel	come on f.	rastlamak
324	Genel	come onto the market f.	satışa çıkmak
325	Genel	come to rest f.	durmak
326	Genel	come to mean f.	anlamına gelmek
327	Genel	come face to face f.	yüz yüze gelmek
328	Genel	come to a head f.	son noktaya varmak
329	Genel	come into collision f.	çarpışmak
330	Genel	come into power f.	iktidara geçmek
331	Genel	come to light f.	su yüzüne çıkmak
332	Genel	come to an end f.	nihayet bulmak
333	Genel	come out f.	anlaşılmak
334	Genel	come in f.	kabarmak (met halindeki deniz)
335	Genel	come into the open f.	ortaya çıkmak
336	Genel	come off badly f.	kötü sonuca ulaşmak
337	Genel	come off the boil f.	yatışmak
338	Genel	come out of one's shell f.	açılmak
339	Genel	come down on f.	fırça atmak
340	Genel	come down to earth f.	hayal kurmaktan vazgeçmek
341	Genel	come for f.	alıp götürmek
342	Genel	come to an abrupt stop f.	zınk diye durmak
343	Genel	come to the point f.	sadede gelmek
344	Genel	come off badly f.	kötü ama hasarsız atlatmak
345	Genel	come into prominence f.	sivrilmek
346	Genel	come round f.	kendine gelmek
347	Genel	come to somebody's rescue f.	yardımına koşmak
348	Genel	come to grief f.	suya düşmek
349	Genel	come to naught f.	boşa gitmek
350	Genel	come to a close f.	bitmek
351	Genel	come up f.	uyanmak (bitki)
352	Genel	come into the world f.	doğmak
353	Genel	come down on f.	saldırmak
354	Genel	come away f.	kayıp gitmek
355	Genel	come to grief f.	başarısızlığa uğramak
356	Genel	come to grief f.	kazaya uğramak
357	Genel	come down with a cold f.	nezle olmak
358	Genel	come around f.	imana gelmek
359	Genel	come around f.	canlanmak
360	Genel	come together f.	bir araya gelmek
361	Genel	come down in one's price f.	kendi malının fiyatını düşürmek
362	Genel	come across f.	rast gelmek
363	Genel	come in view f.	görünmek
364	Genel	come to bits f.	parçalanmak
365	Genel	come to grips with f.	ile ciddi bir şekilde ilgilenmek
366	Genel	come off badly f.	avucunu yalamak
367	Genel	come on f.	karşılaşmak
368	Genel	come to one's senses f.	kendine gelmek
369	Genel	come to maturity f.	vadesi dolmak
370	Genel	come at f.	ulaşmak
371	Genel	come into existence f.	neşet etmek
372	Genel	come to mind f.	hatırına gelmek
373	Genel	come at f.	üstüne gelmek
374	Genel	come down to f.	indirgenmek
375	Genel	come into existence f.	meydana gelmek
376	Genel	come along f.	iyileşmek
377	Genel	come to a point f.	özenmek
378	Genel	come to maturity f.	vadesi gelmek
379	Genel	come into one's life f.	hayatına girmek
380	Genel	come in succession f.	ardışmak
381	Genel	come (luck day) f.	gün doğmak (şans vb)
382	Genel	come forward f.	meydana atılmak
383	Genel	come for f.	saldırmak
384	Genel	come into collision with f.	ile çarpışmak
385	Genel	come back f.	aklına gelmek
386	Genel	come to the surface f.	yüze çıkmak
387	Genel	come home for the weekend f.	evci çıkmak
388	Genel	come into existence f.	husule gelmek
389	Genel	come to an agreement f.	uyuşmak
390	Genel	come to grips with f.	dövüşmeye başlamak
391	Genel	come to the fore f.	başa gelmek
392	Genel	come to nothing f.	başarısız kalmak
393	Genel	come to nothing f.	suya düşmek
394	Genel	come away f.	sökülmek
395	Genel	come to an agreement f.	anlaşma sağlamak
396	Genel	come down on f.	fırçalamak
397	Genel	come round f.	ayılmak
398	Genel	come to an end f.	sona ermek
399	Genel	come to a conclusion f.	neticelenmek
400	Genel	come up f.	çatmak
401	Genel	come down in the world f.	biri eskiden sahip olduğu para ve prestijini kaybetmek
402	Genel	come to a deadlock f.	olduğu yerde saymak
403	Genel	come to a conclusion f.	sonuçlanmak
404	Genel	come to mind f.	hatırlamak
405	Genel	come into the world f.	dünyaya gelmek
406	Genel	come down f.	düşmek (fiyat)
407	Genel	come within an inch of f.	kıl payı kalmak
408	Genel	come to a point f.	özen göstermek
409	Genel	come on f.	izlemek
410	Genel	come close f.	sokulmak
411	Genel	come true f.	tahakkuk etmek
412	Genel	come off f.	elde etmek
413	Genel	come on f.	basmak
414	Genel	come face to face f.	burun buruna gelmek
415	Genel	come up with a solution f.	çözüme ulaştırmak
416	Genel	come to a deadlock f.	tıkanmak
417	Genel	come of one's own accord f.	ayağı ile gelmek
418	Genel	come to terms with something f.	üzücü bir olayı yavaş yavaş kabullenmek
419	Genel	come or bring down to the ground f.	alana inmek
420	Genel	come in f.	seçilmek
421	Genel	come in sight f.	ortaya çıkmak
422	Genel	come up with a solution f.	çözüme ulaşmak
423	Genel	come between two friends f.	iki arkadaşın arasına girmek
424	Genel	come to pass f.	olmak
425	Genel	come down f.	geçmek
426	Genel	come to a dead stop f.	tamamen durmak
427	Genel	come to hand f.	çıkmak
428	Genel	come to a conclusion f.	çözüme ulaşmak
429	Genel	come to a deadlock f.	çıkmaza girmek
430	Genel	come to reason f.	yola gelmek
431	Genel	come to mean f.	demeğe gelmek
432	Genel	come to an agreement f.	anlaşmaya bağlamak
433	Genel	come round f.	ziyaret etmek
434	Genel	come to light f.	meydana çıkmak
435	Genel	come down in one's opinion f.	birini eskisi kadar saymamak
436	Genel	come to a deadlock f.	yerinde saymak
437	Genel	come to deadlock f.	açmaza girmek
438	Genel	come to a point f.	fermaya oturmak
439	Genel	come upon f.	gafil avlamak
440	Genel	come to hand f.	gelmek
441	Genel	come off best f.	baskın çıkmak
442	Genel	come into something f.	miras olarak almak
443	Genel	come into f.	elde etmek
444	Genel	come to a stop f.	durmak
445	Genel	come to life f.	kendine gelmek
446	Genel	come into line f.	sıraya girmek
447	Genel	come into ear f.	başak bağlamak
448	Genel	come down on f.	cezalandırmak
449	Genel	come round f.	yola gelmek
450	Genel	come to the parting of the ways f.	yol ayrımına gelmek
451	Genel	come to the point f.	sadete gelmek
452	Genel	come down with f.	hastalığa yakalanmak
453	Genel	come in f.	gözde olmak
454	Genel	come to blows f.	yumruklaşmak
455	Genel	come up with f.	etkilenmek
456	Genel	come into prominence f.	herkesin dikkatini çekmeye başlamak
457	Genel	come unstuck f.	yanılmak
458	Genel	come into being f.	var olmak
459	Genel	come into existence f.	vücut bulmak
460	Genel	come to hand f.	bulunmak
461	Genel	come through f.	sonuca ulaşmak
462	Genel	come in f.	yaygın olmak
463	Genel	come up to f.	belirli bir hizaya kadar gelmek
464	Genel	come with f.	birlikte anılmak
465	Genel	come up against f.	karşı karşıya kalmak
466	Genel	come across f.	denk gelmek
467	Genel	come to nought f.	suya düşmek
468	Genel	come upon somebody f.	birisiyle karşılaşmak
469	Genel	come to an end f.	son bulmak
470	Genel	come into one's own f.	kendini göstermek
471	Genel	come up with f.	yetişmek
472	Genel	come to terms with f.	güçlükle kabul etmek (sevmediği bir şeyi)
473	Genel	come down f.	gözden düşmek
474	Genel	come to the same result f.	bir kapıya çıkmak
475	Genel	come of age f.	rüştünü ispat etmek
476	Genel	come at f.	keşfetmek
477	Genel	come through f.	iyileşmek
478	Genel	come to reason f.	insafa gelmek
479	Genel	come to a solution f.	çözüme ulaşmak
480	Genel	come in suddenly f.	damlamak
481	Genel	come to one's senses f.	aymak
482	Genel	come over f.	yön değiştirmek
483	Genel	come across f.	karşı karşıya gelmek
484	Genel	come forward f.	ortaya atılmak
485	Genel	come to a head f.	dönüm noktasına varmak
486	Genel	come to f.	payına düşmek
487	Genel	have a difficulty come up f.	aksilik çıkmak
488	Genel	come to terms with f.	mutabık kalmak
489	Genel	come to its proper consistency f.	kıvamını bulmak
490	Genel	come together f.	toplanmak
491	Genel	come around f.	dediğine gelmek
492	Genel	come to a head f.	sona ermek
493	Genel	come out of one's shell f.	suskunluğu bırakmak
494	Genel	come to close quarters f.	göğüs göğüse dövüşmek
495	Genel	come into power f.	iş başına geçmek
496	Genel	come by f.	temin etmek
497	Genel	come down on f.	azarlamak
498	Genel	come upon f.	rast gelmek
499	Genel	come across with f.	ödemek
500	Genel	come through f.	başarıyla çıkmak